• Sonuç bulunamadı

Dil Gelişimi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Dil Gelişimi"

Copied!
56
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Dil Gelişimi

PPT模板下载:www.1ppt.com/ moban/ 行业PPT模板:www.1ppt.com/ hangye/

节日PPT模板:www.1ppt.com/jieri/ PPT素材下载:www.1ppt.com/sucai/

PPT背景图片:www.1ppt.com/ beijing/ PPT图表下载:www.1ppt.com/ tubiao/

优秀PPT下载:www.1ppt.com/xiazai/ PPT教程: www.1ppt.com/powerpoint/

Word教程: www.1ppt.com/ word/ Excel教程:www.1ppt.c om/excel/

资料下载:www.1ppt.com/ziliao/ PPT课件下载:www.1ppt.com/kejian/

范文下载:www.1ppt.com/fanwen/

(2)

Dil Gelişiminin

Kazanılması İle İlgili

Kuramlar

(3)

1-Davranışçı Kuram

Skinner'e göre konuşma tıpkı diğer

davranışlarda olduğu gibi koşullanma yoluyla kazanılmaktadır.

Örneğin on iki aylık çocuk sevdiği bir yiyeceği örneğin sütü gördüğünde duygulanımında farklılıklar ortaya çıkar, sütü sevdiğini belirten

yüz ifadesi belirir.

(4)

Çocuk ne zaman sütü görse yüz ifadesinde hoşnutluk ortaya çıkmaktadır.

Bu ifadeleri fark eden anne "süt" der ve süt ile süt sözcüğü bebek tarafından eşleştirilir

(Klasik koşullanma).

Bebek tesadüfi birtakım sesler çıkarırken ebeveynler bu seslerden en çok sözcüğe benzeyenleri

gülümseyerek, kucaklayarak ve konuşarak pekiştirir (Edimsel koşullanma).

(5)

Bebek giderek pekiştirilen ve ödül alan (kucaklanan, gülümsenen vb.) kelimeleri

almayanlardan ayırt etmeye başlar.

Bu şekilde giderek pekiştirilen sözcükler konuşma diline dönüşmektedir.

(6)

2-Sosyal Öğrenme Kuramı

Bandura ve takipçileri çocukların dili

ebeveynlerini ve onların yakınlarında bulunan kişileri gözleyerek model alma, onların

kullandıkları kelimeleri taklit etme ve diğerleri tarafından pekiştirilme yoluyla kazandıklarını

öne sürmektedirler.

(7)

Anne babasının söylediklerini taklit eden çocuk yine anne babası ya da çevresindekiler tarafından

pekiştirilir.

Davranışçı görüşten farklı olarak sosyal öğrenmeciler dilin kazanılmasında bilişsel süreçlerin (dikkat, hatırda tutma, sözcüğü sözel olarak ifade etme gibi)

etkili olduğunu ifade etmektedirler.

(8)

Aynı ülkede yaşayan bireylerdeki ana dildeki sözcüklerin telaffuzlarının yöresel olarak farklılaşmaları sosyal öğrenme yaklaşımı ile

açıklanabilir.

Sosyo-kültürel ve bilişsel yapının dil gelişimi üzerinde önemini vurgulayan bir başka yazar Vygotsky'dir.

(9)

3-Bilişsel Kuram

Dil gelişiminin bilişsel gelişime paralel olduğunu, dilin dış dünyaya ilişkin bilişsel izlenimler yoluyla

geliştiğini ve bu nedenle bilişsel gelişimin bir sonucu olduğunu savunur.

(10)

Bu görüş olgunlaşmanın bilişsel süreçler

üzerindeki etkisinin nesnelerin ve şeylerin zihinsel olarak temsil edilmesini, bunlara ilişkin şemaların

kazanıldığını ve sonra bu şemaların dilsel olarak etiketlendirdiklerini savunmaktadır.

(11)

Piaget'e göre dil duyu-hareket döneminin sonuna doğru nesnelerin yerine geçen sembollerin çocuk

tarafından kullanılmaya başlamasıyla ortaya çıkmaktadır.

Sözcüklerin anlamlarının öğrenilmesi ve anlamca uygun yerlerde çocuk tarafından kullanılabilmesi bilişlerdeki ilerleme sayesinde gerçekleşmektedir.

