• Sonuç bulunamadı

Erciş folkloru

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Erciş folkloru"

Copied!
332
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C

ÖMER HALĠSDEMĠR ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ

TÜRK DĠLĠ VE EDEBĠYATI ANABĠLĠM DALI

ERCĠġ FOLKLORU

YÜKSEK LĠSANS TEZĠ

Hazırlayan Erkan YILMAZ

Niğde Eylül, 2016

(2)

T.C

ÖMER HALĠSDEMĠR ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ

TÜRK DĠLĠ VE EDEBĠYATI ANABĠLĠM DALI

ERCĠġ FOLKLORU

YÜKSEK LĠSANS TEZĠ

Hazırlayan Erkan YILMAZ

DanıĢman

Yrd. Doç. Dr. Namık ASLAN

Niğde Eylül, 2016

(3)
(4)
(5)

iii ÖN SÖZ

Türk milletinin kendine özgü kültürel değerleri vardır. Bu değerler Türk milleti tarafından benimsenerek yüzyıllar boyunca yaĢatılarak günümüze ulaĢtırılmıĢtır. Türk milleti yüzyıllar boyunca ortaya koymuĢ olduğu güçlü ve sağlam kültürü sayesinde tarih sahnesindeki yerini her zaman almıĢtır. Kültür ve folklorik öğeler Türk milletinin gönüllerinde bir daha çıkmamak üzere yer edinmiĢlerdir. Folklorik ürünler milletlerin sevinçlerini, üzüntülerini, savaĢlarını, geçmiĢ ve geleceklerine dair önemli ipucu ve bilgilerin yer aldığı belgelerdir. Folklorik ürünlerin son yıllarda geliĢen teknoloji ile kitlesel iletiĢim araçlarının olumsuz etkilerinden kurtarılarak gelecek kuĢaklara aktarılması kaçınılmaz bir görevdir.

Tüm bu bilgi ve telkinlerden hareketle kültürel değerlerin yok olmaması aksine sahiplenilerek, yaĢatılarak ve gelecek kuĢaklara sağlam bir Ģekilde ulaĢtırılması için danıĢman hocam Yrd. Doç. Dr. Namık Aslan‟ın rehberliğinde Van‟ın ErciĢ ilçesinin folklorunu araĢtırmaya karar verdim.

Bu çalıĢmamızdaki amacımız geliĢen teknoloji ve kitlesel iletiĢim araçlarının olumsuz etkileri karĢısında gün geçtikçe tahribe uğrayarak unutulmaya yüz tutmakta olan ErciĢ folklorik ürünlerini yazıya geçirmek suretiyle kayıt altına almak, unutulmasını engellemek ve gelecek kuĢaklara ulaĢtırabilmektir. ÇalıĢmamızda ErciĢ ve çevresinde her yaĢtan ve kesimden görüĢtüğümüz kaynak Ģahısların katkıları ve deneyimleri neticesinde derlediğimiz folklorik ürünlere yer verdim. Bu çalıĢmayla da gördük ki ErciĢ folklorik ürünler, dil, tarih ve kültür açısından oldukça zengindir. ĠĢte bu zenginliği ortaya çıkarmak ve milletimizin hizmetine sunmak için yoğun bir emek ve mücadele içinde bu çalıĢmayı yaparak milletimizin hizmetine sunmak istedim.

Tez çalıĢmamız: Önsöz, GiriĢ, On iki Bölüm, Sonuç, Kaynakça, Kaynak ġahıslar, Fotoğraf, Harita ve ÖzgeçmiĢ‟ten oluĢmaktadır.

Tezimizin giriĢ kısmında tezimizin amacı, önemi, sınırlılık alanı ile metodundan bahsedildi. Ayrıca:

(6)

iv

Birinci bölüm‟de; “Tarihi, Fiziki ve Ekonomik Yapı” baĢlığı altında ErciĢ yöresinin kısaca tarihi, adının kökeni, idari yapısı, el sanatları, tarihi ve doğal güzellikleri ile birlikte beĢeri ve fiziki özelliklerinden bahsettik.

Ġkinci bölüm‟de; “Anonim Halk Nesri ve Nazmı” baĢlığı altında ErciĢ ve çevresine ait masal, efsane, halk hikâyesi, fıkra, mani, ninni, türkü, bilmece örnekleri verilerek bu kavramların nereden geldiği üzerinde durulmuĢ bunların ayrıca tanımları ayrı ayrı yapılmıĢtır.

Üçüncü bölüm‟de; “KalıplaĢmıĢ Ġfadeler” baĢlığı altında yöreden derlemiĢ olduğumuz deyimler, atasözleri, dualar, beddualar, tekerlemelere yer verilmiĢtir. Bu ürünlerin yine ayrı ayrı tanımları yapılmıĢtır.

Dördüncü bölüm‟de; “GeçiĢ Dönemleri” baĢlığı altında; yörede doğum, evlenme ve ölüm zamanlarında yapılan gelenek ve göreneklere yer verilmiĢtir.

Verilen tüm etkinlikler alt baĢlıklara indirgenerek ayrıntılarıyla anlatılmıĢtır.

BeĢinci bölüm‟de; “Halk Hekimliği ve Halk Takvimi” baĢlığı altında tıpın geliĢmediği dönemlerde halkın çeĢitli hastalıklara karĢı uygulamıĢ olduğu geleneksel tedavi yöntemleri, insan hastalıklarına verdiği çeĢitli isimler ile geleneksel yöntemlerle doğa olaylardan hareketle yapmıĢ oldukları hava tahminleri, önemli gün ve aylara verilen isimlere yer verilmiĢtir.

Altıncı bölüm‟de; “Halk Mutfağı” baĢlığı altında yöredeki yemek, çorba, tatlı ve içecek çeĢitlerine yer verilmiĢtir. Halk mutfağına ait yemek, çorba ve tatlı çeĢitlerinin isimleri verilerek ayrı ayrı kullanılan malzemeler ve yapılıĢları da gösterilmiĢtir. Ayrıca yörede tüketilen içecek ve çerezlerin de sadece isimleri verilmiĢtir.

Yedinci bölüm‟de; “Halk Oyunları ve Çocuk Oyunları” baĢlığı altında ErciĢ ve çevresinde oynanan ve bilinen halk oyunları ile çocuk oyunlarına yer verilmiĢtir. Bu oyunların kısaca nasıl oynandığı ve özellikleri hakkında bilgilere yer verilmiĢtir.

Sekizinci bölüm‟de; “Halk Ġnanmaları” baĢlığı altında yörede hakim olan halk inanmaları alt baĢlıklar halinde verilmiĢtir.

Dokuzuncu bölüm‟de; “Halk Giyim KuĢamı” baĢlığı altında yöredeki erkek ve kadınların farklı yer ve zamanlarda giydikleri ve taktıkları yöresel kıyafetler ile ziynet eĢyalarına yer verilmiĢtir.

Onuncu bölüm‟de; “Bayramlar, Törenler ve Kutlamalar” baĢlığı altında yöredeki bayram ziyaretleri, törenler ve çeĢitli kutlamalara yer verilmiĢtir.

(7)

v

On birinci Bölüm‟de; “ ÂĢıklık Geleneği ve Dengbejlik” baĢlığı altında ErciĢ‟teki dengbejlik ve âĢıklık geleneği ile bu geleneklerin öncüsü değerli Ģahsiyetlere ve örnek Ģiirlerine yer verilmiĢtir.

On ikinci Bölüm‟de; “ErciĢ Ağzından Kelimeler” baĢlığı altında yörede konuĢulan çeĢitli kelimeler karĢılarında anlamları da verilerek alfabetik sıralamaya göre verilmiĢtir.

“Sonuç” kısmında tüm bilgi, belge ve deneyimler neticesinde tez çalıĢması ile ilgili genel bir değerlendirmeye yer verilmiĢtir.

“Kaynakça” kısmında, tez çalıĢmasında yararlanmıĢ olan yazarların soyadları esas alınarak verilmiĢtir.

“Kaynak ġahıslar Listesi” baĢlığı altında tez çalıĢmasının her aĢamasında, kendisinden yararlanılan kiĢilere yer verilmiĢtir. Bu kiĢilerin ad ve soyadları, yaĢları, tahsil durumları, meslekleri hakkında ki bilgilerine yer verilmiĢtir.

“Resimler” baĢlığı altında ErciĢ‟in önemli tarihi ve doğal güzelliklerini gösteren birkaç fotoğraf verilmiĢtir.

“Harita” baĢlığı altında ise, ErciĢ ve çevre ilçelerini gösteren bir harita verilmiĢtir.

Bu çalıĢmamın her aĢamasında engin bilgi ve tecrübeleri ile bana yol göstererek her zaman yardım ve destekleri ile yanımda olan danıĢman hocam Yrd. Doç. Dr. Namık Aslan‟a müteĢekkirim.

Erkan YILMAZ

(8)

vi ÖZET

YÜKSEK LĠSANS TEZĠ

ERCĠġ FOLKLORU

YILMAZ, Erkan

Türk Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı Tez DanıĢmanı: Yrd. Doç. Dr. Namık ASLAN

Eylül 2016, 313 sayfa

Tarihin farklı dönemlerinde değiĢik coğrafyalarda büyük devletler kuran Türk milleti gittikleri her yere kendi kültürlerini taĢımayı baĢarmıĢlardır. Gittikleri yerlerde değiĢik kültürlere mensup insanlarla bir arada yaĢamalarına rağmen kendi kültür ve sanatından vazgeçmeyerek bunları koruyabilmiĢlerdir. Halk Edebiyatı ürünleri milletlerin ortak değerlerinin yansıtıldığı ve yaĢatıldığı birer belgelerdir. Milletler bu ürünlerde ortak sevinçleri, üzüntüleri, yaĢanmıĢlıkları, beklentileri vb. duygu ve düĢünceleri dile getirirler. Bundan dolayı bu ürünler milletlerin ortak değerleri olup kültürlerinin de temel kaynaklarıdır.

Bu alan çalıĢmamızda ErciĢ‟in folklorik ürünlere yer verdik. Derlenen folklorik ürünleri tür, biçim ve muhtevasına göre sınıflandırarak ilgili bölümlerin alt baĢlıkları olarak verdik. Folklorik ürünlerinin derlemesinde ve yazıya geçirilmesinde alan çalıĢmalarında izlenen plan ve programa sadık kalarak çalıĢmamızı oluĢturduk.

Sözlü olarak derlenen ürünlerin yanında görselliği arttıracak fotoğraflarla ve ErciĢ haritasına da çalıĢmada yer verdik. Folklorik ürünleri farklı yaĢ ve meslekten kaynak Ģahısların katkı ve deneyimleri neticesinde oluĢturduk. ErciĢ‟in halk nazmı ve nesrinden, kalıplaĢmıĢ ifadelerinden, geçiĢ dönemi adetlerinden, halk oyunlarından, halk hekimliğinden, mutfağından, âĢıklık ile dengbejlik geleneğinden vb. birçok folklorik ürünlerinden bahsederek çalıĢmada farklı bölümlerin altında bunlara yer verdik.

