• Sonuç bulunamadı

M i m a r l ık h a k k ı n da d ü ş ü n c e l er

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "M i m a r l ık h a k k ı n da d ü ş ü n c e l er"

Copied!
3
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

M i m a r l ı k h a k k ı n d a d ü ş ü n c e l e r

Y. M i m a r B e h ç e t Ü n s a l

Şehirci m i m a r ı n vazifeleri m e y a n ı n d a gelen; t a . rihî ve m i m a r î kıymeti haiz bina ve âbideleri gözet, mek, m u h a f a z a etmek ve nihayet; onlara en güzel gö-rünüşleri, perspektifleri temin edecek çareleri b u l m a k k a d a r m ü h i m o l a r diğer b i r mesele d a h a v a r d ı r : U-m u U-m i U-manzaralar... G ü z e l U-manzaraları b o z U-m a U-m a k , k a p a m a y ı p a ç m a k , pituresk mahalleri tebarüz ettir-m e k ve bunların letafetini ( c h a r ettir-m e ) rengini (cou-leure locale) kaybetmemektir.

İstanbul şehrinde, her iki b a k ı m d a n d a ç o k mü-h i m eserleı v e m a mü-h a l l e r vardır. M i m a r l ı k v e tarimü-h kıy-meti olan binaların, âbidelerin lâyık o l d u ğ u ehem-miyetle nazarı itibare alındığı şükranla k a y d e değer. Y a l n ı z ; ( u m u m î m a n z a r a ) 1ar cihetinden Istanbulda ötedenberi y a p ı l m a k t a olan b ü y ü k hatalar, göze ba-tacak derecededir.

K a d ı k ö y M ü h ü r d a r ı n d a , R ı z a p a ş a arsalarına ku-rulan beş altı katlı a p a r t ı m a n l a r ; h e m deniz trafın-dan, h e m m a h a l l e tarafından Istanbulun en güzel manzarasını ve g ö r ü n ü ş ü n ü b e r b a t eylemiş, k a p a m ı ş b u l u n d u r m a k t a d ı r . Bu inşaat esnasında kıyılmış olan işbu arsa üzerindeki (fıstık ç a m ) ların o h a r ı k u l â d e formlarile civara verdiği güzellik n e dekoratif bir şeydi. Bebek k o y u n d a bir ç ı b a n gibi fışkıran sekiz kat-lı apartımanı, hele B e b e k c a m i i n i n yanı b a ş ı n d a (kü-b i k ? ! ) g ü m r ü k m u h a f a z a (kü-binasını k u r m a k cesaretini bulan zihniyetle m ü c a d e l e etmeliyiz. Es-k i Istanbulun anfiteatr şeEs-klinde v e yeşilliEs-kler içindeEs-ki ahşap evleri y a n d ı k t a n sonra, birbiri sırtına y ü k l e n m i ş beton yığınlarile d o l u Cihangir sırtlarının ve bir kan-ser yarası olan G a l a t a n ı n , baştan y a k ı p veya yıkıp ye-niden kurulması icap edecek derecede, şehircilikle alâkası o l m a d ı ğ ı n ı herkes a n l a m a k t a d ı r . B a h ç e k a p ı ve H a l i ç sahillerinde c a d d e y a n ı n d a n d a n t e l gibi süs-lü fakat, başınızı k a l d ı r m a d ı k ç a göremiyeceğiniz ka-dar yüksekliği insanı ezen; deniz y a n ı n d a n bir Ç i n duvarı gibi d u r a n çimento kılıklı binalar... Istanbulun tabiaten güzel yapılışının insan elile bozulmasıdır.

B ü t ü n bunların â m i l i olarak şunları tesbit edebi-liriz :

Y a p ı y a p a n ı n ve yaptıranın, güçleri yettiği k a d a r yüksek b i n a k u r m a k arzuları; inşa etmek hürriyetinin hudutsuzluğu; etraf, civar v e m u h i t hususiyetlerini gözetmeden b i n a y ı oturtmak, fazla ticaret ve k â r hır-sı, şehircilik bilgilerinin mefkudiyeti, disiplinsizlik ve bir imar p l â n ı n ı n mevcut olmayışı...

B u n d a n sonra; Istanbulun yeni y a p ı l a n n a z ı m p l â n ı ile b u gibi sakatlıkların izale edileceğini ve bun-lara m e y d a n verilmiyeceğini ü m i t etmekteyiz.

