Kur an- Kerim ve düflünce e itimi

13  Download (0)

Full text

(1)
(2)
(3)

1

Diyanet Ayl›k Dergi Ekim 2010 • Say› 238

Kur’an-› Kerim ve düflünce e¤itimi

Düflünme, insan›n en belirgin özelli¤idir. ‹lk dönem ‹slam felsefeci- leri insan› 'düflünen canl›' olarak tarif etmektedirler. Burada önemli olan karfl›lafl›lan olay ve eflyalar önünde neden, nas›l, neyi gibi bilin- meyenleri bulmak ve keflfetmektir. Düflüncenin do¤ru bilgiye ulafl- mas› için tutarl› ve çeliflkiden uzak olmas› gerekir. Kald› ki bilgisiz olan; insan›n do¤ruyu bulmas› hiç mümkün de¤ildir.

Düflünen insana bu yolda en iyi rehberlik edecek ve yönlendirecek olan bilgi kayna¤› flüphesiz Kur'an'd›r. ‹lahî bilgi kayna¤›ndan fay- dalanmayan kimsenin do¤ruyu bulmas› mümkün de¤ildir. Burada iman›n düflünceden önce geldi¤ini söylememiz gerekir. Düflünce, kiflinin iman›n› koruma ve kuvvetlendirme arac›d›r. Kur'an-› Ke- rim'de 'düflünme' ve 'akl›n› kullanma' anlam› flu kelimelerle ifade edilmifltir: akl, lubb, nuha, hicr, mirre, fikr, nazar, hilm, itibar, ru'yet, tefakkuh, teemmül, tevessüm ve zikr.

Allah, Kur'an-› Kerim'de birçok konunun anlat›m›nda akli deliller kullanmakta ve düflünmeyi teflvik etmektedir. Kur'ani e¤itimin dü- flünceyi dondurdu¤unu, belli kal›plar içerisinde insan› s›k›flt›rd›¤›n›

ve kiflinin özgürlü¤ünü elinden ald›¤›n› iddia edenler vard›r. fiu gü-

Prof. Dr. Hamit Er

Çanakkale Onsekiz Mart Üniv. ‹lahiyat Fak.

(4)

naht›r, bu haramd›r, helaldir, iyidir, kötüdür gibi. Dolay›s›yla bu id- dia sahipleri dinin insan beynini uyuflturan bir afyon ve beyin y›ka- ma arac› oldu¤unu aç›kça ifade etmifllerdir. Bu anlay›fl›n temelinde bilgi eksikli¤i yatmaktad›r. Aksine, Kur'an-› Kerim’i bir bütün olarak de¤erlendirdi¤imizde, dikkatini belli noktalara çektikten sonra onu özgür iradesi ile bafl bafla b›rakmaktad›r. Son karar› kiflinin kendisi akl›n› kullanarak verecektir.

‹nsanlar›n düflünmesini ve ak›llar›n› kullanmay› engelleyen, tercih ve seçeneklerinin önünü kapatan her türlü dogman›n zararl› oldu-

¤unu ve bunun insan için afla¤›lay›c› bir durum meydana getirdi¤i- ni bizzat Kur'an-› Kerim flu ifadelerle belirtmektedir:

"Andolsun, cehennem için birçok cin ve insan yaratt›k ki kalpleri var, fakat onlarla anlamazlar; gözleri var, fakat onlarla görmezler;

kulaklar› var, fakat onlarla iflitmezler. ‹flte onlar hayvanlar gibidir, hatta daha da sap›k...ve iflte onlar gafillerdir!" (A'raf, 179.)

"Allah kat›nda hayvanlar›n en kötüsü, düflünmeyen sa¤›rlar ve dil- sizlerdir." (Enfal, 22.)

"Yoksa sen onlar›n ço¤unun iflittiklerini, düflündüklerini mi san›yor- sun? Hay›r, onlar hayvanlar gibidir, hatta onlar, yolca (hayvanlar- dan) daha sap›kt›rlar.”(Furkan, 43-44.)

