• Sonuç bulunamadı

TÜKETİCİLERİN SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMA FARKINDALIKLARININ YEŞİL ÜRÜN TÜKETİMİ EĞİLİMLERİ ÜZERİNE ETKİSİ

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "TÜKETİCİLERİN SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMA FARKINDALIKLARININ YEŞİL ÜRÜN TÜKETİMİ EĞİLİMLERİ ÜZERİNE ETKİSİ"

Copied!
166
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

İŞLETME ANABİLİM DALI

İŞLETME BİLİM DALI

YÜKSEK LİSANS TEZİ

TÜKETİCİLERİN SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMA

FARKINDALIKLARININ YEŞİL ÜRÜN TÜKETİMİ

EĞİLİMLERİ ÜZERİNE ETKİSİ

Özlem TAŞ

Danışman Dr. Öğr. Üyesi Tahir BENLİ

II. Danışman Dr. Öğr. Üyesi Gülay ÖRMECİ GÜNEY (Jüri Üyesi)

Jüri Üyesi Doç. Dr. Orhan KANDEMİR Jüri Üyesi Dr. Öğr. Üyesi Ertuğrul ÇAVDAR

Jüri Üyesi Dr. Öğr. Üyesi Kübra KARAOSMANOĞLU

(2)
(3)
(4)

ÖZET

Yüksek Lisans Tezi

TÜKETİCİLERİN SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMA FARKINDALIKLARININ YEŞİL ÜRÜN TÜKETİMİ EĞİLİMLERİ ÜZERİNE ETKİSİ

Özlem TAŞ Kastamonu Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü

İşletme Anabilim Dalı

Danışman: Dr. Öğr. Üyesi Tahir BENLİ

II. Danışman: Dr. Öğr. Üyesi Gülay ÖRMECİ GÜNEY

Küreselleşme ile birlikte insanların ihtiyaç ve istekleri de giderek artış göstermiştir. Küreselleşmenin yanı sıra teknoloji ve sanayi alanında meydana gelen gelişmeler de insanları her şeyi hızla tüketen bir davranış sistemi içine sokmuştur. Tüketim faaliyetlerinde meydana gelen köklü değişimler doğal kaynakların da hızla ve bilinçsiz tüketilerek ekolojik dengenin bozulmasına ve kaynakların yok olmasına neden olmuştur. Ekolojik anlamda yaşanan problemler sadece doğal çevreyi etkilemekle kalmayıp tüketicilere de negatif olarak geri bildirimde bulunmuştur. İnsan ve çevrenin sürekli olarak etkileşim içinde bulunması ülkeleri kalkınma politikalarında, işletmeleri üretim faaliyetlerinde, tüketicileri de satın alım kararlarında “sürdürülebilir çevre” odaklı davranmaya itmiştir. Çevresel konuların önemli bir hal alması ekolojik anlamda yapılan uygulama ve stratejileri önemli bir konuma getirmiştir. Yapılan araştırma ile tüketicilerin sürdürülebilir kalkınma farkındalıkları ortaya koyularak tüketicilerin yeşil ürün satın alım tercihlerinde etkili bir rol oynayıp oynamadığının belirlenmesi amaçlanmıştır. Araştırmada internet ve sosyal medya kullanıcılarından kolayda örnekleme yöntemiyle seçilen 376 bireyin verileri kullanılmıştır. Katılımcılardan elde edilen veriler geçerlilik ve güvenilirlik analizi, normallik testi, faktör analizi, T-Testi, Anova Testi ve Regresyon Analizi kullanılarak sonuçlandırılmıştır. Yapılan analizler sonucunda sürdürülebilir kalkınma farkındalığı ölçekleri ve yeşil ürün satın alma davranışı faktörlerinin tüketicilerin demografik yapısındaki farklılıklara göre değişiklik gösterdiği görülmüştür. Elde edilen bir diğer sonuç ise tüketicilerin sürdürülebilir kalkınma farkındalıklarının yeşil ürün tüketim eğilimleri üzerinde önemli bir etkiye sahip olduğudur.

Anahtar Kelimeler: Sürdürülebilirlik, Yeşil Ürün, Tüketici Eğilimleri 2019, 145 Sayfa

(5)

ABSTRACT

Master Thesis

THE IMPACT OF CONSUMERS’ SUSTAINABLE DEVELOPMENT AWARENESS ON GREEN PRODUCT CONSUMPTION TENDENCIES

Özlem TAŞ

Kastamonu University

Graduate School of Institute of Social Sciences Department of Business Administration

Supervisor: Assit. Prof. Tahir BENLİ

II. Supervisor: Assit. Prof. Gülay ÖRMECİ GÜNEY

The demands and needs of People have gradually increased due to globalization. Moreover, improvements in the area of technology and industry make people consume everything in a short time to take their own place on the consuption chain. The fundamental changes on consuption facilities causes the destruction of ecological blance by consuming natural sources unconsciously and the extinction of usable sources. The problems faced in ecology not only affect natural environment but also give negative feedback to the consumers. The mutual intraction between human and environment make countries create a new policy that is “Sustainable Environment” used in development plans, the production activites of companies and the purchasing decision of consumers. The importance of environmental matters has steadily increased and this leads the strategies and pratice of ecologic development to gain more importance. A significant survey has tried to find out if consumers’ sustainable development tendencies play an effective role on consumers’ prefences on green product purchase. The datas of 375 people who are chosen from internet and social media users with convenience sampling method are used in the research. The datas which are required from participants are concluded by using validity and reliability analysis, normality text, factor analysis, T-Text, Anova Text and Regression Analysis. According to analysis it’s seen that sustainable progress awereness level factors and behaviour of purchasing green product factors differ though differences of consumers’ demographic structure. Another result is that consumers’ sustainable progress awarenesses have on important impact upon tendency of green productconsumption.

Key Words: Sustainability, Green Product, Consumer’s Tendency 2019, 145 pages

(6)

ÖNSÖZ

Günümüzde çevreye yönelik faaliyetlerin sayısının giderek artması, çevresel anlamda farkındalık kazanılması, sürdürülebilirlik kavramının üzerinde sıkça durulması, tüketicilerin, işletmelerin ve diğer sivil toplum kuruşlarının bütün faaliyetlerini çevre odaklı gerçekleştirmesi bu anlamda yapılan tüm çalışmaları önemli kılmıştır. Çevre konusunda yapılan çalışmaların bu denli önem arz etmesi ve yapılan diğer çalışmalar, araştırma konusunun belirlenmesine ışık tutmuştur. Araştırma dört bölümden oluşmaktadır. İlk bölümde sürdürülebilirlik, kalkınma ve sürdürülebilir kalkınmaya yönelik tanımlayıcı ifadeler yer almaktadır. İkinci bölümde yeşil pazarlama kapsamında çevre ve çevresel konular, çevresel bilince sahip yeşil tüketici profili ve davranışları üzerinde durulmuştur. Üçüncü bölümde araştırmanın amacı, önemi ve izlenen yöntemlere yer verilmiştir. Dördüncü bölümde ise araştırma sonucunda elde edilen veriler ve verilere ilişkin bulgular ortaya konulmuştur.

Bu çalışmanın başlangıç aşamasından bitiş sürecine kadar desteğini esirgemeyen tüm herkese teşekkür ederim. Özellikle eğitim hayatımın her aşamasında desteğini esirgemeyen, bu süreçte düştüğüm olumsuzluklarda elimden tutarak başarıya olan inancımı her seferinde arttıran, bizim eğitimimiz için yıllardır çalışan biricik annem Yıldız’a, canım dedem Kahraman’a ve sadece bu süreç aşamasında değil her konuda her zaman desteğini hissettiğim ve hissedeceğimden emin olduğum benim için çok değerli olan Dr. Öğr. Üyesi Tahir Benli hocama çok teşekkür ederim.

Özlem TAŞ

(7)

İÇİNDEKİLER ÖZET ... ii ABSTRACT ... iii ÖNSÖZ ... iv İÇİNDEKİLER ... v ŞEKİLLER DİZİNİ ... x TABLOLAR DİZİNİ ... xi GİRİŞ ... 1 BİRİNCİ BÖLÜM ... 3

1. SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMA VE FARKINDALIĞI ... 3

1.1.Kalkınma Kavramı ... 3

1.2. Kalkınmanın Amaçları ... 5

1.3. Kalkınma Süreçleri ... 5

1.3.1. Ekonomik Kalkınma (Economic Development): ... 6

1.3.2. Sosyal Kalkınma (Social Development): ... 6

1.3.3. İnsan Kalkınması (Human Development): ... 6

1.4. Kalkınma Derecesi Ve Göstergeleri ... 6

1.5. Sürdürülebilirlik Kavramı ... 7

1.6. Sürdürülebilirliğin Tarihsel Gelişimi ... 10

1.7. Sürdürülebilirlik Boyutları ... 11 1.8. Sürdürülebilirlik Çeşitleri ... 12 1.8.1. İktisadi Sürdürülebilirlik ... 12 1.8.2. Çevresel Sürdürülebilirlik ... 13 1.8.3. Sosyal Sürdürülebilirlik ... 13 1.9. Sürdürülebilirlik Düzeyleri ... 14 1.10. Sürdürülebilirlik İlkeleri ... 15

(8)

1.11. Sürdürülebilirlik Göstergeleri ... 17

1.11.1. Down Jones (Sürdürülebilirlik Endeksleri): ... 17

1.11.2. GRI Global Reporting Initiative (Küresel Raporlama): ... 18

1.11.3. ACCA (Avrupa Sürdürülebilirlik Rapor Ödülleri): ... 18

1.11.4. Measuring Sustainability (Sürdürülebilirlik Raporlama Programı): ... 18

1.11.5. Çevresel Sürdürülebilirlik Endeksi (Environmental Sustainability Index - ESI): ... 18

1.12. Sürdürülebilirlikle İlgili Önemli Kavramlar ... 19

1.12. 1. Sürdürülebilir Üretim ... 19

1.12. 2. Sürdürülebilir Tüketim ... 19

1.12. 3. Sürdürülebilir Pazarlama ... 20

1.13. Sürdürülebilirliğin Öne Çıkma Nedenleri ... 20

1.14. Sürdürülebilirlik Engelleri ... 21

1.15. Sürdürülebilir Kalkınma Kavramı ... 22

1.16. Sürdürülebilir Kalkınmanın Tarihsel Gelişimi ... 27

1.16.1. 1972 Stockholm Çevre ve İnsan Konferansı ... 29

1.16.2. 1976 HABİTAT Toplantısı ... 30

1.16.3. 1980 Dünya Koruma Birliği (WCU) Tarafından Yayımlanan Sürdürülebilir Kalkınma Strateji Programı ... 31

