• Sonuç bulunamadı

Kur'an-ı Kerim'de su kavramı

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Kur'an-ı Kerim'de su kavramı"

Copied!
143
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

TEMEL İSLAM BİLİMLERİ ANA BİLİM DALI TEFSİR BİLİM DALI

KUR'AN-I KERİM'DE SU KAVRAMI

YÜKSEK LİSANS TEZİ

DANIŞMAN

Prof. Dr. Yusuf IŞICIK

HAZIRLAYAN

İrfan ÜSTÜNDAĞ

(2)
(3)

I

İÇİNDEKİLER……….…………..… ...I

KISALTMALAR……… ..III ÖNSÖZ……… ..IV

GİRİŞ……… …1

1- Suyun Önemi Ve Özellikleri……… 1

1.1. Suyun Oluşumu………..……… 1 1.2. Suyun Özellikleri……… .. 1 1.3. Suyun Önemi……… .4 1.4. Su Çevirimi……… ... 5 2. Çalışma Metodu………... 6 BİRİNCİ BÖLÜM ... 10

YARATILIŞ VE HAYAT MADDESİ OLARAK SU ... 10

1. Kâinatın Yaratılışı... 10

2. İnsanların Yaratılışı... 14

2.1. İlk İnsanın Yaratılışı... 15

2.2. Hz. Adem'in Yaratılışı ... 15

2.3. Diğer İnsanların Yaratılışı... 19

2.4. İnsanın Yaratılışında Suyun Önemi Ve Fonksiyonu……… ... 20

2.4.1.Meni ... 21

2.4.2.Nutfe... 23

2.4.2.1.Erkek Nutfesi ... 23

2.4.2.2. Dişi Nutfesi... 24

2.4.2.3. Karışık Nutfe (Nutfetu'n- Emşâc)... 25

3. İnsan Dışı Canlıların Yaratılışı ... 26

3.1. Hayvanların Yaratılışı... 29

3.2. Bitkilerin Yaratılışı... 30

İKİNCİ BÖLÜM... 32

GEÇMİŞ MİLLET VE PEYGAMBERLERİN HAYATINDA SU... 32

1. Su İle İmtihan... 32

1.1. Tâlut'un Kavminin Su İle İmtihanı ... 33

1.2. Hz. Salih’in Kavminin Su İle İmtihanı ... 36

2. Su Ve Sağlık ... 37

3.Yeraltı Suları... 41

4. Su İle Helak Olan Kavimler………..……….…………...42

4.1. Su Dengesi İnsanların Davranışları Sunucu Bozulur... 42

4.2. Hz. Nuh'un Kavmi ... 44

4.3. Firavun'un Kavmi'nin Mısır'da Tufana Maruz Kalması... 49

4.4. Firavun Ve Kavminin Denizde Boğulması... 50

4.5. Sebe'nin Yok Edilişi ... 53

5. Suyu Paylaşma... 55

5.1. Hz. Salih'in Kavmi ... 56

5.2. Medyen Halkı... 57

(4)

II

7. Kuyudaki Yusuf... 61

8. Billurdan Yapılmış Şeffaf Zemin ... 62

9. Kurumuş Derenin Suya Kavuşması... 62

10. Peygamber Efendimize Su İle İgili Yöneltilen Mucize Talepleri... 64

11. Bedir Günü Müslümanların Üzerine Yağmur Yağması ... 65

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM ... 68

DÜNYA VE AHİRET HAYATINDA NİMET VE AZAP MADDESİ OLARAK SU. 68 1. Dünya Hayatında Su ... 68

1.1. İçecek Maddesi... 69

1.2. Deniz Suyu... 70

1.3. Suyun Kaldırma Gücü... 72

1.4. Tatlı Ve Tuzlu Sular ... 74

1.5. Yağmur Suyu ... 75

1.5.1. Yağmurun Ölü Toprağı Diriltmesi ... 77

1.5.2.Yağmurun Rızık Bitirmesi... 77

1.5.2.1. Yağmurun İnsan Yiyeceklerini Bitirmesi... 78

1.5.2.2. Yağmurun Hayvan Yiyeceklerini Bitirmesi ... 79

1.6. Kaynak Suyu... 80

1.7. Nehir Suyu... 80

1.8. Su Ve Temizlik... 81

1.9. İnsan Davranışlarının Suya Etkisi ... 82

1.9.1. Günahlardan Uzak Durmak... 82

1.9.2. Yağmur İstemek... 84

1.9.3. Su Dengesini Korumak... 86

1.9.3.1. Çevreyi Korumak... 87

1.9.3.2. Su Kaynaklarını Kirletmemek ... 87

1.9.4. Su İsrafı ... 88

2. Ahiret Hayatında Su... 90

2.1. Ahiret Hayatını İspat... 90

2.2. Kıyametin Kopması Anında Su ... 93

2.3. Cennette Su ... 98 2.3.1. Cennette Nehirler... 99 2.3.2. Cennette İçecekler... 102 2.4. Cehennemde Su ... 107 2.4.1. Kaynar Su... 107 2.4.2. Kötü Karışımlı Su... 110 2.4.3. Cennettekilerden Su Talebi ... ….111 DÖRDÜNCÜ BÖLÜM ... 112

KUR'AN-I KERİM'DE SU İLE İLGİLİ MESELLER ... 112

1. Şiddetli Yağmura Tutulmuş Kişi ... 113

2. Üzerende Biraz Toprak Bulunan Düz Kayaya Yağan Yağmur... 114

3. Çatlayıp Su Fışkırtan Taşlar ... 115

4. İçerisinde Nehirler Akan Bahçe... 116

5. Tepede Kurulmuş Güzel Bahçe ... 117

(5)

III

7. Issız Çöllerdeki Serap ... 119

8. Denizdeki Yoğun Karanlıklar... 120

9. Gökten İnen Su ... 121

10. Gökten İnen Rahmet ... 123

11. Mürekkep Yedi Deniz... 124

12. Suya Doğru İki Avucunu Açan Kimse ... 124

13. İman Sahiplerinin Tatlı Suya İnkarcıların Tuzlu Suya Benzetilmesi... ... 125

SONUÇ... 126

(6)

IV KISALTMALAR a.s. : Aleyhisselam b. : Bin, ibn Bkz. : Bakınız c. : Cilt c.c. : Celle celâluhû

DİA : Diyanet Ansiklopedisi

DİB : Diyanet İşleri Başkanlığı

h. : Hicri

Hz. : Hazreti

MÜİF : Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi

Nşr. : Neşreden

Ö. : Ölümü

r.a : Radiyallâhu anh

s. : Sayfa

s.a.v. : Sallallahü aleyhi ve sellem

TDV : Türkiye Diyanet Vakfı

Tr. : Tercüme eden

ts. : Tarihsiz

vb. : Ve benzerleri

Vdğr. : Ve diğerleri

(7)

V

ÖNSÖZ

Dünyamızın büyük bir bölümünü sular kaplamaktadır. Mevcut bilgilerimize göre su yer küremizde, diğer gezegenlerin tersine katı, sıvı ve gaz halinde bulunmaktadır. Dünyamız bu sebeple canlı yaşamına uygundur. Su, insanların hayatında önceden beri var olmaya başlamıştır. Çünkü insanın hayatını devam ettirebilmesi suya bağlıdır. Aynı zamanda insanın ihtiyaç duyduğu şeyler de su ile var olmaktadır. Denizlerin bulunduğu yerlerde ticaret ve sanayileşme daha fazladır. Bu sebeple tarih boyunca insanlar su havzalarına yerleşmişlerdir. Su, hayvanlar ve bitkiler için de aynı ölçüde gereklidir. Her şey canlılığını sudan almaktadır. Endüstride kullanılmaya başlanmasıyla, suyun insan hayatındaki önemi daha da artırmıştır.

Kısaca su insanlık için önemli bir maddedir ve bu önemini her geçen gün daha da artırmaktadır. Önümüzdeki asırlarda belki de su yeryüzünün en değeli bir kaç maddesinden biri olacaktır. Dünyamızın şu andaki gidişatı da bunu göstermektedir. Bu değerli madde Kur'an-ı Kerim'de de büyük bir yer bulmuş ve sıkça zikredilmiştir. Su kelimesi sadece yalın olarak Kur'an'da 51 defa geçmektedir. Buna su ile ilgili diğer kelimeleri de eklediğimiz zaman sayı çok yukarılara çıkmaktadır. Önemi, son yıllarda adından sıkça bahsedilmesi ve Kur'an'da sıklıkla zikredilmesi sebebiyle bu konuyu genel olarak araştırmak istedik.

Kur'an-ı Kerim birçok ayette sudan bahsetmekte, suyun oluşumu, dolaşımı ve insanlar için önemini vurgulamaktadır. İnsanın yaratılışı ile ilgili birçok ayette yaratılış maddelerinden birisi olarak su anlatılmaktadır. Allah insanları imana davet ederken dikkatleri bazen su üzerine çekmekte ve suyun insan hayatı için önemini vurgulamaktadır. Kur'an-ı Kerim'de su bazen de bir imtihan aracı olarak sunulmaktadır. Suyun canlı yaşamı için faydalı olabilmesi doğada yeteri kadar bulunmasına bağlıdır. Suyun doğadaki dengesinin bozulması anında bazı felaketlere sebep olacağını yine Kur'an-ı Kerim bizlere haber vermektedir. Kısaca Kur'an'a göre su canlılar için en önemli hayat ve helak maddelerinden biridir. Bu konuyu işlerken çalışmamızın bölümleri ve bu bölümlerin içerikleri şu şekilde oluştu.

(8)

VI Giriş bölümünde suyun önemi ve özellikleri ile ilgili olarak genel bir bilgi verilmiş, konuyu seçme amacımız açıklanmış, kısaca çalışma metodumuz anlatılmıştır. Ayrıca tezimizin içerisinde bazen gündeme gelmesi sebebiyle bilimsel tefsir konusu kısa bir şekilde tartışılmıştır.

Birinci bölümde, Kur'an-ı Kerim'e göre canlıların yaratılış ve hayat maddesi olarak su konusu işlenmiştir.

İkinci bölümde, Peygamberlerin ve geçmiş milletlerin hayatlarında Kur'an-ı Kerim'de geçen su ile ilgili konular sınıflandırılarak değerlendirilmiştir.

Üçüncü bölümde, dünya ve ahiret hayatında nimet ve azap maddesi olarak su ve kıyametin koması anında, cennette ve cehennemde su konuları işlenmiştir.