B u m e v z u üzerinde, meşhur şehir m i m a r ı H . J a n s e n ' i n takriben b u n d a n y i r m i beş sene evvel bir münasebetle geldiği lstanbula ait yazdığı bir makale-sinin, M e h m e t Z i y a n ı n İstanbul ve Boğaziçi kitabın-d a n bir hulâsasını b u r a y a alıyorum. B u fikirler, Is-t a n b u l u n o z a m a n k i şehircilik b a k ı m ı n d a n çehresini ve g ö r ü n ü ş ü n ü nisbeten tesbit edişi ve b u g ü n için d e d o ğ r u sayılan şehircilik kaidelerini taşıması itibarile alâkayı m u c i p t i r :

«Istanbulun u m u m î manzarasında, âli binalar ile k ü ç ü k evler arasında olan fark, insana bir aza-m e t hissi ika etaza-miştir. Sahilde bir iki katlı depolar ve ticarethaneler ve b u n l a r ı n fevkinde birkaç sıra ev göze çarpar. Evlerin alçaklığı, camilerin irtifaını belirtmeğe p e k iyi bir mikyas teşkil eder. Son sene-ler zarfında inşa edilen b ü y ü k binalar maatteessüf u m u m î m a n z a r a n ı n letafetini arttıracak mahiyette değildir. Bu gibi binalar, ne k a d a r çoğalırsa camile-rin azametli manzarasına o k a d a r halel gelir. Ağaç-lıkla m u h a t olan meşihat devairi gibi m a n z a r a n ı n azametini b o z m a d ı k t a n m a a d a bilâkis arttıran bina-lar p e k azdır. ( M a a l e s e f ; burası y a n d ı k t a n sonra yerine b u g ü n k u r u l a n enstitü binası buranın man-zarasını, güzelliğini, Süleymaniyeyi, Istanbulu öldür-m ü ş b u l u n öldür-m a k t a d ı r . )

C a m i l e r i n yüksekliklerile beraber, renklerinin beyaz olması etraflarında b ü y ü k ağaçlardan mürek-k e p bir yeşil çerçeve b u l u n m a s ı ve bu yeşil şeritle-rin b ü y ü k beyaz binalarla k ü ç ü k evler arasında bir (hattı fasıl) teşkil eylemesi şehrin letafetini teyit eylemektedir.

S o n z a m a n l a r d a H a l i ç sahilinde inşa edilmeğe başlanan beş altı katlı b i n a l a r asırların v ü c u d e ge-tirdiği b u lâtif manzaraları ihlâl e t m e k istidadını göstermektedir. K ö p r ü d e n b a k ı l d ı k t a b u binaların damlarile camilerin z e m i n i bir hat üzerine düşer; a r a d a k i bahçeli evlerden m ü r e k k e p m o z a i k gözden k a y b o l m a k t a d ı r . Meselâ, Süleymaniye camii sahil, deki ticaret depolarının d a m ı üzerinde b i n a edilmiş gibi görünür. B ö y l e giderse, İstanbul ciheti ikinci bir Beyoğlu (1) olacaktır.

(2)

a d a m l a r ı n u z u n boyluları öne, kısa boyluları arkaya d i z m e k k a d a r muzır ve manasızdır.

A l t ı katlı d a r bir bina yerine, ü ç katlı vâsi bina-lar y a p m a k pek çok fazla masrafı m u c i p o l m a z ve b u n u m ü m k ü n kılacak mücavir b o ş arsalar d a p e k çoktur. Birbirinden sonra camiler k u r a n sanatkârlar evvelden mevcut camilerden d a h a yüksek ve d a h a heybetli bir bina v ü c u d e getirmeğe çalışmamış, hit ile d a i m a sanatkârane bir â h e n k ve nisbet mu-hafaza ettirmişlerdir.» B u g ü n i m a r ı n a ve güzelleş-mesine çalışılan İstanbul; işte böylece bir çeyrek asırdanberi b o z u l u p çirkinleşen İstanbuldur.

D e v r i n m i m a r l ı k k a r a k t e r i :

Bu devrin m i m a r l ı k karakteri nedir? Eski ile kıyas edilebilir m i ? Evelemirde yeni ve eski değil, yalnız ( m i m a r l ı k ) sanatının nasıl ve ne o l d u ğ u n u ha-tırlamalıyız. B u n u k o m p r i m e olarak şöyle ifade et-mekte isabet vardır:

M i m a r l ı k , hayat demektir.

