• Sonuç bulunamadı

M i m a rî h a k k ı n da d ü ş ü n c e l er M. L. Süe

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "M i m a rî h a k k ı n da d ü ş ü n c e l er M. L. Süe"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

M i m a r î h a k k ı n d a d ü ş ü n c e l e r

M. L. Süe

G. S. A k a d e m i s i Süsleyici sanatlar ş u b e s i şefi

Her şeyde olduğu giibi, mimaride de muvaffak olmuş bir eser tabiî görünür. Demek kî bir bina bir manzaraya uygun olmalı ve onu güzelleştirmelidir, Zira insanın yaptığı bir eser tabiatın güzeliğine bir şey ilâve 'edebilir: Bir nehir üzerinde bir köprü, âdetâ semanın üzerine resmedilmiş gibi beliren bir aaueduç, taştan veya tuğladan bir duvar bir manzarayı daha miiheyyiç yapabilir. Ona yeni bir mânâ, yahut evvel-den farkedilmeyen bir ölçü verebilir.

Bazı evlerde izah edilemeden, insanın kendini kaptırdığı bir cazibe vardır, bu cazibe tabiatın unsur-ları ile insanın ilâve ettiği şeyler arasındaki âhenkten, uygunluktan gelir.

Mimarî bir eserin menşeinde büyük bir fikir, büyük bir istek bulunması lâzımdır: Filhakika, mi-mar kendi fikrini ifade etmez, fakat bir topluluğun idealini, bir dinin imanını, yadut da* bir ferdin şahsi-yetini ifade eder. eserleri de programların kıymetin-dedir, o devrin olduğu kadar, mimarın da büyüklü-ğünü veya zaafını ispat eder.

Bu, mimarın bir cemiyetteki rolünün ehemmi-miyetini azaltmaz: Mimarî, san atların en büyüğüdür, ınimar her sanatkârdan ziyade zamanının hayatına iştirak etmelidir.

Mimarînin programları beşeriyetin zevki seli-mini ve idealini aksettirir. Bu programlar bütün ka-rarsızlıklardan müteessir olur, 'eğer cemiyet kat'î olarak ne istediğini bilmezse, bu san'at için zarurî olan ilkah edici bir unsur mahiyetindeki şiddetli bir arzu ona can vermezse, mimarî plânlarının tanzimin-de tanzimin-de tereddütanzimin-de düşer.

Bir mimarı bir inşaatçı olarak düşünmek kâfi değildir, onu bilhassa bir insaniyet aşığı olarak düşünme lidir.

Biz son zamanlarda . yeni ibir ilâhın, mıakine-ciliğin tesiri altında yaşadık, o, bir genç ilâhın bütün kuvvetile bize kendini kabul ettirdi. Modern mimari-nin bu ilâhın tesiri altında kalması pek tabiî idi. Bir san'at kendi içinde yaşamaz, ya tekâmül eder, ya mahvolur.

Mimarî uzun zaman, inşaat malzemesinin kendi-sine çizdiği hudutlar içinde tekâmül etti, bu

malze-mede, devirlere ve mimarların dehasına göre muhte-lif şekilde kullanılan tahta, taş, toprak gibi tabiî mal-zemelerdi. Öyle ki eski binalar tamamen insan eliyle tabiattan çıkarılmış, âdeta insanîleştirilmiş, ve böy-lece hâlik ile mahlûk arasında bir ba|ğ muhafaza eden unsurlarla yapılmıştır. İnsanın çelik betonarme, gibi inşaat malzemesini icadındanberi meselenin vazediliş şekli değişti. Mimarî eserin mahiyeti mekanik bir te<-kemmülüri bir tabi? olabileceği İçin mimarî bir eserin

devam etme karakteri azaldı, ayni zamanda da, bu, tabiat ile insan eseri arasındaki doğrudan doğruya temas kesildi. İşte devam müddetleri mekanik uzuv-larının bir tabiî olarak hesaplanan büyük binalar inşa

eden Amerikalıların zihniyeti buradan geliyor. Beaudelari-e'ye göre: «Güzel, ebedî değişmez bir unsurdan yapılmıştır, bu unsurun kemnıiyetini

tayin etmek çok güçtür. Güzel bir dıs izafî1,

zamana tâbi bir unsurdan teşekkül eder ki, bu un-sur, zaman zaman, yahut ayni zamanda, devir, mo-da, ahlâk, ihtiras olabilir».

Mimarî eser, doğru ve canlı tenasübün içine di-ğer san'atlerin vasıflarını çizdiği zaman en yüksek te-kâmül derecesine varır! Böyle bir eser bir coloriste'in resmi gibi renklendirilmiş, güzel bir heykel gibi yon-tulmuş olmalı, musiki gibi de adet kanunlarına uygun olmalıdır.

İşte böylece, ressamları ve heykeltraşları ol>ın bir memleket güzel bir mimarîye özenebilir. Bu ren-aissan'da, İtalyada mümkün olmuştur, orada Gitto, Raphael, Leonard de Vinci, Micdel A r g e gi-bi bütün san'atkârlar mimarîde ifadei meram edegi-bi- edebi-lirlerdi.

Mimar Vocation'u umumî büyük bir kültürün neticesi olabilir : XVII nci asırda, Fransada. bir doktor olan Perrault o devirde büyük bir yenilik olan ve Bo-ileau ya aşağıdaki mısraları söylettiren Louver'in Co-lonnade'mı inşa etti.

