• Sonuç bulunamadı

Suyu Paylaşma

Belgede Kur'an-ı Kerim'de su kavramı (sayfa 63-67)

Suyun insan hayatındaki önemine bir bölgedeki azlığının eklenmesi durumu, zaman zaman tartışma ve kavgalara sebep olmaktadır. Su anlaşmazlıkları ve kavgaları geçmişte var olduğu gibi günümüzde de vardır, bundan sonra da var olmaya devam edeceğe benzemektedir. Çünkü su kaynakları sınırlıdır. Sınırlı olan bu kaynaklar insanoğlu tarafından sürekli yok edilmekte ve suya olan ihtiyaçta her geçen gün artmaktadır.

Kur’an-ı Kerim su ile ilgili olarak çıkmış olan tartışmaları anlatmakta ve insanların hayat maddesi olan su hakkında kavga etmek yerine yardımlaşmalarını ve paylaşımcı olmalarını istemektedir.

İslam dini, hayatın kendisiyle devam ediyor olması sebebiyle, insanları su konusunda kavgadan uzak kalarak yardımlaşmaya çağırmaktadır. Var olan suyun paylaşılması önem arz ettiği gibi, suyun elde edilmesi ile ilgili olarak da yardımlaşmak gerekmekte ve bu konuda hayvanlara bile yardım edilmesi istenmektedir. Hz. Peygamber (s.a.v) bir hadisinde şöyle buyurmaktadır.

“Vaktiyle biri yolda giderken, susadı, bir su kuyusu buldu, kuyuya indi suyunu içti ve dışarı çıktı. Kuyunun başında soluyan ve toprak yalayan bir köpek gördü, bu köpekte benim gibi susamış dedi ve tekrar kuyuya indi, ayakkabısını su ile doldurdu ve ağzıyla tutarak onu dışarı çıkardı. Köpeği suladı, Allah (c.c) bu kulunu övdü ve onu

238 Sebe 34/15-16

56 affetti. Sahabe Ya Rasulellah hayvanlara yaptıklarımızdan dolayı da bizlere sevap var mı diye sordular. Hz. Peygamber (s.a.v) evet her hayat sahibi için mükafat var diye buyurdular.” 240

Bir hayvanı sulamanın bu kadar çok bir sevabı olduğuna göre insanlara bu konuda yardımcı olmanın mükafatı pek tabiidir ki daha fazla olacaktır.

Su ile ilgili konularda yardımlaşmaya bu kadar mükafat va'd edildiği gibi, onu canlılardan esirgemenin de büyük bir günaha sebep teşkil ettiğini, Hz. Peygamber (s.a.v) bir kediyi susuz bırakan kadının ceza göreceğine dair söylemiş olduğu hadisinde ortaya koymuştur.241

Yine Hz. Peygamber (s.a.v) bir hadisi şerifinde konu ile ilgili şöyle buyurmaktadır. "Kim otunun veya suyunun fazla kısmını insanlardan esirgerse Allah (c.c)'da kıyamet gününde ondan fazlını esirger."242

5.1. Hz. Salih'in Kavmi

Hz. Salih (a.s), kavminden kendisine mucize olarak verilen deveyi korumalarını, ona dokunmamalarını, mevcut suyu nöbetleşe kullanmalarını istedi. “Onlara suyun

aralarında paylaştırılacağını haber ver; her içene düşen miktar, hazır kılınmıştır.”243

Burada Hz. Salih (a.s) kendisine mucize olarak verilmiş bu hayvana nasıl davranılacağını anlatmakta ve kavminden onu her hali ile koruyup kollamalarını istemektedir.

Mucize deve bir müddet çayırlarda otlamış ve onlara bol süt vermiştir. Kendi sırası olan günde sudan bolca içmiş, onların sırası olan günde suya hiçbir şekilde dokunmamıştır.

240 Es-Sicistânî, Süleyman b. Eş’as b. İshak el-Ezdi Ebû Davud, (275/889), Sünen’ü Ebi Dâvud, I-IV,

Dâru’l-Fikr, ts, Cihad 47.

241 el-Beyhakî, Ebû Bekr Ahmed b. el-Hüseyin b. Ali, (458/1066), Sünenü'l-Kübrâ, (I-X), Dâru'l-Baz,

Mekke, 1994, Kitabu'n-Nafakat 20.

242 el-Elbânî Muhammed Nâsıruddîn, (1914-1999), Silsiletü'l-ehadisi's-sahiha 1-VII, Mektebetü'l-Meârif,

Riyad, ts, III, s.409.

57 İbn Abbas konu ile ilgili şunları söylemektedir. Onların içme günü geldiğinde deve, onlara süt verdiği halde hiç su içmezdi. Onlar nimet içinde rahat olurlardı. Devenin günü geldiğinde, bütün suyu içer, onlara hiç bir şey bırakmazdı.244

Allah (c.c) bu emirle hem Semut kavmini imtihan etmekte, hem yardıma muhtaçlara nasıl davranılacağını göstermekte ve hem de onları önemli bir yaşam maddesi olan suyu paylaşmağa alıştırmak istemektedir. Ancak Semut kavmi suyu paylaşmak istememiş ve bu konuda kavga yolunu tercih ederek deveyi boğazlamıştır.