Sanatın m a n a ve m e f h u m u , hayatın ş ü m u l ü n e göre değişir. T a h a v v ü l , sanatta d e ğ i l ; y a ş a m a d a d ı r . A c a b a b u g ü n k ü y a ş a m a n ı n terakkisi ve ilerilik ka-rakteri yani, asrımızın bir (terakki asrı) oluşu; gü-n ü gü-n mimarisigü-ne de müterakki ve ileri m i m a r l ı k ve sanatı verebilir m i5. M i m a r l ı k t a , terakki var m ı d ı r ? K a t ' î birşey söylemek güçtür. Ç ü n k ü b u işin daya-nacağı nokta, ruhun meçhullerini ç ö z m e ğ e çalışan l â b o r a t u v a r ; h e n ü z karanlıktır. Mısırın ehramların-dan, Y u n a n mabetlerinden, T ü r k camilerinden., yir-m i n c i aşırın (beton z e v k i ) a c a b a d a h a hisli yir-m i d i r ? Bilinmez. Sanatta terakki ve galibiyet i d d i a oluna-maz.

Mısırın ehramları... dedikten sonra yirminci as-rın eserini h e n ü z bir istifham gibi görenler vardır. Bu-n u Bu-n sebebi şöyledir:

B u g ü n ü n mimarîsine karakter veren ne dinler, ne saltanat sadece ( d e m o k r a s i ) fikridir; halkçılık ev-safıdır. B u g ü n ü n m i m a r î endişesi ne dine hizmet için mabetler k u r m a k , ne d e krala y a r a n m a k için saraylar inşa etmekti; fakat, gayri sıhhî ve gayri fennî şart-lar altında hayatını harcayan k ö y l ü n ü n , amelenin, halkın dertlerine d e v a olacak güzel (mesken mimar-lığı) yapmaktır. B u r a d a k i mesken tabirini en geniş manasile a l m a l ı d ı r : O t u r u l a n ev, sergi evi, çalışma evi (bürolar ve devlet daireleri), adalet evi, posta evi... gibi. B ü t ü n b u n l a r d a gözetilen ve m i k y a s olarak m e v . zua ehemmiyet verdiren şey; ( m o d e r n insan) haya-tının isteklerini temindir. Bu m i m a r l ı k h a l k mimarlı-ğıdır.

Y i r m i n c i asrın m i m a r l ı ğ ı n d a tebellür h a l i n d e bu-lunan ve sanat tarihlerinin edasına u y g u n düşecek o-lan ( d e v r i n karakteristiği) işte b u d u r . Bu m i m a r l ı k için şöyle diyenler de olacaktır:

Y a m o n u m a n t a l i t e ?

Şimdilik b u n u k o n u ş m a k t a f a y d a yoktur.

î s t a n b u l d a p a n t e o n v e m e ç h u l asker â b i d e s i :

Bir gazete muharriri İstanbulun t a n z i m plânla-rını y a p a n şehirci m i m a r H . Prost'a s o r d u ğ u :

« — İstanbul gibi tarihî b i r şehirde bir p a n t e o n inşasını m u v a f ı k görüyor m u s u n u z ? »

Sualine iskât ettirici şöyle bir cevap almıştır. « — İstanbul sayısız T ü r k eserlerile vâsi bir p a n t e o n d u r . G e n ç T ü r k h ü k ü m e t i n i n b ü y ü k adam-larının p a n t e o n u ancak b ü y ü k A t a t ü r k ü n yaptığı A n k a r a d a kurulabilir.»

B u n u n gibi bir m ü d d e t evvel d e Îstanbulda ( M e ç h u l A s k e r ) âbidesi y a p m a k fikri ortaya atılmış ve hattâ yeri için d e y a l d ı z l ı kelimelerle süslü bir şe-k i l d e (gençliğin müteşe-kâsif b u l u n d u ğ u Beyazıt mey-d a n ı ) gösterilmişti.

