• Sonuç bulunamadı

40 Ayette Sorumluluk B l nc

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "40 Ayette Sorumluluk B l nc"

Copied!
48
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)
(2)

a

T.C. CUMHURBAŞKANLIĞI DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI Genel Yayın No: 1780 Cep Kitapları: 176

Yayın Yönetmeni: Dr. Fatih KURT Yayın Koordinatörü: Bünyamin KAHRAMAN Hazırlayan: Elif ERDEM

Tashih: Hasan ÖZTÜRK Grafik & Tasarım: Ali YÜCEER Baskı: İleri Basım Matbaacılık AŞ.

B. Evler Mahallesi F. Çakmak 2 Caddesi Güzelşehir Sitesi 22 Villa No: 1 ANP/22 Büyükçekmece/İstanbul

Tel: (0 212) 454 35 10 1. Baskı, İstanbul 2020 ISBN: 978-605-7751-75-1 2020-34-Y-0003-1780 Sertifika No: 12930

(3)

40 Ayette

Sorumluluk B¡l¡nc¡

(4)
(5)

İnsanı eşsiz güzellikte yaratan Yüce Rabbi- miz, onu yarattıklarının en şereflisi kılmış, çe- şitli nimetlerle rızıklandırmış, kâinattaki birçok varlığı onun hizmetine vermiştir. Yüce Allah, insana akıl ve irade vererek onu diğer canlı- lardan farklı ve üstün kabiliyetlerle donatmış, ayrıca karar alma ve kararlarını uygulayabilme özgürlüğünü sunmuştur. Bütün bunları bahşet- tikten sonra, “İnsan, kendisinin başıboş bırakı- lacağını mı zanneder?”(Kıyâme, 75/36) buyurarak, ona sorumluluğunu hatırlatmıştır.

İnsan, göklerin, yerin ve heybetli dağların dahi üstlenmekten çekindiği “emanet”i, yani

ÖN SÖZ

(6)

vererek sözünü yerine getirmekle yükümlü olan “sorumlu bir varlık” yani “mükellef” ol- muştur.

“Her nefis, kazandığına karşılık bir rehin- dir.”(Müddessir, 74/38) buyurarak kullarına “sorum- lu” olduklarını hatırlatan Allah Teâlâ, dinini, emir ve yasaklarını bildiren bir peygamber gön- dermedikçe kimseye azap etmeyeceğini bildir- miştir. Çünkü bilgi sorumluluk gerektirir, bil- meyenin sorumluluğu yalnızca kendisine verilen imkânlar ölçüsünde araştırıp öğrenmektir. Bilgi- nin varlığı ise akılla olur. Bu nedenle, dinimize göre, akıldan mahrum kimseler akıllanıncaya kadar, buluğ çağına ermemiş çocuklar büyü- yünceye kadar ve uyuyan kimseler uyanıncaya kadar sorumluluktan muaf tutulmuştur.

Yüce Allah’ın akıl ve irade sahibi kullarına yüklediği sorumluluklar ancak onların güçle-

(7)

kalplerinden geçirdiklerini fiile dönüştürme- dikleri takdirde onları affedeceğini söylemiş- tir. (Buhârî, Eymân ve nüzûr, 15) Bu yüzden Kur’an’da şöyle yalvarmamız öğütlenir: “Ey Rabbimiz!

Unutur ya da yanılırsak bizi sorumlu tutma!

Ey Rabbimiz! Bize, bizden öncekilere yüklediğin gibi ağır yük yükleme. Ey Rabbimiz! Bize gü- cümüzün yetmeyeceği şeyleri yükleme!” (Bakara, 2/286)

Sonuçta insana nimet veren ve hidayet yolunu gösteren Cenâb-ı Hak, sorumlulukları ile onu sınamaktadır. Her hakkın karşılığında bir sorumluluk dengesi kurulduğunda, sağlık- lı ve huzurlu bir toplum inşa etmek mümkün olacaktır. Sorumluluk bilincine sahip olan her mümin, vicdanen rahatlamanın yanı sıra, Rab- binin rızasına erişeceğini, aksi hâlde huzursuz- luğun yanı sıra ihmallerinin dünyevî ve uhrevî neticelerine katlanmak zorunda kalacağını bilir.

(8)

ِنوُدُبْعَيِل َّلِا َسْنِ ْلاَو َّنِجْلا ُتْقَلَخ اَمَو

Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk

etsinler diye yarattım.