1.16.4. 1983 Brundtland Tarafından Açıklanan “Ortak Geleceğimiz” Raporu .. 31

1.16.5. 1992 Rio Konferansı ... 32

1.16.6. 1997 Kyoto Protokolü ... 34

1.17. Sürdürülebilir Kalkınmanın Boyutları ... 36

1.17.1. Ekonomik Boyut ... 37

1.17.2. Çevresel/Ekolojik Boyut ... 38

1.17.3. Sosyal Boyut ... 39

(9)

1.19. Sürdürülebilir Kalkınmanın Amaç Ve Hedefleri ... 41

1.20. Sürdürülebilir Kalkınmanın Üç Hiyerarşik Adımı ... 41

1.21. Türkiye’de Sürdürülebilir Kalkınma ... 42

1.22. Sürdürülebilir Kalkınma Farkındalığına İlişkin Çalışmalar ... 45

İKİNCİ BÖLÜM ... 49

2. YEŞİL TÜKETİM EĞİLİMLERİ ... 49

2.1. Pazarlama Kavramı ... 49

2.2. Çevre ve Çevresel Kavramlar ... 50

2.2.1. Çevre Kirliliği ... 50

2.2.2. Çevresel Bilgi ... 51

2.2.3. Çevresel Duyarlılık ve Çevresel Değer ... 51

2.2.4. Çevreye Yönelik İnovasyonlar ... 52

2.3. Yeşil Pazarlama Kavramı ... 53

2.4. Geleneksel Pazarlama ve Yeşil Pazarlamanın Farkı ... 59

2.5. İşletmeleri Yeşil Pazarlamaya İten Sebepler ... 60

2.6. Yeşil Pazarlama Yaklaşımının Aşamaları ... 60

2.6.1. Yeşil Hedefleme: ... 61

2.6.2. Yeşil Stratejilerin Geliştirilmesi: ... 61

2.6.3. Yeşil Uyum: ... 61

2.6.4. Yeşil Sorumluluk: ... 61

2.7. Yeşil Pazarlamada “Yeşil Rengin” Önemi ... 62

2.8. Yeşil Pazarlama Karması ... 63

2.8.1. Yeşil Ürün ... 63

2.8.2. Yeşil Fiyat ... 64

2.8.3. Yeşil Dağıtım ... 65

2.8.4. Yeşil Tutundurma ... 65

(10)

2.10. Yeşil Pazarlama Stratejileri ... 68

2.10.1. Çevre Dostu Marka: ... 68

2.10.2. Temiz Üretim: ... 68

2.10.3. Eko- Etiketleme: ... 69

2.11. Yeşil Pazarlamada Yaşanan Zorluklar ... 71

2.12. Yeşil Tüketici Kavramı ... 72

2.12.1. Tüketicinin Tanımı ... 72

2.12.2. Yeşil Tüketicinin Tanımı ... 72

2.12.3. Yeşil Tüketici Davranışları ... 74

2.12.4. Satın Alma Karar Süreci ... 75

2.13. Satın Alma Davranışına Etki Eden Faktörler ... 76

2.13.1. Sosyal Faktörler ... 77

2.13.2. Kişisel Faktörler ... 78

2.13.3. Ekonomik Faktörler ... 78

2.14. Tüketicilerin Yeşil Satın Alma Eğilimleri ... 79

2.15. Yeşil Pazarlamaya İlişkin Çalışmalar ... 80

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM ... 83

3. ARAŞTIRMANIN YÖNTEMİ ... 83

3.1. Araştırmanın Amacı ve Önemi ... 83

3.2. Araştırmanın Konusu ... 84 3.3. Araştırmanın Modeli ... 84 3.4. Araştırmanın Hipotezleri ... 85 3.5. Araştırmanın Sınırlılıkları ... 89 3.6. Araştırmanın Örneklemi ... 89 3.7. Verilerin Analizi ... 90

3.8. Veri Toplama Yöntemi ... 90

(11)

4. ARAŞTIRMA BULGULARI... 92

4.1. Katılımcıların Demografik Özellikleri ... 92

4.2. Ölçeklere İlişkin Faktör Analizleri ... 95

4.2.1. Sonuçların Farkındalığına İlişkin Faktör Analizi ... 96

4.2.2. Kişisel Sorumluluğa İlişkin Faktör Analizi ... 97

4.2.3. Kişisel Norma İlişkin Faktör Analizi ... 98

4.2.4. Sürdürülebilir Çevre Bilincine İlişkin Faktör Analizi ... 99

4.2.5. Sürdürülebilir Ekonomi Bilincine İlişkin Faktör Analizleri ... 100

4.2.6. Yeşil Ürün Satın Alma Davranışına İlişkin Faktör Analizi ... 101

4.3. Kullanılan Ölçeklerin Güvenilirlik Katsayıları ... 103

4.4. Ölçek ve Faktörlere İlişkin Normallik Testleri ... 104

4.5. Verilere İlişkin Farklılık Analizleri ve Sonuçları ... 105

4.5.1. Ölçek ve Faktörlere İlişkin T-Testi Sonuçları ... 105

4.5.2. Ölçek ve Faktörlere İlişkin Anova Testi Sonuçları ... 110

4.6. Verilere İlişkin Regresyon Analizi ve Sonuçları ... 120

SONUÇ VE ÖNERİLER ... 126

KAYNAKÇA ... 129

EKLER ... 146

(12)

ŞEKİLLER DİZİNİ

Şekil 1.1. Çevresel Sürdürülebilirliğin Evrimi ... 11

Şekil 1.2. Johannesburg Sürdürülebilir Kalkınma Zirvesi ... 35

Şekil 1.3. Sürdürülebilirlik Daireleri Modeli ... 36

Şekil 1.4. Sürdürülebilir Kalkınmanın Üç Hiyerarşik Adımı ... 42

Şekil 2.1. Yeşil Pazarlama Kapsamı ... 57

(13)

TABLOLAR DİZİNİ

Tablo 1.1. Sürdürülebilirlik Tanımları ... 9

Tablo 2.1. Çevresel İnovasyonu Yönlendiren Güçler ... 52

Tablo 2.2. Geleneksel ve Yeşil Pazarlamanın Farkı ... 59

Tablo 4.1. Katılımcıların Cinsiyetlerine Göre Dağılımı ... 92

Tablo 4.2. Katılımcıların Medeni Duruma Göre Dağılımı ... 92

Tablo 4.3. Katılımcıların Yaş Gruplarına Göre Dağılımı ... 93

Tablo 4.4. Katılımcılarım Eğitim Seviyelerine Göre Dağılımı ... 93

Tablo 4.5. Katılımcıların Mesleklerine Göre Dağılımı ... 94

Tablo 4.6. Katılımcıların Gelir Düzeylerine Göre Dağılımı ... 94

Tablo 4.7. Katılımcıların Yaşadıkları Yerleşim Yerine Göre Dağılımı ... 95

Tablo 4.8. KMO Değerleri ve Yorumları... 95

Tablo 4.9. Sonuçların Farkındalığı Faktör Analizi ... 96

Tablo 4.10. Kişisel Sorumluluk Faktör Analizi ... 97

Tablo 4.11. Kişisel Norm Faktör Analizi ... 98

Tablo 4.12. Sürdürülebilir Çevre Bilinci Faktör Analizi ... 99

Tablo 4.13. Sürdürülebilir Ekonomi Bilinci Faktör Analizi ... 100

Tablo 4.14. Yeşil Ürün Satın Alma Davranışı Faktör Analizi ... 101

Tablo 4.15. Ölçeklerin Güvenilirlik Katsayıları ... 103

Tablo 4.16. Sürdürülebilir Kalkınma Farkındalığına İlişkin Normallik Testi ... 104

Tablo 4.17. Yeşil Ürün Satın Alma Davranışı Faktörlerine İlişkin Normallik Testi104 Tablo 4.18. Yeşil Ürün Satın Alma Davranışı Faktörleri / Katılımcıların Cinsiyetlerine Göre T- Testi Sonuçları ... 105

Tablo 4.19. Sonuçların Farkındalığı, Kişisel Norm, Kişisel Sorumluluk, Sürdürülebilir Çevre ve Ekonomi Bilinci Ölçekleri / Katılımcıların Cinsiyetlerine Göre T-Testi Sonuçları ... 106

Tablo 4.20. Yeşil Ürün Satın Alma Davranışı Faktörleri / Katılımcıların Medeni Durumlarına Göre T-Testi Sonuçları ... 106

(14)

Tablo 4.21. Sonuçların Farkındalığı, Kişisel Norm, Kişisel Sorumluluk, Sürdürülebilir Çevre ve Ekonomi Bilinci Ölçekleri / Katılımcıların Medeni Durumlarına Göre T-Testi Sonuçları ... 107 Tablo 4.22. Yeşil Ürün Satın Alma Davranışı Faktörleri / Katılımcıların Yaşadıkları Yerleşim Birimlerine Göre T- Testi Sonuçları ... 108 Tablo 4.23. Sonuçların Farkındalığı, Kişisel Norm, Kişisel Sorumluluk, Sürdürülebilir Çevre ve Ekonomi Bilinci Ölçekleri / Katılımcıların Yaşadıkları Yerleşim Birimlerine Göre T- Testi Sonuçları ... 109 Tablo 4.24. Yeşil Ürün Satın Alma Davranışı Faktörleri / Katılımcıların Yaş Gruplarına Göre Anova Testi Sonuçları ... 110 Tablo 4.25. Sonuçların Farkındalığı, Kişisel Norm, Kişisel Sorumluluk, Sürdürülebilir Çevre ve Ekonomi Bilinci Ölçekleri / Katılımcıların Yaş Gruplarına Göre Anova Testi Sonuçları ... 111 Tablo 4.26. Yeşil Ürün Satın Alma Davranışı Faktörleri / Katılımcıların Eğitim Seviyelerine Göre Anova Testi Sonuçları ... 112 Tablo 4.27. Sonuçların Farkındalığı, Kişisel Norm, Kişisel Sorumluluk, Sürdürülebilir Çevre ve Ekonomi Bilinci Ölçekleri / Katılımcıların Eğitim Seviyelerine Göre Anova Testi Sonuçları ... 113 Tablo 4.28. Yeşil Ürün Satın Alma Davranışı Faktörleri / Katılımcıların Mesleklerine Göre Anova Testi Sonuçları ... 114 Tablo 4.29. Sonuçların Farkındalığı, Kişisel Norm, Kişisel Sorumluluk, Sürdürülebilir Çevre ve Ekonomi Bilinci Ölçekleri / Katılımcıların Mesleklerine Göre Anova Testi Sonuçları ... 116 Tablo 4.30. Sonuçların Farkındalığı, Kişisel Norm, Kişisel Sorumluluk, Sürdürülebilir Çevre ve Ekonomi Bilinci Ölçekleri / Katılımcıların Mesleklerine Göre Anova Testi Sonuçları ... 117 Tablo 4.31. Yeşil Ürün Satın Alma Davranışı Faktörleri / Katılımcıların Gelir Düzeylerine Göre Anova Testi Sonuçları ... 117 Tablo 4.32. Sonuçların Farkındalığı, Kişisel Norm, Kişisel Sorumluluk, Sürdürülebilir Çevre ve Ekonomi Bilinci Ölçekleri / Katılımcıların Gelir Düzeylerine Göre Anova Testi Sonuçları ... 119 Tablo 4.33. Çevreye Duyarlı Ürün Satın Alma Bilincine İlişkin Regresyon Analizi Sonuçları ... 120

