BİLİŞSEL GELİŞİM VE DİL GELİŞİMİ
Dil gelişimi ile ilgili kuramlar
Dil gelişimi ile ilgili kuramlar;
•Doğuştancı (Psikolinguistik) Kuram
•Davranışçı Kuram
• Sosyal Öğrenme Kuramı
• Etkileşimci Kuram
-Bilişsel Gelişim Kuramı -Bilgi İşleme Kuramı
-Toplumsal Etkileşimci Kuram
•Nöro-Dilbilim Gelişim Kuramı
DOĞUŞTANCI KURAM
Dil gelişimini biyolojik temeller üzerinden açıklayan dil bilimcilerin başında Chomsky ve Lenneberg gelir. Bu görüşü benimseyen araştırmacılar, çocukların dili kullanma yetisine sahip olarak doğduğunu ve her çocuğun dili edinmesinde birtakım evrensel değişmez özellikler olduğunu savunur.
Chomsky genlerin büyük rolü olduğunu belirterek dilin yüksek oranda özelleşmiş zihinsel organ olduğunu ve bilişsel diğer formlardan farklı olduğunu savunur. Chomsky’e göre; dil edinimi zekadan bağımsız, kendine özgü bir yapıdır. Bu mekanizma, çocuğun yakınında konuşulan dili içselleştirmesini, kurallarını anlayıp öğrenmesini, sonra da uygun kurallar ile konuşmasını sağlar. Böylece, doğuştan dili öğrenme mekanizmasına sahip olan çocuk, içinde bulunduğu çevre tarafından konuşulan dili öğrenmeye başlar. Bu bakımdan dil gelişiminde çocuğun doğuştan sahip olduğu keşfetme yeteneğinin önemli olduğu savunulurken, dilin nörofizyolojik ve bilişsel özelliklerine de dikkat çekilir.
Yeni öğrenilen her ifade linguistik mekanizmada, derin ve yüzeysel olmak üzere iki yapıya sahiptir.
DOĞUŞTANCI KURAM
Lenneberg; Organizmanın dili öğrenmek için biyolojik olarak daha önceden programlandığını ileri sürer. Bütün çocukların dili öğrenmelerinde evrensel bir modelin geçerli olduğuna, insanların dil öğrenmelerini sağlayan, özel beyin merkezlerinin varlığına inanır. İnsanların bu kadar çok sesi çıkarabilecek ses mekanizmasına ve konuşma seslerini çıkarabilecek özelleşmiş bir işitme sistemine sahip olduğunu belirtir.
Lenneberg’e göre; biyolojik dil sistemi bölünmeye karşı çok dirençlidir. Örneğin; işitme engelli çocuklar konuşma dilini hiç duymadıkları halde, yazı dilini öğrenebilirler. Buna göre;
normal gelişim göstermeyen çocukların dil gelişimi normal düzende ilerler, ancak fiziksel gelişimlerine paralel olarak daha düşük hızda gerçekleşir.
Çocukların anadillerini herhangi bir özel eğitim almadan, biyolojik bir zaman çizelgesine göre doğal olarak, kolayca öğrendiklerini ve dili kolayca öğrenebilmek için bir yaş sınırı olduğuna dikkat çekmektedir. Doğumdan 12-13 yaşına kadar çocuklar doğal yollarla hiçbir çaba sarf etmeden dili öğrenebilmektedir. Bu yaş aralığında beyin gelişiminin dil edinimini kolaylaştırma açısından en duyarlı dönem olduğunu savunan Lenneberg, çocukların dil bilgisi kurallarını ve gramer yapısını bu dönemde yapılandırdığını savunur.
DOĞUŞTANCI KURAM
Doğuştancı Kuramın Özellikleri
Dil biyolojik kökenlidir.
Dilin evrensel özellikleri vardır.
Dilin ediniminde çevre koşullarının rolü sınırlıdır.
Dil öncelikle biyolojik temelli zihinsel bir işlevdir.
DAVRANIŞÇI KURAM
Dil kazanımında biyolojik faktörlerin tam tersine, çevresel etmenlerin etkili olduğunu savunan kuramcılarda bulunmaktadır.
Davranışçı kurama göre, dilin pekiştireçler aracılığıyla öğrenilmesi söz konusudur. Kuramın savunucularından olan Skinner, konuşmanın diğer davranışlardaki gibi koşullanma yoluyla kazanıldığını savunur.