(Zâriyât, 51/56)

(9)

ِلاَبِجْلاَو ِضْرَ ْلاَو ِتاَوٰمَّسلا ىَلَع َةَناَمَ ْلا اَن ْضَرَع اَّنِا ُهَّنِا ُۜناَسْنِ ْلا اَهَلَمَحَو اَهْنِم َنْقَف ْشَاَو اَهَنْلِم ْحَي ْنَا َنْيَبَاَف

ًۙلوُهَج ًاموُلَظ َناَك

Biz emaneti göklere, yerküreye ve dağlara teklif ettik, ama onlar bunu yüklenmek istemediler, ondan korktular ve onu insan

yüklendi. Kuşkusuz insan çok zalim, çok bilgisizdir.

(Ahzâb, 33/72)

(10)

ِّقَحْلاِب ُقِطْنَي ٌباَتِك اَنْيَدَلَو اَهَع ْسُو َّلِا ًاسْفَن ُفِّلَكُن َلَو َنوُمَلْظُي َل ْمُهَو

Biz hiç kimseyi gücünün yettiğinden fazlasıyla yükümlü kılmayız. Katımızda

hakkı söyleyen bir kitap vardır, onlara haksızlık edilmez.

(Mü’minûn, 23/62)

(11)

ٌهٰلِا َوُه اَمَّنَا اوُمَلْعَيِلَو هِب اوُرَذْنُيِلَو ِساَّنلِل ٌغ َلَب اَذٰه ِباَبْلَ ْلا اوُلوُا َرَّكَّذَيِلَو ٌدِحاَو

Bu Kur’an; kendisiyle uyarılsınlar, Allah’ın ancak tek ilâh olduğunu bilsinler ve akıl sahipleri düşünüp öğüt alsınlar diye insanlara

bir bildiridir.

(İbrâhîm, 14/52)

(12)

َۙنيلَسْرُمْلا َّنَلَـٔ ْسَنَلَو ْمِهْيَلِا َلِسْرُا َنيذَّلا َّنَلَـٔ ْسَنَلَف

Kendilerine peygamber gönderilenlere mutlaka soracağız. Peygamberlere de elbette

soracağız.

(A’râf, 7/6)

(13)

ۚهِسْفَنِلَف َر َصْبَا ْنَمَف ْۚمُكِّبَر ْنِم ُرِئا َصَب ْمُكَءاَج ْدَق ...ۜاَهْيَلَعَف َيِمَع ْنَمَو

Rabbinizden size gerçekleri gösteren deliller geldi. Artık kim gözünü açar hakkı idrak

ederse kendi yararına, kim de (hakkın karşısında) körlük ederse kendi zararınadır...

(En’âm, 6/104)

(14)

َنوُنَتْفُي َل ْمُهَو اَّنَمٰا اوُلوُقَي ْنَا اوُكَرْتُي ْنَا ُساَّنلا َبِسَحَا

İnsanlar, imtihandan geçirilmeden, sadece

“İman ettik.” demeleriyle bırakılıvereceklerini mi sandılar?

(Ankebût, 29/2)

(15)

َلاَقْثِم ْلَمْعَي ْنَمَو .ُهَرَي ًارْيَخ ٍةَّرَذ َلاَقْثِم ْلَمْعَي ْنَمَف ُهَرَي ًّارَش ٍةَّرَذ

Kim zerre miktarı hayır yapmışsa onu (karşılığını) görür. Kim zerre miktarı kötülük işlerse onu (karşılığını) görür.

(Zilzâl, 99/7-8)

(16)

َل اَهِلْمِح ىٰلِا ٌةَلَقْثُم ُعْدَت ْنِاَو ۜىٰر ْخُا َرْزِو ٌةَرِزاَو ُرِزَت َلَو ... ۜىٰبْرُق اَذ َناَك ْوَلَو ٌء ْيَش ُهْنِم ْلَم ْحُي

Hiçbir günahkâr başka bir günahkârın yükünü yüklenmez. Günah yükü ağır olan kimse, (bir başkasını), günahını yüklenmeye

çağırırsa, ondan hiçbir şey yüklenilmez, çağırdığı kimse yakını da olsa…

(17)

َّلِا َّنُتوُمَت َلَو ۪هِتاَقُت َّقَح َللها اوُقَّتا اوُنَمٰا َنيذَّلا اَهُّيَا اَي َنوُمِل ْسُم ْمُتْنَاَو

Ey iman edenler! Allah’a karşı gereği gibi saygılı olun ve ancak müslüman olarak can

verin.