(15)

Tablo 4.34. Geri Dönüşümlü Ürün Satın Alma Bilincine Göre Regresyon Analizi Sonuçları ... 121 Tablo 4.35. Enerji Tasarruflu Ürün Satın Alma Bilincine Göre Regresyon Analizi Sonuçları ... 122 Tablo 4.36. Ürün Kullanımında Tasarruf Bilincine Göre Regresyon Analizi Sonuçları

(16)

SİMGE VE KISALTMALAR DİZİNİ

AT : Avrupa Topluluğu

AGİT : Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı ACCA : Avrupa Sürdürülebilirlik Rapor Ödülleri BM : Birleşmiş Milletler

F : Frekans

GATT : IMF ve Dünya Bankası, Gümrükler ve Tarifeler Genel Anlaşması IUCN : Uluslararası Doğa ve Doğal Kaynakları Koruma Birliği

OECD : İktisadi İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı SPSS : Statistical Package for the Social Sciences UNEP : Birleşmiş Milletler Çevre Programı UNDP : Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı

UNCED : Birleşmiş Milletler Çevre ve Kalkınma Konferansı WCS : Dünya Koruma Stratejisi

WCED : Dünya Çevre ve Kalkınma Komisyonu WCU : Dünya Koruma Birliği

(17)

GİRİŞ

İnsanoğlu var oluşundan günümüze kadar hayatta kalabilmek için birçok savaş vermiştir. İnsanoğlu verdiği hayatta kalma savaşında ihtiyaçlarını maksimum seviyede karşılamaya çalışmıştır. İhtiyaçların ortaya çıkması ve karşılanması aşamasına kadar insanlar arasındaki etkileşim göz ardı edilmeyecek kadar büyük olmuştur. Yaşanan bu etkileşim sadece insanlar arasında olmakla kalmamış, insan ve doğa arasında da yaşanmıştır. İnsan ve çevre arasında yaşanan etkileşim çoğu zaman pozitif yönlü olsa da gün geçtikçe negatif bir hal almaya başlamıştır. Bu durumun nedeni olarak insanların sadece ihtiyaçlarını karşılamakla yetinmeyip isteklerini de karşılamaya çalışması verilebilir. Yıllar içerisinde yaşanan endüstriyel ve teknolojik gelişmeler insanların istek ve ihtiyaçlarının eskiye oranla artmasına neden olmuştur. Bu durum istek ve ihtiyaçların giderilmesi aşamasında doğal çevreye olduğundan daha çok müdahaleyi doğurmuştur. Doğal çevreye müdahalenin maksimum seviyelere çıkmasıyla birlikte çevresel problemlerde yaşanmaya başlamıştır. Çevresel problemlerin giderek karşı konulamaz bir hal almasıyla birlikte bu problemlerin ortadan kaldırılmasına yönelik olarak ekonomi, kalkınma ve pazarlama gibi birçok alanda çözümler üretilmeye başlanmıştır. Bu durum çevre konusunu birçok alanda üzerinde çokça durulan bir konu haline getirmiştir. Sürdürülebilirlik ve çevre konusunun bu denli büyük bir öneme sahip olması ve çevresel sürdürülebilirliğin bütün bireyler tarafından net bir şekilde anlaşılarak faaliyetlerini de çevre bilinciyle gerçekleştirilmesine destek olabilmek amacıyla araştırma konusu sürdürülebilirlik ve çevre odaklı olarak belirlenmiştir.

Araştırma dört bölümden oluşmaktadır. İlk bölümde sürdürülebilirlik, kalkınma ve sürdürülebilir kalkınmaya yönelik tanımlayıcı ifadeler yer almaktadır. İkinci bölümde yeşil pazarlama kapsamında çevre ve çevresel konular, çevresel bilince sahip yeşil tüketici profili ve davranışları üzerinde durulmuştur. Üçüncü bölümde araştırmanın amacı, önemi ve izlenen yöntemlere yer verilmiştir. Dördüncü bölümde ise araştırma sonucunda elde edilen veriler ve verilere ilişkin bulgular ortaya konulmuştur.

(18)

Yapılan araştırma ile tüketicilerin sürdürülebilir kalkınma farkındalıkları ortaya konularak tüketicilerin yeşil ürün satın alım tercihlerinde etkili bir rol oynayıp oynamadığının belirlenmesi amaçlanmıştır. Araştırma yeşil tüketici profili ve yeşil ürün satın alma davranışları konusunda işletmelerin bilgilendirilmesine ve üretim faaliyetlerinin buna göre şekillendirilmesine yol gösterici bir nitelik taşıdığı için önemlidir.

(19)

BİRİNCİ BÖLÜM

1. SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMA VE FARKINDALIĞI

1.1.Kalkınma Kavramı

Sanayi devriminin sonucunda dünya üzerinde çok büyük değişimler olmuştur. Nüfusun artması ile birlikte teknolojik yönde meydana gelen gelişmeler, tüketimin artmasına ve üretim için daha fazla kaynak kullanımına neden olmuştur. Artan üretim ve tüketim ihtiyaçları nedeniyle tüketiciler, doğal kaynakların sınırsız olduğunu düşünerek bu kaynakları bilinçsizce kullanmışlardır (Tıraş, 2012: 58). Bu durum sonucunda doğal kaynakların daha bilinçli kullanılması ve gelecek nesillere maksimum düzeyde fayda sağlayabilmesi için çeşitli kavramlar ve çalışmalar ortaya çıkmıştır. Bu kavramlardan bir tanesi de kalkınma kavramıdır.

Kalkınma kavramı, geçmişten günümüze kadar toplumların gelişmişlik düzeyleriyle ilişkili olarak farklı içerik ve anlamlar kazanmıştır. Bazı dönemlerde ise aynı dönem içerisinde farklı içerik ve anlamlarda olduğu görülmüştür. Kalkınma kavramı toplumsallaşma, modernleşme ve sanayileşme gibi kavramlarla iç içe girmiş bazen de bu kavramların yerine kullanılmıştır. Bu nedenle gerçek anlamından uzaklaştığı zamanlar olmuştur. Günümüzde de kalkınma kavramı için net bir tanım tam anlamıyla yapılamamıştır. Bunun yanı sıra geçmişte olduğu gibi bugün de toplumsallaşma, modernleşme ve sanayileşme gibi kavramların yerine kullanılmaya ve anlamsal olarak bütünlüğünü sağlayamamaya devam etmektedir (Yavilioğlu, 2002: 59).

Kalkınma kavramının amacı nüfus artışıyla birlikte artan tüketimi karşılamak için ürün ve hizmet sağlayarak ülkelerin dünya üzerindeki yaşam standartlarını yükseltmeye çalışmaktır. Kalkınmanın bir ayağı olarak görülen sanayileşme sonucunda kaynaklar sınırsız olarak değerlendirilir. Ama bu değerlendirme var olan kaynakların gelişigüzel tüketilmesine ve gelecek nesillerin devamlılığını sağlayabilecek kaynakların korunmasını ve aktarılmasını engellemektedir (Bulutay, 2004’den aktaran Sarıkaya ve Kara, 2007: 222).

(20)

Net bir tanım yapılamamış olsa bile kalkınma kavramının mevcut günün şartlarına göre değişebilen ve bu şartlar sonucunda oluşan problemlerin çözümüne odaklanan, herhangi bir sınırla tanımlanamayan ve sonu bulunmayan dinamik bir yapıdır (Bakırcı, 2007: 31). Kalkınma kavramı sadece üretim ve gelir gibi durumlara bağlı kalmayıp bu faktörlerin yanı sıra sosyal, kültürel ve ekonomik yapının da yenilenmesi ve geliştirilmesidir (Ekiztepe, 2012: 85).

Kalkınmanın en temel anlamı bir durum ya da alanda meydana gelen gelişmeler ve ekonomik yapının bir bütün olarak ele alınmasını sağlayarak ulaşılmak istenen seviyeye çıkarılmasıdır. Bir başka deyişle genellikle az gelişmiş ülkelerde ortaya çıkan ülkelerin maddi refah düzeylerini arttırmaya ve beşeri sorunları en aza indirmeye yönelik olarak harekete geçen yapıya kalkınma diyebiliriz. Bu iki tanımdan da anlaşılacağı üzere kalkınma hem bir amacı hem de bir süreci işaret etmektedir (Yüksek, 2010: 3).

Kalkınma kavramı için genel bir tanım yapmak gerekirse kalkınma, bütün toplumların sosyal, politik ve ekonomik alanlardaki durumunun en iyi olmasını sağlamak amacıyla yapılan çalışmalardır (Özmete ve Akgül Gök, 2015: 128). Ekonomik anlamda kalkınma ise insanların sınırsız olan istek ve ihtiyaçlarının karşılanmasına yönelik olarak gerçekleşen iktisadi bir süreçtir. Toplumların ekonomik kalkınmışlıklarına göre değişiklik gösteren ekonomik kalkınma, bu gelişmişliğe uygun olarak farklı içerikler kazanmıştır. Bunun yanı sıra ekonomik kalkınma kavramı da sanayileşme ve modernleşme gibi kavramlarla iç içe geçerek anlam karmaşası yaşamıştır (Yavilioğlu, 2002: 59).

