• Sonuç bulunamadı

Konya'da belediye hizmetleri ve belediye başkanları (1940-1960)

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Konya'da belediye hizmetleri ve belediye başkanları (1940-1960)"

Copied!
199
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

TARİH ANABİLİM DALI

T.C. ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILAP TARİHİ BİLİM DALI

KONYA’DA BELEDİYE HİZMETLERİ VE BELEDİYE

BAŞKANLARI (1940-1960)

Abdullah Vahdi ALANYA

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Danışman

Prof. Dr. NECMİ UYANIK

(2)
(3)
(4)
(5)

ÖN SÖZ

Hazırlanmış olan bu tez çalışması, Selçuk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Tarih Ana Bilim Dalı, Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Bilim Dalına bağlı olarak, Prof. Dr. Necmi Uyanık’ın danışmanlığında hazırlanmıştır.

Bu tez çalışması ile ülkemizde sosyal tarih ve şehir tarihi çalışmalarının ağırlık kazanmaya başladığını düşündüğümüz bir ortamda, “Konya’da Belediye Hizmetleri ve Belediye Başkanları (1940-1960)” başlığı altında, Cumhuriyet tarihi alanında katkı yapılmaya gayret edilmiştir.

Bu çalışma, giriş bölümü de dahil olmak üzere üç bölümde incelenmiştir. Bu bölümlerden giriş bölümünde Osmanlı Devleti’nin son dönemlerinden itibaren şehremini sisteminden modern belediyecilik sistemine geçiş süreci, belediyecilik alanındaki gelişmeler, Cumhuriyet devri belediyecilik anlayışındaki değişimler ele alınmıştır. I. Bölümde, 1940-1950 yılları arasında Belediye Başkanlığı yapmış olan Dr. Muhsin Faik Dündar, Mehmet Muhlis Koner, Samet Kuzucu dönemleri incelenmiş olup, özellikle Cumhuriyet Halk Partisi dönemi belediyecilik anlayışı ortaya konulmaya çalışılmıştır. II. Bölümde, 1950-1954 yılları arasında Belediye Başkanlığı yapmış olan Mehmet Rüştü Özal ile İbrahim Aşçıgil dönemleri incelenmiş olup, özellikle çok partili hayata geçişteki önemli bir mihenk taşı olan Demokrat Parti dönemi belediyecilik anlayışı ve bu dönemde yapılan çalışmalar ele alınmıştır. III. Bölümde ise 1954-1960 yılları arasında Belediye Başkanlığı yapmış olan Nafiz Tahralı, Cemil Keleşoğlu ve Sıtkı Bilgin dönemleri ve yapılan belediye hizmetleri ele alınmıştır. Çalışmamızda adı geçen Belediye Başkanlarının biyografileri incelenmiş olup, Konya şehrine katkıları ele alınmıştır. Bu dönem içerisinde Konya Belediyesinin yerel basına yansıyan çalışmaları değerlendirilmeye çalışılmıştır.

Çalışmayı bu şekilde özetledikten sonra kullanılan kaynaklarla ilgili bilgi verecek olursak, çalışmamızın ana kaynağını Konya basını oluşturmaktadır. Konya basını içerisinde Ekekon (1940-1951), Babalık (1946-1951), Öğüt (1950- 1952), Yeni Meram (1949-1960), Yeni Konya (1950-1960) ve Selçuk (1946-1952) gazetelerinin arşivleri

(6)

taranmış olup, gazetelerdeki belediye, belediye hizmetleri, belediye başkanları konulu haberler ve makaleler tespit edilmiştir. Ayrıca milletvekilliği yapmış olan Belediye Başkanlarından Dr. Muhsin Faik Dündar, Samet Kuzucu ve Mehmet Rüştü Özal, Nafiz Tahralı’nın, TBMM arşivindeki ve Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi’nde (Devlet Arşivleri Başkanlığı olarak ismi değişmiştir.) yer alan bilgilerden faydalanılmıştır.

Hazırlanmış olan bu çalışmada bazı gazete koleksiyonlarının eksik olmasından dolayı bazı sıkıntılar yaşanmış olsa da yoğun ama zevkli bir çalışma dönemi geçirdik. Bu süreçte Konya’da çıkmış gazetelerin temini konusunda bana yardımcı olan Konya Yazma Eserler Kütüphanesi çalışanlarına teşekkür ediyorum. Özellikle Yüksek Lisans çalışmalarında bana yol gösteren ve bu çalışmanın ortaya çıkmasında büyük emeği geçen, muhterem hocam Prof. Dr. Necmi UYANIK’a teşekkür ederim.

Abdullah Vahdi ALANYA Konya 2019

(7)

T. C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

Adı Soyadı Abdullah Vahdi ALANYA Numarası:

124202051005 Ana Bilim/Bilim Dalı Tarih / T.C. Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi

Ö

ğr

enc

ini

n

Danışmanı Prof. Dr. NECMİ UYANIK

Tezin Adı Konya’da Belediye Hizmetleri ve Belediye

Başkanları (1940-1960)

ÖZET

Belediye; bir şehrin umumi işleri ve sair ihtiyaçlarına bakan idare olarak tanımlanır. Osmanlı Devleti zamanında şehirlerde İhtisap Ağalığı kuruluncaya kadar belediye işleri her ne kadar kadıların vazifeleri içindeyse de, belediyeleri diğer bir görevi olan imar işleri valilerin görevleri arasındaydı.1826 yılında İhtisap Nezareti’nin kurulmasıyla bu görevler şehirlerde İhtisap Ağaları’na verilmiştir. Konya'da ilk Belediye Teşkilatı 1868 yılında kurulmuştur.

1940-1960 tarihleri arasında Dr. Muhsin Faik Dündar, M. Muhlis Koner, Samet Kuzucu, Rüştü Özal, İbrahim Aşçıgil, Nafiz Tahralı, Cemil Keleşoğlu ve Sıtkı Bilgin Belediye Başkanlığı görevini yapmışlardır.

Dr. Muhsin Faik Dündar (1938-1946) döneminde, Konya Belediyesi; halkın temel gıda maddesi ihtiyaçlarının giderilmeye çalışılması, fiyat artışları kontrollerinin yapılması, belediyecilik adına kalıcı bir eser olarak da şehir imar planının hazırlanması gösterilebilir. Muhlis Koner (1946-1950) döneminde; şehrin temel sorunlarından elektrik sorunu çözülmeye çalışılmıştır. Muhlis Koner, bu problemi çözmek için dizel elektrik motorları kurdurmuş olup, şehrin elektrik sorunu çözüme kavuşturulmuştur. Samet Kuzucu (1950-1950)döneminde, yarım kalan işler devam ettirilmiştir.

Rüştü Özal döneminde (1950-1954) şehrin imar faaliyetlerine büyük hız verilir. Konya, yollarıyla, ulaşımıyla, yeni caddeleriyle, aydınlatmalarıyla modern bir şehir kimliği kazanmaya başlamıştır. İbrahim Aşçıgil döneminde de yarım kalan işler devam ettirilmiştir.

Nafiz Tahralı döneminde (1955-1957); yeni bir belediye binasının yapılması için çalışmalar başlatılır, fiyat artışlarını engellemek için çalışmalar yapılır, İşçi Sigorta Kurumu ile anlaşmalar yapılarak hal binası, sinema, hastane gibi eserlerin Konya’ya

(8)

kazandırılması için çalışmalar yapılmıştır. Konya Valisi Cemil Keleşoğlu, Belediye Başkanı belirlenene kadar vekaleten bu görevde bulunmuştur.

Sıtkı Bilgin döneminde (1958-1960); şehrin temel sorunlarından olan ulaşım, su, Göksu Santrali’nin tamamlanması gibi konularda çalışmalar yapılmıştır.

Cumhuriyet Halk Partisi’nin son dönemiyle (1940-1950), Demokrat Parti dönemini (1950-1960) mukayese etmeye çalıştığımız bu çalışmada, Konya’nın, Demokrat Parti döneminde daha fazla hizmet aldığı tespit edilmiştir. Bu farklılığın yaşanmasında; Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik koşulların ve hükümetin belediyelere sağladığı maddi desteğin büyük payının olduğu tespit edilmiştir.

Anahtar Kelimeler: Belediye, Muhlis Koner, Muhsin Faik Dündar, Rüştü Özal,

(9)

T. C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

Name Surname Abdullah Vahdi ALANYA ID:

124202051005 Department/Field History / T.C. Ataturk's Principles and History of

Turkish Revolution

S

tude

nt

’s

Advisor Prof. Dr. NECMİ UYANIK

Research Title Municipal Services and Mayors in Konya (1940-1960)

ABSTRACT

Municipality; is defined as the administration that handles the general affairs and other needs of a city. Although the municipal affairs were in the duties of the kadis until the establishment of the residency in the cities during the Ottoman Empire, the municipalities were among the duties of the governors, another task of which was given to the Governors in 1826 with the establishment of the residency ministry. The first Municipality of Konya was established in 1868.

Between 1940-1960 Muhsin Faik Dündar, M. Muhlis Koner, Samet Kuzucu, Rüştü Özal, İbrahim Aşçıgil, Nafiz Tahralı, Cemil Keleşoğlu and Sıtkı Bilgin were the mayors.

During the period of Dr. Muhsin Faik Dündar (1938-1946), Konya Municipality; Trying to meet the basic food needs of the people, checking price increases, preparing a city zoning plan as a permanent work on behalf of the municipality. During the period of Muhlis Koner (1946-1950); The problem of electricity, one of the main problems of the city, was tried to be solved. To solve this problem, Muhlis Koner installed diesel electric motors and solved the city's electricity problem. During the period of Samet Kuzucu (1950-1950), unfinished works were continued.

During the period of Rustu Ozal (1950-1954), great speed is given to the zoning activities of the city. Konya has started to gain a modern city identity with its roads, transportation, new streets and lighting. During the reign of İbrahim Aşçıgil, unfinished works were continued.