Beyin y›kama ve flartland›rman›n aksine, Kur'an'›n insanlara vermek istedi¤i kendi bafl›na düflünebilme ve karar verebilme yetisidir. Bu faaliyeti gerçeklefltirmek için Kur'an insan›n önüne, k›yas yapabil- mesi için bazen tarihten, bazen yarat›l›fltan, bazen do¤adan örnek- ler vererek, bir yöntem aray›fl› örne¤i sunmaktad›r. Bilgisi olmayan, herhangi bir veri veya temele dayanmayan insan, akl›n› kullana- maz. Bu sebepten Kur'an'›n en çok de¤er verdi¤i ve öne ç›kartt›¤›

kavram bilgi ve ak›ld›r.

‹nsan kendi bafl›na düflünebilme kabiliyetini kullanam›yorsa onun taklit etme melekesinden baflka bir gayrete ve yetiye ihtiyac› yok- tur. Taklit ise insan› hiçbir yere götürmez. Kur'an'›n ifadesi ile taklit cehennemdir-atefltir. Bu durum Lokman suresinde flöyle belirtil- mektedir: "Onlara: 'Allah'›n indirdi¤ine uyun!' dense: 'Hay›r, biz ba- balar›m›z› üzerinde buldu¤umuz fleye uyar›z (onlar›n yolunda gide- riz)' derler. fieytan onlar›, alevli ateflin azab›na ça¤›rm›fl olsa da m›

(5)

3

Diyanet Ayl›k Dergi Ekim 2010 • Say› 238 (babalar›n›n izinde gidecekler)?(Lokman, 21.)Akl›n› kullanamayan yani düflünmeyen, düflünemeyen insanlar›n sonunun cehennem olaca-

¤› Mülk suresi 10. ayette gösterilmektedir: "Ve dediler ki: 'E¤er biz (onlar›n sözlerini) dinleseydik yahut düflünüp anlasayd›k, flu ç›lg›n ateflin halk› aras›nda bulunmazd›k." Bu noktadan hareketle, düflün- memek insan zihnini cehenneme çevirmektedir. Öncelikle insan ce- hennemi akl›n› kullanmayarak kendi beyninde oluflturur. Akl›n› kul- lananlarda ise durum tam tersidir. Onlar insan beynini cennete dö- nüfltürmekte, ahiret hayat›ndan önce ona bu dünyada cenneti ya- flatmaktad›r. Dolay›s›yla düflünen beyinlerin oluflturdu¤u toplum yaflanabilir bir mekâna yani cennete dönüflecektir. (Bayrakl›, Kur'an'da De-

¤iflim, Geliflim ve Kalite Kavramlar›, 1999, s. 49.) Kendi bafl›na düflünmeyi ö¤renen insan pek çok kabiliyetini kullanmak zorundad›r.

• •

(6)

‹nsan›n düflünmeyi ö¤renmesi, özgür iradesini kullanabilmesi bir e¤itim iflidir, belli bir süreç ister. Kiflinin özgür iradesini kullanmas›

bilgi ile alakal›d›r. Fert düflünmeyi, ak›l yürütmeyi ve tercihlerini bil- gi ile yapar. ‹nsan›n özgürlü¤ü onun tercih yapmas› ile direkt alaka- l›d›r.

Önündeki alternatiflerden birini seçmek insana ait oldu¤u gibi, se- çimin sonunda oluflacak neticeden de bizzat kendisi sorumludur.

Kur'an'da bu durum birçok yerde belirtilmifltir. "Biz ona yolu göster- dik: (o) ya flükredici veya nankör olur." (‹nsan, 3.), "Her can kazand›¤›y- la (Allah kat›nda) rehin al›nm›flt›r." (Müddessir, 38.), "Kim do¤ru yola gi- rerse kendisi için girmifl olur, kim de saparsa kendisi aleyhine sapar.