İktisadi olarak kalkınma iktisat biliminin yeni alanlarından bir tanesidir. İktisadi kalkınmanın öncüsü “Ulusların Zenginliği” eseriyle bilinen Adam Smith olarak düşünülse de kalkınma konusundaki bilimsel incelemeler 1940’larda başlamıştır (Todaro, 2005’den aktaran Erden ve Turan Koyuncu, 2014: 10).

(21)

Kalkınma, sosyal ve ekonomik anlamda gelişmeyi teşvik eden bir kavram olmasına rağmen modernizmin son hali olarak görülmüş, bu nedenle sadece maddi olarak kazanç sağlarken kaynak tüketimindeki bilinçsiz artış nedeniyle çevresel bozulmalar giderek artmıştır. Modernizmin kalkınma kavramıyla bütünleşmesi çevresel ve kültürel problemleri görmemizi engellemiştir (Nogaard, 1994’den aktaran Özmete, 2010: 4-5). Kalkınmanın geniş bir çerçeveyle ele alınmasından sonra kalkınmanın amaç ve süreçlerine yer verilmiştir.

1.2. Kalkınmanın Amaçları

Araştırmanın bu kısmında kalkınma kavramının amaçlarına yer verilmiştir. Kalkınma kavramının amaçları aşağıdaki gibidir.

Kalkınma;

 İnsanların gelirlerinde bir artış sağlamayı ve bununla birlikte insanların yaşam kalitesinin yükseltilmesini, sosyal yapının yeniden inşa edilerek modern üretim yöntemlerinin oluşturulmasını,

 Geleneksel toplum yapısını değiştirerek gelişmiş toplumların sahip oldukları modern teknolojik düzene dönüştürülmesini,

 Toplumların ve insanların daha güvenli ve minimum çevresel sorunların olduğu bir gelecek kurabilmelerini amaçlamaktadır (Oakley ve Garforth, 1985: 1-2).

1.3. Kalkınma Süreçleri

Kalkınma süreci 3 temel kavramdan oluşmaktadır. Bu temel kavramlar toplumların kalkınma düzeylerine göre şekillenmektedir (Oakley ve Garforth, 1985: 2). Bu kavramlar şunlardır.

(22)

1.3.1. Ekonomik Kalkınma (Economic Development):

İnsanların ihtiyaçları doğrultusunda mal ve hizmetlerin ileri düzey bir ekonomik düzen içerisinde üretilmeye çalışılarak toplumların refah düzeyinin arttırılmaya çalışılmasıdır. İleri teknoloji ve kalitede mal ve hizmet üretimi sonucunda toplumlar geri kalmış bir toplum yapısından kurtularak gelişmiş bir toplum olabilme imkânı kazanırlar (Oakley ve Garforth, 1985: 2).

1.3.2. Sosyal Kalkınma (Social Development):

Toplumların sosyal yaşamlarıyla ilgili konuları kapsayan ve yaşam koşullarını daha iyi bir seviyeye çıkarmaya çalışan kalkınma sürecidir. Sosyal kalkınmada hizmet üretimi ön plandadır. Sosyal kalkınma eğitim, sağlık, çevre gibi konuları içine alır (Oakley ve Garforth, 1985: 2).

1.3.3. İnsan Kalkınması (Human Development):

Hem toplumsal hem de bireysel olarak tüm insanların mevcut potansiyellerini maksimum seviyede kalkınma süreci için kullanmalarını, içinde bulundukları yapıları pozitif yönde geliştirmelerini sağlamaya yönelik işleyen bir süreçtir. İnsan kalkınmasındaki en önemli nokta eğitimdir. Bu nedenle bireylerin eğitimine küçük yaşta başlanarak gerekli önem verilmeli ve bilinçli bireyler yetiştirilmelidir (Oakley ve Garforth, 1985: 2).

1.4. Kalkınma Derecesi Ve Göstergeleri

Kalkınmanın derecelendirilmesi ile ülkelerin bölgesel farklılıklarının ölçülmesi ve ülkeler arası gelişmişlik düzeylerinin dengelenmeye çalışılması amaçlanmaktadır. Kalkınma derecesi ülkelerin toplumsal yapıları tarafından oluşturulan aynı zamanda da ekonomik duruma göre ayrılan yapılar tarafından ortaya çıkarılan “yaşam standardı” olarak tanımlanmaktadır (Tekin, 2011: 2). Kalkınma derecesinin ortaya konulabilmesi için bazı göstergeler dikkate alınmaktadır.

(23)

Bu göstergeler şunlardır (Klaassen, 1967’den aktaran Tekin, 2011: 2):

 Gelir seviyesi  Sanayileşme düzeyi  Nüfus yoğunluk düzeyi  Yerel yapıların mali durumu  Doğum oranları

 Ekonomik aktiflik

 Bebek ve çocuk ölüm oranı

 Çalışan ve çalışmayan nüfus oranları  Göç dengesi

1.5. Sürdürülebilirlik Kavramı

İnsanlar ilk dönemlerde doğadan aldığı ürünleri tüketerek yaşamının devamlılığını sağlamıştır. Daha sonra yaşam tarzlarının değişmesiyle birlikte üretim ve tüketim anlayışında da farklılar ortaya çıkmaya başlamıştır. Sanayi devrimiyle birlikte üretim olağanüstü bir şekilde artmıştır. Üretim ve tüketimin bu denli yükselmesi ilk dönemlerde bir sorun teşkil etmezken daha sonraki dönemlerde doğal kaynakların azalmasına ve zarar görmesine neden olmuştur (Hekimci , 2012: 10).

18. yüzyılda sanayileşme ile birlikte başlayan ve günümüze kadar süregelen doğal zararın artmaya başladığı bu süreçte ülkeler ekonomik anlamdaki gelişmelerden dolayı doğal kaynakları bilinçsizce kullanmaya devam ederek üretim ve tüketimi arttırmışlardır. Özellikle 20. yüzyılda yaşanan nüfus artışı hammadde ve enerji kaynaklarının kullanımını arttırmıştır. Bunun sonucunda toplam tüketim maksimum seviyeye çıkmıştır. Tüketimin maksimum seviyelere erişmesiyle birlikte doğal kaynakların büyük bir kısmının tükenmeye başladığı fark edilmiştir. 1970’li yıllara kadar sadece insanoğlunun yaşam seviyesini geliştirmeye yönelik ilerleyen ekonomik yapı düşüncesi bu yılların başında çevresel konularla da ilgilenmeye başlamıştır. Roma kulübünün “Büyümenin Sınırları” isimli raporuyla 1972’li yıllarda önemli bir konu haline gelen çevre kavramı,1987 yılında sürdürülebilirlik kavramının literatüre girmesiyle birlikte hızla önemli bir hal almıştır (Hayta, 2009: 144).

(24)

Yaşanan bu gelişmelerden sonra insanlar yaşadıkları çevrelerde bilinçsiz çevre tüketiminden ziyade daha sürdürülebilir bir yaşam ortamı ve çevre arayışına girmişlerdir. Çevresel konulara yönelik hassasiyetin artması insanları sürdürülebilir yaşam tarzı ve toplum arayışına itmiştir (Hekimci, 2015: 77).

Günümüzde ise çevresel hassasiyet azalmaya başlamıştır. Bu durum sürdürülebilir yaşam için bir tehdit oluşturmaktadır. Çünkü toplumlar sanayi devrimi ve gelişim döneminde yaşamın bir parçası olan doğal kaynakları bilinçsizce tüketmiştir. Bu bilinçsiz tüketim, olumsuz yönde gerçekleşen küresel ve iklimsel değişimlerle birlikte birçok çevresel sorunu da beraberinde getirmiştir. Bunun bir kanıtı da Birleşmiş Milletlerin yayınladığı rapordur. Bu rapor küresel ısınmanın nedeninin son elli yılda insanlar tarafından yapılan faaliyetler olduğunu ve bu sorunun yüzyıllar boyunca süreceğini ortaya koymuştur (Hekimci, 2012: 10).

Günümüzün dünya yapısında küreselleşme beraberinde rekabeti de getirmiştir. Üretim ve tüketimin bu kadar hızlı olduğu bir yapıda ekonomik hedefler sadece günü kurtarmak için yapılmamaktadır. Burada önemli olan mevcut yapıyı geliştirmek değil korumaktır. Bu durum kalkınma kavramını oluşturmaktadır. Tüm sorunları çözebilecek gibi görünen kalkınma kavramının en büyük eksiği sürdürülebilir olmayışıdır (Aksu, 2011: 4). Kalkınmanın tek başına yeterli olmamasıyla birlikte sürdürülebilir bir kalkınma anlayışı ortaya çıkmıştır. Sürdürülebilir kalkınmanın başarılı bir şekilde uygulanabilmesi için kavramın sosyal, çevresel ve ekonomik yapısının da dikkate alınması gerekmektedir. Kalkınma kavramı ve çevresel yapının ayrılamaz bir bütün olması sürdürülebilir kalkınmanın günümüzde ve gelecekte temel model olarak kabul görmesini sağlamıştır (Tıraş, 2012: 58).

Sürdürülebilirlik çevresel bir sorun gibi gözükse de bugün toplum içerisinde aktif olarak hareket eden tüm insanların ve kuruluşların içinde barındırması gereken sosyal yapı ve çevreyle ilgili olarak var olan bütün sorumlulukları içerir (Sarıkaya ve Kara, 2007: 222).

(25)

Çevresel yapının yanı sıra hem toplumu hem de ekonomiyi bu kadar yakından ilgilendiren sürdürülebilirlik kavramını şu şekilde tanımlamak mümkündür. Sürdürülebilirlik; bizden sonra gelecek olan bireyler için bizim sahip olduğumuz tüm varlıkların toplamı kadar değerlendirilebilir ve üretilebilir kaynaklar bırakma düşüncesi çerçevesinde hareket eden bir faaliyettir (Hannel, 2014: 62).