During the period of Nafiz Tahralı (1955-1957); a new municipality building was initiated, efforts were made to prevent price increases, agreements were made with the Labor Insurance Institution and works were made to bring works such as state

(10)

building, cinema and hospital to Konya. Konya Governor Cemil Keleşoğlu held this duty by proxy until the Mayor was appointed.

During the period of Sıtkı Bilgin (1958-1960); The main problems of the city are transportation, water, and the completion of the Göksu Power Plant.

In this study, we try to compare the last period of the Republican People's Party (1940-1950) and of the Democratic Party (1950-1960), and it was found that Konya received more service during the Democratic Party. In experiencing this difference; Economic conditions in Turkey and the government's financial support provided to municipalities where the major share was determined.

Key Words: Municipality Muhlis Koner, Muhsin Faik Dündar, Rüştü Özal, Nafiz

(11)

İÇİNDEKİLER

Sayfa No

BİLİMSEL ETİK SAYFASI ... i

YÜKSEK LİSANS TEZİ KABUL FORMU ...ii

ÖN SÖZ...iii ÖZET ... v ABSTRACT ... vii İÇİNDEKİLER ... ix KISALTMALAR... xi GİRİŞ ... 1

TÜRKİYE’DE VE KONYA’DA BELEDİYE HİZMETLERİNDE GELİŞMELER A. Osmanlı Devletinde, Kuruluşundan Tanzimat’a Kadar Belediye Hizmetleri ... 4

B. Tanzimat Sonrası Belediye Hizmetleri... 5

C. Cumhuriyet Dönemi Belediyecilik Anlayışı... 7

D. Konya Belediyesi ... 9

I. BÖLÜM 1940- 1950 YILLARI ARASINDA KONYA’DA BELEDİYE HİZMETLERİ VE BELEDİYE BAŞKANLARI A. Dr. Muhsin Faik Dündar... 16

B. Dr. Muhsin Faik Dündar Dönemi Belediye Hizmetleri (1938-1946) ... 16

C. Mehmet Muhlis Koner... 42

D. Mehmet Muhlis Koner Dönemi Belediye Hizmetleri (1946-1950)... 46

E. Samet Kuzucu... 63

(12)

II. BÖLÜM

1950- 1960 YILLARI ARASINDA KONYA’DA BELEDİYE HİZMETLERİ

A. Mehmet Rüştü Özal... 65

B. Mehmet Rüştü Özal Dönemi Belediye Hizmetleri (1950-1954) ... 68

C. İbrahim Aşçıgil... 80

D. İbrahim Aşçıgil Dönemi Belediye Hizmetleri (1954-1955)... 81

III. BÖLÜM 1954- 1960 YILLARI ARASINDA KONYA’DA BELEDİYE HİZMETLERİ VE BAŞKANLARI A. Nafiz Tahralı ... 110

B. Nafiz Tahralı Dönemi Belediye Hizmetleri (17 Kasım 1955- 23 Eylül 1957)... 111

C. Cemil Keleşoğlu ... 130

D. Cemil Keleşoğlu Dönemi Belediye Faaliyetleri (10 Ekim 1957-18 Nisan 1958) ... 131

E. Mustafa Sıtkı Bilgin... 137

F. Sıtkı Bilgin Dönemi Belediye Hizmetleri (18 Nisan 1958- 27 Mayıs 1960)... 138

SONUÇ ... 155

KAYNAKÇA ... 158

(13)

KISALTMALAR

BCA : Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi

C. : Cilt

CHP : Cumhuriyet Halk Partisi DAB : Devlet Arşivleri Başkanlığı DP : Demokrat Parti

ESO : Elektrik Su Otobüs

s. : Sayfa

S. : Sayı

TBMM : Türkiye Büyük Millet Meclisi

TMO : Toprak Mahsulleri Ofisi vb. : Ve benzerleri

(14)

GİRİŞ

Konya her zaman önemli merkez olmuştur. Ahmet Hamdi Tanpınar, Beş Şehir’de Konya’yı anlatırken oldukça güzel bir tasvir yapıyor. “Konya, bozkırın tam çocuğudur. Onun kendini gizleyen esrarlı bir güzelliği vardır. Bozkır, kendine bir serap çeşnisi vermekten hoşlanır. Konya’ya hangi yoldan girerseniz girin, sizi bu serap vehmi karşılar. Çok arızalı bir arazinin arasında ufka daimi bir ışık oyunu, bir rüya gibi takılır. Serin gölgeleri ve çeşmeleri susuzluğumuza uzaktan gülen bir rüya, yolun her dirseğinde siline kaybola büyür, genişler ve sonunda kendinizi Selçuk Sultanlarının şehrinde bulursunuz”. Gerçekten Konya’nın kendine has bir güzelliği vardır. Hazırlanmış olan bu çalışmaya başlarken, konu hakkında dokümanların ne kadarına ulaşabiliriz ya da dokümanlardaki bilgiler konuyu ne oranda karşılayabilir diye tereddütlerimiz vardı; fakat konuyu araştırmaya başlayınca devamının geldiğini gördük. Bunda Konya’nın köklü bir geçmişe sahip olması ve bölgesinde merkezi olmasının payı olmuştur. Dününe baktığımızda, kuruluşu çok eskilere dayanan Konya, önemli bir Türk-İslam şehri olmuştur. Cumhuriyetin ilk zamanlarında Konya, diğer Anadolu şehirleri gibi imparatorluktan kalan yorgunluğu ve yıpranmışlığı üzerinde taşıyordu. Fakat konumu, potansiyeli ve merkezi olma özelliği ile beraber millet iradesine dayalı sisteme geçişle birlikte Konya’nın tekrar ayağa kalkmasını sağlamıştır.

Araştırma konumuz olan Konya’da Belediye Hizmetleri ve Belediye Başkanları (1940-1960) çalışmasında, Cumhuriyet Halk Partisi belediyeciliğinin son on yılı ile Demokrat Parti dönemi belediyecilik anlayışları ve yapılan hizmetler ele alınmıştır. Konu incelenmeden önce belediyeciliğin geçmişine bakılacak olursa, Osmanlı Devletinde modern anlamda bir yerel yönetim geleneğinin varlığından söz etmek mümkün değildir. Bununla birlikte bu hizmetleri gören bir takım yerel idari birimler olarak adlandıracağımız teşkilatlar bulunmaktadır.

Tanzimat’la birlikte kullanılmaya başlayan Belediye terimi, ortak menfaatler ve karşılıklı ihtiyaçların zorlaması ile bir beldede oturan halkın, beldelerine ve dolayısıyla

(15)

kendilerine ait meseleleri, hükümetin kanunla belirttiği sınır ve sorumluluk dairesinde seçmiş oldukları vekilleri vasıtası ile halletmeleridir1. Şemsettin Sami’nin Kamus-ı Türki adlı eserinde belediye, ‘bir şehrin umumi işleri ve sair ihtiyaçlarına bakan idare2 olarak tanımlanır.

Modern belediyecilik açısından bakıldığında; belediye, merkezi yönetimden ayrı bir yönetim örgütü olarak değerlendirilmesi gerekir. Belediyenin varlığı için yerleşik bir topluluk, kent, şehir, kasaba topluluğu olmalıdır.3

Osmanlı Devleti’nde yerel yönetim yapılanması itibariyle belediyecilik anlayışını, Osmanlı Devleti’nin kuruluşundan Tanzimat’a kadar belediye hizmetleri ve Tanzimat sonrası belediye hizmetleri olarak ele almak, sonrasında ise Cumhuriyetin kuruluşu ile bugüne kadar olan süreci değerlendirmek yerinde olacaktır.

Cumhuriyet döneminin çok hızlı gelişen şehirlerinden biri olan Konya, söz konusu dönemin başlarında nüfusu henüz 50.000'i bulmayan ( 1927'de 47.286 nüfus) ve mekan üzerinde tarihi çekirdeğin çevresinde dairesel biçimde uzanan dış surların ötesine taşmayan bir şehir durumunda idi. Bu alan yaklaşık 200 hektar kadardı. Şehrin çevreye doğru genişlemesi farklı aralıklarla hazırlanan imar planlarının uygulama sonuçlarına göre gerçekleşti. Birinci imar planı; 1946 -1954 yılları arasın da uygulandı. Bu plan şehir için toplam 816 hektarlık bir alan düşünülerek hazırlanmıştı. Şehir ilk önce batıya istasyona doğru büyümeye başladı. İstasyon caddesi, Larende Caddesi, İhsaniye Caddesi gibi batıya yönelen caddeler çevresinde yeni binalar yükselmeye, eski evler onarılmaya ve aradaki boşluklar dolmaya başladı. 1935'te 50.000'i geçmiş bulunan nüfusu (52.093) sürekli artış göstererek (1940'ta 56.465,1945'te 58.457) 1950 sayımında 60.000'i geçti. 1954 yılında, o dönem için şehrin en büyük sanayi kuruluşu olan şeker fabrikasının açılması, ardından da 1955 yılının hemen başlarında Konya Kiremit ve Tuğla Fabrikasının hizmete girmesi şehrin ticaret hayatını daha çok geliştirdi ve nüfusu da bir önceki sayıma göre % 43 oranında artarak 90.000'i aştı.

1

Osman Nuri Ergin, Mecelle-i Umur-i Belediye, C. I, İstanbul, 1922, s. 1. 2

Şemsettin Sami, Kamus-ı Türki, İstanbul, 1317, s. 301. 3

(16)

1954-1960 yılları arasında uygulanan ikinci imar planında 912 hektarlık bir alan öngörülüyordu. Bu dönemde batıya doğru şehirsel gelişme devam ederken güneye doğru da genişlemeler oldu4.

Yukarıda belirtildiği üzere Konya’nın nüfusu, 1940 yılından 1960 yılına gelene kadar yaklaşık olarak iki kat artmış olup bu durum belediye hizmetlerinde de, halkın ihtiyaçlarında da değişmelere neden olacaktır. Yaşanan talepler ve hizmetler bu çalışmada ortaya konulmaya çalışılmıştır.