Dördüncü bölümde Kur'an-ı Kerim'de su konulu darbı meseller işlenerek, çeşitli insan tipleri ve davranış özellikleri ortaya konmaya çalışılmıştır. Daha sonra sonuç bölümünde genel bir değerlendirme yapılarak çalışma sona erdirilmiştir.

Bu çalışmamızda bize yol gösteren ve destek olan Prof. Dr. Yusuf IŞICIK, Prof. Dr. Zekeriya GÜLER ve Doç. Dr. Fethi Ahmet POLAT hocalarıma ve yardımı geçen herkese teşekkürü bir borç bilirim.

İrfan ÜSTÜNDAĞ

(9)

1

GİRİŞ

1- SUYUN ÖNEMİ VE ÖZELLİKLERİ 1.1. Suyun Oluşumu

Yerküremizde bulunan suyun nereden geldiği, cevabı en çok merak edilen sorulardan biridir. Bu sorunun cevabının peşinde olan bilim adamları, Dünya'nın ilk zamanlarında suyun iki temel etkenle ortaya çıktığına inanıyorlar. Birincisi yanar dağlardan fışkıran gazlarla birlikte su buharının da çıkması ve bu su buharının bulutları, ardından da yağmuru oluşturması; ikincisi de buzlardan oluşan küçük kuyruklu yıldızların ve donmuş asteroitlerin Dünya'ya çarpmaları. O zamanlardan bu güne kadar geçen süre içerisinde su, dünyamızda bulunuyor.1 Allah (c.c), suyun canlı yaşamına fayda sağlayacak şekilde ortaya çıkışını şu şekilde anlatmaktadır. "Sizi yaratmak mı

daha güç, yoksa gökyüzünü yaratmak mı, ki onu Allah bina etti, Onu yükseltti, düzene koydu, gecesini kararttı, gündüzünü ağarttı. Ondan sonra da yerküreyi döşedi, yerden suyunu ve otlağını çıkardı, dağları sağlam bir şekilde yerleştirdi. Kendiniz ve hayvanlarınız için bir faydalanma olmak üzere.2

Su oksijenle hidrojenin birleşmesinden ortaya çıkan saydam bir cisimdir. Sıvı, katı ve gaz hallerinde bulunur. Kimyasal bakımdan iki molekül hidrojenle bir molekül oksijenin birleşmesinden oluşmuştur. Bundan dolayı formülü H2O'dur. Su kimyasal olayların en belli başlı cisimlerinden biridir. Su birçok kimyasal olayın sonunda ortaya çıkar, ya da birçok kimyasal olayın başında su gerekir.

Uygun oranlarda hidrojenle oksijen bir araya getirilip, bu karışımın içerisinden elektrik akımı geçirilince yapay olarak da su elde edilir. 3

1.2. Suyun Özellikleri

Su tatsız kokusuz bir sıvıdır, ince katman durumunda saydam görünür, ancak derinliğin artmasına bağlı olarak yeşilimsi mavi bir renk alır.4 Derinlere inildikçe

1 Özer Zuhal, Su Döngüsü, Yeni Ufuklara (Bilim ve Teknik Kasım 2005 Sayısı Eki), Tübitak, 2005, s.19. 2 en-Nâzi'ât 79/27-33

(10)

2 renkler kaybolur ve karanlık tabakalar oluşur. Bu durumu Kur'an-ı Kerim şu şekilde ifade etmektedir.

"Yahut (o kâfirlerin duygu, düşünce ve davranışları) engin bir denizdeki yoğun karanlıklar gibidir; (öyle bir deniz) ki, onu dalga üstüne dalga kaplıyor; üstünde de bulut... Birbiri üstüne karanlıklar... İnsan, elini çıkarıp uzatsa, neredeyse onu dahi göremez. Bir kimseye Allah nur vermemişse, artık o kimsenin aydınlıktan nasibi yoktur."5

Su katı sıvı ve gaz hallerinde birbirine komşu olarak bulunabilir. Nitekim bulutlarla yüklü bir gökyüzünün altında, karların veya buzların arasından akan bir nehir görmek hiç de şaşırtıcı değildir. Öte yandan maddelerin çoğunun katı haldeki ağırlıkları sıvı hal ağırlıklarından daha büyük olmasına karşılık bir buz kütlesi aynı hacimde su kütlesinden daha hafiftir. Buzulların denizlerin ve göllerin ancak yüzeyinde oluşmasının nedeni de budur.6

Su gaz ya da katı hale kolayca geçen bir bileşiktir. Celsius ölçeğine göre normal atmosfer basıncı altında “0” derecede donar, 100 derecede kaynar. Su donduğunda hacmi % 10 oranında artar. Buzun yoğunluğu 0,92'dir. Çok yüksek basınç altında sudan daha yoğun olan buzlar üretilebilmektedir.7

Suyun özgül ısısı diğer nesnelere oranla daha yüksektir. Bu sebeple önemli bir ısıl eylemsizlik içerir ve tüm hallerinde sıcaklık değişimlerini en aza indirir. Bu özelliği ile iklimler üzerinde ılımanlaştırıcı bir etkisi vardır. Aynı zamanda son derece iyi bir ısı taşıyıcısı ve tutucusudur.8

Suyun özgül ısısı gibi erime ve buharlaşma gizli ısıları da özellikle çok yüksektir, bu nedenle suyun varlığı yeryüzündeki ani sıcaklık değişmelerini engelleyen bir etkendir.9

4 Büyük Larousse, I-XXIV, Gelişim yay, İstanbul, ts, XVll, 10833.

5 en-Nur 24/40

6 Büyük Ansiklopedi, I-XII, Doğan Kitapçılık, 1999, Xl, 107. 7 Büyük Larousse, XVll, 10833.

8 Büyük Ansiklopedi, Xl, 107. 9 Büyük Larousse, XVll, 10833.

(11)

3 Suyun sıcaklığını azaltmak ve artırmak için büyük miktarda enerji gerekir. Bir diğer deyimle su büyük bir ısı verme gücüne sahiptir. Bu güç Dünyadaki büyük denizlerin etkisiyle geceyle gündüz, kışla yaz arasında aşırı sıcaklık farklarının oluşmasını engeller. Nitekim denizin etkisi altında kalan bölgelerde, iklim koşulları deniz olmayan bölgelerin iklim koşullarına göre daha az sıcaklık farklılıkları gösterir.10

Su soğutulduğunda 4 dereceye kadar genliği azalır. 4 dereceden sonraki düşük ısılarda birden genişlemeye başlar. Bu durum buzun sudan daha hafif olmasını doğurur ve böylece buz su üzerinde yüzer. Ayrıca su ısıl özellikleri sebebiyle yüzeydeki soğuğu alt tabakalara geçirmemekte ve denizlerin diplerinin donmasını önlemektedir. Durum böyle olmasaydı denizler tamamen donacak ve orada bulunan canlı yaşamı yok olacaktı. Allah (c.c) bu durumu bir nimet olarak şu şekilde anlatmaktadır. "İçinden taze et (balık)

yemeniz ve takacağınız bir süs (eşyası) çıkarmanız için denizi emrinize veren O'dur."11 Su damlasının şekli yuvarlaktır. Moleküller arasındaki kuvvetler damlanın dağılmasını önleyen bir yüzey gerilimi oluşturur.12

Suyun çok yüksek yüzey gerilimi toprak ve bitkiler içerisinde kılcal etkiyle aşağıdan yukarıya doğru hareket etme özelliğini açıklar. Su molekülleri arasındaki birbirine tutunma gücü yer çekimi yasalarına meydan okur.13 Denizde gemilerin yüzmesi ve bitkilerin sulanması suyun bu özelliğinden dolayıdır.

Suyun dikkat çeken bir diğer özelliği de, doğal ve başka ortamlarda inorganik, organik, veya gaz haldeki maddelerin çoğunu çözmesi ve bunlarla kimyasal bir dönüşüme uğramaksızın tepkimeye girmesinde görülür.14

10 Bilimler Dizisi Bilgilik, I-XXX, Bilgilik Modern Araç ve Gereçleri, İstanbul, 1983, lX, 116. 11 en-Nahl 16/14

12 Bilimler Ansiklopedisi, I-IV, Arkın Kitabevi, İstanbul, 1976, lV, 1102.

13 Canaş Deniz, Su Neden Aziz , Yeni Ufuklara (Bilim ve Teknik Kasım 2005 Sayısı Eki), Tübitak, 2005,

s.2.

(12)

4

1.3. Suyun Önemi

Su yüzyıllar boyu kutsal sayılmış, şiir ve destanlara konu olmuştur. Medeniyetler geliştikçe uğruna savaşlar verilmiş, ülkelerin birbirleriyle ilişkilerinde önemli bir araç haline gelmiştir. Yaşamın kaynağı olmuş ama kimi zaman da felaket olup canlar almıştır.

Dünya'ya farklılık kazandıran ve hayatı uygun hale getiren önemli faktörlerden birisi de sudur. Yeryüzünde canlılığın devam etmesi su sayesindedir. Tarih boyunca insanlar suyun olduğu deniz ve nehir kenarlarına yerleşmişlerdir. Buralarda ticaret ve sanayi gelişmiştir. Hayatın her alanında su vardır. Suyun olduğu yerde güzellik vardır, temizlik vardır, canlılık vardır. Suyun sanayide kullanılması onun önemini son derece artırmıştır. Bugün su kullanmayan sanayi sayısı neredeyse yok gibidir.

Su, gerek bitkilerin beslenmesi, gerekse toprakta bulunan katılar üzerindeki etkileri bakımından toprak için çok önemli bir maddedir.15

Su, toprağın nemli kalmasını sağlar. Bu nemliliği bazen toprağa temas ederek, bazen de yeryüzünün derinliklerinden yukarıya etki ederek yapar. Toprak üzerinde bulunan bitkisel hayat su sayesindedir. Susuz toprak, bitki yaşantısı bakımından ölü topraktır.

Kur’an-ı Kerim suyun bu özelliğini sık sık vurgulamaktadır. “Yine O'nun

âyetlerindendir ki, size hem korku ve hem de umut vermek için şimşeği gösteriyor. Ve gökten bir su indiriyor da onunla yeryüzüne ölümünden sonra hayat veriyor. Şüphesiz ki bunda aklını kullanacak bir kavim için nice ibretler vardır.”16

“Bir de yeryüzünü görürsün ki kupkurudur; fakat biz onun üzerine su indirdiğimiz zaman, harekete geçer, kabarır ve her güzel çiftten bitkiler bitirir.” 17

Su bugün sanayide kullanılmaktadır. Susuz bir sanayi düşünmek mümkün değildir. Hiçbir sanayi dalının su olmaksızın gelişmesi mümkün değildir. Bir ton petrol çıkarabilmek için 10 metreküp su gereklidir. Bir ton sentetik iplik üretmek için 5600

15 Büyük Larousse, XVll, 10834. 16 er-Rum 30/24

(13)

5 metreküp suya gereksinim vardır. Bir milyon kilovatlık güçte modern bir termik santralde her yıl 1,2 ile 1.6 milyar metre küp su kullanılır.18

Su aynı zamanda büyük bir enerji kaynağıdır. İnsanoğlu buharın gücünü tespit ederek suyu enerjiye dönüştürmeyi başarmıştır. Ayrıca su, elektrik enerjisi üretiminde kullanılarak Dünya enerji ihtiyacının önemli bir kısmını karşılamaktadır.

