• Sonuç bulunamadı

İlk dil edinimi: Çocuk dili ve gelişimi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "İlk dil edinimi: Çocuk dili ve gelişimi"

Copied!
96
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

Dicle Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü

Kürt Dili ve Kültürü Anabilim Dalı

Yüksek Lisans Tezi

İLK DİL EDİNİMİ: ÇOCUK DİLİ VE GELİŞİMİ

(BIDESTXISTINA ZIMANÊ YEKEM: ZIMANÊ ZAROKAN Û

PÊŞKETINA WÎ)

Dilber EKİNCİ

16939007

Danışman

Doç. Dr. Hayreddin KIZIL

(2)

T.C.

Dicle Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü

Kürt Dili ve Kültürü Anabilim Dalı

Yüksek Lisans Tezi

İLK DİL EDİNİMİ: ÇOCUK DİLİ VE GELİŞİMİ

(BIDESTXISTINA ZIMANÊ YEKEM: ZIMANÊ ZAROKAN Û

PÊŞKETINA WÎ)

Dilber EKİNCİ

16939007

Danışman

Doç. Dr. Hayreddin KIZIL

(3)

TAAHHÜTNAME

SOSYAL BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ MÜDÜRLÜĞÜNE

Dicle Üniversitesi Lisansüstü Eğitim-Öğretim ve Sınav Yönetmeliğine göre hazırlamış olduğum “İlk Dil Edinimi: Çocuk Dili Ve Gelişimi (Bidestxistina Zimanê Yekem: Zimanê Zarokan Û Pêşketina Wî)” adlı tezin tamamen kendi çalışmam olduğunu ve her alıntıya kaynak gösterdiğimi ve tez yazım kılavuzuna uygun olarak hazırladığımı taahhüt eder, tezimin kağıt ve elektronik kopyalarının Dicle Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü arşivlerinde saklanmasına izin verdiğimi onaylarım. Lisansüstü Eğitim-Öğretim yönetmeliğinin ilgili maddeleri uyarınca gereğinin yapılmasını arz ederim.

27/06/2019 Dilber EKİNCİ

(4)

T.C

DİCLE UNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ MÜDÜRLÜĞÜ DİYARBAKIR

Dilber Ekinci tarafından yapılan İlk Dil Edinimi: Çocuk Dili Ve Gelişimi (Bidestxistina Zimanê Yekem: Zimanê Zarokan Û Pêşketina Wî)” konulu bu çalışma, jürimiz tarafından Kürt Dili ve Kültürü Anabilim Dalında YÜKSEK LİSANS tezi olarak kabul edilmiştir.

Jüri Üyesinin

Ünvanı Adı Soyadı Başkan: Doç. Dr Hayreddin KIZIL

Üye: Dr. Öğr. Üyesi Hacı ÖNEN Üye: Dr. Öğr. Üyesi Halil AKÇAY

Tez Savunma Sınavı Tarihi: 27/06/2019 Yukarıdaki bilgilerin doğruluğunu onaylarım.

.../.../2019

Prof. Dr. Nazım HASIRCI ENSTİTÜ MÜDÜRÜ

(5)

I

ÖNSÖZ

Bu çalışmada ilk dil edinimi üzerinde durulmuştur ve dil ediniminin süreç ve aşamaları analiz edilmiştir. Dil bilimci ve psikologların görüşleri, toplumun ve bilişsel gelişimin çocuk dili üzerindeki etkileri değerlendirilmiştir. Bu bağlamda çevrede oynayan ve konuşan çocuklar gözlemlendi ve konuşmaları yazılı olarak kaydedildi. Çocukların çevreleriyle etkileşim içerisindeyken konuşmaları değiştirilmeden aktarılmıştır ve değerlendirilmiştir.

Teşekkürlerimi öncelikle danışman hocama, bu çalışmada beni motive eden ve yardımcı olan arkadaşlarım Sabahat Nibak, Ayşe Keklik ve Nurgül Yalçın’a sunarım. En büyük teşekkürlerimi ise örnekler açısından yardımcı olan ve Kürtçe ile bu kadar alakadar olmama vesile olduklarından aileme sunuyorum.

Dilber EKİNCİ Diyarbakır 2019

(6)

II

ÖZET

Bu çalışmada, çocuklar ilk dil edinimini nasıl elde ettikleri konusu ele alınmıştır. Kürt dili bölümü Türkiye’deki üniversitelerde yeni bir bölüm olduğu için bu alandaki çalışmalar yetersizdi. Bundan dolayı bu çalışmada dil ediniminin süreçleri, çocuk dilinin gelişimi ve dil bilimci ve psikologların görüşleri okuyucular için izah edilmiştir. Çalışma sürecinde, çocuklar oyun oynarken veya herhangi bir etkinlik içerisindeyken gözlemlendi ve çocukların çevreleriyle etkileşimi değerlendirilmiştir. Çocukların konuşma esnasında yaptıkları hatalar ve yetişkinlerin bu hatalara tepkileri analiz edilmiştir. Bunun sonucunda çocukların çoğunlukla büküm üzerinde hatalar yaptıkları ve bunun da çocukların etrafındaki insanların konuşma esnasında bu şekilde hatalar yaptıklarından kaynaklandığı görüldü. Ancak büküm sorununun olmadığı bölgelerde de çocukların yine bu şekilde hatalar yaptıkları gözlemlenmiştir. Çocukların bükümlü cümleleri daha geç edindikleri görülmüştür. Örnek olarak “Ez xwarim” cümlesi en sık karşılaşılan cümlelerden olmuştur. “Ez xwarim” yerine çocukların “min xwar” demesi gerekmektedir. Bükümlü cümlelerin edinimi çocuklar için biraz karmaşık olduğu fark edilmiştir. Çocukların, yeni bir şey öğrendiklerinde beyinlerinde biraz karışıklık meydana geldiği görülmüştür. Bununla beraber konuşma esnasında aşırı genelleme ve anlam daralması yaptıkları kaydedilmiştir. Tüm bu çalışma sonucunda ilk dil edinimi için kritik bir zamanın olduğu anlaşılmıştır ve bu zaman aşılmamalıdır aksi takdirde dil edinimi ergenlikten sonra zorlaşmaktadır.

Anahtar Kelimeler

(7)

III

ABSTRACT

In this work, I wanted to present how a child acquire a language. Since the department of Kurdish is a new department in the universities of Turkey, there was unsufficient work about this subject, so l explained to the readers of this work the process of language acquisition, stages and development of language acquisition and opinions of the linguist and psychologists about acquisiton of language. For this work children were observed and their interaction with the environment was evaluated. When the children spoke, we analyzed that what kind of mistakes they made and how adults reacted to these mistakes. It was seen that children mostly made mistakes on the sentences of ergative and this is probably because people around the children make the same mistakes. However, the areas of where there isn’t problem about ergative in spoken language, children made mistakes on ergative sentences again. It was understood that children acquire ergative sentences later. Acquisition of ergative was a bit complex for children. When children learn something new, a complication took place in their brains. They made overgeneralization and underextension for the new knowledge they came across. It was understood that there is a critical period for language acquisition. It is important for language acquisition and language acquisition must be completed in this period, otherwise, after puberty language acquisition is difficult

Keywords

(8)

IV

İÇİNDEKİLER

Sayfa No. ÖNSÖZ ... I ÖZET ... II ABSTRACT ... III İÇİNDEKİLER ... IV KISALTMALAR ... VI TABLOLAR LİSTESİ ... VII ŞEKİLLER LİSTESİ ... VIII

GİRİŞ ... 1

BİRİNCİ BÖLÜM DİLBİLİMCİ VE PSİKOLOGLARIN DİL EDİNİMİNDEKİ GÖRÜŞLERİ 1.1. SKİNNER’İN EDİMSEL KOŞULLAMASI ... 5

1.1.1. Edimsel Koşullama ... 7

1.1.1.1. Olumlu Pekiştireç ... 9

1.1.1.2. Olumsuz Pekiştireç ... 11

1.2. CHOMSKY’NİN DOĞUŞTANLIK HİPOTEZİ ... 15

1.3. SKİNNER VE CHOMSKY’NİN KARŞILAŞTIRILMASI ... 19

1.3.1. Skinner ve Chomsky Arasındaki Benzerlikler ... 19

1.3.2.Skinner ve Chomsky Arasındaki Farklılıklar ... 20

1.4. PIAGET’İN BİLİŞSEL GELİŞİM KURAMI ... 21

1.4.1.Şema ... 23

1.4.2.Uyum Sağlama Süreci ... 25

1.4.3.Bilişsel Gelişim Dönemleri ... 27

1.4.4.Duyusal Motor Dönemi ... 27

1.4.5. İşlem Öncesi Dönem ... 30

1.4.6. Somut İşlemler Dönemi ... 33

1.4.7. Soyut İşlemler Dönemi ... 34

(9)

V

1.5.1. Sosyal Etkileşim ... 37

1.5.2. Daha Bilgili Diğeri ... 46

1.5.3. Yakınsal Gelişim Alanı ... 47

1.6. VYGOTSKY VE PIAGET’İN KARŞILAŞTIRILMASI ... 50

1.6.1. Vygotsky ve Piaget Arasındaki Benzerlikler ... 50

1.6.2.Vygotsky ve Piaget Arasındaki Farklılıklar ... 51

İKİNCİ BÖLÜM İLK DİL EDİNİMİNİN AŞAMALARI 2.1. İLK DİL EDİNİMİ ... 52

2.1.1. Agulama ... 56

2.1.2 Babıldama ... 56

2.1.3. Tek Sözcüklü (Morgem) Evre ... 57

2.1.4. Telegrafik Evre ... 58

2.1.5. İlk Gramer Evresi ... 59

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM ... 61

İLK DİL EDİNİMİNİN SÜREÇLERİ ... 61

3.1. DİL EDİNİM SÜRECİ ... 61

3.1.1. Çocuklarda Biçimbilimin Gelişmesi ... 63

3.1.2. Çocuklarda Sözdiziminin Gelişmesi ... 65

3.1.3. Çocuklarda Anlambilimin Gelişmesi ... 66

3.1.4. Çocuklarda Sesbiliminin Gelişimi ... 67

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM KRİTİK DÖNEM 4.1. DİL EDİNİMNDE KRİTİK DÖNEM ... 69 SONUÇ ... 73 KAYNAKÇA ... 78 EKLER ... 82