Anahtar kelimeler: ErciĢ, Halk Bilimi, Kültür

(9)

vii ABSTRACT MASTER THESIS

THE ERCĠġ‟S FOLKLORIC

YILMAZ, Erkan

The Department Of Turkish Language and Literature Thesis Advisor: Assistant Professor Doctor Namık ASLAN

September 2016, 313 Page

Turkish nation, who has founded great states on different geographies during the different periods of history, has succeed to transfer their own culture to everywhere they have migrated. Despite the fact that they have lived together with the people from different cultures all around the geographies they have gone to, they have never abandoned their own culture and art, thus they have managed to protect their culture and art. The products of folk literature are the documents on which the common values of the nations are both reflected and kept alive. Thanks to these folkloric products, the nations express their feelings and thoughts such as common gladness, griefs, life experiences, expectations and etc. For this reason, these folkloric products are the common values of the nations and main sources of the culture.

This fieldwork includes the folkloric products of ErciĢ. These compiled folkloric products are presented as subtitles of related categories by classifying them in terms of their genre,style and contents. In order to compile and put these folkloric products on paper, we stayed loyal to the schedule which has been planned before. In addition to the products which are compiled verbally, ErciĢ's map and photographs which will contribute to the visuality of this fieldwork are also included within this study. The folkloric products in this study are formed by the contributions and experiences of people belonging to different ages, professions, and educational status.

ErciĢ's folkloric verse and prose, cliché expressions, traditions of transition periods, folk dances, folk medicine, cuisine, minstrelsy, dengbej culture and many other folkloric products are mentioned during the study under the different sections.

Key words: ErciĢ, Folklore, Culture

(10)

viii ĠÇĠNDEKĠLER

YEMĠN METNĠ ... i

ONAY SAYFASI ... ii

ÖN SÖZ... iii

ÖZET ... vi

ABSTRACT ... vii

ĠÇĠNDEKĠLER ... viii

KISALTMALAR ... xvii

GĠRĠġ ... 1

TEZĠN AMACI, ÖNEMĠ, SINIRLILIK ALANI VE METODU ... 1

BĠRĠNCĠ BÖLÜM ... 3

TARĠHĠ, FĠZĠKĠ VE EKONOMĠK YAPI ... 3

1.1. ERCĠġ ADININ MENġEĠ ... 3

1.2. ERCĠġ‟ĠN TARĠHÎ ... 5

1.2.1. Urartular Döneminde ErciĢ ... 5

1.2.2. Romalılar Döneminde ErciĢ... 6

1.2.3. Araplar Döneminde ErciĢ ... 6

1.2.4. Selçuklular Döneminde ErciĢ ... 6

1.2.5. Sökmenliler (Ahlat ġahlar) Döneminde ErciĢ ... 7

1.2.6. Eyyûbi ve HarzemĢahlar Döneminde ErciĢ ... 7

1.2.7. Ġlhanlılar Döneminde ErciĢ ... 8

1.2.8. Karakoyunlular Döneminde ErciĢ ... 8

1.2.9. Akkoyunlu ve Safeviler Döneminde ErciĢ ... 9

1.2.10. Osmanlılar Döneminde ErciĢ ... 9

1.3. ERCĠġ‟ĠN ĠDARĠ EKONOMĠK YAPISI VE BEġERĠ DURUMU ... 10

1.3.1. ErciĢ‟in Ġdari yapısı ... 10

1.3.2. ErciĢ‟in Coğrafi Konumu... 11

1.3.3. Ġklim ... 12

(11)

ix

1.3.4. Nüfus ... 12

1.3.5. Dağlar ve Tepeler... 14

1.3.6. Yaylalar ve Ovalar ... 15

1.3.7. Akarsular ve Göller ... 15

1.3.8. ġifalı Sular ve Kaplıcalar ... 16

1.3.9. Madenler ... 17

1.3.10. Toprak Yapısı ... 17

1.3.11. Tarım ... 18

1.3.12. Dağ Bitkileri ... 19

1.3.13. Hayvancılık ... 22

1.4. ERÇĠġ‟ĠN TARĠHĠ MĠMARĠ YAPISI VE DOĞAL GÜZELLĠKLERĠ ... 25

1.4.1. Kaleler ... 25

1.4.2. Köprüler ... 25

1.4.2.1. Derimevi Köprüsü ... 25

1.4.2.2. Hayderbey Köprüsü ... 26

1.4.2.3. Koç Köprüsü... 26

1.4.3. Tarihi Mezarlıklar ... 26

1.4.3.1. Beyler Mezarlığı ... 26

1.4.3.2. Çelebibağı Mezarlığı ... 27

1.4.3.3. Haydarbey Mezarlığı ... 27

1.4.3.4. Tekler Köyü Mezarlığı ... 28

1.4.3.5. Akmescit Mezarlığı ... 28

1.4.3.6. Keklik Deresi Mezarlığı ... 28

1.4.3.7. Ziyaret Köyü Mezarlığı ... 29

1.4.4. Kümbetler ... 29

1.4.4.1. Kadem PaĢa Hatun Kümbeti ... 29

1.4.4.2. Kara Yusuf (Zortul) Kümbeti ... 29

1.4.4.3. Akçayuva (PiĢik) Kümbeti ... 30

1.4.5. Mesire Yerleri ... 30

1.4.5.1. Bağlar Mevkii ... 30

1.4.5.2. Haydarbey Ziyaret Mevkii ... 31

1.4.5.3. ErciĢ Kaplıcası ... 31

1.4.5.4. Zilan Deresi ... 31

1.4.5.5. Sulu Ova ... 32

(12)

x

1.4.5.6. Salmanağa Köyü Vadisi ... 32

1.4.5.7. Van Gölü Sahilleri ... 32

1.4.5.8. Hayderbey Balık Bendi ... 33

1.4.5.9. Yekmal Bahçeleri ... 33

1.4.5.10. Arincik ... 34

1.4.6. Yatırlar ve Ziyaret Yerleri ... 34

1.5. EL SANATLARI ... 34

1.5.1. Kilim ... 36

1.5.2. Keçecilik ... 36

1.5.3. Oyacılık ... 36

1.5.4. Üzerklik veya Nazarlık ... 37

1.5.5. Dericilik ... 38

1.5.6. Yün Çorap ... 38

ĠKĠNCĠ BÖLÜM ... 40

ANONĠM HALK NESRĠ VE NAZMI ... 40

2.1. EFSANELER... 40

2.1.1. Haydar Baba Efsanesi ... 41

2.1.2. Haydar Baba ve Ġran ġahı ġah Abbas Efsanesi ... 42

2.1.3. Haydar Baba ve Yavuz Sultan Selim Efsanesi ... 42

2.1.4. Haydar Baba Ziyaretindeki Ağaçlar Efsanesi ... 42

2.1.5. Mehmet Çelebi ve Ġshak Çelebi KardeĢler Efsanesi ... 43

2.1.6. Bacı KardeĢ Efsanesi ... 43

2.1.7. IV. Murad Yolu Efsanesi ... 44

2.1.8. Ġki Gencin AĢk Sınavı Efsanesi ... 44

2.1.9. ZerniĢan Efsanesi ... 45

2.1.10. Gelin Ġle Damat Efsanesi ... 46

2.1.11. Kırk Bulak ve Kınalı Baston Efsanesi ... 47

2.1.12. PiĢik Kümbeti Efsanesi ... 48

2.1.13. TaĢkesil - TaĢkesen Efsanesi ... 48

2.1.14. Deliçay Efsanesi ... 49

2.2. HALK HĠKÂYESĠ ... 50

2.2.1. ErciĢli Emrah ile Selvihan hikâyesinin Selahattin KoĢar Anlatması ... 52

(13)

xi

2.3. FIKRALAR ... 59

2.3.1. ErciĢ Nereye Bağlı ... 61

2.3.2. Bi Tike Ekmek ... 61

2.3.3. Gu De Kurtul ... 62

2.3.4. Ne Mal Olduğu Belli... 62

2.3.5. Abi NiĢanlım Bakıyordu ... 63

2.3.6. Vallahi DüĢüp ... 64

2.3.7. Epeyce Var Komutanım... 64

2.3.8. Bi Ġhtiyar Anam Bi De Bi Çüt Öküzüm ... 65

2.3.9. Eyi Mi Oldu Sanki Allah‟ın Evini De Kirlettik ... 65

2.3.10. Sen ErciĢli Ben Erzurumlu ... 66

2.3.11. Bir Gün Sen Süpürürsün Bir Gün De Anam ... 67

2.4. MANĠLER ... 67

2.5. TÜRKÜLER ... 85

2.6. NĠNNĠLER... 103

2.7. BĠLMECELER ... 109

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM ... 120

KALIPLAġMIġ ĠFADELER ... 120

3.1. ATASÖZLERĠ ... 120

3.2. DEYĠMLER... 125

3.3. ALKIġ / KARGIġLAR ... 131

3.3.1. Dualar (AlkıĢ) ... 132

3.3.2. Beddua (KargıĢ) ... 134

3.4. TEKERLEME ... 137

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM ... 144

GEÇĠġ DÖNEMLERĠ ... 144

4.1. DOĞUM ... 144

4.1.1. Doğum Öncesi ... 144

4.1.2. Doğum Sırası ... 145

4.1.3. Doğum Sonrası ... 145

(14)

xii

4.2. EVLENME ... 147

4.2.1. Görücü ... 147

4.2.2. Ağız Arama ... 148

4.2.3. Söz Kesme ... 149

4.2.4. ġerbet ... 149

4.2.5. Düğün... 150

4.2.6. Yüz görümü ... 154

4.2.7. Çeyiz görümü ... 154

4.2.8. El Öpme ... 155

4.2.9. Oda Serme... 155

4.2.10. Sağdıç... 155

4.2.11. Gelin Kaynana ĠliĢkileri ... 157

4.3. ÖLÜM ... 158

4.3.1. Ölüm Öncesi ... 158

4.3.2. Ölüm Sonrası ... 159

4.3.3. BaĢsağlığı Ziyaretleri ... 160

4.4. SÜNNET ve KĠRVELĠK ... 161

4.5. MĠSAFĠRLĠK ... 164

BEġĠNCĠ BÖLÜM ... 166

HALK HEKĠMLĠĞĠ VE HALK TAKVĠMĠ ... 166

5.1. HALK HEKĠMLĠĞĠ ... 166

5.1.1. Geleneksel Tedavi Yöntemleri ... 168

5.1.2. Bazı Hastalıklara Verilen Ġsimler ... 169

5.2. HALK TAKVĠMĠ ... 170

5.2.1. Önemli Günler ... 171

5.2.1.1. Kernavut ... 171

5.2.1.2. Hıdır Nebi ... 172

5.2.1.3. CamıĢkıran... 172

5.2.1.4. Kocakarı ... 172

5.2.1.5. BevleĢe ... 173

5.2.1.6. Büyük Çile ... 173

(15)