(Âl-i İmrân, (3/102)

(18)

اَم ِهْيَلَع اَمَّنِاَف اْوَّلَوَت ْنِاَف َۚلوُسَّرلا اوُعيطَاَو َللها اوُعيطَا ْلُق ىَلَع اَمَو ۜاوُدَتْهَت ُهوُعيطُت ْنِاَو ْۜمُتْلِّمُح اَم ْمُكْيَلَعَو َلِّمُح

ُنيبُمْلا ُغ َلَبْلا َّلِا ِلوُسَّرلا

De ki: “Allah’a itaat edin, peygambere itaat edin”. Eğer yüz çevirirseniz bilin ki ona yüklenen sorumluluğu ancak ona ait; size yüklenen görevin sorumluluğu da yalnızca size aittir. Eğer ona itaat ederseniz doğru yola erersiniz. Peygambere düşen ancak apaçık bir

(19)

ْنِم َني ۪ذَّلاَو ْمُكَقَلَخ ي ۪ذَّلا ُمُكَّبَر اوُدُبْعا ُساَّنلا اَهُّيَا آَي َۙنوُقَّتَت ْمُكَّلَعَل ْمُكِلْبَق

Ey insanlar! Sizi ve sizden öncekileri yaratan rabbinize kulluk edin ki, sakınabilesiniz.

(Bakara, 2/21)

(20)

ًاتوُقْوَم ًاباَتِك َنينِمْؤُمْلا ىَلَع ْتَناَك َةوٰل َّصلا َّنِا ...

... Şüphe yok ki namaz, mü’minler üzerine vakitleri belli olarak yazılmış bir ödevdir.

(Nisâ, 4/103)

(21)

َبِتُك اَمَك ُماَي ِّصلا ُمُكْيَلَع َبِتُك اوُنَمٰا َنيذَّلا اَهُّيَا اَي .َنوُقَّتَت ْمُكَّلَعَل ْمُكِلْبَق ْنِم َنيذَّلا ىَلَع

Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakınmanız için oruç, sizden öncekilere farz

kılındığı gibi, size de farz kılındı.

(Bakara, 2/183)

(22)

ْنِم ْمُكِسُفْنَ ِل اوُمِّدَقُت اَمَو َۜةوٰكَّزلا اوُتٰاَو َةوٰل َّصلا اوُمي۪قَاَو ٌري ۪صَب َنوُلَمْعَت اَمِب َللها َّنِا ِۜللها َدْنِع ُهوُدِجَت ٍرْيَخ

Namazı kılın, zekâtı verin. Önceden kendiniz

için ne hayır yaparsanız onu Allah katında bulursunuz. Şüphesiz Allah yaptıklarınızı

eksiksiz görür.

(Bakara, 2/110)

(23)

ۜ ًلي۪بَس ِهْيَلِا َعاَطَت ْسا ِنَم ِتْيَبْلا ُّجِح ِساَّنلا ىَلَع ِ ِللهَو...

… Gitmeye gücü yetenin o evi (Kâbe’yi) ziyaret etmesi, Allah’ın insanlar üzerinde bir

hakkıdır.

(Âl-i İmrân, 3/97)

(24)

َنِم ِرْهَجْلا َنوُدَو ًةَفيِخَو ًاعُّر َضَت َكِسْفَن يِف َكَّبَر ْرُكْذاَو َنيلِفاَغْلا َنِم ْنُكَت َلَو ِلاَصٰ ْلاَو ِّوُدُغْلاِب ِلْوَقْلا

Kendi kendine, yalvararak ve ürpererek,

alçak sesle sabah akşam rabbini zikret, gafillerden olma!

(A’râf, 7/205)

(25)

ِ۟نوُرُفْكَت َلَو ي۪ل اوُرُك ْشاَو ْمُكْرُكْذَا ي۪ٓنوُرُكْذاَف

Siz beni anın ki ben de sizi anayım. Bana

şükredin, nankörlük etmeyin!