(10)

VI

KISALTMALAR

cm. santimetre

DEA Dil Edinim Aygıtı

ED Evrensel Dilbilgisi

KDH Kritik Dönem Hipotezi

kg. kilogram

s. Sayfa

TDK Türk Dil Kurumu

(11)

VII

TABLOLAR LİSTESİ

Tablo 1: Skinner ve Chomsky’nin görüşlerinin farklılıkları ... 20

Tablo 2: İşlevlerin Gelişimi ... 43

Tablo 3: Yakınsal Gelişim Alanı ... 49

Tablo 4: Vygotsky ve Piaget’in Görüşleri ... 51

(12)

VIII

ŞEKİLLER LİSTESİ

Şekil 1: Beynin Nesneleri Edinmesi ... 22

Şekil 2:Bilgilerin İlişkilendirilmesi ... 23

Şekil 3: Uyum Sağlama Süreci ... 26

Şekil 4: Nesne Sürekliliği ... 29

Şekil 5: Ayıcığıyla Oynayan Kız Çocuğu ... 31

Şekil 6: Piaget’nin Dönemlerinin Kürtçe Kısa Anlatımı ... 35

Şekil 7: Sosyal Etkileşim ... 38

Şekil 8: Eğitici Oyunla Edinim ... 40

Şekil 9: Oyuncakla Benmerkezci Konuşma ... 45

Şekil 10: Daha Bilgili Diğeri ... 47

(13)

1

GİRİŞ

Çocuklar nasıl bu kadar erken dil edinirler? Bu bizim için bir mucize gibi gözüken çocukların nasıl dil edindikleri konusunu anlamamız için sayısız araştırma ve gözlemler yapılmıştır. Bazı dil bilimciler çocukları izole etmiş ve toplum içerisinde olmadıkları zaman konuşup konuşamayacaklarını görmek için çocukları gözlemlemişlerdir. Bazıları da çocukları izole etmeyip ve onları toplumun kendi içinde gözlemlemişlerdir bunun sonucunda görüş ve düşüncelerini bizlere sunmuşlardır. “En aşikar olan şey şudur ki çocuklar 2-5 yaşları arasında dilin karmaşık bir düzenini geliştiriyorlar.”1 Dört yaşındaki bir çocuk zor cümleleri

kavrayabilir, oluşturabilir ve konuşabilir.

Dört ve beş yaşlarındaki çocuklar nasıl bu kadar kısa bir zamanda böyle iyi konuşabilirler? Çocuklar nasıl dil edinirler? Bu dil edinim süreci ne zaman başlar? Dil edinimi kendi içerisinde neleri barındırır? Çocuk nasıl bu kadar hızlı dil edinir? Dil edinimi hakkındaki görüş ve teoriler nelerdir? Ünlü psikolog ve dil bilimciler dil edinimi hakkında ne düşünmektedirler? Dil edinimi zor mu yoksa basit midir? Dil edinim aşamaları nelerdir? Dünyadaki bütün çocuklar bir dili edindiklerinde aynı süreçten mi geçerler? Dil edinimi için yaş önemli midir değil midir? Çocuklar dil edindiklerinde ne tür hatalar yaparlar? Çocuklar ana dillerinin dil bilgisini nasıl edinirler? Bu sorular dil bilimde yıllardır önemli bir yer tutmaktadır. Dil bilimciler bu soruların cevaplarını bulmak için derin araştırmalar yapmışlardır. Biz de bu çalışmada bu soruların cevaplarını vereceğiz ve dil edinimi hakkında bu çalışmanın okuyucularına önemli bilgiler sunacağız.

1 Ray Jackandoff, Patterns in Mind Language and Human Nature,Basicbooks, Amerika Birleşik

(14)

2

İlk dil edinimi Skinner, Piaget, Vygotsky ve Chomsky gibi dil bilimciler için tartışmalı bir konudur. Bu yüzden sayısız hipotez ve analizler yapılmıştır. Ancak çocukların nasıl edindikleri sorusu halen tartışma konusudur ve dil bilimciler arasında bu konu hakkında günümüzde de araştırma ve tartışmalar devam etmektedir. Bu çalışmada bir sistem içerisinde ilk dil ediniminden bahsedilecektir. Skinner, Piaget, Vygotsky ve Chomsky gibi psikolog ve dil bilimciler dil edinimi hakkında ne düşünüyorlar? Onlara göre çocuklar bir dili nasıl ediniyorlar? Dil bilimci ve psikologlar için dil ediniminde en önemli unsurlar nelerdir? İlk dil ediniminin gelişimi nasıldır ve bu evrensel midir değil midir? Kritik dönemin önemi ilk dil ediniminde nedir? Çalışmada bu soruların cevapları ve Skinner, Piaget, Vygotsky ve Chomsky’nin dil edinimi hakkındaki fikir ve görüşlerine yer verilecektir. Çocuklar İngilizce ve Kürtçede ne tür hatalar yapıyorlar? Çevrenin ve etkileşimin dil edinimindeki etkisi nedir? Bilişsel gelişim ve dilin ilişkisi nasıldır? Bilişsel gelişim dil üzerinde etkili midir değil midir? Çevremizdeki yetişkinler dilin gelişimi üzerinde nasıl bir etkiye sahipler? Çalışma iyi anlaşılsın diye alt bölümlere ayrılacaktır. Dil ediniminin özellikleri değerlendirilip bazen Kürtçe diğer dillerle karşılaştırılacak ve diğer dillerden örnekler verilecektir. Çocuklar yetişkinler ile konuştuklarında yaptıkları hatalar analiz edilecektir. Kürtçede en fazla hata büküm üzerine olduğu anlaşılmıştır. Küçük çocuklar dil edinim sürecinin başında birinci tekil şahıs olan “Ez” (Ben) zamirini öğrenirler ve eğer geçmiş zamanda bükümlü bir cümle oluşturduklarında “Min” (beni, bana) yerine yine “Ez” kullanırlar. Örnek olarak “Ez kirim”. En çok karşılaşılan hata buydu. Diğer bir hata ise birinci tekil şahıs eki olan “im” ve “me”nin karıştırılmasıydı. Çocuklar önce birinci tekil şahıs eki olan “im”ı daha sonra da “me”yi edinirler, ancak o zamana kadar “im” ekini kullanırlar. Örnek olarak; “Ez birçî yim”. İngilizce’de de çocuk genellikle Kürtçe’deki gibi geçmiş zamandaki cümleler üzerine hatalar yaparlar. Düzenli ve düzensiz fiilleri karıştırırlar. Örnek olarak “I went to shopping” söylemek yerine “I goed to shopping” derler.

Tez hazırlanırken çocukların konuşmaları dinlenilmiştir ve çevre ile etkileşimleri gözlemlenilmiştir. Çocukların diyaloglarına müdahale edilmemiştir ve hata yapılmışsa da bu hatalar tezin bölümlerinde irdelenecektir. Çocuklar seçilirken

(15)

3

özellikle seçilmemiştir ve raslantısal olmasına dikkat edilmiştir. Gözlemlenen çocukların yaş aralıkları sıfırdan başlamaktadır ve ergenlik dönemine kadar uzamaktadır. Etkileşim içerisindeyken veya oyun esnasındaki konuşmalar yazılı olarak derhal kayda geçirilmiştir. Kayda geçirilen konuşmalar çalışmaya aktarılırken düzeltilmeden yazılmıştır. Düzeltme yapılmamasının sebebi ise çocuk dilinin farklılığını okuyuculara göstermek ve objektifliği sağlamak amacıyla var olanı aynen aktarmaktır. Fotoğrafları çekilen ve konuşmaları kaydedilen çocukların ailelerinden gerekli izinler alınmış olunup bunlar çalışmaya nakledilmiştir.

Bu çalışma Kürt dili bölümünde okuyan öğrenciler ve Kürtçe ile ilgilenen insanlar için faydalı olacaktır. Çalışma aynı zamanda eğitim bilimleri açısından da önemli olacaktır zira Kürtçe öğretmenliği okuyan öğrenciler eğitim bilimleri derslerini görmektedirler ve ilk dil edinimi üzerine Kürtçe çalışmalar çok azdır ve bu sebepten ötürü çalışma, bu bölümün öğrencilerine fayda sağlayacaktır. Bu tezi okuyan öğrenciler, ebeveynler vs. artık çocukların neden hata yaptıklarını anlayacaklardır ve bu hataları normal karşılayacaklardır. Ve aynı zamanda dil ediniminin sabır gerektirdiğini kavrayacaklardır.

Bu çalışmada kullanılan terminolojiler için tez terminoloji sözlükçesi eklenmiştir. Dil ediniminin terimleri Kürtçe yazılmıştır ve İngilizce-Türkçe karşılıkları beraberinde verilmiştir. Bu terimler, bu çalışmanın yazarı tarafından gerekli araştırmalar yapılıp Türkçe, Kürtçe ve İngilizce sözlüklere bakılıp Kürtçenin dilbilgisi ve kelime yapısına uygun bir şekilde çevrilmiştir. Terimler Kürtçeye çevrilirken Salah Saadallah’ın yazdığı sözlükten2 ve TDk’nin resmi sitesinden3

istifade edilmiştir.

İlk olarak birinci bölümde dilbilimci ve psikologların görüşlerine yer verilecektir. Dilbilimci ve psikologların teorileri karşılaştırılmıştır. Daha sonra ikinci bölümde de dil ediniminin aşamalarından bahsedilmiştir ve bu aşamalar hakkında bilgiler verilmiştir. Bu aşamalarda çocukların ne konuşabildikleri ve kaç yaşında olduklarının bilgileri verilmiştir. Üçüncü bölümde dil ediniminin süreçlerinden bahsedilmiştir. Burada cümleleri nasıl oluşturdukları ve soruları nasıl sordukları

2 Saladin’s English-Kurdish Dictionary Ferhanga Înglîzî-Kurdî ya Selahedin, Avesta, İstanbul, 2000 3 http://sozluk.gov.tr/

(16)

4

hakkında bilgiler verilmiştir. Çocukların sözcük yapımı, cümle dizimi, anlam bilim ve ses biliminin gelişimi değerlendirildi. Dördüncü bölümde kritik dönemin öneminden bahsedeceğiz ve sonuç bölümünde de bu bilgileri toparlayıp bu çalışmanın okuyucularına sunacağız.

