• Sonuç bulunamadı

BİLİŞSEL VE DİL GELİŞİMİ

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "BİLİŞSEL VE DİL GELİŞİMİ"

Copied!
15
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

BİLİŞSEL VE DİL GELİŞİMİ

Dil gelişimi bozuklukları

(2)

DİL VE KONUŞMA BOZUKLUKLARI

DSM-5’te nörogelişimsel özellik gösteren iletişim bozuklukları;

Dil bozukluğu, kekemelik, konuşma sesi bozukluğu, sosyal pragmatik iletişim bozukluğu ve tanımlanmamış iletişim bozukluğu olarak

sınıflandırılmıştır.

Zihinsel veya fiziksel yetersizliğe bağlı olmayan dil gelişimi bozukluğu, alan yazında sıklıkla özel dil bozukluğu olarak anılır.

Epidemiyoloji: Dil bozukluklarının prevalansı için % 1-13 arasındaki rakamlar verilmiştir. Anaokuluna başlayan çocukların yaklaşık % 7,4'ünün bir çeşit dil bozukluğu olduğu tahmin edilmektedir.

Tanı Ölçütleri: Dil bozukluğu, dil edinimindeki kalıcı zorluklarla karakterizedir ve dil üretimindeki veya dil anlayışındaki eksikliklerin bir sonucu olarak kullanılır. Sözlü, yazılı ve işaret dili de dâhil olmak üzere çeşitli iletişim biçimlerinde zorluklar ortaya çıkabilir.

Etiyoloji: Nörogelişimsel bozuklukların neredeyse hepsinde olduğu

(3)

Dil ve Konuşma Bozukluklarının Nedenleri

Dil ve konuşma bozukluğu

Dil ve konuşma bozukluğu Yapısal nedenlerYapısal nedenler

Psikolojik nedenler Psikolojik nedenler Görevsel

nedenler Görevsel nedenler

(4)

Yapısal Nedenler

Dil kaslarının normal işleyişten yoksun oluşu, dil bağı denilen dil altı bağlantısının dil ucuna uzanması, damağın çok yüksek veya düz oluşu, damak yarıklığı, burunda et oluşu, dişlerin yokluğu veya düzensiz oluşu, dudakların yarıklığı, çene kas ve sinirlerinin bozukluğu, işitme kaybı, beyindeki zedelenme konuşmayı olumsuz yönde etkileyebilir. Akciğerleri, boğazı etkileyen ve onları zayıf düşüren uzun ve sürekli ağır hastalıklar da bazı çocuklarda konuşma hasarı yaratabilir.

Bu kapsamdaki durumların derecesi, ortaya çıkma zamanı ve biçimi de konuşma bozukluklarının içeriğini etkiler.

(5)

Görevsel Nedenler

Organların tam ve sağlıklı olduğu halde, konuşmada üstlendiği görevi istenildiği biçimde yerine getirememesi veya yanlış görev yapması, öğrenmeyi ve alışkanlıkları etkileyebilir.

Evde yabancı dil konuşulması, konuşulan dilin niteliğinin farklı ve yetersiz oluşu, konuşmayı kazanma ve pekiştirme döneminde çocukla ilgilenecek bir yetişkinin olmayışı gibi nedenlerden dolayı, konuşma organları konuşma görevlerini istendik biçimde ve düzeyde yerine getiremez.

Konuşma gelişimi döneminde geçirilen ağır ve uzun süreli hastalıklar, uygun olmayan aile ve çevre koşulları, çocukla yeterince ilgilenmeme, konuşmaya teşvik etmeme, iyi model olmama gibi durumlar gecikmiş konuşmanın ortaya çıkmasına yol açabilir.

(6)

Psikolojik Nedenler

Yapısal ve görevsel açıdan bulguların normal seyirde olması durumunda, dil gelişiminde yaşanan sorunların nedeni psikolojik kökenli olabilir.

