• Sonuç bulunamadı

Türkiye’de tekstil ve hazır giyim sanayilerinin karşılaştığı sorunları şu şekilde sıralamak mümkündür:

- Bankalarla İlgili Sorunlar

- Kayıt Dışı Ekonomi ile İlgili Sorunlar - İthalatla İlgili Sorunlar

- İhracatla İlgili Sorunlar (Kanoğlu ve Öngüt, 2003:47-48) - İstihdam ve Ücretlerle İlgili Sorunlar

- Maliyetle İlgili Sorunlar

- Tanıtım ve Pazarlama Sorunları - Yapısal Sorunlar

1.6.1. Bankalarla İlgili Sorunlar

- Kredi faizlerinin yüksekliği ve ekonomideki belirsizlik ortamı üretim, yatırım ve ihracatta sanayicinin finans yükünü artırmakta rekabet gücüne olumsuz yönde etkide bulunmakta, aynı zamanda iç talepte de daralmaya neden olmaktadır (Kanoğlu ve Öngüt, 2003:47).

- Türk hazır giyim sektörünün kaynak problemi, sektörün rekabetçi yapısına doğrudan etkide bulunmaktadır. Bu negatif durum, Türkiye’de faaliyette bulunan bankaların sektöre proje danışmanlığı yapmaması ile daha da ciddi hale gelmektedir. Finans sektörünün, hazır giyim sektöründe gerekli performansı sergileyememesi, şüphesiz sektörün gelişmesine de engel olmaktadır (Arı ve Ark., 2004:208).

- Tekstil ve hazır giyim sektöründe faaliyette bulunan işletmeler için en büyük maliyet öğelerinden birisi finansman maliyetidir. Bilhassa gelişmiş ülkelere nazaran çok

yüksek olan reel faiz oranları ve buna ek olarak bankaların reel sektöre dönük tutumları sektörü olumsuz şekilde etkilemektedir (Kanoğlu ve Öngüt, 2003:52-53).

- Finans sektöründe yurtiçi bir faktoring sistemi, yurtiçi ödemeler sisteminin gelişmesinin eksikliği yıllarca endüstrinin marjının başka yere gitmesine ve tüketiciye yüklenmesine neden olmuştur (Kayhan, 2006:111).

- Tekstil ve hazır giyim sektörünün bankacılık kredi sisteminde sahip olduğu pay hızla azalmakta ve bankaların sektöre bakışı olumsuz yönde değişmektedir (Başer, 2006:150).

- Bankaların müşterilerinden kredi alacaklarını vadesinden önce talep etmeleri ve ticari bankaların özel kişilere vermiş oldukları kredilerde (tüketici kredileri) kredi faizi oranını tek taraflı olarak yükseltememelerine rağmen firma kredilerinde tek taraflı olarak kredi faiz oranını yükseltebilmeleri Bankalarla ilgili yaşanan diğer bir sorundur (Kanoğlu ve Öngüt, 2003:47).

- Geçmiş yıllara göre iyileşme işaretleri veren Türk mali sektörünün içinde bulunduğu durumun, hazır giyim ihracatçısının tolere edilebilir faiz oranlı finansman temin etme imkanını ortadan kaldırması, Türk hazır giyim sektörü ve ihracatı bakımından başlı başına bir problemler yumağıdır (Arı ve Ark., 2004:217).

1.6.2. Kayıt Dışı Ekonomi ile İlgili Sorunlar

- Tekstil ve giyim sanayinde kayıt dışı faaliyet gösteren firmaların çok olması ve bu firmaların yapmış olduğu haksız rekabet önemli bir sorun teşkil etmektedir (Kanoğlu ve Öngüt, 2003:47).

- Türkiye’de hayli yaygın bir hacmi bulunan kayıt dışı ekonomi olgusu, dönüştürülmesi gereken diğer bir makro ekonomik miras olarak önümüzde durmaktadır. Kayıt dışı ekonomi, Türk hazır giyim sektöründe yalnızca haksız rekabete, kalitesiz ürün imajına ve değerine neden olmamakta, aynı zamanda etkin bir gelir politikası demeti meydana getiremeyen merkezi hükümetin artan kamu finansmanı gereksinimleri yönünde kayıtlı sektör temsilcileri üzerine daha çok yük getirmesine de sebebiyet vermektedir (Arı ve Ark., 2004:218).

- Kayıt dışı ekonominin oluşmasına yol açan en önemli faktörlerden biri SSK primlerinin yüksekliğidir (Kanoğlu ve Öngüt, 2003:47).

