• Sonuç bulunamadı

Giyim endüstrisinde örgüt içi iletişim ve gerçekleşme biçimleri

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Giyim endüstrisinde örgüt içi iletişim ve gerçekleşme biçimleri"

Copied!
202
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

GİYİM ENDÜSTRİSİ VE GİYİM SANATLARI EĞİTİMİ ANABİLİM DALI GİYİM SANATLARI EĞİTİMİ BİLİM DALI

GİYİM ENDÜSTRİSİNDE ÖRGÜT İÇİ İLETİŞİM

VE GERÇEKLEŞME BİÇİMLERİ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

DANIŞMAN

Yrd. Doç. Hatice Saadet BEDÜK

HAZIRLAYAN Betül ARKLAN

(2)

ÖNSÖZ

Bilindiği gibi, giyim endüstrisi insan unsurunun çok ön planda olduğu, ihmal edilmesi durumunda telafisi çok zor ya da imkansız olan bir örgütsel yapıya sahiptir. Bu endüstri dalında faaliyet gösteren firmalar, rakipleri nazarında kendisini farklı ve üstün bir konumda görmek, ürettiği ürünlerde ve gerçekleştirdiği etkinliklerde verimliliği ve kaliteyi sağlamak, kurum içerisinde sıcak ve yakın ilişkiler gerçekleştirmek, çalışanların kurumu benimseyerek onunla bütünleşmesini sağlamak için örgüt içi iletişimi bütün biçimleriyle beraber firma içerisinde etkin ve faal kılmak durumundadırlar.

Örgüt içi iletişim, firma içerisinde görev yapan en alt düzeydeki işgörenden en üst düzeydeki yöneticiye dek tüm çalışanların kurumun faaliyetleri de dahil olmak üzere kuruma ilişkin her türlü konuda sağlıklı bir biçimde bilgilenmesini temin etmektedir. Böylece kuruma, yöneticiye ya da çalışana ilişkin gereksiz önyargılardan, yanlış ya da eksik bilgilerden kurumca uzaklaşılması sağlanmaktadır. İhmal edilmesi durumunda ise kurumsal bütünlük yerini kurumsal kaosa, sıcak yakın ilişkiler yerini önyargılara ve husumete, verimlilik ve kalite de yerini verimsizliğe ve kalitesizliğe bırakmaktadır.

İşte tüm bu nedenlerden ötürü örgüt içi iletişimin giyim endüstrisi için çok büyük önem taşıdığı inancıyla hazırlanan bu çalışma, örgüt içi iletişimin pratikte giyim firmalarında ne düzeyde olduğunun ortaya konulması bağlamında sahaya uygulanmış olup, mevcut durumun bizzat tarafımdan yerinde görülmesine de fırsat vermiştir.

Bu anlamda böyle bir çalışmanın hazırlanmasında bana önderlik eden ve benden ilgisini hiç esirgemeyen başta danışmanım Yrd. Doç. Hatice Saadet Bedük’e, çalışmanın her aşamasında bilgi ve tecrübelerinden yararlandığım canım eşim Arş. Gör. Ümit Arklan’a ve bugünlere gelmemi sağlayan sevgili aileme teşekkürü bir borç bilirim.

(3)

ÖZET

Bütün endüstri dallarında olduğu gibi giyim endüstrisinde de örgüt içi iletişim büyük önem taşımakta, hatta giyim endüstrisinde insan unsuru diğer endüstri dallarına nazaran daha ön planda olduğu için örgüt içi iletişimin taşımış olduğu bu önem daha da artmaktadır. Söz konusu bu önemden yola çıkarak giyim endüstrisinde örgüt içi iletişimin amaçlarını, yararlarını, gerçekleşme biçimlerini, etkilendiği faktörleri ve kullanılan örgütsel iletişim araçlarını Konya ve Ankara örneğinde ortaya koymayı amaçlayan bu çalışma üç bölümden meydana gelmektedir.

Çalışmada öncelikle tüm yönleriyle giyim endüstrisi ele alınmakta, daha sonra örgüt içi iletişim ve gerçekleşme biçimleri ayrıntılı şekilde açıklanmaya çalışılmakta ve en sonunda da bu bölümlerden elde edilen veriler doğrultusunda Konya ve Ankara örneğinde gerçekleştirilen alan araştırmasının sonuçları yer almaktadır.

Çalışmada; giyim endüstrisinde çalışan kişilerin örgüt içi iletişimin amaçlarına, sağladığı yararlara, gerçekleşme biçimlerine, etkilendiği faktörlere ve örgütsel iletişim araçlarının kullanılma sıklığına ilişkin verilen cevaplardan elde edilen bulgular tablolaştırılarak değerlendirilmektedir.

Bunun yanı sıra, örgüt içi iletişim biçimleri kurumda çalışılan birim, kurumda görev yapılan süre, çalışanların cinsiyeti, yaşı, eğitim düzeyi ve aylık geliri ile karşılaştırmaya tabi tutularak tablolar halinde sunulmakta ve elde edilen sonuçlar değerlendirilmektedir.

Sonuç olarak, giyim endüstrisinde örgüt içi iletişimin çok etkin bir şekilde kullanılmadığı, ondan gerekli şekilde yararlanılmadığı ortaya çıkmaktadır.

(4)

ABSTRACT

As with all industry branches, internal communicatinon is of vital importance in the clothing industry too, furthermore, because the human factor in the clothing industry is more in the foreground, this importance has special consequences. Thus, this study aims to explore in three parts the internal communication objectives, it’s uses, it’s realization forms, the factors affecting the communication process, and the means used in internal communication on the cases of clothing manufacturing organisations in Ankara and Konya.

Firstly, the clothing industry is introduced with it’s all aspects, then the internal communication processes are studied in detail, and on the data obtained in these parts, a survey analysis is conducted on the cases of clothing manufacturers in Konya and Ankara.

The study has surveyed the staff for the organisational communication goals, the benefits gained by organisational communication, it’s forms of occurance, factors with effects on the communication process, the using frequency of the means of organisational communication and the findings are tabulated for analysis.

Further, organisational communication forms are compared on the variables of the organisational unit, the working period in the organisation, gender, age, educational level and the monthly income and the relations are analysed on their implications.

As a result, it is found that organisational communication in not used very effectively in the clothing industry and that the full potential is not exploited appropriately.

(5)

İÇİNDEKİLER Sayfa No ÖNSÖZ……….………..i ÖZET……….ii ABSTRACT……….………iii İÇİNDEKİLER………..………..iv

TABLOLAR VE ŞEKİLLER LİSTESİ………xi

GİRİŞ……….…1

BİRİNCİ BÖLÜM GİYİM ENDÜSTRİSİ: KAVRAM VE AÇIKLAMALAR 1.1. Kavramsal Çerçeve………..3

1.2. Tarihsel Gelişim Süreci………...…5

1.2.1. Dünyadaki Gelişim Süreci……….……5

1.2.2. Türkiye’deki Gelişim Süreci………..……...8

1.3. Türk Giyim Endüstrisinin Yapısı………..…10

1.4. Giyim Endüstrisinin İşleyişi………..15

1.5. Giyim Endüsrisinin Sahip Olduğu Özellikler………...…….18

1.6. Karşılaşılan Sorunlar……….………21

1.6.1. Bankalarla İlgili Sorunlar………...….21

1.6.2. Kayıt Dışı Ekonomi ile İlgili Sorunlar………..…..22

1.6.3. İthalatla İlgili Sorunlar………..……..23

1.6.4. İhracatla İlgili Sorunlar………24

1.6.5. İstihdam ve Ücretlerle İlgili Sorunlar………..25

1.6.6. Maliyetle İlgili Sorunlar………..………26

1.6.7. Tanıtım ve Pazarlama Sorunları……….…….27

(6)

Sayfa No

1.7. Firma Çeşitleri………...………30

1.7.1. Atölyeler………..31

1.7.2. Küçük ve Orta Boy İşletmeler………...………..31

1.7.3. Fabrikasyon Üretim Yapan İşletmeler………...………..32

1.8. Ülkemiz Açısından Giyim Endüstrisinin Önemi………...……32

1.9. Ülkemiz Açısından Giyim Endüstrisinin İthalat Durumu……….……34

1.10. Ülkemiz Açısından Giyim Endüstrisinin İhracat Durumu………….……….37

1.11. Ülkemiz Giyim Endüstrisinin İstihtam Yapısı………..…..39

1.12. Ülkemiz Giyim Endüstrisinin Geleceği………...…………41

1.13. Türkiye’nin Giyim Endüstrisi Açısından Dünyadaki Durumu………...……44

1.14. Ülkemiz Giyim Endüstrisi İçin Yapılması Gerekenler………..…….47

İKİNCİ BÖLÜM ÖRGÜT İÇİ İLETİŞİM: KAVRAM VE AÇIKLAMALAR 2.1. Kavramsal Çerçeve………..…………..56

2.2. Örgüt İçi İletişimin Amacı……….59

2.3. Örgüt İçi İletişimin Sağladığı Yararlar……….……….60

2.3.1. Empati Kazandırmak………...…………60

2.3.2. Örgütsel Eşgüdümü Sağlamak ve Çatışmaları En Aza İndirmek…...….62

2.3.3. Kurumsal kimlik ve imaj oluşumuna ve gelişmesine katkıda bulunmak...66

2.3.4. Örgütün devamlılığını sağlamak ve gelişmesine katkıda bulunmak...…68

2.3.5. Çalışanların örgütü benimsemesini sağlamak ………...…….72

2.4. Örgüt İçi İletişimi Etkileyen Faktörler……….……….75

2.4.1. Örgütün kültürü………...………75

(7)