Çocukların aşırı derecede duyarlı, çekingen, utangaç olması durumunda, konuşma becerisini pekiştirecek girişimlerden sakınması söz konusu olacaktır. Bu çocuklarda, ses belleği ve ses ayırım gücü yönünden zayıflık görülebilir.

Çocuğun ve ailenin yaşadığı duygusal problemler ve çocuğa yansıması, çekingen ve utangaç bir kişilik yapısı gibi nedenler çocuğun konuşmasını etkileyebilir.

(7)

Dil ve Konuşma Bozukluklarının Türleri

Dil ve konuşma bozuklukları Dil ve konuşma

bozuklukları

Ses bozuklukları

Ses bozuklukları Eklemleme (Artikülasyon)

Bozuklukları Eklemleme (Artikülasyon)

Bozuklukları

Ritim bozuklukları

(kekemelik) Ritim bozuklukları

(kekemelik)

Gecikmiş konuşma ve

Afazi Gecikmiş konuşma ve

Afazi

(8)

Ses bozuklukları

Sesin olması gerekenden çok daha gürültülü, daha yüksek ya da çok düşük, yumuşak veya monoton olması durumudur.

Sesin şiddeti ile ilgili

bozukluklar

Fonasyon bozuklukları ve rezonans bozuklukları şeklinde ikiye ayrılır.

fonasyon (tiz seslilik, boğuk seslilik, nefes almadan konuşma vb.) ve rezonans (genizden konuşma, burun seslerinin çıkarılamaması,

konuşmaya eşlik eden horultu vb.) bozukluklarıdır

Sesin kalitesi ile ilgili

bozukluklar

(9)

Eklemleme (Artikülasyon/Söyleyiş) Bozuklukları

Çocuğun ana dilinin bağımsız veya bileşik seslerini doğru ve anlaşılır biçimde çıkaramaması, bu sesleri birbirine gerektiği şekilde ekleyememesi veya yaşından beklenen söyleyiş düzenine sahip olmadan konuşması demektir. Bir bakıma, seslerin tam yerinde telaffuz edilememesi anlamına gelir. Sesin değiştirilmesi, sesin düşürülmesi, ses ekleme ve sesin bozulması şeklinde ortaya çıkar .

Sesin değiştirilmesi (yerine koyma): Çocuğun sözcük içinde çıkarılması kendisine zor gelen bir sesin yerine, kendince kolay çıkarabildiği başka bir sesi kullanarak konuşmasıdır.

Bu değiştirmeleri çocuklar belli bir kurala göre yapmaz, rastgele gerçekleştirirler.

Sesin düşürülmesi (atlamalar): Çocuğun konuşurken bir sözcüğü oluşturan seslerden birini veya birkaçını atlayarak konuşmasıdır.

Ses ekleme: Sözcük içinde olmayan bir sesi, o sözcük içine katarak söylemektir. Bu kapsamda çocukların birbiri ardına gelen iki ünsüz sesin arasına bir ünlü ekledikleri veya belirli bir kurala uymaksızın ekleme yaptıkları görülür.

Sesin bozulması: Çocukların bazen sözcük içinde çıkardığı seslerin dilimizde olmaması durumudur. Böyle bir durumda sesi tanımak güçtür. Çok nadir olarak görülen bir bozukluktur.

(10)

Ritim Bozuklukları (Kekemelik)

Konuşurken kişinin konuşmaya başlayamaması, irkilme, duraksama, belirli sesleri uzatma, tekrar etme, bunların yanında bir takım el, kol, yüz ve vücut hareketleriyle konuşmanın beklenenden sapma göstermesi şeklinde ortaya çıkar.

Konuşmanın tümünü etkileyen ve konuşanın kendisi tarafından en çok fark edilen bir engel türüdür. Kekemelik; birinci devre (birincil kekemelik) ve ikinci devre (ikincil kekemelik) şeklinde iki grupta incelenebilir.