Bebeklerin sesleri taklit ederken, çevrelerinde kullanılan dildeki kelimelere benzer sesler çıkardıklarında yetişkinler tarafından övgüyle karşılanma, gülümseme, kucağa alınma gibi davranışlarla karşılanması pekiştirilmesini sağlar. Böylece, bebekler kendilerini istedikleri sonuca götüren sesleri ayırt ederek tekrar eder ve bu tekrarlar sonucunda konuşulan dili öğrenmeye başlar. Bu kapsamda çocuğun çıkardığı seslerin pekiştirilmemiş olması, kullanılma sıklığının azalmasına yol açar.
Dil gelişiminde koşullanmanın önemine dikkat çeken kuramcılara göre, dil gelişiminin sağlanmasında çocuğun çıkardığı seslerin yetişkin tarafından pekiştirme yoluyla desteklenmesi büyük önem taşır.
Skinner’den başka davranışçı görüşü savunan kuramcılar, dilin kazanılmasında pekiştirecin yanı sıra, taklidin de önemli olduğunu belirtirler. Tekrarlamalarla çocuğun yetişkini taklit ederek, daha düzgün cümleler kurmaya başlaması söz konusudur.
Davranışçı yaklaşımın ileri sürdüğü taklit etme, model alma, pekiştireçle karşılanma gibi kavramlar, dil gecikmesi yaşayan çocuklara müdahale noktasında yol göstericidir.
DAVRANIŞÇI KURAM
Davranışçı Kuramın Temel Özellikleri
Dil gelişimi, çeşitli dış uyaranların iç tepkilerle birleştirilmesi ve bu iç tepkilerin davranışa dönüşmesidir.
Dil gelişimi, klasik koşullanma ve taklit aracılığıyla rastlantısal dil kullanımından olgunlaşmış iletişime geçiş sürecidir.
Çocuk, amaç doğrultusunda bilgisini kullanan ve anlam üreten bir birey değil, çevrenin etkisiyle belirli tepkiler veren bir canlıdır.
Dilin öğrenilmesinde, ödüllendirme büyük önem taşır.
Dil gelişim sırası, çevreden gelen uyarıcılarla belirlenir.
SOSYAL ÖĞRENME KURAMI
Sosyal öğrenme kuramına göre, dil kazanımı sosyalleşme sürecinde gelişir.
Yani, sosyalleşme sürecinde, bireyler gözlem ve taklit yoluyla konuşmayı ve dilin temel bileşenlerini öğrenirler.
Bandura’ya göre çocuk, model alma ve taklit etme süreçleri ile içinde yaşadığı kültürün dilini öğrenmektedir.
Çocuk duymuş olduğu bir sese, heceye, kelimeye veya cümleye öncelikle dikkat eder ve onları model olarak seçer. Çocuk tarafından seçilen modeller taklit edilir ve taklit edilenler doğruysa çocuğun çevresi tarafından pekiştirilir, yanlışsa çevresi tarafından düzeltilir. Bu şekilde, çocukta dil ve kavram gelişimi sağlanır. Yani dil, anne babanın model olması, çocuğun taklit etmesi, ana-babanın pekiştirmesi ve düzeltici geri bildirim vermesi suretiyle kazanılmaktadır.
Örneğin, anne topu yerde yuvarlayarak çocuğuyla oyun oynarken, çocuk topu tutarak “bop deldi.” diyebilir.
Annenin bunun üzerine “top geldi.” şeklinde tekrarlamasının ardından, çocuğun kelimesini düzeltme yoluna giderek doğru şeklini söylemeye çalışması söz konusu olacaktır. Burada annenin çocuğun sözcüğü doğru kullanmasının ardından, “Aferin benim kızıma.” gibi bir yanıt vermesi, sözcüğün doğru olarak tekrar edilmesine katkı sağlayacaktır.
SOSYAL ÖĞRENME KURAMI
Sosyal Öğrenme Kuramının Temel İlkeleri
Öğrenme, uyarıcı olayların ve bu olaylara verilen tepkilerin gözlenmesi sonucunda oluşan düşünce yapıları ve zihinsel süreçler olarak değerlendirilir.
Dil sadece bireyin kendi deneyimleri yoluyla değil, aynı zamanda başkalarının konuşmalarını gözlemlemesi yoluyla da edinilir.
Dil edinim sürecinde gözlemlenen ve taklit edilen sözcükler/cümleler pekiştireçle karşılanırsa tekrar edilmeye devam eder ve öğrenme eylemi gerçekleşir.