(12)

İşlem öncesi dönemde benmerkezci olan dil, bilişsel yapılardaki niteliksel değişimler sonucunda

bir sonraki evreye doğru ilerlemeyle sosyal merkezli olmaya başlar.

(13)

4- Biyolojik (Psikolinguistik) Kuram

Psikolinguistik kuramcılar dil gelişiminin biyolojik ve psikolojik temelleri olduğunu öne sürmektedirler.

Chomsky ve Lenneberg tüm insanların dili öğrenebilmek için gerekli tüm mekanizmalarla (beyinde dilin öğrenilmesini kontrol eden bölge) ve

biyolojik bir donanımla (dil, diş, damak, gırtlak ses telleri v.b) dünyaya geldiklerini savunmaktadırlar.

(14)

Chomsky cümle kurma kurallarının küçük bir çocuğun doğrudan öğrenmesi için çok karışık olduğunu bu nedenle tüm insanların doğumla beraber dillerdeki ortak kuralları içeren doğuştan

biyolojik bir dil edinme aygıtına (Language Acquisition Device-LAD) sahip olduğunu

savunmuştur.

(15)

Bu yapı çocuklara duydukları dile bağlı olmadan, yeterli sözcük öğrenmelerinden itibaren kurallara

uygun şekilde konuşmalarına olanak verir.

Chomsky'nin ileri sürdüğü ve yalnızca insanlara özgü olan bu mekanizma doğumla beraber

olgunlaşmamış olarak kabul edilir, sinir sisteminin olgunlaşmasıyla beraber bu mekanizma da

olgunlaşır.

(16)

Bu sayede çocuk içinde bulunduğu dili dinleme, taklit etme, içselleştirme, kurallarını anlama, uygun dilbilgisi kuralları ile konuşmayı başararak

dili üretmeyi başarmaktadır.

Böylece çocuklar tıpkı yürümeyi öğrendikleri gibi belirli bir biyolojik olgunluğa eriştikten sonra

konuşmayı öğrenirler.

(17)

Chomsky'ye göre yeni öğrenilen her ifade

linguistik mekanizmada temel ve yüzeysel olmak üzere iki yapıya sahip olmaktadır.

Temel yapı, kavramların düşünsel düzeyi ile ilgiliyken, yüzeysel yapı sözcüklerin telaffuzu ve

söylenişi ile ilgilidir.

(18)

Çocuklar dili öğrenirken önce düşünsel olarak seslerin anlamlarını kavrarlar sonra da yüzeysel

yapı haline dönüştürürler.

Bu süreçler iç içedir ve bilişsel gelişime paralel olarak gelişme göstermektedir.

(19)

Chomsky dil ediniminde iki süreçten bahseder.

Cümle yapılandırma cümlenin kurulmasındaki temel kuralları ve ilişkileri anlamayı ifade eder ve bütün

dillerde evrensellik gösterir.

Dönüştürme kuralları ise dillere göre farklılık gösterir ve cümle birimlerini (ad, fiil, sıfat, zarf gibi) yeniden

düzenlemeyi veya olumlu bir cümleyi olumsuza çevirebilmeyi ifade eder.

(20)

5-Etkileşim Kuramı

Etkileşim kuramına göre biyolojik, davranışsal, bilişsel ve sosyal faktörlerin bileşimi ve etkileşimi

sonucu dil kazanılmaktadır.

(21)

Örneğin anne babanın konuşma niteliği, bebek ile etkileşimde bulunmaları ve daha fazla birlikte zaman

geçirmeleri, onların dil gelişimlerine gösterdikleri ilgileri, çocukların sözcük kullanımını etkilerken,

dışadönüklük ve toplumsallık da dil duyarlılığını artırmakta, dilin gelişimi ve kullanılması ile ilgili önemli bir değişken olarak karşımıza çıkabilmektedir.

(22)

Öte yandan biyolojik olarak konuşma merkezlerinde problem olan çocukların dili öğrenemediklerine dair araştırma sonuçları biyolojik yapıların dili öğrenmede önemini ortaya

koymaktadır.

(23)

Dilin Temel Yapıları

(Bileşenleri)

(24)

Ses birim (Phoneme):

Bir dildeki en küçük birimdir.