(Bakara, 2/152)

(26)

َّلَض ْنَم ْمُكُّر ُضَي َل ْۚمُكَسُفْنَا ْمُكْيَلَع اوُنَمٰا َنيذَّلا اَهُّيَا اَي اَمِب ْمُكُئِّبَنُيَف ًاعيمَج ْمُكُعِجْرَم ِللها ىَلِا ْۜمُتْيَدَتْها اَذِا

َنوُلَمْعَت ْمُتْنُك

Ey iman edenler! Siz kendi

sorumluluklarınıza dikkat edin. Siz doğru gittiğiniz takdirde yanlış yola sapanlar size zarar veremez. Hepinizin dönüşü Allah’adır

ve yapmakta olduğunuz her şeyi o zaman

(27)

ِباَتِكْلاَو ِةَكِئٰلَمْلاَو ِرِخٰ ْلا ِمْوَيْلاَو ِللهاِب َنَمٰا ْنَم َّرِبْلا َّنِكٰلَو ...

ىٰماَتَيْلاَو ىٰبْرُقْلا يِوَذ هِّبُح ىٰلَع َلاَمْلا ىَتٰاَو َۚنّيِبَّنلاَو َماَقَاَو ِۚباَقِّرلا يِفَو َنيلِئاَّسلاَو ِليبَّسلا َنْباَو َنيكاَسَمْلاَو َنيرِبا َّصلاَو ۚاوُدَهاَع اَذِا ْمِهِدْهَعِب َنوُفوُمْلاَو َۚةوٰكَّزلا ىَتٰاَو َةوٰل َّصلا

ۜاوُقَدَص َنيذَّلا َكِئٰلوُا ِۜسْأَبْلا َنيحَو ِءاَّر َّضلاَو ِءاَسْأَبْلا يِف َنوُقَّتُمْلا ُمُه َكِئٰلوُاَو

…Erdemli kişi Allah’a, âhiret gününe, meleklere, kitaba ve peygamberlere iman eden;

sevdiği maldan yakınlara, yetimlere, yoksul- lara, yolda kalmışlara, yardım isteyenlere ve

özgürlüğünü kaybetmiş olanlara harcayan;

namazı kılıp zekâtı verendir. Böyleleri anlaş-

(28)

َنيقِدا َّصلا َعَم اوُنوُكَو َللها اوُقَّتا اوُنَمٰا َنيذَّلا اَهُّيَا اَي

Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten

sakının ve doğrularla beraber olun.

(Tevbe, 9/119)

(29)

ًاتْقَم َرُبَك .َنوُلَعْفَت َل اَم َنوُلوُقَت َمِل اوُنَمٰا َنيذَّلا اَهُّيَا اَي

َنوُلَعْفَت َل اَم اوُلوُقَت ْنَا ِللها َدْنِع

Ey iman edenler! Niçin yapmayacağınız şeyleri söylüyorsunuz? Yapmayacağınız şeyleri söylemeniz Allah katında çok çirkin

bir davranıştır.

(Saf, 61/2-3)

(30)

اَمِب ْمُكُذِخاَؤُي ْنِكٰلَو ْمُكِناَمْيَا يف ِوْغَّللاِب ُللها ُمُكُذِخاَؤُي َل ... َۚناَمْيَ ْلا ُمُتْدَّقَع

Allah sizi kasıtsız olarak yaptığınız yeminlerden ötürü sorumlu tutmaz, fakat

bilerek ettiğiniz yeminlerden dolayı sizi sorumlu tutar…

(Bakara, 2/89)

(31)

َلَو ًۘابِّيـَط ًل َلـَح ِضْرَ ْلا يِف اَّمِم اوُلُك ُساَّنلا اَهُّيَا اَي ٌنيبُم ٌّوُدَع ْمُكَل ُهَّنِا ِۜناَطْيَّشلا ِتاَوُطُخ اوُعِبَّتَت

Ey insanlar! Yeryüzündeki şeylerin helâl ve

temiz olanlarından yiyin! Şeytanın izinden yürümeyin. Çünkü o sizin için apaçık bir

düşmandır.

