• Sonuç bulunamadı

L O N D RA İ N T İ B A L A RI

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "L O N D RA İ N T İ B A L A RI"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

L O N D R A İ N T İ B A L A R I

( i s t a n b u l İ n g i l i z K ü l t ü r H e y e t i m e n s u p l a r ı n d a n M ü b e c c e l A R G U N

ingiltere ve bilhassa Londra hakkındaki in-tihalarımı bu kadar kısa bir zaman içine sığdırma-mın imkân olamıyacağını umarım ki siz de takdir edersiniz. Bununla beraber en kısa şekilde en çok şeyi ifade etmeğe gayret edeceğim.

Bana, Ingilterenin ilk farik vasfı nedir, diye soracak olursanız, tereddüt etmeden «yeşilliğidir» derim. Filhakika Manş'ı aşıp da ingiltere sahillerine varır varmaz bu harikulâde yeşillikle karşılaşıyor ve hangi köşesine gitseniz oyni zümrüt çayırlar, park-lar, korular v e bahçelere rastlıyorsunuz.

Avrupanm bir çok diğer şehirlerinde de şüp-hesiz büyük binalar vardır. Belki içlerinde gerek mi-marî bakımdan, gerekse sanat bakımından burada gördüklerimden daha çok üstün olanları bulunabilir. Fakat hiç biri bende bu heybet ve ihtişam hissini yaratmamıştı. Bu eski yüzlü, ve hele harbin büsbü-tün kararttığı binalarda öyle asil bir azamet var ki, halk işte buna (Lonıda havası) diyor.

Bir iki sene evvel uçan bombaların, hava akın-larının hedefi olan bedbaht Londra, vakur bir a-zimle bu yaraların çoğunu tedavi etmiş bile, hara-beler tesviye edilmiş, enkaz kaldırılmış, bu yerlerden bir çoğu sayısı binleri aşan otomobillere durak yeri olmuş. Bir kısmının üzerine takma evler türemiş, bir kısmında ise Belediye apartımanlar yaptırıyor. Lon-dra Limanını, doklarını v e demir yolu istasyonla-rının bir çoğunu gezdim. Her tarafta mümkün oldu-ğu kadar çabuk harbin feci izlerini yoketmek için ayni hararetli çalışmaya rastladım.

Londra ne aç, ne de çıplak... Bütün harp bo-yunca erkeğinin yanında çalışan, onun işini payla-şan İngiliz kadını, bugün de «İktisat Savaşında» en büyük yararlığı gösteriyor. Elde mevcut stoka göre hazırlanan yiyecek vesikalarının sağladığı dar çer-çeve içerisinde evini geçindirmeğe çalışıyor. En zen-gininden, en fakirine, en nüfuzlusundan en zayıfına kadar halk ayni miktar gıdayı, ayni fiattan temin ediyor. Kesesi nisbeten müsait olanların lokantalara giderek, oralarda verilen muayyen yemekten isti-fade edebilmeleri mümkün... Fakat hayat pahalılı-ğının bu keyfiyeti biraz zorlaştırmış olduğunu zan-nediyorum.

L o n d r a b i n a l a r ı n d a n b i r g ö r ü n ü ş

Giyim durumu da buna benziyor. Her şey var. Tabiî kuponunuz olmak şartiyle... Eğer benim gibi kuponunuz yoksa, haliniz berbat.. Nezle olsanız v e mendilleriniz de henüz çamaşırcıdan gelmemişse bir tek mendil alamazsınız. Ayakkabınız yırtılmış veya Allah saklasın çorabınız kaçmışsa yandınız, zi-ra ayağnız çıplak gezmeğe mecbursunuz. Arkanızda bir enıpermeabliniz yoksa, ardı arkası kesilmiyen yağmurlu günlerde sırsıklam olmağa mahkûmsunuz Fakat herkes halden anladığı için kimse kimsenin kusuruna bakmıyor. Galiba bayanları memnun et-mek gayesiyle incik, boncuk, krem pudra v e saire, bilhassa şık şapkalar kuponsuz satılıyor, fakat bun-lar üzerinde lüks eşya vergisi bulunduğunu da hatır-latmak isterim.

(2)

İngiltere-nin sevgili «Bobbi» si, yani polisi, büyük bir soğuk-kanlılıkla, düdük çalmağa bile lüzum görmeden muhtelif istikametlere mecra bulmak istiyen bu seli idare ediyor. Bazan polis yerine sadece elektrik var. Otomatik olarak yanan bu ışıklardan kırmızısı gö-zükünce durmıyan bir tek arabaya daha rastlama-dım. Sarı yanınca duran arabalarda bir kıpırdama göze çarpıyor, yeşil yanınca her biri gideceği istika-mette akışına devam ediyor.

Bu akının bir diğeri, hattâ daha kuvvetlisi Lonrda sokaklarının altında cereyan ediyor «yeral-tı trenlerine giden» halk, bana kış hazırlıklarını gö-ren karıncaların hallerini hatırlattı. Ana caddeler-den birinin merkezinde duracak olursanız, çok defa elleri paketlerle dolu halkın akın halinde bir taraf-taki merdivenlerden inip, diğer taraftaraf-taki merdiven-lerden çıktığına inanacağınız gelir. İnsan bunların ayrı kimseler olduğunu bilmekle beraber, bu tesir-den kendini bir türlü kurtaramıyor.