1.4. Su Çevirimi

Dünya’da bulunan su sürekli bir hareket halindedir. Suların yeryüzünden buharlaşarak atmosfere yükselmesi, orada gerekli şartlar oluşunca tekrar yeryüzüne yağış olarak inmesi ve aynı olayı tekrarlamasına su çevirimi denir. Yağmur, kar, dolu gibi bütün yağışların kaynağı havada ki su buharının yoğunlaşmasıdır. Havada ki su buharı ise yer yüzeyinde dolaşım halinde bulunan suların buharlaşmasından ileri gelir.

“Güneş ışınları, okyanus, göl, ırmak, nemli yüzeyler ve bitkilerdeki sıvı suyu sürekli olarak buharlaştırır. Böylece atmosfere yükselerek gaz halinde dolanan su, soğuk havayla temasa girer ve yoğunlaşarak bulutları oluşturur. Bazı koşullar altında, yerçekimi nedeniyle çökerek yağmur, kar, dolu gibi hallerde karalara ve okyanuslara iner. Yağış halinde toprağa düştüğünde burada toplanabilir veya buharlaşabilir, akıntılar oluşturabilir. Derinliklere sızarak yeraltı sularını oluşturabilir ve farklı derinliklerde farklı hızlarda yer değiştirebilir. Bu yeraltı akıntıları, yüzeydeki toprak katmanlarının nemini sağlar. Derinliklerde su tabakalarını besler ve yeniler, kaynaklar oluşturur, bitki yaşamını destekler ve sıvı halini değiştirerek tekrar atmosfere yükselir. Ayrıca bitki örtüsü terleme yoluyla önemli miktarda suyu buharlaştırır.”19

Küresel boyutta düşünülecek olursa, su çevirimi içerisinde yer alan toplam buharlaşma ve toplam yağış miktarı yaklaşık olarak aynıdır. Bu durum atmosferdeki su miktarının hep aynı kalması sonucunu doğurur.20 Atmosferde belirli bir miktar su kalmamış olsaydı, Dünyamızda su felaketleri olurdu.

Kur’an-ı Kerim suyun sürekli bir dolaşım halinde olduğunu vurgulamaktadır.

18 Bilimler Dizisi Bilgilik, lX, 122. 19 Büyük Ansiklopedi, Xl, 108.

(14)

6 “Biz aşılayıcı rüzgarlar gönderdik de gökten bir su indirip sizi onunla suvardık.

O suyu hazinelerde tutan da siz değilsiniz.”21

2. ÇALIŞMA METODU

Her açıdan canlılar için önemli olan su ile ilgili bu çalışmada, Kur'an-ı Kerim'de konu ile ilgili geçen ayetler gruplandırılarak tahlil edilmiştir. Araştırma hazırlanırken Kur'an-ı Kerim'de ifade edilen su, su karışımları, yağmur, nehir, deniz vb. işlenmiştir. Kur'an-ı Kerim'de geçen bilgiler bir bütün halinde ortaya konulmak sureti ile değerlendirilmiştir. Çalışma yapılırken zaman zaman hadislerden de istifade edilmiştir.

Tezimizin bazı konularıyla ilgili şu ana kadar çeşitli çalışmalar yapılmıştır. Ancak Kur'an-ı Kerimde su konusu hakkında genel bir çalışma yapılmamıştır. Biz bu çalışmamızda su konusunu bir bütün olarak ele alıp inceledik. Çalışmamız geniş hacimli bir konuyu kapsamaktadır. Bu sebeple her bölümle ilgili konuları geniş bir şekilde incelememiz mümkün değildir. Biz bu çalışmayı yaparken su konusuna genel bir bakış açısı oluşturmayı amaç edindik.

Araştırmamızı yaparken Kur’an-ı Kerim çalışmalarında kelime taraması ile kapsayıcı bir sonuca ulaşmanın zorluğu bilinci ile konumuzla ilgili ayetleri tespit etmek için Kur'an-ı Kerim baştan sona bu amaçla okundu. Tespit edilen ayetler konularına göre gruplandırıldı. Daha sonra ortaya çıkan konular uygun ünitelere yerleştirildi.

Çeşitli tefsir kitaplarından ayetlerin tefsirine bakıldı. Tefsir kitaplarının yanında işlediğimiz konularla ilgili son dönemlerde yazılmış kitaplara da müracaat edildi. Çalışmamızda bize ışık tutar amacıyla suyun yapısı ve özellikleri ile ilgili bir araştırma yapıldı ve yeri geldikçe bu bulgular da kullanıldı.

Ayet mealleri verilirken Elmalılı Meali ve Türkiye Diyanet Vakfı Meali kullanılmıştır. Bazı ayetlerde ise, araştırmamız sonucunda tespitlerimizi aksettirecek mealler verilmiştir.

Çalışmamızda zaman zaman bilimsel tefsirle ilgili konular gündeme gelmektedir. Bu sebeple bilimsel tefsir hakkında birkaç şey söylememiz uygun olacaktır.

21 el-Hicr 15/22

(15)

7 "Kur'an'da geçen çeşitli bilim dalları ile ilgili ayetleri, dini ilimler dışındaki tecrübi ilimlerle çağın ilmi icat ve gelişmeleri doğrultusunda yorumlayan tefsir çeşidine bilimsel tefsir denir."22

Bilimsel tefsir ekolü on dokuzuncu asırdan önce ortaya çıkmış, fakat Batıda ortaya çıkan teknolojinin İslam alemine intikal etmesinden sonra bu ekole büyük rağbet başlamıştır. Bu rağbetin temelinde Batının sahip olduğu teknolojinin kaynağının Kur'an'da olduğunu ispat etmeye çalışarak geri kalmışlığın verdiği kompleksi bu şekilde tedavi etmek ve Batıda meydana gelen teknolojinin İslam alemine girmesine karşı çıkanlara bu teknolojinin kaynağının Kur'an olduğunu ispat etme isteği vardır.23

Önceki alimlerden Gazali (505/1111), Fahruddin er-Razi (606/1209), Zerkeşi (749 h.), Ebu'l Fazl el-Mursi (655/1257), son zamanlarda ise Tantavi Cevheri (1940), Muhammed b. Ahmed el-İskenderani (1888), Abdurrahman el-Kevâkibî (1900) gibi isimler bu görüşün savunucularındandır.24

Bilimsel tefsiri savunanlar görüşlerine şu ayetleri delil olarak getirmektedirler.

"Biz kitapta hiçbir şeyi eksik bırakmadık."25 "Yaş ve kuru ne varsa hepsi apaçık bir kitaptadır."26 "Biz onlara hem kainatta hem kendi nefislerinde delillerimizi göstereceğiz

ki, Kur'ân'ın hak olduğu kendilerine açıkça belli olsun. Senin Rabbinin her şeye şahit olması kafi değil mi"27

Fakat delil olarak kullandıkları ayetlerden maksat müfessirlere göre yükümlülük ve Allah’a kulluk icrasında gerekli olan hususlarla ilgilidir. “Kitapta biz hiçbir şeyi

eksik bırakmadık” ayetinden maksat ise Levh-i Mahfuz’dur.28

Yine bilimsel tefsir taraftarlarına göre Kur'an'ın insanları ilme teşvik etmesi, muhataplarını akli ve mantıki delillerle ikna etmeye çalışması, onun bilimsel tefsirinin yapılmasını gerektiren delillerdendir.

22 Eren Cüneyt, Bilimsel Tefsir Metodolojisi, (İslami İlimlerde Metodoloji (I) içerisinde), İstanbul, ts.

s.562.

23 Şimşek Said, Günümüz Tefsir Problemleri, Kitap Dünyası, Konya, ts, s.96-97. 24 Şimşek, Günümüz Tefsir Problemleri, s.98.

25 el-En'am 6/38 26 el-En'am 6/59 27 Fussilet 41/53

28

eş-Şâtıbî, Ebu İshak İbrahim b. Musa b. Muhammed (790/1388), el-Muvafakat, II, s. 67-78 (tr.

(16)

8 Bilimsel tefsir ekolüne karşı çıkanların başında Ebu İshak İbrahim b. Musa eş-Şatibi (öl. 790/1388) gelmektedir. Çağımızda ise bu ekole karşı en köklü karşı çıkışı Emin el-Hûli yapmıştır.29

Bilimsel tefsire karşı çıkanlar, Enam suresi 38. ayeti Levh-i Mahfuz, Kuran'da her şeyin indirildiğini anlatan ayetleri ise kullukla ilgili olan her şeyi indirdik şeklinde anlamışlardır.30

Şâtıbî şu gerekçelerle bilimsel tefsire karşı çıkmaktadır. İslama ilk muhatap olanların ümmi olması, Kur'an'ın onların seviyesine göre hitap etmesini gerektirmektedir. Aksi taktirde kapasitelerinin üzerinde bir sorumluluk altına sokulmuş olurlardı, bu durum ise İslamın temel öğretileri ile çakışmaktadır. Kur'an'ın nazil olduğu dönemde Araplar çeşitli ilimleri bilmekte idiler, fakat seleften hiç kimse ayetleri bu bilgilerle ilişkilendirmemiştir.31

Ayrıca bilimin devamlı değişiyor olması, kelimelerin zamanla anlam kaymasına uğraması, Kur'an'ın bir bilim kitabı olmaması onun muhtevasının dini öğreti üzerine kurulu olması noktalarından hareketle bilimsel tefsire karşı çıkılmıştır.32

Kur'an âyetlerini bilimsel buluş veya teorilerle açıklamak her zaman ve her âyet için isabetli bir yöntem değildir. Fakat evrenin yaratılışı konusundaki teoriler ve tabiat bilimlerindeki gelişmelerin, bazı âyetlerin daha iyi anlaşılmasına yardımcı olduğunu söylememiz mümkündür. Bunu yaparken her şeyden önce Kur’an-ı Kerim'in bir bilim kitabı olmadığını ifade etmek gerekmektedir. Kur'an'ın asıl amacı insanlara bilimsel izahlar yapmak değildir. Onun amacı, insanların hidayetini sağlamaktır. Ancak Kur’an insanların hidayetini sağlamağa çalışırken, onları düşünmeye sevk eden çeşitli bilgiler de vermektedir.