- Ar-Ge denilen, nano teknoloji denilen, teknik tekstiller denilen ürünleri üretecek işletmeler, kayıt dışında bunları üretemezler (Başer, 2006:148).

- Ülkemizdeki KDV oranlarının yüksek olması da kayıtlı çalışan firmaları kayıt dışı çalışan firmalarla rekabette olumsuz yönde etkilemektedir (Kanoğlu ve Öngüt, 2003:47).

- Kayıt dışı ekonominin ortaya çıkardığı haksız rekabet 1. Kayıtsız işgören çalıştıranların avantajlı satışları 2. Faturasız ya da düşük fiyatlı faturaya bağlı satışlar

3. KDV yolsuzluğunu içerisine alan ihracatın iç piyasada faturasız mal satışı için kaynak teşkil etmesi

4. Serbest bölge yolsuzluklarından kaynaklanan haksızlıklar (Narin, 2001:1). 1.6.3. İthalatla İlgili Sorunlar

- Gümrük kapılarının sayılarının fazla olması ve kontrollerin yetersiz kalması ithalatta yaşanan sorunların arasında önemli bir yere sahiptir (Kanoğlu ve Öngüt, 2003:47). - Dahilde İşleme Rejimine (DİR) bağlı olarak, ihraç kaydıyla, ithalatına izin verilen tekstil ürünlerinin gümrüklerde yeterli ölçüde denetlenememesi ve takip edilememesi neticesinde, söz konusu bu malların ihraç edilmeyip iç piyasada tüketilmesi de haksız rekabete neden olan bir sorundur (Kanoğlu ve Öngüt, 2003:48).

- “Uzakdoğu ülkelerinden düşük kaliteli, düşük kıymetli beyan dışı yapılan ithalâtın sektör üzerindeki olumsuz etkileri” (Taşoluk, 2006:156).

- Dampingli malların ülkemize girmesini engellemek için alınan önlemlerin yetersiz olması, soruşturmaların ve mahkemelerin uzun sürmesi sebebiyle sektörün haksız rekabetten önemli ölçüde zarar görmesi ithalatta yaşanan bir diğer önemli sorundur (Kanoğlu ve Öngüt, 2003:48).

- Ülkemizin gümrük birliğine üye olup da AB’ye tam üye olmaması da ithalatta önemli sorunların yaşanmasına sebep olmuştur (Kanoğlu ve Öngüt, 2003:48).

- “Haksız İthalatın Denetlenememesi 1) Dampingli İthalat

2) Kaçak İthalat

4) Geçici Kabule Dayalı İthalat

5) Dahilde İşleme Rejimine Dayalı İthalat

6) Yolcu Beraberinde İthalat ve İhracat” (Narin, 2001:1). 1.6.4. İhracatla İlgili Sorunlar

- Gerçekçi olmayan düşük kur politikası neticesi özellikle ihracata çalışan tekstil ve giyim sanayine olumsuz yönde etkide bulunmuştur (Kanoğlu ve Öngüt, 2003:48).

- Yalnızca ihracata dönük mevcut bürokratik zihniyet değil, dış ticareti düzenleyen yasa ve kuralların değişen dünya ve ülke şartlarına uyum sağlayamaması da, ihracatçıların çağın rekabetçi ortamının gerekli kıldığı hıza bir türlü ulaşamamasına sebebiyet vermektedir (Arı ve Ark., 2004:204).

- Hazır giyim ve konfeksiyon ihracatı önemli oranda küçük ve orta ölçekli işletmelerce gerçekleştirilmektedir. Fakat bu ihracatçıların kredi gereksinimleri bir türlü karşılanamamaktadır. Bunun nedeni mal varlıkları müsait olmadığından bu tip işletmelerin ipotek yapamamaları, kefalet verememeleridir. Bu sebepten ötürü de özel bankalardan kolay kolay kredi temin edememektedirler. Ancak mali yönden küçük ölçekli olmalarına rağmen hazır giyim ve konfeksiyon ihracatının %40’lık bölümünün bu tip işlemelerce karşılandığı da bir gerçektir. Bu sebeple küçük ve orta ölçekli ihracatçıların kredi yönünde desteklenmesinin yaşamsal bir öneme sahip olduğunu fark etmemek mümkün değildir (İnal, 1993:232).

- İhracatçıların hemen hemen tüm toplantılarda dillendirdiği bir başka önemli sorun Eximbank kredilerinin yetersiz olmasıdır(Kanoğlu ve Öngüt, 2003:49).