Hazırlanmış olan çalışmanın konusu olan 1940-1960 yılları arasında, Dr. Muhsin Faik Dündar, Mehmet Muhlis Koner, Samet Kuzucu, Rüştü Özal, İbrahim Aşçıgil, Nafiz Tahralı, Cemil Keleşoğlu ve Sıtkı Bilgin Belediye Başkanlığı yapmış olup, Konya Belediyesi, Cumhuriyet Halk Partisi belediyeciliğinden, Demokrat Parti belediyeciliğine geçiş yapmıştır. Araştırma yapılan dönem, 27 Mayıs 1960 yılında yaşanan askeri darbe ile son bulmaktadır. Hazırlanmış olan bu çalışmada, yukarıda belirtilen dönemde görev yapmış Belediye Başkanları ve Konya basınına yansıyan belediyecilik hizmetleri incelenmeye çalışılmıştır.

4

(17)

TÜRKİYE’DE VE KONYA’DA BELEDİYE HİZMETLERİNDE GELİŞMELER

A. Osmanlı Devletinde, Kuruluşundan Tanzimat’a Kadar Belediye Hizmetleri

Osmanlı Devleti’nin bu döneminde belediye ile ilgili veya klasik söylemle beledi olarak adlandırabileceğimiz ilgili hizmetler, bir taraftan devlet teşkilatı, diğer taraftan da yerel halkın kendi içerisinde oluşturduğu örgütlenmeler tarafından yerine getirilmiştir.

Yerel hizmetlerde dikkati çeken en önemli husus, hizmetlerin yürütülmesinde bu yerel örgütlenmelerden olan vakıfların, loncaların ve mahallelerin etkin olarak görev üstlenmesidir5.

Öte yandan devlet teşkilatlanması içerisinde, İstanbul dışındaki diğer yerleşim birimlerinin merkezi yönetimin taşra teşkilatlanması içinde mütalaa edilmesi, Osmanlı Devleti’nde, kent, kasaba ve diğer yerleşim birimlerinin ayrı bir hukuki varlığı ve tüzel kişiliği olmamasına ve geleneksel şehir hizmetlerinin merkezden atanan görevliler tarafından yerine getirilmesine sebebiyet vermiştir. Bu gelişmede geleneksel şehir hizmetlerinin merkezi otoritenin iktidar alanına giren kamusal bir iş olduğu anlayışı etkili olmuştur6. Zira çağdaş bir yerel yönetim, merkezi idareyle birlikte ve ona rağmen vardır. Bu dönemde Avrupa’daki gelişmelerin aksine olmayan bir yerel gücün Osmanlı Devleti’nin güçlü merkezi idari örgütlenmesi karşısında idari ve mali yönden özerklik talebi içine girmesi ve yerel yönetim denen bir hukuki varlığı ortaya çıkarması olanaksızdır. Kaldı ki Osmanlı Devleti’nin adalet anlayışına dayalı sisteminde bu şekilde bir yönetime katılma sistemini içeren idari örgütlenmenin felsefi zeminini aramak da güçtür7.

Böyle bir yönetim felsefesinin ve teşkilatlanmanın gereği olarak Osmanlı Devleti’nde taşra bölgelerine sancakbeyi ve kadı gibi yöneticiler atanmışlardır. Şüphesiz bu gelişme köklerini, gerek İslam öncesi Türklerdeki merkezi idarenin bir güç olarak

5

Ahmet Ulusoy ve Tekin Akdemir, Mahalli İdareler Maliyesi, Seçkin Yayınları, Ankara 2004, s. 149. 6

Ahmet Ulusoy ve Tekin Akdemir, Mahalli İdareler Maliyesi, s. 149. 7

(18)

dayandığı, devletin işleyebilmesi için gerekli olan ve askeri bir disiplin içinde örgütlenen bürokrasi geleneğinden, gerekse de İslam medeniyeti ve Osmanlı Devleti’nin kendisinden önceki devletlerin yönetim geleneğinden almaktadır. Ancak somut manada kadılık kurumu İslam medeniyetine özgü bir kurumdur ki, en gelişmiş haline Osmanlı Devleti’nde rastlanmaktadır8.

B. Tanzimat Sonrası Belediye Hizmetleri

Devletin Batılı tarzda örgütlenmeye yönelmesi, belediye hizmetlerinin geleneksel tarzda vakıflara dayalı örgütlenmesi ile bir çelişki yaratıyordu. Evkaf ve İhtisap Nezaretlerinin kurulması belediye hizmetlerinin görülmesi konusunda önemli bir değişiklik anlamına geliyordu. Yürümeyen eski sistemin yerine yeni bir sistemi koymakta yaşanan zorluklar, büyük sorunlar da doğruyordu. Kırım Savaşı sırasında İstanbul’a gelen kalabalık sayıdaki İngiliz, Fransız ve İtalyan askerlerinin barındırılması ve buna yönelik alt yapı yetersizliği, Fransız tarzında 1854 yılında Şehremaneti’nin kurulmasıyla sonuçlandı. Eskimiş ve fonksiyonunu yitirmiş geleneksel sistemle kör-topal yürüyen belediye hizmetleri, yeni bir yapılanmayla çözülmeye çalışıldı. 13 Haziran 1854 tarihinde yayınlanan nizamname ile belediye hizmetlerinde şehremini dönemi başladı. Şehremini’nin sadece belediye hizmetleriyle uğraşacak olması önemli bir adımdı (Kadı’nın başka pek çok görevi vardı). Ancak, belediye hizmetlerinin görülmesi konusunda Evkaf Nezareti’ne de pek çok sorumluluk yüklenmesi bir ikiliği doğurdu. Kimin neden sorumlu olduğu tartışması yoğun olarak yaşandı ve bürokratik kargaşa, kırtasiyecilik arttı. Bu ortamda Tanzimat yöneticileri belediyeleri, idari ve siyasi yapının temeli olarak görmediler. Onlar için belediye, şehirleri modernleştirecek bir araçtı sadece. Dolayısıyla Tanzimat dönemi belediye anlayışı, yerel demokrasiyi güçlendirmenin bir aracı olarak hiçbir zaman düşünülmemişti. Yaşanan sorunlar yayınlanan nizamnamelerle çözülmeye çalışıldı. 1857 yılında İstanbul 14 belediye dairesine bölündü. Beyoğlu’nun (6. daire) belediye görevleri arasında şunlar vardı: Mahalle, çarşı ve pazarların düzen ve temizliği, yapı işleri; yol, kaldırım, lağım ve suyollarının yapımı ve bakımı, gıda maddeleri ile ilgili narh kontrolü (1865’ten itibaren narh kaldırıldı) ve sokakların petrol lambası ile aydınlatılması (1865’ten itibaren

8

(19)

gerçekleşti).Bunlar Beyoğlu için geçerliydi. Osmanlı Devleti açısından ilginç bir gelişme de, Beyoğlu’nda bir genelev ve zührevi hastalıklar hastanesinin açılmasıdır. Gayrimüslimlerin yoğun olarak yaşadıkları Beyoğlu’ndaki 6. daire, 1913 yılına kadar varlığını sürdürdü. Bu tarihte, daireler kapatılarak belediye işleri, İstanbul Şehremaneti bünyesinde tek elde toplandı.1864 tarihinde yayınlanan Vilayet Nizamnamesi, Osmanlı mülki idaresi açısından bir dönüm noktasıdır. Merkezin yükünü azaltmak için, kentin bayındırlığı, altyapı inşası, temizlik, aydınlatma, narh, çarşı ve pazar işleri, itfaiye gibi konularda yetkili olmak üzere belediye meclislerinin kurulmasına karar verildi. Vali ya da kaymakam tarafından atanacak olan “reis” belediye meclisine başkanlık edecek, kararları uygulayacak ve vilayet ile belediye ilişkilerini düzenleyecekti. Nizamnameye rağmen, belediye meclisi uygulaması birkaç istisna dışında uygulanmadı. Dolayısıyla İstanbul’da daha önce kurulan belediyenin dışında belediye örgütü kurulamamış oldu. İstanbul’da da Beyoğlu belediye dairesi (Müslüman olmayan nüfusun yaşadığı) sadece ayrıcalıklı bir konuma sahipti. Diğer belediye daireleri gelir kaynaklarından yoksundu9.

Osmanlı Devleti’nin son dönemi ile ilgili olarak şu değerlendirmeyi yapmak mümkündür. 19. yüzyılla birlikte geleneksel Osmanlı kurumlarının iç ve dış gelişmelerin (Tarıma dayalı toplumsal yapının çözülüşü, Sanayi devriminin etkilerinin Osmanlı Devleti’ne girişi, Fransız devriminin yarattığı ayrılıkçı akımlar...) etkisiyle ortaya çıkan yozlaşma ve çöküş sonucunda, devlet ve toplum yapısını etkileyen değişiklikler gündeme geldi. Özellikle kıyı kentlerinde bazı ürünlerin ihracı, Batı ürünlerinin iç pazarda satımına dayalı bir ticaretin ortaya çıkışı ile birlikte, kıyı kentleri hem şekil, hem de işlev değiştirmeye başladılar. Bu yerleşim yerlerinde değişen işlevlere paralel olarak yeni yerel ihtiyaçlar ortaya çıktı. Sağlık, temizlik, ulaşım, yangınlardan korunma gibi yeni hizmet istekleri doğdu. Yaşanan dönüşüm sonucu ortaya çıkan ihtiyaçların nitelik ve nicelik olarak yozlaşmış geleneksel kurumlarla karşılanması mümkün değildi. Bu da, yeni kurumların ortaya çıkmasını bir zorunluluk haline getirdi10.

9

Ortaylı, “Belediye”, s. 398-401. 10

(20)

C. Cumhuriyet Dönemi Belediyecilik Anlayışı

Bu dönem bilindiği gibi yeni devletin temellerinin atıldığı bir dönemdir. Kurtuluş Savaşı sonrasında Türkiye, Osmanlı Devleti’nde 389 belediye devralmıştır. Cumhuriyete intikal eden bu belediyelerin 20 tanesinde düzenli içme suyu, 4 tanesinde elektrik tesisatı, 17 tanesinde mezbaha, 7 tanesinde spor alanı, 29’unda park ve bahçe, 90 tanesinde de düzenli pazaryeri saptanabilmiştir. Dolayısıyla düzenli bir alt yapının varlığından bu dönemin belediyeleri açısından söz etmek mümkün değildir11.