Sayfa No

2.4.3. Örgütsel Semboller………..………78

2.4.4. Örgütün Başında Bulunan Lider……….……….78

2.4.5. Yöneticilerin Tutum ve Davranışları………..………….79

2.4.6. Astların Tutum ve Davranışları………...………79

2.4.7. Örgütün Boyutu……….………..80

2.4.8. Örgütün Teknolojik İmkanları………...………..81

2.4.9. Örgütsel Denetim Mekanizmaları……….……..81

2.4.10. Örgütsel Amaçlara Uygunluk………82

2.5. Örgüt İçi İletişim Biçimleri………..……….82

2.5.1. Biçimsel İletişim………..82

2.5.1.1. Yatay İletişim……….83

2.5.1.2. Dikey İletişim………...…………..85

2.5.1.2.1. Yukarıdan Aşağıya İletişim………85

2.5.1.2.2. Aşağıdan Yukarıya İletişim………..…..86

2.5.1.3. Çapraz İletişim………..………..87

2.5.2. Biçimsel Olmayan İletişim (Dedikodu)………..……….89

2.6. Örgüt İçi İletişim Ağları………92

2.7. Örgütlerde İletişim Araçları………..………95

2.7.1. Tek Yönlü İletişim Araç ve Yöntemleri………..96

2.7.1.1. Örgüt İçi Süreli Yayınlar………..………..96

2.7.1.2. Broşür, Bülten, El Kitapları ve Diğerleri………...……….97

2.7.1.3. Mektuplar……….100

2.7.1.4. Afişler ve Duyuru Panoları………..……….101

2.7.1.5. Dilek Kutuları………..……….102

(8)

Sayfa No

2.7.1.7. Telefon Enformasyonu……….104

2.7.1.8. Kapalı Devre Radyo ve Televizyon……….105

2.7.2. Çift Yönlü İletişim Araç ve Yöntemleri………..…..106

2.7.2.1. Danışma ve İşgörenlerle İlişki Büroları………...………106

2.7.2.2. Üst Düzey Yöneticilerin Bölümleri Ziyaretleri…………...….107

2.7.2.3. İşgörenlerin Ailelerine Yönelik İletişim……….……..107

2.7.2.4. Görüşme Yöntemi………108

2.7.2.5. Toplantılar………...………..110

2.8. Konu ile İlgili Araştırmalar……….………112

2.9. Problem Cümlesi………...………..112 2.10. Alt Problemler………..……….112 2.11. Araştırmanın Amacı………..………113 2.12. Araştırmanın Önemi………..114 ÜÇÜNCÜ BÖLÜM YÖNTEM 3.1. Araştırmanın Yöntemi……….………115 3.2. Evren ve Örneklem………..…………115 3.2.1. Sosyo-Demografik Özellikler………...….115

3.2.1.1. Araştırmaya Katılanların Cinsiyeti……….…..115

3.2.1.2. Araştırmaya Katılanların Yaş Durumu……….116

3.2.1.3. Araştırmaya Katılanların Aylık Ortalama Geliri…………..…116

3.2.1.4. Araştırmaya Katılanların Eğitim Düzeyi……….…….117

3.2.1.5. Araştırmaya Katılanların Medeni Durumu……….…..118

3.2.2. Çalışılan Kuruma İlişkin Özellikler……….…..118

(9)

Sayfa No 3.2.2.2. Araştırmaya Katılanların Çalıştıkları Kurumdaki Birimi….…119

3.2.2.3. Araştırmaya Katılanların Kurumda Çalışma Süreleri………..119

3.3. Sayıtlılar………..………120

3.4. Kapsam ve Sınırlılıklar………..……..120

3.5. Veri Toplama ve Analiz Tekniği………..………..…….120

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM GİYİM ENDÜSTRİSİNDE ÖRGÜT İÇİ İLETİŞİM VE GERÇEKLEŞME BİÇİMLERİNE YÖNELİK BULGULAR 4.1. Giyim Endüstrisinde Örgüt İçi İletişimin Amaçlarına Ulaşma Düzeyi…..….122

4.2. Giyim Endüstrisinde Örgüt İçi İletişimin Sağladığı Faydalar………….……123

4.3. Giyim Endüstrisinde Örgüt İçi İletişim Biçimlerinin Gerçekleşme Sıklığı....124

4.4. Giyim Endüstrisinde Söylentiye (Dedikoduya) İlişkin Özellikler………..…125

4.4.1. Söylentinin (Dedikodunun) Çıkma Düzeyi………..……….125

4.4.2. Söylentinin (Dedikodunun) Çıkma Nedeni……….……..126

4.5. Giyim Endüstrisinde Örgüt İçi İletişimi Etkileyen Faktörler………….…….126

4.6. Giyim Endüstrisinde Örgütsel İletişim Araçlarının Kullanılma Sıklığı….….127 4.7. Araştırmaya Katılanların Görev Yaptıkları Birimler ile Örgüt İçi İletişim Biçimlerinin Gerçekleşme Sıklığına İlişkin Verilen Cevapların Karşılaştırılması………129

4.7.1. Yatay İletişim Açısından……….………..129

4.7.2. Yukarıdan Aşağıya İletişim Açısından………..…………130

4.7.3. Aşağıdan Yukarıya İletişim Açısından……….……….131

4.7.4. Çapraz İletişim Açısından……….132

(10)

Sayfa No 4.8. Araştırmaya Katılanların Kurumda Görev Yaptığı Süre ile Örgüt İçi İletişim

Biçimlerinin Gerçekleşme Sıklığına İlişkin Verilen Cevapların

Karşılaştırılması………...………….134

4.8.1. Yatay İletişim Açısından……….………..134

4.8.2. Yukarıdan Aşağıya İletişim Açısından………..…………135

4.8.3. Aşağıdan Yukarıya İletişim Açısından……….……….136

4.8.4. Çapraz İletişim Açısından………...………..138

4.8.5. Söylenti (Dedikodu) Açısından……….139

4.9. Araştırmaya Katılanların Cinsiyeti ile Örgüt İçi İletişim Biçimlerinin Gerçekleşme Sıklığına İlişkin Verilen Cevapların Karşılaştırılması…..…..140

4.9.1. Yatay İletişim Açısından………..………..……140

4.9.2. Yukarıdan Aşağıya İletişim Açısından………...…..……..141

4.9.3. Aşağıdan Yukarıya İletişim Açısından………..……….141

4.9.4. Çapraz İletişim Açısından………..…………142

4.9.5. Söylenti (Dedikodu) Açısından………...…..……….143

4.10. Araştırmaya Katılanların Yaşı ile Örgüt İçi İletişim Biçimlerinin Gerçekleşme Sıklığına İlişkin Verilen Cevapların Karşılaştırılması………..………144

4.10.1. Yatay İletişim Açısından……….……….144

4.10.2. Yukarıdan Aşağıya İletişim Açısından………...………..145

4.10.3. Aşağıdan Yukarıya İletişim Açısından………...……..147

4.10.4. Çapraz İletişim Açısından………..…………..148

4.10.5. Söylenti (Dedikodu) Açısından………..…………..149

4.11. Araştırmaya Katılanların Eğitim Düzeyi ile Örgüt İçi İletişim Biçimlerinin Gerçekleşme Sıklığına İlişkin Verilen Cevapların Karşılaştırılması……....150

4.11.1. Yatay İletişim Açısından………..………150

(11)

Sayfa No

4.11.3. Aşağıdan Yukarıya İletişim Açısından……….……153

4.11.4. Çapraz İletişim Açısından………154

4.11.5. Söylenti (Dedikodu) Açısından………155

4.12. Araştırmaya Katılanların Aylık Geliri ile Örgüt İçi İletişim Biçimlerinin Gerçekleşme Sıklığına İlişkin Verilen Cevapların Karşılaştırılması...…….156

4.12.1. Yatay İletişim Açısından……….………….156

4.12.2. Yukarıdan Aşağıya İletişim Açısından………...………..158

4.12.3. Aşağıdan Yukarıya İletişim Açısından……….………159

4.12.4. Çapraz İletişim Açısından………160

4.12.5. Söylenti (Dedikodu) Açısından………161

BEŞİNCİ BÖLÜM SONUÇ VE ÖNERİLER 5.1. Sonuç………..……….163 5.2. Öneriler………168 KAYNAKÇA……….169 EKLER……….………….186 Ek 1: Anket Formu……….186

(12)

TABLOLAR VE ŞEKİLLER LİSTESİ Tablolar:

Tablo no Tablo Adı Sayfa No

Tablo 1 Araştırmaya Katılanların Cinsiyete Göre Dağılımı ...116

Tablo 2 Araştırmaya Katılanların Yaş Duruma Göre Dağılımı ...116

Tablo 3 Araştırmaya Katılanların Aylık Ortalama Gelire Göre Dağılımı...117

Tablo 4 Araştırmaya Katılanların Eğitim Düzeyine Göre Dağılımı...117

Tablo 5 Araştırmaya Katılanların Medeni Duruma Göre Dağılımı...118

Tablo 6 Araştırmaya Katılanların Çalıştıkları Kurumdaki Görevlere Göre Dağılımı ...118

Tablo 7 Araştırmaya Katılanların Çalıştıkları Kurumdaki Birime Göre Dağılımı ...119

Tablo 8 Araştırmaya Katılanların Kurumda Çalışma Sürelerine Göre Dağılımı...119

Tablo 9 Örgüt İçi İletişimin Amaçlarına Ulaşma Düzeyi ...122

Tablo 10 Örgüt İçi İletişimin Sağladığı Faydalar...124

Tablo 11 Örgüt İçi İletişim Türleri ...125

Tablo 12 Söylentinin (Dedikodunun) Çıkma Düzeyi ...125

Tablo 13 Söylentinin (Dedikodunun) Çıkma Nedeni...126

Tablo 14 Örgüt İçi İletişimi Etkileyen Faktörler...126

Tablo 15 Örgütsel İletişim Araçlarının Kullanılma Sıklığı ...128

Tablo 16 Araştırmaya Katılanların Görev Yaptıkları Birim ile Yatay İletişimin Gerçekleşme Sıklığının Karşılaştırılması ...129

Tablo 17 Araştırmaya Katılanların Görev Yaptıkları Birim ile Yukarıdan Aşağıya İletişimin Gerçekleşme Sıklığının Karşılaştırılması...130 Tablo 18 Araştırmaya Katılanların Görev Yaptıkları Birim ile Aşağıdan

(13)

Sayfa No Tablo 19 Araştırmaya Katılanların Görev Yaptıkları Birim ile Çapraz

İletişimin Gerçekleşme Sıklığının Karşılaştırılması ...132 Tablo 20 Araştırmaya Katılanların Görev Yaptıkları Birim ile Söylenti

(Dedikodu) Düzeyinin Karşılaştırılması ...133 Tablo 21 Araştırmaya Katılanların Görev Yaptığı Süre ile Yatay