İnsan bilim alanında ilerledikçe Kur’an’ı anlaması daha da derinleşecektir. Bugün insanın anne karnındaki gelişimi bulutların oluşumu kâinatta suyun çevrimi konularında bilim Kur’an’ın söyledikleriyle aynı noktadadır. Yine Kur’an bütün insanların parmak izlerinin birbirinden farklı olduğunu asırlar önce vurgulamıştır.

29 Şimşek, Günümüz Tefsir Problemleri, s.105-107.

30 eş-Şâtıbî, Ebu İshak İbrahim b. Musa b. Muhammed (790/1388), el-Muvafakat, I-IV, (tr. Mehmet

Erdoğan), İz yay, İstanbul, 1993, II, s.67-68.

31 eş-Şâtıbî, el-Muvafakat, II, s.67-68.

(17)

9 “Hayır kıyamet gününe andolsun ki, hayır daima kendini kınaya nefse andolsun ki,

insan kendisinin kemiklerini bir araya toplayamacağımızı sanıyor. Biz onu toplarız bunun parmak uçlarını düzenlemeye gücümüz yeter.”33

Bu şekilde ilmin bazı verilerinin Kur'an tarafından verilmiş olan bu bilgilerle uyuşması ve bunun ifadesi, Kur'an'ın bir bilim kitabı olduğunu iddia etmek anlamına gelmez. Burada önemli olan, söylenen şeylerin kesin olduğunu ifade etmemektir. Çünkü Kur'an Allah (c.c) tarafındandır ve kesindir. Söyledikleri doğrudur. Bilim ise devamlı olarak gelişmeye açıktır. Bu sebeple bugün bilim tarafından doğru olduğu söylenen bazı bulgular yarın yanlış çıkabilmektedir. Öyleyse özellikle muhtemel nazariyelere Kur'an'dan dayanak bulmaya çalışmamak gerekir. Aynı zamanda, bu yöntemle varılan sonuçların Allah (c.c)ın bir emri ve inanç esası olmadığı da bilinmelidir. Bu hassasiyetleri göz önünde bulundurarak bu şekilde bilimsel bazı izahlar yapmanın yanlış olmadığı kanaatindeyiz.

33 Kıyamet 75/1-4

(18)

10

BİRİNCİ BÖLÜM

YARATILIŞ VE HAYAT MADDESİ OLARAK SU

1. Kâinatın Yaratılışı

Kâinat ve içerisindekilerin nasıl meydana geldiği sorusu yüzyıllar boyunca insanoğlunu meşgul etmiş ve bu yaratılışta ilk maddenin ne olduğu konusu devamlı olarak gündemde kalarak beşeriyetin ilgi alanında olmuştur.

Allah (c.c) Kur'an-ı Kerim'de insanları, yer ve göklerin yaratılışı hakkında düşünmeye çağırmaktadır.

"Onlar, ayakta dururken, otururken, yanları üzerine yatarken (her vakit) Allah'ı anarlar, göklerin ve yerin yaratılışı hakkında derin derin düşünürler (ve şöyle derler:) Rabbimiz! Sen bunu boşuna yaratmadın. Seni tesbih ederiz. Bizi cehennem azabından koru."34

İslam’ın ilk dönemlerinden itibaren Müslümanlar bu konularda düşünmeye başlamışlar ve ilk yüzyıllarda Zamahşeri (1074-1143), Fahreddin Razi (1150-1209), Kurtubi 1272) ve İbn Kesir (1372) gibi tanınmış müfessirler, yaratılış konusuyla ilgili ayetler hakkında çeşitli değerlendirmelerde bulunmuşlardır.

Eski Yunan düşüncesinde kainatın ezelden beri var olduğu inancı hakim idi. İslam inancına göre ise Evren ve içerisindekiler sonradan Allah (c.c.)'ın yaratması ile oluşmuşlardır.

Yaratma sıfatı Allah'a ait bir özelliktir. Bir şeyin varlık âlemine çıkması, Allah'ın ona ol demesi iledir.

"Biz, bir şeyin olmasını istediğimiz zaman, ona (söyleyecek) sözümüz sadece "Ol" dememizdir. Hemen oluverir."35

Kur'an-ı Kerim'de kâinatın yaratılışı ile ilgili ayetleri incelediğimizde, semâvât ve arzın daha önce yaratılmış bir çekirdek varlıktan meydana geldiğini, başlangıçta basit bir özelliğe sahip olan bu varlığın açılarak yer ve göklerin oluşturulduğunu

34 Âli İmran 3/191 35 en-Nahl 16/40

(19)

11 anlamaktayız.36

Allah (c.c) bu durumu şu ayette ifade etmektedir.

              ! #$% #$& '$ ($) "İnkâr

edenler, göklerle yer bitişik bir halde iken bizim, onları birbirinden kopardığımızı ve her canlı şeyi sudan yarattığımızı görüp düşünmediler mi? Yine de inanmazlar mı? "37

Hasan, İkrime ve Katâde yer ve göklerin başlangıçta bir bütün olduğunu ve Allah (c.c)'ın onların arasını ayırdığını ifade etmektedir.38

Evreninin kendisinden yaratıldığı ilk maddenin ne olduğu sorusu zihinleri meşgul etmiş ve söyleyecek sözü olan herkes asırlardır bu soruya cevap bulmaya çalışmıştır.

Grek düşüncesinde, Thales'e göre bu ilk madde su, Aneximenes'e göre hava, Herakleitos'a göre ateş, Empedokles'e göre ise toprakla birlikte bu dört madde kâinatın ana maddesidir.39

"Milas okulunun şefi ve bütün İonia okullarının atası olan Thales 600 yıllarına doğru, bu ilk maddenin su olduğunu, bunun evrensel temel olup, öteki cisimlerin bunun değişmelerinden meydana geldiğini, suyun her yandan dünyayı kuşattığını, dünyanın bu sonsuz okyanusta yüzdüğünü ve ihtiyacı olan besleyici elemanları hiç durmadan ondan aldığını söylemektedir."40

Kitabı Mukaddes’te göklerin ve yerin yaratılışının ilk zamanlarında suyun varlığından ve Allah (c.c)’ın ruhunun su üzerinde yüzdüğünden bahsedilmektedir.41

Hz. Peygamber (s.a.v.)'e, Allah (c.c) mahlûkatı neden yarattı diye bir soru sorulmuş, O'da, sudan yarattı cevabını vermiştir.42

36 Kocabaş Şakir, Kur'a'n'da Yaratılış, Pınar yay. 1. baskı, İstanbul, ts. s.60-61. 37 el-Enbiya 21/30

38 ed-Dımaşkî Ebû Hafs Ömer b. Ali İbn Adil, el-Lübab fî ulumi’l-kitâb I-XX, (nşr. Adil Ahmed

Abdülmevcud, Ali Muhammed Muavviz), Darü’l-Kütübi’l-İlmiyye, Beyrut, 1998, XIII, s.485.

39 Karlığa H. Bekir, “Anasır-ı Erbaa” DİA, III, 149.

40 Weber Alfred, Felsefe Tarihi, (tr. H. Vehbi Eralp), Sosyal Yay. 4. baskı, İstanbul, 1991, s.12. 41Eski ve Yeni Ahit (Tevrat ve İncil), Kitab-ı Mukaddes Şirketi, İstanbul, 1993, Tekvin 1: 1-2 42 Ahmed.b Hanbel, Müsnedü Ahmed b. Hanbel, l-Vl, Müessesetü Kurtuba, Kahire, ts, II, 329.

(20)

12 Acaba Hz. Peygamber (s.a.v.) bu sözleri ile sadece canlı olan şeyleri mi kastetmiştir, yoksa canlı-cansız ayırımı yapmadan her türlü nesnenin ilk maddesinin su olduğunu mu bildirmek istemiştir.

Kurtubî, bir kısım alimlerin ateş ve havanın da sudan yaratıldıkları görüşünde olduklarını zikretmektedir. Onlara göre Allah'ın alemde ilk yarattığı sudur ve sonra da her şey sudan yaratılmıştır.43

Yukarıdaki ayette her canlı şeyin sudan yaratıldığı ancak, başka ayet ve hadislerde cinlerin ateşten, meleklerin nurdan ve Hz. Adem (a.s)'ın topraktan yaratıldığı ifade edilmektedir. Bu durumu şu şekilde izah etmek mümkündür. Kur'an-ı Kerim'de geçen " !$ " kelimeleri her zaman "bütün" anlamı vermez, bazen ekseriyetle manasına gelir.44 Öyleyse buradan Allah (c.c)'ın bir kısım şeyi sudan yarattığı sonucunu çıkarabiliriz.

Kâinatın yaratılışı ile ilgili olarak yukarıda zikrettiğimiz ayeti yorumlayan M. Esed şu şekilde bir tefsirde bulunmuştur.

"Kur’an'da deyim olarak “gökler ve yer” diye ifade edilen evrenin başlangıçta bir bütün, tek bir kütle olduğunu dile getiren yanılmaz atıf, evrenin başlangıçta tek bir elementten, yani hidrojenden meydana gelen bir bütün, tek bir kütle olduğunu ve bu bütünsel kütlenin sonradan merkezî çekim yüzünden büzüşüp muhtelif noktalarda yoğunlaştığını ve böylece zaman içinde münferit nebula,45 galaksi ve güneş sistemlerine ve bunlardan da giderek yıldızlara, gezegenlere ve onların uydularına dönüştüğü yolundaki bugün hemen hemen bütün astrofizikçilerin paylaştığı görüşü şaşırtıcı bir biçimde doğrulamaktadır."46

Kur’an’da kâinatın yaratılışı hakkında bilgi veren ayetlerden bir diğeri ise Fussilet Suresi 11. ayettir.

43 el-Kurtubî Ebu Abdullah, Ebû Abdullah Muhammed b. Ahmed b. Ebî Bekr (671/1273) el-Câmi'li

Ahkâmi'l-Kur'ân, I-XX, Dâr'u-l Kütübü'l- İlmiye, ts, Xll, s.291.

44 el-Beğavî Ebû Muhammed Muhyi’s-sünne Hüseyin b. Mesud, (516/1122), Meâlimü’t-Tenzîl, I-VIII,

Dâr Tîbe, 4. baskı, 1997, V, s.316.