M e ç h u l asker âbidesi, kurulacaksa yeri İstanbul değil, A n k a r a d ı r . O r a d a olsun bir d a n e d e îstanbul-d a bulunsun îstanbul-denilemez. Ç ü n k ü ( M e ç h u l asker) bir senboldür. B u şimdiye k a d a r ö l m ü ş b u l u n a n ve bun-d a n sonra bun-d a vatanları u ğ r u n bun-d a ölürken isimleri meç-hul kalacak olan b ü t ü n k a h r a m a n l a r ı n âbidesi olacak-tır. H e r m a h a l d e , vilâyette yaşadığı tarihî v a k ' a n ı n k a h r a m a n şehirlerine mahsus âbidelerini d i k m e k mü-nasiptir. Fakat, bunların hepsine birer birer ( M e ç h u l asker â b i d e s i ) denilmez. K e n d i isimleri vardır. Ça-n a k k a l e d e öleÇa-n askerleriÇa-n âbidesi v a r d ı r ; ismi ÇaÇa-nak- Çanak-kale şehitleri âbidesidir. A f y o n zaferinde ölenlerin âbidesi v a r d ı r ; ismi Z a f e r âbidesidir. D u m l u p ı n a r k a h r a m a n l a r ı n ı n hatırasını ebedileştirecek â b i d e var-d ı r ; ismi D u m l u p ı n a r âbivar-desivar-dir. Tayyarecilerin Îs-t a n b u l d a FaÎs-tihÎs-te âbideleri dikilmişÎs-tir; ismi Tayyare âbidesidir. V e b ü t ü n bu k a h r a m a n askerlerin temsil edilecekleri, birleşecekleri bir tek â b i d e v a r d ı r : O d a ; işte ( M e ç h u l A s k e r  b i d e s i ) dir. Bu, ö y l e her vilâ-yette k u r u l a m a z . Ç ü n k ü , temsilî mahiyeti itibarile, ( t e k ) olması l â z ı m d ı r ; yeri d e ( A n k a r a ) dır. T ı p k ı ; yaşayan millet mümessillerini t o p l a y a n bir tek meclis vardır, o n u n d a A n k a r a d a b u l u n d u ğ u gibi...

B u ; başka memleketlerde d e böyledir. F r a n s a , d a m e ç h u l asker mezarı Paristedir. A l m a n l a r ı n meç-hul askeri Berlinde yatar. Y u n a n l ı l a r ı n m e ç h u l asker âbidesi A t i n a d a d ı r . V e saire...

Devlet m e r k e z i n d e kurulması lâzımgelen bina ve âbidelerden, İstanbul için k o n u ş m a k âbestir.

B o ğ a z i ç i v e inşaat:

(3)

Bunların ergeç düzeltilmesini temenniden başka bir şey istenemez.

B u r a d a yalnız, Boğaziçinin hususiyet ve em-salsiz güezlliklerini yavaş yavaş kemiren, y u k a r ı d a saydığımız b ü y ü k hatalar k a d a r herkesin g ö z ü n e •çarpmadan, h i s s o l u n m a d a n işini gören bir kurt

var-dır:

Ç i m e n t o ve b e t o n u n suiistimali... A d a l a r ı n karakterini veren eski ahşap evlerin y a n ı n d a ç a m l a r arasında yeni yapılmış sırıtkan daz-lak binaları g ö r d ü n ü z m ü ? O r t a k ö y ü n Defterdar-b u r n u n d a o nefis ahşap sarayın yıkıntısı üzerine otur-tulan benzin deposu ve (yanındaki b e t o n d a n eve bakınız bir kere!. Beylerbeyinde, K a n d i l l i d e , Tarab-y a d a ve diğer B o ğ a z ı n sahillerindeki kültürsüz beton yığınlarına karşı k i n d u y m a m a k k a b i l m i d i r ? O gü-zelim Bebek k o y u n u m a h e v t m i ş o l a n cicili bicili se-fertası apartımanlara ne dersiniz?..

H a l b u k i B o ğ a z ı n eski evleri, yalıları B o ğ a z ı n tabiî v e vahşî güzelliğini nasıl beşerî k ı l m a k t a , nasıl d a arttırmaktadır. B u yalılar, b a z a n denizin üzerine kadar çıkmıştır. B o ğ a z ı n eski hususiyetlerinden biri de bu ( l e b i d e r y a ) oluşudur. V a k ı a b u g ü n , yalı yap-tıracak k a d a r geniş bütçeli ve geniş kad-rolu aile hayatını, b u zihniyet ve düşünceyi; hayatın yeni şekli, yeni düşüncesi ortadan kaldırmıştır- Eski İstanbulu ancak y a b a n c ı eski ressamların yaptığı gravürlerden seyrettiğimiz gibi Boğaziçindeki deni-ze cumbalarla ilerliyen beyaz, penbe, kırmızı... gibi frapan renklerini denize v u r a n y a l ı l a r d a n h e m e n b u g ü n k a l m a m ı ş gibidir. H e l e son z a m a n l a r d a Emir-gânda, Rumelihisarında, T a r a b y a d a tek tük k a l a n yalılar d a yıkıldıktan sonra, b u n l a r d a n p e k azı kal-mıştır. E l y e v m en m ü h i m yalılar: K ö ç e o ğ l u yalısı ve A m c a Hüseyinpaşa ( k ı r m ı z ı ) yahşidir. B u g ü n mev-cut b u l u n a n , bilhassa; m o d e r n m i m a r l ı k görüşüne d e çok u y g u n düşen b u iki yalının tamir ve muhafazası ve herhangi yol güzergâhı gibi vesilelerle tahrip edil-memesi millî bir borçtur. B u n l a r Boğaziçinin m i m a r i tarihinden k a l a n son misallerdir.