Ses birimleri bazen alfabedeki harflerden çok olabilmektedir, çünkü iki harf yan yana geldiğinde

farklı bir ses birimi oluşturmaktadır.

Örneğin; İngilizcede th veya ch yan yana geldiğinde farklı bir sesbirim oluşturmaktadır.

(25)

Biçimbirimler (Morphemes):

Dildeki en küçük anlam birimleridir.

Bunlar tek başlarına kitap, kalem gibi sözcükler olabileceği gibi türetilmiş sözcüklerden ya da farklı iki

biçim birimin bir araya gelmesinden oluşabilirler.

Örneğin, anti-demokratik ya da gözlükçü

(26)

Söz dizimi (Syntax):

Burada sesbirim ve biçimbirimler cümle içerisinde kullanılırken belirli bir kurala göre dizilirler.

Örneğin Türkçede sözdizimi özne, tümleç, yüklem kuralına göre gerçekleşirken İngilizcede özne yüklem tümleç kuralına göre gerçekleşmektedir.

(27)

Anlam (Semantik):

Anlam bilgisi sözcük ve cümlelerin anlamlarıyla ilgilidir.

Eş anlamlı sözcük için örneğin yüz veya yaz sözcüğünün pek çok anlama geldiğini ve farklı bağlamlarda kullanılması gerektiğini öğrenmesi

anlam bilgisi ile ilgilidir.

(28)

Kullanım (Pragmatik):

Günlük yaşamda kullanılan dilin farklı bağlamlarda kullanılarak bizim ve karşımızdakinin ne anlatmak

istediği ile ilgili bilgidir.

Örneğin Ali bugün ödevini yapmış cümlesinde yapılacak tonlamalar bu cümlenin kullanımını ve ne

anlatmak istediğini tamamen farklılaştırabilecektir

.

(29)

Kullanım (Pragmatik):

Ayrıca kullanım bilgisi iletişim kurabilme,

betimleyebilme, açıklayabilme yeteneği anlamına gelmektedir.

Ancak bu bilgiyi belirli durumlara

uygulayabilmelidirler. Bu ise dilde kullanım bilgisiyle olanaklıdır.

(30)

Dil Gelişim

Dönemleri

(31)

Dil Öncesi Dönem (0-10 ay):

Doğumdan dokuzuncu ayın sonuna kadar olan

öğrenilmemiş, bütün kültürlerdeki bebeklerde yapılan çalışmalarda evrensel olduğu gözlenen, iletişim için

fonksiyonel olmayan ancak, iletişim için zemin hazırlayan dönemdir.

Bu dönemde bebek sözcük üreterek iletişim kuramadığından bazı kaynaklarda bu dönem iç dil

olarak da anılmaktadır.

(32)

Dil öncesi dönem kendi içerisinde çeşitli aşamalardan oluşmaktadır.

(33)

1-Ağlama evresi (0-6 hafta):

Bebekler ilk doğumla beraber ağlama tepkisi yoluyla iletişim kurar.

Doğumdan sonraki ilk iki hafta sırasında bebekler genellikle ağlamanın dışında çok az ses çıkarırlar.

Dil öncesi yetenekler alıcı ve üretici olmak üzere iki büyük kategoriye ayrılmaktadır.

(34)

Alıcı yetenekler sesleri işitmeyi, birbirinden ayırmayı ve yorumlamayı içerir.

Üretici yetenekler ise bebeklerin ikinci haftadan itibaren iletişime temel olacak sesleri bilinçsizce

çıkarmaları ile ilişkilidir.

İki aylık bir bebek yaklaşık 6-7 ses çıkarabilmektedir.

(35)

2-Gığıldama (Cooing) evresi (2-4 ay):

Ses üretimi büyük ölçüde hala istemsizdir. Ağlamalar ihtiyaca göre farklılaşmıştır, hoşnutluğunu ya da

huzursuz olduğunu belirten sesler çıkarır.

Mutlu olduğunda cıvıldar (agu, agu gibi) konuşan kişiye bakar ve ses oyunları yapar.

A, u, o seslerini uzatır, s, k, g gibi yumuşak damak ve gırtlak sesleri çıkarır.

(36)

3-Mırıldanma (Babıldama) evresi (4-6 ay):

Bebeğin dil edinme mekanizması üzerindeki kontrol gücü artmıştır.