Dil edinim sürecinde çocuklar bir başkasının rehberliğine ihtiyaç duyarlar. Dil ediniminde rehber olan kişinin iyi bir model olması ve çocukları doğru bir şekilde yönlendirmesi gerekir.
ETKİLEŞİMCİ KURAM
Dil edinimini açıklamaya yönelik etkileşimci bakış açısı günümüzde yaygın olarak kabul edilmektedir.
Etkileşimci kurama göre; dil gelişiminde çevre, biyolojik özellikler ve toplumsal özellikler eşgüdümlü olarak işler.
Bu kapsamda etkileşimci olarak açıklanan üç temel yaklaşımdan bahsedilebilir:
Bilişsel Gelişim Kuramı
Bilişsel gelişim kuramının öncüsü olan Piaget, dilbilimsel bilginin aşamalı olarak kalıtım ve olgunlaşma yoluyla gerçekleştiğini savunur.
Bilgi İşleme Kuramı
Bu modele göre; dil ediniminde hem biçim, hem de işlev önemlidir. Çünkü, dil kullanımı belirli bir iletişim ihtiyacıyla ortaya çıkar ve bu ihtiyacı karşılamak için de dilin bilgisine ihtiyaç duyulur .
Toplumsal Etkileşimci Kuram
Toplumsal etkileşimci kuramın savunucusu Vygotsky’ye göre; dil insanın toplumsal çevresiyle etkileşime girmede araç olarak kullandığı bir sembol sistemidir.
ETKİLEŞİMCİ KURAM
Bilişsel Gelişim Kuramı (Piaget)
Piaget’ye göre çocukların dili kullanması için , duyu-motor dönemdeki (0-2 yaş) gelişim özelliklerinin kazanılmış olması gerekir. Bu dönemde çocukların henüz çevrelerindeki nesneleri temsil eden sembolleri kullanmadıkları için, bu dönem “dil öncesi dönem” olarak adlandırılır.
Piaget, duyu-hareket yoluyla düşüncelerin geliştiği ve bu düşüncelerin konuşmalara yansıdığı üzerinde durur. Bu bakımdan Piaget’e göre, dil gelişiminde en önemli faktör düşüncenin gelişimidir. Bu kapsamda Piaget’nin gelişim kuramında çocuğun bilişsel gelişiminin ne kadar iyi olduğuna bağlı olarak, dil gelişiminin de o kadar iyi olacağı ileri sürülür.
ETKİLEŞİMCİ KURAM
Bilişsel Gelişim Kuramı
Bilişsel Gelişim Kuramının Dil Edinimine İlişkin Temel Özellikleri
Dil gelişimi bilişsel gelişimin bir parçasıdır ve dil gelişiminde dış dünyaya ilişkin bilişsel izlenimlerin etkisi büyüktür.
Dil; bellek, zekâ, algılama, hatırlama gibi süreçlere paralel olarak gelişir.
Dil gelişimi için yeterli olgunluğa ulaşılması gerekir.
Piaget’e göre, çocuklar zihinlerinde uyarıcılarla ilgili şemalar oluşturur ve sonrasında oluşan şemaları dilsel olarak sembolleştirirler. Bu süreçte zihindeki şemalara uygun düşen sözcükler kolay bir şekilde öğrenilir.
Piaget, çocukların konuşmasında “benmerkezci konuşma” ve “sosyalleşmiş konuşma”
şeklinde iki ayrı dönem olduğunu ve dil gelişiminin benmerkezci konuşmadan sosyalleşmiş konuşmaya doğru ilerlediğini savunur.
ETKİLEŞİMCİ KURAM
Bilgi İşleme Kuramı
Bu modele göre; dil ediniminde hem biçim, hem de işlev önemlidir. Çünkü, dil kullanımı belirli bir iletişim ihtiyacıyla ortaya çıkar ve bu ihtiyacı karşılamak için de dilin bilgisine ihtiyaç duyulur. Dolayısıyla, insanlar dili edinirken önce biçimi, sonra işlevi edinmek gibi bir strateji geliştirmeyip, her iki parçayı da kayda alırlar.
Bu görüşte, çocuğun doğuştan kurulmuş bir dil sistemi ile değil, semboller, nesneler ve sembollerin temsil ettiği düşünceler arasında bağlantılar kurabilecek bir potansiyelle doğduğu ileri sürülür.