- Sektör tarafından ihraç edilen ürünlerin uluslararası piyasalar en iyi nasıl sevk edilebileceği hususunda bir lojistik politikası mevcut değildir. Coğrafi konumundan dolayı lojistik üs olabilecek ülke olan ülkemizde Türk hazır giyim sektörünün Çin gibi ülkelerin kurma gayreti gösterdiği nakliye filolarının bir benzerini kendi içinde kurmaya yönelik belirgin bir eğilim ve teşvik politikasının olmadığı görülmektedir (Arı ve Ark., 2004:210- 211).

- Ülkemizde, ihracat işlemi, ithalât işleminden daha güçtür. Hakikaten ihracat çok daha güç olarak gerçekleştirilmektedir. Kırmızı hat uygulamamızda, ithalâtta %30 oran kırmızı hatta düşerken, ihracatta %10 oran kırmızı hatta düşmektedir. O fiziki koşullar gerçekten iyi bilinmektedir, o tip bir ortamda muayene memurunun gidip de, o kırmızı

hattaki eşyayı kontrol etmesini, etkili olmasını, saymasını, ölçmesini beklemek mümkün mü, elbette ki değil. Dolayısıyla bu durum beraberinde bazı yanlış ve haksız uygulamaları getirmektedir (Saygılıoğlu, 2006:190).

- Ülkemizde ve dış piyasalarda her gün meydana gelen yeni gelişmeler ihracata dönük imalat yapan sanayicilerimizin hızlı ve sağlıklı kararlar almalarını güçleştirmektedir (İlkin, 1993:224).

- Eximbank’ın ihracat kredilerini aracı banka yolu ile kullandırması ve aracı bankaların kredi verirken büyük firmalara ve kendileri ile iş yapan firmalara öncelik tanıması ya da verilen kredilerin önemli bir miktarının, bazen yüzde 80’lere varan, bankada mevduat olarak tutulmasını şart koşması ihracatçıların yaşadığı bir diğer önemli sorundur (Kanoğlu ve Öngüt, 2003:49).

- “Enflasyonla devalüasyon arasındaki kur makası dengesizliği” (İnal, 1993:232). 1.6.5. İstihdam ve Ücretlerle İlgili Sorunlar

- Maliyetlerde genellikle %22 oranında bir ağırlığa sahip olan ücretler, ülkemizin içerisinde bulunduğu şartların doğal bir neticesi olarak hızla artmaktadır (Özelmas, 1975:17).

- Öteden buyana ucuz işçilik ve enerji avantajı ile ucuz fiyat politikasını bir koz olarak kullanan Asya ülkelerinin krizle beraber maliyetlerini daha da düşürüp, ucuz fiyat avantajını bu pazarda yeni bir koz olarak sunması, Uzakdoğu işletmeleriyle rekabet etme mecburiyetinde olan Türk hazır giyim firmaları için ciddi riskler oluşturmaktadır (Arı ve Ark., 2004:214).

- İşçimizin almış olduğu ücret düşüktür, fakat bununla birlikte prodüktivitesi de düşüktür; dolayısıyla işçiliğin maliyeti yine önemlidir. Bu durumun tek nedeni işçi değildir. İşçiye gelişmiş ülkelerde ya da teknolojisi yüksek ülkelerde, yüklenmekte olan iş yükü ile bizim ülkemizde yüklenmekte olan iş yükü arasında dağlar kadar fark söz konusudur (Varol, 1987:70).

- Sektörde personel devir hızının yüksekliği, çalışanların teknolojik gelişme ve teknolojiden en verimli biçimde faydalanma imkanlarını ortadan kaldırmaktadır (Akdemir, 1993:181).

- İşçilik giderlerinin yaklaşık yarısının çeşitli kesintilerle devlete gittiği göz önünde tutulacak olursa, maliyet içerisindeki devlet yükünün %20-25 gibi muazzam oranlara ulaştığı görülmektedir (İnal, 1993:231).

- Ülkemizde bugüne dek belirli ve bilinçli bir istihdam politikasının uygulamamış olduğu ve reel sektörün bürokratik formaliteler kaosu yaşadığı görülmektedir. Diğer taraftan, ülkemizin dünyanın en katı, istihdamı en çok cezalandıran çalışma mevzuatına sahip olduğunu da belirtmek mümkündür. Söz konusu bu olumsuz hususlar tabiatıyla, Türk hazır giyim sektörüne de doğrudan etkide bulunmaktadır (Arı ve Ark., 2004:228).