(17)

5

BİRİNCİ BÖLÜM

DİLBİLİMCİ VE PSİKOLOGLARIN DİL EDİNİMİNDEKİ

GÖRÜŞLERİ

1.1. SKİNNER’İN EDİMSEL KOŞULLAMASI

Burrhus Frederic Skinner (1904-1990) Amerika’lı bir psikolog ve dilbilimcidir. İlk dil ediniminin yorumlamasıyla ilgili çalışmaları, bu alandaki ilk çalışmalar olarak nitelendirilebilir. Skinner bir davranışçıdır ve davranışçı kuramının öncülerindendir. John Watson davranışçı kuramın kurucularındandır. Ancak Skinner Watson’ın bu davranışçı teorisini geliştirmiş ve davranışçı kuramı dil edinim süreciyle bağdaşlaştırmıştır. Skinner dil edinimini çevresel bir etki süreci olarak tanımlamıştır.

Skinner’e göre bireyler dil edinimi için bir belleğe sahiptirler. Ancak bu bellek başta boştur ve gözlem yoluyla doldurulmaktadır. Skinner dil edinimini de bir şeyi öğrenmek gibi görür ve bu iki öğrenmenin de birbirinden farklı olmadığını dile getirmektedir. Davranışçı kurama göre çocuk, nasıl yeni bir şey öğreniyorsa, aynı şekilde dil de öğrenebilir. Dil edinimi o kadar karmaşık değildir ve çocuk bazı basit taklit, gözlem, çağrışım ve benzetme gibi tekniklerle bir dili edinebilirler.

Davranışçı kurama savunanlar, çocukların beynini boş levha (tabula rasa) 4 olarak görmektedirler. Bu boş levhanın doldurulması gerektiği görüşündüler. Bu levhaların doldurulması çevreyle ve çocuğun hareketlerinin sonucuyla mümkündür. Çocuk, etrafını gözlemleyip ve çevresinde gördüklerini taklit etme yoluna başvurmaktadır. Bazı çocuklar vardır ki yetişkinler bir şeyler söylediğinde,

4 Mehmet Özcan, Girdinin Tanımlanma ve Anlama Dönüşme Süreci. Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi,2011 sayı.21, 274-298. http://dergipark.org.tr/maeuefd/issue/19394/205956 erişim 07/11/2018

(18)

6

söylenenleri tekrar edip ve yetişkinleri taklit etmektedirler. Elif adındaki 4 yaşındaki bir çocuk annesi konuştuğunda, annesinin söylediklerini tekrarlıyordu. Şimdi bu konuşmaya bakacağız: (yapılan hareketler italik yazılmıştır)

Dê: Elif oyuncaqên (pêlîstikên) xwe top bike. Anne: Elif oyuncaklarını topla

Elif: Elif oyuncaqên xwe top bike. (serê xwe tîne dibe) Elif: Elif oyuncaklarını topla. (başını sallıyor)

Dê: Dibejime te oyuncaqên xwe top bike (tiliya xwe dihejîne) Anne: Sana oyuncaklarını topla dedim. (parmağını sallıyor) Elif: Oyuncaqên xwe top bike. (tiliya xwe dihejîne)

Elif: Oyuncaklarını topla. (parmağını sallıyor) Dê: Keçê texlîda min neke.

Anne: Kız benim taklidimi yapma. Elif: Texlîda min neke

Elif: Benim taklidimi yapma.5 …

Davranışçı kurama göre çocuk bir dili edindiğinde, benzetmeler (analoji) yapmaktadır. Öğrendikleri bir şeyi diğerine benzeterek cümleler oluşturmaktadırlar. Yalnız bazen yanlış benzetmeler yapmaktadırlar ve bunu aşırı genellemektedirler.6

İngilizcede çocuk önce düzenli fiilleri edinirler, daha sonra dil becerileri geliştiğinde ise düzensiz fiilleri edinirler7. Çocuklar önce geçmiş zamanda bir şeyler

5 14/07/2018 tarihinde bu konuşma kayda alınmıştır.

6 https://openaccess.leidenuniv.nl/bitstream/handle/1887/15550/06.pdf?sequence=12

erişim12/11/2018

(19)

7

söylediklerinde fiilin “-ed” sonekini aldığını öğrenirler. Örnek olarak; “visit-visited”, “watch-watched”. Ancak düzensiz bir fiil kullandıklarında, düzensiz fiili de düzenli fiillere benzetiyorlar. Kürtçede de gözlemlenen çocuklarda şunu gördük, çocuklar önce birinci tekil şahıs eki olan “im” ekini edinmektedirler. Daha sonra ise yine birinci tekil şahıs eki olan “me” ekini edinmektedirler. Ve “im” ekini cümlelerde “me” ekine benzetmektedirler. Örnek olarak; “Ez xweşik im”, “Ez diçim”. Fakat birinci tekil şahıs eki olan “me” kullanmaları gerektiğinde ise “me”yi “im”e benzetmektedirler. Örnek olarak; “Ez vê de yim”, “Ez birçî yim”.

Skinner dil edinimi alanındaki çalışmalarında ödül kavramına çok önem vermiştir. Çocuk bir kelime, cümle veya bir ses oluşturduklarında ve eğer çocuk bunun sonucunda motive edilirse ya da ödüllendirilirse, edinim meydana gelir. Ödül ve motive bu teoride çok önemlidir. “Edimsel koşullamada, bir eylemin kazanılması ve daha fazla yapılması, tamamlanması üzerine yaşanan sonuçlara bağlıdır. Bu öğrenme türüne “edimsel" denir çünkü davranış çevre üzerinde etkilidir; davranışsaldır çünkü davranış ödül üretmede etkilidir.”8 Bu teoride edim ve edimin

sonucu esas unsurlardır. Skinner bu görüşüne “edimsel koşullama” demiştir.

1.1.1. Edimsel Koşullama

Skinner edimsel koşullamanın kurucusu olarak kabul ediliyor. “Bu kuram davranışlar sayesinde dilin keşfi olarak tanımlanabilir. Şöyle ki bebek belli davranışları sergileyerek istendik sonuca ulaştığında dilin bu işlevini öğrenmiş olur. Zira belli davranışlar bebeklik döneminde dili öğrenmeyle eşdeğer anlam taşır. Bebeğin kendini istendik sonuca götüren davranışları keşfederek sesleri tekrar etmesi sonucunu doğurur.”9 Bu ekole göre, bir hareketin sonucu eğer iyiyse, bu hareket

çocuk tarafından tekrar edilir, ancak, hareketin sonucu iyi değilse, bu hareketin tekrarı çocuk tarafından azalır ya da bir daha bu hareket meydana getirilmez.

8David S. Touretzky, Lisa M. Saksida, Operant Conditioning in Skinnerbots, The Mit Press, 1997,

s. 1 https://www.ri.cmu.edu/pub_files/pub2/touretzky_dave_1997_1/touretzky_dave_1997_1.pdf erişim 13/11/2018

9 Prof. Dr. Hanife Nalan Genç, “Emile’i Anadil Edinim ve Yabancı Dil Öğrenim Kuramları

Açısından Okumak”, Dil ve Edebiyat Eğitimi Dergisi,

https://www.researchgate.net/profile/Hanife_Genc2/publication/325335160_Emile'i_Anadil_Edini m_ve_Yabanci_Dil_Ogrenim_Kuramlari_Acisindan_Okumak/links/5b06838aaca2725783d8baab/ Emilei-Anadil-Edinim-ve-Yabanci-Dil-Oegrenim-Kuramlari-Acisindan-Okumak.pdf, erişim 03/01/2019, s. 60

(20)

8

“Ev kurallarının konulması ve çocuğu tehlikelerden korumak amacıyla geliştirilen kimi davranış modelleri de dil ediniminde birer pekiştireç işlevi üstlenebilirler. Örneğin yanan bir fırına yaklaşan çocuğu uyaran anne bu tepki ile sıcak sözcüğünün anlamını kavratmış olur. Annenin geri bildirimiyle çocuk sıcak kavramını yaşayarak öğrenir ve uygun koşullar belirdiğinde bu sözcüğü anlambilimsel düzlemde içselleştirerek kullanır. Çocuğun morfolojik düzlemde anadilindeki temel ses birimlerini kavraması bu şekilde gerçekleşir. Davranışçı kurama göre dilin öğrenilmesinin diğer davranışların öğrenilmesinden farklı bir yanı yoktur.”10 Edimsel koşulmada çocuk kendi isteğiyle edimleri gerçekleştirir yani

edimler zoraki değildir. Başlangıçta, çocuğun ses, kelime ve cümleleri pekiştirilir ve sonradan da bu pekiştirilen davranışlar çocuğun edimleri haline gelmektedir ve bundan sonra çocuklar, bu edimleri kendi gönül rızasıyla yapmaktadırlar. Çocuğun pekiştireçlerle edindiği sözcükleri cümleleri sürekli hale gelmektedir.

“Davranışçı teorinin ana ilkesi, insan davranışlarının gözlemlenebilir uyaran-tepki etkileşimi ve aralarındaki ilşkinin analizine dayanır.”11 Yani çocuk bir davranış

gerçekleştirir ve bu davranışın sonuçları olmalıdır. Skinner bu uyaran-tepki unsurunu edimsel koşullamada geliştirmiştir ve tüm öğrenmelerin pekiştirme ve ödülle meydana geleceğini söylemektedir. Uyaran ve tepki beraber çalışmakta ve bu uyaran-tepki dil ediniminde önemli bir yer tutmaktadır.

Çocuk her ne zaman ekmek gördüğünde yetişkinlerin buna “ekmek” dediğini görmektedir.

 Koşulsuz uyaran: “ekmek”

 Koşulsuz tepki: Çocuk ekmek yenilir mi? İçilir mi? Ya da ekmekle oynanır mı? Vs.