xiii

5.2.1.7. Küçük Çile ... 173

5.2.1.8. ġakta ... 173

5.2.1.9. Cemre ... 174

ALTINCI BÖLÜM ... 175

HALK MUTFAĞI ... 175

6.1. YÖRESEL YEMEKLER ... 175

6.1.1. Tandırda Balık ... 175

6.1.2. Kurutlu Köfte ... 176

6.1.3. Murtuğa ... 177

6.1.4. Ciğer Köftesi ... 177

6.1.5. Helise ... 178

6.1.6. KeledoĢ ... 179

6.1.7. Kayganak ... 180

6.1.8. Çorti AĢı ... 180

6.1.9. Kurut AĢı... 181

6.1.10. Sengeser ... 181

6.1.11. ÇiriĢ Mıhlası ... 182

6.1.12. Gelisir... 183

6.1.13. Yumurtalı Cağ... 183

6.1.14. Gartol Yahnisi ... 184

6.1.15. Güveç ... 184

6.1.16. Salamura Cağ ... 185

6.1.17. Salamura ErciĢ Balığı (ġor Balığı) ... 186

6.1.18. Su Böreği (ErciĢ Usulü) ... 186

6.1.19. Kuymak ... 187

6.1.20. Kuzu Dolma ... 187

6.1.21. Kabak Bastı ... 188

6.1.22. Hasıta ... 188

6.1.23. Helim AĢı ... 189

6.1.24. ÇiriĢ AĢı (ġille) ... 189

6.1.25. Bummar (ErciĢ Usulü) ... 190

6.2. ÇORBALAR ... 191

6.2.1. Ezme Mercimek Çorbası ... 191

(16)

xiv

6.2.2. EkĢili Çorba ... 191

6.2.3. KiriĢ (Gulik) Çorbası ... 192

6.2.4. Isırgan Otlu Bulgur Çorbası ... 192

6.2.5. Ayran AĢı ... 193

6.3. TATLILAR ... 193

6.3.1. Asker Pastası ... 193

6.3.2. Eydek (Kalbur Hurması) ... 194

6.3.3. Hayhay (Kürt Baklavası) ... 194

6.3.4. Tuzsuz Peynir Tatlısı ... 195

6.3.5. Erik Kızartması ... 195

6.3.6. KaĢık Tatlısı ... 196

6.4. ĠÇECEKLER... 196

6.5. ÇEREZLER... 196

YEDĠNCĠ BÖLÜM ... 198

ÇOCUK OYUNLARI VE HALK OYUNLARI ... 198

7.1. ÇOCUK OYUNLARI ... 198

7.1.1. Pır Oyunu ... 199

7.1.2. Gele Gele Oyunu ... 199

7.1.3. Topagaran Oyunu ... 200

7.1.4. At Kalesi Oyunu ... 200

7.1.5. Koma Oyunu ... 201

7.1.6. Kız Taklası Oyunu ... 201

7.1.7. Yedi TaĢ Oyunu ... 201

7.1.8. Çal-Çubuk Oyunu ... 202

7.2. HALK OYUNLARI ... 202

7.2.1. Ritimlerine Göre Oyunlar ... 204

7.2.1.1. YavaĢ Oynanan Oyunlar ... 204

7.2.1.1.1. Serçe Oyunu ... 204

7.2.1.2. Ağır Oynanan Oyunlar (Takkır) ... 205

7.2.1.3. Hızlı Oynanan Oyunlar ... 205

7.2.2. Bazı Halk Oyunlarının Hikâyeleri ... 206

7.2.2.1. Koççeri Oyunu ... 206

7.2.2.2. Papure Oyunu (Na Gidiyi) ... 207

(17)

xv

7.2.2.3. Laçin Oyunu ... 208

7.2.2.4. Yerri Ha Oyunu ... 209

SEKĠZĠNCĠ BÖLÜM ... 210

HALK ĠNANMALARI ... 210

8.1. HALK ĠNANMALARI ... 210

8.1.1. Günlük Hayatla Ġlgili Ġnanmalar ... 211

8.1.2. Evlenmeyle Ġlgili Ġnanmalar ... 215

8.1.2.1. Kısmetin Kapanmasıyla Ġlgili Ġnanmalar ... 215

8.1.2.2. Kısmetin Açılmasıyla Ġlgili Ġnanmalar ... 216

8.1.3. Rüyalarla Ġlgili Ġnanmalar ... 216

8.1.4. Misafirlikle Ġlgili Ġnanmalar... 217

8.1.5. Uğur ve Uğursuzlukla Ġlgili Ġnanmalar ... 217

DOKUZUNCU BÖLÜM ... 219

HALK GĠYĠM KUġAMI VE ZĠYNET EġYALARI ... 219

9.1. HALK GĠYĠM – KUġAMI ... 219

9.1.1. Erkek Giyim - KuĢamı ... 219

9.1.2. Kadın Giyim - KuĢamı ... 221

9.2. ZĠYNET EġYALARI... 222

9.2.1. Erkek Ziynet EĢyaları ... 222

9.2.2. Kadın Ziynet EĢyaları ... 223

ONUNCU BÖLÜM ... 224

BAYRAMLAR, OYUNLAR VE KUTLAMALAR ... 224

10.1. BAYRAMLAR ... 224

10.2. OYUNLAR ... 226

10.2.1. Köse veya Köse - Gelin ... 226

10.2.2. Bicek Çıkarma ... 228

10.3. KUTLAMALAR ... 229

10.3.1. Hıdırellez ... 229

10.3.2. Koç Katım Töreni (Beran Berdan) ... 231

10.3.3. MaĢıka Çıkma ... 232

10.3.4. Asker Uğurlama ... 232

(18)

xvi

ON BĠRĠNCĠ BÖLÜM ... 235

ÂġIKLIK VE DENGBEJLĠK GELENEĞĠ ... 235

11.1. ERCĠġ‟TE ÂġIKLIK GELENEĞĠ ... 235

11.1.1. ErciĢli ÂĢıklar ... 236

11.1.1.1. ErciĢli Emrah ... 236

11.1.1.1.1. ErciĢli Emrah‟ın ġiirleri ... 237

11.1.1.2. ÂĢık Hayreti ... 244

11.1.1.3. Kasımbağlı ÂĢık Hakkı ... 245

11.1.1.4. ÂĢık Davut Telli ... 245

11.1.1.5. ÂĢık Emin Telli ... 245

11.1.1.6. ÂĢık Ahmet Poyrazoğlu ... 246

11.1.1.7. ÂĢık Ömer Poyrazoğlu ... 247

11.1.1.8. ÂĢık Kahraman Dursun ... 248

11.1.1.9. ÂĢık Hadi Kaya ... 249

11.2. DENGBEJLĠK GELENEĞĠ ... 250

11.2.1. ErciĢli Dengbejler ... 252

11.2.1.1. Dengbej Ethem ... 252

11.2.1.2. Dengbej ġeref ... 252

11.2.1.3. Dengbej Ġbrahim ... 253

ON ĠKĠNCĠ BÖLÜM ... 254

ERCĠġ AĞZINDAN KELĠMELER ... 254

12.1. ERCĠġ AĞZI ... 254

12.1.1. ErciĢ Ağzından Kelimeler:... 255

SONUÇ... 269

KAYNAKÇA ... 271

KAYNAK ġAHISLAR ... 275

RESĠMLER ... 282

ÖZGEÇMĠġ... 313

(19)

xvii

KISALTMALAR

DLT : Divân-ı Lügâtit Türk M.Ö : Milattan önce

yy. : Yüzyıl km. : Kilometre m. : Metre mm. : Milimetre dk. : Dakika vb. : Ve benzeri kg. : Kilogram gr. : Gram

(20)

1 GĠRĠġ

TEZĠN AMACI, ÖNEMĠ, SINIRLILIK ALANI VE METODU

Tezin Amacı

Yaptığımız çalıĢmadaki hedefimiz geliĢen teknoloji ve kitlesel iletiĢim araçlarının olumsuz etkileri karĢısında gün geçtikçe çözülmeye uğrayarak unutulmaya terk edilen ErciĢ halk bilimi ürünlerini yazıya geçirmek suretiyle kayıt altına almak, bu ürünelerin unutulmasını engellemek ve bunları gelecek kuĢaklara kazandırabilmektir. ÇalıĢmanın amacı ErciĢ ve çevresinden derlediğimiz halk bilimi ürünlerinin Türk milletinin hizmetine sunmaktır.

Tezin Önemi

Türk Edebiyatı yazılı ve sözlü birçok kaynağı bünyesinde barındırır.

Ġslamiyet‟in etkisiyle ve değiĢik toplumlarla etkileĢimin bir sonucu olarak kaynak çeĢitliliği bir hayli artmıĢtır. Bu kaynaklar içinde folkorik ürünlerin yeri ayrı bir önem teĢkil etmektedir. Foklor içerisinde bir milletin gelenek ve görenekleri, yaĢayıĢ Ģekilleri, yazılı ve sözlü edebi ürünleri, mutfağı, müziği, inanç ve sanat etkinliklerini kısacası maddi ve manevi alanlardaki kültürel değerleri barındıran bir okyanustur. Bu okyanusta yer alan foklorik unsurlara eğilmek, yaĢadığı yerin gelenek ve göreneklerine sahip çıkmak ve bunları gelecek nesillere aktarabilmek önemli bir görevdir. Folklorik ürünler milletlerin sevinçlerini, üzüntülerini, savaĢlarını, geçmiĢ ve geleceklerine dair önemli ipucu ve bilgilerin yer aldığı belgelerdir. Bu folklorik ürünler içinden çıktığı toplumlardan izler taĢımaktadır. Bu ürünlere bakarak asırlar öncesinde yaĢamıĢ toplumlar hakkında bilgi sahibi olmak mümkündür. Bu folklorik ürünlere hak ettikleri ilgi gösterilmelidir. Bu ilgiyi de bu ürünlerin unutulmasının önüne geçerek bunları yazıya geçirilmek suretiyle ancak gösterilebilir. Yazıya geçirilmeden sadece sözlü kültürün bir parçası olarak kalacak olan folklorik ürünler unutulmaya mahkûmdur. Oysa her biri birer eĢsiz ve değerli hazine olan bu folklorik ürünlerin sahiplenilerek unutulmasının önüne geçilmelidir.