1.6.6. Maliyetle İlgili Sorunlar

- Türk ekonomisinde uygulanan vergi politikaları, Türk hazır giyim sektörünün rekabetçi gücünü artırmaktan ıraktır. Bürokratik ve bir o derece de karmaşık sistematiğe sahip olan Türkiye’deki vergi sistemi, gerek yerli, gerekse yabancı yatırımcılar için global platformda rekabet etmenin temel engellerinden birini teşkil etmektedir (Arı ve Ark., 2004:207).

- Rekabet faktörlerinin muhafaza edilememesi

1. Enerjinin yetersiz olması ve enerji maliyetlerinin rakip ülkelerden fazla olması 2. İşgücü maliyetlerinin rakip ülkelerden göreceli olarak fazla olması

3. Sosyal ödemeler ve vergi mevzuatımız (KDV, muhtasar vergi…) tarafından sektör üzerinde oluşturulan çok ağır yükler

4. AB tarafından üçüncü ülkeler ile gerçekleştirilen anlaşmalar ve uygulamaların kendi ithalatlarını kolaylaştırma politikalarının ihracatımızı güçleştirmesi

5. İkili anlaşmalarca rakip ülkelere sağlanmış olan açık ve gizli avantajların Türk tekstil ihracatını zorlaması

6. ABD, Rusya gibi hedef pazar ülkeleriyle serbest ticaret anlaşmalarının gerçekleştirilememiş olması (Narin, 2001:3) durumu söz konusudur.

- Bürokratik mekanizmaların karmaşıklığından doğan gecikmeler ve gerçekleştirilen taleplere uzun zaman sonra alınan yanıtların neden olduğu belirsizlik ve ilave maliyetler Türk hazır giyim sektöründe faaliyette bulunan yatırımcıların rekabetçi becerilerini geliştirmelerinin önündeki diğer bir engeldir. Kuşkusuz ki bu durum, Türkiye gibi uzun yıllardır yüksek enflasyonun yaşandığı bir ülkede paranın reel olarak ciddi bir

değer kaybına maruz kalması gibi daha yüksek maliyetli olabilmekte ve Türk hazır giyim yatırımcıları üzerinde adeta “dolaylı vergi işlevi”ni görmektedir (Arı ve Ark., 2004:207).

- Yurtiçi hammadde fiyat artışları da, sektörde büyük bir problem teşkil etmektedir (Arı ve Ark., 2004:209). Kısa sürelerde hammadde fiyatlarında yaşanan oynamalar, belirli bir dönem sonrası için fiyat verme olanağını ortadan kaldırmaktadır (Özenç, 1986b:96).

-Tekstil sektörünün belli bölgeler haricindeki çok büyük bölümü senelerdir en pahalı yakıtlarla çalışmaktadır (Kayhan, 2006:110). Bugün Türkiye’de enerji olarak gerek elektrik, gerek fuel oil dünya fiyatlarının çok üzerinde kullanılmaktadır. Bilhassa elektriğe, sanayi elektriğine önenen fiyat dünya enerji ajansının rakamlarına göre Japonya’dan sonra ülkemizi ikinci sıraya koymaktadır (Alptekin, 1987:77-78). Ayrıca, Türkiye’de, enerji tarifelerinin oluşumunda rekabetçi bir ortamın oluşturulmamış olması ve enerji üzerinde, fiyat dışında çeşitli ek vergilerin var olması, Türk hazır giyim sektörünün rekabetçi yapısını ve bu sektörün yaptığı ihracatı olumsuz olarak etkileyen en önemli etkenlerden birisini teşkil etmektedir (Arı ve Ark., 2004:228).

1.6.7. Tanıtım ve Pazarlama Sorunları

- Tekstil ve hazır giyim ihracatının artırılabilmesi için bu güne dek gerek devlet gerekse işletmeler tarafından izlenen politikalarda pazarlamaya gereken önem verilmemiştir. İhracatın artırılması mecburiyeti kalkınma planlarında ifade edilmesine karşın Uluslararası pazarlama politika ve stratejilerine yer verilmemiştir. Tekstil ve hazır giyim imalatçı ve ihracatçıları da pazarlama faaliyetlerini bilimsel temellere oturtmamış, fırsatçı ve tesadüfî ihracatla yetinmiş, ihracat pazarlarında daralma olunca da iç pazara yönelerek karlılık seviyelerini muhafaza etmeye gayret etmişlerdir (Tadlıdil, 1987:161).