Koşullamadan sonra:

 Koşullu uyaran: “Ekmek” kelimesi

10 Prof. Dr. Hanife Nalan Genç, Emile’i Anadil Edinim ve Yabancı Dil Öğrenim Kuramları

Açısından Okumak, s. 61

11Doç. Dr. Mehmet Demirezen, Behaviorist Theory and Language Learning, Hacettepe

(21)

9  Koşullu tepki: Çocuk ekmeği yer.

Yani edimsel koşullamada çocuğun, uyaranlar tarafından koşullanması gerekir. Başlangıçta çocuk “ekmek” kelimesini bilmemektedir. Çocuk koşullandıktan sonra ekmeğin yenen bir şey olduğunu öğrenmektedir. Bu sefer de ekmek yemek bir tepki haline gelmektedir. Çocuk bu kelimeleri edindiğinde motive edilip pekiştirilse, çocuklar bir dili edinebilirler.

Edimsel koşullamanın diğer önemli unsuru ise olumlu ve olumsuz pekiştireçlerdir. Edimsel koşullamada pekiştirme bir süreç gibidir ve bu süreç çocuğun ediminin kuvvetlenmesine neden olur ve bu yüzden de edimin tekrarlanması daha mümkün hale gelmektedir.

Edimsel koşullamada amaç, çocuk ne edindiyse, edindiklerini alışkanlık haline getirmektir. Bu da pekiştirme süreciyle meydana geliyor. İki çeşit pekiştireç vardır; olumlu pekiştireç ve olumsuz pekiştireç12.

1.1.1.1. Olumlu Pekiştireç

Olumlu pekiştireç, eğer çocuk davranışının sonucunda bir ödül görürse, bu ödül çocuğun davranışının daha da kuvvetlenmesini sağlar ve bu da çocuğun davranışını yinelemesine sebep olur. Çocuk olumlu pekiştireç sayesinde dil edinimine başlar. Çocuklar babıldama döneminde ünlü ve ünsüzleri beraber içeren sesler çıkarırlar, anne babalar da onları ödüllendirmek isterler. Bu ödül bir gülümseme veya çıkarılan seslere dikkat kesilmesi olabilir. Ve bunun neticesinde çocuk motive olur ve babıldamasını daha fazla sergiler. Davranışçı kurama göre eğer ebeveynler çocuğun dilsel davranışlarını bir şekle koymazlarsa, bebeklerin babıldamaları konuşma evresine asla ulaşamaz.

Belli bir süre sonra ebeveynler eskisi gibi bebeğin bütün babıldamalarına dikkatlerini vermezler. Bebek de bazı babıldamalarının dikkat çektiğini bazılarının ise çekmediğini görür ve anlar. Bebek de dikkat çekilen babıldamalrını tekrar etmeye

12Alan Baron, Mark Galizio, “Positive and Negative Reinforcement:Should The Distinction Be

Preserved?”,The Behaviour Analyst, 2005,

https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC2755378/pdf/behavan00002-0003.pdf erişim 18/12/2018 , s,85

(22)

10

dikkat çekilmeyenleri ise kullanmamaya başlar. Örnek verecek olursak, bebek babıldarken, “babababa” sesini çıkarırlar. Ebeveynler de çocuğun babasına seslendiklerini düşünürler ve ebeveynler de bu durumdan hoşnut olurlar akabinde ise çocukla ilgilenmeye başlarlar. Yine aynı şekilde bebek “mamama” sesini çıkardığında ebeveynler sanki çocuğun bir şey istediğini ya da annesine seslendiğini düşünürler. İngilizcede “mama” kelimesi “anne” sözcüğü gibi kabul edilir. Türkçe ve Kürtçede ise “ekmek-su” gibi kabul edilir. Ebeveynler de bu babıldamaların kendilerine yapıldığını veya bir istek olduğunu düşünüp çocuğu ödüllendirdiklerinde, çocuk motive olup, bu babıldamaları diğerlerinden ayırıp yinelemek ister.

Çocuk bir kelime ya da bir cümleyi doğru kullandığında ve bu doğru kullandığı sözcük veya cümlesinin iletişim için önemli olduğunu görürse, o kelime ve cümleleri kullanmaya devam ederler. Ancak bu devamlılık ebeveynlerin ya da diğer bireylerin çocuğu olumlu pekiştirdiklerinde yerine gelir. Örnek olarak Nupelda adındaki bir çocuk ve annesi arasındaki diyaloga bakalım: ( hareketler italik yazılmıştır)

Nûpelda: Avê nîşan dide.

Nupelda : suyu gösterir

Dê: Tu çi dixwazî?

Anne: Ne istiyorsun?

Nûpelda: Dîsa avê nîşan dide û dengên ne watedar derdixe

Nupelda: Yine suyu gösterir ve anlamsız sesler çıkarır.

Dê : Bêje Nûpelda tu çi dixwazî? Anne: Söyle Nupelda ne istiyorsun

(23)

11 Nûpelda: Av, av

Nupelda: Su, su

Dê: Her bijî keça min. Ha ji te re av. Diya wê dema Nûpelda dibêje “av”

dikene û diçe av tîne dide keça xwe.

Anne: Aferin kızıma. Al sana su. (Annesi Nupelda “su” dediğinde

gülümsüyor ve kızına su getirip veriyor)13

Nupelda görüyor ki “su” dediğinde annesi gülüyor ve “aferin” diyor ve ardından su getirmeye gidip kendisine veriyor. Nupelda bu şekilde olumlu pekiştirilmişitir. Nupelda da kullandığı kelimenin iletişim için anlamlı olduğunu görüp ve bu kelimeyi kullanmaya devam etmektedir.

1.1.1.2. Olumsuz Pekiştireç

“Bir davranımın tekrarlanma olasılığını artıran her olay pekiştirmedir. Olumlu pekiştireç, bir davranımdan sonra geldiğinde, bu davranımın olasılığını artıran bir uyarandır; yiyecek ve su olumlu pekiştireçlerdir. Olumsuz pekiştireç, bir davranımı takiben ortadan kaldırıldığında, bu davranımın olasılığını artıran bir uyarandır. Elektrik şoku ya da acı verecek derecede gürültü, arzu edilen davranım yapıldığında durdurulabiliyorsa, birer olumsuz pekiştireç olarak kullanılabilir.”14

Çocuk, yanlış bir ses, kelime veya cümle oluşturduğunda, o zaman da olumsuz pekiştirilirse, çocuk bunları artık kullanmaz ya da kullanımını azaltır. Çocuk, olumsuz pekiştireçte ebeveyn tarafından olumlu pekiştireçteki gibi bir ödüllendirme sistemiyle karşılaşmaz.

“Olumsuz pekiştireç ile ilgili uzlaşmaya varılan temel ortak noktalar şunlardır:

13 07/03/2018 tarihinde bu konuşma kayda alınmıştır.

14 Öğr. Grv. Mehmet Yapıcı, “Öğrenme-Öğretme Sürecinde Olumsuz Pekiştireç” Uluslararası İnsan

Bilimleri Dergisi, 2004, https://www.j-humansciences.com/ojs/index.php/IJHS/article/view/97/96

(24)

12 -Olumsuz pekiştireç ceza değildir.

-Olumsuz pekiştireç olumlu davranışı ortaya çıkarmak için kullanılır. -Olumsuz pekiştireç geri çekildiğinde olumlu davranış ortaya çıkar. -Olumsuz pekiştireç geri çekilmediğinde cezaya dönüşür.”15

Olumsuz pekiştireç de çocuğun davranışını kuvvetlendirir. Bunun sebebi ise ödüllendirilmeyen davranışın kendini yinelememesi ve ortadan kalkmasıdır. Çocuk, yanlış bir kelime kullandığında, anne babalar onları ödüllendirmezler, ancak doğru bir şey söylediklerinde ise ödüllendirirler. Çocuk da doğru konuşmalarda ödülün olduğunu anlar ve bununla beraber doğru kelime, cümle ve konuşmalar yapayım der. Örnek olarak beş yaşındaki Hasan ile annesi arasındaki diyaloga bakalım: ( hareketler italik yazılmıştır)

Dê : Hesennn! ( bang li kurê xwe dike) Anne: Hasannn! (oğluna sesleniyor) Hesen: Çi?

Hasan: Ne?

Dê : Nebêje “çi”. Çi eyb e. Bêje “libê” Anne: “Ne” deme. Ne ayıptır. “Efendim” de Hesen : Çi?

Hasan: Ne?

Dê: Heta tu nebêjî “libê” tu nikarî herî dûkanê.

Anne: “Efendim” demeyene kadar bakkala gidemezsin Hesen: (piçek disekîne)

(25)

13 Hasan: (biraz duraksıyor)

Dê: Temam tu naçî dûkanê

Anne: Tamam gitmiyorsun bakkala.16

Bu örnekte görüldüğü gibi Hasan başta “efendim” demek istemiyor. Hasan biraz inatçı bir çocuktur. Annesiyle inatlaşıyor ve “efendim” yerine “ne” demeyi tercih ediyor. Annesi de bunun sonucunda ona para vermiyor ve onu bakkala göndermiyor. Hasan’ın konuşması olumsuz pekiştireçle durdurulmuştur. Davranışçı kurama göre, bu şekilde di ediniminde olumsuz pekiştireçlerle, çocuk neyi edinip neyi edinmemesi gerektiğini biliyor. Hasan bundan sonra daha az “ne?” diyecektir ya da hiç demeyecektir. Çünkü Hasan olumsuz pekiştireçler yüzünden amacına ulaşamamıştır.

Sabahat ve 7 yaşındaki yeğeni Sarya arasında geçen diğer bir diyaloga bakalım: (hareketler italik yazılmıştır)

Sarya: Metê av bide. Sarya: Hala su ver Sabahat: Reca bike. Sabahat: Rica et

Sarya: Metê hadê av bide Sarya: Hadi hala su ver

Sabahat: Heke tu reca nekî ez av nadim te.

Sabahat: Eğer rica etmezsen sana su vermeyeceğim Sarya: Metê tu dikarî av bidî min?

Sarya: Hala bana su verebilir misin? 16 28/06/2018 tarihinde bu konuşma kayda alınmıştır.