İletişimin Gerçekleşme Sıklığının Karşılaştırılması ...134 Tablo 22 Araştırmaya Katılanların Görev Yaptığı Süre ile Yukarıdan

Aşağıya İletişimin Gerçekleşme Sıklığının Karşılaştırılması...136 Tablo 23 Araştırmaya Katılanların Görev Yaptığı Süre ile Aşağıdan

Yukarıya İletişimin Gerçekleşme Sıklığının Karşılaştırılması.137 Tablo 24 Araştırmaya Katılanların Görev Yaptığı Süre ile Çapraz

İletişimin Gerçekleşme Sıklığının Karşılaştırılması ...138 Tablo 25 Araştırmaya Katılanların Görev Yaptığı süre ile Söylenti

(Dedikodu) Düzeyinin Karşılaştırılması ...139 Tablo 26 Araştırmaya Katılanların Cinsiyeti ile Yatay İletişimin

Gerçekleşme Sıklığının Karşılaştırılması...140 Tablo 27 Araştırmaya Katılanların Cinsiyeti ile Yukarıdan Aşağıya

İletişimin Gerçekleşme Sıklığının Karşılaştırılması ...141 Tablo 28 Araştırmaya Katılanların Cinsiyeti ile Aşağıdan Yukarıya

İletişimin Gerçekleşme Sıklığının Karşılaştırılması ...142 Tablo 29 Araştırmaya Katılanların Cinsiyeti ile Çapraz İletişimin

Gerçekleşme Sıklığının Karşılaştırılması...142 Tablo 30 Araştırmaya Katılanların Cinsiyeti ile Söylenti (Dedikodu)

Düzeyinin Karşılaştırılması ...143 Tablo 31 Araştırmaya Katılanların Yaşı ile Yatay İletişimin

Gerçekleşme Sıklığının Karşılaştırılması...144 Tablo 32 Araştırmaya Katılanların Yaşı ile Yukarıdan Aşağıya

(14)

Sayfa No Tablo 33 Araştırmaya Katılanların Yaşı ile Aşağıdan Yukarıya

İletişimin Gerçekleşme Sıklığının Karşılaştırılması ...147 Tablo 34 Araştırmaya Katılanların Yaşı ile Çapraz İletişimin

Gerçekleşme Sıklığının Karşılaştırılması...148 Tablo 35 Araştırmaya Katılanların Yaşı ile Söylenti (Dedikodu)

Düzeyinin Karşılaştırılması ...149 Tablo 36 Araştırmaya Katılanların Eğitim Düzeyi ile Yatay İletişimin

Gerçekleşme Sıklığının Karşılaştırılması...151 Tablo 37 Araştırmaya Katılanların Eğitim Düzeyi ile Yukarıdan

Aşağıya İletişimin Gerçekleşme Sıklığının Karşılaştırılması...152 Tablo 38 Araştırmaya Katılanların Eğitim Düzeyi ile Aşağıdan

Yukarıya İletişimin Gerçekleşme Sıklığının Karşılaştırılması.153 Tablo 39 Araştırmaya Katılanların Eğitim Düzeyi ile Çapraz

İletişimin Gerçekleşme Sıklığının Karşılaştırılması ...154 Tablo 40 Araştırmaya Katılanların Eğitim Düzeyi ile Söylenti

(Dedikodu) Düzeyinin Karşılaştırılması ...155 Tablo 41 Araştırmaya Katılanların Aylık Geliri ile Yatay İletişimin

Gerçekleşme Sıklığının Karşılaştırılması...157 Tablo 42 Araştırmaya Katılanların Aylık Geliri ile Yukarıdan Aşağıya

İletişimin Gerçekleşme Sıklığının Karşılaştırılması ...158 Tablo 43 Araştırmaya Katılanların Aylık Geliri ile Aşağıdan Yukarıya

İletişimin Gerçekleşme Sıklığının Karşılaştırılması ...159 Tablo 44 Araştırmaya Katılanların Aylık Geliri ile Çapraz İletişimin

Gerçekleşme Sıklığının Karşılaştırılması...160 Tablo 45 Araştırmaya Katılanların Aylık Geliri ile Söylenti

(Dedikodu) Düzeyinin Karşılaştırılması ...161

(15)

Şekiller:

Şekil No Şekil Adı Sayfa No

Şekil 1 Üretim Adımları...17 Şekil 2 İletişim Ağları...94 Şekil 3 İletişim Ağlarının Üstün ve Sakıncalı Yönleri ...95

(16)

GİRİŞ

Gelişmekte olan her ülkede olduğu gibi, Türkiye’de de tekstil endüstrisi, buna bağlı olarak da hazır giyim ve konfeksiyon sektörü ilk kurulan sanayi dallarından birisidir (Yazıcıoğlu ve Ark., 1993:262). Genel bir ifadeyle giyim endüstrisi olarak isimlendirebileceğimiz bu endüstri dallarının Türkiye ekonomisi için vazgeçilmesi mümkün olmayan bir önemi bulunmaktadır.

Giyim endüstrisinin temel özelliği diğer endüstri dallarına nazaran çok hızlı bir değişim gösteren, sürekli yenilikler gerektiren bir ürün yapısına sahip olmasıdır. Bunun için de giyim endüstrisinde faaliyet gösteren firmaların içerisinde yer alan bölümlerin ve bu bölümlerde görev yapan çalışanların birbirleriyle sürekli iletişim halinde olmaları, örgüt içi iletişime gereken hassasiyeti göstermeleri gerekmektedir.

Çünkü örgütsel iletişim, örgüt yönetiminin en önemli aracı olup planlama, koordinasyon, karar verme, güdüleme ve kontrol işlevlerinin yürütülmesinde etkin bir rol oynamaktadır (Gürgen, 1997:63). Bir örgütte örgüt içi iletişimin düzeyi ile kişilerin ve bölümlerin aktifliği arasında doğru bir orantı vardır. Bu nedenle de giyim endüstrisinde örgüt içi iletişim ihmal edilemeyecek bir özelliğe sahiptir.

Bu doğrultuda giyim endüstrisinde örgüt içi iletişimin mevcut durumunu, gerçekleşme biçimlerini, sahip olduğu amaçları, sağladığı yararları, etkilendiği faktörleri ve yararlandığı araçları ortaya koymaya çalışan bu çalışma üçü teorik, biri uygulama olmak üzere toplam üç bölümden meydana gelmektedir.

Çalışmanın birinci bölümünde giyim endüstrisi konusu işlenmekte, bu doğrultuda giyim endüstrisinin kavramsal çerçevesi ve tarihsel süreç içerisinde ülkemizde ve dünyada geçirmiş olduğu değişiklikler ortaya konulduktan sonra, nasıl bir yapıya ve işleyişe sahip olduğuna, ne tür özellikleri bünyesinde taşıdığına ve ne gibi sorunlarla karşı karşıya kaldığına değinilmekte, ülkemiz açısından taşıdığı önem, ülkemizin bu alandaki ithalat ve ihracat durumu, istihdam yapısı, geleceği, dünyadaki durumu ve ülkemiz giyim endüstrisi için yapılması gerekenler açıklanmaya çalışılmaktadır.

Çalışmanın ikinci bölümünde örgüt içi iletişim konusu ele alınmakta, bu çerçevede örgüt içi iletişimin kavramsal çerçevesi, sahip olduğu amaçlar, sağlamış olduğu yararlar ve etkilendiği faktörler açıklanmakta, örgüt içi iletişim türleri, örgüt içi iletişim ağları ve örgütsel iletişim araçları ortaya konulmaya çalışılmaktadır.

(17)

Çalışmanın üçüncü bölümünde araştırmanın yöntemi açıklanmakta, bu doğrultuda problem cümlesi, alt problemler, araştırmanın amacı, önemi, yöntemi, evren ve örneklem, sayıltılar, kapsam ve sınırlılıklar ve veri toplama tekniğine ilişkin bilgiler verilmektedir.

Çalışmanın dördüncü ve son bölümünde ise, teorik olan ilk üç bölümde ele alınan bilgiler doğrultusunda giyim endüstrisinde örgüt içi iletişimin amaçlarını, yararlarını, gerçekleşme biçimlerini, etkilendiği faktörleri ve kullanılan örgütsel iletişim araçlarını tespit ederek örgüt içi iletişimin giyim endüstrisindeki mevcut durumunu ortaya koymak amacıyla bir alan araştırması yapılmıştır.

(18)

BİRİNCİ BÖLÜM

GİYİM ENDÜSTRİSİ: KAVRAM VE AÇIKLAMALAR 1.1. Kavramsal Çerçeve

İnsanların bedenlerini örtmek amacıyla kullanılan giysiler, aksesuarlar ve bunların kullanım biçimlerine giyim denilmektedir (Önge, 1995:1). İnsan hayatı ile başlayan, cinsiyet, kültür, coğrafi bölge ve tarihsel çağlara göre farklılıklar arz eden, maddi kültürün en dolaysız unsurlarından ve kolayca görülür parçalarından birisi olan giyim, giysi modaları ve tasarımdan soyutlanamayan bir ihtiyaçtır. Bunun yanı sıra giyim, kullananın kişiliğine ilişkin çevresine mesaj veren bir bireysel dışa vurum aracı (Aydın ve Çakar, 1993:267), bir psikolojik tatmin öğesi, hatta bazen bir sosyal statü göstergesidir.

Moda akımlarını üzerinde taşıyan kısmen ucuz ve kolay bir giyim biçimi (Vural, 1994b:159) olan hazır giyimi iki kelime ile ifade etmek gerekirse, bir işi bireysel olarak değil ortaklaşa olarak tamamlamaktır (Lokmanoğlu, 1992:1). Başka bir ifadeyle hazır giyim, belirli ölçüler doğrultusunda seri şekilde gerçekleştirilen ve alıcının ölçülerine göre satılan, gerektiği zaman birkaç küçük rötuşla müşterinin bedenine uydurabilinen giysidir (Lokmanoğlu, 1992:1). Yani hazır giyimde mevcut ürünü yerinde görme, seri şekilde farklı beden ölçülerine göre üretilmiş olan çeşitler içerisinden birisini beğenme söz konusudur. Bu, hazır giyimin temel niteliklerinden bir tanesidir.