Birinci devre kekemelikte; bozukluk sadece konuşmanın kendisindedir ve konuşana geçmemiştir. Konuşurken çocukta bir kararsızlık, tutulma, tekrarlama veya uzatma türünden konuşmanın akıcılığını etkileyen bozukluklar görülür. Çocuk konuşurken böylesi bir bozukluğun farkında olmadığı için, konuşmaktan kaçınmaz. Bu durum, birinci devre kekemeliği ikinci devre kekemelikten ayıran ölçütlerden biridir.

İkinci devre kekemelikte ise; konuşmanın akıcılığını etkileyen başlayamama, duraklama, patlatma, uzatma, tekrarların yanında, konuşmaya eşlik eden jest, mimik ve vücut hareketlerinde bazı belirtiler ortaya çıkar. Bu belirtiler arasında burun deliklerinin açılıp kapanması, dudakların büzülmesi, gözlerin kırpıştırılması, boyun kaslarının gerilmesi gibi durumlar yer alır. Konuşan kekelediğinin farkındadır. Bu nedenle, konuşan

(11)

3 yaşındayken kekemelik problemi görülen çocukların yaklaşık %70-80'i için kekemelik herhangi bir müdahale olmadan kaybolur. Kalan %20-30 için ise kekemelik okul yıllarına kadar devam edebilir ve kronik bir problem haline gelebilir.

3 yaşındaki bir çocuğun profesyonel tedavi olmadan kekemeliğinin iyileşme olasılığı, erkeklere göre kızlarda daha yüksek görülmüştür

Bazı çocuklarda erken dönemde görülen kekemelik, kelime dağarcığının düşünce hızının gerisinde kalması nedeniyle ortaya çıkar. Kelime dağarcığının zenginleşmesiyle kekemelik zaman içinde düzelir.

Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu, gelişimsel koordinasyon bozukluğu, öğrenme bozuklukları, hassas mizaç özellikleri, nevrotik çatışmalar kekemeliğin nedenleri arasında yer almaktadır.

Kekemeliğin nedenlerinden birisinin de ebeveyn tutumlarının katı ve aşırı otoriter olmasıdır.

Bununla birlikte, ne cinsiyet ne de aile geçmişi, erken dönemde kekemelik sorunu yaşayan bir çocuğun müdahale olmadan kekemelikten kurtulacağına dair garanti vermez.

Doğal iyileşmeyi öngörmedeki belirsizlik ve kekemelik tedavisinin genellikle 6 yaşından önce uygulanmasının daha etkili ve kolay olduğu göz önüne alındığında kekemelikten şüphelenilen çocukların konuşmalarının tam bir değerlendirmesi yapılmalı, gerek

(12)

Komorbid Bozukluklar: Yapılan pek çok araştırmada kekemelik anksiyete ve/veya depresyonla ilişkilendirilmiştir.

Alan yazında, kekemeliği olan bireylerde olmayanlara göre daha fazla miktarda depresif belirti, alınganlık, karamsarlık, kuşku ve düşmanlık düşüncelerinin görüldüğü bildirilmektedir.

Akran zorbalığı, düşük özgüven, daha az düzeyde iletişim, endişe, kaygı ve kekemelik davranışına odaklanıp kontrol etmeye çalışma gibi nedenlerle kekemelik problemi yaşayan çocukların akademik başarılarının, kekemelik problemi yaşamayan çocuklara göre daha düşük olduğu bildirilmektedir.

Kekemeliğin eşlik ettiği bir başka klinik durum ise enürezistir.

(13)

Gecikmiş Konuşma ve Afazi (Söz Yitimi)

Gecikmiş konuşma; çocuğun konuşmasının takvim yaşına göre beklenenden çok geri veya konuşma gelişiminin yaşıtlarından çok yavaş olması durumudur.

Afazi; beyinde meydana gelen hasar sonucu, dil ve

konuşmanın bozulması ve anlaşılamamasıdır. Afazi farklı

şekillerde ve derecelerde ortaya çıkabilir. Bunlar genel olarak üç grupta ele alınabilir:

Duygusal afaziler: Konuşmanın akıcı olduğu, ancak anlamanın zayıf olduğu türdür.

Motor afaziler: Konuşma akıcılığının zayıf, buna karşın anlamanın tam olduğu türdür.