Hiç bir günahkâr, baflkas›n›n günah yükünü tafl›maz. (Herkes kendi günah›n› çeker)..." (‹sra, 15.)Dolay›s›yla akl›n› kullanarak seçme özgür- lü¤üne sahip olan insan ayn› zamanda eylem özgürlü¤üne de sa- hiptir. Düflünce özgürlü¤ü davran›fl özgürlü¤ünün de temelidir. ‹n- san bu özgürlü¤ünü lehinde de kullanabilir, aleyhinde de.

Bu noktada, kifli özgür iradesini ve düflünme yetene¤ini nas›l kul- lanmal›d›r fleklinde bir soru akla gelebilir. Yukar›da özgür düflünme

(7)

5

Diyanet Ayl›k Dergi Ekim 2010 • Say› 238 ve karar verebilmenin, bir e¤itim ve süreç ifli oldu¤unu söylemifltik.

Düflünce e¤itimi ve ö¤retimi esnas›nda, temel bilgi birikiminin an- lat›lmas› ve aktar›lmas› ile birlikte, konu hakk›nda araflt›rma, incele- me, sorgulama yaparak yeni bilgiler bulma ve fikirler üretme ifllemi gerçeklefltirilir. Biz bu metodu bizzat Kur'an'›n kendisinden ö¤reni- yoruz. Allah Kur'an'da çeflitli konularda akli deliller getirmekte ve düflünmeyi ö¤retmekte ve teflvik etmektedir. Kur'an bize baz› ipuç- lar› vererek bizleri düflünmeye davet etmektedir. ‹nsan› düflünmeye sevk eden ve nas›l düflünülece¤ine iflaret eden birkaç ayet grubunu afla¤›da örnek olarak verelim.

Yarat›l›fl hakk›nda:

"Bakm›yorlar m› develere, nas›l yarat›ld›? Gö¤e bakm›yorlar m›, na- s›l yükseltildi? Da¤lara bakm›yorlar m›, nas›l dikildi? Yeryüzüne bakm›yorlar m›, nas›l yay›l›p, döflendi?" (Gafliye, 17-20.)

"Göklerin, yerin melekûtuna ve Allah'›n yaratt›¤› fleylere ve ecelleri- nin yaklaflm›fl olabilece¤ine bak(›p ibret al)mad›lar m›? Peki bun(a inanmad›k)dan sonra hangi söze inanacaklar?" (Araf, 185.)

Akl› kullanarak araflt›rma hakk›nda:

"Böylece biz ‹brahim'e göklerin ve yerin melekûtunu (büyük ve ha- rikulade muhteflem varl›klar›n›) gösteriyorduk ki, (kudretimize) ke- sin inananlardan olsun. Üzerine gece bas›nca (‹brahim) bir y›ld›z gördü; 'budur rabbim dedi'... Ben yüzümü tamamen, gökleri ve ye- ri yoktan var edene çevirdim ve art›k ben O(na) ortak koflanlardan de¤ilim." (En'am, 75-79.)

Tarihî aç›dan:

"(Halk›) zulmederken helak etti¤imiz nice memleket vard›r ki duvar- lar› tavanlar›n›n üstüne y›k›lm›flt›r. Nice kullan›lmaz olmufl kuyu ve nice (›ss›z kalm›fl) muhteflem saraylar vard›r! Hiç yeryüzünde gez- mediler mi ki (kendilerinden önce mahvolanlar›n yerlerini görsün- ler de) düflünecek kalpleri, iflitecekleri kulaklar› olsun (ak›llar› baflla- r›na gelsin, hak sözünü iflitsinler)..."(Hacc, 45-46.)

• •

(8)

Ya Rab! Kur’an’› bize, bizi Kur’an’a aç

Prof. Dr. Nihat Temel M.Ü. ‹lahiyat Fak.

Kur’an Okuma ve K›raat Ana Bilim Dal› Baflkan›

Kitapl› dinlerin en büyü¤ü ve sonuncusu olan ‹slamiyet’e göre, ima- n›n temel flartlar›ndan biri de kitaplara iman ilkesidir. Kitaba iman, onu okuyup anlamay›, her hususta onun emir ve yasaklar›na uyma- y› ve uygulamay› da birlikte getirir. ‹slam dininin ne oldu¤unu veya ne olmad›¤›n› ö¤renmek, ancak Kur’an’› düzgün okuyup, do¤ru an- lamaya ba¤l›d›r. Bundan dolay› Kur’an, ‹slamiyet ve Müslümanlar aç›s›ndan hayati bir önem tafl›maktad›r.