Cumhuriyetin kuruluş yılları olan bu dönemde, savaşın yol açtığı yıkım ve bulaşıcı hastalıkların boyutları; sermaye birikimi ve yerli girişimciliğin olmayışı ve siyasi sistemi sağlamlaştırma gereksinimi merkeziyetçilik geleneğini daha da kuvvetlendirmiştir.

Osmanlı Devletinden devralınan yerel yönetim kuruluşları, gerçek anlamda yerel yönetimlerin görev ve işlevlerini yerine getirebilecek bir durumda değillerdi. İşlevleri çeşitli kuruluşlar arasında dağıtılmış ve parasal olarak güçleri sınırlıydı. Personeli sayıca ve kalite açısından yetersizdi.

Bu sorunları gidermek için 1930 tarihinde 1580 sayılı Belediyeler yasası çıkarıldı ve 12 Eylül dönemine kadar yürürlükte kaldı. Osmanlı döneminde olduğu gibi, Cumhuriyet dönemindeki bu yasa da Fransa’dan uyarlanarak alındı. Yasayla, belediyelerin dağınık olan işlevleri tek elde toplandı.

CHP döneminin sanayileşme politikalarından biri de, sanayinin tüm ülke yüzeyine yaygınlaştırılması idi. Bunun sonucu da, yeni yeni orta büyüklükteki kentlerin ortaya çıkışı ve buna paralel olarak daha düzenli olarak yerel hizmetlerin sunulmasının zorunlu hale gelmesidir. Atatürk’ün 1930’lu yıllarda belediyecilikle ilgili söyledikleri dikkat çekicidir. “Türk ülkesi içinde köylere varıncaya kadar bütün şehirlerimizin güvenlik ve bayındırlık görevi olması, önce tuttuğumuz amaçlardandır. Türk’e ev bark olan her yer, sağlığın, temizliğin, güzelliğin, modern kültürün örneği olacaktır. Devlet kurumları

11

Özer Bostanoğlu, “Türk Belediyeciliğinde Güncel Tarihsellik”, Amme İdaresi Dergisi, C. 23, s. 2, Haziran, s.74-93.

(21)

yanında doğrudan doğruya bu işlerle ilgili olan urayların (belediyelerin) bu görüş ve düşünüşle çalışmalarını istiyorum”12.

CHP dönemine genel olarak bakıldığında, 1923’de 421 olan belediye sayısı 1938’de 537’ye ulaşmıştı. Bu belediyelerden 1923’te sadece 4 tanesinde elektrik tesisatı vardı; bu oran, 1938’de 150’ye ulaşmıştı. Su tesisatı olan belediye sayısı 1923’te 20 iken, 1938’de 245’e çıkmıştı13.

Çok partili yaşama geçiş sürecinin hemen öncesinde, 13 Temmuz 1945 tarihinde “Belediyecilik Derneği” kuruldu. 1580 sayılı kanunun çıkarılmasından 18 yıl sonra, 1948’de 5237 sayılı “Belediye Gelirleri Kanunu” çıkarıldı. İlk derli toplu belediye gelirleri kanunu olan bu kanun, 30 yıldan fazla yürürlükte kaldı. Kanun belediye gelirlerini düzenlemekle beraber, uygulamada merkezi iktidarlar gelirleri merkezde toplayıp, sonra dağıtmayı tercih ettiğinden, belediyeler ihtiyaç duydukları kaynakları hiçbir zaman kontrol edemediler ve merkezi hükümete bağımlı oldular. Bu nedenle de, sürekli borçlanma yolunu tercih ettiler. Yıllar içinde borçlar birikince de, belediyeler lehine mali reformlar yapmak yerine belediyelerin borçlarını devletin üstlenmesi ya da ertelenmesi yoluna gidildi14.

Cumhuriyetin ilk yıllarında ise dünyadaki değişime ve dahası dönemin geleneksel yapıların tasfiyesi anlayışına uygun olarak yeniden yapılanma süreci kentlerin görünümüne de etki etmiştir. 1950 seçimleri Demokrat Parti’yi bu dönemde iktidara taşımış ve ardından ülke hızlı bir kalkınma sürecine girmiştir. Devletçilik politikasının terk edilmiş ve ekonomiyi dış dünyaya açma girişimleri amaç edinilmiştir.

Kent nüfusu da giderek artmaya başlamış ve buna bağlı olarak kentlere kırsal kesimden göçlerin artması nüfusun belediye sınırları dışına taşması sonucunu doğurmuş ve kontrolsüz bir şekilde gerçekleşen bu çarpık yerleşme belediyeleri gecekondulaşma sorunu ile karşı karşıya bırakmıştır. Bunun sonucu olarak kent belediyelerinin fiziki ve sosyal yapıları geleneksel kent merkezlerinden tamamen farklılaşmıştır.

12

Gökaçtı, Dünyada ve Türkiye’de Belediyecilik, s. 32. 13

Bostanoğlu, “Türk Belediyeciliğinde Güncel Tarihsellik”, s. 74-93. 14

(22)

Aşağıda belirtilen ve Türk kentleşmesinin temel özelliklerinin sıralandığı üç ana başlıkta belirtilen sorunların kaynağı bu dönemin gelişmeleri olmuştur. Buna göre 15:

1.Nüfusun artan oranlarda küçük ve orta büyüklükteki kentlerde değil, en büyük kentlerde yığılması,

2.Bölgeler arasındaki dengesizliğin artması,

3. Kentlerle kırsal alanlar arasında olduğu gibi, kentlerin içlerinde de önemli boyutta eşitsizliklerin görülmesi çözümü güç sorunlarını yaratmıştır.

Nitekim bu nüfusu barındıran belediye yönetimlerinin kanalizasyon, içme suyu, çöp toplama, altyapı gibi sunduğu hizmetlerin artan talep neticesinde yetersizlikleri çözüm arayışlarını da hızlandırmıştır.

D. Konya Belediyesi

Osmanlı İmparatorluğu devrinde her şehir ve kasabada beldenin temizlik işleri ve esnafın kontrolüne mahallin kadısı hükmederdi. Tabiatıyla da Konya'da da bu şekilde idi. 1826 yılında İhtisap Nezaretinin kurulmasıyla bu görevler şehirlerde İhtisap Ağalarına verilmiştir. Konya'nın ilk İhtisap Ağası Konyalı Aşık Şemi olup bu makam oğlunun askerlik meselesi için huzura çıktığında zamanın padişahı tarafından lütuf ve irade olunduğu rivayeti yaygındır. 1846 yılında vilayet teşkilatlarıyla belediyeler kurulmuş olup, İhtisap Ağalıkları lağvedilmiştir. Ancak Konya'da ilk belediye teşkilatı 1868 yılında kurulmuştur. Osmanlı Devleti zamanında şehirlerde İhtisap Ağalığı kuruluncaya kadar belediye işleri her ne kadar kadıların vazifeleri içindeyse de, belediyeleri diğer bir görevi olan imar işleri valilerin görevleri arasındaydı16.

Konya'da da İhtisap Ağalığı kurulmadan önceki devirlerde valilerin şehri imar adına yaptıklarına kısaca göz gezdirmek Konya'daki belediyecilik çalışmalarını Cumhuriyet’in ilanından bu çalışmanın konusu olan 1940-1960 yılları arasına kadar ki gelişmeler aşağıdaki gibidir.

15

Bostanoğlu, “Türk Belediyeciliğinde Güncel Tarihsellik”, s. 74-93. 16

(23)

Buna göre; 1803-1805 yılları arasında Konya'da valilik görevinde bulunan Kadı

Abdurrahman Paşa Aslanlı kışlayı inşa ettirtmiş olup, kışla 1820-1821 yılları arasında vali olan Kuvvet Hüseyin Paşa zamanında tamir ettirilmiştir. Aşık Şem'i ilk İhtisap Ağası olarak 1830-1839 yılları arasında Konya'da görev yapmıştır. 1847-1849 yılları arasında Konya'da görev yapan Kel Hasan Paşa çarşı esnafı ile meşgul olmuştur. Dürüst davranmayan fırıncı ve bakkal esnafı ile uğraşır, yalancı şahitlik yapanı teşhir ederdi. Ayrıca Zindankale'de de Şevk-abad bahçesini yaptırtmış olup, Havzan su deposundan Konya'nın çeşme ve sebillerine su akıtmıştır.1869 yılında görev yapan belediye başkanı Muhasebeci Rahmi Bey zamanında ise vilayet matbaası açıldı. Alaeddin Tepesindeki kiliseye saat kulesi tahsis edildi. Zamanında Konya Çarşısı yangını oldu. Bu yangın sırasında belediye binası tamamen yandı.