45 Nebula: Bulut görüntüsünde çok uzakta ve çok sayıda yıldızlar topluluğu, bulutsu (Doğan, D. Mehmet,

Büyük Türkçe Sözlük, Rehber Yay., Ankara 1990, s. 845.

46 Esed Muhammed, Kur'an Mesajı Meal-Tefsir, I-III, (tr. Cahit Koytak, Ahmet Ertürk), İşaret yay,

(21)

13 * +(, -.  #/ 01 2 3 4 56 7(8  / 9 5 :68

"Sonra duman halinde olan

göğe yöneldi, ona ve yerküreye: İsteyerek veya istemeyerek, gelin! dedi. İkisi de "İsteyerek geldik" dediler."47

Kâinatın yaratılışı ile ilgili ayetler incelendiğinde yaratılışla ilgili olarak gaz halinde olan bir kütlenin varlığından bahsedilmektedir. Kur'an'da " $$01 -Duhan" şeklinde geçen ve duman diye tercüme edilen kelime, katı ve hatta sıvı haldeki maddelere ait olabilen çok küçük zerreciklerin bir gaz ortamında bulunması halidir.48

Yer ve göklerin yaratılmasından bahseden bu ayette, yaratılışın duman manasına gelen “ 01” dan olduğu ifade edilmektedir. Ayette geçen “ $01” kelimesini Müfessirler su buharı olarak yorumlamışlardır.49 Fizikçilerin kâinatın yaratılışı ile ilgili olarak varmış oldukları sonuç ise onun hidrojenden yaratıldığıdır.

"O, hanginizin amelinin daha güzel olacağı hususunda sizi imtihan etmek için, Arş'ı su üzerinde iken, gökleri ve yeri altı günde yaratandır. Yemin ederim ki, (Resûlüm!): "Ölümden sonra muhakkak diriltileceksiniz" desen, kâfir olanlar derhal "Bu, açık bir büyüden başka bir şey değildir" derler."50

Bu ayette yer ve göklerin yaratılışından önce arş ve su ikilisinin varlığından bahsedilmektedir.

Bugün suyun 2 hidrojen + 1 oksijenin bileşiminden oluştuğu ve bu bileşimin en büyük katkı maddesini de hidrojenin meydana getirdiği bilinmektedir. Acaba yukarıdaki ayette sudan kasıt onu oluşturan bu iki gaz mıdır veya o bildiğimiz su değil de mâi bir madde midir. Suyun hidrojen ve oksijene dönüşümü daima mümkün olduğu gibi bu ikisinin kendi şartları içerisinde suyu oluşturmaları da daima mümkündür.51

Bilim adamlarına göre Güneş, yıldızlar ve gezegenler ilk önce Hidrojenden oluşmuştur. Gökyüzündeki yıldızların çoğu, çeşitli gaz, toz ve yıldızların bir araya toplanması ile Samanyolu’nu oluşturur. Milyonlarca yıl önce Samanyolu uzayda

47 Fussilet 41/11

48 Maurice Bucaille, Kitab-ı Mukaddes-Kur'an ve Bilim, (tr. Suat Yıldırım), T.Ö.V yay. İzmir, ts. s.208. 49 el-Vâhidi Ebü'l-Hasan Ali b. Ahmed b. Muhammed en-Nisaburi 468/1075, el-Vecîz fî

Tefsîri’l-Kitâbi’l-Azîz, ts, s.952.

50 Hûd 11/7

(22)

14 bulunan ve hidrojenden oluşan büyük bir gaz bulutuydu. Yıldızlar hidrojenin kümelenmesi ile ortaya çıkmıştır.52

Şu halde kâinatın yaratılışı konusunda Kur'an'ın bildirdiği ile bilimin tespiti arasında mükemmel bir uyum görülmektedir. Kur'an'ın bahsettiği yaratılış devreleri ile bugün bilimin vardığı sonuç mutabakat arz etmektedir. Bilim, güneş ile onun uydularının beraber oluştuğunu ispatlamıştır. Bu durum Kur'an'la uyuşmaktadır. Kur'an'ın yaratılışın başlangıç devresinde bahsettiği duman ile çağdaş bilimin düşündüğü nebula arasındaki uygunluk da meydandadır.53

Varlığın ortaya çıkışında su konusunu gelişen ilim verileri ışığı altında elbetteki yeniden ele almak gerekir. Günümüzde bilim adamları kâinatın, önce hidrojen ve kısmen de helyumdan oluşan ve kendi etrafında yavaşça dönen bir kütleye, sonra da karbon gazına oradan da oksijene geçtiğini kabul etmektedirler. Bundan sonra da madenlere ve madensilere varılmıştır. Hidrojenle oksijen arasında pek çok gaz vardır ve fakat bu en baştaki ile en sonlardaki, suyun katkı maddelerini oluşturmaktadırlar. Kâinat ve varlık bilimi en son ne söyleyecektir, bunu da merakla bekleyeceğiz.54

2. İnsanın Yaratılışı

Kur'an'da insanla ilgili üç farklı yaratılıştan bahsedilmektedir. 1- Hz. Adem (a.s) ve eşi Hz. Havva'nın yaratılışı

2- İnsanların Hz. Adem (a.s) ve eşinden çoğalışı ve üreme yolu ile nesillerini devam ettirişleri.

3- Hz. İsa (a.s)'ın yaratılışı

Biz burada yaratılış maddelerinde suyun varlığından dolayı Hz. Adem (a.s) ve diğer insanların üreme yoluyla yaratılışından bahsedeceğiz. Konumuzla ilgisi olmadığından Hz. İsa (a.s) ve Hz. Havva'nın yaratılışlarına girmeyeceğiz.

52 Bilimler Ansiklopedisi, II, s.551.

53 Maurice Bucaille, Kitab-ı Mukaddes-Kur'an ve Bilim, s.219-220. 54 Yeniçeri Celal, Uzay Ayetleri Tefsiri, s.53.

(23)

15

2.1. İlk İnsanın Yaratılışı

Bütün insanlık bir kişiden çoğalmıştır,55 O'da Hz. Adem (a.s)'dir. ?DCEAF;B (CA ?@A ;<=>; GHI DCE>>;0 J KLBA KM;NH& ; ;O>;0; ;<PH ;<;P;Q IR;F; ;?<PH ST;H S UHV> ;H; B (CA ; ;WX GHI > (C;; HWHF ;Y;&PZ ; I H. ;W$X َنَآ

ً ِ َر ُْْ ََ "Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan ve ondan eşini yaratıp ikisinden

birçok erkekler ve kadınlar üreten Rabbinizden korkun; kendi adına birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah'tan ve akrabalık (bağlarını kırmak)tan sakının. Şüphesiz Allah sizin üzerinizde gözeticidir."56

Çoğunluk İslam alimlerine göre ayette geçen “bir nefis”ten maksat Hz. Adem (a.s), eşten maksat ise Hz. Adem (a.s)'ın eşi Hz. Havva'dır.57 Bizim de tercih ettiğimiz bu görüşe göre Hz. Adem (a.s) yaratılmış daha sonra da ondan eşi Hz. Havva yaratılmıştır.

Ebu Müslim el-İsfehâni'ye göre Hak Teâlâ'nın ;<;P;Q;<PH;O>;0; buyruğundan murat, Hz. Havva'nın Hz. Adem'in kendisinden değil de onun cinsinden yaratıldığı şeklindedir.58 Bu görüşe göre Ayette geçen nefis Hz. Adem (a.s)'ın da yaratıldığı cevheri kastetmektedir. Bunun anlamı şudur; Adem ile Havva ayrı ayrı, aynı cevherden yaratılmışlardır.59

2.2. Hz. Adem'in Yaratılışı

Kitab-ı Mukaddeste olduğu gibi, Kur’an-ı Kerim’de Hz. Adem (a.s)’ı yeryüzünde yaşayan insanların ilk atası olarak göstermektedir. O aynı zamanda ilk vahyi alan insan, yani peygamberler zincirinin ilk halkasıdır.60

55 ez-Zümer 39/6

56 en-Nisâ 5/1

57 el-Mahallî, Celâleddîn Muhammed b. Ahmed. b. Muhammed, (864/1459), Suyûtî Ebü'l-Fazl Celaleddin

Abdurrahmân b. Ebi Bekr, (911/1505), Tefsîru'l-Celâleyn, Dâru'l-Hadis, 1. Baskı, Beyrut, ts, s.97; et-Taberî Ebû Cafer İbn Cerir Muhammed b. Cerir b. Yezid, 310/923, Câmiu'l-Beyân fî Te'vîli'l-Kur'ân, 1-XX1V, (nşr. Ahmed Muhammed Şakir), Müessesetü'r-risale, 1. baskı, 2000, VII, s.514; İbn Kesîr Ebü'l-Fida İmadüddin İsmail b. Ömer, 774/1373, Tefsîru’l-Kur’âni’l-Azîm, 1-Vlll, Dar Tibe, 2. baskı, 1999, II, s.206; el-Beğavî, Meâlimü’t-Tenzîl, II, s.159.

58 er-Râzî Fahreddin, (606/1209), Tefsîr-i Kebîr (Mefâtihu'l-Gayb), I-XXIII, (tr. Suat Yıldırım vdğr),

Akçağ, Ankara, 1990, VII, s.310-311.

59 Bayraklı Bayraktar, Yeni Bir Anlayışın Işığında Kur'an Tefsiri, I-XVII, Bayraklı yay, İstanbul, 2004, I,

s.21.

(24)

16 İnsanlığın ilk babası Hz. Adem (a.s)'dır. Hz. Adem (a.s) tercih edilen görüşe göre cennette yaratılmıştır. Daha sonra işlediği bir hata sebebiyle yeryüzüne gönderilmiştir. Hz. Adem (a.s)'ın yaratıldığı yerin ahirette iyilerin kalacağı cennet mi yoksa yer yüzünde bir mekan mı olduğu konusunda İslam alimleri arasında görüş ayrılığı vardır.

Kaderiyye ve Mutezile Hz. Adem (a.s)’ın ebedi cennette yaratılmadığını, Aden'de bir bahçede yaratıldığını ileri sürmektedirler.