Konuya girerken bir hususu önemle belirtmek gerekir ki, Kur’an hem zihinlere, hem de kalplere hitap eden çift yönlü bir üslup özel- li¤ine sahiptir: Okuyanlar› bilgilendirmeyi, düflünce ve tefekkür ba- k›m›ndan gelifltirmeyi hedef tuttu¤u gibi, baflta sevgi, flefkat ve merhamet olmak üzere duygu hayat› bak›m›ndan da gelifltirmeyi hedef tutar. Bu itibarla tamamen bilgi ve düflünce ürünü olan nesir türü ile duygular› dile getiren fliir türünün bütün inceliklerini ve üs- lup özelliklerini tafl›r. Kur’an, kayna¤› itibar›yla ilahî oldu¤u gibi, hiç- bir kitaba, hatta hiçbir din kitab›na benzemeyen bu üslup özelli¤iy- le de ilahî bir kitap olarak temayüz eder. Onun bu çift yönlü özelli-

¤i ayet-i kerimede flöyle dile gelir: “Allah’›n, gönlünü ‹slama açt›¤›

kimse Rabbi taraf›ndan ihsan edilen bir nur üzerinde de¤il midir?

(9)

7

Diyanet Ayl›k Dergi Ekim 2010 • Say› 238 Allah’› anmaktan uzak kald›¤› için kalpleri kat›laflm›fl olanlar›n vay haline! Böyleleri apaç›k bir sap›kl›k içindeler. Allah, sözlerin en gü- zelini çift yönlü ve uyumlu bir kitap halinde indirmifltir. Ondan Rab- lerine sayg›l› olanlar›n tüyleri ürperir… Sonra tenleri de, kalpleri de yumuflay›p, Allah’›n zikrine ›s›nmaya bafllar. ‹flte bu Allah’›n hidaye- tidir ki, ona, diledi¤ini iletir. Allah’›n flafl›rtt›¤›n› hidayete erdirecek hiçbir kimse yoktur.” (Zümer, 22, 23.)

Bir baflka ayette ise “tilavet” kelimesi tasrih edilerek flöyle buyuru- lur: “Gerçekten mümin olanlar flu kimseler ki, Allah an›ld›¤› zaman onlar›n yürekleri ürperir, kendilerine Allah’›n ayetleri tilavet olun-

• •

(10)

du¤u zaman da imanlar› coflar, ziyadeleflir...”(Enfal, 2.)

‹flte bu çift yönlü özelli¤in gere¤i olarak Kur’an-› Kerim’in iki türlü okunufl flekli vard›r: Bunlardan birincisi, genel olarak zihinsel bir yaklafl›mla Kur’an ayetlerinin neler söyledi¤ini anlamaya yönelik bir okuma fleklidir ki, buna k›raat ad› verilir. Bunda sesli veya sessiz, tec- vitli veya tecvitsiz gibi flartlar aranmaz. Sadece kelimelerin ve irab›n hatas›z telaffuz edilmesi yeterli olur. Kur’an’›n ikinci tür okunufl flek- line tilavet ad› verilir ki, Ezan-› Muhammedî’nin okunuflunda oldu-

¤u gibi, bunda eda, sada, tecvit, tav›r gibi kendine mahsus flartlar aran›r. Ayr›ca tilavetin gerçek anlamda Kur’an tilaveti olabilmesi için onun flark›, türkü, gazel, uzun hava, mani, ninni vs. bilinen mu- siki formlar›ndan hiçbirine benzememesi gerekir.