Hazır giyim, söz konusu bu niteliğiyle çok geniş kitlelere hitap etmektedir. Çünkü hazır giyimde, kişinin giyimde hangi modeli seçeceği, ne kadar kumaş alacağı, kime ve kaça diktireceği, sorunları halledilmiş; görüp beğenme, deneme ve aynı anda giyinme zevki ve rahatlığının yaşanması temin edilmiş olmaktadır (Vural, 1994b:159-160; Lokmanoğlu, 1992:1). Yani hazır giyimde kişiye özel bir tasarım ve model uygulaması söz konusu olmamakta, kişi daha önce seri halde üretilmiş olan mamullerden kendine ve zevkine uygun olanı seçmektedir. Bu durum hazır giyim için hem bir avantaj hem de bir dezavantaj olarak kabul edilebilir.

Şöyle ki, hazır giyimde kişiye özel bir uygulama olmadığı için kişi mevcut mamullerden birisini kendisi için beğenmek ve tercih etmek durumunda kalmaktadır. Hazır giyimin bu yönü bir dezavantaj olarak görülebilir. Ancak aynı zamanda hazır giyim üretimi işletme bazında yapıldığı için kişiye daha çok model ve seçenek sunabilme ve söz konusu bu seçenekleri gerek zaman ve gerekse para yönünden daha ucuza mal edebilme özelliğine sahiptir. Bu özelliği ise bir avantaj olarak değerlendirilebilir.

(19)

Bu doğrultuda, hazır Giyim ve Konfeksiyon Endüstrisi insanların giyinme gereksinimini karşılamaya dönük çeşitli eşyaların yapımını konu alan geniş bir sektördür (Vural, 1994b:159). Tekstil sektörünün dikey entegrasyonunun son halkasını meydana getiren hazır giyim sektörü, elyaftan başlayarak kumaş halini alan üretim akışını seri bir biçimde tüketicisinin kullanabileceği ürün haline getiren bir imalat dalı (İlkin, 1993:223) olup, temel girdisini örme alt sektörü için iplik, dokuma alt sektörü için ise çeşitli kumaşlar teşkil etmektedir (Parıltı, 1993:215). Bu sektör de dahil olmak üzere giyimle ilgili bütün dalları (deri, pamuklu, yünlü vb.) genel anlamda giyim sektörü ya da giyim endüstrisi olarak adlandırmak mümkündür. Giyim endüstrisi için temel kavramlardan birisi de modadır.

Sezon sonrası kendi kendine sezonun yeniden oluşturulması olarak tanımlanan moda (Brevik, 2006:11), dünya hazır giyim endüstrisine yön veren faktörlerden birisidir. Moda dünyası günümüzde büyük tekstil kuruluşları tarafından yönlendirilmektedir (Özenç, 1986b:11). Yetişkinlik çağındaki sosyal aktivitelerde akranın giysiyi onaylamasının arkadaş gurubundan dışlanmada ya da kabul edilmede önemli olabileceği (Lee, 2006:20) düşünüldüğünde modanın önemi daha çok ortaya çıkmaktadır. Moda hususundaki hızlı değişim ve yeniliklere uygun hazır giyim ürünleri üreten işletmeler, esas itibariyle İtalya ve Fransa gibi gelişmiş tekstil endüstrilerine sahip ülkelerde bulunmaktadır. Gelişmekte olan ülkelerdeki hazır giyim üreticileri dünya modasını yönlendirme imkanından yoksun oldukları için, geniş oranda taklit etme yoluna gitmektedirler (Özenç, 1986b:11). Bununla birlikte, hazır giyim endüstrisinde, modaya dönük yeniliklerin büyük bir bölümü boya, baskı ve apre ile oluşturulmaktadır. Modacılar, 20/1 karde iplikle örülmüş bir süprem kumaşı, boya ve apre oyunları ile şekilden şekle sokup, aynı temel ham kumaştan birçok değişik mamul kumaş temin etmekte (İnce, 1993:194), bir moda akımı ortaya çıkarmaktadırlar. Zaten, hazır giyim ürünlerinde diğer ürünlere nazaran markanın daha fazla öneme sahip olması, ürünler arası rekabetin şiddetini artıran moda akımlarının hazır giyim ürünlerinde daha hızlı değişmesinden kaynaklanmaktadır (Gönen ve Özgen, 1993:259). Meydana gelen bu hızlı değişimde büyük markalar belirleyici bir rol üstlenmekte o sezon revaçta olacak renklerin, desenlerin, kumaşların, kesimlerin belirlenmesinde büyük bir etken olmaktadır.

Bu anlamda, giysi modaları (Aydın ve Çakar, 1993:267):

- Daha önceki dönemlere ait giysi tarzlarından faydalanarak tarihsel devamlılığı temin etmekte,

(20)

- Tarihsel devamlılık içinde etkilendiği dönemlere ait giysi tarzlarını toplumun değişimi doğrultusunda modern bir yorumla tüketici beğenisine sunmakta,

- Sosyal ve kültürel değerler temelinde inanların müşterek zevkler oluşturması ve bu zevkleri paylaşma olgusunu temin ederek giyimde evrenselleşmeyi yönlendirmektedir.

1.2. Tarihsel Gelişim Süreci

Giyim endüstrisinin tarihsel gelişim sürecini ele alırken, dünyadaki ve ülkemizdeki gelişimi olmak üzere konuya iki boyutta yaklaşmak dünya ile ülkemizi karşılaştırma imkanı sağlaması açısından önemlidir. Bu nedenle öncelikle giyim endüstrisinin dünyadaki tarihsel gelişimine değinilecek, daha sonra ise ülkemizdeki mevcut gelişim durumu incelenecektir.

1.2.1. Dünyadaki Gelişim Süreci

İnsanların ne zaman giyinmeye başladıklarına ilişkin tam bir tespit yapılamamakla beraber, ilk giysilere İsa’dan üç bin yıl önceleri rastlanmaktadır (Aydın ve Çakar, 1993:267). İnsanlar eski çağlarda giyim gereksinimlerini hayvan derilerinden, daha sonra da hayvan yünlerini örerek karşılamışlardır. Sonraki çağlarda bu bir meslek haline gelerek ölçüye göre tek tek ısmarlama şeklinde dikilmeye başlanmış (Lokmanoğlu, 1992:1), yani terzilik sanatı ortaya çıkmıştır. Ancak tarım toplumunda çok yaygın bir şekilde müşahede edilmesi mümkün olan bu durum sanayi devrimine kadar devam edebilmiştir.

Sanayi devrimine bağlı olarak değişen sosyal şartlar ve teknolojik ilerlemeler arasındaki etkileşim, ısmarlama giyim ve terzilik sanatının yerini hazır giyimin almasına sebebiyet vermiştir (Yakartepe ve Yakartepe, 1995:164). Çünkü, sanayi devrimiyle ortaya çıkan yeni teknolojiler insanların bedenleriyle gerçekleştirdikleri işlemleri makineler yardımıyla daha kısa bir zaman diliminde ve daha etkin bir biçimde gerçekleştirme imkanı sağlamıştır.

1900’lü yılların başlarında ise, insanların değişiklik yönündeki istekleri çok düşük bir düzeyde idi. Daha çok yaşamsal ihtiyaçlarla yetinilmekteydi. Giysi çok az insan için kültür ve lüks gereksinimlerini karşılamak maksadıyla kullanılmaktaydı. Yüzyılın ilk on yılında insanların alım gücünde değişim öylesine olmadı ki, daha önceki on yılın tüketim alışkanlıkları daha sonraki on yılda da aşağı yukarı aynı kaldı. Gereksinimler ve tüketimler çok açık biçimde hesaplanabilirdi; pazarlar durgundu (statik) (Klinke, 1996:671).

(21)

2. Dünya savaşından sonra ihtiyaç yapısı aşağıdaki şekilde bir değişime uğradı (Klinke, 1996:672):

1950’ler- Yaşam için elde bulunanların korunması dönemi 1960’lar- Hayat standardının iyileştirilmesi dönemi 1970’ler- Hayat kalitesinin sağlanması dönemi 1980’ler- Doyum elde etmiş toplum dönemi 1990’lar- Bolluk elde etmiş toplum dönemi1

1960’ların ilk yarısında tekstil endüstrisindeki Dünya ölçeğinde bir kriz yaşandığı artık inkar edilemez bir gerçek olarak ortaya çıkmıştır. 1960’ların ikinci yarısından itibaren uluslararası bir işbirliği ve işbölümü çerçevesinde, tekstil ve gıda sanayicileri gibi emek yoğun ve tarıma dayalı endüstri dallarını kalkınmakta olan ülkelere bırakacaklarını sık sık dile getiren zengin endüstrileşmiş ülkelerin bu sözlerini tutmamaları, krizin ilk sebebidir (Tarakçıoğlu, 1993:71). Öte yandan 1960’larda ve 70’lerde ihracata dönük tekstil endüstrileri kuran Uzakdoğu Kaplanları, Türkiye, Brezilya… gibi ülkelerden sonra, işgücü ücretlerinin bu ülkelerdekinin de 1/10’i kadar olduğu için Çin, Pakistan, Hindistan, Endonezya, Tayland, Filipinler… gibi yeni bazı Güney ve Güneydoğu Asya ülkelerinde ihracata dönük olarak gerçekleştirilen ya da gerçekleştirilmekte olan büyük tekstil yatırımları neticesi, Dünya Tekstil Endüstrisinde önemli bir arz fazlası ortaya çıkmıştır (Tarakçıoğlu, 1993:71). Böylece de dünya tekstil sektörü büyük bir değişim ve dönüşüm yaşamış, mevcut dengelerde önemli boyutlarda farklılaşmalar ortaya çıkmıştır. Bu durumun ortaya çıkmasında ucuz işgücünün rolü yadsınamayacak düzeydedir.

1960’lı yıllardan başlayarak işgücünün gelişmekte olan ülkelerde daha ucuz kalması neticesi tekstil üretiminin buralara kayması, gelişmiş ülkeleri kendi endüstrilerini bu değişim karşısında muhafaza edebilmek maksadıyla birtakım kısıtlayıcı önlemler almaya zorlamıştır. Her defasında geçici olması niyeti taşınarak getirilen düzenlemelerin ilki 1961’de başlamıştır. “Uluslararası Pamuklu Tekstil Ticaretine İlişkin Kısa Dönemli Düzenleme” ismini taşıyan anlaşma ile ilk defa bu yönde bir adım atılmıştır (Ege, 1999:49). Ancak, gelişmekte olan ülkelerin alınan önlemlere rağmen gelişmiş ülkelerin iç

1 Bolluk elde etmiş toplum; ürünlerin ve bilgilerin tümüyle tahrik edici biçimde baskınına uğramış olarak tanımlanır. Kullanıcı grupların bariz gelişmesi, tahrik edici baskının devamı niteliğinde olan ve “tiksindirici baskın” olarak karakterize edilebilecek reddedici davranışı göstermektedir (Klinke, 1996:672).