Sürdürülebilirlik, doğal denge ve ekonomik gelişmeyi birlikte ele alan ve doğal kaynakların günümüzde çevresel olarak etkin bir şekilde kullanılmasını bunun yanı sıra bu kaynakların gelecek nesillere de devredilmesini sağlayan bir yapıdır. Bu yapı gelecek nesillere miras bıraktığı kaynakların yanında bugünün ihtiyacını da karşılamayı başarır (Hayta, 2009: 144). Sürdürülebilirlikle ilgili birçok yazar farklı tanımlarda ve yorumlarda bulunmuştur. Bu yazarlardan birkaçının sürdürülebilirlikle ilgili yaptıkları tanımlara aşağıdaki tabloda yer verilmiştir.

Tablo 1.1. Sürdürülebilirlik Tanımları

Yazar Kavramın Tanımı

Meadowcroft, J. (1997: 168)

Var olan bir kaynağın devamlılığının sağlanabilmesi amacıyla faaliyette bulunulmasıdır.

Ratiu, D. (2013: 127)

Devamlılığın sağlanabilmesi için yapılan uygulamaların; zarara yol açabilecek bir özelliği olmaması, bilimsel açıdan ispat edilebilir olması ve desteklenebilir olması ve mevcut koşulların korunabilmesidir.

Kagan, S. Ve Verstraete, K.

(2011)

Farklıkların arasındaki benzerlikleri dikkate alarak ilerleme, farklılıkları birleştirerek bir bütün oluşturma ve

değişikliklerde yaşanan devamlılıktır. Gazibey vd.

(2014: 514)

Geliştirici davranışlarla ve kontrollü olarak devamlılığın sağlanmaya çalışılması durumudur.

Karabıçak, M. ve Özdemir, M. B.

(2015: 44)

Dünya üzerindeki mevcut kaynakların korunması ve gelecek nesillerin hayatlarının devamlılığının sağlanabilmesi

amacının gerçekleştirilmesine yönelik uygulamaların yapılmasıdır.

(26)

1.6. Sürdürülebilirliğin Tarihsel Gelişimi

Sürdürülebilirlik kavramı ile ilgili önemli tarihler aşağıda verilmiştir. Bu tarihler şunlardır (SDK Türkiye, 2016: 9):

1713- Sürdürülebilirlik Kavramının İlk Kullanımı: Sürdürülebilirlik kavramını ilk kullanan kişi ormancılık sektöründe yazdığı kitapla Hans Carl von Carlowitz’dir.

1972- Birleşmiş Milletler İnsan Çevresi Konferansı: Birleşmiş Milletler İnsan Çevresi Konferansı’nda çevreye yönelik problemler ele alınmış ve Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP) kurulmuştur.

1980- Sürdürülebilirlik ve Kalkınma Buluşuyor/Büyümenin Limitleri: Uluslararası Doğa ve Doğal Kaynakları Koruma Birliği’nin (IUCN) yaptığı toplantı sonucunda Dünya Koruma Stratejisi (WCS) belgesi yayınlanmıştır. Sınırlı bir dünyada sınırsız bir büyümenin imkânsızlığını anlatan Büyümenin Limitleri yayınlanmıştır.

1987- Brundtland Raporu - Ortak Geleceğimiz: Sürdürülebilir kalkınma teriminin önemli bir konuma gelmesi Dünya Çevre ve Kalkınma Komisyonu’nun (WCED) yayınladığı Brundtland Raporu, Ortak Geleceğimiz raporuyla gerçekleşmiştir.

1990- İnsani Gelişme Raporu: İktisadi yönden açıklanamayan konuların açıklanması için Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) tarafından yayınlanmıştır.

1992- Birleşmiş Milletler Çevre ve Kalkınma Konferansı (UNCED): Rio de Janeiro’da Yeryüzü Zirvesi olarak tanınan Birleşmiş Milletler Çevre ve Kalkınma Konferansı (UNCED) düzenlenmiştir. Konferansın sonunda Gündem 21 adında bir faaliyet planı ve önemli iki sözleşme olan Birleşmiş Milletler Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi ve Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi yapılmıştır.

1997- Kyoto Protokolü: İklim değişikliği nedeniyle ortaya çıkan problemlere yönelik olarak düzenlenen Kyoto Protokolü imzalanmıştır.

(27)

2000- Binyıl Kalkınma Hedefleri: Binyıl Zirvesi sonrasında Binyıl Kalkınma Hedefleri amaçlarını açıklamıştır.

2015- Berlin İklim Anlaşması: 21. Taraflar Konferansı’nda Paris Anlaşması kabul edilmiştir. Anlaşma 4 Kasım 2016’da resmi olarak yürürlüğe girmiştir.

1.7. Sürdürülebilirlik Boyutları

Sürdürülebilirlik ve sürdürülebilir kalkınma kavramları geçmişten günümüze kadar önemi artarak gelmiştir. Günümüzde ise hem teorik hem de ekonomik alanda yapılan faaliyetlerde önem teşkil etmektedir (Tutulmaz, 2012: 601). Sürdürülebilirliğin bu kadar önemli bir konu olmasının en büyük nedeni ise çevreyle ilgili sorunların giderek artış göstermesidir (Yeni, 2014: 183). Çevresel sorunların çok yönlü olması, insanların bu sorunlara getireceği çözümlerin daha çok sürdürülebilir odaklı çözümler olmasını sağlamaktadır. Bu nedenle sürdürülebilirlik, farklı yapılarla yer alan düzenlemelerin tamamıyla ilgili bir çözüm yolu olarak tanımlanmaktadır (Tutulmaz, 2012: 619). Sürdürülebilir bir politikanın maksimum fayda ile uygulanabilmesi için çevresel, ekonomik ve sosyal politikaların birlikte ele alınmasını gerekli kılmaktadır. Ekonomik, çevresel ve sosyal politikaların birleşimine üç dinamikler yaklaşımı da denilmektedir (Çetin, 2006: 8).

Şekil 1.1. Çevresel Sürdürülebilirliğin Evrimi

(28)

Sürdürülebilirlik ile ilgili birçok tanım yapılmasına rağmen bu tanımlar soyut olduğundan dolayı daha iyi uygulanabilmesi için somut ve tanımlayıcı alt kavramlara ihtiyaç vardır. Sürdürülebilirliğin en önemli somut örneği sürdürülebilirliğin üçayağı modelidir (Evren, 2016: 10). Şekil 1.1’de görülen A şekli (a) ekonomi, toplum ve çevrenin birbirinden ayrı düşünülerek uygulanan faaliyetlerin bir örneğidir. Bu üç faktörün ayrı düşünülmesinden dolayı ortaya çıkan sorunlar sonucunda bu üç faktörün sürdürülebilirlik faktörü altında birlikte değerlendirildiği yeni bir model ortaya koyulmuştur (SDK Türkiye, 2016: 6).

B şeklinde verilen sürdürülebilirliğin üçayağı modelidir. Bu modelin temel düşüncesi sürdürülebilirliğin, ekonomik, sosyal ve çevresel faktörlerin aynı zamanda ve eşit olarak değerlendirilmesi gerçekleşebileceği esasına dayanır. Eğer bu üçayaktan bir tanesi zayıflarsa sürdürülebilirlik sekteye uğrayarak çevresel sorunların artmasına neden olur (Evren, 2016: 10).

C şekli ise ekonomi, toplum ve çevrenin iç içe geçtiğini ve ayrı değerlendirilmediği sürece sürdürülebilirliğin en iyi şekilde uygulanabileceğini gösteren modeldir (SDK Türkiye, 2016: 6).

2015 yılında belirlenen Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerinin ise, bir bakıma, sürdürülebilirlik kavramını insani gelişmeyi kapsayan bir yere koyduğu ve C’de betimlenen iç içe geçmiş bir sürdürülebilir kalkınma anlayışını temsil ettiği söylenebilir (SDK Türkiye, 2016: 6).

1.8. Sürdürülebilirlik Çeşitleri

1.8.1. İktisadi Sürdürülebilirlik

Ekonomik büyüme ile çevresel sorunlar arasında benzer taraflı bir etkileşim mevcuttur. Üretimin önemli bir yapı taşı olan çevre faktörü gelişmeyi ve ekonomik olarak büyümeyi etkilemektedir. Çevrenin bu etkileşimi her zaman pozitif yönlü olmamakla birlikte negatif yönleri de mevcuttur. Bu durumun nedeni olarak çevrenin sınırsız gibi görülmesinden dolayı bilinçsiz üretim yapılması ve üretim sürecinde verim alınamayan teknolojilerin kullanılmaya devam edilmesidir (Uydacı, 2017: 89).

(29)

İktisadi sürdürülebilirliği en sade anlamda tanımlamak gerekirse toplumsal refahın sağlanabilmesi ve geliştirilmesi için verimliliğin ve sermayeye yönelik stokun birlikte arttırılması ve korunmasını gerekli kılmaktadır. İktisadi sürdürülebilirlikte en önemli nokta sermaye çeşitlerinin ikame edilebilirliğinin dikkate alınmasıdır (Yeni, 2014: 187). İktisadi açıdan sürdürülebilirlik bir yapı için ürün ve hizmetlerin mevcut kurallar doğrultusunda üretilmesi gerekmektedir. Bunu yaparken ülkenin mevcut durumunun korunmasının yanında endüstriyel ve tarımsal alanda yapılan üretimlerde dalgalanmaların engellenmeye çalışılması gerekmektedir (Özmete, 2010: 80).

1.8.2. Çevresel Sürdürülebilirlik

Sürdürülebilir bir çevre hem bugünün hem de gelecek kuşakların ihtiyaçlarını karşılayacak kaynakların sürekliliğini tehlikeye sokmadan tüm çevresel faktörlerin tüm alanlarda (sosyal, ekonomik ve çevresel) geliştirilmesi ve korunması sürecidir (Güven, 2010: 117).

Sınırlı olan doğal kaynakların sınırsız üretim ve tüketiminin en üst düzeyde sürdürülebilmesini dikkate alan iktisadi sürdürülebilirliğin tersine, çevresel sürdürülebilirlik de insan yaşamının devamlılığının sağlanabilmesi için doğal çevrenin daha etkin ve verimli kullanılmasına odaklanmaktadır (Yeni, 2014: 192). Kalkınmanın sürdürülebilirliğinin sağlanabilmesi ancak sürdürülebilirliği olan bir çevreyle mümkündür. Bu nedenle çevrenin sürdürülebilirliği için doğal kaynakların sürekli bir yapıda olması gerekmektedir (Kaypak, 2011: 26).