1876-1877 yılları arasında görev yapan Mustafa Lütfi Efendi zamanında erkek öğretmen okulu ile bir rüştiye okulu açıldı. Seydişehirli Hacı Şerif Efendi 1877 yılında yaptığı belediye başkanlığı zamanında Aşkan kaldırım yolu, Meram istinat duvarları, çay kenarında bulunan Piyade Kışlasını ve bu kışlaya ait depoyu tamir ettirtti. İlk Konya mebuslarından olan Hacı Fasih Efendi 1884-1888 yıllarında belediye başkanlığı görevinde bulunmuş olup, şehre ilk kanalizasyonu yaptırdı. Bugünkü hükümet binasını onun zamanında yapıldı ve meşhur 1887 kıtlığı onun zamanında oldu. 1888-1897 yılları arasında belediye başkanlığı görevini yapan Hacı Velizade Mehmet Efendi'den sonra belediye başkanlığına getirilen Burhanzade Seyit Rifat Efendi 1897-1905 yılları arasında görev yapmış olup, onun zamanında Çayırbağı içme suyu getirtildi, Buğday Pazarı yapıldı, İstasyon Caddesi açıldı. Ayrıca cami ve medreseler tamir ettirildi. Rifat Efendi'den sonra 1905-1908 yılları arasında Hacı Ali Efendi 1905-1908 birinci defa belediye reisi seçildi. Daha sonra ise Arapkirli Mustafa Efendi 1908-1912 yılları arasında, 1912 yılında ise Ali Saip Efendi altı gün reislik yaptı. 1912-1914 yıllarında Hacı Ali Efendi ikinci defa belediye reisi seçildi. Daha sonra sırasıyla Delalbaşının Tahrir Efendi 1914-1916 yıllarında ve Mecidiyezade Afif Bey 1917 yılında belediye reisliği görevinde bulundu. 1917 yılında ise Mühendis Muhtar Bey Zamanında ufak çapta bir elektrik tesisatı ilk defa Konya'da kuruldu. Konya’da ilk atlı tramvay Mehmet Muhlis Korner'in birinci belediye reisliği zamanına, yani 1917-1918 yıllarına rastlar. Burhanzade Hakkı Efendi (1918-1919) ve Gevrakizade Hacı Vehbi efendi (1919)'den sonra Mehmet Muhlis Korner ikinci defa olmak üzere 1919-1923 yılları arasında

(24)

belediye başkanlığı yaptı. Bu dönemde Alaeddin Bulvarı açıldı. Kayalı Park yapıldı. Şerafettin Camii arkasındaki kabristan kalktı. Gazi Paşa, İsmet Paşa, Hakimiyet-i Milliye İlkokulları yaptırıldı. Devlet hastanesi binası yapıldı17.

Belirtildiği üzere 1803 yılından 1923 yılına gelene kadar Belediye Başkanları Valinin görevlendirmesiyle ile Vali adına iş yapmış olduğu tespit edilmiştir. Örneğin meşhur Konya Valilerinden Avlonyalı Ferit Paşa’nın şehre su getirdiğinden bahsedilirken o dönemin Belediye Başkanı ikinci plandadır. Başka bir ifade ile şehirlere hizmetleri merkezi hükümet götürmektedir.

Cumhuriyet döneminden itibaren bu gelenek bir müddet devam etse de, seçilmiş Belediye Başkanları profesyonel olarak tüm enerjilerini yerel hizmetlere adayacaklardır.

1923 yılından itibaren Konya, çok hızlı gelişen şehirlerinden biridir. Söz konusu dönemin başlarında nüfusu henüz 50.000'i bulmayan [1927'de 47.286 nüfus] ve mekan üzerinde tarihi çekirdeğin çevresinde dairesel biçimde uzanan dış surların ötesine taşmayan bir şehir durumunda idi. Bu daire biçimli şehrin merkezini ova zemininden az yüksek olan ve basık bir tepe üzerinde bulunan (Alaeddin tepesi) iç kale meydana

getiriyordu. Fazla geniş olmayan bir alana yayılan şehir batıda Zindankale mevkii,

Doğuda Kapı Camii, güneyde Sahibi Ata Camii, kuzeyde Hatuniye Medresesi'nin

olduğu yere kadar ulaşıyordu. Bu alan yaklaşık 200 hektar kadardı. Fakat Konya’nın çok turist çeken tarihi eserleri de tamamen bu alan içindeydi. Batıda şehrin 1896 yılında

kavuştuğu demiryolu istasyonu bu söylenilen sınırlar dışında bulunmaktaydı, şehirle

istasyon ve buna ait binalar arasında sonraki yıllarda dolacak olan boşluklar

bulunuyordu. Şehrin çevreye doğru genişlemesi farklı aralıklarla hazırlanan imar

planlarının uygulama sonuçlarına göre gerçekleşti. Birinci imar planı 1946 -1954 yılları

arasın da uygulandı. Bu plan şehir için toplam 816 hektarlık bir alan düşünülerek

hazırlanmıştı. Şehir ilk önce batıya istasyona doğru büyümeye başladı. İstasyon

Caddesi, Larende Caddesi, İhsaniye Caddesi gibi batıya yönelen caddeler çevresinde

yeni binalar yükselmeye, eski evler onarılmaya ve aradaki boşluklar dolmaya başladı.

17

Selçuk Es, “Konya Belediye Başkanları”, Konya Ansiklopedisi, C.6, s. 331-335; Mehmet Önder, “Ferit Paşa ve Konya”, Yeni Meram, S. 702, 02 Haziran 1952, s. 2; Mehmet Önder, ”Konya Belediye Reisleri”, Yeni Konya, S. 1684, 24 Şubat 1954, s. 3; Tuncel, “Bugünkü Konya” s.187-189.

(25)

1935'te 50.000'i geçmiş bulunan nüfusu (52.093) sürekli artış göstererek(1940'ta 56.465,1945'te 58.457) 1950 sayımında 60.000'i geçti. 1954 yılında, o dönem için

şehrin en büyük sanayi kuruluşu olan şeker fabrikasının açılması, ardından da 1955

yılının hemen başlarında Konya Kiremit ve Tuğla Fabrikasının hizmete girmesi şehrin

ticaret hayatını daha çok geliştirdi ve nüfusu da bir önceki sayıma göre % 43 oranında artarak 90.000'i aştı. 1954-1960 yılları arasında uygulanan ikinci imar planında 912 hektarlık bir alan öngörülüyordu. Bu dönemde batıya doğru şehirsel gelişme devam

ederken güneye doğru da genişlemeler oldu18.

Yukarıda da belirtildiği üzere 1927 ile 1960 yılları arasında Konya şehir merkezinin nüfusu yaklaşık olarak iki katından fazla arttığı tespit edilmiştir. Bu durum halkın ihtiyaçlarını giderme açısından Konya Belediyesine yeni çalışma alanları oluşturacaktır. Ulaşım, temizlik, su, elektrik, gıda gibi temel ihtiyaç maddelerinin sorunsuz bir şekilde halka sunulması gerekecektir. Bu çalışmada bunların nasıl giderilmeye çalışıldığı ilerleyen bölümlerde ayrıntılarıyla ele alınacaktır.

Cumhuriyet'in ilk Belediye Başkanı Kazım Gürel olup, 1923-1927 yılları arasında belediye başkanlığı görevinde bulundu. Onun zamanında şehir yolları şose oldu. Yaya kaldırımları yapıldı. Fenni fırın inşa edildi. Dere Köy Elektrik Santrali yapıldı. Atatürk anıtı dikildi. İtfaiye teşkilatı de kısmen motorize oldu. Modern helalar inşa edildi. Dede Aile Bahçesi fidanlık oldu. Mukbil suyu getirtildi. Parklar yapıldı. Tuğla ve testi ocakları şehir haricine çıktı.1927-1930 yılları arasında görev yapan Halis Ulusan zamanında Dere Köy Elektrik Santrali işletmeye açıldı. Alaeddin su sarnıçları işletmeye açıldı ki bu sarnıçlar sonradan yıktırılmıştır.1923-1932 yılları arasındaki gelişmeler şöyledir: 1924 yılında Mukbil ve Bey Pınarı içme suları getirildi. 1926 yılında Atatürk anıtı dikildi. 1924-1925 yılları arasında belediye, itfaiye teşkilatı kuruldu. 1926 yılında belediyenin de hissedar olduğu Konya Elektrik A.Ş. kuruldu. 1929 yılında genel aydınlatma yapıldı.1930-1938 yılları arasında görev yapan Şevki Ergun zamanında

18

(26)

Belediye Mezbahası modern bir şekilde inşa edildi. Dutlu içme suyu getirtildi. Buz fabrikası tesis edildi. Doğum evi binası yapıldı. Meram yolu açıldı.19

Farklı bir bakış açısı olması açısından Cumhuriyetin 10. yılına özel olarak çıkarılan Babalık Gazetesi’nde, 1923-1933 yılları arasındaki belediye hizmetleri şu şekilde yansımıştır20. Belediye evvela Gazi’nin heykelini memleketin göbeğine dikmekle

işe başlamıştır. Heykel, Türkiye’de ikinci olarak on beş bin Türk lirasına yaptırılmıştır. Beş bin lira kadar gümrük, nakliye ve montaj masraflarına verilmiştir. Cumhuriyet Halk Fırkası için büyük bir bina inşa edilerek, fırkaya temlik edilmiştir. Memleket Hastanesi civarında belediye numune evlerinden başka yine o civarda iki kargir dükkan, bir kargir kahvehane ve buğday pazarında bir kargir mağaza ve Alaeddin Tepesinde bir kargir sinema ve tiyatro binası, İstanbul Caddesinde bir kargir fenni furun, furunun ekmek imal eden makineleri Almanya’dan getirilmiştir. Eski kasaphane mevkiinde bir kargir belediye hanı, at pazarında bir dükkan, Alaeddin Tepesinde iki betonarme su deposu inşa ettirilmiştir.

13.5 km mesafeden getirilecek olan dutlu suyu için mubayaası icap eden 13000 metre uzunluğunda çelik borunun dört ay zarfında Avrupa’dan celp ve Konya’da teslimi temin edilmiştir. Şehrimizin merkezindeki heladan başka muhtelif yerlerde de fenni helalar yaptırılmıştır. Bir çeşme, bir fenni hela ve 54 dükkandan ibaret bir sebze pazarı yapılmış, istasyon semtinde de yeni bir Pazar açılmıştır. Gazi heykelinin bahçesi düzenlenmiş olup, etrafı demir parmaklıklarla çevrilmiştir. Muhtelif semtlerde yedi büyük bahçe ve park yapılmıştır. Eski salahane yerinden kaldırılarak şeklin haricinde münasip bir mahalde her türlü sıhhi tertibatı haiz ve binası kısmen betonarme ve kısmen kargir ve demir olmak üzere büyük ve fenni bir mezbaha inşa edilmekte bulunmuştur. Parke taş imalatı üzerinde muvaffakiyetli tecrübeler yapılmış ve bu taşlardan hükümetle yeni belediye dairesi arasında cadde ve iki büyük meydan vücuda getirilmiştir. Tanzifat ve itfaiye işleri için üç tonluk Fiat marka bir arozöz ve bir motor pompa dört tonluk bir asiratör makinesi, iki projektör ve yol inşaatlarında kullanılmak üzere 8 tonluk buharla

19

Es, “Konya”, s. 331-335; Önder, “Ferit Paşa”, s. 2; Önder, “Konya”, s. 3; Tuncel, “Bugünkü Konya”, s. 187-189.