(22)

piyasalarında kendilerini iyiden iyiye hissettirmeye başlamaları, bu önlemlere yenilerinin eklenmesi neticesini de beraberinde getirmiştir.2

Bilindiği üzere, teknolojik gelişmenin yeni başladığı dönemlerde rekabetin ana unsuru üretim üstünlüğü idi yani, konfeksiyon işletmelerinin rekabet avantajı gerçekleştirdikleri üretim miktarıydı. 1970’lerde rekabet avantajı ucuz işgücü ile kazanılıyordu. Bu dönemde üçüncü dünya ülkelerince piyasadan pay alınmaya başlanmıştı (Kırtay, 1993:111). Bu yıllardan sonra, hazır giyim sanayinde hem makine parkı, hem de fabrika örgütlenme biçimi yönünden önemli yenilikler meydana gelmiştir. Bu durumun temel sebebi ise sanayileşmiş ülkelerin yüksek işçi ücretlerinden kaynaklanan maliyet artışlarını giderebilmek için hazır giyim endüstrisini emek yoğun bir faaliyet olmaktan çıkararak, sermaye yoğun bir üretim dalı haline getirme gayretleridir (Özenç, 1987a:204; Özenç, 1987b:1). Yani ucuz işgücüne sahip olmayan sanayileşmiş ülkeler kendi yapılarına en uygun kaynaklar olan sermayenin ve makinelerin hızla bu alanda kullanılmasına çaba göstermişlerdir.

Bununla beraber, 1980’li yılların ortasından itibaren hız kazanan küreselleşme süreci ile birlikte dünya ticaret hacminde ve bilhassa gelişmekte olan ülkelerin ticaretinde önemli değişiklikler meydana geldiği gözlenmektedir (Safel ve Dedeoğlu, 1998:50). 1980’lerde kalite öne çıkmıştır. Zira bu dönemde pek çok bakımdan tatmin gücü bulunan kitleler ucuz ve bol ürüne doymuştur. Dolayısıyla en çok kaliteli ürünler söz konusu bu toplumları cezp etmektedir (Kırtay, 1993:111). Artık rekabette kalite önemli bir kriter haline gelmiştir. Ucuz ama düşük kaliteye sahip mamul yerini daha pahalı ancak daha kaliteli mamule bırakmıştır.

1990’larda rekabete yeni bir öğe daha ilave olmuştur ki o da hızdır. Bu dönemde müşterinin beğenisini elde eden yeni, çeşitli ve farklı fonksiyonlara sahip ürünleri pazara

2 Yalnızca pamuklu ürünleri içine alan bu anlaşma bilahare “Uzun Dönemli Pamuklu Tekstil Düzenlemesi” ismi altında 1973’e dek uzatılmıştır. 1974’te ise “Çok Elyaflılar Düzenlemesi” ismini taşıyan yeni bir anlaşma yürürlüğe konmuştur. Yün ve suni elyafların üretiminin de artamaya başlamasıyla bu elyaflardan mamul ürünler de söz konusu düzenleme içerisine dahil edilerek anlaşmanın kapsamı genişletilmiştir. Birkaç uzatma ile Çok Elyaflılar Düzenlemesi toplam 21 sene yürürlükte kalmıştır. 1986’da gerçekleştirilen uzatmada ipek ve bitkisel elyafların da eklenmesiyle kapsam daha da genişletilmiştir. 1 Ocak 1995’te yürürlüğe konan Dünya Ticaret Örgütü Anlaşması kapsamında Tekstil ve Giyim Anlaşması da yer almıştır. Tekstil ve Giyim Anlaşması 1 Ocak 2005 itibariyle miktar kısıtlamalarının tümüyle ortadan kalkmasını öngörmektedir. Gerek, Tekstil ve Giyim Anlaşmasının, gerek Çok Elyaflılar Düzenlemesinin ve gerekse ondan önceki anlaşmaların özünde ticaretin miktar bakımından kısıtlanarak daraltılması ve bu sayede gelişmiş ülkelerin tekstil ve konfeksiyon endüstrilerinin muhafaza edilmesi maksadı yatmaktadır. Bu anlaşmalar çerçevesinde ithalatçı ülkeler iç piyasalarında oluşan bozulma, yani yerli endüstrinin zarar görmesi gerekçesiyle ihracatçı ülkelerden gerçekleştirilen ürünlerin ihracatına miktar bakımından kısıtlama getirmişlerdir (Ege, 1999:49-50).

(23)

sunabilenler kazanmaya başlamıştır. Bazı literatürde “Yalın Üretim” şeklinde adlandırılan bu sistemde amaçlanan hatanın, maliyetin, stokun, geliştirme süresinin üretim alanının müşteri memnuniyetsizliği gibi öğelerin en aza indirilmesidir. Bu sistemin etkin şekilde işlemesinde ve oluşan yeni pazar şartlarıyla tüketici tercihleriyle adapte olmakta aşağıda belirtilen dört temel etmen önemli rol oynamaktadır (Kırtay, 1993:111-112):

1. Mikro elektroniğin endüstride kullanımı,

2. Yüksek vasıflı yönetici, mühendis işgücü varlığı, 3. Değişim gösteren organizasyon yapısı,

4. Yeni yönetim teknikleri.

Günümüzde ise bilgi toplumunun beraberinde getirmiş olduğu bilgi teknolojileri giyim endüstrisinde ön plana çıkmakta, üretimden pazarlamaya dek bütün aşamalarda bilgi en önemli güç ve rekabet aracı halini almaktadır.

1.2.2. Türkiye’deki Gelişim Süreci

Ülkemizde öncelikle tekstil endüstrimize bakacak olursak Erdoğan ve Karagüven’in de belirttiği gibi (1991:303), tekstil endüstrimiz faaliyetlerine 1920’lerde başlamış olmasına karşılık, yeterli üretim ve kapasiteye sahip olunmaması sebebiyle hammadde ithalatı ile çalışmalara başlamıştır. Zamanla pamuk üretiminin yanı sıra 1938 yılında rejenere selüloz, 1964 yılında polyamid, 1968 yılında polyester, 1974 yılında akrilik, 1975 yılında polipropilen üretimine başlanması ile ülkemiz önemli tekstil üreticileri arasına girmeyi başarmıştır. Ayrıca Türk Tekstil Endüstrisi, 1950’ye dek devlet ağırlıklı, ondan sonra da özel sektör ağırlıklı sektörde gelişmiş ve 1970’lerin başına dek iç tüketimi karşılamayı amaçlamıştır. Fakat 1970’lerin başından itibaren, bir strateji değişikliği ile Tekstil Endüstrisi Türkiye’nin ihracata dönük ilk endüstri dalı olarak yeni bir atılım içine girmiş (Tarakçıoğlu, 1993:75), söz konusu bu atılımı günümüze kadar devam ettirmeyi başarmıştır.

Giyim endüstrisinde ise 1950’li yılların başlarına dek, çizimde sabunun, kesimde el makasının, dikimde ise ayakla çalışan çok düşük devirli kilit dikiş makinesinin kullanıldığı bir üretim tipi söz konusuyken; 1960’ların sonlarına doğru giyim üretimi daha değişik bir hal alarak, terzi atölyelerinde kesimde yuvarlak bıçaklı elektrik motorlu kesim makası, dikimde motorlu kilit dikiş makinesi, sürfile, ilik, düğme dikmek için ise zig-zag makine olarak isimlendirilen makinelerden meydana gelen bir teknoloji ortaya çıkmaya

(24)

başlamıştır. 1970’lerde ise giysi üretiminde, toplu üretimden söz edilmeye ve terzi atölyelerinin yerini hazır giyim üretimi yapan atölyeler almaya başlamıştır. Bu duruma bağlı olarak da teknolojik yapıda büyük gelişmeler gözlenmiştir. 1965 yılından sonra ithal edilmeye başlayan special makinelerle, giysi üretimine elde yapılabilen birçok operasyon artık makinelerle gerçekleştirilebilir duruma gelmiş ve bu da birim üretim zamanının çok aşağılara çekilmesinin yanı sıra, standart bir kalitenin oluşmasını da sağlamıştır (Vural, 1994a:147-148).

1960’larda Türkiye’de elbisecilik, pardesücülük, mantoculuk gibi branşlar yalnızca dahili pazarda gündemde iken 1970’lere gelindiğinde dünyada gelişen spor giyim akımıyla Türkiye dahilinde de yurt dışı ile kontaklarını artıran müteşebbislerin başlatmış olduğu yeni dahili bir spor giyim hareketi görülmektedir. Bu yıllara dek unutulmaması gereken birkaç Türk işletmesinin dört kıtada ihracat girişimleri ayrıca mevcuttur. Birkaç işletmeyi geçmeyen Türk giyim sektörü imalat potansiyelinin dünya pazarında satışı da görülmektedir (Benzeş, 1989:21). 1970’ler ile 1980’ler arasında Türk Tekstil sektöründeki hazır giyim dahili üreticileri yurt dışı ataklarına hız vermeye başlamışlar ve dünya, avrupa vitrinlerinde gördükleri yenilikleri de zaman içinde Türkiye’de üretmeyi başarabilmişlerdir. Bu arada tekstilin, sektör olarak hazır giyimden çok daha önceleri yatırımlarını yapmış olduğu ve gerçekten kaliteli, standartlara uygun bir tekstil üretimini de oluşturduğu yine unutulmaması gereken bir noktadır (Benzeş, 1989:21).