1.8.3. Sosyal Sürdürülebilirlik

Ekonomik ve çevresel faktörler sonucunda meydana gelen ekonomik farklılıklar, iklim değişiklikleri ve küresel türlerin yok olma aşamasına gelmesi gibi sorunlar en çok insan faktörünü etkilemektedir. Daha önceki dönemlerde ekonomik ve çevresel faktörlerden meydana gelen sorunlar ile ilgili çalışmalar bu iki faktöre yönelik olarak yapılmış, sosyal faktörler çok fazla dikkate alınmamıştır. Bu nedenle ekonomik ve çevresel etkenlere yönelik yapılan kalkınma çalışmaları sürdürülebilirliğin bir diğer ayağı olan sosyal faktörler konusunda yetersiz kalmıştır. Bu durum sosyal kalkınmaya yönelik birçok sorunu beraberinde getirmiştir. Bu sorunların giderek

(30)

artması ülkelerin sürdürülebilirlik altındaki amaçlarında sosyal faktörlerinde ön planda yer almasına neden olmuştur (The World Bank, 1999: 30). Sürdürülebilir bir toplumun varlığından bahsedebilmek için iki ana koşul önemlidir. Sürdürülebilir toplum yapısının ilk şartı; sosyal, ekonomik ve siyasi yapıdaki farklılıkların, sosyal topluluklar ve topluluklar arasındaki mevcut iletişim gibi koşulların verimli bir şekilde ilerlemesidir. İkinci şartı ise toplumsal sürdürülebilirliği mevcut kaynaklara kolay erişebilme durumuna, ekonomik değişmelere ve çevresel sorunlara göre şekillendirebilmektir (Duran, 2011: 306).

Sosyal sürdürülebilirliğe yönelik bir model oluşturulmuştur. Dört sermaye modeli olarak adlandırılan bu modeldeki temel amaç toplumsal refah seviyesinin maksimum seviyeye çıkarılmasıdır. Modelde sosyal ve beşeri sermayenin birbirinden farklı olduğu dikkate alınarak faaliyetlerde bulunulması sosyal sürdürülebilirliğin gelişimine katkı sağlar (Çetin, 2006: 8).

Çok yönlü yapıya bir sahip olan dört sermaye modelinin güçlü yönleri şunlardır (Çetin, 2006: 9):

 Sürdürülebilirliğin üç temel faktörü olan çevresel, sosyal ve ekonomik faktörlerinin yapılacak olan analizlerde kullanılabileceğini göstermiştir.  Modelde ürün ve kaynak stokunun yanı sıra hizmet faktörüne de önem

verilmiştir.

 Model sürdürülebilirliğin üç faktörünün (ekonomik, çevresel, sosyal) yapılacak olan planlama ve faaliyetlerde dikkat edilmesi gerektiğini vurgulamaktadır.

1.9. Sürdürülebilirlik Düzeyleri

Küreselleşme sonucunda hem insanların hem de ülkelerin bireysel olarak çözüme kavuşturamayacağı kentleşme, küresel ısınma ve çevre kirliliği gibi insan ve doğaya zarar veren birçok faktör mevcuttur. Günümüzde insanlar bu sorunlarla daha fazla karşı karşıya gelmektedir (Özdemir, 2009: 1).

(31)

Küreselleşme sonucunda yaşanan çevresel sorunların giderek artması küreselleşmeyi de sürdürülebilir hale getirebilme çabalarını da beraberinde getirmiştir. Bu çabalar sonucunda küresel sürdürülebilirlik kavramı ortaya çıkmış ve önem kazanmıştır. Küresel sürdürülebilirlik kavramı tüm dünyada var olan kaynakların ne şekilde kullanılması gerektiğini, ürün ve hizmet üretimi sonucunda ortaya çıkan sorunların minimum düzeye indirebilmenin yollarını ve bu gibi ülkeleri de aşabilecek sorunları içermektedir. Tüm dünyayı ilgilendiren çevresel sorunların çözümü için Birleşmiş Milletler ve Dünya Bankası gibi ülkelerarası yapılar kurulmuştur (Akgül, 2010: 145).

Bölgesel sürdürülebilirlik, çevresel problemlerin birden fazla ülkeyi ilgilendirdiği ancak küresel seviyede olmayan sorunlara yönelik faaliyetleri içine alan bir kavramdır. Ülkesel sürdürülebilirlik kavramı ekonomik, sosyal ve çevresel alanlarda ülkelerin sürdürülebilirliğe yönelik faaliyetleri planlamayı ve geliştirmeyi kapsar. Yerel sürdürülebilirlik ise üç sürdürülebilirlik düzeyinin verdiği kararları direkt olarak uyguladığı düzeydir. Yerel sürdürülebilirlik, sürdürülebilirliğe yönelik plan ve kararların tam olarak net bir anlam kazandığı düzeydir (Akgül, 2010: 146-147).

1.10. Sürdürülebilirlik İlkeleri

Toplumsal yaşamda sürdürülebilirliğin sağlanabilmesi için bazı koşullara dikkat edilmesi gerekir. Akgül bu ilkeleri altı maddeye bölerek sınıflandırmıştır. Bu ilkeler şunlardır (Akgül, 2010: 144):

 Bir toplum ya da gruba karşı aitlik duygusu hissedebilmek  Toplumun yaşamsal faaliyetlerine destek olmak

 Meydana gelen değişimlere karşı duyarlılık ve adaptasyonu sağlamak için yerel bir kapasite oluşturulmasına destek olmak

 Lider konumdaki kişilerin sorumluluk duygusunu aşılaması ve desteklemesi  Yerel ve ulusal düzeydeki ilişkileri kurmak ve etkinliğini desteklemek  Sosyal yapı içerisinde bireysel eşitliği korumak ve arttırmak

(32)

Sürdürülebilirlik ilkeleriyle ilgili bazı yazarlarda farklı ilkeler oluşturmuşlardır. Bu yazarlardan iki tanesi olan Barton ve Grant’ın sürdürülebilirliğin sağlanmasına yönelik oluşturdukları ilkeler dokuz maddeden oluşmaktadır. Bu maddeler şunlardır (Barton ve Grant, 2008: 134-135):

 Hedeflerle ilgili açıklık: Belirlenen hedefler ve uygulamalar sadece üst düzey yöneticiler tarafından oluşturulmamalı aynı zamanda tartışamaya ve incelemeye açık olmalıdır.

 Sürdürülebilir kalkınma ile bütünlük: Çevresel sürdürülebilirlik, çevrenin yanı sıra sosyal, ekonomik ve sağlık konularının tamamını içermeli ve bu elementlerin devamlılığını sağlamalıdır.

 Paydaşların dâhil edilmesi: Kamu sektörü, özel sektör ve diğer toplulukların çıkarlarının da göz önünde bulundurarak katılım kolaylığı sağlanmalı ve sürdürülebilirlik konusundaki destekleri kabul edilmelidir.

 Her alanda uzmanlaşma: Yerel, kültürel ve politik alanlarda uzman konuma gelinebilmelidir.

 Temel konulara odaklanma: Kaynakların mantıklı bir biçimde tahsis edilmesi ve uzmanlaşma sürecinin verimli ve etkin bir süreç içerisinde ilerleyebilmesi için temel konulara odaklanmalıdır.

 Ortak öğrenme: Anlayış ve düşüncelerin ileriye dönük olması ve fikirlerin karşılıklı geliştirilmesi sağlanmalıdır.

 Akılcı ve mantıksal davranma: Engel ve fırsatlar analiz edilmeli, bu engel ve fırsatlar doğrultusunda seçenekler oluşturularak seçeneklerin geliştirilmesi sağlanmalıdır. Elde edilen sonuçlar şeffaf bir şekilde analiz edilmelidir.  Yaratıcı süreç: Oluşturulan seçeneklerin geliştirilmesi ve doğru analiz

yapılabilmesine olanak sağlanmalı ve proje ekibine belirlenen seçeneklere uygun plan yapılması ve planların geliştirilmesi konusunda teşvik edilmelidir.  İlgili kuruluşlar tarafından kesinleşmiş, iyi desteklenmiş kararlar, etkili

(33)

1.11. Sürdürülebilirlik Göstergeleri

Sürdürülebilir bir gelişmenin varlığından söz edebilmemiz için dört temel faktörü içinde barındırması gerekmektedir (Uydacı, 2017: 94).

Bu faktörler şunlardır (Uydacı, 2017: 94):

 Çevrenin durum ve gidişatı hakkında bilgi

 Tüketicilerden gelen yeni ürün ve hizmet talepleri

 Toplumsal yapı içerisinde üretilen ürünlerin geri dönüşümü ve ayrıştırılmasına yönelik üst düzey yöneticilerden gelen baskı

 Kaynakların ve enerjinin verimli bir şekilde kullanımını sağlayacak yeni sürdürülebilir teknoloji pazarları için imkân ve olanaklar

Herhangi bir toplumda bu dört madde ışığında gerçekleştirilen uygulamalar mevcut ise bu toplum için sosyal, çevresel ve ekonomik alanlarda sürdürülebilirliği sağladığını ve sürdürülebilir bir teknolojiye sahip olduğunu söylemek mümkündür. Sürdürülebilirliğin ölçülmesinde dört faktörün yeterli olmadığı durumlarda sürdürülebilir gelişme göstergelerine bakılmalıdır. Sürdürülebilirlik göstergelerinin sistemli bir şekilde ölçülebilmesine imkân sağlayan çeşitli endeksler ve bu endeksleri oluşturan önemli otoriteler ve kuruluşlar mevcuttur. Bu endeksler Sürdürülebilirlik Endeksi, Küresel Raporlama, Avrupa Sürdürülebilirlik Rapor Ödülleri, Sürdürülebilirlik Raporlama Programı ve Çevresel Sürdürülebilirlik Endeksi’dir (Erdem, Yanmaz ve Ertem, 2004: 2). Sürdürülebilirliği ölçen endeksler hakkındaki tanım ve bilgiler şunlardır:

1.11.1. Down Jones (Sürdürülebilirlik Endeksleri):

Dow Jones tarafından oluşturulan bu endeks yatırımcılara ve finansal alanda analiz yapan kuruluşlara, işletme performanslarının değerlendirilmesinin yanında işletmenin sürdürülebilirliğinin ölçülmesine yönelik bilgi de sağlar (Erdem ve diğerleri, 2004: 2).