(26)

14

Sabahat: Temam ha ji te re av. ( av ji sarince derdixe û didiyê) Sabahat: Tamam al sana su. ( buzdolabından suyu çıkarıp veriyor)17

Bu diyaloga göre Sarya su istemektedir, ancak kibar bir dil kullanmayıp emir cümlesiyle istemektedir. Sabahat da isteğini kibar bir şekilde söylemesini istemektedir. En sonunda ise, Sarya Hasan gibi yapmadı ve isteğini kibar bir dille söyledi ve neticesinde isteği yerine geldi.

Bu her iki örnekte görülmektedir ki, çocuklar yanlış konuşmalarından ötürü ödüllendirilmemişlerdir. Davranışlarının sonucunda eğer ödül yoksa onlar da ne yapacaklarını ve diyeceklerini anlar. Hasan gördü ki “efendim” demediği için bakkala gidemedi. Hasan’ın davranışı olumsuz pekiştireçle olumlu bir davranış sergilemesi için kuvvetlendirilmiştir. Sarya da eğer baştaki tutumunu sergileseydi olumsuz bir pekiştireçle karşı karşıya kalacaktı ama yanlış cümlesini düzeltip doğru olanını kullanınca amacına ulaşmıştır.

Olumsuz pekiştireç ceza ile karıştırılmamalıdır. Olumsuz pekiştireçte ceza yoktur sadece çocuğun amacına ulaşması için sergilediği davranışların neticesinde aldığı bir ödül veya motivasyon yoktur.

(27)

15

1.2. CHOMSKY’NİN DOĞUŞTANLIK HİPOTEZİ

Noam Chomsky, yirminci yüzyılın ortalarında dil edinimi hakkındaki doğuştanlık teorisini bizlere sundu. Skinner’ın yazdığı “Verbal Behavior” adlı dil edinimiyle ilgili çalışmaya karşı gelip “A Review Of B. F. Skinner’s Verbal Behavior”18 adlı yazısını 1967’de kaleme alıp Skinner’a neden karşı geldiğini bizlere

sundu ve dil edinimiyle ilgili görüşlerini bu çalışmasında sergiledi. Skinner’a göre dil edinimi için ödül, ceza ve teşvik olmalıdır. Çocuklar, taklit yoluyla bir dili öğrenebilirler. Yani, bir çocuk konuştuğu zaman, eğer yanlış yaptığında onu cezalandırırsak ya da düzgün konuştuğunda onu teşvik edersek, çocuk o zaman bir dili iyi ve tam anlamıyla edinir. Ancak Chomsky Skinner’ın bu görüşüne karşı geldi ve dil ediniminin sadece toplumla ve toplum içinde gerçekleşemeyeceğini belirtip bunun doğuştan ve evrensel bir unsur olduğunu çalışmalarında yazdı. Çocuklar kendileri dilin sistemini çok fazla veri gerektirmeden keşfederler. Chomsky’e göre dil edinimi için ödül veya cezaya gerek yoktur çünkü dil öğretilemez. Tam tersine dil edinimi doğuştandır ve kendiliğinden edinilmesi gerekir ve bu tür ödül, ceza taklit gibi şeylerin etkisi çok azdır. Chomsky’e göre çocuk taklit yoluyla bir dili edinseydi, aşağıdaki örnekteki gibi hatalar yapmazdı:

Çocuk: Yadê ez birçî yim. Anne: Ez birçî me? Çocuk: Erê ez birçî yim. Anne: Tu dibêjî ez birçî me? Çocuk: Erê ez birçî yim.1920

Bu örnekte görülmektedir ki çocuk her ne kadar annesinin sorularını cevaplıyorsa da, annesi her ne kadar çocuğun söylediklerini düzeltip yeniden söylese de, çocuk aynı hatayı yine yapmaktadır. Kürtçede birinci tekil şahıs eki olan “me” ile

18 Noam Chomsky, A Review Of B. F. Skinner’s Verbal Behaviour, Readings in the Psychology of

Language, 1967

19 Bu örnek cümlelerin dilbilgisi açısından Türkçe karşılığı bulunmadığından Türkçeye

çevrilememiştir.

(28)

16

“im” eklerini karıştırmaktadır. İngilizcede düzenli ve düzensiz fiillerinin çocuk dilindeki kullanımıyla ilgili bir örnek daha verebiliriz: (parantez içerisinde açıklamalar italik verilmiştir)

Anne: What did you drink today? Anne: Ne içtin bugün?

Çocuk: Me drinked milk. (–ed sonekini yanlış kullanmıştır. “drinked” yerine

“drank” kullanması gerekiyordu. Ve birinci tekil şahıs eki olan “I” yerine “me” kullanmıştır.)

Anne: You drank milk? Anne: Süt mü içtin?

Çocuk: Yeah drinked milk. (düzeltmeyi anlıyor ama yine de “drinked” diyor) Anne: Who do you want to go with to fair?

Anne: Kiminle beraber lunaparka gitmek istersin?

Çocuk: Me want with Sarah and Helen. ( birinci tekil şahıs ekini halen yanlış

kullanıyor)

Bu İngilizce örnekte de görüyoruz ki Chomsky’nin dediği gibi hangi dilde de olsa çocuklar dilbilgisel hatalar yaparlar ve Skinner’ın dediği gibi taklit işe yaramamıştır. Eğer yaramış olsaydı çocuk “Ez birçî yim” ya da “ I drinked milk” demeyecekti. Ebeveynlerini taklit edeceklerdi ve tüm konuşmaları doğru olacaktı.

Chomsky, çocukların dil edinimi için kalıtımsal bir beceri ile dünyaya geldiklerini iddia etmektedir. Chomsky’e göre, çocuk sadece girdilerle bir dili edinseydi, çocukların beyninde sayısız kelime olurdu, ancak onları dilbilgisel bir şekilde ya da bir cümle olarak ortaya çıkaramazdı. “Doğuştanlık teorisi, Noam Chomsky tarafından sunulan ve çocukların dilbilgisinin temel ilkeleri bilgisiyle doğdukları hipotezidir. Chomsky, teorisiyle, bu doğuştan gelen bilginin, sürecin karmaşıklığına rağmen, çocukların ana dillerini çaba harcamadan ve sistematik

(29)

17

olarak edinmelerine yardımcı olduğunu iddia eder. Dil edinmek bir çocuğun olgunlaşma döneminin en zor süreci olabilir. Ancak çocuklar ne kadar bilgi edindiklerini ve işlediklerini bilmiyorlar.”21

“Dilbilgisi, insanların hem bilindik hem de yeni ifadeler oluşturmalarına ve yorumlamalarına izin veren zihinsel bir sistemdir (O’Grady et al.,2011). Bir çocuk on sekiz ay olduktan sonra kendi dilinde bir dilbilgisi ortaya çıkmaya başlar. Bu olduğu zaman, çocuk, dilbilgisi kurallarının ve sözdizimsel yapının çoğunu bir yardım almadan, çevrelerinde maruz kaldıkları dilden hızlı bir şekilde edinirler. Tüm normal çocuklar ana dillerinde uzmandır ve çoğu çocuk beş yaşında yetişkin dili dilbilgisine sahiptir. Çocukların bu dili edinmek için dile maruz bırakılmaları gerektiği kesindir, ancak dilleri sadece taklit ederek veya düzeltmelerden öğrenemezler.”22 Chomsky’e göre bir dili edinmek için etraftan o dile maruz

kalınması gerektiği doğrudur ancak bunun Skinnner’ın iddia ettiği gibi sadece taklit, pekiştireç ve motivasyon gibi unsurlarla meydana gelmesi mümkün değildir.

Chomsky, çocukların dil edinimi için beyinlerinde kalıtımsal bir organla dünyaya geldiklerini iddia etmektedir. Chomsky bu dilbilgisel biliş için “Evrensel

Dilbilgisi” ifadesini kullanmaktadır. Bu evrensel dilbilgisiyle çocuklar kendi

anadilinin dilbilgisini edinirler. “Bilindiği gibi, Chomsky’nin hipotezi beynin, bir şekilde doğuştan gelen bir Evrensel Dilbilgisi (ED) (Universal Grammar) “içerdiği” ve aynı zamanda herhangi bir çocuğun hayatının ilk üç ya da beş yaşında bir dil edinmesini mümkün kılan bir Dil Edinme Aygıtı (DEA) (Language Acquisition Device) olarak da çalıştığını iddia etmektedir.”23

Chomsky’e göre çocuklar dilbilgisinin temel kural ve ilkeleriyle dünyaya gelirler ve bu da dil edinimin her ne kadar karmaşık olsa da edinilmesini sağlar. Doğuştan olan Evrensel Dilbilgisi sayesinde bir dilin kendine özgü üretken dilbilgisi (Generative Grammar) edinilir.

21 Bryndís Samúelsdóttir, The Innateness Hypothesis, Háskóli Íslands Hugvísindasviğ, 2015, s.

Abstract

22 Samúelsdóttir , The Innateness Hypothesis, s. 3

23 Edoardo Lombardı Vallaurı, The relation between mind and language:The Innateness Hypothesis

(30)

18

“ Üretken dilbilgisi çıktısının tümü (ve sadece) bir dilin yani ürettiği dilin cümleleri olan, kesin olarak formüle edilmiş bir kurallar kümesidir.”24 “Belirli bir

dilin üretken dilbilgisi (burada “üretken” “belirgin”den başka bir şey ifade etmez), bu dilin ifadelerinin şekli ve anlamı ile ilgilenen bir teoridir.”25

Üretken Dilbilgisi, bireyin bir dil bildiğinde o dilde neler bildiğini bize gösterir. Chomsky’e göre kişi kendi anadilinin Üretken Dilbilgisini tamamiyle kavradığında, bu, o kişinin kendi dilini artık iyi ve akıcı bir şekilde bildiği anlamına gelmektedir. Bu yüzden de ED yardımıyla, bir dilin kalıtımsal ÜDsi edinilmektedir. Bu iki dilbilgisi daha sonra dilin dilbilgisi bilgisini oluşturmakta ve bu bilgi kendiliğinden çocuğun beyninde gerçekleşmektedir. Çocukların beyni sanki dil edinimi için programlanmıştır ve Chomsky bunun için “dil yetisi” ya da “dil edinme

aygıtı” ifadelerini kullanmaktadır. Yani dil edinimi bir yetidir ve bütün çocuklar bu

yetiye sahiptir ve bu yeti doğuştandır. Düşük zeka seviyesine sahip çocuklar da dil öğrenme doğuştan olduğundan, bu dil yetisi sayesinde bir dili edinebilmektedirler.