Nötre assassin renonce a son art İnhumain Et desormais l'equerre et la regle âla main Laissant de Gallien la science supecte De Mauvais medecin devint bon architecte.

(2)

maddî faidesi bakımından anlamak olmuştur. Muhakkak ki, cemiyıte faideli eserler yapılmalıdır, fakat onlara ileride unvanlar verdirecek olan faidele-ri değildir, Meselâ, İstanbul camilefaidele-ri nazarı itibaıe alınırsa, onların hiçbir maddî faidesi yoktur, Onların manevî bir rolü vardır, ve bu yüzden lâyemutturlar. Filvaki, onların yapılışlarının gayesinin bir te-kemmüle erişebilmiş olması tasavvur olunamaz. Schellmg der ki «Mimarî, güzel san'atkrden biri mak dolayısile ihtiyaçla herhangi bir münasebeti ol-maktan tamamen âridir.»

Demek ki, elzem olan, ihtiyaca karşılık olan bi-naların yanında, mümkün olduğu kadar meydanar, dekoratif âbideler gibi muhakkak mimarî ifadelere yola açacak inşaatı korumak lâzımdır.

San'at her şeyi söyler, fakat kullandığı, vasıtaları katiyen fâş etmez! Yaratandan başka herhangi ıbir kimse için, san'at eseri, bir muamma, bir nevi esrar ihtiva eder, kullanılan vasıtalar yalnız mimarı alâka-dar ettiği için bilhassa mimarîde bu böyledir, teknisi-yen fikrini ifade etmeye has vasıtalar seçer seçmez mü-him olan sadece neticedir Fakalt eıer kullanılan vası-talar kusurlu, mantık ve san'at kanunlarına mugayir ise, eser ömürsüzdür. Ancak bu noktai nazardan sana-tin hizmesana-tine verilen teknikler alâkayı caliptir: Bu tekniklere malik olmak, onlara hürmet etmek bu mes-lekî vicdana, dürüstlüğe ait bir şeydir.

Eğer bir inşaat, mimarî bir görüşe tâbi dejğilse bu inşaatın mükemmel bir teknikte olması neye ya-rar? Ona, san'atin hizmetine hasrolunacağı zamana kadar ancak ilmî bir keşfe gösterilen alâkaya müşabih bir alâka gösterilir.

Tedrisat için mimarî eseri iki cepheden nazar) itibare almak gerektir: Evvelâ realise edilmiş olan

ese-rin yaptığı tesir, yâni menazır görünüş, fotoğraf gibi halkın onu tanıyacağı tarafları.

Faka mimar için yalnız plânlar, kopya, hendesî resinin yükseklikleri eserin bünyesini, tam doğru ola-rak proporsiyonları ve istenilen mübalâğaları kendisi-ne ifşa edecektir,

Talebe için mükemmel bir eksersiz kullanılan vasıta ile elde edilen neticenin mukayesesi olacaktır.

Dekoratif unsurlar yahut da ufak mikyastaki kompozisyonlar için maketler işe, yarıyabilif, ve rea-list bir fikir verebilirler, fakat bunlar aldatıcıdır-lar, mühim binalar mevzu bahis olunca da za-ıarlıdırlar; Filvaki mesafe hakkında ve binnetice, gözden uzak unsurların deformation'u ve, ufalması hakkında bir fikir veremezler. Meselâ bir abidede 20 metrede bulunan bir cornic'he göz hizasında bu-lunduğu zamankinden daha büyük telâkki edilmeli-dir, halbuki, bir makette, bu ayni kornişin represe-ntation'u, gözden ancak 20 metre yudkarıda olacak-yâni pratik bakımdan göz hizasında olacaktır. Geometral gibi resmetmeğe alışmış olan bir mimar; mimarî terbiye dolayısile mesafelerin tashihini yapar, fakat bir maket üzerine ,nakledilmişse bu tashih ber-bat görünür.

San'atte, her devir başka bir şekilde kendini ifa-de eifa-der. İşte ayni şeyleri böyle muhtelif şekilifa-de ifaifa-de tarzlarıdır ki stye'leri birbirinden farkettirir.

Referanslar

Benzer Belgeler

alınmak suretiyle hesap edilmek duru- mundadır. Öte yandan, bina yangın güvenliğine dönük genel bir kural olarak 50 kişiden daha fazla kullanıcının bulunduğu bina- larda iç

[r]

[r]

Aşıklar, mertek- ler, kiremit altı tahtalarının değiştirilmesi ve bu- na zamimeten çatı bağlamalarının demir aksam ile raptı iktiza ederdi.. 9 — Pencere çerçeveleri

Bu istek birlik tarafından

Zira uzvi- yet teneffüs ederken başlıca olmak üzere &#34;sû buharı, gazı karbonik «C02» ve bir kısım da uz- vl mevat hasıl eder. Her hangi bir mahallin havasının bozulması

ı Candan dileriz ki: san'at tekniği, san'at ta- rihi bilgilerile dolgun san'atkâr meslektaşlar sa- de bir zevk meselesi olarak değil, fakat millî bir vazife bilerek millî

Yabancı sermayeye ilâç aktif maddeleri yapmaları hususundaki telkinler üzerine karşı tedbir o'arak yabancı fabrikalar (dışarıda ya- pıp memleketimize satmak istedikleri)