• Sonuç bulunamadı

Zbigniew Brzezinski: Büyük Satranç Tahtası Tezi

1.3. Jeopolitik Teoriler

1.3.2. Çağdaş Jeopolitik Tez ve Görüşler

1.3.2.1. Zbigniew Brzezinski: Büyük Satranç Tahtası Tezi

Polonya asıllı Zbigniew Brzezinski tarafından 1997 yılında yayınlanan Büyük

Satranç Tahtası: Amerika'nın Önceliği ve Bunun Jeostratejik Gerekleri adlı kitapta53

ortaya atılan jeopolitik görüşler, eserin ismine paralel olarak Büyük Satranç Tahtası

Tezi adıyla anılmaktadır. Brzezinski, söz konusu kitabında ve bunu izleyen

50Francis Fukuyama: Tarihin Sonu Tezi.

51Samuel Phillips Huntington: Medeniyetler Çatışması Tezi. 52Ulaş, a.g.e., s. 167-169.

53Zbigniew Brzezinski, The Grand Chessboard: American Primacy and Its Geostrategic Imperatives,

kitaplarında54; dünya hakimiyetini sağlamak ve devam ettirmek için ABD'nin gücünü

nasıl kullanması gerektiği hususunda ABD yönetimine bir dizi önerilerde bulunmaktadır.

Soğuk Savaş sonrası dönemde jeokültür nitelemesiyle sunulan ve zihinleri bulandıran kültür odaklı görüşlerden sonra Brzezinski'nin coğrafyayı esas alan tespit ve önerileri; bütünlük taşıyan ve ABD politikasında yönlendirici etkileri olduğu görülen, incelenmeye değer jeopolitik görüşlerdir. Brzezinski, söz konusu kitabında; Çin, Moğol, Roma ve Büyük Britanya İmparatorluklarının tarihteki gelişme, genişleme ve yıkılış evrelerini inceledikten sonra söz konusu imparatorlukların hüküm sürdükleri dönemde bile tam anlamıyla bir dünya hakimiyeti tesis edemediklerini örneğin Büyük Britanya'nın denizaşırı bölgelerde açıkça hükümran olmasına rağmen Avrupa'ya hükmedemediği, karmaşık bir güçler diplomasisi ile Rusya ve Almanya'nın Avrupa kıtası üzerindeki hakimiyetine engel olmaya çalıştığını fakat Amerika'nın bugünkü küresel gücünün etkinlik sahası ve yayılımının eşsiz olduğunu belirtmektedir.55

Brzezinski'ye göre; "Amerika Birleşik Devletleri sadece dünyanın tüm

okyanuslarını ve denizlerini kontrol etmekle kalmayıp, kendi gücünü siyasi olarak önemli şekillerde ülkelerin içine yansıtabilen bir askeri kabiliyet geliştirmiştir... Özetle Amerika küresel gücün belirleyici dört alanında üstün durumdadır: Askeri

54Brzezinski, The Choice: Global Dominition or Global Leadership, Basic Books, New York 2004;

Brzezinski, Second Chance: Three Presidents and the Crisis of American Superpower, Basic Books, New York 2007; Brzezinski, America and the World: Conversations on the Future of American Foreign Policy, Basic Books, New York 2008.

55Brzezinski, Büyük Satranç Tahtası: Amerika'nın Önceliği ve Bunun Jeostratejik Gerekleri, çev.

Ertuğrul Dikbaş, Ergun Kocabıyık, Sabah Kitapları, İstanbul 1998, s. 22-23. Amerika'nın eşsiz bir küresel güce sahip olduğu belirtilmişken Büyük Oyun (The Great Game) teriminden söz etmekte fayda vardır. Büyük Oyun (The Great Game), 19. yüzyıldan başlamak üzere stratejik bölgelerin büyük güçler tarafından paylaşılma mücadelesini tanımlamak için kullanılan bir terimdir. Söz konusu mücadele; İngiltere (Büyük Britanya), Çarlık Rusya'sı, Almanya ve Fransa arasında; Osmanlı İmparatorluğu toprakları, Orta Asya ve Uzak Doğu ülkelerinin topraklarını ele geçirmek amacıyla yapılmıştır. Dolayısıyla söz konusu terim, günümüzde yaşanan güç mücadelelerine ve jeopolitik rekabetlerine bu bağlamda ışık tutması ve söz konusu güç mücadelelerinin geleceğine ve seyrine yönelik öngörülere sahip olunabilmesi adına önemlidir. https://www.turkcebilgi.com/büyük_oyun (21.6.2018).