Chomsky, bir çocuğun on sekiz ayından sonra, çocuğun anadilinin dilbilgisinin ortaya çıkmaya başladığını söylemektedir. Çocuklar artık konuşmaya başladığında, kendiliğinden o dilin dilbilgisi ilkelerini ve kurallarını yardımsız edinirler. Evrensel olan bu süreçten tüm çocuklar geçmektedirler. Ve beş yaşına ulaştıklarında, bir yetişkin gibi o dilin dilbilgisini bilirler ve konuşurlar. Bu süreç taklitlerle gerçekleşmez ve dil edinimi taklitlerle gerçekleşecek kadar basit değildir.

Doğuştanlık teorisini savunan dilbilimcilere göre, dil öyle bir şeydir ki öğretmeyle edinilmez. Eğer öğretmeyle edinilseydi, çocuklar bazen etraflarından hiç duymadıkları cümleleri kullanmaktadırlar, o zaman bu cümle nereden gelmiştir ve çocuk bu cümleleri nasıl oluşturmuştur soruları karşımıza çıkmaktadır. Eğer dil edinimi öğretmeyle gerçekleşseydi, çocukların kelime hazneleri ve cümle kurma kabiliyetleri ilerleyemezdi ve dilleri ne öğrenmişseler o seviyede kalırdı ve hep aynı şeyleri söylerlerdi, fakat çocuklar zaman geçtikçe yeni söylemler, düzenli cümleler oluşturmaktadırlar. Bunu yapmaları DEA sayesindedir çünkü çocukların beyni daha

24 The Editors of Encyclopedia Britannica, Encyclopedia Britannica,Encyclopia Britannica, inc,

2012, https://www.britannica.com/topic/generative-grammar erişim 30/11/2018

(31)

19

konuşmaya başlamadan bunun için programlanmıştır ve öğretilmeye ihtiyaçları yoktur. Öğretme ya da davranışçılara göre ödül ve ceza edinme sürecinde az derecede bir rol oynar.

1.3. SKİNNER VE CHOMSKY’NİN KARŞILAŞTIRILMASI

Bilindiği gibi Skinner dilbilimciler arasında dil edinimini açıklayanlar arasında öncü gibidir. Dil edinimi alanındaki çalışmaları ilk çalışmalardandır. Bazı dilbilimciler de onun gibi düşünüyordu ta ki Chomsky 1967’de Skinner’ın dil edinimi çalışmaları üzerine bir yazı yazana kadar. Chomsky’nin yazısı, edimsel koşullama için yazılmış bir cevap niteliğindeydi ve Chomsky, Skinner’ın dil edinimi üzerine olan görüşleri hakkında kendi düşüncelerini bizlere sundu. Bu cevap yazısı dilbilimci ve psikologlar arasında yayıldı ve onların dil edinimi hakkındaki görüşlerini değiştirdi. Bu iki dilbilimcinin teorilerini ayrıntılı bir şekilde anlattık. Burada ise Skinner ve Chomsky’nin görüşlerinin benzerlik ve farklılıklarından bahsedip karşılaştıracağız.

1.3.1. Skinner ve Chomsky Arasındaki Benzerlikler

Her ikisinin de konusu ilk dil edinimi üzerinedir.

 Her iki görüşte de çevreninin etkisi vardır, ancak Skinner biraz daha fazla etkileşime önem vermektedir. Chomsky ise dil edinimi için etkileşimi kabul etmekte ancak bunun yeterli olmadığını savunmaktadır.

(32)

20

1.3.2.Skinner ve Chomsky Arasındaki Farklılıklar

Tablo 1: Skinner ve Chomsky’nin görüşlerinin farklılıkları

Skinner

 Dil öğrenilir.

 Çocuk bir dili ve dilbilgisini pekiştirme yoluyla edinebilir.

 Dil edinimi gözlem yoluyla gerçekleşir. Çocuk gözlem yapıp ve onları taklit ettiğinde dil edinilecektir.

 Dil de matematik, müzik ya da başka bir sanat gibi öğretilebilir.

 Çocuk deneyimleriyle dil edinme sürecini ilerletir ve dili edinir.

Chomsky

 Dil öğrenilmez. Bu kalıtımsal ve evrenseldir.

 Çocuk bir dili ve dilbilgisini DEA yoluyla edinebilir.

 Dil edinimi taklit ve gözlemlerle gerçekleşmez. Çocuk dil edinimi için kalıtımsal bir yetiyle dünyaya gelir.

 Çocuk asla bir dili

öğretmenlerle ya da sadece çevreyle etkileşimle edinemez.

 Çocuk öğrenme mekanizmasıyla dil edinme sürecini ilerletir ve dil edinir.

(33)

21

1.4. PIAGET’İN BİLİŞSEL GELİŞİM KURAMI

Jean Piaget(1896-1980) İsviçreli psikolog ve dilbilimcidir. Çocukların psikolojisi, bilişsel gelişimi, zeka gelişimi ve bizim için en önemli olan dil gelişimleri üzerinde durmuştur ve çalışmalar yapmıştır. Diyebiliriz ki Piaget, çocuklar üzerinde bu kadar fazla çalışma yapan, çocukların düşünce ve görüşleri üzerinde duran ve önem veren ilk bilim insanıdır.

Çocuklar üzerindeki çalışmaları şu şekilde başlamıştır. “1920 yılında Paris’teyken, D.T. Simon ile birlikte Binet Laboratuarında çalışma olanağı elde etti. ( A. Binet ile D.T Simon ilk başarılı zeka testini hazırlamışlardır.) Piaget’nin oradaki görevi, belli İngiliz zeka testini Fransa’da standardize etmek üzere çalışmaktı. Bu mekanik ve yorucu iş, önceleri onu pek ilgilendirmemişti. Fakat bir süre sonra üç önemli durum ortaya çıktı. Bunlardan ilki şudur: Zeka testi yapılırken dikkat, verilen doğru cevaplar üstünde toplanırsa da Piaget aksine yanlış cevapları daha ilginç buldu. Aynı yaştaki çocukların, aynı yanlışları yaptıklarını keşfetti. Ayrıca, farklı yaşların yanlışları birbirinden farklı oluyordu. Sonuç olarak yaşça büyük çocukların, küçüklerden daha zeki olduklarını söylemek doğru olmayıp, küçüklerin düşünceleri nitelik bakımından diğerlerininkinden farklıdır, denilebilirdi.” 26 Bu çalışma

Piaget’nin çocuklar üzerinde çalışma yapmasına sebep oldu.

Bilişsel gelişimi teorisiyle bize bir çocuğun çevresini biliş yoluyla nasıl inşa ettiğini izah eden Piaget zekanın durağan bir özellik olmadığını belirtmiş ve bütün insanlarda yaşa göre değiştiğini iddia etmiştir. Ve bilişsel gelişimin olgunlaşma ve çevreyle etkileşimden kaynaklanan bir süreç olduğunu kabul etmiştir.

Piaget’ye göre, çocuklar belli bir biliş yapısıyla doğarlar ki bu biliş çok basit ve doğuştandır. Çocuklar daha sonra ne öğrenirlerse bu öğrendiklerini doğuştan gelen bu bilişte inşa ederler. Çocuğun dil edinmesi için bilgi ve olgunlaşmanın ikisinin de olması gerekiyor. Ancak çocuk sürekli olarak bir etkileşim içerisinde olmalıdır. Piaget, çocuk oynadığında ya da bir işle meşgul olduğunda, çevresiyle bir etkileşim içerisinde olursa, bu etkileşim, çocukların dil edinimi ve bilişsel gelişimi

(34)

22

üzerinde bir etkiye sahip olacağını kabul eder. Yani olgunlaşma olmazsa, dil edinimi gerçekleşemeyecektir. Öğrenme ve dil edinimi için çevre gereklidir.

Çocuk çevresiyle bir iletişim içerisinde bulunarak, dil edinimi için de bir altyapı oluşturmaktadır ve gün geçtikçe de iletişimini arttırmakta ve başka öğrendiklerini de bu altyapının üzerine kurmaktadır. Ve bazen öğrendiği şeyler, çocuğun altyapısını bozabilmekte ancak yeni şeyler öğrendikçe bu altyapıyı güçlenmektedir. Öğrendiği bilgileri de beyninde birbirleriyle birleştirmektedir.

Şekil 1: Beynin Nesneleri Edinmesi27

Piaget’nin teorisinde dil edinmede olgunlaşma ve çevre çok önemlidir. Çalışmalarında, çocukların dil ve düşüncelerinin yetişkinler gibi olamayacağını ve yetişkinler gibi düşünemeyeceklerini belirtmekte ve bunun sebebini de olgunlaşma evresine ulaşamadıklarından olduğunu iddia etmektedir. Dil edinimi için bedensel olgunlaşma yetersizdir aynı zamanda bilişsel olgunlaşmanın da gerçekleşmesi gereklidir. Eğer bir çocuk biliş açısından yeterli değilse dil edinimi gerçekleşemez. Her ne kadar çocuğun çevresi dil edinimi için uygun olsa da, beş yaşındaki bir çocukla akademik, siyasi ve bilimsel konuşmalar yapamayız çünkü çocuğun bilişsel

27https://www.themantic-education.com/ibpsych/2017/11/29/schema-theory-a-summary/ erişim

(35)

23

gelişimi henüz tamamlanamamıştır. Bu yüzden Piaget’nin kuramında olgunlaşma, çevre ve bilgi kesinlikle gereklidir.

Piaget’nin bilişsel gelişim kuramında üç ana ilke vardır. Bunlar; şema, uyum

süreci ve bilişsel gelişim dönemleri. 1.4.1.Şema

Şemalarımız bizim bildiklerimizdir. Bilgilerimizin hepsi beynimizde bölümler içinde düzenlenir. Bu bilgi bölümlerinde öğrendiklerimiz saklanmaktadır. İhtiyaç duyulduğunda bu bildiklerimizi çıkarıp kullanırız. Çocuk, öğrendiği her bilgiyi beynine atmakta ve bu bilgileri birbirleriyle ilişkilendirmektedir. Piaget bu, bilgilerin beyinde ilişkilendirilmesine şema demiştir. Kişi öğrendiği bilgilere ihtiyaç duyduğunda onları şemasından çıkarmaktadır.