Ülkemizde, bilhassa 1960 yılından sonra küçük işletmelerce kısıtlı üretim adedi ve sınırlı çeşitle ortaya çıkan hazır giysi üretimi, 1980 yılından sonra gerek kalite, gerek çeşit ve gerekse sayı olarak büyük bir gelişim göstererek; tekstil sanayinin içersinde bir kol olmaktan çıkıp, kendi başına büyük bir sektör durumuna gelmiştir. Ayrıca gelişmiş bir tekstil sektörünün olması, az yatırımı gerektirmesi ve emek yoğun bir endüstri olması, ihracat olanaklarını bulması yönüyle de Türkiye’de bu sektörün gelişmesi için uygun bir altyapı oluşmuş ve Türk Hazır Giyim Ürünleri Avrupa ve Amerika pazarlarında önemli bir yer edinmiştir (Vural, 1994b:160). 1980’e dek tarıma dayanan bir ekonomi ve dış ticaret sergileyen Türkiye’nin 1980’de alınan ekonomik istikrar kararlarına bağlı olarak ilk ve en hızlı gelişme gösteren sektörü Tekstil ve Konfeksiyon sektörü olmuştur (Vural, 1993:89-90).

Ayrıca, 1980’li yılların sonlarına gelindiğinde ise hazır giyim ihracatında büyük artış meydana gelmesine bağlı olarak, gelişmiş ülkelerin bu konuda ellerinde bulunan birçok teknolojiyi transfer eden ve kullanabilen firma sayısı fazla olmamakla birlikte, Türk

(25)

Hazır Giyim Sektörü’ne girmiştir. Bilhassa bilgisayar donanımlı sistemlerin kullanılması özel bilgi, kabiliyet yani vasıflı işgücü istemekte, yetişmiş vasıflı işgücünün fazla olmayışı da bu sistemlerin rantable ve yaygın olarak kullanımını zorlaştırmaktadır. Bilhassa küçük ve orta ölçekli hazır giyim işletmelerinde yaygın olan, çok özel amaçlı donanımlar yerine, karışık süreçli bir üretim teknolojisinin kullanımıdır (Vural, 1994a:148). Bu büyük oranda sermaye yetersizliğinden ve deneyim eksikliğinden kaynaklanmaktadır. Ancak, İlyasoğlu’nun da belirttiği gibi (1986:4), endüstri kolunda faaliyet gösteren firmalar, giderek deneyim sahibi olmakta ve sermaye birikimlerini artırmaktadırlar. Mevcut eksikliklerini giderdiğinde giyim endüstrimiz şu anki mevcut durumundan daha iyi bir konuma sahip olacak ve ülke ekonomisine olan katkısını daha da artıracaktır.

Bu doğrultuda, dış pazarlara açılma süreci içerisinde dokuma ve konfeksiyon sektörünün geçirmiş olduğu aşamaları şu şekilde özetlemek olanaklıdır (Eraydın ve Ark., 1999:42):

- 1970’lerde iç pazardaki rekabet şartlarında önemli bir kapasitenin oluşması, 1980’li yıllarda mevcut üretim kapasitesi ve birikimle dış rekabet şartları ile tanışma,

- 1980’li yılların ortasından başlayarak ürün çeşitlenmesi, kalite artırımı ve katma değeri yüksek olan ürünlerle dış ticaretin geliştirilmesi,

- 1990’larda ise tasarım ve marka yaratma ve dünya pazarlarında kimlik kazanarak yer edinme gayretleri bu dönemlerin sahip olduğu özellikleri tanımlamaktadır.

1.3. Türk Giyim Endüstrisinin Yapısı

Esasında Türk giyim endüstrisi oldukça geniş bir yelpazeye sahip ve birçok alanla ilişkisi olan bir sektör olduğu için, Türk giyim endüstrisinin yapısını bütün yönleriyle anlatmak istediğimizde bu çalışmanın sınırları yetersiz kalacaktır. Bu nedenle Türk giyim endüstrisinin yapısının literatürdeki farklı kaynaklardan elde edilen bilgiler doğrultusunda maddeler halinde özetlenerek verilmesinde yarar görülmüştür. Bu doğrultuda Türk giyim endüstrisinin mevcut yapısıyla ilgili şunları söylemek mümkündür:

- Üretim yapısı açısından tekstil ve giyim endüstrisi diğer endüstri dallarına göre daha az sermaye gerektiren ve emek yoğun bir üretim dalı olduğundan, ülkemiz üretim etkenleri yapısına uygundur (Özenç, 1988:41). Çünkü ülkemizdeki işgücü maliyeti gelişmiş ülkelere oranla daha ucuzdur.

(26)

- 1970’lerin başına dek, terzilik biçiminde yapılan giysi üretimi, daha sonraları yenli tekniklerin ülkemizde de uygulanmasıyla birlikte seri üretime dönüşmüştür. Üretim biçimi-bant sistemine-dönüştürülmüş ve her işçiye bir ya da iki işlem yaptırılmaya başlanmıştır. Ancak, verimlilik ve kalite öğeleri açısından işçi emeğinin etkin olduğu bu üretim tipinde, işçi emeğine önem verilmemiş (Erdoğan ve İşgören, 1989:172), ihmal edilmiştir.

- Hazır giyim endüstrisi emek yoğun bir teknolojiyi gerekli kılmaktadır. Bu nedenle, bu sektörde dağınık biçimde çok sayıda işletme bulunmaktadır. Faaliyet halinde bulunan işletmelerin bazıları büyük işletmeler, bazıları küçük işletmeler, bazıları ise bir iki kişinin çalıştığı çok küçük işletmelerdir. İşletmelerin önemli bir kısmı İstanbul ve çevresinde bulunmaktadır (%80 kadarı). Bunun dışında kalan işletmelerin çoğu İzmir, Bursa, Adana ve Eskişehir’dedir (DPT, 1985:165). Art alanlarının geniş olması, coğrafi konumlarından dolayı ulaşım imkanlarının fazla olması, ihracat ve ithalatın daha az maliyetle, daha rahat yapılması gibi sebepler bu şehirlerin sahip olduğu avantajlardır. Asal’ın da belirttiği gibi, hazır giyim üreticilerinin yaklaşık %80’lik bir kısmının İstanbul ve çevresine yerleşmelerinin sebebi ise bunlara ek olarak bol kalifiye eleman ve gelişmiş yan sanayi avantajlarıdır (1995:19). Her işletme doğal olarak bu avantajlardan yararlanmak istemiştir.

- Ülkemizde hazır giyim üretimi yapan firma sayısı çok fazladır ve piyasaya giriş ve çıkışlar hayli kolay olduğundan, faaliyet gösteren işletme sayısı kesin olarak belirlenememektedir (Özenç, 1987a:205; Özenç, 1987b:3). Ülkemizde genelde hazır giyim endüstrisinde üretim kapasitesinin kesin şekilde tespit edilmesi aşağıdaki sebeplerden dolayı gerçekleştirilememektedir (Özenç, 1987a:207; Özenç, 1987b:8):

1. Hazır giyim sektöründe tek başına piyasayı denetleyebilecek üretim kapasitesi olan bir kuruluş bulunmadığı için, ileri bir teknoloji ve büyük miktarda başlangıç sermayesi gerekmediği için, piyasaya giriş ve çıkışlar diğer endüstri dallarına nazaran daha kolay ve çok miktardadır ve bu sebeple firma sayısı saptanamamaktadır.

2. Aynı üretim hattında çok çeşitli mamul üretilebildiği ve ürün bileşimleri moda, mevsim ve talep doğrultusunda sık sık değiştirilebildiği için, işletmelerin üretim kapasiteleri tam olarak saptanamamaktadır.

- Toplam imalat sanayi istihdamının, üçte birini Türkiye tekstil ve hazır giyim sektörü bünyesinde bulundurmaktadır. Aynı zamanda tekstil ve hazır giyim endüstrisi,

(27)

Türkiye’nin en büyük sanayi imalat sektörü konumundadır (Textile Outlook International Dergisi, 1991:22). Bu nedenle de Türkiye ekonomisi için vazgeçilmesi mümkün olmayan bir özelliğe sahiptir.

- Türkiye, tekstil ve hazır giyim eşyası endüstrisinde, dünya çapında 1970’lerde başlamış olan teknolojik yenilemenin gerisinde kalmaktadır (Textile Outlook International Dergisi, 1991:23). Yani dünya konjonktüründe değerlendirildiğinde Türkiye’nin teknoloji yenileme ihtiyacı bulunmaktadır.

- 1970’lerden bu tarafa hazır giyim üretiminde elektronik, bilgisayarlı birçok makine ve aletlerin tanıtımı yapıldığı halde Türk konfeksiyon sektöründe yalnızca büyük firmalar bu makineleri almak ve çalıştırmak için yeterli sermayeye sahip olabilmişlerdir. Bu sebeple küçük ve orta büyüklükteki işletmeler değişen talepler karşısında hızlı ve zamanında teslimde çok başarı sağlayamayabilmektedirler (Asal, 1995:19-20).

- Genel olarak hazır giyimde üretimin belirli safhalarında dışarıya bağımlılık hayli yaygındır. Nakış, baskı gibi işlemler, genelde aile firmaları olan, küçük işyerlerine yaptırılır (Asal, 1995:19).

- Kamu-özel kesim açısından bakıldığında özel kesime oranla kamu kesiminin payının daha az olduğu görülmektedir (Özenç, 1987a:205; Özenç, 1987b:3).

- Tüm gruplardaki firmalar genelde pamuklu ürünlerin üretimi üzerine yoğunlaşmış durumdadır, yün ve sentetik karışımı kumaşlardan imal edilmiş ürünlerin miktarı hayli azdır ve genelde iç talebe yönelik hazırlanmaktadır (Asal, 1995:19).

- İç piyasaya yönelik Sultanhamam ve ihracata yönelik Nişantaşı Türk konfeksiyon sektöründe kumaş için en önemli merkezlerdir. Dikiş ipliği, düğme, fermuar, etiket, tela, cep astar gibi aksesuar ve yardımcı malzemenin büyük bir bölümü ise ithal edilmektedir. Bu durumun nedeni, kısmen iç talebin yerli üreticilerce karşılanamaması ve şimdilerde pek karşılaşılmasa da bir kere malın geri iade edilmesine sebep olan kalite problemleridir (Asal, 1995:19).

- “İşletmelerin büyük çoğunluğu fason bazında çalışmaktadır. Böylesine bir çalışma, ihracatın önceden sermaye kuruluşları tarafından başlatılmasından doğmuştur” (Erdoğan ve Karagüven, 1991:305).