20

(27)

müteharrik silindir makinesi satın alınmıştır. 30 km yol ve yeniden 1500 m lağım yapılmıştır. Hükümet ve Belediye Dairesi arasında büyük cadde kenarlarında taş kaldırım yerine beton kare döşenmiştir. Lise civarında gençler için muvakkat idman sahası olan arazi, belediyece tanzim ve tesviye edildiği gibi ahiren gençlere daimi idman sahası olarak intihap ve tefsiye edilen arsada belediyeden verilmiştir. Bir numaralı fidanlık bahçesindeki büyük havuzda soğuk su banyosu yapacaklar için tertibat alınmıştır. Büyük Musalla Kabristanı’nın etrafı taş duvarla çevrilmiştir. Ayrıca iki kısımdan ibaret Fenni gasilhane ve bir de cenaze arabası yaptırılmıştır. Şehrin 120 mahalle itibariyle olan eski idare taksimatı değiştirilerek, 40 mahalle üzerinden tertip edilen yeni taksimata göre lazım gelen haritalar yapılmıştır. Şehrin İtalyan mühendisi İskarpa(okunuşu) tarafından, Mayıs 1920 de tanzim edilen umumi haritası üzerinden 12 sene geçtiği için yeni bir harita yaptırılmıştır. Şehrin nerelerinde ne miktar çeşme mevcut olup bunların hangi hatlardan ne cins borularla ne kadar mesafe ve derinliklerden su almakta olduklarına dair 1200 mikyasında bir de su tevziatı yaptırılmıştır. İmtiyazı belediye tarafından, bilahare belediyenin de hissedar olduğu 650 bin lira sermayeli, Konya Elektrik Türk Anonim Şirketine devrolunan elektrik fabrika ve tesisatı için belediyeden şirkete sermaye olarak 150 bin lira tediye edilmiştir. Sokaklardaki umumi tenvirat için Almanya’dan mubayaa ve celp edilen elektrik malzemesi için de ayrıca 20 bin Türk lirası sarf edilmiştir. Memleketin güzel çiçek yetiştirmek merakını teşvik için çiçekleri mevsimine göre sıcak ve soğuk havadan muhafaza etmek üzere fidanlık bahçesinde fenni sera yapılmıştır. Evkaf dairesinden satın alınarak birçok ıslahat ve ilavelerden sonra fenni fidanlık haline ifrağ edilen bir numaralı fidanlık bahçesinde her sene tohumdan yetiştirilen fidan miktarı üç yüz bine baliğ olmaktadır. Alaeddin Tepesi orman fidanları ile donatılmış ve tepenin etrafındaki derin hendekler doldurulmuş düzeltilen satıhlar kordon duvarları ile ihata ve tepenin üç münasip mahallinde çeşmeler inşa ve muhtelif istikametlerde hususi tenerruh yolları vücuda getirilmiştir. Belediye Dairesi ile Alaeddin Tepesi eteğini takiben İstasyon istikametinde açılan 27 metre genişliğinde büyük bir caddenin parke inşaatı için icap eden taşlar imal edilerek, bu sene kıştan evvel döşeme ameliyatının ikmali temin edilmiştir. Cumhuriyet senelerinde belediye hekimleri tarafından 2614 hasta muayene edilerek 1687 reçete parası belediyeden verilmiştir. Senede vasati kırk bin lira hesabiyle on senede belediye bütçesinden dört yüz bin lira nakdi muavenet yakılmıştır.

(28)

Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk on yılı içerisinde Konya’ya, modern bir şehirde olması gereken hizmetler olan elektrik santrali, içme suyu tesisatı, kanalizasyon sistemi, modern bir fırın, şehri toz ve çamurdan kurtaracak olan parke yollar, halkın et ihtiyacını karşılayacak olan mezbaha (Muhacir Pazarı civarında), küçükte olsa hal binası, ağaçlandırma çalışmaları, spor tesisleri, park ve bahçeler, törenlerin yapılacağı Anıt Meydanı gibi eserler kazandırılarak belediyecilik çalışmaları Osmanlı dönemine göre hız kazanmaya başlamıştır.

(29)

1940- 1950 YILLARI ARASINDA KONYA’DA BELEDİYE HİZMETLERİ VE BELEDİYE BAŞKANLARI

A. Dr. Muhsin Faik Dündar

Kıbrıslı Mehmet Efendinin torunu, Duyun-ı Umumiye memurlarından Ali Faik Bey’in ve Aliye Hanım’ın oğludur. Konya’da Tarhana Mahallesinde 1887(1303) yılında doğmuştur. Konya İdadisinde okudu. İstanbul Askeri Tıbbiyesinden 1329-1330 senesinde tabip operatör olarak mezun oldu. Balkan Savaşları, Birinci Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşında hizmet etti. İstiklal Madalyasıyla onurlandırıldı. 1927’de binbaşı rütbesinde iken Birinci Dünya Savaşı yıllarında yakalandığı rahatsızlık nedeniyle ordudan ayrıldı. Akşehir Hükümet Tabipliği, Konya Memleket Hastanesi Baştabipliği görevlerinde bulundu. Konya’da ilk defa özel hastane açtı. 1930 yılına kadar serbest çalıştı. Serbest Cumhuriyet Fırkasının Konya şubesini kurdu. Parti kapatıldıktan sonra siyasi hayattan çekilerek devlet hizmetine girdi. Yurdun farklı yerlerinde doktorluk yaptı. 1938 senesinde Elazığ Devlet Hastanesi Baştabipliğinden ayrılarak siyasi hayata atıldı. 1938-1946 yılları arasında Konya Belediye Başkanlığı görevini yaptı. 1946 seçimlerinde Konya Milletvekili seçildi. 1950 yılına kadar 8. dönem Konya milletvekilliği yaptı. 1957 yılında Hürriyet Partisi Konya şubesini kurdu. Daha sonra siyasi hayattan çekilerek İstanbul’a yerleşti. 1 Kasım 1958’de vefat etti. Kabri Hacı Fettah Mezarlığındadır21.

B. Dr. Muhsin Faik Dündar Dönemi Belediye Hizmetleri (1938-1946)

İkinci Dünya Savaşı yıllarında Konya Belediye Başkanlığı görevini yerine getirmiş olan Muhsin Faik Dündar dönemi Türkiye’nin genel durumunda olduğu gibi,

21

BCA, 030.11.1.126.43, 5(Başbakanlık Cumhuriyet Arşivleri (BCA) adı, Devlet Arşivleri Başkanlığı (DAB) olarak değiştirilmiştir.); Hanefi Aytekin, Konya Belediye Başkanları, Konya Büyükşehir Belediyesi Yay. Konya 2003, s.165; Hasan Yaşar, Muhsin Faik Dündar, Konya Ansiklopedisi, C. 3. s.312; http://www.tbmm.gov.tr/develop/owa/milletvekillerimiz (12.04.2017)

(30)

Konya için sıkıntılı geçmiştir. Bu dönemdeki belediye hizmetleri itibariyle ekmek ve gıda fiyatlarındaki artışlar konusuna çalışmalar yapıldığı tespit edilmiştir.

Gazetelere yansıyan hükümetin belediyelere spor sahaları ile ilgili bir emri dikkat çekmektedir. “Dahiliye Vekaleti, imar planı yapılan ve yapılmayan belediyelerde spor sahası, jimnastik salonu, yüzme havuzları, atış poligonları, çocuk bahçe ve oyun yerlerinin ve vüsatlerinin ne miktarda olacağı hakkında beden terbiyesi genel direktörlüğünün tespit ettiği esasları vilayetlere bildirmiştir. Beden terbiyesi kanunu varidatları ne olursa olsun bütün belediyelerin spor sahaları ayırmalarını amir buyurmaktadır. Bu hükümlerin yurdun her tarafında tatbik edilebilmesi için belediye teşkilatı bulunan yerlerde bütün belediyelerin, belediyesi olmayan yerlerde köy ihtiyar heyetinin, kafi vüsat ve miktarda spor saha ve alanlarının ve büyük şehir ve kasabalarının imar planlarında gerek bu yerleri gerekse bahçelerine tahsisi iktiza eden mahalleri ihtiyaç miktarında tespit ettirmeleri ve bunları bu maksat için muhafaza eylemeleri icap etmektedir… Spor sahaları 100*20 ebadında olacak… Kapalı salonlar 1000 metrekare üzenine kurulacak. Binalarda duş, soyunma odaları ve diğer müştemilatlar bulunacak. Her salonda 3000 kişi için olacak. İcabında diğer sporlarda yapılabilecek… İmar planlarında beden terbiyesine taalluk eden saha ve yerlerin ayrılmış olmasına dikkat edilecek. İmar planları müdürlüklerce bu şartlara göre tasdik edilecek”22. Bu emir doğrultusunda Konya Belediyesi, Atatürk Anıtı civarında bulunan geniş araziyi spor sahası olarak belirlemiş daha sonra bu sahaya, futbol sahası, kapalı spor salonu, yüzme havuzu ve diğer sporların yapılabileceği büyük bir kompleks inşa edilecektir.

1940 yılı itibariyle belediye meclisi toplantısında, belediye bütçesi tespit edilmiştir. Her türlü ekonomik sıkıntılara rağmen hizmet devam edecektir. Konu ile ilgili çıkan haber şöyledir23. Belediye meclis toplantısı sona ermiştir. Bu toplantıda

1940 yılı bütçesi tespit edilmiştir. 1940 yılı bütçesi 299.620 lira olarak tespit edilmiştir. Geçen yılki bütçemiz 24 bin lira istikrazla tevazün ettirilmek üzere 318.286 liraydı. İstikraz kısmı çıkarıldığı halde bu yıl 5340 lira kadar fazlalık vardır. Geçen yıl belediye

22

“Dahiliye Vekaletinin Bir Emri”, Ekekon, S. 1243, 14 Mart 1940, s. 1. 23

(31)

varidatı meyanında 70.000 lira olduğu halde bu sene miktardan yüzde 50 elli tenzil edilecektir. Açık kalan 50.000 liranın karşılanması için de belediye kanununda tashih edilmiş olan miktarın azami haddi tatbik edilmek üzere tanzifat, işgaliye, ilan gibi maddelere zamlar yapılmak suretiyle tevazün hasıl olmuştur. Görüldüğü üzere belediye

bütçesi önceki yıla göre daha da azalmış olup, borçlanmaya da izin verilmemektedir. Tüm imkansızlıklara rağmen eldeki bütçe ölçüsünde çalışmalar devam edecektir.