Fahreddin Razi bu konuda, İslam alimlerinin dört görüşte toplandıklarını haber vermektedir. 1- Hz. Adem'in yaratıldığı cennet yeryüzündedir. 2- Yedinci semada bir yerdedir. 3- Ebedi sevap yurdu olan cennettir. 4- Bu konuda her hangi bir görüşü tercih edemeyip karar veremeyenler.61

Ehl-i Sünnet alimlerinin çoğu, Hz. Peygamber (s.a.v)'in Miraç sırasında cenneti müşahede ettiğini bildiren hadisleri de göz önüne alarak, Adem (a.s) ve Havva'nın bulunduğu cennetin gökte olduğunu savunmuşlar, ayrıca onların cennetten çıkarıldıklarını anlatan ayetlerde "ininiz" (ihbitu) kelimesinin kullanılmış olmasını da buna delil göstermişlerdir.62

"İlk insanın konduğu cennet içerisindeki hayatın, yeryüzünde mevcut herhangi bir bölgede olabilecek insan hayatından farklı olduğu açıkça ifade edilmiştir. Şu halde bu cennet, kulların ödüllendirileceği, içinde ebedî olarak mutlu yaşayacakları cennettir. Cennetin çeşitli bölgeleri ve dereceleri vardır. "İçinde devamlı kalınan" cennete (huld) giren bir daha çıkmazsa da diğer bölgelerine girenlerin çıkmayacağı konusunda bir açıklama yoktur. Ayrıca ölümden sonra devamlı kalmak üzere cennete girmek ile insanoğlunun dünya hayatı başlamadan bir imtihan için cennete konulması arasında fark vardır, imtihan cennetinden de imtihan dünyasından da çıkmak mümkündür."63

Allah Hz. Adem (a.s)'ı topraktan yaratmıştır. Kur'an-ı Kerim'de Hz. Adem (a.s)'ın yaratılış maddesi ile ilgili olarak Toprak, çamur, süzme çamur, yapışkan çamur ve kurumuş çamur, kelimeleri zikredilmektedir. Kur'an-ı Kerim ayrıca bütün canlıların sudan yaratıldığını ifade etmektedir. "Hayatı olan her şeyi sudan yarattık. Hâlâ

61 er-Râzî, Tefsîr-i Kebîr (Mefâtihu'l-Gayb), II, s.389-391. 62 Bolay Süleyman Hayri, “Adem” DİA, I, 361.

(25)

17

inanmıyorlar mı?"64 Hz. Adem (a.s)’ın kendisinden yaratıldığı söylenen maddelerin hepsi toprağın işlem görmüş halidir. Toprak bu işlemi su ile görmektedir. Bu sebeple ilk insanın yaratılışında hem toprak, hem de su vardır. O'nun yaratılışı Kur'an-ı Kerim'de farklı ayetlerde şu şekilde anlatılmaktadır.

I H. >!>V; [;5H7 ;NH7 HWX H!>V;> ;Y;1\ ?W>>;0 H K] ;? AD$H^ >2$>9 ?W$> $C

C ($CE;5> "Doğrusu Allah katında İsa'nın

(yaratılışındaki) durumu, Âdem'in durumu gibidir; onu topraktan yarattı, sonra ona "ol!" dedi, o da oluverdi."65 Hz. Adem'in yaratılışı her şeyden önce Allah (c.c)'ın sonsuz kudretinin ve yaratma gücünün bir ifadesidir.

Yukarıdaki ayette belirtildiği gibi Hz Adem (a.s)'ın yaratılışındaki asıl madde topraktır. Sonra toprağa su ilave edilerek çamur haline getirilmiştir. * :8DE0G (/

[_9 ' ! [ `N7 * D

$a "Sizi bir çamurdan yaratan, sonra ölüm zamanını takdir

eden ancak O'dur. Bir de O'nun katında muayyen bir ecel (kıyamet günü) vardır. Siz hâla şüphe ediyorsunuz."66

Çamur halindeki toprak bu safhadan sonra süzme çamur safhasına getirilmiştir. N 0 b  c'$, $

:$8 "And olsun biz insanı, çamurdan (süzülüp çıkarılmış) bir

özden yarattık." 67

Bu ayette geçen insan Hz. Adem (a.s), veya topraktan yaratılan Adem (a.s)'ın sulbünden gelen insanlar olabilir.68 Ama sonuçta ayet Hz. Adem (a.s)'ın süzülmüş çamurdan yaratıldığını ifade etmektedir.

Daha sonra bu madde yapışkan çamur halini almıştır. AH.;B>;0PAY>SB;0=N;%>PD?/>PDH<HB;P,> D?/;B>;0

J K:$H8

K]HQ$I "Şimdi onlara sor: "Yaradılışça kendileri mi daha çetin, yoksa bizim

yarattıklarımız mı?" Gerçekten biz onları yapışkan bir çamurdan yarattık.69 Bu ayette geçen Lâzib kelimesi çevresindekilere yapışan demektir.70

64 el-Enbiyâ 21/30 65 Âl-i İmrân, 3/59 66 el-En'am 6/2 67 el-Mü'minûn 23/12

68 et-Taberî, Câmiu'l-Beyân fî Te'vîli'l-Kur'ân, IXX, s. 14. 69 es-Sâffât 37/11

70 es-Seâlibî, Abdurrahman b. Muhammed b. Mahlûf, (875/1470) el-Cevâhiru'l-Hisân fî Tefsîri'l-Kur'ân,

(26)

18 Son safhada bu çamur şekil verilerek kurutulmuştur.

PN>>; ;B>;0 > ;Hb H K2;dB;e P$J Kf$;;&

(?P$A "And olsun ki biz insanı mayalanmaya terk

edilip de kurutulup şekillendirilmiş bir çamurdan yarattık." 71 Ayette geçen insan, ilk insan olması dolayısıyla Hz. Adem (a.s)'dir.72

Salsal pişmemiş kuru çamur anlamına gelmektedir.73 Bu yapının seramik gibi ses çıkardığı ifade edilmektedir.

"Heme" mayalanmış denebilecek kadar çürümüş siyah çamur demektir." 74

"Mesnun"un iki anlamı vardır:

a) "Yağlı hale gelmiş çürümüş balçık"

b) "Bir şekle sokulmuş, sûretlenmiş bir balçık."75

Yani biz insan cinsini başlangıçta, vurulduğunda ses çıkaran kuru bir çiğ çamurdan, değiştirip dönüştürme ile özel bir şekilde yoluna konmuş kokar bir balçıktan yarattık.76

Bütün bunlardan anlaşılıyor ki Hz. Adem (a.s)'ın aslı topraktır. Sonra toprağa su ilave edilerek çamur oluşturulmuştur. Daha sonra bu çamur normal halini almış, arkasından süzülerek bir öz elde edilmiş, bundan sonra da bir süre mayalanarak kokar bir hale getirilmiş, son aşamada ise kuru çamur halini almıştır. İşte değişik sürelerdeki beklemeden sonra, kıvamına gelen bu öz, şekil verilmek sureti ile insan haline getirilmiş, terkibi ve tesviyesi tamamlandıktan sonra da ona ruh üflenmiştir.77

Allah (c.c), Hz. Adem (a.s)'ın yaratılışını tamamlayınca O’na ruhundan üflemiş ve meleklerin Adem'e tazim etmelerini emretmiştir. Bütün melekler tazimde bulunduğu halde şeytan bundan içtinap etmiştir. Şeytanın, Hz. Adem (a.s)'a tazimden yüz

71 el-Hicr, 15 / 26

72 Ebu's-Suûd Muhammed b. Muhammed, b. Muhyiddin el-İmad, (982/1574), İrşâd'ü Akli's-Selîm İlâ

Mezâye'l-Kur'ân'i-l Kerîm, I-IX, Dâr'u İhyâi't-Türâsi'l-Arabi, Beyrut, ts, V, s.73.

73 et-Tancî Muhammed, el-Mu’cemü’l-mufassal fî tefsiri garibi’l-Kur’ani’l-Kerim,

Darü’l-Kütübi’l-İlmiyye, Beyrut, 2003, s.286.

74 et-Tancî , el-Mu’cemü’l-mufassal fî tefsiri garibi’l-Kur’ani’l-Kerim, s.286.

75 el-Mevdûdî Ebu'l A'la, Tefhîmu'l-Kur'ân, 1-Vll, (tr.M. Han Kayânî vdğr), İnsan yay, 2. Baskı, İstanbul,

1991, II, s.569.

76Elmalılı, Muhammed Hamdi Yazır, (V. 1942), Hak Dini Kur'an Dili, I-X, Azim yay, İstanbul, ts, V, s.

204.

(27)

19 çevirmesinin gerekçesi ise yaratılış maddesi bakımından kendisinin daha hayırlı olduğu düşüncesidir.

Allah (c.c), Hz. Adem (a.s) ve eşini cennette yarattıktan sonra onlara, cennet nimetlerinden istedikleri gibi faydalanmalarını serbest bırakmış, fakat bir ağaçtan yemelerini ise yasaklamıştır. “Dedik ki: "Ey Âdem, sen ve eşin cennette oturun, ikiniz de

ondan dilediğiniz yerde bol bol yeyin, fakat şu ağaca yaklaşmayın, yoksa zalimlerden olursunuz."78

Yine Allah (c.c), Hz. Adem (a.s) ve eşine şeytanın kendileri için bir düşman olduğunu ve onun vesvesesine kulak vermemelerini istemiştir.

Şeytan çeşitli vaatlerle Hz. Adem (a.s) ve eşine yasaklanmış olan davranışı işletmiş, başlarına kötülük gelince de hatalarını anlayan Hz. Adem (a.s) ve eşi tövbe etmişlerdir. Allah’(c.c)'da tövbelerini kabul ederek onları yeryüzüne göndermiştir.

İlk insanlar böylece yeryüzüne gönderilmiş ve insanlığın yeryüzündeki serüveni bu şekilde başlamıştır.

2.3. Diğer İnsanların Yaratılışı

Hz. Adem (a.s) ve Hz. Havva’dan sonraki insanlar bir anne ve bir babadan yaratılmışlardır. Bu yaratma babanın suyu ile annenin suyunun birleşmesi sonucu anne karnında meydana gelmektedir. Anne karnındaki insan, çeşitli evrelerden geçerek, gelişmekte ve daha sonra doğum sonucu dünyaya gelmektedir.

Buhârî Kitabu’l-Enbiya’da insanın yaratılışı ile ilgili olarak şu hadisi rivayet etmektedir.

“Sizin anne ve babanızın maddeleri kırk gün annenizin karnında toplanır. Sonra o maddeler, kırk gün içerisinde katı bir kan pıhtısı, yine kırk gün içerisinde bir et parçası halini alır. Sonra Allah bir melek gönderir ve ona şu dört kelimeyi yazması emredilir. Onun işini, rızkını, ecelini, şaki veya said olduğunu yaz denilir.