- Firmaların bazıları da yalnızca düzenli olarak ilişki içerisinde oldukları yabancı müşterilerin modellerinde çalışırlar. Kendi modellerini yaratmaya çalışan birçok Türk

(28)

firması, söz konusu modellerini moda dergilerinden toplamakta, çok az sayıdaki üretici ise kendi stilistlerini bulundurmaktadır (Asal, 1995:19).

- Firmaların bir bölümü devlet teşviklerinden faydalanırken, büyük bir bölümü küçük yapıda olmaları sebebiyle hiç teşvik kullanmamışlardır. Yeterli finansman kaynaklarının olmaması küçük firmaların en önemli sorunudur (Erdoğan ve Karagüven, 1991:304).

- Batılı ülke pazarlarında uygulanan korumalar, yani kotalar bugün gelişmekte olan ülkelerin ve Türkiye’nin hazır giyim endüstrilerinin karşı karşıya bulunduğu en temel sorundur. Sanayinin orta ve uzun vadede gelişme seyrini belirleyecek asıl faktör yine kotalardır (Cesur ve Köroğlu, 1993:1).

- Türk Eximbank giyim endüstrisi için oldukça önemlidir. Öndoğan’ın da belirttiği gibi (1995:195), Kısa Vadeli Türk Lirası Kredileri, Kısa Vadeli Döviz Kredileri, İhracat Finansman Kredisi, Orta Vadeli Ticaretin Finansman Fonu (OVTFF), Kısa Vadeli İhracat Kredi Sigortası şeklinde hizmetler vermektedir. Türk Eximbank, Dünya Eximbank’lar Birliği olarak da isimlendirilen ve “Berne Union” olarak tanınan “The International Union Of Credit and Investment Insurers”ın bir üyesidir ve 1988 yılında kurulmuştur (Öndoğan, 1995:195).

- Bugün, Türkiye’de 40,000 işletmenin tekstil ve konfeksiyon sektöründe faaliyet gösterdiği tahmin edilmektedir. Faaliyet gösteren 40,000 işletmenin ¼’ü aktif ihracatçı olup, hazır giyim sektörünün %80’i KOBİ’lerden meydana gelmekte ve büyük bölümü fason imalat yapmaktadır. Tekstil endüstrisi ise ağırlıklı olarak büyük ölçekli işletmelerden meydana gelmektedir (Arı ve Ark., 2004:197).

- Türkiye’de tekstil üretiminin aşağı yukarı %60’lık bir kısmı, hazır giyim üretiminin ise yaklaşık %40’lık bir bölümü iç pazarda satılmaktadır (Kanoğlu ve Öngüt, 2003:51).

- Ülkemiz Avrupa pazarına yakın olması sebebiyle, ülkemizin diğer hazır giyim ihracatçısı gelişen ülkelere karşı bir üstünlüğü bulunmaktadır (Özenç, 1987b:11).

- “Türkiye, Levi’s, Benetton, Naf Naf Leecooper, Lacoste gibi, dünyada tanınan birçok markaların üretim ve pazarlama yetkisine sahiptir” (Koshy, 1996:622).

(29)

- Artan personel giderleri ve ürün geliştirme alanındaki hızlı iyileştirme sebebiyle Türk işletmelerince; Uluslararası Fuarlarda kendi koleksiyonları sunulmaktadır (Klinke, 1996: 671).

- 1970’lerden önceki dönemde derinin giyim endüstrisindeki payı, çok küçük iken, devamlı araştırma ve geliştirme gayretleri neticesi deri giyim tekstilden sonra en önemli maddelerden biri haline gelmeye başlamıştır. Bugün gündelik hayatta kullanılan giysilerin her çeşidinde kullanılabilen deri, birkaç temel grupta toplanmakta, önceliği küçükbaş deriler almaktadır. Bununla birlikte tabaklama tekniklerinin ilerlemesi ile, büyükbaş derilerden de faydalanılmaktadır. Bu arada diğer deri tüketicisi endüstrilerdekinden çok daha fazla olarak, giyim endüstrisinde kalite çok önem kazanmaktadır. Bu da deri işleme endüstrisi ile deri giyim endüstrisi arasında vazgeçilmez, kararlı ve devamlı ilişkilerin kurulmasını gerekli kılmaktadır (Özenç, 1987b:4).

- Esnekliği, Türk konfeksiyon sektörünün en büyük kozudur. Ekonomik durgunluk eğilimi altında sipariş büyüklüklerinde azalma olup siparişle teslimat arasındaki zaman (lead time) kısaldıkça Türk konfeksiyon sektörü esnekliğini daha etkin bir şekilde kullanmaya başlamaktadır. Bu sebeple Avrupalı ithalatçı Asya ülkelerinden ürün satın almak yerine, daha esnek çalışabilen Türkiye’den tedarik yolları aramaktadır (Yaşar, 1993:46).

- Ülkemiz tekstil kalite kontrol ve araştırma çalışmalarının gerekliliğini hisseden İTKİB, bu konuda da gerekli faaliyetleri desteklemek üzere İ.T.Ü. Tekstil Kalite Kontrol ve Araştırma laboratuarı ile işbirliği içerisine girerek gerekli standart kalite kontrol test cihazlarının yanı sıra eco-tex standartları için ihtiyaç duyulacak cihaz ve donanım için de gerekli alt yapıyı oluşturmuş durumdadır (Dayıoğlu, 1993:85).

- Tekstil sektöründe ülkemiz teknolojik olarak rakipleri arasında sadece Endonezya ve Tayland’ın önünde yer almaktadır. Makine parkının sadece %15’lik bir kısmı 10 yaşın altındadır. Kalan %85’lik kısım ekonomik ömür yaşını aşmıştır. Bunun yanı sıra ucuz olarak nitelendirilen işgücü maliyetleri de son üç yılda dört kat artarak Uzakdoğu rakiplerinin tümünün üzerine çıkmıştır. Kısacası Türkiye Hazır Giyim ve Konfeksiyon sektörü ucuz işgücü avantajını Uzakdoğu ülkelerine, teknolojik avantajı ise AT ve ABD’ye bırakmıştır (Akdemir, 1993:180).

(30)

1.4. Giyim Endüstrisinin İşleyişi

Kısa süreli, seri ve ekonomik malzeme ve iş akımı sağlanması iyi kurulmuş, uygun biçimde organize edilmiş ve bilimsel planlanmış konfeksiyon işletmesinde temel koşuldur. Kumaşın tesliminden, ambar, kesim, hazırlama, dikiş, ütü, mamul ambarına dek binanın iç dizaynı ünitelerin sırasına uygun biçimde yapılmalıdır. Küçük, orta ve büyük işletmelerin tümünde organizasyon yönünden genel işlevleri aynıdır (Lokmanoğlu, 1992:6). Aksi taktirde fiziksel koşullarda ergonomi sağlanamadığı için zaman kaybına neden olunacağından bu durum işletmenin zararına olacak ve işleyiş düzeninin aksamasını da beraberinde getirecektir.

Giyim endüstrisinde faaliyet gösteren bir işletmenin işleyişine baktığımızda aşağıdaki şekilde (Şekil 1) görülen durum söz konusudur. Bu şekilden de anlaşılacağı üzere bir mamulün üretilip pazar sunulmasına dek kesim öncesi işlemler, kesim, üretim işlemleri ve satış işlemleri olmak üzere dört aşama söz konusudur. Sırasıyla bunları açmak gerekirse;

Kesim öncesi işlemler hammadde teminini içermektedir. Koçer ve Ark.’da belirttiği üzere, bilindiği gibi (1993:125), bir konfeksiyon işletmesinde hammaddenin temin edilmesi ile üretim başlar. İşletmeye gelen hammaddelerin (Kumaş ve Yardımcı Malzeme) üretim planı doğrultusunda ilgili olan yerlere sevki gerçekleştirilmeden önce hammadde Depo’da istiflenir. Daha sonra ise sıra kesim işlemine gelmektedir.

Üretimin birinci safhası olan kesim, barkod sistemiyle üretimin izlenmesi için de çıkış noktasıdır. Grafik çizim (Pastal Planı), kumaş serim, kumaş kesim, etiketleme ve tasnif işlemlerinin yapıldığı kesim bölümünde, aynı zamanda üretimin izlenmesinde kullanılacak olan barkod etiketleri hazırlanıp ürünlere yerleştirilir. Bu noktada ürünlerin tek tek mi, yoksa partiler halinde mi izleneceği hususunda stratejik bir kararın verilmesi gerekir (Koçer ve Ark., 1993:125).3 Kesimin ardından üretim işlemlerine geçilir.

3 A. Tek tip takip: Montaj öncesinde ürünler barkodla çıkartma etiketler, montaj sonrasında ise ürünün uygun bir yerine dikilen barkod baskılı asetat etiketler ile izlenir. Söz konusu bu etiketler üzerinde model numarası, renk kodu, beden numarası ve parça numarası bilgileri yer alır (Koçer ve Ark., 1993:125).

B. Partiler halinde takip: Ürünler kesimden paketlemeye dek bütün safhalarda, partiler halinde hareket eder. Demet sistemi olarak bilinmekte olan ve manual olarak veri toplayan yerlerde de kullanılmakta olan bu yöntemle üretimin izlenmesi için ürün refakat kartları barkotlu olarak hazırlanır. Bu kartta ise model numarası, beden numarası, demet numarası, demetteki iş adet ve işlemin sıra numaraları yer alır (Koçer ve Ark., 1993:125).

(31)

Kesimden sonra gerçekleştirilecek işlemler, ürünün dahili veya harici birimlere hareketi doğrultusunda ikiye ayrılmaktadır. İş akışı tamamıyla dahili veya harici olabileceği gibi işlemlerin bazılarında dahili, bazılarında harici olabilmektedir (Koçer ve Ark., 1993:126). Bunun iyi bir şekilde belirlenmesi gerekir.

Üretim işlemleri de kendi içerisinde hazırlık, dikiş, kalite kontrol, ütü ve paketleme olmak üzere beş aşamadan meydana gelir. Hazırlık aşamasında mamulün dikiş için gerekli olan hazırlıklarının yapılması durumu söz konusuyken, dikiş aşamasında mamul üretilmek istenen ürün doğrultusunda parçaları birleştirilerek dikilir. Dikim aşamasının ardından ortaya çıkan mamulün istenen standartlarda olup olmadığının, varsa hatalarının tespiti için kalite kontrol aşamasına geçilir. Kalite kontrol aşamasında da mamulün kontrolü yapılıp bir kusuru bulunamadığı taktirde bir sonraki aşama olan ütü aşamasına geçilir. Bu aşamanın tamamlanmasının ardından mamül paketlenerek satışa hazır hale getirilir. Bu aşamadan sonra üretim aşaması tamamlanarak bir sonraki ana aşama olan satış aşamasına geçilir.