Buna göre; bazı bağlantılar çocuğun deneyim sıklığına veya fazla tekrarlamasına bağlı olarak sabit hale gelirken, diğer bağlantılar çocuğun
ETKİLEŞİMCİ KURAM
Bilgi İşleme Kuramı
Çocuk, dili devamlı uyarılan sembol-nesne-düşünce ilişkileri sayesinde içselleştirir. Bu kapsamda bilgiyi işlemede iki temel süreçten bahsedilebilir
Seri işleme; bilgileri edinirken, her seferinde tek bir bilgiyi işleyerek sırayla öğrenmedir.
Paralel işleme de, birden çok bilginin aynı anda işlenmesi demektir. Bilgi işleme kuramında; dil ediniminden sorumlu işlemleme örüntülerinin seri olmaktan ziyade, paralel olabileceği savunulur .
ETKİLEŞİMCİ KURAM Bilgi İşleme Kuramı
Bilgi İşleme Modelinin Dil Edinimine İlişkin Temel Özellikleri
Dil edinimi, dil kullanımı aracılığıyla açıklanır.
Dil ediniminde hem biçim, hem de işlev önemlidir.
Bilgi işlemede, seri işleme ve paralel işleme şeklinde iki temel süreç vardır.
Dil, paralel işlemeyle edinilir.
Dil, tümevarım yoluyla edinilir.
ETKİLEŞİMCİ KURAM
Toplumsal Etkileşimci Kuram (Vygotsky)
Toplumsal etkileşimci kuramın savunucusu Vygotsky’ye göre; dil insanın toplumsal çevresiyle etkileşime girmede araç olarak kullandığı bir sembol sistemidir.
Vygotsky dil ve bilişsel gelişimi toplumsal etkileşim çerçevesinde açıklar. Vygotsky’e göre dil ve düşünce başlangıçta birbirinden ayrı ve tamamen bağımsız süreçlerdir. Dil ve düşüncenin doğumdan sonraki ilk yıllarda birbirinden bağımsız geliştiği ve zamanla birbirleriyle birleştiği öne sürülür. Yaklaşık olarak 2 yaş civarında çocuklar dil ve düşünce arasında bağ kurmaya başlar.
Dil gelişimi de doğrudan doğruya çocuğun nasıl bir çevrede ve kimlerle büyüdüğüne bağlı olarak gerçekleşir. Bu bakımdan çocuğun gelişiminde gerçek gelişim seviyesi ile potansiyeli arasında ayrım yapmanın gerekli olduğu üzerinde durulur.
Gerçek gelişim aşaması, çocuğun hali hazırda tamamladığı, kişisel çevre özelliklerinden bağımsız, zihinsel gelişim döngülerine gönderimde bulunur.
Buna karşın potansiyel, çocuğun gerçek gelişim seviyesi dışında çevresinde aldığı, tamamen çocuğun kendi kişisel çevresine özel ve çocuktan çocuğa değişebilen girdiler ile beslenmiş olan kapasitesine gönderimde bulunur.
ETKİLEŞİMCİ KURAM
Toplumsal Etkileşimci Kuram (Vygotsky)
Bu kapsamda aynı zekâ yaşındaki iki çocuğun birbirinden farklı düzeylerde dil becerilerine sahip olması veya aralarında iki yaş fark olan iki çocuğun aynı dil becerilerini sergilemesi söz konusu olabilir.
Bu durum, Vygotsky’ye göre “yakınsal gelişim alanı” olarak adlandırılan, çocukların gerçek gelişim düzeyleri ile kapasiteleri arasındaki farktan kaynaklanır.
Buna göre; yakınsak gelişim sınırı içinde, yetişkinin ve çevrenin sosyal-kültürel öğeleri, deneyimleri ve akademik bilgisi çocuğun içsel psikolojik bilgisine transfer edilir.
Bu bakımdan bütün kuramcılar çocuğun ne bildiği/öğrendiği ile ilgilenirken, Vygotsky’nin çocuğun öğrenebilme kapasitesi ile ilgilendiği söylenebilir.
ETKİLEŞİMCİ KURAM
Toplumsal Etkileşimci Kuram (Vygotsky)
Toplumsal Etkileşimci Yaklaşımın Temel Özellikleri
Dilin yansıttığı düşünce biçimi çocuğun bilişsel gelişimini biçimlendirir.
Dil, öncelikle çocuğun çevresindeki insanlarla kurduğu iletişimle ortaya çıkar.
İnsanlar ilişkilerini, çevreleriyle bizzat etkileşime girerek kurarlar ve
davranışlarını bu çevre doğrultusunda denetleyerek, kendi deneyimleriyle birleştirip değiştirirler.