Y a p ı ve yollar k a n u n u sahilden on metrede tek kat ve otuz metreden iki katlı b i n a inşasına m ü s a a d e etmektedir. Boğaziçi b u h ü k ü m d e n hariç tutulmalı-dır. Ç ü n k ü b u y u k a r ı d a işaret ettiğimiz Boğaziçinin karakterini m a h v e d e n bir h ü k ü m d ü r .

Y a p ı l a c a k şehir p l â n ı n a göre, deniz kenarın-da alçak katlı (sahil ev) leri yapılması i m k â n ı dü-şünülmelidir. Y i n e sahilde halk için, u m u m î serbest sahalar, k o r d o n l a r terkedilmelidir. Z a n n e d e r i m bu, en iyi şekil olacaktır: Bir kısım b i n a , bir kısım yeşil-lik k o r d o n , bir kısım tarih parçası.. Bunların deni-ze vuracakları, iç açıcı, serinletici, aydınlık v e k o y u akisleri n e cazip bir m a n z a r a teşkil eder. B u bir p l â n , bir proje meselesidir. Fakat, asıl m ü h i m olan b u r a d a yapılacak inşaatın şekli, binaların stili ve renkleridir. Bir defa, a d i beton ve çimento ve beynelmilel piç ( k ü b i k ? ! ) y a p ı Boğaziçine girmemelidir.

T a r a b y a d a Tahsin S e r m e d i n apartımanı gibi, Taksimde, L â l e l i d e m o d a o l a n şekiller Boğaziçinde pek fena sırıtıyor. Sedat H a k k ı n ı n A n a d o l u sahilin-d e eski bir b i n a y ı transforme esahilin-derek versahilin-diği misal m u v a f f a k o l m u ş ve B o ğ a z a yaraşmıştır. B o ğ a z i ç i n d e yapılacak binaların ( m i m a r î tarz) m ı tesbit etmek üzere m ü s a b a k a y a p ı l m a l ı ve m i m a r l a r d a n , artist-lerden, tarihiçlerden m ü r e k k e p bir jüri tarafından seçim yapılmalıdır. B o ğ a z ı n tradisiyonel (ahşap tarzı inşa) sim diriltmeli ve m ü s a a d e edilmelidir. H i ç olmazsa bu m ü s a a d e y i sahil evlerinden esirgeme-melidir. K a n l ı c a d a kırmızı y a l ı d a o l d u ğ u veçhile pi-lotilerle deniz üzerine çıkılması d a çok artistik man-zaralar hasıl eder. Bu yalı t a m a m i l e m o d e r n mimar-lık konsepsiyonunda o l d u ğ u n d a n Boğaziçi inşaatına n ü m u n e ittihazına sezadır.

Referanslar

Benzer Belgeler

Otizmli bireyler anlık düşündükleri için ve istedikleri şeyleri elde etmek için anlamsız bağırmalar,ağlamalar,öfke nöbetleri vb durumlarda olabilirler.Bu gibi

[r]

Adreslerini değiştiren aboneler

Aşıklar, mertek- ler, kiremit altı tahtalarının değiştirilmesi ve bu- na zamimeten çatı bağlamalarının demir aksam ile raptı iktiza ederdi.. 9 — Pencere çerçeveleri

Özel anıtlarımızı ve bize tarih- ten mal olan mimarlık ve diğer sa- nat eserlerini daha bilimli ve daha esaslı koruyabilmek için; bir çok kollarda çalışan ayrı ayrı

Kaynağı bir şairdir, Anacreonte (İ. Aşkı yaşayan kişinin ancak soylu girişimlerde bulunabileceği; güzelliğin yol gösterici olduğu ve daha da ötesi, doğadaki

MATRA programlar kapsam ndaki “ KUR’un Kurumsal Yap n Güçlendirilmesi, Özürlüler için Geli mi Bir stihdam Stratejisi ve Mesleki Rehabilitasyon Projesi” nin faaliyet

[r]