(Bakara, 2/168)

(32)

َّلِهُا اَمَو ِريزْنِخْلا َم ْحَلَو َمَّدلاَو َةَتْيَمْلا ُمُكْيَلَع َمَّرَح اَمَّنِا ِۜهْيَلَع َمْثِا َلَف ٍداَع َلَو ٍغاَب َرْيَغ َّرُطْضا ِنَمَف ِۚللها ِرْيَغِل هِب

ٌميحَر ٌروُفَغ َللها َّنِا

Allah size yalnızca murdar eti, kanı, domuz etini ve Allah’tan başkasının adına kesilmiş olanı haram kıldı. Ama biri zorda kalırsa,

haksızlığa sapmadıkça, sınırı aşmadıkça kendisine günah yoktur. Biliniz ki Allah

(33)

اَّمِا ًۜاناَس ْحِا ِنْيَدِلاَوْلاِبَو ُهاَّيِا َّلِا اوُدُبْعَت َّلَا َكُّبَر ى ٰضَقَو اَمُهَل ْلُقَت َلَف اَمُه َلِك ْوَا اَمُهُدَحَا َرَبِكْلا َكَدْنِع َّنَغُلْبَي اَمُهَل ْضِف ْخاَو .اًميِرَك ًلْوَق اَمُهَل ْلُقَو اَمُهْرَهْنَت َلَو ٍّفُا ي۪ناَيَّبَر اَمَك اَمُهْمَحْرا ِّبَر ْلُقَو ِةَم ْحَّرلا َنِم ِّلُّذلا َحاَنَج

ًۜاري۪غَص

Rabbin, kendisinden başkasına asla ibadet etmemenizi, anaya babaya iyi davranmanızı

kesin olarak emretti. Eğer onlardan biri, ya da her ikisi senin yanında ihtiyarlık çağına ulaşırsa, sakın onlara “Öf!” bile deme; onları

azarlama; onlara tatlı ve güzel söz söyle.

Onlara merhametle ve alçak gönüllülükle kol

(34)

اَهُدوُقَو ًاراَن ْمُكيِلْهَاَو ْمُكَسُفْنَا اوُق اوُنَمٰا َنيذَّلا اَهُّيَا اَي ... ُةَراَجِحْلاَو ُساَّنلا

Ey iman edenler! Kendinizi ve ailenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun…

(Tahrîm, 66/6)

(35)

هِب اوُكِر ْشُت َّلَا ْمُكْيَلَع ْمُكُّبَر َمَّرَح اَم ُلْتَا اْوَلاَعَت ْلُق ٍۜق َلْمِا ْنِم ْمُكَد َلْوَا اوُلُتْقَت َلَو ًۚاناَس ْحِا ِنْيَدِلاَوْلاِبَو ًۜاـْٔيَش اَهْنِم َرَهَظ اَم َشِحاَوَفْلا اوُبَرْقَت َلَو ْۚمُهاَّيِاَو ْمُكُقُزْرَن ُن ْحَن ّۜقَحْلاِب َّلِا ُللها َمَّرَح يتَّلا َسْفَّنلا اوُلُتْقَت َلَو َۚنَطَب اَمَو

َنوُلِقْعَت ْمُكَّلَعَل هِب ْمُكي ّٰصَو ْمُكِلٰذ

(Ey Muhammed!) De ki: Gelin, rabbinizin size neleri haram kıldığını okuyayım: O’na hiçbir şeyi ortak koşmayın. Anne babaya iyilik edin. Fakirlik korkusuyla çocuklarınızı

öldürmeyin; biz, sizin de onların da rızkını veririz. Kötülüklerin açığına da gizlisine de

(36)

ًاناَس ْحِا ِنْيَدِلاَوْلاِبَو ًاـْٔيَش ِهِب اوُكِر ْشُت َلَو َللها اوُدُبْعاَو ىٰبْرُقْلا يِذ ِراَجْلاَو ِنيكاَسَمْلاَو ىٰماَتَيْلاَو ىٰبْرُقْلا يِذِبَو

اَمَو ِۙليبَّسلا ِنْباَو ِبْنَجْلاِب ِبِحا َّصلاَو ِبُنُجْلا ِراَجْلاَو ًۙاروُخَف ًلاَت ْخُم َناَك ْنَم ُّبِحُي َل َللها َّنِا ْۜمُكُناَمْيَا ْتَكَلَم

Allah’a kulluk edin ve O’na hiçbir şeyi ortak koşmayın. Ana babaya, akrabaya, yetimlere,

yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yakın arkadaşa, yolcuya, ellerinizin altında

bulunanlara iyi davranın. Allah kendini

(37)

ِۘط ْسِقْلاِب َءاَدَهُش ِ ِلله َنيماَّوَق اوُنوُك اوُنَمٰا َنيذَّلا اَهُّيَا اَي َوُه اوُلِدْعِا ۜاوُلِدْعَت َّلَا ىٰلَع ٍمْوَق ُنٰاَنَش ْمُكَّنَمِر ْجَي َلَو

َنوُلَمْعَت اَمِب ٌريِبَخ َللها َّنِا َۜللها اوُقَّتاَو ۘىٰوْقَّتلِل ُبَرْقَا

Ey iman edenler! Allah için hakkı ayakta tutun, adaletle şahitlik eden kimseler olun.