Şekil 2:Bilgilerin İlişkilendirilmesi28

Çocuk şemalarını bebeklikten yetişkinliğe kadar geliştirir. Çocuk çevreyle etkileşim sayesinde dünyayı anlama şemalarını kurar. Piaget’e göre dil edinimi için

(36)

24

bilişsel gelişim, şemaların gelişmesine bağlıdır. Yani çocukların şeması ne kadar doluysa, dil edinimi ilerlemeleri de daha iyi olacaktır.

Çocuklar basit bir biliş yapısıyla dünyaya gelirler ve bu dünyadaki tüm çocuklarda vardır yani doğuştan ve evrenseldir. Çocukların beyinlerindeki ilk şeması emmedir. “Emme refleksi, vücudun ağız ve el çevresindeki haritasının şekillendirilmesinde rol oynar. Bu refleks, dudakların, dilin ve ellerin iyi kaslarının koordinasyonuna ve aynı zamanda yumuşak ve sert damakların düzgün işleyişine dayanan yeme ve konuşma yeteneklerini çocuğun edinmesinden dolayı, yaşamın ilk 12 ayında önemlidir. Bahsedilen alanların emme sürecine dahil edilmesi, seslendirme ve konuşmanın gelişimini teşvik eder.”29 Çocuklar bu şemayla dünyaya gelmektedir

bu yüzden emme yetilerinden dolayı çocukların ilk kelimeleri “mama, papa, dada” gibi sözcüklerdir. Çocukların emerken dudak hareketlerinden kaynaklı bu “mama,

papa, dada” sözcüklerini çıkarmaktadırlar. Bu sözcüklerden sonra toplumda bazı

“ekmek, su” gibi temel sözcükleri öğrenirler. Çocuk “ekmek” ve “su”yu da şemasına atmaktadır ve daha sonra çocuğun çevreyle etkileşimi genişledikçe “istemek, yemek,

oynamak” gibi yeni kelimeler öğrenmektedir. Çocuk bu kelimeleri de şemasına atar

ve birbirleriyle ilişkilendirir. Yani çocuk acıktığında artık şunu söylemeyi bilir:

Zarok: Dayê ez birçî me. Ez dixwazim nan bixwim. Çocuk: Anne ben açım. Yemek yemek istiyorum.

Bu örnekte görüyoruz ki “anne, yemek, ekmek, acıkmak” kelimeleri çocuğun şemasında birbiriyle ilişkilendirilmiştir. Çocuk daha önce acıktığında, annesi çocuğa yemek vermiştir ve çocuk da bu bilgisini şemasında ilişkilendirmiştir ve ihtiyaç duyduğunda ortaya çıkarmıştır.

Çocuk, bazen şemasında bilgilerini birbiriyle yanlış ilişkilendirir, ancak çevresiyle ne kadar iletişime geçerse, şemasını daha da genişletecektir ve çocuğun bilişsel gelişimi artacaktır. Bu da çocuğun ilk dil edinimine yardımcı olacaktır.

29A. Kondraciuk, S. Manias , E. Misiuk, A. Kraszewska, B. Kosztyła-Hojna, M. Szczepański, M.

Cybulski, Impact of the Orofacial Area Reflexes on Infant’s Speech Development, Prog Health Sci, c. 4, sayı 1, 2014, s. 189

(37)

25

1.4.2.Uyum Sağlama Süreci

Uyum sağlama, bireyin çevresine uyum göstermesidir. Birey, uyum sağlamayla kendini yeni bir bilgiye alıştırır. Dünya ve çevre bir değişim içerisindedir. Uyum sağlamayla, bizler bu değişime kendimizi hazırlarız ve değişime adapte oluruz.

Piaget’nin kuramına göre, uyum sağlama süreci bilişsel gelişimde çok önemlidir. Ve bu uyum sağlama süreci şu şekilde gerçekleşir;

Özümseme: Söylediğimiz gibi beynimizde şemalar vardır. Yeni bir

şey öğrendiğimizde, eski şemamız bu yeni bilgiye kendini hazırlar ve yeni bilgi eski şemamızla bağlantı kurar. Yeni bilgiyi özümsemesi ve eski şemayla bir bağlantı oluşturması sayesinde yeni bilgi çocuğa anlamlı gelmektedir. Yani çocuk, yeni bilgiyi eski bilgisiyle anlamak ister. Örnek verecek olursak; çocuğun şemasında “köpek” kelimesi mevcuttur. Çevresinde bir köpek görmüştür ve “köpek” kelimesini öğrenmiştir. Daha sonra bir kedi görür. Çocuğun şemasında köpek vardır ve köpek dört ayaklı ve tüylüdür. Görüyor ki kedi de dört ayaklı ve tüylüdür. Çocuk, “kedi”yi “köpek” şemasıyla bağlar ve buna özümseme denmektedir.

Uyma: Bu, çocuğun bilgisinin eski şemalarıyla uyuşmayıp şemasını

değiştirdiğinde ve bununla beraber yeni bir şema oluşturduğunda gerçekleşir. Yukarıda verdiğimiz örneğe devam edecek olursak; çocuk kediyi gördü ve “köpek” şemasıyla ilişkilendirdi ve kediye de “köpek” dedi. Ancak fark etti ki etrafındaki insanlar kediye “köpek” dememektedirler. Çocuk kedi ve köpeğin özelliklerinin farklı olduğunu anladı. Kedi farklı bir ses çıkarmakta köpek ise farklı bir ses çıkarmaktadır. Ya da etrafındaki insanlar çocuğun kediye “köpek” diye seslendiğini görünce uyardılar ve “O köpek değildir” dediler. Çocuk bunu öğrendiğinde şemasını değiştirir ve kedi için yeni bir şema oluşturur.

Özümseme ve uymada da iki unsur vardır :

Dengeleme: Çocuğun yeni bilgisi özümsemeyle eski şemalarıyla

(38)

26

Dengesizlik: Çocuğun yeni bilgisi eski şemalarıyla

ilişkilendirilmediğinde dengesizlik oluşur.

Şekil 3: Uyum Sağlama Süreci30

Uyum sağlama süreci dil edinimi için önemlidir. Çocuk, yeni kelime öğrenir ve bunları birbirleriyle ilişkilendirir. Bu şekilde çocukların kelime haznesi zenginleşir. Bu da yine çevreyle etkileşim sayesinde olur.

30 Bu resim aşağıdaki internet sayfasından indirildi ve İngilizce kelimeler Türkçeye çevrildi.

https://www.simplypsychology.org/piaget.html erişim 26/02/2019

ÖZÜMSE

ME

Uyma

Dengeleme

Yeni Bilgi

Dengesizlik

(39)

27

1.4.3.Bilişsel Gelişim Dönemleri

“Piaget çocuk büyüdüğünde ve etrafındaki dünyayı anlamaya başladığında çocukların dört bilişsel aşamadan geçtiğini iddia eder.”31

Çocuk dil edindiğinde, bilme sürecinde aktif bir rol oynar, etrafını gözlemler ve dünyayı kavrar. Çocuk etrafıyla ne kadar etkileşim içindeyse o kadar yeni şeyler öğrenir ve onları da var olan şemalarına ekler ve yeni bilgisini eski bilgileriyle bütünleştirir ve daha sonra da yeni bilgiyi oluşturur. Piaget’nin teorisi hem çocuğun bir bilgiyi nasıl edindiği hem de çocuğun bilişi üzerinedir.

Tüm dönemler yaşa bağlıdır. Her bir dönem birbirinden ayrılmıştır ve bir önceki dönemden daha ileri bir seviyededir. Her bir dönem evrenseldir ve bütün çocuklar bu dönemlerden geçerler. Bu dönemler her zaman aynı sırada gerçekleşir ve çocuk dil edindiğinde ne öğrendiyse bilgilerini önceki dönemlerin üzerine kurar. Piaget’nin iddia ettiği dönemler şunlardır; duyusal motor dönemi, işlem öncesi

dönem, somut işlemler dönemi ve soyut işlemler dönemi. 1.4.4.Duyusal Motor Dönemi

“Adından da anlaşıldığı gibi duyusal motor dönemindeki çocuk dünyayı anlamak için duyu ve motor becerilerini kullanır.”32 “Bir bebek parmaklarını

emebilir. Bu iyi hissettirir, bu yüzden daha fazla emer. Çocukların davranışları çoğunlukla refleksif ve farklılaşmamıştır. Çocuktaki belli başlı refleksler emme, tutma, ağlama ve kollarını, gövdesini ve başını hareket ettirmedir.”33 Bu yüzden bu

döneme, çocuk burada yeteneklerini az kullanabildiği için “duyusal motor dönemi” denmiştir.

31 Lorraine Nadelman, Research Manual in Child Development, Second Edition, Lawrence

Erlbaum Associates, Publishers, Mahwah, New Jersey, Londra, 2004, s. 111

32JeongChul Heo ve diğerleri, Piaget‟s Egocentrism and Language Learning: Language

Egocentrism (LE) and Language Differentiation (LD), Academy Publisher, Journal of

Language Teaching and Research, C. 2, No. 4, Finlandiya, 2011, s. 734

33 JeongChul Heo ve diğerleri, Piaget‟s Egocentrism and Language Learning: Language

(40)

28

Duyusal motor dönemi bebeklik evresidir. Doğumla başlar neredeyse iki yaşına kadar devam eder. “Bu dönem çocuğun toplumsal ve zihinsel gelişimini artıran dil edindiği dönemdir.“34

Çocuğun içinde bulunduğu duyusal motor döneminde şemaları basit ve sınırlıdır. Çocuklar, nesneleri bedenleri ve duyularıyla keşfederler. Dönemin başında çocuk sadece sınırlı sayıda kelime edinir. Bu da çocuğun emme refleksinden kaynaklıdır. Daha önce bahsettiğimiz gibi emmeyle çocuk “mama, dada, papa, baba” gibi sesleri çıkartırlar. Bunlar çocuğun birleştirdiği ilk hecelerdir. Dönemin sonunda çocuğun dil yeteneği ilerler.