Semûd kabilesi, kavmin en azılısı olan Kudar b. Salife, deveyi öldürmesini söyledi. Kudar, bu büyük olaya aldırış etmeden kılıcını çekip deveyi öldürdü.245

Bu taşkınlık sonucunda da kendi sonlarını hazırlamış ve helak olmuşlardır. Suyu insanlardan sakınmak onu başkalarına vermeden tek başına kullanmaya kalkmak kavga ve ölümlere sebep olmaktadır. İnsanlara düşen görev suyu ihyacı kadar kullanmak ve onu paylaşmaktır.

5.2. Medyen Halkı

Hz. Musa (a.s), Mısır'da dünyaya geldi, Allah (c.c) O'nu, ileride kendisine en büyük düşman olacak Firavun'un sarayında ve annesinin kucağında yetiştirdi.246 Hz. Musa (a.s) yiğitlik çağına gelince Allah (c.c) ona hikmet ve ilim verdi.247 Bundan sonra Firavun'la aralarında sorunlar çıkmaya başladı.

Hz. Musa (a.s), peygamberlikle görevlendirilmeden önce gençliğinde yaşadığı bazı olaylar sonucunda Mısır’dan ayrılıp, "Rabbim! Beni kâfirlerden kurtar ve onların şerrinden koru"248 şeklinde dua ederek Medyen’e doğru hareket etti.

Hz. Musa (a.s), Hz. Şuayb (a.s)'ın şehri olan Medyen'e vardığında, çobanların su aldığı kuyunun başında, hayvanlarını sulayan kalabalık bir grup insan gördü, Bu çoban topluluğunun ötesinde de, koyunlarının suya gelmesine engel olan iki kadın dikkatini

244 es-Sâbûnî, Safvetü't-Tefâsîr, III, s.288. 245 es-Sâbûnî, Safvetü't-Tefâsîr, III, s.288. 246 el-Kasas 28/8-13

247 el-Kasas 28/14 248 el-Kasas 28/21

58 çekti. Onlara, "Durumunuz nedir? Niçin, koyunların suya gitmesine engel oluyorsunuz? Hayvanlarına su verenlerle birlikte, siz de niçin su vermiyorsunuz?" dedi. Dediler ki, "Genellikle biz, çobanlar koyunlarıyla birlikte sudan ayrılıncaya kadar bekleriz. Kuvvetli kimselerle yarışacak gücümüz yok, erkeklere karışmak da istemiyoruz. Babamız ise, yaşlı bir adam olup, zayıf olduğu için kendisinin koyunlara su verecek hali yok. Bu sebeple, hayvanlarımıza kendimiz su vermek zorunda kaldık. Ebu Hayyân şöyle demiştir. "Burada, kızlar, bizzat kendilerinin hayvanlara su vermelerinden dolayı Musa (a.s.)'a karşı mazeret beyan etmiş; babalarının, ihtiyarlık ve yaşlılıktan dolayı hayvanlara su veremediğine dikkat çekmiş ve kendilerine yardım etmesi hususunda Hz. Musa (a.s)'ın şefkatini istemişlerdir.”249

Medyen halkından olan çobanlar güçlüdür, Hz. Şuayb ise yaşlıdır ve çocukları da kız olmaları dolayısıyla güçsüzdür. Çobanlar güçlerini kullanarak suyu kendileri elde etmişler ve güçsüzlerle paylaşmamışlardır. Kur'an-ı Kerim onların bu tutumlarını yermektedir.

Hz. Musa (a.s), "onların hayvanlarını suladı, sonra bir kenara çekilerek,

"Rabbim! Doğrusu bana indireceğin her hayra muhtacım" dedi.250

Hz. Musa (a.s)'ın bu iki kadına nasıl yardım ettiği konusunda tefsirler farklı bilgiler vermektedir. Hayvanlara su verilen bu kuyunun üzerinde büyük bir kaya vardı. Çobanlar hayvanlarını suladıktan sonra, bu taşı tekrar kuyunun üzerine kapatıyorlardı. Bu kadınlar ise, çobanların arta kalan suları ile hayvanlarını suluyorlardı. Hz. Musa (a.s) bu kadınların hayvanlarını suladı. Onun yaptığı bu işin sıfatı ile ilgili olarak iki görüş vardır. Hz. Ömer'den rivayet edilen birinci görüşe göre; Hz. Musa (a.s), üzerinde ancak bir topluluğun kaldıracağı kadar taş bulunan başka bir kuyuya gitti, taşı kaldırdı ve kadınların hayvanlarını suladı. İbn-i İshak'tan rivayet edilen görüşe göre; Hz. Musa (a.s) hayvanlarını sulayan çobanlarla mücadele ederek bu sulama işini gerçekleşterdi. 251

Hz. Musa (a.s) bu kadınlara yardım ettiğinde, uzun ve çetin bir yolculuktan geldiğinden dolayı yorgun ve açlık içerisindeydi, aynı zamanda peygamberlikle de

249 es-Sâbûnî, Safvetü't-Tefâsîr, II, s.430. 250 el-Kasas 28/24

59 görevlendirilmemişti. Ancak kendisine ilim ve hikmet verilmişti.252 Ona verilen ilim ve hikmet yardıma muhtaç olduğu bir anda dahi olsa su konusunda ihtiyacı olanlara yardım etmeyi gerektirmiştir.253 Çünkü su hayattır ve ona kavuşmak her canlının en tabii hakkıdır.

Belgede Kur'an-ı Kerim'de su kavramı (sayfa 63-67)

Benzer Belgeler