Total afaziler: Konuşma ve anlamanın tamamen bozuk olduğu türdür.

(14)

Tedavi

DİL BOZUKLUĞU

Dil bozukluğunun tedavisinde dil becerilerinin ve sözcük dağarcığının artmasını sağlamak için bazı yöntemler kullanılmaktadır. Bu yöntemler arasında, konuşma terapistinin yönlendirdiği yaklaşımlar, ebeveyn eğitimi modelleri, çocuk merkezli yaklaşımlar, doğal bağlama dayalı dil öğretimi (Millieu öğrenme yöntemi), kitap okuma ve senaryolaştırma tekniği yer almaktadır.

KONUŞMA SESİ BOZUKLUĞU

Konuşma sesi bozukluğu tedaviye genellikle iyi yanıt vermektedir. Bazı çocuklar tedaviden olumlu sonuç alabilir, bazılarında ise sorun ergenlik ve yetişkinliğe kadar devam edebilirKonuşma sesi bozukluğunda kullanılan “geleneksel müdahale” çocukların doğru söyleyemedikleri fonemlerin düzeltilmesine

odaklanılarak gerçekleştirilir. Konuşma sesi bozukluğunun tedavisinde kullanılan bir başka yöntem ise “Fonolojik Farkındalık Yöntemi”dir. Fonolojik

farkındalık, konuşma seslerini fonemlerden daha büyük olan - heceler ve

kelimelerden daha fazla olan bir farkındalık içerir. Konuşma sesi bozukluğunun tedavisinde kullanılan bir diğer yöntem de dudak ve dil egzersizleridir.

(15)

Aral, N. (2011) Dil Gelişimi. Çocuk Gelişimi. (Edit: N. Aral, G. Baran), (163-192). İstanbul: YA-PA

Aksoy, P. ve Baran, G. (2020). Dil Gelişimi. Erken Çocukluk Döneminde Gelişim, (Ed. A. Köksal Akyol), (143-167). Ankara: Anı Yayıncılık.

Kılıç, K. M. (2020). İletişim Bozuklukları. Çocuk Ruh Sağlığı, (Ed. G.

Kurt), (119-138). Ankara: Nobel Akademik.

Kaynaklar

Referanslar

Benzer Belgeler

Bayan R’ye yapmış olduğu ikinci sunuma yönelik paylaşımları sorulduğunda, paradoksik niyetini sesli olarak ifade etmenin kendisini çok daha rahat

Ergenlerin % 31.9’unun okulda, % 21.7’sinin sanal ortamda zorba, kurban ve zorba/kurban olarak akran zorbalığına dâhil olduğu, erkeklerin sanal ortamda zorbalık

Karyesi’nde Derviş Ağa Mustafa Ağa, 15 Manat”, “Göle Kazası’nda Arpaşen Karyesi’nde Derviş Ağazade Mustafa Ağa’dan alınan 1 aded koşad/goşad, 15

istasyonda sonbahar epipsammik alg florası içerisinde yer alan toplam 8 taksondan Navicula minima sonbahar mevsimi boyunca alınan tüm örneklerde kaydedilmiştir.Aynı zamanda %

Gün batımı ve doğumun- da ise atmosferde daha fazla mesafe kateden Güneş ışın- ları, kırmızı tonlarını kaybeder; kısa dalga boylu ışınlar at- mosferi geçerek

Distoni ve bazal ganglia bozuklukları ile sonuçlanabilen, bazı nadir bakır metabolizması bozuklukları bilinmektedir.[27,38,46] Yapılan bir çalışmada kanda bakır düzeyi

Bu nedenle bu araştırmanın amacı, okul ve sınıf ortamında karşılaşı- lan zorbalık sıklığı, okulda ne tür zorba davranışlarla karşılaşıldığı, öğrenci- lerin hangi

Sahadan elde edi- len veriler sonucunda görülmüştür ki, erkek öğrenciler fiziksel zorbalık da vranışlarına sınıf fark etmek- sizin kız öğrencilere göre daha fazla