Bilindi¤i gibi Hz. Peygamber’in görevi yaln›zca ilahî vahyi tebli¤den ibaret de¤ildi. Buna ilaveten Kur’an’›, talim yani onun bütün ayetle- rini iflaret ve delaletleriyle ö¤retmek, hükümlerini anlatmak ve hik- metle uygulamak, ayr›ca Müslümanlar› kötü al›flkanl›klardan ar›nd›- r›p ahlaken e¤itmek de onun peygamberlik görevleri aras›ndayd›.

(11)

9

Diyanet Ayl›k Dergi Ekim 2010 • Say› 238

• •

(Bkz. Bakara, 129; Al-î ‹mran, 164; Cuma, 2.)Vahyin tebli¤i ile birlikte kitab›n ya- ni Kur’an’›n ö¤retimi de onun omuzlar›na yüklenmiflti.

Camiler ve mescitler bütün ‹slam tarihi boyunca Kur’an ö¤renme merkezleri olmufllard›r. Özellikle cami, imam ve müezzinleri ayn› za- manda Kur’an muallimleri olarak tarih boyunca önemli hizmetler vermifllerdir.

Bütün bu ve benzeri hizmetlerden beklenen verim al›nm›fl m›d›r?

Tart›fl›l›r. Kur’an ö¤retiminde metot olarak flunlar› s›ralamak müm- kün:

Kur’an alfabesinin dünyada mevcut alfabelerin en kolay› oldu¤unu ilk Kur’an ö¤renene anlatmal›.

Harflerin tamamen sessiz harf oldu¤unu,

Bu harfleri seslendirmek için sadece üç iflarete ihtiyaç oldu¤unu.

(Üstün, esre, ötre)

Harflerin gruplanmaya müsait olup, dokuz harfe kadar indirilece¤i- ni, (Örn. ba-ta-sa cim-ha-ha ) gibi.

Harfleri telaffuz ederken; kendi içinde bir fonetik yap›s›n›n oluflunu (bir harfi telaffuz ederken, di¤er harfin kendili¤inden devreye gir- mesi)

Basit bir noktan›n harflerin ayr›fl›m›nda etken oldu¤unu,

‹nsan›n yarat›l›fl›na, (a¤›z, dil, bo¤az, dudak, geniz yap›s›na) bütün harflerin uyum sa¤lad›¤›n› öncelikle ö¤rencilere ö¤retmeli ve üze- rinde durmal›.

Bu kolay ve pratik kaideleri daha Kur’an alfabesini ilk ö¤renen müb- tediye, do¤ru ve harflerin ç›k›fl yerlerini (meharic-i hurufu), harflerin s›fatlar›n› (ses tamlamas›n›) iyi bir a¤›zdan (fem-i muhsin)den, bu ifli iyi bilen birisinden ö¤renmeli ki; ilk kula¤a çarpan ses ve uygulama hep kal›c› olur. Sonradan o hatay› düzeltmek zor olur.

‹nsan hayat›nda ihmale gelmeyen ve vazgeçilmez bir yeri olan ço- cuklar›n Kur’an ö¤retiminde de “sevgi” ve “flefkat” prensipleri ile ha- reket edilmesi gerekir. Kur’an e¤itimi faaliyeti, daha çocu¤un ilk

(12)

sesleri alg›lad›¤› günlerde içinde Allah (c.c.) sözünün geçti¤i “ma- flallah, Allah ba¤›fllas›n, Allah’a emanet ol, Allah’a ›smarlad›k” vb.

gibi sözler ve dualar, çocu¤un sürekli bu sözlere muhatap olmas›na imkân sa¤layacak ve olumlu etkilenmeler meydana getirece¤i pey- gamberi bir tavsiyedir.

Bu zihni tedbirlerin yan› bafl›nda, Kur’an ö¤retimi çocuklar için ha- z›rlanan özel merasimlerle bafllamal›.

