• Sonuç bulunamadı

Türkiye’nin Giyim Endüstrisi Açısından Dünyadaki Durumu

Türk tekstil ve hazır giyim sektörü, mevcut hammadde kaynakları ve bu sektörde erken endüstrileşme hamlesinin başlatılmış olmasından dolayı, bugün hazır giyim sektörünün her alanında, dünyada önemli üreticilerden biri konumuna erişmiş

bulunmaktadır. Diğer taraftan, Türkiye’nin dünyanın en büyük pamuk üreticilerinden biri olması sebebiyle Türk hazır giyim sektörü, çoğunlukla pamuğa dayalı sanayi görünümü arz etmektedir (Arı ve Ark., 2004:197). Bunun yanı sıra, örme giyim dalında, ülkemizde tekin kullanılmakta olan teknoloji seviyesiyle ileri ülkelerdeki teknolojinin aynı seviyede olduğunu kabul etmek mümkündür. Bu dalda bulunan rakiplerimizden İtalya ve Uzak Doğu ülkelerinin ülkemize karşı örme kumaş kalitesi ve işçilik seviyesinin yüksek olmasından kaynaklanan üstünlükleri vardır. Ülkemizde bulunan iplik tesislerinin yarısının kaliteli örme ürünler için gerekli olan birtakım ince pamuk ipliği çeşitlerinin çekimi için uygun olmadığı belirtilmektedir. İşçilik seviyesinin daha düşük olmasının nedeni ise, bu konuda üretime rakiplerimize kıyasla daha geç başlamamıza bağlanmaktadır (Özenç, 1986a:7-8). Bu durumda rakiplerimize oranla deneyim eksikliğini beraberinde getirmektedir.

Günümüzde Çin kendi sektörümüzde dünya lideri ve liderliğe de soyunmaktadır (Başer, 2006:148). Çin ve Hindistan’ın olağanüstü bir hızla büyümekte olan çok geniş yerli pazarlarının olması ise bir diğer önemli noktadır. 1991-1992 yılından buyana Çin’in, Hindistan’ın ve diğer ülkelerin de yabancı yatırımcıları çekmek için artan bir gayretleri söz konusudur. Hindistan yabancı yatırımlara ilişkin kanunlarının çoğunu libare ederken, 1992 yılında Çin yabancı yatırımcılar için ekonomik muafiyetler sağlayan 5 özel alan açmıştır. 1993 yılında Çin’deki toplam perakende satış %26’lık bir oranla 215 milyar US$ yükselmiştir. Hazır giyim bu miktarın %16’lık bir kısmını kapsamaktadır. Hindistan’ın 1994 yılında hazır giyim için iç pazarı 5 milyar US$ olarak tahmin edilmekte ve yıllık %25 oranında hazır giyim için iç piyasa artmaktadır. Gümrük vergi ve oranları MFA dan sonraki periyotta Hindistan, Endonezya, Türkiye v.b. ülkelerde azalmaktadır. Bunun yanı sıra iç piyasayı, ihracat çabasının kaldıraç kuvveti olarak kullanma yönünde artan bir eğilim söz konusudur. Bu nedenle, mevcut faktör avantajlarının kombinasyonu ve yeni pazarlama avantajları grubu rakiplerinden fazla avantajlar sağlamada kullanılmaktadır (Koshy, 1996:618-619). Bunu en iyi kullanan ise avantaj sahibi olmaktadır.

“Türk hazır giyim sektörü, dünya genelinde 6’ncı, Avrupa Birliği (AB)’nin Çin’den sonraki ikinci büyük tedarikçisi konumundadır” (Arı ve Ark., 2004:197). Dünya tekstil ve hazır giyim sektörlerinde yalnızca Çin ve G. Kore’de bulunan entegre altyapı Türkiye’de de mevcuttur. Bu sayede pamuktan, iplikten, dokumadan, örmeden, terbiyeden konfeksiyona, dağıtım zincirinin son halkasına dek sektör entegre olmuş durumdadır. Bu durumun, sektörler arasında sinerjiyi artırdığı gibi, tedarik problemlerini de en aza

indirmesi sektörün güçlü yanlarından biridir (Arı ve Ark., 2004:205). Bunun yanı sıra, vergi politikalarının bir neticesi olarak Türk hazır giyim sektörü; Çin, Meksika, Hindistan gibi küresel rakiplerine göre ve hazır giyim sektörünün “moda yaratıcı ülkesi” olan İtalya’nın da aralarında bulunduğu OECD ülkelerine nazaran “aşırı vergi yükü” ile karşı karşıyadır. Vergi politikalarındaki söz konusu bu olumsuzluklar, Türk hazır giyim sektöründe yurt dışına sermaye kaçışına, yabancı sermayenin Türkiye’ye girişinin azalmasına ve bir yönüyle ekonomik dar boğazların süreç içinde kronikleşmesine neden olmakta (Arı ve Ark., 2004:207), ülkemizi negatif yönde etkilemektedir.