Ünlü ve ünsüz seslerin çeşitlerini üreterek bunları tekrar ederler, uzatırlar ve duraksarlar. Buna vokal

jimnastik adı verilir.

Bebeğin tekrar etmekten hoşlandığı bu sesler "ma-ma- ma" , "ba-ba-ba" gibi seslerdir ve “p, b, m" gibi dudak

seslerinin kullanımının başlaması da görülür.

(37)

İsmi söylendiğinde sesin geldiği yöne doğru bakarlar.

Bu dönemde çıkarılan seslerin ve hecelerin evrensel olduğu ve anadiline özgü olmadığı anlaşılmıştır.

Sağır bebeklerin bile babıldamaları babıldamanın ses taklidi yoluyla gerçekleşmediğini göstermektedir.

(38)

4-Mırıldanmanın tekrarı (Lalling) evresi (7-9 ay):

Ünsüz ünlü bileşimlerinin tekrarıyla birlikte (ba-ba, ma-ma) ses üretimiyle işitmenin

birleştirilmesi sıklıkla görülür.

(39)

Başkalarının seslerini taklit evresi (9-11 ay):

Bebekler bu dönemde insan seslerini bilinçli bir şekilde taklit ederler. Bu

aşamaya kadar bebekler kendi temel ses repertuarını kazanmışlardır.

Bu aşamadan sonra bebekler artık anlamları araştırmaya ve kendi dillerini

öğrenmeye hazırdırlar.

(40)

Başkalarının seslerini taklit evresi (9-11 ay):

Araştırmalar kızların erkeklere oranla daha erken ilk hecelerini ve ilk sözcüklerini

söylediklerini göstermektedir.

(41)

Dilsel (İfade Edici Dil) dönem kendi

içerisinde üç ayrı döneme ayrılmaktadır.

(42)

Tek sözcük evresi (10-11 ay-18 ay):

Bu evre konuşma açısından kritik bir dönemdir.

Çocukların ilk çıkardıkları tek sözcükler çok anlamlıdır ve bir sözcükle çok şey anlatmaya

çalışırlar.

Bunlara morgem adı verilir. Morgemlerin büyük bir kısmı günlük konuşmada kullanılan

kelimelerdir.

(43)

Bu dönemin sonuna doğru kelime dağarcığında 3- 20 arasında sözcük bulunur.

Çocukların anladıkları sözcük sayısı kullandıkları sözcük sayısından oldukça fazladır.

Bu dönemde önemli olan, çocuğun seslerle değişik ton ve şiddette denemeler yapmasıdır.

(44)

Bu dönem içinde çocuk daha fazla oyun

oynamaya başlayacak ve aynı şarkıyı ya da ninniyi defalarca dinlemekten zevk alacaktır.

Bu dönemin sonunda çocuk iki sözcükten oluşan basit cümleleri kurabilecek kapasiteye

erişmektedir.

(45)

Telgrafik cümleler: (kelimelerin birleştirilmesi) evresi (18-24 ay):

Yaşamın ikinci yılında kelime dağarcığı hızla artar.

Bazı bebekler ilk yaş günlerinde bir iki kelime bazıları ise bir düzine bilebilir.

İki yaş civarında ise çocuk en azından iki-dört sözcüğün bileşiminden ("baba eve gitti") oluşan

basit cümleleri kurmayı başarabilmelidir.

(46)

Sözcüklerin sonuna "yor" veya "di" ekini örneğin topla oynuyorum gibi getirebilirler.

Bundan sonraki aşamada bu basit cümlelerin

"ve" bağlacı ile birleştirilmesi gözlenebilir.

(47)

İlk Gramer Süreci (24-60 ay):

İki yaşın sonunda artık üç sözcükten oluşan cümleler kurabilecek duruma gelmişlerdir.

Tüm sözcüklerin sonuna "cı" ekinin iliştirilmesi (sütçü, sebzeci, marketçi, manavcı v.b) gibi çocuklar

bu dönemde gramer kurallarına aşırı uyma eğilimi gösterirler.

Buna konuşmada aşırı kurallaştırma adı verilmektedir.

(48)

Bundan farklı olarak çocuğun yalnızca öğrenilen örnekle sınırlı olarak kullanma eğilimine ise eksik

kurallaştırma adı verilir.