78 el-Bakara 2/35; el-A'raf 7/19

(28)

20 Abdullah İbn-i Mes’ud demiştir ki: Allah (c.c)’a yemin ederim ki melek bunları yazdıktan sonra ona ruh üflenir…”79

Allah bir ol demekle her şeyi yaratabileceği halde gerek kâinatın, gerek ilk insanın ve gerekse de diğer insanların yaratılışını çeşitli merhalelerden geçirerek tamamlamıştır. Kur'an bu durumu şu ayette ifade etmektedir.  ($8DE0N9 "Oysa o sizi

aşama aşama yaratmıştır."80

Hz. Adem (a.s)'ın yaratılışı gibi diğer insanlarda çeşitli merhalelerden geçerek varlık sahasına çıkarılmış ve ölünceye kadar da bu aşamalar içerisinde olmaya devam edecektir. Önce anne ve babalarda ayrı ayrı sperm halinde olan insanlar, Allah'ın kudreti ile iki nutfenin bir araya gelmesi sonucu anne karnında merhale merhale geliştirilerek bir insan haline getirilmiştir. Rahimde çeşitli merhalelerden geçen bu canlı dünyaya getirilmiş, genç bir insan oluncaya kadar tekamül ettirilmiştir. Yaşadığı müddet içerisinde insanın çeşitli aşamalarda ki geçişleri devam etmektedir.

İnsanın yaratılış safhasında geçirmiş olduğu evreleri açıklamaya geçmeden önce konuyla ilgili iki ayet üzerinde durmak yararlı olacaktır.

"Allah sizi yerden bir bitki gibi bitirdi."81 Bu ayeti iki farklı şekilde yorumlamak mümkündür.

1-Ayet insanoğlunun ilk atası Hz. Adem (a.s)’ın topraktan yaratıldığını ifade etmektedir.82

2-Allah (c.c) insanları spermalardan, spermaları gıdalardan, gıdaları bitkilerden, bitkileri de topraktan yarattı.83

2.4. İnsanın Yaratılışında Suyun Önemi ve Fonksiyonu

Allah (c.c) Kur’an’da insanoğlunu sudan yarattığını söylemektedir.

“Ve insanı bir sudan yaratıp ona, soy sop ve hısımlık veren O'dur. Senin Rabbin güç yetirendir.”84 Bu ayeti bazı müfessirler sadece Hz. Adem (a.s)’ın yaratılışı için,

79 ez-Zebîdî Zeynüddin Ahmed b. Ahmed b. Abdüllâtif, Sahîh-i Buhârî Muhtasar-ı, Tecrîd-i Sarih

Terceme ve Şerhi, I-XII, (tr. Ahmet Nâim-Kamil Miras), DİB. yay, Ankara, 1983, IX, s.18.

80 Nûh 71/14 81 Nûh 71/17

82 el-Kurtubî, el-Câmi'li Ahkâmi'l-Kur'ân, XVIII, s.305. 83 Elmalılı, Hak Dini Kur'an Dili, VIII, s.353.

(29)

21 bazıları ise diğer insanların yaratılışı için yorumlamışlardır. Ancak ayetin bütün insanların yaratılışını kapsaması şeklinde yorumlanması daha uygun olacaktır. Çünkü Hz. Adem (a.s) topraktan yaratılmıştır. Ancak toprağın çeşitli evrelere geçişi su ile olmuştur. Hz. Adem (a.s)’dan sonraki insanlar da kadın ve erkeğin suyundan yaratılmışlardır.

İnsanlar kadın ve erkeğin birleşmesi sonucu çoğalırlar. Her iki cins birbirlerine karşı birleşme arzusu içerisindedir. Ayrıca insanlar çocuk sahibi olmayı isterler. Bütün bunlar insanların çoğalmasını sağlayan faktörlerdendir. İnsanların çoğalmalarını sağlayan madde ve evreleri şu şekilde sıralayabiliriz.

2.4.1.Meni

Meni; Erkeğin üreme salgısına ve husye, prostat ve meni keseciğinin ifrazlarına denir. Meni iki kısımdan meydana gelir.

1. Husyede bulunan meni kanalcıklarının içerisinde oluşan meni hayvancıkları. İşte esas nutfe budur.

2. Bu hayvanları taşıyan besleyen ve içerisinde yüzdürerek rahme kadar götüren sıvı.85 Bu manada meni kelimesi Kur’an-ı Kerim’de üç yerde geçmektedir.86

1- "O, dökülen erlik suyundan bir damla (sperm) değil miydi? Sonra bir alaka

(embriyon) oldu da Rabbi onu biçime koydu, sonra şekil verdi. Sonra onu erkek ve dişi olarak iki tür yaptı."87

2- “O’dur (insanı) erkek ve dişi olarak iki tür halinde çift yaratan. (Rahimlere)

döküldüğü zaman erlik suyundan. ”88

3- “Attığınız meniyi gördünüz mü? Onu siz mi yaratıyorsunuz yoksa yaratan biz

miyiz.”89

84 el-Furkân 25/54

85 el-Bar, M. Ali, Kur'an-ı Kerim Ve Modern Tıbba Göre İnsanın Yaratılışı, (tr. Dr. Abdülvehhâb

Öztürk), TDV Yay, Ankara, 1991, s.38.

86 el-Bar, Kur'an-ı Kerim Ve Modern Tıbba Göre İnsanın Yaratılışı, s. 38. 87 el-Kıyâme 75/37-39

(30)

22 Buna göre erkek tarafından cinsel birleşme sonucu gelen ve rahme dökülen sıvı menidir. Meninin içerisinde insanın kendisinden yaratıldığı nutfe ve bu nutfenin içerisinde taşındığı su vardır, bu su nutfeyi korur, besler ve taşır. Nutfe ve bu suyun bileşimi meniyi oluşturur.

İnsanın kendisinden yaratıldığı suyun vücudun neresinde oluştuğu ile ilgili ayet bizlere şu bilgiyi vermektedir.

HCgP;5B> C ;PHfB ADH ;OH?0 * ;OH?0 PH K; KOH ;1 * ?h?Pi; PH HP5;F HjB=d HjH6 ;A ; * ?WAH. [>;7 HW$HP; kH1$>> . "Onun

için insan neden yaratıldığına bir baksın. Atılan bir sudan yaratıldı. O su, erkeğin sulbü ile kadının göğüs kemikleri arasından çıkar. Elbette Allah'ın onu döndürmeye gücü yeter.''90

Bu ayetin Hj$H6 ;A ;HjB=d HP5;FPH?h?Pi; kısmı, Türkçeye çevrilirken genellikle " O su,

erkeğin sulbü ile kadının göğüs kemikleri arasından çıkar" şeklinde bir tercümede bulunulmuştur.

Fakat, Salih Akdemir anatomi bilgisinden yoksun olmaları sebebiyle bir kısım tefsircilerimizin bu şekilde yanlış bir tercüme yaptıklarını, çünkü bu üreme sularının "erkeğin sulbü ile kadının göğüs kemikleri arasından" çıkmadığını ifade etmekte ve şöyle devam etmektedir. Erkeğin döl suyu husyelerde meydana gelir ve "vesicula

seminalis" denen kesede depo edilir sonra da prostattan dışarı atılır. Kadının dölsuyu ise follükül'ün çatlaması ile ortaya çıkmaktadır. Bu suyun içerisine yüzen yumurta hücresi over'in sathından kayarak, tübaların over'e bitişik yerinde bulunan saçakların üzerine düşmekte ve onların hareketleri ile tubanın ampula kısmına götürülmektedir. Bundan sonra da tubadaki adelelerin hareketleri ile rahime doğru sevk edilmektedir. Overler bel kemiğinin alt ucu ile (sulb), kaburgaların alt uçlarını (teraib), birleştiren hattın üzerinde ve ortasındadır. Buna göre ayetin doğru tercümesi; "Öyleyse insan neden yaratıldığına

bir baksın. O atılan sudan yaratılmıştır ki, bu su bel kemiği ile kaburgalar arasında bulunan organlardan çıkar"91şeklinde olmalıdır.

Faruk Gürbüz ise ayetin "O su, erkeğin sulbü ile kadının göğüs kemikleri

arasından çıkar" şeklinde tercüme edilmesinin bir yanlışlık olmadığını, Kur'an'ın bu 89 el-Vâkıâ 56/58-59

90 et-Târık 86/5-8

(31)

23 konuda genel ifadeler kullandığını, noktasal olarak bu suların nereden geldiğini ortaya koymanın ise bilimin görevi olduğunu ifade etmektedir.92

Husye ve yumurtalık, gıdasını kanını ve sinirlerini sulb ile terâib arasındaki bölgeden alır. Bu demektir ki, erkeğin meni hayvancığı veya kadının yumurtalığı oluşabilmek için gerekli malzemelerini buradan alarak beslenirler. Zaten menşeleri de burasıdır. Ayet “bel kemiği ile eğe kemiğinden” demeyip de “bel kemiği ile eğe

kemiği arasından” demekle tam bir i’caz göstermiş olmaktadır. Bu durumda ara manasına gelen “beyn” kelimesi sadece edebi yönden değil, bilhassa bilimsel incelikler yönünden de önemli olmaktadır”93

2.4.2.Nutfe

İnsan anne karnında erkeğin suyu ile kadının suyunun birleşmesi sonucunda Allah (c.c) tarafından yaratılmaktadır.

İnsanın Dünya’ya gelişini sağlayan embriyolojik süreçlerle ilgili olarak ayetlerde zikredilen hususlara doğrudan doğruya modern bilim açısından da yorumlar getirilmiştir. Buna göre nutfe kelimesinin erkek için ifade ettiği anlam meni sıvısı içerisinde ki sperm iken, dişi bakımından yumurtadır.94

Kur'an-ı Kerim Secde suresi 8. ayette "Sonra onun zürriyyetini, dayanıksız bir

suyun özünden üretmiştir," buyurmaktadır. Burada sudan kasıt, menidir, özden kasıt ise nutfedir.95

2.4.2.1.Erkek Nutfesi

Kur’an-ı Kerim, insanın yaratılış evrelerini anlatırken, insanın başlangıcının anne rahmine dökülen bir su olduğunu bildirir. k:Hn$=kD5Hd;0;(?/ >mHf>Kc>Bl=H> ;Hb ;O>;0 “O, insanı

bir meniden (spermadan) yarattı. Bir de bakarsın ki o, Rabbine karşı apaçık bir

92 Gürbüz Faruk, Tercüme problemleri ve mealler, İnsan yay, İstanbul, 2004, s.97-203. 93 el-Bar, Kur'an-ı Kerim Ve Modern Tıbba Göre İnsanın Yaratılışı, s.41.