Çocuk görerek, duyarak, taklit ederek ö¤renir. Kiflili¤i de çevresinde görüp-duyduklar›na göre oluflur. Kur’an ö¤retiminde de çocu¤un duyduklar›n›, (Kur’an harflerini) ilk etapta do¤ru, düzgün, sa¤lam bir a¤›zdan taklit ederek; daha sonra da harfleri görerek tan›mal› ve yeni metotlardan da istifade ederek ö¤renmeli. E¤er yanl›fl ö¤renir- se yanl›fllar kal›c› olur, sonra düzeltmekte zorlan›r. Teorik bilgilerle çocu¤a fazla yüklenmekten öte, çocu¤u Kur’an-› Kerim’e yaklaflt›ra- cak, ona ›s›nmas›n›, nihayet okumaya çal›flmas›n› sa¤layacak bilgi- ler olmas›na dikkat edilmelidir. Bu amaçla Kur’an-› Kerim’in güzel sesli kiflilerce okunan teyp ve video bantlar› çocuklara dinletilmeli veya izletilmelidir. Kur’an-› Kerim’in manevi ve lahuti cazibesi küçük yafltaki çocuklar›m›z›n kula¤›nda yer etmelidir.

K›sa sureler ve dualar aile fertleriyle beraber tekrarlanmal›. Bu ve benzeri metotlar çocu¤un Kur’an e¤itimine büyük destek sa¤laya- ca¤› kanaatindeyim. Bu dönemde anne ve babalara, anaokulu ve di¤er e¤itimcilere de büyük görevler düflmektedir. Çocu¤un alaca-

¤› flekilde herkesin hatta çevrenin dahi pay› olacakt›r.

Bu ve benzeri kaideler, tecrübeler, meydana getirilerek güzel bir or- tam, s›hhatli ve oksijeni bol bir mekân, ideal ve samimi bir Kur’an ö¤reticisi, bunlar bir araya gelince, çok k›sa zamanda Kur’an-› Ke- rim’i ö¤renmek zevkine her yafltaki insan ulaflacakt›r.

Kur’an kendisini bize aç›yor ve ö¤retiyor.

Kur’an-› Kerim insana, insan da Kur’an’a göre dizayn edildi¤i için ö¤renmemek mümkün de¤il.

Ya Rab: Kur’an’› bize, bizi Kur’an’a aç!

(13)

11

Diyanet Ayl›k Dergi Ekim 2010 • Say› 238

Hanemizin

virane olmamas› için

Çocuklar melekler gibidir. Tertemiz ve günahs›z olarak dünyaya gözlerini açarlar. Kirlenmemifl bembeyaz bir sayfad›r onlar›n dünya- s›. Daha sonra, içinde yaflad›klar› sosyal ve kültürel çevrenin etkile- rine göre flekillenmeye bafllarlar. Bu aç›dan bak›nca çocuklar›n, gü- nahs›z ortamlarda yetiflmeleri ve Allah’a karfl› sorumluluk bilinci ta- fl›nan bir atmosferi teneffüs etmeleri, gelecek hayatlar›nda dosdo¤- ru bir yol üzere olmalar› aç›s›ndan büyük öneme sahiptir.

Allah’›n an›ld›¤› günahs›z ortamlar, her daim meleklerin ziyaret et- ti¤i ve ilahî rahmetin indi¤i yerlerdir. Hiç kuflkusuz duyarl› bir mü- minin en çok sevinç duyaca¤› hususlardan biri, evinin böyle melek- lerin ziyaret etti¤i bir yer olmas›d›r. Çünkü meleklerin ziyaret etti¤i yerler, fleytan›n egemenli¤inden kurtulmufl, günah alan› olmaktan ç›km›fl alanlard›r. Hanemizin meleklerin misafir oldu¤u kutlu me- kânlar olabilmesi için evimizin, içinde Allah’›n an›ld›¤›, Kur’an oku- nan ve ibadet edilen bir yer olmas›, iyi insanlarla oturup kalk›lmas›

ve masiyet ortam› olmaktan uzak bulunmas› gerekir. Bu nitelikteki bir ortam bir bak›ma çocuklar›m›z›n istikametinin olumlu anlamda flekillenmesinin de güvencelerindendir.

Dr. Ekrem Kelefl

Din ‹flleri Yüksek Kurulu Baflkanvekili

Figure

Updating...

References

Related subjects :