Çocuklar bu dönemde cümle yapılandırma kurallarını öğrenmiş dönüştürme kurallarını

öğrenmeye başlamıştır.

(49)

Üçüncü yaşlarda normalde birkaç yüz kelimeyi kullanabilen çocuklar iyi bir okul öncesi eğitimle

2500 kelimeyi kullanacak duruma gelebilirler.

Beş yaş civarında ise duygularını, düşüncelerini, ihtiyaçlarını ifade edebildiği karmaşık gramer

yapılarını da kullanırlar.

(50)

Dil Gelişimine Etki Eden Faktörler

• Öğrenme ve Olgunlaşma

• Sağlık

• Psikolojik sağlık

• Sosyo-ekonomik durum

• Konuşmaya teşvik

• Bireysel farklılıklar ve cinsiyet

• Aile-bebek ilişkileri

• Zekâ

• Oyun

• İki Dillilik

(51)

Çocuğun Konuşmayı Öğrenmesine Katkıda

Bulunacak İpuçları

(52)

• Çocuğunuzla konuşurken onun seviyesine inmek ve onunla göz kontağı kurmak

• Çocuğunuza konuşmak için zaman ayırmak sohbet etmek

• Çocuğunuzla onun ismini kullanarak ve gülümseyerek konuşmak.

• Onunla konuşurken sıranızı beklemeye ve size yanıt vermesine fırsat tanımaya özen göstermek

(53)

• Günde en az bir saat, onunla yüzyüze konuşmak için zaman ayırmak

• Odadaki TV, radyo, video, müzik ve bilgisayar oyunları gibi gereksiz seslerin olmadığı ortamda

iletişimi denemek

• Normal ses tonu, jest ve mimikler kullanarak konuşmak, düzgün telaffuz edilen sözcükler ve dilbilgisi kurallarına uygun konuşarak çocuğa iyi bir

model olmak

(54)

• Konuşurken çocuğunuza bakmak ve size dikkat ettiğinden ve dinlediğinden emin olmak

• Çocuğun ifadesinde kullandığı yanlış sözcükleri,

"yanlış kullandın" gibi uyarmalar yerine, doğru model olarak, kısa cümle içinde tekrar etmek.

• Çocuğunuzun her sözcüğü söyleme çabasını övgü ile pekiştirmek.

(55)

• Dilin, iletişim için gerekli olduğunu ona hissettirmek.

• İşaretle ya da nesnenin ismini söylemeye çalışarak, bir şey istediği zaman; örneğin "Süt

mü istiyorsun?" gibi yönergelerle, ona hem uygun konuşma modeli olmak hem de istediği

nesneyi vererek kendisini ödüllendirmek.

(56)

BİTTİ

Referanslar

Benzer Belgeler

 Bruner bilişsel gelişimin yaşam boyu devam eden bir süreç olduğunu savunmaktadır.Bilişsel gelişim için sistemli bir öğretici-öğrenici etkileşimin

 Piaget’e göre bilişsel gelişim, beyin ve sinir sisteminin olgunlaşmasıyla bireyin çevresine adapte olmasına yardımcı olan deneyimlerinin bir

 Bilişsel zihin kuramı daha çok kişilerin inançlarını ve düşüncelerini anlama olarak nitelendirilmiştir.. P

Kişiliğin ayrılmaz bir parçası olan otobiyografik bellek performansları daha iyi olan kişilerin sosyal becerilerinin de daha iyi olduğu bilinmektedir.. Düşünce, duygu ve

İfade edici dilin gelişmesinin yani çocuğun kendisini etkin bir şekilde ifade edebilmesinin ön koşulu, alıcı dilinin

 Bu durum, Vygotsky’ye göre “yakınsal gelişim alanı” olarak adlandırılan, çocukların gerçek gelişim düzeyleri ile kapasiteleri arasındaki farktan

 Sosyo-Ekonomik Koşullar: Bu konuda yapılan çalışmalarda, üst sosyo-ekonomik düzeydeki çocukların sözcük sayısının, alt ve orta gruba göre daha iyi olduğu,

 Akran zorbalığı, düşük özgüven, daha az düzeyde iletişim, endişe, kaygı ve kekemelik davranışına odaklanıp kontrol etmeye çalışma gibi nedenlerle kekemelik