Duyusal motor dönemide çocukta nesne sürekliliği gelişir. Çocuk önce bir şeyi görür ve eğer onu artık görmese de biliyor ki o nesne halen varlığını sürdürür. Örnek verecek olursak bu dönemin başında eğer çocuğa bir top gösterirsek ve topu daha sonra saklarsak, çocuk topu unutacaktır. Fakat eğer çocukta nesne sürekliliği gelişirse, çocuk topu gördükten sonra top saklansa da biliyor ki top halen vardır. Nesne sürekliliği, dil edinimi için önemlidir çünkü çocuk artık kendisi dışında başka şeylerin ve başka bireylerin varlığını da bilir. Ve çocuk, isimleri birleştirmeye ve nesneleri adlandırmaya başlar.

Aşağıdaki resimde Karen adlı 8 aylık bebeğe nesne sürekliliğini edinip edinmediğini anlamak adına basit bir uygulama yaptık. Karen’e topu verdik ve Karen biraz oynadıktan sonra topu tekrar elimize alıp yastığın arkasına sakladık. Karen topu görmediğinde, topun yastığın altında olduğunu fark etti ve topu alıp tekrar onunla oynamak istedi. Bu örnekten anladık ki Karen bebek nesne sürekliliğini kazanmıştır. Bu durum Karen’in dil gelişimine katkı sağlayacaktır.

34Baken Lefa, The Piaget Theory of Cognitive Development: An Educational Implications, Cape

(41)

29

35

Şekil 4: Nesne Sürekliliği

35 Bu fotoğraf 02/04/2019 tarihinde Diyarbakır’da çekilmiştir. Bebek 8 aylık ve ismi Karen

(42)

30

1.4.5. İşlem Öncesi Dönem

“İşlem öncesi dönem yaklaşık iki yaşından başlar ve yaklaşık 6-7 yaşına kadar devam eder.”36 “İşlem öncesi zihinsel gelişim sırasında, bir çocuk duyusal motor zekasından temsili zekaya geçer. Bu aşamada çocuk sembolleri ve dili kullanabilir. Bir çizim, yazılı bir kelime veya sözlü bir kelime gerçek bir nesneyi temsil etmeye başlar. Simgeleme yoluyla, geçmiş ve geleceğin net bir kavrayışı vardır.”37

İşlem öncesi dönemdeki çocuk imgesel düşünmeye başlar ve nesneleri temsil etmek için kelime ve resimlerin kullanımını öğrenmeye başlar. “Bu dönemde çocuk, resim ve sembollerle çalışabildiği için çocuğun dili, düşünmesi, hayal etmesi ve problem çözmesi daha hızlı gelişir.”38 Çocuğun dil haznesi gelişir ve çocuğun cümle

gelişimi bir ya da iki kelimeli cümlelerden uzun ve anlamlı cümlelere geçer.

Dil ediniminin altyapısı duyusal motor döneminde oluşturulmuş olabilir, ancak işlem öncesi dönemin özelliği dil gelişimidir. Dil ve düşünce gittikçe ilerler ama çocuk halen somut bir şekilde düşünür.

Bu dönemde yapmacık oyunu vardır. Yapmacık oyun tüm çocuklarda mevcuttur. Bu oyunun örneklerine çocuklarda çok fazla rastlarız. Çocuklar, oyuncaklarıyla sanki gerçek dünyada varlarmış gibi oynarlar. Oyunlarında nesnelere canlılık özelliğini verirler ve onlarla konuşurlar. Aşağıdaki resimde Viyan adlı 5 yaşındaki kız çocuğunun, oyuncaklarıyla ayıcığına yemek yedirdiğini ve onunla konuştuğunu görüyoruz. Viyan ayıcığı eline almıştır ve kendi kendine onunla konuşmakta ve yemek yedirmektedir. Yemeği beğenip beğenmediğini sormaktadır.

36 Lorraine Nadelman, Research Manual in Child Development, Second Edition, , s. 115

37JeongChul Heo ve diğerleri, Piaget‟s Egocentrism and Language Learning: Language

Egocentrism (LE) and Language Differentiation (LD), s, 734

(43)

31

39

Şekil 5: Ayıcığıyla Oynayan Kız Çocuğu

Benmerkezci düşünce bu dönemde vardır. Ve aynı zamanda benmerkezci

konuşma çocuklarda görülür. Cümlelerin tekrarı vardır. Benmerkezci konuşma

monolog olabilir. Yani bir dinleyiciye ihtiyaç duyulmaz.

“Çocuk kiminle konuşuyor ya da dinlenilip dinlenilmediğini bilse de bu durum, çocuğu rahatsız etmez.”40 Çocuk tek başına konuşur ve çocuğun etrafında

kimin olup olmadığı umurunda değildir. Yalnızca çocuğun konuşması değil aynı zamanda çocuğun düşüncesi de benmerkezcidir. Benmerkezci konuşmaya bir örnek verecek olursak;

Raperin’in konuşması ve hareketleri takip edilmiştir. (Hareketler italik yazılmıştır)

39 Bu resim 07/03/2019 tarihinde Batman’da çekilmiştir. Adı Viyan Ekinci’dir

40Jean Piaget, The Language And Thought Of The Child, Kegan Paul, Trench, Trubner & Co. Ltd,

(44)

32

Pêlî tûşan dike. Tuşlara basıyor. Ahîzê radike. Ahizeyi kaldırıyor.

Ha babo, ez birçî me. Hamburger dixwazim. Xatirê te. Babacım, ben açım. Hamburger istiyorum. Hoşça kal.

Telefonê digre; paşê ahîzê radike. Telefonu kapatıyor; ahizeyi kaldırıyor. Pêlî tûşan dike.

Tuşlara basıyor.

Ha babo, hadê were malê ez birçî me Babacım, hadi eve gel ben açım. Pêlî tûşan dike.

Tuşlara basıyor.

Ez hamburger xwarim. Zehf xweş bû (di vê hevokê de ergatîviyê hê bi dest nexistiye)

Ben hamburger yedi. Çok güzeldi (bu cümlede Raperin bükümü henüz edinmemiştir)

Telefonê digire. Telefonu kapatıyor.41

(45)

33

Bu konuşmada, hem benmerkezci konuşma hem de yapmacık oyun vardır. Çocuk tek başına oynamaktadır ve bir dinleyici yoktur. Ve sanki gerçek bir telefon varmış gibi hareket etmektedir.

1.4.6. Somut İşlemler Dönemi

“Somut işlemler dönemi yaklaşık altı ya da yedi yaşından başlar yaklaşık on bir on iki yaşına kadar devam eder.”42 Piaget’ye göre bu dönemde çocuk dili,

çocukların düşüncelerinin olgunlaşmamışlıktan olgunlaşmaya ve mantıksızlıktan mantıklılığa doğru gittiğini gösteriyor. Benmerkezci konuşma azalıyor.

Bu dönemde çocuk dili, benmerkezci konuşma ve düşünceden uzaklaştığını aynı zamanda kendi dışında başkasının perspektifinden baktığını ortaya koymaktadır. Bu durumda da çocuk dili sosyalleşmeye başlıyor ve Piaget buna “sosyalleşmiş

konuşma” diyor.

Sosyalleşmiş konuşmada bir alışveriş vardır. Çocuk bu konuşma türüyle dilini geliştirir. Piaget “Language and Thought” kitabında sosyalleşmiş konuşmanın özelliklerini beş madde şeklinde anlatmıştır;

Uyarlanmış bilgi: Burada çocuk düşüncelerini, başkalarıyla değiştirir.

“Uyarlanmış bilgiler, çocuk dinleyicisinin bakış açısını benimsediğinde ve ikincisi rastgele seçilmediğinde gerçekleşir.”43

Eleştiri: Eleştiri çocuğun, başkalarının bir iş ya da hareketleri

hakkındaki görüşünü içerir.

Emir, İstek, Tehdit: “Bunların hepsinde çocuk ve bir başkası

arasında kesin bir etkileşim vardır.”44

Soru: Çocukların sorularının çoğu kendi ya da etrafı arasındadır.

Cevap isteği niteliği taşır bu sorular.

Cevap: Cevapla, Piaget gerçek soru ve emirlere verilen cevabı kast

etmektedir.

42 Lorraine Nadelman, Research Manual in Child Development, Second Edition, , s. 116 43 Jean Piaget, The Language And Thought Of The Child, s. 10

Şekil

Tablo 1: Skinner ve Chomsky’nin görüşlerinin farklılıkları
Şekil 1: Beynin Nesneleri Edinmesi 27
Şekil 2:Bilgilerin İlişkilendirilmesi 28
Şekil 3: Uyum Sağlama Süreci 30
+7

Referanslar

Benzer Belgeler

 Vygotsky ayrıca çocuklarda yazılı dilin gelişiminin de düşüncenin gelişimi için çok önemli bulmuştur... Vygotsky yaklaşımına göre çocuklarda dil gelişimini

Kişiliğin ayrılmaz bir parçası olan otobiyografik bellek performansları daha iyi olan kişilerin sosyal becerilerinin de daha iyi olduğu bilinmektedir.. Düşünce, duygu ve

İfade edici dilin gelişmesinin yani çocuğun kendisini etkin bir şekilde ifade edebilmesinin ön koşulu, alıcı dilinin

 Bu durum, Vygotsky’ye göre “yakınsal gelişim alanı” olarak adlandırılan, çocukların gerçek gelişim düzeyleri ile kapasiteleri arasındaki farktan

 Sosyo-Ekonomik Koşullar: Bu konuda yapılan çalışmalarda, üst sosyo-ekonomik düzeydeki çocukların sözcük sayısının, alt ve orta gruba göre daha iyi olduğu,

 Akran zorbalığı, düşük özgüven, daha az düzeyde iletişim, endişe, kaygı ve kekemelik davranışına odaklanıp kontrol etmeye çalışma gibi nedenlerle kekemelik

 Gazi Erken Çocukluk Değerlendirme Aracı:0-72 ay arasındaki çocukların gelişimlerini ayrıntılı olarak değerlendirmeyi amaçlayan GEÇDA; Psikomotor, Bilişsel,

Yetişkin, bebekle oyun oynarken bebeğin elinde bir oyuncak olduğu sırada elini uzatarak “Bana oyuncağı ver.” der.. Bebek, oyuncak ya da nesneyi