(21)

2

Bu çalıĢma yukarıda ifade edilen düĢünceler çerçevesinde halk bilimi ürünlerinin unutmadan gelecek nesillere aktarılması açısından önemlidir.

AraĢtırmanın Sınırlılık Alanı

AraĢtırmanın sınırlılık alanını ErciĢ Folklorik ürünleri teĢkil etmektedir. Saha çalıĢması sonrasında derlenen ve tespit edilen halk bilimi ürünleri belli bir düzen yöntemle yazıya geçirilmiĢtir.

AraĢtırmanın Metodu

Bu çalıĢmamızda alan çalıĢmalarında izlenen yöntemlerden hareketle ErciĢ ve çevresindeki yerleĢim yerlerinde görüĢtüğümüz kaynak Ģahıslardan derlediğimiz folklorik ürünlere yer verildi. Alan çalıĢmasında öncelikle çalıĢmada yer verilecek ürünler bir araya getirilmeye çalıĢıldı. Bu ürünlerin çeĢitli ve zengin olduklarından hareketle çok fazla kaynak kiĢi ile görüĢme yapıldı. Her folklorik üründe mümkün olduğunca daha fazla kaynak kiĢiye ulaĢılmaya çalıĢıldı. Her yaĢtan ve her meslekten kiĢilerle görüĢülerek onların bilgi ve deneyimlerine baĢvuruldu. Özellikle 40 yaĢ üstü kiĢilerle görüĢülerek bir Ģekilde unutulmuĢ olan folklorik ürünlerin yeniden hatırlanması sağlandı. Sözlü ifade ile derlenen ürünler ses kayıt cihazlarıyla kayıt altına alındı.

Ürünler sözlü olarak toplandıktan sonra belli bir düzen ve yöntemle yazıya geçirilmeye çalıĢıldı. Yazıya geçirilme esnasında derlenen ürünler ses kayıt cihazları yardımıyla tekrar tekrar dinlenilerek sağlam ve eksiksiz bir Ģekilde yazıya aktarılmasına özen gösterildi. Toplanan ürünler tasnif edilerek Hagen‟in 100‟lük tasnif sistemi esas alınarak incelendi.

(22)

3

BĠRĠNCĠ BÖLÜM

TARĠHĠ, FĠZĠKĠ VE EKONOMĠK YAPI

1.1. ERCĠġ ADININ MENġEĠ

Her ilin ilçenin hatta beldenin adının kökeninin nereden geldiği konusunda çeĢitli görüĢler ve iddialar hep gündemde olmuĢtur. Bu durum araĢtırma konumuz olan ErciĢ ilçesinin adı kökeni konusu için de geçerlidir. ErciĢ‟in adının nereden geldiği ve günümüze kadar hangi değiĢikliklere uğradığı yıllardır birçok ErciĢlinin zihnini hep meĢgul etmiĢtir. Bugün de „ErciĢ‟ adının kökeni konusu birçok insan tarafından merak edilmektedir. Özellikle gençlerin, yetiĢkinlerin, ErciĢ‟te görevli ve misafir olarak gelen insanların bu konuyla ilgili sorularına bölgede yaĢayan her birey ister istemez muhatap kalmaktadır.

ErciĢ adının nereden geldiği ile ilgili farklı görüĢler bulunmaktadır. Bu farklı görüĢlere kısaca değinmekte fayda vardır:

Van bölgesinde büyük bir devlet kuran Urartular, bölgede kalıcı ve etkileyici bir medeniyeti arkalarında bırakmıĢlardır. ErciĢ de bu medeniyetin merkezinde yer almıĢ böylece önemli bir konuma, cazibe merkezi haline gelmiĢtir. Bu dönemde Urartu kralı II. ArgiĢti ErciĢ‟te birtakım çalıĢmalar yapmıĢtır.

ĠĢte bu görüĢe göre bölgede hüküm sürmüĢ olan Urartu kralı II. ArgiĢti, kendi adını bu Ģehre vermiĢtir. Yani ErciĢ‟in adının bu kraldan geldiği iddia edilir.

Diğer bir görüĢe göre ise, yine Urartular‟ın ilk baĢkenti olan ArzaĢkun ile ilgilidir. GörüĢe göre ArzaĢkun adlı Ģehrin zamanla değiĢim geçirerek ErciĢ olduğudur. Yani ErciĢ adının ArzaĢkun ile iliĢkilendirilerek ArzaĢkun‟dan geldiği söylenilir.

Bir baĢka görüĢe göre ErciĢ adı (M.Ö 2000) yıllarında bu bölgede yaĢamıĢ olan Luwiler‟den gelmektedir. ErciĢ adının kökeni konusu bazı kaynaklarda geçen kadim çağın Arsissa‟sı ile ilgilidir. Bazı kaynaklara göre ErciĢ adının orijinal Ģekli Arissa Ģaklinde olup Ars(a)-Ġssa=Akarsu=Kenti öğelerinden gelmektedir. Ancak bu

(23)

4

görüĢ bazı kesimlerce özellikle de ErciĢ‟in Zilan Çayı‟nın kenarında kurulduğunu göz önünde bulunduranlar tarafından daha gerçekçi olarak kabul edilmektedir.

Bu nedenle birçok kiĢi Ptolemy‟in (M.Ö 100-170) göle vermiĢ olduğu

„Arsissa‟ adından hareketle ErciĢ adının kökenini bu açıklamaya dayandırmaktadır.

Bu kiĢiler gölü de „Arssisa Gölü‟ olarak tanımlamıĢlardır. Ġlk Çağlardaki eserlerde göle nasıl Arsissa Gölü denilmiĢse, Orta Çağ‟da da göle „ArciĢ Gölü‟ adı verilmiĢtir.

Örneğin, 16. yüzyılda yaĢamıĢ olan Kâtip Çelebi, Van Gölü‟ne "Buhayratü-l ArciĢ"

demekte; Marco Polo da „ErciĢ Gölü‟ adını vermektedir. (Van Gölü „adlandırması daha çok 18. Yüzyıl sonrasına aittir). Arcis, ArciĢ ve sonraları ErciĢ gibi adlandırmaların Arsissa‟dan türemiĢ olduğu görüĢünü daha tutarlı görenler vardır. 1

Bazı yayın çevreleri ErciĢ adının „Arsissa, ArciĢ‟ten geldiğini; baĢka yayın çevreleri „Arsissa-ArciĢ-ErciĢ‟ten geldiğini; bir baĢka yayın çevresi „ArzaĢkun, Arsissa, ArciĢ‟ten geldiğini söylerken bir baĢka yayın çevresi ise yine ErciĢ adının

„ArzaĢkun-ArgiĢti‟ den geldiğini söyler. Bütün tanım ve görüĢlerden hareketle Lynch; Arsene, Arethusa (Aretisa), Areesa ve Arsissa adlarının aslında ErciĢ‟ten baĢka bir Ģey olmasının mümkün olmadığını ifade etmektedir. ErciĢ adının değiĢik telefuzlarının „Arces‟ ya da ‟Arzes‟ Ģeklinde olduğunu da göz önünde bulundurduğumuz takdirde, bu adlandırmalar arasındaki bağlantı daha iyi anlaĢılmıĢ olacaktır.

ErciĢ adınının kökeni ile ilgili en kayda değer görüĢler ise Kral ArgiĢti‟nin adından geldiği görüĢ ile birlikte Luwi dilinden geldiği yönündeki görüĢlerdir. Bu topraklar üzerinde hakimiyet kuran Kral ArgiĢ adının zamanla değiĢikliğe uğradığı ve zamanla ArcıĢ‟a daha sonra da ErciĢ adına dönüĢtüğü görüĢü güçlü olarak dinlendirilmektedir.

Bilge Umar ise ErciĢ adının Urartu Kralı ArgiĢti‟den geldiği yönündeki görüĢlerin gerçekçi bir temele dayanmadığını belirterek ErciĢ adının neden Arissa‟dan geldiğini açıklar.2

1 Selahattin KoĢar Dünden Bugüne ErciĢ, Van-ErciĢ, 2008, s. 101.

2 Bilge Umar, Türkiyedeki Tarihsel Adlar, Ġnkilâp Kitabevi, Ġstanbul, 1993, s. 118.

(24)

5 1.2. ERCĠġ‟ĠN TARĠHÎ

ErciĢ tarih olarak MÖ‟ye uzanan kadim bir geçmiĢe sahiptir. Birçok kavime gerek tarih öncesi gerekse tarih sonrasında yurt olmuĢtur. Bunlardan bir kısmına beylik bir kısmına da sancak beyliği yaparken 14. yüzyılda da Karakoyunlular‟a baĢkentlik yapmıĢtır. Urartulardan Osmanlılara kadar birçok uygarlığın izlerini taĢıyan ErciĢ tarihte kervan yollarının kavĢak noktasında bulunduğundan ünü kısa zamanda en uzak ülkelere kadar yayılmıĢtır. Bu yüzden Eski ve Orta Çağlarda Van Gölü‟nün tamamı ve daha sonraları kuzeydoğusunda uzanan körfez için Buhayra-i ErciĢ (ErciĢ Gölü) denilmekteydi.

1.2.1. Urartular Döneminde ErciĢ

ErciĢ‟in bilinen ilk tarihi Urartularla (MÖ 900-600) baĢlar. Arap kaynaklarında geçen ArciĢ adının Urartu kralı ArgiĢti‟den geldiği ve dolayısıyla Urartular tarafından kurulduğu belirtilmektedir. Urartu Krallığı‟nın batı yolu olan ve ErciĢ‟ten baĢlayıp MuĢ- Bingöl üzerinden Malatya‟ya uzanan yol ErciĢ‟in Urartu tarihinde artmıĢtır.

Hatta bu yolu kontrol altında tutmak, güvenliğini sağlamak için yol boyunca birçok güvenlik ve konaklama istasyonları yapmıĢlardır. ErciĢ‟in çeĢitli yerlerinde bulunan çivi yazılı kitabelerinden anlaĢıldığı kadarıyla Urartu Kralları ArgiĢti ve Menua döneminde ErciĢ‟in imar edildiği Tetuma adında bir Ģehir kurulduğu ve imar edilen bu Ģehirde tarıma büyük önem verilerek sulama kanallarının yapıldığı bilinmektedir.

Urartu ve Asur mücadelesi M.Ö. IX. yüzyılın ortalarına kadar sürmüĢ, Asurlular bu mücadele esnasında Salmanassar III.(M.Ö. 858-824) zamanında duraklama dönemine girerken Urartuların yükselme devri baĢlamıĢtır. Urartu veya Nairi feodal beyliklerinin veya kabilelerinin siyasi birliğinin gerçekleĢerek, bir devlet haline gelmesi ancak M.Ö. 9. yüzyılın ortalarında olmuĢtur.3

3 Afit Erzen, Doğu Anadolu ve Urartular, Türk Tarih Kurumu, Ankara, 1992, s. 27.

(25)

6 1.2.2. Romalılar Döneminde ErciĢ

Urartu develetinin yıkılması ile ErciĢ, Romalıların egemenliğine girdi.