Bu noktada ürünler artık tek tek izlenmelidir. Bu sebeple bu safhada ürünlere ürün kodlarını gösteren barkod etiketler takılır. Bunlar karton ya da çıkartma etiket biçiminde olabilir. Böylece mamul depo ya da satış mağazasına gönderilen ürünlerin hareketi depo çıkış noktasına yerleştirilen bir barkod okuyucuyla izlenir (Koçer ve Ark., 1993:127).

Satış aşaması ürünün gerek dış gerekse iç pazarlarda istenen etkiyi yaratması ve gerekli talebi görebilmesi için üzerinde önemle durulması gereken bir aşamadır. Bu aşamada pazarlamanın bütün modern tekniklerinden yararlanılarak ve mevcut Pazar çok iyi bir biçimde analiz edilerek hareket edilmeli, ürünün, işletmenin ve rakiplerin üstün ve zayıf yönleri çok iyi biçimde tespit edilerek gerekli stratejiler belirlenerek bir plan dahilinde uygulamaya geçirilmelidir.

Partiler halinde takip, tek tip takibe nazaran daha az hazırlık süresi, daha az barkod etiket malzemesi ve daha az ekipman gerektirir. Buna karşın tek tip takipte konfeksiyon sektörünün en büyük problemi olan ürün kayıpları anında tespit edilmiş olur ve gereken tedbirler alınabilir (Koçer ve Ark., 1993:125).

(32)

HAMMADDE TEMİNİ KESİM HAZIRLIK DİKİŞ KALİTE KONTROL ÜTÜ PAKETLEME SEVKİYAT SATIŞ KESİM ÖNCESİ İŞLEMLER KESİM ÜRETİM İŞLEMLERİ SATIŞ İŞLEMLERİ

(33)

1.5. Giyim Endüsrisinin Sahip Olduğu Özellikler

Dünya genelinde giyim endüstrisinin sahip olduğu özellikleri aşağıdaki şekilde sıralamak mümkündür:

- Giyim ekonomik duruma ve kullanım amaçlarına bağlı olduğu gibi moda ve beğeniler doğrultusunda da değişiklikler gösterir. Giyim tarzlarını gösteren seri şekilde üretilmiş resimli model ilk kez 19.yüzyılda yapılmıştır (Önge, 1995:4).

- Tarih boyunca ileri kültürlerin geleneksel giyimlerinde incelikli ve çeşitli farklılıklar bulunmaktadır. Bugün dünya genelinde genellikle batılı giyim tarzı kullanılıyor gibiyse de birçok ülkedeki insanlar sahip oldukları kendi kültürlerine yakın giysileri kullanmaktadırlar (Önge, 1995:7).

- Uluslararası tekstil ve hazır giyim ticareti uzun zamandan buyana endüstrileşmiş ülkelerin elinde bulunmakla beraber, son yıllarda gelişmekte olan ülkelerin dünya tekstil ve hazır giyim ticaretindeki paylarını artırma gayreti içerisine girdikleri görülmektedir. Günümüzde dünya tekstil ve hazır giyim ihracatının aşağı yukarı beşte üçlük bir kısmı endüstrileşmiş ülkelerce gerçekleştirilmektedir. Bu payın bir bölümü imalat sanayii, bir bölümü ise “reexport” faaliyetleri teşkil etmektedir. Endüstrileşmiş ülkelerin ithalatta ise yaklaşık üçte ikilik bir payı bulunmaktadır (Tadlıdil, 1987:14).

- Sourcing temel hareket ettirici güç halini almıştır. Verimlilik, kalite ve lojistik, yeterli müşteri tepkisi, zamana dayalı rekabet gücünü elinde bulunduranlar pazardaki yerlerini muhafaza edebileceklerdir (Safel ve Dedeoğlu, 1998:51).

- Tekstil ve giyim sektörlerinin imalat sanayi katma değeri içerisinde payı hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerde devamlı azalma eğilimindedir. Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde imalat sanayi içinde azalan tekstil ve giyim sektörleri katma değeri payına rağmen tekstil ve hazır giyim sektörlerinde üretilmekte olan katma değer miktarında gelişmekte olan ülkelerin payı devamlı artış göstermektedir. Buna rağmen bu sektörlerde üretilmekte olan katma değerin büyük bölümü hala gelişmiş ülkelerce üretilmektedir (Kanoğlu ve Öngüt, 2003:39).

- “Bir toplumda Hazır giyim arzusu ve zevki, o toplumun kültürel ve ekonomik kalkınması ile doğru orantılıdır” (Lokmanoğlu, 1992:2).

- “Dokumadan hazır giyim üretimi telâ, fermuar, astar, gibi yan sanayilere oldukça bağımlıdır” (Özenç, 1986a:6).

(34)

- “Zamana dayalı rekabet gücü için; sourcingde Çin’den Türkiye’ye kayış, ulaştırmada denizden havaya geçiş, iç esneklikde Taylorcu yöntemden çok becerikli yönteme geçiş, dış esneklikde Elektronik Bilgi Alışverişine (EDI) geçiş kaçınılmaz olmuştur (Safel ve Dedeoğlu, 1998:51).

- Hazır giyim kesiminin yan endüstrilere bağımlılığı hayli yüksektir (Özenç, 1986b:13).

- Esas olarak gelişmiş ülkelerce makine üretimi ve sektörel ticari hizmetler, yerine getirilmektedir. Gelişmiş ülkelerin bu alanlardaki ağırlığı devam edecek olmakla birlikte bilhassa makine üretiminde Güney Kore, Tayvan gibi ülkeler de ciddi atılım içerisindedir (Safel ve Dedeoğlu, 1998:50).

- Yeni teknolojik gelişmelerin tekstil makinalarında kullanılmasıyla endüstrileşmiş ülkelerde sermaye yoğun bir eğilimin ortaya çıktığı gözlenmektedir. İkinci Dünya Savaşı öncesinde bir tekstil işletmesi kurulduğu zaman 20-30 sene kullanılabileceği kabul ediliyordu. Ancak günümüzde 10 sene önce kurulmuş olan tekstil işletmeleri bugünün teknolojisine göre çok eski kalmaktadır (Tadlıdil, 1987:17).

- Bilindiği üzere son yıllarda elektronik sanayiindeki gelişme tekstil sanayiinde de kendisini göstermiş ve çeşitli işlem basamaklarında otomasyon sağlanmış, bilgisayar kullanılmaya başlanmıştır. Laboratuarda da bilgisayar kullanılmaya başlamış ve hatta bir laboratuarda gerçekleştirilen tüm muayene neticelerini merkezi bir bilgisayarla bir araya getirmek mümkün olmuştur (Özipek, 1993:103).

- İletişim araçlarının çeşitliliği, nüfusun yoğunluğu, yaşanan çok hızlı sosyal değişimler ve teknolojik gelişmelerle beraber insanlar kendisini dört mevsim yenileyerek giyinmektedir. Bu hızlı değişimler karşısında üretim sektörü içinde giyim sektörü; ürün çeşidi çok, birbirinden farklı ve kısa temrinlerde üretimde bulunan bir sektör niteliği taşımaktadır. Ürün bazında değişen, yaşam süresi kısa olan “giyim moda”ları, üretim süreçlerindeki kısa zaman dilimlerinin ve farklı ürün çeşitlerinin önemli sebebidir (Aydın ve Çakar, 1993:267).

- Dağıtım kanalları giderek konsantre olmakta, mağaza başına cirolarda düşüş meydana gelmektedir (Safel ve Dedeoğlu, 1998:51).

- Tekstil endüstrisinin sahip olduğu özellikler hazır giyim endüstrisi için de geçerlidir. Hazır giyim endüstrisinde de son 10 sene içerisinde küçük işletmeler iflas etmiş, kapanmış veya büyük işletmelerce satın alınmışlardır. Bu sebeple bilhassa Almanya ve

Şekil

Şekil 1: Üretim Adımları (Koçer ve Ark., 1993:128).
Şekil 2: İletişim Ağları (Can, 1999:259).
Tablo 9: Örgüt İçi İletişimin Amaçlarına Ulaşma Düzeyi
Tablo 10: Örgüt İçi İletişimin Sağladığı Faydalar
+7

Referanslar

Benzer Belgeler

Olumlu gelen enflasyon verilerinin ardından MB’nın Aralık ayında da (18 Aralık) faizde 50 baz puan indirime gitmesini bekliyoruz. 2009 yılında da politika faizlerinin

Setler 12 adet programlanabilir tuş, cevapsız çağrılar listesi ve isimle arama özelliği, ahizesiz görüşme, en az 80 karakter LCD ekran, gelen numara ve isim

• FYYS ödemeleri dışında Net Grubu şirketlerinden Asyanet Turizm Ticaret ve Sanayi A.Ş sahip olduğu Merit Gayrimenkul Ticaret ve Sanayi A.Ş.'nin % 49

Davacının ortağı olduğu limitet şirket hakkında, defter ve belgelerini incelemeye ibraz etmemek suretiyle vergi ziyaına sebebiyet verdiğinden bahisle ilgili

Bu uygulama örneklerini ve tembihleri içeren Veda Hutbesi bugün İslam dünyasının genelinde bir insan hakları beyanna- mesi olarak algılanmaktadır.. Ana hatlan itibariyle

SPK ve diğer kuruluşlarca yaptırılacak muhasebe denetim işlemlerinde, 96 saate kadar standart saat ücreti (143 YTL/saat) olarak uygulanır. 96 saatten sonrası için; standart

SPK ve diğer kuruluşlarca yaptırılacak muhasebe denetim işlemlerinde, 96 saate kadar standart saat ücreti (143 YTL/saat) olarak uygulanır. 96 saatten sonrası için; standart

Madde: 22- Şirkete ait ilanlar Türk Ticaret Kanunu’nun 37. fıkrası hükmü saklı kalmak kaydıyla şirket merkezinin bulunduğu yerde çıkan bir gazete ile en az 15 gün