(34)

1.11.2. GRI Global Reporting Initiative (Küresel Raporlama):

İşletme ve diğer kuruluşların ürün, hizmet ve faaliyetlerinin sosyal, çevresel ve ekonomik boyutlarının ölçülmesi ve bir rapor haline getirilmesi için 1997 yılında Sürdürülebilirlik Raporlama Rehberi düzenlenmiş, ilk defa 1999 yılında yayınlanmıştır. 1997 yılında kuruluşların kendi faaliyetlerinin, ürün ve hizmetlerinin, ekonomik, çevresel ve sosyal boyutlarını rapor haline getirebilmeleri için Sürdürülebilirlik Raporlama Rehberi oluşturulmuştur. Bu rehber, şirket düzeyinde çevresel, ekonomik ve sosyal sürdürülebilirlik ile ilgili faaliyet ve sonuçların raporlanabilmesi için bir çerçeve sunmaktadır. Raporun ikinci serisi 2000 yılında yayınlanmıştır. Bu rapor sayesinde 2003 yılında 31 ülkedeki mevcut 314 işletme bu rehberden faydalanarak sürdürülebilirliklerine ilişkin raporlarını hazırlamıştır(Erdem ve diğerleri, 2004: 3).

1.11.3. ACCA (Avrupa Sürdürülebilirlik Rapor Ödülleri):

Avrupa Birliği’ne üyeliği olan ülkelerin sürdürülebilir kalkınma raporlarının incelenip en iyisinin ödüllendirildiği bir organizasyondur (Erdem ve diğerleri, 2004: 3).

1.11.4. Measuring Sustainability (Sürdürülebilirlik Raporlama Programı): İşletmelerin sürdürülebilirliğe yönelik faaliyet ve performanslarının takibine yönelik yapılan çalışmalardır(Erdem ve diğerleri, 2004: 4).

1.11.5. Çevresel Sürdürülebilirlik Endeksi (Environmental Sustainability Index - ESI):

Bu endeks 142 ülkeye yönelik geliştirilmiştir. Amacı ise belirlenen 142 ülkenin çevresel anlamda sürdürülebilirliğe yönelik gelişmelerini analiz etmektir. Endeks birçok üniversite ve kuruluş ile işbirliği sonucu hazırlanmaktadır (Erdem ve diğerleri, 2004: 4).

(35)

1.12. Sürdürülebilirlikle İlgili Önemli Kavramlar

Sürdürülebilirlik kavramı ile ilgili bazı önemli kavramlar alt başlıklar halinde açıklanmıştır.

1.12. 1. Sürdürülebilir Üretim

Sürdürülebilir üretim, çevresel zararı minimum olan hammaddeleri kullanan, yok denecek kadar az atık içeren ve çevre kirliliğine neden olmayacak üretim süreçlerini içine alan bir kavramdır (Yavuz, 2010: 77).

Sürdürülebilir üretimin daha kapsamlı ve gelişmiş düzeyi çevre dostu üretim olarak adlandırılmıştır. İşletmeler yaptıkları üretimde üretim sürecine geçmeden önce çevre dostu üretim konusunda bilgi sahibi olmalıdır. Üretimlerindeki temel amacı da doğal kaynaklara ve çevreye zararın en az olduğu üretim süreçlerini benimsemek ve uygulamaktır. Çevre dostu üretim sürecini gerçekleştirebilen işletmeler çevreci ve sürdürülebilir bir işletme konumunda adlandırılmaktadır (Şatır, 2015: 5).

1.12. 2. Sürdürülebilir Tüketim

Sürdürülebilir tüketim kavramı çok açık bir şekilde tanımlanmasa da son zamanlarda her alanda konuşulan ve tartışılan bir kavram halini almıştır. Sürdürülebilir tüketim kavramı 1992 yılında Rio’da düzenlenen Dünya Zirvesi’nde konuşulmasından sonra literatüre girmiştir. Rio zirvesinde sürdürülebilir gelişmelerin sağlanmasının en büyük koşulunun tüketim alanındaki tüm kalıpların değiştirilmesi ve bu değişim için mücadele edilmesi gerektiği savunulmuştur. Bu durum sürdürülebilir tüketim kavramını, sürdürülebilir uygulamaların başlayabilmesinin anahtarı olarak kabul edilmesine neden olmuştur (Hayta, 2009: 145).

(36)

Sürdürülebilir tüketim kavramını şu ifadelerle tanımlamak mümkündür (Özsoy, 2011: 61’den aktaran Önce ve Marangoz, 2012: 392):

 Kaçınma: Tüketimden uzak durmak veya daha az tüketim yapmak.

 Tutum: İhtiyaçlar dışında yapılan tüketimleri gereksiz olarak düşünebilmek.  Farkındalık: Ürün ve hizmetleri çevresel özelliklerini dikkate alarak tercih

etmek.

 Alternatif: Geleneksel tüketim anlayışının yanı sıra sürdürülebilir tüketim anlayışları geliştirmek.

1.12. 3. Sürdürülebilir Pazarlama

Sürdürülebilir pazarlama son dönemlerde yeşil pazarlama yaklaşımının bir parçası olarak kabul görmüştür. Sürdürülebilir pazarlama; bir ürünün planlanma aşamasından başlayıp geliştirme, üretim ve tüketiciye ulaştırma aşamasına kadar ilerleyen süreçlerin hepsinde ekolojik çevreyle uyum içerinde olmasını gerektiren pazarlama yaklaşımıdır. Sürdürülebilir pazarlamanın hem üretimde hem de tüketimde ki amacı çevreye en az şekilde ya da hiç zarar vermeden bu faaliyetlerin gerçekleştirilmesidir (Onurlubaş ve Dinçer, 2016: 40).

Sürdürülebilirliği ön planda tutmayı amaçlayan işletmeler ve pazarlamacılar ürün ve hizmet üretimlerini insan sağlına zararın en az olduğu bunun yanı sıra insanlara daha faydalı olabilecek şekilde tasarlamaktadırlar. Pazarlamacılar sadece ürün ve hizmetinde sürdürülebilir olmayı değil tüketicilerin satın alım kararlarında da tüketicileri sürdürülebilir tercihlere yönlendirmektedirler (Gök ve Türk, 2011: 130).

1.13. Sürdürülebilirliğin Öne Çıkma Nedenleri

Sürdürülebilirlik kavramı geçmişten günümüze kadar giderek önemli bir kavram haline gelmiştir. Sürdürülebilirlik kavramının bu kadar önemli olmasının altında birçok neden yatmaktadır (Torum ve Yılmaz, 2009: 49). Sürdürülebilirliğin öne çıkma nedenleri şunlardır (Torum ve Yılmaz, 2009: 49):

(37)

 İşletmelerin uluslararası alanda önemli bir konuma gelmelerinden dolayı çevresel ve toplumsal konularda işletmelere daha fazla sorumluluk yüklenmesi

 İş sürecindeki işleyişte meydana gelen değişiklikler işletmeleri üretim sürecinden tedarik sürecine kadar sorumluluk sahibi olmaya sürüklemesi  İletişim alanındaki teknolojik gelişmeler sonucunda işletmelerin yapacakları

olumsuz bir davranışın ya da faaliyetin küresel anlamda öğrenilebilmesi durumu işletmeleri sadece bulundukları ülkelerde değil dünya çapında sorumluluk sahibi olmaları

 Yatırımcıların verdikleri yatırım kararlarında işletmelerin sadece ekonomik durumlarına değil bunun yanı sıra sosyal ve çevresel faaliyetlerine de bakmaya başlamaları, işletmelerin ortaklarına da değer yaratacağı bilincine sahip olunması

 Tüketicilerin ürün ve hizmet satın alımlarında daha bilinçli davranması ve sadece ürün ve hizmete değil aynı zamanda işletmenin sorumluluk duygusunu ve faaliyetlerini de incelemeye başlaması ve bu incelemelerin satın alım kararlarında önemli rol oynaması

 İşletme ortaklarının bünyesinde olduğu işletmenin finansal ve çevresel faaliyetlerinde şeffaflık faktörünün önemli bir konuma gelmesi

 Küreselleşme sonucu ortaya çıkan iklimsel ve çevresel sorunların dünya genelindeki tüm işletmeleri çevresel faaliyetlerde daha hassas davranmaya itmesi

1.14. Sürdürülebilirlik Engelleri

Çevre bilimciler ve ekonomi uzmanları sürdürülebilirliğin de kendi içerisinde çeliştiğini de savunmuşlardır. Bu çelişkinin nedeni olarak sürdürülebilirliği sağlayabilmek için sanayi devrimiyle kazanılan ekonomik büyüme modelinin eksiklerini sorgulamak yerine üretim ve tüketimde kontrollü bir azalma anlayışının benimsenmesidir. Sürdürülebilirlikte meydana gelen çelişkinin var olan düzenin eksiklerini gidermeden yeni bir sistem anlayışı getirilmesinden kaynaklanır (Bazin ve Bazin, 2012: 10).

(38)

Sürdürülebilirliğin gelişmesindeki en önemli engel nüfusta yaşanan artışlardır. Nüfus artışı ile bağlantılı olarak yoksulluk oranı ve çevresel kirlilik artmış tüketimde de aşırılığa gidilmiştir. Gelişen teknolojilerle birlikte özellikle gelişmiş ülkelerde nüfus artışının daha yoğun olması bu üç problemin daha fazla görülmeye başlanmasına neden olmuştur. Bu faktörlere olan yoğunlaşmanın azalmasını sağlamak sürdürülebilirliğin sağlanmasında etkilidir (Marangoz, 2004: 80).

Bu yoğunlaşma ve baskının azaltılması için yapılacak çözüm uygulamaları şunlardır (Marangoz, 2004: 80):

 Gelişmiş ve gelişmekte olan ekonomilerde kaynak kullanımının azaltılması ve gelişen teknolojilerle birlikte çevre dostu üretim uygulanması ve çevresel kirliliğe neden olan faktörlerin ortaya çıkarılması

 Kaynak kullanımının sürdürülebilirliğin devamlılığını sağlayacak şekilde olması

 Kaynakların geri dönüşüme uygun olacak şekilde kullanılması

1.15. Sürdürülebilir Kalkınma Kavramı

İnsanlar yeme, içme gibi yaşamsal faaliyetlerini devam ettirebilmek için çaba harcarlar. Bu çabanın sonucunda ise tüketim gerçekleşmektedir. Ortaya çıkan tüketim ihtiyaçlarını karşılayabilmek için çeşitli ürün ve hizmetlerin üretilmesi şarttır. Ürün ve hizmet üretiminin yanı sıra tüketim içinde çaba gereklidir. Üç faaliyetin gerçekleşebilmesi için harcanan çaba sonucunda çok fazla enerjiye gerek duyulmaktadır (Hekimci, 2012: 11). Üretim ve tüketim faaliyetinin gerçekleşmesi sonucunda harcanan kaynakların ve enerjinin fazla olması kalkınma kavramını gündeme getirmiştir. Konum olarak son derece önemli bir hale gelen kalkınma kavramı yenilikçi düşüncelerin ortaya çıkardığı değişimler olarak tanımlamaktadır (Özmete ve Akgül Gök, 2015: 128).