Romalılar bölgeyi bazen krallıkla bazen de buraya atadıkları valiler aracılığıyla yönettiler. Romalıların bölgeye hakim olduğu dönemde ayrıca Sâsaniler de hakim oldular. Öyleki bölgedeki Zernaki Tepesi‟ndeki kentin Sâsaniler döneminde kurulmuĢ olabileceği düĢünülmektedir. Bir süre bölgeye hakim olan Roma devletinin yıkılması ile birikte bölgeye Sâsanileri yenen Araplar hakim olmaya baĢladılar.

1.2.3. Araplar Döneminde ErciĢ

Bölge ilk defa Hz. Ömer‟in halifeliği zamanında Arap ordularının Irak fethinden sona ele geçirildi. Komutanlardan Ġyaz Ġbn-i Ganem tarafından ErciĢ Ġslâm topraklarına 640 yılında katılır. Bir müddet Arap hakimiyeti altında kaldıktan sonra bölgedeki siyasi durum ile birlikte Ġyaz Ġbn-i Ganem komutanı ile Hz. Ömer‟in vefatları sonrasında farklı bir boyut kazanır. Bir dönem bölgedeki Ermeniler tarafından isyan çıkartılmaya çalıĢılsa da isyan bastırılır ve Hz. Osman zamanında bölge tekrar fethedilir. Bölge sırasıyla Emeviler ve Abbasiler‟in hakimiyetine girer.

Bizans‟ın güçlü ordusu ve akınları karĢısında Araplar yenilgiye uğrar ve bölge tekrardan Bizans‟ın hâkimiyetine girer.

1.2.4. Selçuklular Döneminde ErciĢ

1018 yılında Çağrı Bey‟in baĢında bulunduğu Türk akınları sonucu Azerbeycan‟dan getirilen Türkler, Ermeniler‟in „Vaspuragan‟, Araplar‟ın

„BaĢburgan‟ dedikleri Van Gölü çevresine yerlerĢtirildi. Çağrı Bey‟den sonra Türk akınları durmayarak devam etti. 1040 yılında Ġbrahim Yınal Bizanslılar‟ı Hasankale‟de periĢan ederek Tuğrul Bey‟in ve Sultan Alp Arslan‟ın bu yörelere gelmesine zemin hazırlarken 1044 yılında Boğa, Anası-oğlu, GöktaĢ ve Oğuzoğlu gibi beyler idaresindeki Oğuzlar‟ın bir kısmı Diyarbakır, bir kısmı da Musul Bölgesi‟ne indiler. Musul amiri KarvaĢ‟a yenilmelerine rağmen geri dönenlerin bir ksımı,

(26)

7

kendilerine Azerbaycan‟a geçiĢ izni vermeyen Bizans‟ın ErciĢ Valisi Stefan‟ı mağlup ederek ErciĢ‟i ele geçirdiler.4

ErciĢ daha sonra Malazgirt Zaferi‟nden sonra Selçuklular döneminde ortaya çıkan Sökmenliler (Ahlat ġahlar) Beyliği hakimiyetine girdi.

1.2.5. Sökmenliler (Ahlat ġahlar) Döneminde ErciĢ

Selçuklulara bağlı Sökmenliler ErciĢ‟i de içine alan geniĢ bir coğrafyada hâkimiyet kurdular. Sökmeniler döneminde ErciĢ ve çevresi değerlendirilmeye çalıĢıldı. Hemen her alanda, birtakım değiĢiklik ve düzenleme yapılmaya çalıĢıldı.

ErciĢ‟in her özelliğinden yararlanılmaya çalıĢıldı.

Sökmen El-Kutbî atarafından kurulan AhlatĢahlar veya Sökmenliler Devleti, 1100 yılından 1207 yılına kadar devam etti. „Sökmenliler beyliği zamanında Van Gölü havzasında ticaret, ili, sanat ve kültür faaliyetleri çok yüksek bir düzeye ulaĢmıĢ, dolayısıyla devletin baĢkenti olan Ahlat „Kubbetü‟l-Ġslâm=Ġslâmın Kubbesi‟

sıfatıyla vasıflanmıĢtır.5

Sökmenliler döneminde özellikle de devlet adamlarının aralarındaki siyasi çekiĢmeler ve anlaĢmazlıklar sonucunda devlet yıkılarak ErciĢ üzerindeki hâkimiyetlerini kaybederler.

1.2.6. Eyyûbi ve HarzemĢahlar Döneminde ErciĢ

Eyyûbiler döneminde Necmeddin Eyyûb kardeĢi EĢref‟i baĢa getirterek Van Kalesi‟ni Ahlatlıların elinden alır. Bölgede tam anlamıyla gerçek bir otorite sağlayamadıkları için uzun ömürlü olamamıĢlardır.

Eyyûbilerden sonra Celaleddin HarzemĢah liderliğinde 1225 yılında Gürcüleri yenilgiye uğratarak ErciĢ ve çevresini geri alır. Ancak HarzemĢahların da bölgeye olan hâkimiyetleri uzun sürmemiĢtir. Bu dönemin sonunda bölgede artık Ġlhanlılar söz sahibi olmaya baĢlarlar.

4 Selahattin KoĢar, a.g.e., s. 70.

5 Bahaeddin Ögel, Türk Milli Bütünlüğü Ġçerisinde Doğu Anadolu, Ankara, 1986, s. 21

(27)

8 1.2.7. Ġlhanlılar Döneminde ErciĢ

Daha sonra ErciĢ, Ġlhanlıların hâkimiyetine girerek bir müddet idari merkez olarak kullanıldı. Bölgede büyük bir iskân ve bayındırlık çalıĢmalarında bulunuldu.

Yeni yerleĢim yerleri ve köyler kuruldu. ErciĢ bu dönemde ticaret bakımından canlı bir yerdi. Ticaret yollarının üzerinde yer alması ErciĢ‟i daha da önemli hale getirdi.

Özellikle de Tebriz‟den Erzurum‟a giden ticaret yolunun buradan geçmesi, ilçenin isminin yayılması ve geliĢmesine katkı sağladı. ErciĢ çevresine göre oldukça büyük bir ticaret kapasitesine sahipti. Bölgenin en iĢlek ve geliĢmiĢ ticaret bölgelerinden biriydi. ErciĢ Kalesi‟nin de bu dönemde Ġlhanlı vezirlerinden Taceddin Ali ġah tarafından yapıldığı bilinmektedir.

1.2.8. Karakoyunlular Döneminde ErciĢ

ErciĢ asıl önemine ise Karakoyunlular (1365-1469) döneminde kavuĢur.

Karakoyunlu hükümdarı Bayram Hoca siyasi belirsizliklerden yararlanarak çevresindeki beylikleri hâkimiyetine alarak beyliğin merkezi olarak ErciĢ‟i seçmiĢ ve beyliği buradan yönetmeye baĢlamıĢtır. Karakoyunlular yaklaĢık olarak bir asır ErciĢ‟te hüküm sürdüler.

Karakoyunlular‟dan günümüze çok az eser kalmıĢtır. Bunun baĢlıca sebebi, Karakoyunlular döneminin Türkmenler‟in bir yerleĢme dönemi mahiyetinde oluĢudur.

Bir yandan Timuroğulları ile yapılan mücadele, diğer yandan Memluklü Sultanlığı ile devam eden anlaĢmazlıklara ilaveten Akkoyunlu Türkmenleri‟nin düĢmanlığı Karakoyunlu Hükümdarının mimâri faaliyetlerini önlemiĢ görünmektedir.6

„Karakoyunlu Türklerinin görenek ve geleneklerinin bütün canlılığıyla yaĢandığı ErciĢ‟7, Karakoyunlular döneminde çok önemli ve merkezi bir durumdaydı.

Sökmenliler ve Ġlhanlılar döneminde ünü en uzak ülkelere kadar yayılmasına rağmen, asıl önemine XIV. yüzyılda kavuĢmuĢtur. Bu dönemde Karakoyunlulara yurt olan

6 Komisyon, Türk Milli Bütünlüğü Ġçerisinde Doğu Anadolu, Boğaziçi Yayınları, Ankara, 1992, s.

16.

7 Türk Ansiklopedisi, Cilt 15, Ankara, 1968, s. 180.

(28)

9

ErciĢ, aynı zamanda onlara baĢkentlik yapmıĢtır. Kara Yusuf zamanında ise zapetedilmesi güç bir kale haline gelmiĢtir.8

1.2.9. Akkoyunlu ve Safeviler Döneminde ErciĢ

Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan‟ın Karakoyunlu Devleti‟ni ortadan kaldırması ile ErciĢ hakimiyet altına alındı. Bir müddet topraklarını geniĢleyerek büyük bir bölgeye hakim olsalar da özellikle Osmanlı karĢısında aldıkları yenilgiler sonucu uzun ömürlü olamamıĢlar. Osmanlılar ile yapılan Otlukbeli SavaĢı ile yıkılma süreçlerine girdiler.

Daha sonra ġah Ġsmail‟in 1503 tarihinde Akkoyunlu devletini yıkması sonucunda ErciĢ bu sefer de Safevi devletinin eline geçti. Safeviler ErciĢ ile yetinmeyerek Van ve Bitlis illerini de hâkimiyetleri altına aldılar. Yine Osmanlılarla arasındaki güç çekiĢmesinden dolayı farklı zamanlarda bölgede tekrar hakimiyet kurdular.

1535 yılında Osmanlı kuvvetlerinin bölgeden çekilmesi üzerine „ġah Tahmasp, ErciĢ ve Van‟ı zaptetmiĢ, Van Kalesi‟nin muhafızlığını ise Ahmed Sultan Ustaclu Sofioğlu‟na vermiĢtir.9

1.2.10. Osmanlılar Döneminde ErciĢ

Daha sonra Safevilerin Batıya ilerlemelerini durdurmak için 1514 yılında yapılan Çaldıran SavaĢı ile ErciĢ, ilk defa Osmanlı topraklarına katıldı. (Bu sefer esnasında Yavuz Sultan Selim‟in ErciĢ ovasını kuzeyden güneye geçen Zilan Deresi üzerinde bir köprü yaptırdığı ve Haydarbey Köyünde de konakladığı rivayet edilir.) Yavuz Sultan Selim çekildikten sonra ErciĢ tekrar Safeviler‟in hakimiyetine geçer.10

Osmanlılar, bölgeden çekilirken bu bölgelerin tekardan Safevilerin eline geçmemesi ve Osmanlı‟ya bağlı olarak kalmaları için Ġdris-i Bitlisi‟i görevlendirdi.