Herhangi bir topluluğa duyduğunuz kin, sizi adaletsiz davranmaya itmesin. Adaletli olun; bu, takvâya daha uygundur. Allah’tan

korkun. Şüphesiz Allah yaptıklarınızdan

(38)

ىٰبْرُقْلا يِذ ِئاَتيِاَو ِناَس ْحِ ْلاَو ِلْدَعْلاِب ُرُمْأَي َللها َّنِا ْمُكَّلَعَل ْمُكُظِعَي ِۚيْغَبْلاَو ِرَكْنُمْلاَو ِءاَش ْحَفْلا ِنَع ىٰهْنَيَو

َنوُرَّكَذَت

Muhakkak ki Allah adaleti, ihsanı, akrabaya karşı cömert olmayı emreder; hayâsızlığı, kötülüğü ve zorbalığı yasaklar. İşte Allah, aklınızı başınıza alasınız diye size böyle öğüt

veriyor.

(39)

ِفوُرْعَمْلاِب َنوُرُمْأَيَو ِرْيَخْلا ىَلِا َنوُعْدَي ٌةَّمُا ْمُكْنِم ْنُكَتْلَو َنوُحِلْفُمْلا ُمُه َكِئٰلوُاَو ِۜرَكْنُمْلا ِنَع َنْوَهْنَيَو

Sizden, hayra çağıran, iyiliği emreden ve kötülükten alıkoyan bir topluluk bulunsun.

(Âl-i İmrân, 3/104)

(40)

ِمْثِ ْلا ىَلَع اوُنَواَعَت َلَو ۖىٰوْقَّتلاَو ِّرِبْلا ىَلَع اوُنَواَعَتَو...

ِباَقِعْلا ُديدَش َللها َّنِا َۜللها اوُقَّتاَو ِۖناَوْدُعْلاَو

…İyilik ve takvâ hususunda yardımlaşın, günah ve haksızlık yolunda yardımlaşmayın.

Allah’tan korkun, çünkü Allah’ın cezası çetindir.

(Mâide, 5/2)

(41)

ْنِم اوُقِفْنُت اَمَو َۜنوُّبِحُت اَّمِم اوُقِفْنُت ىّٰتَح َّرِبْلا اوُلاَنَت ْنَل ٌمي۪لَع ۪هِب َللها َّنِاَف ٍء ْيَش

Sevdiğiniz şeylerden Allah yolunda harcamadıkça iyiliğe asla erişemezsiniz. Her

ne harcarsanız Allah onu bilir.

(Âl-i İmrân, 3/92)

(42)

ْقِفْنُيْلَف ُهُقْزِر ِهْيَلَع َرِدُق ْنَمَو ۜهِتَعَس ْنِم ٍةَعَس وُذ ْقِفْنُيِل ُلَع ْجَيَس ۜاَهيٰتٰا اَم َّلِا ًاسْفَن ُللها ُفِّلَكُي َل ُۜللها ُهيٰتٰا اَّمِم

ً۟ار ْسُي ٍر ْسُع َدْعَب ُللها

Varlıklı olan varlığından harcasın, rızkı daralmış bulunan da Allah’ın kendisine verdiği kadarından harcasın. Allah kimseyi

kendi verdiğinden fazlasıyla yükümlü tutmaz. Allah bir güçlüğün ardından bir

(43)

اَم اَذِاَو َشِحاَوَفْلاَو ِمْثِ ْلا َرِئاَبـَك َنوُبِنَتْجَي َنيذَّلاَو ...