94 Kutluer İlhan, “İnsan” DİA, XXII, 322.

(32)

24

düşmandır.”96 (Bkz. Kehf 18/37, Hac 22/5) bu ayetlerde geçen nutfeden maksat meni içerisinde bulunan ve erkeğe ait olan canlı sperm hücresidir. Bu canlı hücreler, dişi yumurta hücresine (ovum) ulaşmak için aralarında yarışırlar.

Erkek tarafından atılan meni ve içerisinde balıklar gibi yüzen 200 milyon kadar hareket halindeki tohum hücresi (nutfe) rahim yolunun arka duvarına ve orada bulunan rahim dış ağzına fışkırır. Rahim ağzından rahim yoluna, daima bir miktar sulu ve kaygan akıntı mevcuttur. Bu akıntıda öyle kokulu maddeler vardır ki bu maddeler tohum hücrelerini cezbeder ve arıların kovan ağzına hücum edişleri gibi milyonlarca tohum hücresi de rahmin dar ağzına hücum eder ve rahmin içine girer.97

Meninin içerisinde bulunan ve annenin yumurtası ile döllendiği zaman çocuğun oluşmasına sebep olan hayvancığa nutfe denir. Modern tıpta bunun adı sperma’dır. Her meni salgılamasında, bu hayvancıklardan milyonlarcası ifraz edilir. Spermalar cinsel birleşme sonucunda meninin içerisinde salgılanır ve yumurtaya doğru hareket eder. Erkek nutfeleri kuyrukları vasıtası ile hareket ederek yol alır ve yumurtalık kanalına doğru ilerleyerek yumurta ile döllenir. Bunlardan bir kısmı yolda ölür, bir kısmı ise yumurtaya ulaşır, ancak bu spermalardan sadece bir tanesi yumurtanın dış zarını delerek içeri girer ve yumurta ile döllenir. Geri de kalan spermalar yumurta dışında döllenmeden ölürler. Çocuğun cinsiyeti yumurta ile birleşen bu hayvancığın özelliğine göre belirir. Milyonlarca spermadan hangisinin dölleneceğini belirleme işi ise İlahi Kudrete aittir.

2.4.2.2. Dişi Nutfesi

16. asırda mikroskobun keşfinden sonra doktorlar, 17. asır boyunca insanın erkek sperminde kabil olarak yaratıldığına inanırlardı. 18. asra kadar böyle devam etti. 18. asırda yumurta hücresinin keşfinden sora, doktorlar insanın kâmil olarak kadın yumurtacığında yaratıldığı fikrini savundular. Erkek sperminin rolünü kabul etmediler.

96 en-Nahl 16/4; Yâsîn 35/77

(33)

25 17. asırda kadın yumurtacığını kabul etmeyen araştırmacılar, 18. asırda da erkek sperminin rolünü reddettiler. 98

Annenin rahmi çocuğun, içerisinde gelişip büyüdüğü bir tarla mesabesinde değildir. Çocuk anne karnında gelişir ve büyür, ancak aynı zamanda anneden de bir katkı alır. İnsan sadece babasının spermasının anne karnında büyümesiyle oluşmaz. Anne ve babanın suyunun birleşerek rahimde gelişmesiyle oluşur. Kadının suyunun varlığı yakın zamana kadar insanlar arasında tereddüt konusu olmuştur ancak, Hz. Peygamber kadının suyunun olduğunu bundan asırlarca önce haber vermiştir.

Ümmü Seleme Hz. Peygamber’den şöyle rivayet etti. “Ümmü Süleym Hz.

Peygambere gelerek “Ya Resulellah Allah gerçeklerden haya etmez. Kadın ihtilam olunca gusül abdesti alması gerekir mi”? diye sordu. Hz. Peygamber, su gelirse evet cevabını verdi. Ümmü Seleme, kadın ihtilam olur mu diye sordu. Hz. Peygamber, Allah iyiliğini versin çocuğu ona niçin benziyor, dedi.”99

İbni Mes’ud şöyle rivayet etmiştir. Hz. Peygamber arkadaşları ile sohbet

ederken bir Yahudi oraya geldi. Kureyşliler ey Yahudi bu adam kendisinin peygamber olduğunu iddia ediyor dediler. Yahudi şöyle dedi. Ben bir soru soracağım bu soruyu ancak peygamber cevaplayabilir. Yahudi geldi oturdu ve şöyle dedi. Ey Muhammed insan neden yaratıldı. Hz. Peygamber şöyle dedi. Ey Yahudi herkes erkeğin nutfesi ile kadının nutfesinden yaratıldı…100

Bu hadisi şerifler kadının nutfesinin olduğunu ve çocuğun erkek suyu ile kadın suyunun birleşmesinden oluştuğunu haber vermektedir.

2.4.2.3. Karışık Nutfe (Nutfetu'n- Emşâc)

İnsan erkek ve kadının nutfelerinden müstakil olarak yaratılmamıştır. Erkek ve kadın nutfesinin birleşmesinden yaratılmıştır. Kur’an-ı Kerim bu durumu şu şekilde ifade etmektedir.

98 ez-Zindânî Abdülmecid, Kur'an'da İlmi Mucizeler, (tr. Resul Tosun), Kayıhan yay, 2. baskı, İstanbul,

ts, s.32.

99 el-Mevsılî Ahmed b. Ali b. el-Müsenna Ebû Ya'la (307/919) Müsned’ü Ebî ya'la el-mevsıli, l-Xlll,

Darü'l-Me'mun li't-Türas, Dımaşk, 1984, XII, s.32.

100 en-Nesâî, Ahmet b. Şuayb Ebu Abdurrahman, (303/915) Sünenü’l-Kübrâ, I-VI,

(34)

26 AH. ;B>;0 > ;HfB H Kc>Bl= Kh;oP> HW5H;PnA ?`;B;;p> S5H;,

S UHd;F “Doğrusu biz insanı, imtihan etmek için karışık

bir nutfeden (erkek ve kadın sularından) yarattık da onu işitici, görücü yaptık.”101

Bu ayette geçen “emşâc” kelimesi müfessirler arasında farklı yorumlara tabi tutulmuştur. Bir kısım müfessir “emşâc” dan maksadın nutfenin renkleri olduğunu söylemiş, bir kısmı bunun nutfenin damarları olduğunu söylemiş, bir kısmı nutfenin anne karnında geçirmiş olduğu evreler olduğunu söylemiş, bir kısmı ise erkek ve kadın nutfesinin karışımı oluğunu söylemişlerdir.102

Maurice Bucaille, karışık sudan maksadın, meni içerisinde bulunan Testiküller, sperma kesesinin salgıladığı sıvılar, sidik yollarının salgıladığı sıvılar ve prostadın salgıladığı sıvılar olduğunu söylemektedir.103

İbn Abbas, İkrime, Mücahit, Celaleyn ve el-Veciz, “emşâc” kelimesine kadın ve erkeğin nutfelerinin karışımı anlamını vermişlerdir.104

Kanaatimizce, "nutfet'ün emşâc" kelimesinin erkek ve kadın sularının bileşkesi olması daha muhtemeldir. Buna göre ayetin ifade ettiği anlam, “Şüphesiz biz, kudretimizle insanı hakîr bir damla sudan yarattık. O su, erkeğin sulbünden akıp gelen ve kadının suyu (dişilik yumurtacığı) ile karışan menidir. İşte o iki suyun birleşmesinden bu harikulade varlık meydana gelmiştir."

3. İnsan Dışı Canlıların Yaratılışı

Hayatın kaynağının ne olduğu sorusu öteden beri insanoğlunu meşgul etmiştir. Kur'an-ı Kerim bu soruyu cevaplandırmış ve hayatın kaynağının büyük oranda su olduğunu haber vermiştir. KP#;%I!C ;B ;H;B;;;;?/;B;>>SP;;;> ;P>qB ;H ;;A I > ?>> ;HI ;;PD>;>

r#;& $>>>

> ($?HP)? “O kâfir olanlar, görmediler mi ki, göklerle yer bitişik bir halde iken biz

onları ayırdık. Hayatı olan her şeyi sudan yarattık. Hâlâ inanmıyorlar mı?” 105

101 el-İnsan 76/2

102 et-Taberî, Câmiu'l-Beyân fî Te'vîli'l-Kur'ân, XXIV, s. 88-91. 103 Maurice, Kitab-ı Mukaddes-Kur'an ve Bilim, s.299.

104 el-Mahallî, vdğr, Tefsîru'l-Celâleyn, s. 781; el-Vâhidi, el-Vecîz fî Tefsîri’l-Kitâbi’l-Azîz, s. 1157;

es-Sa’lebi Ebû İshak Ahmed b. Muhammed b. İbrahim Nisaburi, (427/1035), el-Keşf ve’l-beyan fî

tefsiri’l-Kur’an, I-VI, (nşr. Seyyid Kesrevi Hasan), Darü’l-Kütübi’l-İlmiyye, Beyrut, 2004, VI, s.338.

Referanslar

Benzer Belgeler

Türkçe ilk Kur’an çevirilerinde pänd turur (F.); ol Ķur’ān Ǿibret erür pārsālarġa yaǾnį pend erür (Ar.+F.); ögütlemek (T.); Ķurǿān naśįĥatdur (Ar.);

‹flte bu çift yönlü özelli¤in gere¤i olarak Kur’an-› Kerim’in iki türlü okunufl flekli vard›r: Bunlardan birincisi, genel olarak zihinsel bir yaklafl›mla

‘ Sizin hepinizin yaratılmanız da yeniden diriltilmeniz de sadece bir tek kişinin yaratılması ve diriltilmesi gibidir; Allah her şeyi işitir, her şeyi

Bu ilim, Kur’ân harflerini zat ve sıfatlarına uygun, ihfâ, izhâr, iklâb ve idğâmlara riayet ederek okumanın yanında; kelimeleri medlûl ve mânâlarına yaraşır

Bu durumda, med harfinden sonra lâzımî sükûn geldiği için medd-i lâzım olur.. Cezimli harflerin sükûnu da

Terim olarak ise Allah (c.c.) rızası için yapılması gereken ibadetleri ve güzel davranışları, insanlara gösteriş için yapıp kendini ve ibadetini beğendirme isteği,

Hinduizm’de İnanç, Ritüeller, Semboller ve Kutsal Mekânlar6. Budizm’de İnanç, Ritüeller, Semboller ve

Yüce Allah’ın akıl ve irade sahibi kullarına yüklediği sorumluluklar ancak onların güçle-.!. kalplerinden geçirdiklerini fiile dönüştürme- dikleri takdirde