Kısmen de baĢarılı olundu. Ġdris-i Bitlisi Safevilere karĢı baĢarılı iĢler yaptı.

8 Selahattin KoĢar, a.g.e., s. 74.

9 Orhan Kılıç, XIV. Yüzyılda Adilcevaz ve Ahlat (1534-1605) , Ankara, 1999, s. 10.

10 Selahattin KoĢar, a.g.e., s. 80.

(29)

10

Safevilerde ġah Ġsmali‟in ölümü ile birlikte yerine geçen oğlu ġah Tahmasp, Van bölgesini özellikle de ErciĢ‟i geri almak için birkaç saldırı giriĢiminde bulunur.

Van ve ErciĢ‟i alarak buralara kendi adamlarını yerleĢtirir. Fakat ErciĢ halkının Osmanlılara bağlı kalarak yaĢamak istemeleri ve bunun için de Osmanlılarla birlikte mücadele etmelerinden dolayı ġah Tahmasp ve ordusu bu bölgede kalıcı olamazlar.

Osmanlıların giderek bölgede bir güç haline gelmesi ile birlikte ErciĢ ve bölgesi uzun yıllar Osmanlılara bağlı olarak kalır.

1.3. ERCĠġ‟ĠN ĠDARĠ EKONOMĠK YAPISI VE BEġERĠ DURUMU

1.3.1. ErciĢ‟in Ġdari yapısı

ErciĢ ilçesi Doğu Anadolu bölgesinin en eski ve kadim ilçelerinden biridir.

Tarihi çok eskilere dayanır. Urartulardan itibaren birçok kültürü bünyesinde barındırmıĢ nadir ilçelerden biridir. Ġlk Çağ coğrafyacılarının eserlerinde bahsettikleri bilgilerden hareketle „Arsissa‟ adlı yerleĢim yerinin de ErciĢ olduğu söylenilmektedir.

ErciĢ; Urartu, Roma, Bizans devletlerine idari yönden merkezlik yapmıĢtır.

Dolayısyla ErciĢ‟in çok eskilere dayanan bir idari yapısından bahsetmek mümkündür.

ErciĢ 1071 Malazgirt SavaĢı ile Türklerin hâkimiyetine geçmiĢtir. Bu tarihten itibaren artık ilçede Türklerin idari yapısı etkin rol oynamaya baĢladı. Türkler geldikleri yerlerde yüzyıllarca baĢarı ile uygulamıĢ oldukları idari yapısını aynı Ģekilde ErciĢ‟te de uygulamaya baĢladılar. Ġlçe Pers ve Romalılar döneminde tampon görevi üstlenmiĢtir. Birçok farklı ekonomik uğraĢın kavĢak noktasında yer aldı.

Ekonomik, sosyal, kültürel ve idari bakımdan bölgenin önemli ilçelerinden biri olarak gösterilmiĢtir.

Sökmenlilere 1100 yılına kadar bağlı önemli bir yerleĢim yeri iken ErciĢ, Moğolların hakimiyetine 1243 yılında girdi. Daha sonra da Ġlhanlılıların hakimiyeti altına girdi. 1365 yılında Karakoyunlu Devleti‟nin kurulmasından sonra 1469 yılına kadar bu devlete baĢkentlik yaptı. Yeni Vilayet TeĢkilatı ile ErciĢ Kazası Van Sancağı ile birlikte 1864 yılında Erzurum vilayetine bağlanmıĢ ancak birkaç yıl sonra bu uygulamaya son verildi. Bu dönemde ErciĢ, Van Sancağı‟nın 8 kazasından biri olmuĢtur. Ayrıca bazı kaynaklarda ErciĢ‟te Kazaskerlik TeĢkilatının da bulunduğu belirtilir.

(30)

11

Cumhuriyet‟in kurulmasına kadar ErciĢ‟in idari yapısında herhangi bir değiĢiklik olmamıĢtır. Cumhuriyetin ilanından sonra Van ilinin 8 kazasından biri olan ErciĢ‟e, Patnos ve Adilcevaz ile bunlara bağlı olan köylerin de idari olarak bağlı olduğu görülmektedir. Bu yüzden de ErciĢ ilçesinin sınırları zamanla değiĢmiĢtir.

ErciĢ Van‟ın en büyük ilçesi olma özelliğine sahiptir. ErciĢ‟in 101 mahallesi, 83 köyü, bu köylere bağlı 36 mezrası ile 3 beldesi bulunmaktadır.

1.3.2. ErciĢ‟in Coğrafi Konumu

ErciĢ, ülkemizin Doğu Anadolu bölgesinde Van ilimizin sınırları içerisinde yer almaktadır. Doğusunda Van ilinin Muradiye, batısında Ağrı ilinin Patnos, Hamur TaĢlıçay ve Diyadin, kuzeyinde yine Ağrı ilinin, güneybatısında Bitlis ilinin Adilcevaz ilçeleri, güneyinde ise Van Gölü bulunmaktadır.

ErciĢ, Van ilinin en verimli ovası olan ErciĢ Ovası üzerinde kurulmuĢtur. ErciĢ Ovası, aynı zamanda Van Gölü kıyılarının en geniĢ ovalarından biridir. Ova, geniĢ vadiler boyunca içerilere sokulabilmiĢtir. Üçüncü zamanda meydana geldiği belirtilen ErciĢ Ovası, Aladağ ve Süphan Dağı ile Van Gölü arasında yayılmıĢ verimli bir sulu alandır. Bu sulu alanlar daha çok sebze ve meyva bahçelerinin bulunduğu yerlerdir.

Halk tarafından birtakım ihtiyaçlar için bu yerler sürekli değerlendirilmiĢtir.

ErciĢ çevresinde yer alan dağların ve tepelerin yükseklikleri 2200-3000 m civarındadır. Bazı yerlerde farklı yükseklikler gösteren dağlık alanların üst kısımları hemen hemen volkaniktir. Kuzeyden gelen ve Van Gölü kıyısına uzanan boyu 18 km, eni ise 5-7 km olan ErciĢ Ovası, kuaterner tortularıyla örtülü, sulak ve verimli topraklar olan geniĢ bir düzlüktür. Bu ovanın doğu ve batı kenarlarında Neojen tabakaları ve Alt Miyosen oluĢumlar uzanır. Ġlçenin kuzeyinde Aladağ‟a doğru gidildikçe en iyi ve en sulak yaylaları yükselir. Bu yaylalar Doğu Anadolu Bölgesi‟nin en sulak ve otlu yaylaları olarak bilinir. Bu yüzden bu yaylalar oldukça ilgi görmektedir.11

11 Selahattin KoĢar, a.g.e., s. 29.

(31)

12 1.3.3. Ġklim

ErciĢ iklim bakımından bulunduğu bölgedeki diğer yerleĢim yerlerinden ayrı bir özellik göstermektedir. Bölgede karasal iklim etkili olmasına rağmen ErciĢ‟te iklim ılımandır. Bunun birçok sebebi vardır. Özellikle güneyinde Van Gölü‟nün, kuzeyden de esen soğuk rüzgârlara karĢı yüksek dağ ve tepelerle korunmuĢ olması iklimi etkilemektedir. Bu ve benzeri sebeplerden dolayı ErciĢ‟in iklimi diğer komĢu il ve ilçelere göre daha yumuĢak ve ılımandır.

ErciĢ‟te kıĢ mevsimi oldukça uzun ve sert geçer. Yörede genelde kasım ayı baĢlarında baĢlayan soğuklar nisan ayı baĢına kadar devam eder. ErciĢ‟te karla örtülü gün sayısı oldukça fazladır. En yüksek kar kalınlığı yıllara ve coğrafi yapıya göre değiĢir. Yıllık yağıĢ miktarı yıldan yıla farklılık göstermektedir.

Sıcak ve kuru geçen yaz, yağıĢlı ve soğuk geçen kıĢ olmak üzere genelde iki mevsimin hüküm sürdüğü ErciĢ‟te diğer mevsimler çok az görülür. Öyleki ilkbahar mevsimi ErciĢ‟te o kadar kısa sürer ki, bu mevsimin gelip geçtiğini kimse anlamaz bile. Ġlkbahar ayları serin biraz da soğuk geçer. KıĢ mevsimi ise kendini oldukça hissettirir. KıĢ mevsimi sanki yaz mevsiminde de sürecekmiĢ gibi bir izlenim bıraktırır. KıĢ çok çetin ve sert geçmektedir. KıĢ mevsiminde yöre adeta kilitlenir.

Halk evlerde, okullarda ve iĢyerlerinde adeta mahsur kalmaktadır. Ovalık kesimler dağlık alanlara göre ılımandır. Sonbahar ise kısa, belirsiz ve silik geçer. Ekim sonundan itibaren soğuklar etkisini yavaĢ yavaĢ göstermeye baĢlar.

1.3.4. Nüfus

ErciĢ iklimi, coğrafyası, doğal zenginlikleri ve olanakları bakımından zengin bir yapıya sahiptir. Bu özellikleri ile ilk çağlardan beri insanların dikkatini çekerek onlara yurt olmuĢtur. Ayrıca bölgedeki ünlü ticaret yollarının buradan geçmesi, suların bol ve toprakların verimli olması, ErciĢ, Bitlis ve Van arasında gemilerin çalıĢması, geniĢ ve düz bir alana sahip olması ile Van Gölü‟ne uzun bir sınırının olması vb. imkânlarından dolayı ErciĢ yoğun bir nüfusa sahip olmuĢtur. Yoğun nüfuslanma ile birlikte yeni iĢ kollarının açılmasıyla da ticaret geliĢmiĢtir.

ErciĢ nüfusu, Cumhuriyet‟ten sonra ilk sayımın yapıldığı 1927 yılından itibaren incelendiğinde köylerdeki nüfusun fazlalığı ile dikkat çeker. Fakat 1950

(32)

13

yılından itibaren ErciĢ merkez nüfusunun belirgin bir Ģekilde arttığı görülmektedir. Bu durumun nedeni ise köylerden merkeze doğru yapılan yoğun nüfus göçüdür. Ġlk defa 1927 yılında yapılan nüfus sayımında merkez nüfus 2.813 iken köylerdeki nüfus 15.574, toplam nüfus ise 18.367‟dir. Bu denli ilçe merkezindeki nüfusun az olmasının nedeni ise özellikle Birinci Dünya SavaĢı sırasında ErciĢ‟in Ruslar ve Ermeniler tarafından iĢgal edilmesi ile birlikte halkın can ve mal güvenliği için güvenli bölgelere göç etmesidir.