Halkevleri cumhuriyet fikrini, halkın sanat, spor, tiyatro, sinema vb. alanlarda gelişimini hedefleyen bir proje idi. Mevcut Halkevi binası (Alaeddin Tepesi eteklerinde şuan mevcut olmayan bina) şehir için yetersiz gelmekteydi bunun için yeni bir binanın yapılması ihtiyacı gündeme gelmiştir. Konu ilgili haber şu şekilde yansımıştır24.

Şehrimizde muazzam bir Halkevi binasının yapılacağı ve yerinin de tayin edilmiş olduğunu yazmış fakat tasrih etmiştik. Gerek Cumhuriyet Halk Partisi Umumi Genel Merkez Mimarı, gerek şehir mütehassısı B. Lamber ve Olsener’in tensipleriyle ve Vilayet ve Parti İdare heyetinin müteaddit içtimalarında uzun süren müzakerelerden sonra tespit ettikleri yer, şimdiki halkevi ile belediye binasının bulunduğu saha üzerinde olması tensip edilmişti. Tensip keyfiyeti daha evvelce gazetemizde de tasrih olunduğu veçhile imar planının yapılmasından sonra yeni Konya şehrinin alacağı şekil ve şehrin merkeziyeti göz önüne alınarak ve yer için birçok istimlak paralarından kurtulmakla beraber şehrin en güzel yerine, şehrin en güzel binasının kurulması gayesi istihdaf etmiştir. Fevkalade surette ve belediye reisi Dr. Muhsin Faik Dündar’ın riyasetinde toplanan belediye meclisi, uzun ve hararetli müzakerelerden sonra rejimin en nurlu bir yayın kaynağı ve ideal merkezi olan halkevi için şehir namına hizmetin en tabii bir icabı olduğu esasında ittifakla karar verilmiştir. Yalnız veriliş tarzının mevzuata göre yapılması için encümence icap eden muamele yapılmaktadır. Oldukça mühim olan bu husus hakkında karar veren belediyemize başta Dr. Muhsin faik Dündar olduğu halde bütün azalarına teşekkür ederiz. Sayın Valimiz Nizamettin Ataker’in ve Parti İdare Reisi Halis Ulusan’ı meşkur mesailerinden dolayı memleket namına derin minnet ve şükranlarımızın arzını da bir vecibe telakki ederiz.

24

(32)

1941 yılı belediye bütçesi, 1940 yılına göre yine düşüş göstermiştir. Bu şartlar altında büyük yatırımlar yapmak haliyle mümkün değildir. 1941 yılı bütçesi, belediye meclisince 272.947 lira olarak tespit edilmiştir25. Türkiye’nin içinde bulunduğu savaş ortamı nedeniyle bütçe kısıtlamalarına gidilmiş olup, belediyelere ayrılan paylarda da azalma meydana geldiği anlaşılmaktadır. Bütçeden belediyelere ayrılan paylardaki azalmadan dolayı Konya Belediyesi, halkın temel gereksinimleri yerine getirme dışında çalışma yapamamıştır. Halkın temel ihtiyacı ve beklentisinin başında ekmek gelmektedir. Konya, Türkiye’nin tahıl ambarı olmasına rağmen, II. Dünya Savaşının ortaya çıkarmış olduğu şartlar, savaş yıllarında ekmek meselesini ortaya çıkarmıştır. İlerleyen bölümlerde de değinileceği üzere kaliteli ekmek bir tarafa, ekmek bulmak bile zora düşecektir. Konu doğrudan belediyelere bırakıldığı için sorunun çözümü için belediye çeşitli çözüm yolları üzerine çalışacaktır. 1940’lardan itibaren ekmek meselesi halkın ve gazetelerin ana gündem maddelerinden birini teşkil etmiştir. Mesele ile gelişmeler ve çözümler yeri geldikçe değinilecektir. Halkın ekmeklerin iyi pişirilmemesi şikayeti üzerine belediye ekipleri kontroller yapmıştır. Konu ile ilgili haber şöyledir26. Halkın birinci derecede gıda maddesini teşkil eden ekmeğin pişirme

vaziyetindeki noksanlığın giderilmesi için belediyemizin nazarı dikkatini celbetmiş sonra da belediyece işe el konulduğunu yazmıştık. Belediye tabipliğinde iki günden beri müteaddit fırınlardan numuneler alınarak tetkik edilmekte ve pişme işinde fenni icaplara uymayan ekmekler için verilen raporlar üzerine zabıtları yapılarak, belediye meclisine sevk edilmektedir. Pişirici, Öznar, Abacı ve Dolap fırınlarında müteakip tetkiklerde iyi neticeler alınmamış olduğundan, haklarında ikişer zabıt tanzim edilmiştir. Belediye tababetinin ciddi takibi ve meclisçe ittihaz edilecek cezri kararlar müspet netice alırsa, ekmeğin iyi pişirilme davası da kendiliğinden halledilmiş ve halk da nefis ve sıhhi ekmek yemiş olacaktır.

Dr. Muhsin Faik Dündar döneminin en etkili belediyecilik çalışması olan ve gelecek dönemlere temel teşkil edecek imar planının hazırlanması çalışmaları devam etmektedir. Nafia Vekaleti şehir mütehassısı Mösyö Ojaner (okunuşu) tarafından tanzim

25

“Belediye Bütçesi”, Ekekon, S. 1323, 27 Nisan 1941, s. 2. 26

(33)

edilen Konya imar planına ait ön taslak ve rapor evvelki gün belediye de toplanan bir heyet tetkik edilmiştir. Heyet, Vali Nizamettin Ataker’in riyaseti altında Nafia Müdürü, su mühendisi ve gazetemiz muharriri Muhlis Koner ve şehir münevverlerinden mürekkepti. Neticede şehrimizin bir rençper memleketi olmasına şu cihetlerin ehemmiyetle nazarı dikkati alınması ve rapora ilavesi düşünülmüştür. 1. Zahire Borsası, Hayvan Pazarı gibi lüzumlu yerler taslakta gösterilmemiş olduğundan bunlara ayrıca bir yer tayini. 2. İstasyon civarı askeri binalarla çevrilmiş olduğundan şehrin muayyen yerinde askeri müesseseler ayrı bir yerin tayini. 3. Hükümet Meydanından müzeye uzanan bir caddenin açılması. 4. İstasyon civarına zahire deposu, yapağı ambarı gibi vücuda getirilecek müesseslere yerler ayrılması düşünülmüş ve mütehassısın bunlar üzerinde vs. esaslı yeni bir tetkik daha yapmak üzere şehrimize daveti kararlaştırılmıştır. Şehrin imarına esas olmak üzere böyle bir planın vücuda getirilmesi şarttır. Şimdiye kadar böyle plan olmadığı için aklına gelen mütehassıs, gayri mütehassıs önüne gelen memlekete yeni bir çıban açmıştır. Bunun için Vali ve Belediye Reisimiz bu himmeti Konya imar tarihinde mühim bir mevki alacaktır27.

Şehir imar planının önemi konusunda Muhlis Koner’in kaleme aldığı yazı takdire şayandır. Şöyle ki28; Geçen Salı günü belediyede bir toplantı yapıldı. Bu toplantı, Nafia

Vekalet’i, şehir mütehassısı M. Ojaner tarafından tanzim edilen Konya şehri imar planına taalluk ediyordu. Şehrin imarı ve tanzimi için mütehassıs bir mimarın proje ve raporu üzerine esaslı bir planla yürümek hususunda Konya’da ilk adımı atan sayın valimiz Nizamettin Ataker ile Belediye Reisi Muhsin Faik Dündar’a şükranlarımı sunarım… Şehircilikte plansız yürümenin ne acılarını çektiğimizi ve neticede gerek ekonomik, gerek içtimai ne büyük zararlara uğradığımızı burada uzun uzadıya söylemeye lüzum yoktur. Şehrin esaslı bir planı olmadan herkesin aklına estiği gibi bina, yol, müessese, abide, park ne olursa bir eser meydana getireceğim diye şehri kalbinden vurması, delik deşik etmesi ne acı tecavüzdür… Bakınız şu Alâeddin Tepesinin haline. Ağaçlandırma sevdasıyla şehrin bu tarihi tepesi, boğazından yağlı bir iple boğulmuş yara içerisinde ölüme doğru giden bir adam manzarası veriyor. Yeşillik

27

“Şehir İmar Planı”, Ekekon, S. 1442, 28 Mayıs 1942, s. 2. 28

(34)

diyoruz, yeşillik parkta, ormanda, bahçede olur. Şehrin her tarafına nazır ve bilhassa eşi hiçbir yerde görülmeyen bu tepeye ağaç dikip de her tarafını kapatarak karanlık bir orman haline getirmekte ne gibi bir estetik durum düşünülmüştür bilmiyoruz. Sonra binalar, vaktiyle Rumların gafletimizden istifade ederek koyduğu sinema, şimdi halkevi olan mektep binası ve bunlara bakarak diğer müessesler tepeyi Konya tarihinin sahifelerinden sürüp çıkarmak için yarış etmişlerdir. İşte bunu gören şehir mütehassısı imarın esaslı bir noktası olarak tepeyi ele almış ve güzel bir plan yapmıştır. Bu plana göre bin bir emekle dikilen ağaçları yüzde doksanı gidiyor. Tepeye giden birkaç ağaçla yol kalıyor ve tepe bütün üryanlığıyla tekrar hayata geliyor. İşte düşünülmeden yapılan işlerin büyük zararı. Sonra daha neleri söyleyeyim. Mesela Lise binasının yan cephesini tamamıyla kapatmış o eğri büğrü bina nedir? … Şehrin umumi bir kanalizasyonu yoktur. Önce yeri tespit, sonra nakış diye bir söz vardır. Bu imar planının bir taraftan tatbikine doğru gidilirken şehrin umumi lağımı düşünülmelidir. Vaktiyle belediye riyasetinde bulunduğum sıralarda bir proje hazırlanmıştı. Belki bu eskimiştir, noksandır. Onun için yeniden bir kanalizasyon projesi hazırlamak ön planda gelecek en mühim iştir… Memleketimiz her alanda planla metotla yürümenin büyük zevkini, faydasını tatmış olacaktır.