Baş döndüren caddelerin yanı başında öyle parklar var ki, insana Londra içinde bulunduğunu tamamen unutturuyor. Üzerine binlerce, evet bin-lerce sandalye, şezlong, sıra serpilmiş olan bu ge-niş parklarda halk hiç bir ücrete tâbi olmadan din-leniyor, öğle uykusu uyuyor, gazetelerini okuyor, ve eğer varsa güneş banyosu yapıyor. Yani insanın şehir içinde bir köy hayatı yaşaması bu parklar sa-yesinde mümkün olmuş. Parklarda gölcükler yap • mışlar, buralarda da Taymis kenarlarına gitmeğe vakti olmıyanlar için kürek çekme imkânları sağ-lanmış.

Bir çok insanlar gibi beni de en çok ilgilendi-ren H y d e Park oldu. Serbestçe hatiplerin kaynaş-tığı yer olan bu parkta, bilhassa akşam saatlerinde yüzlerce dinleyici, muhtelif gayeleri müdafaa eden v e fikirlerini serbestçe söyliyen bu kimseleri din-liyor. Her siyasî partinin sanki orada kürsüsü var v e bu kürsülerin de ateşli birer sözcüsü var. Ge-çen gün dalgalanan bir Sovyet bayrağı altında ko • münizm lehine konuşan birini, yanı başında hürri-yet isteyen bir zenciyi, onun yanında din telkin eden bir papazı, v e böyle muhtelif akideleri müdafaa bu kadar zıt fikirlerin çarpıştığı bu yerde (olduk-ça sık gitmeme rağmen) henüz hiç bir zorlu mü nakaşaya rastlamadım. Herkes istediğini söylüyoı.

halk beğenirse dinliyor, polis te halkla beraber dinliyor, fakat asla müdahale etmiyor.

Bu memleketin en bahtiyar fertleri bence ço-cukları

Zira parkların en güzel yerleri onların, im-kânların en fazlası onlara verilmiş, gıdanın en iyi-si onlara ayrılmış. Gittiğiniz her yerde onların da hesaba katılmış olduklarını memnuniyetle görüyor-sunuz.

Kendi müzeleri, kendi hayvanat bahçelerini kendi oyun yerleri, kendi tiyatro ve sinemaları olaıı bir kitleye insan nasıl bahtiyar demez. Polisler bile en meşgul anlarında dahi olsa bütün seyrüseferi durduruyor, jonların selâmetle karşıdan karşıya^ geçmelerini güler yüzle temin ve tikap ediyorlar. Yarının büyüklerini teşkil edecek olan bu yavru • lar, işte bu ihtimam ve hava içinde yetiştiriliyorlar

Londra'da halen üniformlı kadınlar var. Muhtelif askerî teşekküllerde çalışan bu kadınla-rın halen ne gibi işler gördüklerini pek bilmiyo-rum. Fakat harpteki yardımlarını v e başarılarını düşünerek onları hayranlıkla seyretmekten kendi mi alamıyorum.

Londra sokakları çok muntazam ve geniş... hoş bütün gezdiğim diğer şehirlerde de öyle y a . . . Fazla gürültü olmasın diye çoğu yer parke taşlan şeklinde kesilmiş tahtadan yapılmış ve üstünde katran veya benzeri dökülerek asfalt şekline kon-muş.

Burada Türkiye'den çok değişik olan birşey daha var. Otomobil veya otobüsler asla korna çalmıyorlar, galiba herkes yapacağı işi o kadar iyi biliyor ki buna hacet de kalmıyor.

Daha söyliyecek pek çok şey var. Fakat gö-rüyorum ki ne kadar kısa geçsem yine bitiremiye-ceğim. Bu itibarla Ingiltereye ait ilk intihalarımın işte bu hayranlık v e takdir hislerile dolu olduğunu belirterek sözüme son vermek istiyorum, ingilizle-ri de düşündüğümden daha yakın bulduğumu da ilâve etmek isterim. Her yerde olduğu gibi burada da öğrenecek pek çok şey var. Bunun için de bir okula gitmeğe hacet yok. H y d e Park'a oturup et-rafı dinlemek v e müşahede etmek kâfi...

Referanslar

Benzer Belgeler

Öğrencinin hem çalışma hem de yatmasına yarayan yatak odalarına ve- rilecek ölçüler her memlekete bir araşdırma konusu olmuş sonunda ortaya belir'i stan-

Şimdi bizler bu esasları bütün eski m e s - kenler için vaz eder ve bilâ istisna bunları tat- bik cihetine gidersek, plânlı bir tarzda yeni ve iyi şehir semtlerinin

Bir iş sahibinin arzusu üzerine mimar tarafından hazırlanan proje mevkii tatbike konulmaz ise, o binanın inşası için miktarı tesbit edilen malzemenin ve bütün binanın

Hesap makineleri gibi gürültülü teçhizatı ihtiva eden bürolarda hem gürültünün başka yerlere daha az aks etmesi bakımından, hem de çalışanların kon- for sıhhat

Bu asrın büyük üstadlarmdan ve ingiliz Emp- resyonistlerinin en iyisi olan müteveffa Wilson Ste- er, ve bugün Ingilterenin en meşhur ressamlarından biri olan Augustus

d — Bagaj dairesi: Alesseviye otelin büvük kapısının altında ve doğrudan doğruya bağajlera mahsus asansörlere bağlı

Çamaşır ve dezenfeksiyon te- sisatı, çamaşır ve bulaşık ma- kineleri, santrifüj, ütü ve ku- rutma tesisatı, ta'kim âlet- leri ve ta'kim kabları.. 15

îzmirde; yazın ufki bir halde yağan yağmurların pen- cerelerden içeri nüfuz etmemeleri için bu saç kepenklerin ya- pılmasını bir mecburiyet addediyorlarsa da bilhassa yazın,