• Sonuç bulunamadı

Dağ Bitkileri

Belgede Erciş folkloru (sayfa 38-41)

1.3. ERCĠġ‟ĠN ĠDARĠ EKONOMĠK YAPISI VE BEġERĠ DURUMU

1.3.12. Dağ Bitkileri

üretilmesi ihtiyacını doğurmuĢtur. Halk da ihtiyaçları göz önünde bulundurarak daha çok sanayi bitkilerin üretimine ağırlık vermiĢtir.

ErciĢ‟te çok eski bir geçmiĢe sahip olup halkı için kazanç kapısı olan bağcılık, günümüzde bazı nedenlerden dolayı büyük zarar görmüĢtür. Burada özellikle üzüm üretimi oldukça fazla yapılmaktaydı. Ancak bu üzüm tarlalarının yerleĢime açılarak farklı sebeplerden dolayı iĢgal edilmesi sonucunda üzüm üretimi yapılmamaktadır. Haliyle son yıllarda üzüm üretiminde büyük düĢüĢ yaĢanmıĢtır.

1.3.12. Dağ Bitkileri

ErciĢ‟te çok sert geçen kıĢın ardından karlar yavaĢ yavaĢ yerden kalkmaya baĢlar. Dağ baĢlarında eteklerinde biriken karlar havanın ısınmasıyla birlikte yavaĢ yavaĢ çözülmeye baĢlar. Dağlardan kar suları inmeye baĢlar. Üzerindeki karları atmaya baĢlayan doğa canlanmaya her taraf yeĢillenmeye baĢlar. ĠĢte tam da böyle bir zamanda ErciĢ halkı dağ baĢlarına eteklerine dağ bitkileri toplamaya çıkar. Ellerinde genelde küçük demir parçalar, ufak bıçak veya ucu iyice sivrilmiĢ tahta parçaları ile dağ bitkileri aramaya çıkan kiĢiler bu iĢi eğlenceli hale getirirler. Dağ bitkilerini ararken aynı zamanda kendi aralarında ĢakalaĢarak aralarında Ģarkı, türkü söylerler. Maniler söyleyerek zamanın nasıl geçtiğini anlamazlar.

Önceleri çok kez dağ bitkilerini topladıklarından acemilik çekilmez. Bitkilerin nerde daha çok nerde daha az bulunduklarından tutun da hangi bitkinin neye iyi geldiğini hangi bitkinin yemeğinin daha iyi olduğunu bilecek kadar deneyim sahibidirler. Dağ bitkilerini aramaya gittikleri yerlerin yakın ve güvenilir olmasına dikkat edilir. Çünkü dağ baĢlarında yabani hayvanlarla karĢılaĢma durumları vardır. Bununla birlikte gidilen yerlerde oluĢabilecek tehlikeli bir durumdan dolayı gidilen yerlerin dönüĢler için kısa mesafeli olmasına dikkat edilir. Sabah kahvaltısından sonra veya öğlen gittikleri yerlerden yine akĢam güneĢ batmadan evlerine dönerler.

Dağ bitkilerini aramaya gidenler sayıca fazla olurlar. YetiĢkinden yaĢlısına, ufak çocuklara kadar her kesimden insan bu ufak gezintiye iĢtirak eder. Dağ eteklerinde, su kenarlarında veya düz bir ovada halkın topladığı bu dağ bitkilerini halk bazılarını hastalıkta Ģifa niyetine kullanırken, bazılarını da soymadan ayaküstü tüketirken bazılarını da yemekte kullanırlar.

20

Heliz: Daha çok kurutularak yemekte kullanılır. Uzun gövdelidir. Peynirler

yapılırken içine katılmaktadır.

Cağ: Suyu süzülerek az yağda kızartılır. Sonra üzerine yumurta kırılır ve

piĢirilerek yenir. TurĢusu da yapılmaktadır.

Tere: Su kenarlarında yetiĢir. Salatası yapılırak yenildiği gibi soyularak da

yenilir. Ġnsan vücudunu hastalıklardan koruduğuna inanılır.