1942 yılı itibariyle belediye bütçesi, 380.711 üzerinden tanzim ve kabul edilmiştir. Bu bütçeden 70.000 lira asker ailelerine yardım için ayrılmıştır. Bütçeden 20.000 lira arazöz almak için, 5.000 lira ve hayatı ucuzlatmak için mütedavil sermaye olarak 10.000 lira tahsisat konmakla beraber belediyenin mühendisi olmadığı için mühendis temini için konulan tahsisattan maada ayrıca fen katibi ücreti olarak, şehri yüz lira ücret vazedildiği anlaşılmaktadır29.

İkinci Dünya Savaşı’nın Türkiye’yi ekonomik olarak kasıp kavurduğu günlerde hükümet karne uygulaması başlatmış olup günlük ekmek tüketim miktarları belirlemiştir. Buğday üreticisinin yetersizliği nedeniyle tek tip ekmek çıkarılmaya başlanıldı.1942 yılı başında buğday üretiminde düşüş sebebiyle, ekmek tüketimini sınırlandırmak için büyük kentlerde karne uygulamasına geçildi. Böylece 7 yaşına kadar olan çocuklara günde 187,5 gram, 7 yaşından büyüklere 375 gram ve ağır işçilere de

29

(35)

750 gram ekmeğin karne ile dağıtımına başlanılır. Günlük ekmek istihkakı 1942 yılının Nisan ayında 175 grama, mayıs ayında ise İstanbul’da 150 grama kadar düşecektir. Bu durum uzun zaman devam ettirildikten sonra, bu miktar ancak 1944 yılının eylül ayında yeniden 375 gram olarak saptanacak ve 1945 yılında da 450 grama yükselecektir30. Tahıl ambarı olarak bilinen Konya’da da buğday ve ekmek kıtlığı baş göstermiş olup belediyelere verilen ekmek sorununu çözme görevi Konya Belediyesini de zorlamıştır.

31

Son icra Vekilleri kararı veçhiyle memleket ekmek işini mahalli belediyelere bıraktığı malumdur. Belediyeler köylünün vereceği yüzde yirmi beş borcundan kalan bakiye buğdayı serbestçe istediği yerden mubayaa edebilecek ve mahalli iaşeyi temin edeceklerdir. Bu meseleyi esas itibariyle belediyelerin hal etmesi doğru ise de hali hazırda bunda bazı müşkülatın baş göstereceği muhakkaktır. Belediye bu ay nihayetine kadar buğday stoku yapacaktır… Konya merkezinin günde ekmek ihtiyacı son zamanlarda, yüz otuz çuvala baliğ olduğu anlaşılmıştır. Şöyle bir hesapla beher çuval un fiyatı yirmi lira olsa yüz otuz çuval un için günde iki bin altı yüz ve ayda seksen bin liraya yakın bir paraya ihtiyaç vardır. Bunu belediye nasıl temin edecektir. Bu vaziyeti, eskiden beri bu işle meşgul olan buğday tüccarlarına veya bankalara verecek olsa ortada muayyen bir fiyat yoktur. İkinci meseleye gelince; acaba belediyeler şehrin iaşesine kafi miktarda buğday tedarik edebilecekler midir? Köylü hükümete olan borcunu ödedikten sonra bakiye malını serbest satacak ve bundan evvel hiçbir satış yapamayacaktır. Yalnız belediyeler mubayaada serbesttir. Yalnız işittiğimize göre köyü malını gizli olarak Konya’da, kilesi elli liraya ve belki daha fazlaya satmaktadır. Belediye gibi bir resmi bir dairenin mubayaası karşısında köylü böyle bir fiyatı istemeden çekinecek ve bunun için buğdayı bulmak büyük bir mesele olacaktır. Farzedelim ki belediyeler, hiçbir şeye bakmaksızın istenilen fiyatta buğday bulsunlar ve parasını her hangi bir şekilde temin etsinler. Ekmek fiyatı memleket halkının, bilhassa memurunun kudreti fevkine çıkacaktır. Bunun için Muhsin Dündar’dan izahat istedik. Reis bize tam ve mükni bir şey söylemedi. Yalnız karne usulünün tekrar ihya edilmesi kanaatini izhar etti. Biz kuvvetle ümit ederiz ki Muhsin Dündar’ın enerjisi, tedbiri bu işi

30

Mahir Selim Akçakaya, II. Dünya Savaşı Yıllarında Konya’da Günlük Yaşam, Selçuk Üniversitesi Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, 2010, s. 98.

31

(36)

iyi bir şekilde neticeye vardıracaktır… Her vilayetin ekmeklik un ihtiyacı hesap edilerek çiftçiden muayyen bir fiyatla memleketin ihtiyacına kafi miktarda buğday borçlandırmak ve bunu da hükümete borçları gibi almak zaruridir. Serbest satacağı miktarın bir kısmını belediyeler emrine borçlanmak ve bakiyesini istediği miktarda satmak köylü için hiçbir vakit ağır değildir. Köylü böyle fiyatı nerede görmüştür. Eğer köylü ihtiyacını da ona göre pahalı almakta olduğunu iddia ediyorsa, buğday fiyatının diğer alım satımlarla mukayese edilmeyecek bir fiyatta olduğu her ihtiyacını mükemmelen temin ederek yine bir servet sahibi olabileceğini biliyoruz…

Fırınların önü çok kalabalıktır. Bunun bazı sebepleri vardır. Bir kere ramazan münasebetiyle halk öteden beri olduğu gibi çarşıdan ekmek almaktadır. Bunun için un miktarının biraz ziyadeleştirerek daha birkaç fırın açılması münasip olur. Bir başka sebebi de ekmeğin pahalılaşacağı ihtimali ile evdeki unların stok edilerek her kesim çarşıya hücum etmesi keyfiyetidir. Belediye bunu önlemek için beyanname istemekte olduğundan evde unu olanların ya teslim edecekler yahut evden yiyeceklerdir. Bu kalabalık çok can sıkıcı bir manzara arz ediyor. Bağırıp çağıranlar, kadın, çoluk, çocuk birbirine giriyor. Geceleri dahi geç vakitlere kadar fırınların önünde kalabalık devam ediyor. Bu un için birkaç gün polis memuru ve bir belediye zabıta memurunun görevlendirilmesi lazımdır. Belediye bir sıraya girme nizamnamesi yayınlayarak umumi mahallere girip çıkmanın bir intizam dahilinde olmasını temin etmelidir. Reis Vekili Fuat Bey, bunu bir tezkere ile o vakit vaat etmiştir ve bu çok lazımdır… Bu kararın acilen verilmesi ve hilafında hareket edenlerin şiddetle cezalandırılması buna çabuk alışabilmenin en kuvvetli garantisidir32.

On günden beri furunların önü çok çirkin bir hal aldı. Halk büyük bir sıkıntı ile ekmeği temin edebilmekte veya ekmeksiz eli boş dönmek mecburiyetinde kalmaktadır. Acaba bu darlık niçin? Fırıncıların ifadesine göre bu darlığın sebebi verilmekte olan miktarının azlığıdır. Vesika ile ekmek verildiği günlerde şehrimizdeki fırınlara günde 90 çuval un verilmekte idi. Karne usulü kalktıktan bu miktara 20 çuval ilave edilmek suretiyle 110’a çıkarmıştır. Fakat serbest artışla ekmek sarf fiyatı arttığından bu miktarda kafi gelmemektedir. İkinci bir sebep de, evvelce buğday alıp ekmeğini evde

32

Referanslar

Benzer Belgeler

kâr olmasına mukabil mimarisinin kâfi gunlukta olmaması, bir Belediye binası karekterini ifade edecek cephelerinin bulunmaması gibi sebeplerden dolayı, 2, 4, 7, 9, 10, 12, 18,

Aşırı yağış ve su baskınlarının sıklıkla görüldüğü kentte iki yıldır heyelan ve sele karşı erken uyarı sistemi bulunuyordu?. Peki o sistem kullan

Trakya Üniversitesi Eğitim Fakültesi Temel Eğitim Bölümü, Sınıf Öğretmenliği Programı ve Türkçe ve Sosyal Bilgiler Eğitimi Bölümü, Sosyal Bilgiler

a) Pandemi süresicinde toplam 1350 gıda kolisi, 1500 kg manav paketi vatandaşlarımızın adreslerine teslim edilmiştir. kolonya dağıtım çalışmalarımız tamamlanmıştır.

Plan değişikliğine konu olan rekreasyon alanının Sungurlu Kent Parkı olduğu, Sosyal Tesis Alanına dönüştürülmesi istenilen alanın daha önceden Kent Park içerisinde

Hayatımın bir anında karar verip, ‘Ben de siyaset yapmak istiyorum’ diye bir şey olmadı. Siyaset bir yaşam biçimidir. Biz de siyaset hep kötü bir şey olarak söylendi.

Milli Eğitim Müdürlüğünden yapılan açıklamaya göre, Anadolu Vakfı tarafından yaptırılan 16 derslikli Anadolu Lisesi, hayırsever Fevzi Dirikoç tarafından yaptırılan

Turgut Özal döneminde siyasete girdi. 1989 yılında Seyhan İlçe Belediye Başkanlığına aday olduysa da seçimi az farkla kaybetti. 2009 yılında Aytaç