اوُماَقَاَو ْمِهِّبَرِل اوُباَجَت ْسا َنيذَّلاَو .َۚنوُرِفْغَي ْمُه اوُب ِضَغ .َۚنوُقِفْنُي ْمُهاَنْقَزَر اَّمِمَو ْۖمُهَنْيَب ىٰروُش ْمُهُرْمَاَو َۖةوٰل َّصلا

َنوُر ِصَتْنَي ْمُه ُيْغَبْلا ُمُهَباَصَا اَذِا َنيذَّلاَو

… (İman eden ve rablerine dayanıp

güvenenler) büyük günahlardan ve hayâsızlıklardan kaçınırlar, öfkelendiklerinde

dahi bağışlarlar. Rablerinin çağrısına uyarlar, namazı özenle kılarlar. İşleri de aralarındaki danışma ile yürür. Kendilerine verdiğimiz

rızıktan başkaları için harcarlar. Onlara

(44)

َضْعَب َّنِا ّۘنَّظلا َنِم ًاريثَك اوُبِنَت ْجا اوُنَمٰا َنيذَّلا اَهُّيَا اَي ...ًۜاضْعَب ْمُك ُضْعَب ْبَتْغَي َلَو اوُسَّسَجَت َلَو ٌمْثِا ِّنَّظلا

Ey iman edenler! Zannın birçoğundan sakının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır.

Birbirinizin kusurlarını ve mahremiyetlerini araştırmayın. Birbirinizin gıybetini

yapmayın…

(45)

َر َصَبْلاَو َعْمَّسلا َّنِا ٌۜمْلِع هِب َكَل َسْيَل اَم ُفْقَت َلَو ًلُؤ ْسَم ُهْنَع َناَك َكِئٰلوُا ُّلُك َداٰؤُفْلاَو

Hakkında bilgin olmayan şeyin ardına düşme! Çünkü kulak, göz ve gönül, bunların

hepsi ondan sorumludur.

(İsrâ, 17/36)

(46)

ِناَزيمْلا يِف اْوَغْطَت َّلَا .َۙناَزيمْلا َعَضَوَو اَهَعَفَر َءاَمَّسلاَو

O (Allah) göğü yükseltti ve dengeyi koydu.

Sakın dengeyi bozmayın.

(Rahmân, 55/7-8)

(47)

ِساَّنلا يِدْيَا ْتَبَسَك اَمِب ِر ْحَبْلاَو ِّرَبْلا يِف ُداَسَفْلا َرَهَظ َنوُعِجْرَي ْمُهَّلَعَل اوُلِمَع يذَّلا َضْعَب ْمُهَقيذُيِل

İnsanların kendi elleriyle yapıp ettikleri yüzünden karada ve denizde düzen bozuldu;

böylece Allah -dönüş yapsınlar diye- işlediklerinin bir kısmını onlara tattırıyor.

(Rûm, 30/41)

(48)

Referanslar

Benzer Belgeler

Özetle mesele şudur; şayet bir beldede Allah'tan başkasına dua etmek ve bunun tamamlayıcıları olan ameller ortaya çı- karsa; belde ehli bunu devam ettirirse; bunun için

Muhsin olan Yüce Allah, bir kere daha isminin gereğini yapmış “İhsan Edenlerin En Güzeli” oldu- ğunu göstermişti.... SÖZÜNE

“Hiçbir küçük günah da ısrar edildiği takdirde, küçük kalmaz/büyür Hiçbir büyük günah, tövbe ve isti ğfar edildiği takdirde, büyük kalmaz.”.. (Ebu Hureyre

Bu kan zehirli maddelerle de akar, yine vücutta ürik asit vard ır, zararlı ve faydalı maddeler vardır, vitaminler, mineraller, mineral benzeri maddeler, çözünmü ş gazlar,

İslamiyet’in tamamıyla ve resmen tanınmış ve diğer dinler ile eşit olduğu ve Müslümanlarının da bütün diğer resmen tanınmış dinler gibi, tam olarak medenî hürriyet

Vakit, ilim talebi için, ibadet, r ızık kazanmak, çocuk e ğitimi ve salih ameller için gerekli bir şeydir ve sahip oldu ğun en değerli şeydir.. Vakit tek sermayendir,

Bu iki doktor, çörek otu ile ilgili laboratuvar çal ışmalarında şu sonuca ulaştılar: "dört hafta boyunca günde iki kere bir gram çörek otu kullan ımı, lenf

Bu üç nitelik şu demektir: Güzel olan ı doğrulamak ki güzel olan cennettir, Allah’a isyandan sakınmak ve tüm hayat ını Allah için vermek üzerine inşa etmek.. Bunlar