- Son 20 senedir gerçekleştirilen büyük entegre ve altyapı yatırımlarıyla Türk hazır giyim sektörü, AB’nin en büyük hazır giyim alt yapı kapasitesine sahip sektörü durumundadır. Sektördeki göreceli olarak bu olumlu gelişmeye karşın, sektörün imajına ve markalaşmasına doğrudan etkide bulunacak etkin bir yatırım ve teşvik politikasının bulunmadığı da bilinmektedir. Bu itibarla denilebilir ki, Türk hazır giyim sektöründe faaliyette bulunan işletmelerin (Arı ve Ark., 2004:209-210):

1. Kaliteyi yükseltici, 2. Verimliliği yükseltici,

4. Çevreyi koruyucu,

5. Ürün çeşitliliğini sağlayıcı biçimde modernizasyon ve yenileme yatırımlarını, AR-GE ve hizmet içi eğitim ünitelerini oluşturma yatırımlarını, öncelikli olarak ve en yüksek oranlarda teşvik edecek bir teşvik politikasının Türk bürokrasisince uygulanmaması, sektörün devam ettirilebilir rekabetçi yapısını açıkça desteklememektedir.

- Sektörde dış piyasalara dönük kurumsal pazarlama etkinlikleri yetersiz olup, ülke imajı çalışmalarında bir eşgüdümsüzlük vardır. Öte yandan, uluslararası en iyi uygulamalar paralelinde sistematik bir pazarlama stratejisinin bulunmaması ve global platformda hazır giyim pazarlarında var olan ya da ortaya çıkan boşluğa göre üretim yapılmaması. Önce hazır giyim yatırımlarına girişilip sonrasında pazarlara çıkılması biçiminde bir anlayışın var olması. Hazır giyim sektöründe faaliyette bulunan işletmelerin girişimciliklerinin yaratıcılık temelli olmaması. Diğer bir deyişle, zihniyet ve pazarda var oluş zaafının olması, dolayısıyla kalite ve buna bağlı pazarlama politikasının mevcut olmaması (Arı ve Ark., 2004:211).

- Tanıtım yetersizliği de ülkemizde hazır giyim endüstrisinin önemli problemlerinden birisidir (Özenç, 1987b:11).

- Türk hazır giyim sektörü, kendi pazarlama bakımından dış piyasalarda dağılım kanallarının bulunmaması ve yurt dışı pazarlarda ürün çeşitliliğine gidilmemesi, ürün ve servise ilişkin farklılaşmayla ilgili makro bir stratejinin bulunmaması (Arı ve Ark., 2004:211).

- Pazarlama stratejileri yeni bir boyuta sahip olmuştur. Türkiye’nin bu konuda tecrübesiz olması ve pazarlamanın bilimsel yönünden yeterince yararlanamaması da karşımıza diğer bir sorun olarak çıkmaktadır (Arslan ve Çoruh, 1999:101).

- “Sektörün etkin bir pazarlama, markalaşma ve kalite politikasının olmaması, sektör için ciddi ölçüde sorun olarak değerlendirilmelidir” (Arı ve Ark., 2004:216).

1.6.8. Yapısal Sorunlar

- Hazır giyim pazarına yatırım yapmanın nispeten kolay olmasından dolayı yatırımcılara sektörün doymuş olması ve Türk hazır giyim sektörünün daha rekabetçi bir yapı elde etmesi için çok sayıdaki işletmeler arasında bir doğal eliminasyon sürecinin henüz arzu edilen seviyede başlamamış olması (Arı ve Ark., 2004:206).

- Hazır giyim endüstrimiz yetişmiş orta kademe yöneticisi sıkıntısı çekmesinin yanı sıra, işçilik vasıflarının düşüklüğünden de zarar görmektedir (Özenç, 1986b:96; Özenç, 1987b:10).

- Hazır giyim sektörü, geliştirilemeyen ekonomik politikalar sebebiyle dünya ticaretindeki yerini alamamış ve çok geç girmiş olduğu dünya hazır giyim ticaretinde, sınırlamalarla karşı karşıya kalmıştır (İlyasoğlu, 1988:3).