Gelincik: Daha çok çorak ve kireçli topraklarda yetiĢir. Sağlık alanında daha

çok ilaç niyetine öksürük tedavisinde kullanılır. Halk arasında Gagaç olarak da bilinir.

Dereotu: Birçok hastalığa iyi gelen bu bitki türü boyunun hayli uzayabilmesi

ile tanınır. Mide ve bağırsaklara iyi geldiği söylenir. Bunun yanında karın ĢiĢkinliğine, idrar iltihabına ve halsizliğe iyi geldiği söylenir.

Ebegümeci: TaĢlı arazilerde yetiĢen çiçekli bir bitkidir. Dereotu gibi

ebegümecinin de birçok hastalık ve rahatsızlığa iyi geldiği söylenir. Çiçek ve yapraklarının kaynatılması ile hazırlanan çayın, öksürüğe ve balgama iyi geldiği söylenir. Yine bitkinin yapraklarından elde edilen karıĢımın ağız yaralarına ve çiban rahatsızlığına da iyi geldiği söylenir.

Teke sakalı: Benzerliği ile havucu andıran bu bitki türünün doğada iki çeĢidi

vardır. Bir çeĢidi zehirli olup daha çok beyaz havuca benzer. Yenilmesi tehlikelidir. Diğer çeĢidi ise tatlı olup daha çok soyularak tüketilen teke sakalıdır.

Devetabanı: Her yerde yetiĢebilmesine rağmen daha çok nemli arazilerde

yetiĢen bir bitkidir. Boyu yaklaĢık 30-40 cm civarıdır. Yaprakları sert ve geniĢtir. Sapları ise uzundur. Çiçekleri yapraklarından önce açar ve altın sarısı rengindedir. Yaprakları ezilip merhem haline getirilir. Yaralar ile çibanların üzerine konulduğu takdirde iyileĢtiği söylenir. Göğsü yumuĢatarak nefes darlığı ve öksürüğü giderir. Ayrıca suda kaynatıldığı takdirde de göz kapağı ve deri rahatsızlıklarını iyileĢtirdiği söylenir.

ÇiriĢ: Daha çok renk olarak kahverengini andıran bu bitki, baharın kendisini

yeni yeni hissettirmeye baĢladığı bir dönemde toplanır. Tek baĢına kaynatılarak suyu güzelce süzülür ve tavada yumurta ile birlikte piĢirilir. Aynı zamanda farklı yemeklerle birlikte de piĢirilerek tüketilebilmektedir. Diğer bitkilerin aksine çiriĢ bitkisi yemekte daha çok kullanılmaktadır.

Yarpuz: Güzel kokulu bir bitki olup boyu yaklaĢık 10-30 cm civarındadır.

Dayanıklı bir bitkidir. Diklemesine veya toprağın üzerine yatarak geliĢen iki türü vardır. Gövdesi ve yaprakları tüylüdür. Daha çok su kenarlarında yetiĢir. Birkaç

21

yemek türü ile piĢirildiği gibi tedavi amacıyla da kullanılmaktadır. Yaprakları, çiçekleri kaynatılarak Ģifa niyetine içilir. Ġshal, nefes darlığı, nezleye ve balgam sökmeye iyi geldiği söylenir.

Kazayağı: Bahar mevsimin yaklaĢmasıyla birlikte özellikle de kaya diplerinde

çokça yetiĢir. Yaprakları kaz yağına benzediği için halk arasında bu isimle daha çok bilinmektedir. Yemeklerde piĢirilerek yenildiği gibi çiğ olarak da yenilir. Bitki kaynatılarak ilaç niyetine içilir. Daha çok ishal, astım ve bağırsak rahatsızlıklarının tedavisinde kullanılır.

Sirmo (Yabani sarımsak): Yabani sarımsak olarak da bilinen bu bitki türü

genelde kuytu yerlerde yetiĢir. Kendisinden sarımsak kokusu gelen sirmo bitkisi tansiyonu düĢürdüğü gibi damar sertliğine de oldukça faydalıdır. ĠĢtah açtığı gibi hazımsızlığı da gidermektedir. Ayrıca peynire katılırak da tüketilmektedir. Özellikle sirmo bitkisinden yapılan peynir ErciĢ‟te olduğu gibi farklı yerlerde yaĢayan halkın severek tükettikleri bir gıda çeĢididir.