Kalkınmaya yönelik ortaya konulan teorilerin temelinde ekonomik yapının nicel özellikleri dikkate alınmıştır. Kalkınma ile ilgili çalışmalardaki en büyük problem yapılan faaliyetlerin odak noktasına çevresel faktörlerin koyulmamasıdır. Bunun nedeni olarak sanayi devrimi gösterilebilir (Aksu, 2011: 4).

(39)

Sanayi devriminin başlangıcından 20. yüzyılın sonuna kadar çevresel faaliyetlere önem verilmemiş ve çevresel sorunlar ihmal edilmiştir. Çevreye yönelik ihmaller sonucunda çeşitli sorunlar yaşanması, kalkınmada çevre odaklılığın çok önemli bir konumda olduğunun kanıtıdır. 20. yüzyılın sonunda küreselleşme sürecinin de başlamasıyla birlikte çevre konusu birçok bilim dalında önem kazanmıştır (Toprak, 2006: 147). Sanayileşme ile birlikte ürün ve hizmet üretiminin artışı kalkınma göstergesi olarak kabul edilmiştir. Ancak bu hızlı artış ve bilinçsiz üretim doğal dengeyi bozmuş, doğanın taşıma kapasitesinin sınırına gelinmiş hatta kapasite aşılmıştır (Aksu, 2011: 4). Kalkınmanın yaşam kalite ve süresinin artması gibi olumlu sonuçları da bulunmaktadır. Ancak olumlu sonuçların gerçekleşebilmesi için yapılan faaliyetler doğal taşıma kapasitesini bu duruma getirmiştir (Erden ve Turan Koyuncu, 2014: 11). Yaşanan bu durum kalkınma faaliyetlerinde çevresel faktörlerin odak noktası olması gerektiği gerçeğini bir kez daha açığa çıkarmıştır. Bu sayede kalkınmanın sürdürülebilirliği ile ilgili araştırma ve tartışmalar başlamıştır (Aksu, 2011: 4).

Günümüzde küreselleşmenin geçmişe oranla daha hızlı bir artış göstermesi beraberinde rekabeti getirmiştir. Rekabetin maksimum seviyeye ulaştığı bir ortamda ekonomik yapı için belirlenen hedeflerin, günü kurtaracak şekilde değil, mevcut durumu koruyarak ileriki dönemlere aktaracak şekilde oluşturulması gerekmektedir. Mevcudun korunması durumu kalkınma kavramına temel olmuştur. Kalkınma kavramı belirli bir döneme kadar sorunsuz bir şekilde işlese de kalkınma yapbozunun en önemli parçası eksik kalmıştır. Bu parça “Sürdürülebilirlik” kavramıdır (Aksu, 2011: 4).

Sürdürülebilirliğin ortaya çıkış noktası teknolojik ve ekonomik alanda yaşanan gelişmelerle birlikte ortaya çıkan çevresel sorunların önüne geçilerek doğal çevrenin korunmasıdır (Karakuzulu, 2010: 198). Sürdürülebilirlik denildiğinde ilk akla gelen ekosistem üzerinde meydana gelen her türlü problemin minimum seviyeye indirgenmesi ve çözüme kavuşturulmasıdır (Moore, 2005: 192).

(40)

Sürdürülebilirlik kavramının sözcük anlamı herhangi bir olay ya da durumun uzun dönemli olarak devamlılığının sağlanması verilebilir (Akyıldız, 2007: 21). Sürdürülebilirlik ve sürdürülebilir kalkınma kavramlarını değerlendirirken birbiriyle bağlantılı olduğu unutulmamalıdır. Bunun nedeni ise sürdürülebilirlikten bahsedebilmenin yolunun sürdürülebilir kalkınmadan geçmesidir (Pelit, Baytok ve Oybalı, 2015: 42).

“Sürdürülebilirlik” ve “Sürdürülebilir Kalkınma” kavramları küreselleşme sürecinin de tetiklemesiyle birlikte 20. yüzyılın sonlarından bu yana hayatımızda önemli bir konuma gelmiş ve her alanda karşımıza çıkan iki kavram olmuştur (Hoşkara ve Sey, 2009: 50).

Sürdürülebilirlik ve sürdürülebilir kalkınma kavramlarından ekonomik yapının dışında hayatın birçok alanında bahsetmek mümkündür (Gür, 2012: 89). Küresel anlamda sosyal ve ekonomik kalkınmanın gelişimini sağlayabilmek için sürdürülebilir kalkınma politikaları üretilmesi gerekmektedir. Bu politikaların iyi bir şekilde tasarlanabilmesi için ekonomik, sosyal ve çevresel alanlar bir bütün olarak düşünülmelidir (İşeri ve Özen, 2012: 161). Ancak “Sürdürülebilirlik” İktisadi kalkınmayla diğer alanlardan çok daha yakın bir ilişki içerisindedir (Gür, 2012: 89).

Sürdürülebilirlik kavramı ilk kez Bruntland Raporu’nda yer almıştır. Bu rapora göre sürdürülebilirlik; mevcut kaynakların gelecek nesillere yetecek şekilde planlamasının yapılması ve kullanılmasını ifade etmektedir. Sürdürülebilirlik dünyada mevcut olan doğal kaynakların değişim ve tüketimini dikkate alarak hareket eder ve üretim kabiliyetinin gelecek dönemlerde korunması olarak tanımlanmaktadır (Seydioğulları, 2013: 19).

Sürdürülebilir Kalkınma kavramı tüm birey ve toplumların çevresel, sosyal ve ekonomik alandaki refahının arttırılması çalışmalarını içerir. Günümüzde toplumsal refahın sağlanması için gerekli olan ürün ve hizmetin maksimum kalitede olması, sağlıklı şekilde işleyen ekosistemlerden geçmektedir (Kalkınma Bakanlığı, 2018: 3).

(41)

Sürdürülebilir kalkınma;

 Çevresel zararı,

 Sosyal yapıdaki eşitsizliği,

 Faaliyetlerin gelecek odaklı olmaması gibi birbiriyle bağlantı içerisinde olan birçok problemin çözümüne yönelik uygulamalarda bulunan yapıdır. Ancak bu yapıda dikkat edilmesi gereken önemli nokta çözümlerin uzun ömürlü olmasıdır (Kuşat, 2012: 227-228).

Sürdürülebilir Kalkınma köken olarak 20. yüzyıla dayanan bir kavramdır. Yirminci yüzyıldan sonra daha önemli bir konuma gelen sürdürülebilir kalkınma rehber kavram olarak tanımlanmıştır (Bozlağan, 2005: 1012).

Çevre ve kalkınma arasındaki etkileşim sonucu ortaya çıkan problemlerin çözümüne yönelik olan sürdürülebilir kalkınma günümüzün istek ve ihtiyaçlarının karşılanmasının yanı sıra gelecek kuşakların ihtiyaçlarını da karşılama amacından ödün vermeden hareket etmeye çalışır. Bu kalkınma yaklaşımı sosyal ve ekonomik alanlarda çevre boyutunun dikkate alınması esasına göre hareket eden bir yapıdır (Yaylı, 2011: 921).

Sürdürülebilir kalkınma toplumsal yapıda meydana gelen birçok problemi bütüncül bir çerçevede ele alarak ekonomik ve sosyal yapıyı iyileştirmeyi amaçlar (Özmete ve Akgül Gök, 2015: 130). Bu amaç doğrultusunda sürdürülebilir kalkınma ile bireysel faydayı düşünmek yerine toplumsal faydaya önem verilmiştir. Toplumsal faydanın sağlanmasında bugüne dayalı üretim yerine gelecek temelli üretim ve kalkınmanın ön planda olduğu faaliyetler yapılmıştır (Karabıçak ve Özdemir, 2015: 44).

Sürdürülebilir kalkınma kavramı iki ayrı parçada ele alınmaktadır. İlk parça ihtiyaçları, ikinci parça ise hem bugün hem de gelecekte doğal kaynakların talebi karşılayacak şekilde kullanılabilmesi için sınırlamaları içerir (Erdem ve diğerleri, 2004: 1).

Şekil

Şekil 1.1. Çevresel Sürdürülebilirliğin Evrimi
Şekil 1.2. Johannesburg Sürdürülebilir Kalkınma Zirvesi
Şekil 1.4. Sürdürülebilir Kalkınmanın Üç Hiyerarşik Adımı
Tablo 2.1. Çevresel İnovasyonu Yönlendiren Güçler
+7

Referanslar

Benzer Belgeler

Elektronik ortamda ürün satın alma davranışı bakımından teknoloji okuryazarlığı olan tüketicilerin teknolojik araçları kullana- bilmesi arasında istatistiki olarak

Tablo 29’da yer alan helal sertifika bilgisine ait ifadelere katılım düzeyleri değerlendirildiğinde; kullanılan helal sertifikasının ürünün helal olduğu

Enfiye kullanmayı itiyat edinenlerin ekserisi yüksek ilim adamları, şeyhler, mülkiyeli ve yazar gibi kimselerdi.» (*) Eski kahvehanelerden içeri girildiğinde

Tablo 8’de verilen bilgiler doğrultusunda maçları takip etme durumlarına göre incelediğimiz fanatiklik ve lisanslı ürün satın alma durumlarına yönelik alt boyutlar

La da’ya gö re bu ge ze gen ays ber gin su üze rin de ki te pe si ola

Oysa şimdiye değin Güneş dı- şındaki yıldızların çevrelerinde belir- lenen 40 kadar gezegenin büyük ço- ğunluğu, Jüpiter’den çok daha kütle- li olan ve

Önce şairler gelir akla Paris deyince, sonra şarkılar, sonra politik toplantılar.. Topuz, Paris'e gelir gelmez şair Tristan

Bu çalışmanın hedefleri, İstanbul’daki tüketicilerin organik tarım sistemi ile üretilen ürünleri çevre korumasını destekleme, sürdürülebilir çevre sorumluluğu,