- Türk hazır giyim sektörüyle ilgili olarak gerek özel sektör kurumlarında, gerekse kamu bürokrasisinde sektörün hammadde, üretim, ihracat, vb. alanları içine alan herhangi bir “master plan”ı ve vizyonu mevcut değildir. Sektörle ilgili master plan ve vizyon çoğunlukla devletten beklenmektedir. Son yıllarda çok iyi niyetli ve bilinçli gayretler not edilmekle birlikte, Türk hazır giyim sektörünün global trendleri ve rakip ülkeleri göz önünde bulunduran başta kamu sektörünün liderliğinde tarafların tümünün iştirak ettiği bir sektör politikasının tayin edilmemesi, sektörün kısa vadeli problemlerinin yapısallaşmasına ve şu anda bulunduğu durumdan daha iyi bir konuma sahip olamamasına sebebiyet vermiştir (Arı ve Ark., 2004:206-207).

- Türkiye’de gelişmiş bir iplik sektörü bulunmasına rağmen, zayıf bir dokuma ve terbiye sektörü vardır ve hazır giyim sektörünün gelişmesine engel olmaktadır (İlyasoğlu, 1988:2).

- “Her ne kadar işçi ücretleri ülkemizde düşükse, yeterli eğitim, yetersiz eğitim sonucu prodüktivite halen rekabet ettiğimiz AET standartlarının oldukça altındadır” (Varol, 1987:67).

- Gerek tekstil ve hazır giyim sektörlerinin kendi aralarında, gerekse bu sektörlerin kendi alt sektörleriyle eşgüdüm, işbirliği ve beraber hareket etme geleneği yetir kadar gelişmemiştir. Tekstil ve hazır giyim sektörleri arasıda söz konusu olan çekişmeler, proaktif bir yaklaşım benimsenerek sinerjiye dönüştürülememiştir (Arı ve Ark., 2004:207).

- Sektörde devam ettirilebilir vasıflı işgücünü temin edecek sistematik bir eğitim politikasının en iyi ülke uygulamaları ışığında oluşturulduğunu söylemek mümkün değildir. Sektörde faaliyette bulunan işletmelerin bünyesindeki vasıflı işgücünün verimliliğini yükseltecek yeterli eğitim olanaklarının sağlandığı söylenemez (Arı ve Ark., 2004:210).

- Araştırma-geliştirme faaliyetlerinin sınırlı kalması, tekstil ve hazır giyim sektörlerinde en kaygı verici noktalardan birisidir. Yurt dışına gerçekleştirilen fason üretim

ile elde edilen getiri büyük oranda fason üretim yaptıran işletmelerde kalmaktadır (Kanoğlu ve Öngüt, 2003:50).

- Etkin bir organizasyon yapılanmasının ve yönetim kalitesinin henüz uygulamaya konulmamış olması Türk hazır giyim işletmelerinin en büyük eksikliğidir (Arı ve Ark., 2004:210).

- Hazır giyim endüstrisinin sahip olduğu özelliklere önem vermeden yapılan teşvikler, altyapıdan yoksun, dağınık ve dayanıksız üretim birimlerinin oluşmasına sebebiyet vermiştir. Sektörün sahip olduğu üretim kapasitesi, doğal endüstriyel sınırlarına ulaşmıştır (İlyasoğlu, 1988:2).

- Teknolojik gelişmelere gösterilen önemin yetersiz olması ve tekstil ve hazır giyim teknolojisinde büyük oranda dışa bağımlılığın olması (Arı ve Ark., 2004:211).

- İhracatta en büyük payı alan Türk tekstil ve konfeksiyon sektöründe kullanılmakta olan makineler ve teknoloji eski olduğundan prodüktivite ve kalite bakımından geri kalınmıştır (Arslan ve Çoruh, 1999:103).

- Dünya ticaretinde değişik nitelikleri olan hazır giyim ihracatı, üretim ve organizasyon bakımından teşvik edilmemekte, vergi iadeleri yerini bulmamakta ve teşvikler istenmeyen neticeler doğurmaktadır (İlyasoğlu, 1988:3).

- Üniversite ve sektör işbirliğinin yeteri kadar geliştirilmemiş olması, teknoloji, moda ve dizayn geliştirmede üniversite ve sektör arasında bir iletişimin bulunmaması, hazır giyim sektöründe üretim sürecinde teknik eleman eksikliğinin var olması (Arı ve Ark., 2004:211).

- Türkiye’de dış ticaret kararlarının, ilgili kamu kurum ve kuruluşlarınca özel sektör kuruluşlarının görüşlerine başvurulmadan alınmakta olması, alınan kararların sık sık değişmesine, zaman ve emek kaybına sebebiyet vermektedir (Arı ve Ark., 2004:250).