Mendi: Su kenarlarında yetiĢen bir bitki türüdür. Çoğu bitki gibi mendi

bitkisinin de kendine özgü bir tadı ve kokusu vardır. Soyularak yenildiği gibi daha çok koku ve tadından dolayı peynir ve çökeleğe katılarak yenilir.

Salmanca: Kaynatılarak içildiğinde bazı hastalıklara iyi geldiği söylenilen

yapraklı bir bitkidir. Zamanında yaprakları kopartılıp yumurta ile kavrularak yenilir.

Reyhan: Güzel kokulu; tadı acı beyaz veya pembe çiçekli bir süsü bitkisidir.

Diğer bir adı da fesleğendir. Mizacı hareketlidir. Güzel kokulu her bitkiye reyhan denilir. Yaprakları güzel kokan bir çeĢit süs bitkisidir. Öksürük kesicidir. Hazımsızlığı ve bağırsak gazlarını giderir. Yemek ve salatalarda tatlandırıcı olarak kullanılır. ĠĢtah açıcıdır. BaĢ dönmesini durdurur. Arı sokmasında ağrı kesici niyetine kullanılır. Esans yapımında da kullanılır.

Kekik: GüneĢli yerleri seven, genellikle çorak topraklarda yetiĢen çok yıllık

bir bitkidir. Boyları yaklaĢık 15-40 cm arasındadır. Yaprakları karĢılıklı, bir sonraki ters, oval veya yumurta Ģeklinde koyu yeĢil renkli ve kısa saplıdır. ĠĢtahı açar, sindirimi kolaylaĢtırır ve gün boyu zindelik verir.

UĢkun: Ġlkbahar mevsiminde karların erimesiyle birlikte dağların yüksek

kesimlerinde yetiĢmeye baĢlayan bir bitkidir. Yaprakları geniĢ olup uzun gövdelidir. Daha yeni olgunlaĢmaya baĢladığı bir dönemde toplanır. Muz giyip soyularak yenilir. Yağmurlu geçen mevsimlerin ardından uĢkunlar daha bereketli olmaktadır. Evlerinde uĢkunu tüketen halk ihtiyaç fazlasını götürerek baĢkalarına satmaktadır. Böylece halk

22

uĢkunlardan maddi anlamda da faydalanmaktadır. EkĢimsi bir tada sahip olan uĢkunlar yemeklere katılarak da tüketilir. UĢkunların basur, ishal, mide, Ģeker vb. rahatsızlıklara iyi geldiği bilinmektedir.

Yemlik: Üzerine uzun bir süre el değmemiĢ topraklarda yetiĢen bir bitki

türüdür. YetiĢmek için genellikle sulu alanları tercih eder. Çıkarıldığı gibi temizlenerek yenilir.

Kenger: Nisan ve Mayıs aylarında tarla ve su kenarlarında yetiĢen bir bitkidir. YaklaĢık 40-50 cm boylarında olan kenger dikenleri temizlendikten sonra gövdesi yenilebilen tatlı bir bitkidir. Taneleri kavurulup kahve haline getirilir. Yine gövdesi kesilip bekledildikten sonra halk arasında kenger sakızı diye bilinen süt elde edilir. Kengerin diĢleri temizleyip diĢ etlerini güçlendirdiği bilinmektedir.

Yılan dili: Genellikle esmer benekleri olan, saplı, uzun yapraklı ve soğanlı bir

bitkidir. Soğanın dıĢ yüzeyi açık esmer içi ise beyazdır. Karların erimesiyle birlikte topraktan çıkmaya baĢlayan bitki, yerleri adeta bir sarı halı gibi kaplar. Meyvesi kapsül Ģeklindedir. Çay olarak demlenip içildiği gibi yaralara dıĢardan uygulanarak da kullanılır.

Belgede Erciş folkloru (sayfa 38-41)