ErciĢ‟in nüfusu yıllar geçtikçe artmaya baĢladı. Özellikle 1950‟den sonra hızla artmaya baĢlayan nüfus yoğunluğu 1997 yılına kadar artarak devam etmektedir. Ġlçe merkezindeki nüfus yoğun bir Ģekilde giderek artmakta iken köy nüfusunda ise çok az bir artıĢ görülmektedir. 1997 yılına gelindiğinde ise nüfusun daha da arttığı görülmektedir. Fakat 2000 yılında yapılan nüfus sayımı ile birlikte bir önceki nüfus sayımına göre merkez nüfusun azaldığı köy nüfusunun ise artarak devam ettiği görülür.

ErciĢ nüfus bakımından Van ili ilçeleri içinde en fazla nüfusa sahip ilçe olduğu gibi nüfusu da en fazla artıĢ gösteren yerleĢim yeridir. Bunun baĢlıca nedenleri Van‟ı komĢu illere bağlayan yollar üzerinde bulunması, topraklarının bitkisel üretime elveriĢli olması, tahıl ve sebze üretiminin ilçe ihtiyacının üzerinde gerçekleĢmesi, ilçe ve çevre ilçelerin halkının ihtiyaçlarına cevap verebilecek iĢ yerlerinin açılması ve komĢu içlerle ticari, sosyal ve kültürel iliĢkilerini sürekli sıcak tutmasıdır. Bu yüzden ErciĢ, aynı zamanda komĢu ilçe insanlarının en çok uğradığı ticaret yaptığı akrabalık dahil değiĢik iliĢkiler içinde olduğu bir konuma gelmiĢtir.12

ErciĢ, çevre il ve ilçelerden göç alırken aynı zamanda köylerden de merkeze göç almaktadır. Yıllar önce diğer komĢu il ve ilçelerden göçler ErciĢ köyüne olurken, son zamanlarda bu göçlerin büyük bir kısmı ilçe merkezine doğru olmaya baĢlamıĢtır.

1928 -1937 yılları arasında Rusya‟dan 217 Ahıskalı ve 15 Kırımlı aile getirilerek ErciĢ‟e yerleĢtirilmiĢtir. Yine 1986 yılında Afganistan‟dan 100‟ün üzerinde Türk ailesi getirilerek Ulupamir köyüne yerleĢtirilmiĢtir.13

Köylerde doğurganlık oranı yüksek olmasına rağmen köylerdeki nüfus azalırken, ilçe merkezindeki nüfus artmıĢtır.

12 Mehmet Zeydin Yıldız, ErciĢ‟te Kentsel Fonksiyonlar ve Kentsel Arazi Kullanımı, Doktora Tezi, Erzurum, 2002.

13 Selahattin KoĢar, a.g.e., s. 15.

(33)

14

Yıllara göre ErciĢ‟in nüfusu aĢağıdaki tabloda gösterilmiĢtir.14

Tablo 1.

YIL ġEHĠR KIR TOPLAM

2014 172.823 veri yok 172.823

2012 81.212 84.741 165.953

2010 77.065 84.547 161.612

2007 77.464 74.737 152.201

2000 77.065 84.547 161.612

1990 40.481 59.273 99.754

1980 27.582 45.761 73.343

1975 22.351 38.957 61.308

1965 14.072 32.653 46.725

1.3.5. Dağlar ve Tepeler

Bölgenin büyük bir özelliği de dağlık ve engebelli olmasıdır. ErciĢ'te arazi incelendiğinde birçok dağ göze çarpar. Bazı volkanik dağların olması nedeniyle de çok sayıda tepe ve yükselti görülür. Fakat ilçe merkezinden görülebilecek kadar ilçeye yakın dağ silsilesine rastlanmaz. Dağlar daha çok ilçenin uzak çevresine sıralanmıĢtır.

Ġlçenin doğu ve kuzey kesimleri ise daha çok tepeler ile çevrilidir. Bu tepeler de bölgenin diğer tepelerine kıyaslan daha alçaktırlar. ErciĢ‟in sınırları, doğuda Muradiye Ovası ile Deliçay arasında sıra dağların bir devamı olan ve Van Gölüne kadar uzanan Akçadağ Dağı‟na kadar uzanır. ErciĢ ilçesinin kuzeyinde Aladağ bloğu yer alır. Aladağ‟ın güney yüzü genellikle geniĢ yaylalar halindedir. ErciĢ‟in kuzeydoğusunda akan Deliçay vadisinin batısında ve Ġmamabdal köyünün kuzeybatısında bir yükselti daha vardır. Bu yükseltiye bölgede Azizan Dağı denilir.

Ayrıca ilçenin kuzeydoğusunda yöre halkının dağ diye nitelendirdiği Kirsor Tepesi bulunmaktadır. Pay köyü yakınında Murat Tepesi, ilçenin doğusunda Haydarbey ve Göze yakınlarında Göl Tepe, Karavul Tepe, Yörük Tepe, ilçenin

14 Tüik (Türkiye Ġstatistik Kurumu) verileri

(34)

15

kuzeyinde Zirnekol Tepe ve bu tepenin devamında yer alan Kızılkaya Tepeleri ilçedeki hakim yükseltiler olarak yer alırlar.

1.3.6. Yaylalar ve Ovalar

ErçiĢ ilçesi çok sulu ve bol yeĢilliğe sahip bir yerdir. Bu özellikler yörenin zengin yaylalara ve ovalara sahip olmasını sağlamıĢtır. Ayrıca bu yerlerde halk yoğun Ģekilde tarım ve hayvancılık yapmıĢ ve yaylalara çıkmıĢlardır. Yaylalarda farklı farklı çiçek ve bitki bulunduğundan halk hayvanlarını bir süreliğine yaylalara çıkarmıĢlardır. Temiz havası, gürültüden uzak ve soğuk sulara sahip olması bakımından halk belli dönemlerde yaylalara çıkarak çadırlar kurarak bir süre buralarda kalırlardı. Daha sonra tekrar ilçe merkezine veya köylerine geri dönerlerdi.

ErciĢ‟te farkllı yapıda birçok yayla bulunmaktadır. Bu yaylaların da çoğunluğu ilçenin kuzeyinde yer almaktadır. Bu yaylalardan baĢlıca önemlileri:

Gülizar Yaylası, Velibey Yaylası, Dereyurt Yaylası, Meydanok Yaylası, Pani Yaylası, Sütlü Çimen Yaylası, Avgaris Yaylası, Karakaya Yaylası, Çakali Yaylası, Boynuzlu Yaylası, Kavaklı Yaylası, ġehitler Yaylası, Salı Yaylası, Göcelikler Yaylası ve Hırçık Yaylası‟dır.

Ovaları ise: Çelebibağı Ovası, Pay Ovası, Filistin Ovası, Hatun Çukuru Ovası ve Meydan Ovası‟dır.

1.3.7. Akarsular ve Göller

ErciĢ ilçesi akarsu bakımından zengin zengin bir yapıya sahiptir. Ġlçenin her tarafına dağılmıĢ küçük büyük birçok akarsu bulunmaktadır. Bunların içinde belli baĢlıları ErciĢ Ovası‟nı kuzey ve güney istikametinde geçen ve Van Gölü‟ne dökülen Zilan Deresi, Deliçay, ĠrĢat Çayı ve Yekmal Çayı‟dır.

Türkiye‟nin en büyük gölü olan Van Gölü de bu ErciĢ‟in sınırları içersinde kendisine yer bulmuĢtur. Van Gölü büyüleyici güzelliği, iskeleleri, koyları, adaları, körfezleriyle tam bir deniz görünümündedir. Bu yüzden bölge halkı Van Gölü‟nü Van Denizi olarak adlandırmıĢlardır.

(35)

16

Van Gölü, Doğu Anadolu Bölgesi‟nin Yukarı Murat-Van kapalı havzanın tam ortasında bulunmaktadır. Dördüncü zamanın baĢlarında Nemrut Volkanının püskürttüğü lavlar, Van çukurunun batı ucunda bir set meydana getirince sular bu setin arkasında toplanarak Van Gölü‟nü meydana getirdi. BaĢlangıçta Van Gölü‟nün suları Bitlis Deresi vasıtasıyla Dicle‟ye akarken Nemrud‟un devam eden püskürtmeleri ile oluĢan lavların Bitlis Vadisi‟ni doldurmasıyla bu akıĢ sona ermiĢ ve Van Gölü böylece kapalı havza olmuĢtur.

Van Gölü Ģekil olarak kaba bir üçgene benzetilmektedir. Dünyanın en büyük sodalı gölü olarak vasıflandırılan Van Gölü suyunun sodalı oluĢu organik hayatı büyük ölçüde sınırlamıĢtır. Gölde sodalı suya kısmen uyum sağlamıĢ olan Ġnci Kefali dıĢında balık yaĢamamaktadır. Van Gölü‟nde bulunan Akdamar, KuĢ, Adır ve Çarpanak isimli adalar yöre halkının ve turistlerin ilgi gösterdiği adalardır. Özellikle de Akdamar Kilise‟nde son yıllarda devlet tarafından ayin yapılmasına izin verilmiĢ olmasından dolayı özellikle yerli ve yabancı birçok turistin akınına uğramıĢtır.

Van Gölü‟nden birçok konuda yararlanılmaktadır. Bunlardan biri de ulaĢımdır.

Bitlis ilinin Tatvan ilçesi ile Van arasında vapur, tekne vb. ulaĢım araçlarıyla ulaĢım yapılmaktadır. Bunlara arabalı vapurları da saymak mümkündür. Akdamar Kilisesi‟ne gidecek olan ziyaretçiler de yine vapurlarla veya teknelerle yapılan bu ulaĢım yolunu tercih etmek zorundalar.

1.3.8. ġifalı Sular ve Kaplıcalar

Hasanabdal Kaplıcası: Bu kaplıca ErciĢ merkezi ile Deliçay köyüne yakın bir yerde yer alan Hasanabdal Deresi mevkiindedir. Ayrıca Hasanabdal ve Doğancı köyleri yakınında bulunduğu için her iki adla da anılmaktadır. Ancak genelde Hasanabdal Kaplıcası olarak bilinir. Kaplıca, baĢta romatizma deri hastalıkları olmak üzere değiĢik hastalıklara iyi gelmektedir. Sıcak su kaynaklarına sahip olan kaplıca özellikle yaz aylarında halk tarafından büyük ilgi görmektedir.

AkbaĢ Maden Suyu: ErciĢ-Ağrı yolu üzerinde, ErciĢ ilçe merkezinin kuzeybatısında, Kocapınar Beldesi‟nin güneybatısındaki AkbaĢ köyü giriĢindedir.

Bunlardan baĢka ilçenin Duracak, Pay, GörüĢlü, Tekler köylerinde küçük çapta da olsa maden suyu kaynaklarına rastlanmaktadır.

(36)

17 1.3.9. Madenler

ErciĢ ilçesi diğer bölgedeki merkezler kadar maden açısından zengin değildir.