Japonya da ilginç bir pazar özelliği taşımakla birlikte, hazır giyim ürünlerimiz söz konusu bu pazarda tanınmamaktadır. Japonya’nın oldukça fazla hazır giyim tüketimi vardır. Tüketimin ülke içi üretimle karşılanmasının yanı sıra, 1.5 milyar $’dan fazla ithalat gerekleştirilmektedir. Görüldüğü gibi, pazar çok büyük bir boyuta sahiptir. Japon pazarında günümüzde iki önemli ithal malı yer almaktadır. Bu mallardan ilki Avrupalı işletmelerin markalarını taşıyan ve modaya uygun pahalı örme giyim eşyaları, ikincisi ise Güney Doğu Asya ülkelerinin (Güney Kore, Hong Kong, Taiwan, Çin gibi) üretmiş olduğu ve ucuz satılan giyeceklerdir (Özenç, 1986a:33). Bu pazara girebilmek için Türkiye’nin iyi bir şekilde düşünüp bir strateji geliştirmesi ve karşılaşacağı zorlukları hesap etmesi gerekir. Zaten, önceki yıllarda ürettiklerini kolay bir şekilde satmaya alışmış Türk tekstil ve konfeksiyon üreticisi, son yıllarda değişen pazar şartları sebebiyle satış miktarı ve fiyatı hususunda eskisi kadar rahat olamamakta, zorlanmaktadır. Bu sebeple daha iyi kalitede ürünün daha ucuza mal edilmesi arayışlarına girilmiş, bu durum da son yıllarda Türk tekstil ve konfeksiyon üreticilerinin kalifiye bakış açılarında değişiklik meydana getirerek kalite ve kalite kontrolü konularında gayret göstermelerini beraberinde getirmiştir (Kırtay, 1993:110). Ayrıca, bilhassa iletişim ve ulaşım alanlarında gelişen teknolojiler sayesinde dünya ekonomisi veya dünya pazarı gibi kavramlar daha sık kullanılır duruma gelmiştir. İşletmelerin yatırım, yönetim, üretim, pazarlama vb. alanlarda dünya çapında düşünmeleri ve bu çerçevede rekabet ederek başarılı olmaları gerekmektedir. Bilhassa AB ile Gümrük Birliğine giren Türk ekonomisi için söz konusu bu durum daha önemli bir hal almıştır (Doğan ve Asil, 1996:16). Türkiye bu anlamda sahip olduğu üstünlükleri korumalıdır.

Ana pazara olan yakınlığı, Türkiye’nin eski rakiplerine karşı sahip olduğu en büyük üstünlüğüdür (Safel ve Dedeoğlu, 1998:64). İhracatın fason ağırlıklı olması ise Türkiye’nin yeni muhtemel rakiplerine karşı en büyük itici gücüdür. Bu rakipler Macaristan, Polonya,

Çek Cumhuriyeti, Slovakya, Romanya, Sırbistan, Fas ve Tunus’tur (Safel ve Dedeoğlu, 1998:65).

Sonuç olarak, Türkiye, birincil tekstil hammaddesi olan pamuk, yün ve sentetik elyafların bazı türleri yönünden dünyanın önde gelen ülkeleri arasında bulunmasına rağmen, hazır giyim ve konfeksiyon sanayi bunun nimetlerinden yeteri kadar faydalanamamaktadır. Bunun başlıca sebebi, hazır giyim ve konfeksiyona aramalı temin eden iplik ve kumaş sanayinin teknoloji ve maliyet yapısı, ikinci sebebi ise girdi piyasasında satıcı egemenliğidir (Parıltı, 1993:216). Buna karşın Türk Konfeksiyon Endüstrisinin gerek endüstrileşmiş, gerekse endüstrileşmekte olan ülkeler konfeksiyon endüstrileriyle kıyaslandığında en önemli avantajları (karşılaştırmalı üstünlükleri) (Tarakçıoğlu, 1993:76):

- Türkiye’nin, konfeksiyon endüstrisinin hammaddesini temin eden güçlü bir tekstil endüstrisinin bulunması;

- Nispeten işçi ücretlerinin düşük olması;

- Sektörün bel kemiğini meydana getiren küçük ve orta boy işletmelerin dinamizmi; - AT pazarına olunan yakınlıktır.