Çocukların gerçek gelişim düzeyleri ve potansiyelleri arasında “yakınsal gelişim alanı” olarak açıklanan farkın olması söz konusudur.
NÖRO-DİLBİLİM GELİŞİM KURAMI
Nöro-dil bilim, dilsel edincin neleri içerdiğini, beyinde nasıl temsil edildiğini, konuşma, okuma, işitme ve kavrama gibi diğer alt sistemlerin birbirleriyle nasıl etkileşimde bulunduğu, beynin bilgiyi nasıl depoladığı ve depolanmış bilgiye nasıl ulaştığını incelemeye odaklanmaktadır. Nöro- dilbilimciler ayrıca beynin hangi bölgelerinin dilden sorumlu olduğunu, nöral yapı ve süreçlerin, bellek ve dikkat arasındaki ilişkiyi açıklamaya çalışmaktadır. Dil sisteminin gelişmesi beynin anatomik ve fizyolojik özelliklerine bağlıdır.
Bu mekanizmaya göre çocuk dil girdileri tarafından sağlanan yapısal bilgiyi alır ve dil bilgisini oluşturur.
Çocuklar, belirli bir dili konuşmayı planlayarak dünyaya gelmedikleri için dil edinim düzeneği tüm dillere ait ortak bir bilgi ile harekete geçmektedir.
Çocuk dil düzeneği ile çevresinde konuşulan dili içselleştirir. İçselleştirdiği dilin kurallarını çözümleyip analiz ederek edinir ve daha sonra zamanı geldiğinde bu kurallarla dili kullanır.
KAYNAKLAR
Angın, E., Yazıcı, Z., Kaçan, O.M., Kanak, M., Kılıçgün, Y.M., Oral, T., Pekdoğan, S., Samur, Ö.A. ve Yapıcı, M. ( 2016), Erken Çocukluk Döneminde Gelişim, ( Ed.Arslan, E.), Eğiten Kitap: Ankara.
Aral, N. (2011) Dil Gelişimi. Çocuk Gelişimi. (Edit: N. Aral, G. Baran), (163-192). İstanbul: YA-PA Aksoy, P. ve Baran, G. (2020). Dil Gelişimi. Erken Çocukluk Döneminde Gelişim, (Ed. A. Köksal Akyol), (143-167). Ankara: Anı Yayıncılık
Aral N., Baran, G., Çimen, S. ve Bulut,Ş. (2001). Çocuk Gelişimi. Ya-pa Yayıncılık, İstanbul.
Aydoğan, Y., Özyürek, A. ve Gültekin Karaduman, G. (2018). Erken Çocukluk Döneminde Gelişim. Vize Yayıncılık: Ankara.
Aydın, A., (1999). Gelişim ve öğrenme psikolojisi. Ankara: Anı Yayıncılık.
Bee,H. ve Boyd, D. (2009). Çocuk Gelişim Psikolojisi. İstanbul: Kaknüs Yayınları.
Deniz, E.,M. (2017). Erken Çocukluk Döneminde Gelişim. Pegem Yayıncılık: Ankara.
Didin, E. ve Köksal-Akyol, A. (2017), Bilişsel Gelişim Erken Çocukluk Döneminde Gelişim,( Ed. Köksal-Akyol, A.), Anı Yayıncılık: Ankara.
Kandır, A. (2007). Bilişsel Gelişimde Dilin Kazanılması. Bilişsel Gelişim. (E. Ömeroğlu ve A. Kandır). (131-149).
İstanbul: Morpa.
Kasten, H. (2017), 0-3 Yaş Çocuk Gelişimi: Gelişim Psikolojisinin Esasları ( Çev. Çalışkan, Z., Ulutaş, A., Sağlam, M.), Anı Yayıncılık: Ankara.
Küçükkaragöz, H. (2002). Bilişsel Gelişim ve Dil Gelişimi. Gelişim ve Öğrenme Psikolojisi. (Edit: B. Yeşilyaprak).
(76-107). Ankara: Pegem.
Yıldız Bıçakçı, M. ve Aral, N. (2017). Dil Gelişimi. Neriman Aral ve Tayyip Duman (Ed.) Eğitim Psikolojisi kitabı içinde (132-150 ss.). Pegem Akademi: Ankara
San Bayhan, P.,ve Artan, İ. (2004). Çocuk gelişimi ve eğitimi. Morpa Kültür Yayınları: İstanbul.