Ġlçenin sahip olduğu maden çeĢitlerinden de bölge ne yazık ki yeterince istifade edememektedir. Bunun birçok sebebi vardır. Madenin töner bakımından yeterli olmayıĢı gerekse bu madenleri iĢletecek yeterli sermayenin olmayıĢı vb. nedenlerden dolayı var olan madenlerden bölge halkı yeterince yararlanamamaktadır. Ġlçenin sınırları içerisinde baĢta perlit, linyit kömürü ve ponza olmak üzere çeĢitli madenler bulunmaktadır. Bu madenler daha çok inĢaat sektöründe, çeĢitli sanayi sektöründe ve tarım sektöründe kullanılmaktadır. ErciĢ‟te bilinen baĢlıca madenler Ģunlardır:

-Ponza, Perlit, Kömür, Bakır, KurĢun.

1.3.10. Toprak Yapısı

ErciĢ‟te yer yapısına bağlı olarak çeĢitli toprak türleri bulunmaktadır. Bu toprak çeĢitlerinden ErciĢ‟te en fazla görülen kireçsiz kahverengi topraktır. Bu topraklarda fosfor oranı orta ve yüksek düzeydedir. Ana materyalda kireç oranın düĢüklüğü ve kalsiyum eksikliği ile karakterize edilen bu topraklar ovanın doğu, güneydoğu ve kuzeyinde oldukça geniĢ alanları kapsar. Doğal bitki örtüsü ot ve çalı karıĢımı olan bu topraklar genellikle verimliliği yüksek topraklardır.

ErciĢ‟te akarsuların taĢıma ve biriktirmesi sonucu oluĢan alüvyal topraklar daha çok akarsuların kıyılarında görülmektedir. Ayrıca bu toprak türünün volkanik olması ve organik madde bakımından zengin olması ayrıca önemli bir özelliktir. Bu toprak türünün verimli olmasından dolayı halk tarafından toprak verimli Ģekilde değerlendirilmektedir. Topraklar üzerinde yoğun Ģekilde tarım yapılmaktadır.

ErciĢ Ovası‟nın kıyı kesimlerinde ise genellikle kahverengi topraklar bulunmaktadır. Bu toprak türünde köylüler tarafından tahıl tarımı yapılmaktadır.

Bununla birlikte ErciĢ‟te kolüvyal toprak, regosal toprak ve kolüvyal toprak çeĢitleri de bulunmaktadır. Bütün bu toprak çeĢitleri aslında ErciĢ‟in toprak bakımından ne kadar zengin olduğunu göstermektedir.

(37)

18 1.3.11. Tarım

ErciĢ tarım açısından geliĢmiĢ bir bölgedir. Ġlçenin tarım alanında bu kadar geliĢmesinde birçok faktör etkili olmuĢtur. Bunların baĢında Ģüphesiz ilçenin zengin bir ova üzerinde yer alması gelmektedir. Van Gölü‟ne kıyısının olması ve ikliminin uygun olmasından dolayı ErciĢ‟te tarım geliĢme göstermiĢtir. Bununla birlikte geliĢmiĢ yol ve önemli kavĢak noktaların üzerinde yer almasından dolayı ErciĢ‟te yetiĢtirilen her ürün rahatlıkla pazarlanılarak ticareti yapılabilmiĢtir. ErciĢ‟te tarımla uğraĢan halk bütün bu imkânlardan istifade ederek tarlaya ektikleri her ürünü fazlaca ekmeye çalıĢmıĢtır. Böylece ihtiyaç fazlası ürünleri ErciĢ dıĢındaki bölgelere pazarlamıĢlardır.

Arz- talepten dolayı yıllara göre bazı ürünlerin üretiminde dalgalanmalar olmuĢtur. Bazı ürünlerin ekonomik getirisi yüksek olmadığı için ekimleri yok denecek adar azdır. Son yıllarda tarım alanların yerleĢim yerleri olarak açılmasıyla birlikte bazı ürünlerin ekim alanları azalmıĢ olmakla birlikte genel anlamda tarım alanlarında azalma olmuĢtur. Tarımda önceleri gübre kullanılmazken günümüzde diğer bölgelerde olduğu gibi suni gübre kullanmaya baĢlanmıĢtır.

ErciĢ‟te yüzey Ģekillerinin sade olmasına rağmen tarımda traktörden yeteri kadar yararlanılamamaktadır. Buna sebep olarak halkın alım gücünün düĢük olması ve mazotun pahalı olması gösterilebilir. Traktörün az da olsa tarımda kullanıldığı yerlerde ise birim alanından alınan verim oldukça yüksektir. Traktörün olmadığı yerlerde ise tarım daha çok insan bedeni ile yapılmaktadır. Bu da daha çok zaman ve emek isteyen bir durumdur.

ErciĢ‟te çeĢit olarak birden fazla meyve ve sebze yetiĢebilmektedir. Birçok yörede yetiĢme imkânı bulamayan meyve ve sebzeler rahatlıkla burada yetiĢebilmektedir. Bugün ErciĢ‟te yetiĢtirilen meyve ve sebzeler dıĢ pazarlarda rahatlıkla alıcı bulmaktadır. Tarlasına ektiği meyve ve sebzeden kendi ihtiyacını karĢılayan bölge halkı, ihtiyaç fazlasını dıĢarıya satarak para kazanmaktadırlar.

ErciĢ‟te meyve olarak daha çok üzüm, elma, armut, erik, kavun, karpuz, ceviz, kayısı yetiĢirken; sebze olarak patates, lahana, domates, patates, patlıcan, biber, fasülye, salatalık, soğan, mercimek, nohut vb. ürünler yetiĢmektedir.

Bazı nedenlerden dolayı ErciĢ‟te bazı ürünlerin üretiminde artıĢlar meydana gelmiĢtir. ErciĢ‟te Ģeker pancarı fabrikalarının açılması ile Ģeker pancarı üretiminde de artıĢ olmuĢtur. Sanayinin geliĢmesi fabrikalarının açılmasıyla sanayi bitkilerinin bolca

(38)

19

üretilmesi ihtiyacını doğurmuĢtur. Halk da ihtiyaçları göz önünde bulundurarak daha çok sanayi bitkilerin üretimine ağırlık vermiĢtir.

ErciĢ‟te çok eski bir geçmiĢe sahip olup halkı için kazanç kapısı olan bağcılık, günümüzde bazı nedenlerden dolayı büyük zarar görmüĢtür. Burada özellikle üzüm üretimi oldukça fazla yapılmaktaydı. Ancak bu üzüm tarlalarının yerleĢime açılarak farklı sebeplerden dolayı iĢgal edilmesi sonucunda üzüm üretimi yapılmamaktadır.

Haliyle son yıllarda üzüm üretiminde büyük düĢüĢ yaĢanmıĢtır.

1.3.12. Dağ Bitkileri

ErciĢ‟te çok sert geçen kıĢın ardından karlar yavaĢ yavaĢ yerden kalkmaya baĢlar. Dağ baĢlarında eteklerinde biriken karlar havanın ısınmasıyla birlikte yavaĢ yavaĢ çözülmeye baĢlar. Dağlardan kar suları inmeye baĢlar. Üzerindeki karları atmaya baĢlayan doğa canlanmaya her taraf yeĢillenmeye baĢlar. ĠĢte tam da böyle bir zamanda ErciĢ halkı dağ baĢlarına eteklerine dağ bitkileri toplamaya çıkar. Ellerinde genelde küçük demir parçalar, ufak bıçak veya ucu iyice sivrilmiĢ tahta parçaları ile dağ bitkileri aramaya çıkan kiĢiler bu iĢi eğlenceli hale getirirler. Dağ bitkilerini ararken aynı zamanda kendi aralarında ĢakalaĢarak aralarında Ģarkı, türkü söylerler.

Maniler söyleyerek zamanın nasıl geçtiğini anlamazlar.

Önceleri çok kez dağ bitkilerini topladıklarından acemilik çekilmez. Bitkilerin nerde daha çok nerde daha az bulunduklarından tutun da hangi bitkinin neye iyi geldiğini hangi bitkinin yemeğinin daha iyi olduğunu bilecek kadar deneyim sahibidirler. Dağ bitkilerini aramaya gittikleri yerlerin yakın ve güvenilir olmasına dikkat edilir. Çünkü dağ baĢlarında yabani hayvanlarla karĢılaĢma durumları vardır.

Bununla birlikte gidilen yerlerde oluĢabilecek tehlikeli bir durumdan dolayı gidilen yerlerin dönüĢler için kısa mesafeli olmasına dikkat edilir. Sabah kahvaltısından sonra veya öğlen gittikleri yerlerden yine akĢam güneĢ batmadan evlerine dönerler.

Dağ bitkilerini aramaya gidenler sayıca fazla olurlar. YetiĢkinden yaĢlısına, ufak çocuklara kadar her kesimden insan bu ufak gezintiye iĢtirak eder. Dağ eteklerinde, su kenarlarında veya düz bir ovada halkın topladığı bu dağ bitkilerini halk bazılarını hastalıkta Ģifa niyetine kullanırken, bazılarını da soymadan ayaküstü tüketirken bazılarını da yemekte kullanırlar.

Kısaca dağ bitkileri Ģunlardır:

Referanslar

Benzer Belgeler

doğrultusuda yaptığı çalışmalar sonucunda Türkiye’ye kazandırdığı kurumlarla, yazdığı eserlerle, ismen davet edilerek katıldığı uluslararası kongrelere

Araştırmada, medya okuryazarlığı konusunda daha duyarlı olması beklenen -ileride med- yanın içinde ya da yanında olacak bir meslek ile hayata atılacak olan- ve

Sü ıınetın anla~ılması ve yon ımlıuıına s ıııda da lıir ınc:ıodoloji ıılarnk Usul-i Fıkh 'a ha~\'ltnılmu~ıur Öylc:ysc: sü nnet ve hadısııı anla~ılması

In order to consider qualitative properties of the past related to the construction of memory, one needs to reach a reconciliation among diverse

dünya sinema klasikleri YILLIK TU R K SİNEM ASI toplu gösterisi.. PROGRAM,DERGİ,BROŞÜR GİBİ TÜRK FİL m ” ş 1Vİ YAYINLARI ADRESLERİNE ÜC ­ RETSİZ

Fahrülnisa Zeid, İstanbul’u son ziyareti sırasında, yeğeni seramik sanatçısı Füreyya'nın evinde, Paris 'deki resim sergisinin afişiyle birlikte.. Fahrülnisa Zeid, ait

— Ahmet Emin Yalman sizin makaleyi okumuştur ve buna rağ­ men, bile bile, Nadir Nadinin itham lannı tekrarlamıştır; çünkü gerçek İslâm dinini, halis ve

Burada sunulan çalışmada JICA çalışmasından farklı olarak, hem birden fazla hasar fonksiyonunun içerisine yerleştirilebileceği bir mantık ağacı yaklaşımı