olarak dengi bulunmayan bir küresel erişime sahiptir; ekonomik olarak Japonya ve Almanya tarafından bazı bakımlardan meydan okunsa bile küresel büyümenin ana lokomotifi olmaya devam etmektedir; teknolojik olarak yenileşmenin bıçak sırtı alanlarında genel öncülüğü elinde bulundurmaktadır ve kültürel olarak bazı kabalıklara karşın özellikle dünya gençliği arasında rakipsiz bir cazibeye sahip bulunmaktadır. Tüm bunlar Amerika Birleşik Devletleri'ne, başka hiçbir devletin ulaşamadığı bir siyasi güç sağlamaktadır. Bu dördünün birleşimi Amerika'yı süper güç yapmaktadır."

Brzezinski'ye göre; ABD için asıl jeopolitik ödül Avrasya olmalıdır. ABD'nin siyasi önceliği Avrasya egemenliği olmalıdır. Zira ABD'nin küresel gücü, Avrasya'daki egemenliğini ne zamana dek ve ne yönde bir tesirle devam ettirebileceğine bağlıdır.

Brzezinski, Avrasya'nın sahip olduğu değeri şöyle ifade etmektedir:

"Avrasya, yer kürenin en büyük kıtasıdır ve jeopolitik olarak bir eksendir. Avrasya'ya hakim olan bir güç dünyanın en ileri ve ekonomik olarak en verimli üç bölgesinden ikisini kontrolü altına alabilir. Dünya nüfusunun yaklaşık olarak %75'i Avrasya'da yaşamaktadır ve hem ekonomik teşebbüsler ve hem de yeraltı zenginliklerinin çoğu oradadır. Avrasya, dünya GSMH'nın %60'ına ve bilinen enerji kaynaklarının dörtte üçüne sahiptir. Bunun yanısıra Avrasya, siyasi olarak en iddialı ve dinamik devletlerin yer aldığı bölgedir. Amerika Birleşik Devletleri'nin ardından dünyanın en büyük altı ekonomisi ve en büyük altı silah alıcısı Avrasya'dadır. Yine dünyanın birisi dışında resmi olarak bilinen tüm nükleer güçleri ve de gizli nükleer güçlerin tümü Avrasya'dadır. Bölgesel hakimiyet ve küresel etki heveslisi olan dünyanın en kalabalık nüfuslu iki devleti Avrasya'dadır. Amerikan önceliğinin tüm potansiyel ve/veya ekonomik meydan okuyucuları Avrasya'dadır. Kısacası Avrasya'nın gücü büyük oranda Amerikanınkini gölgede bırakmaktadır. Bereket versin ki Avrasya siyasal olarak bir bütün meydana getirmek için fazla büyüktür."56

56Brzezinski, a.g.e., s. 26-32.

Brzezinski Avrasyasının sınırları, klasik jeopolitik teorilerde tarif edilenlerden biraz daha farklıdır. Avrasya; Orta Asya, Rusya'nın Asya'da sahip olduğu topraklar ve Doğu Avrupa ile sınırlı değildir. Brzezinski'nin Avrasyası, Asya ve Avrupa'nın tamamını ve Japon adalarını kapsamaktadır. Avrasya, Mackinder'in Dünya Adasından Afrika çıkarıldığında geriye kalan bölümdür. Yani Afrika, Amerika, Okyanusya kıtaları ve kutuplar hariç tüm dünyadır. İşte bu Avrasya, Brzezinski'nin küresel üstünlük mücadelesinin devam ettirileceğini belirttiği Büyük

Satranç Tahtasını oluşturmaktadır. Söz konusu satranç tahtasının üzerinde birçok

oyuncu bulunmaktadır.57

Dört farklı bölgeye ayrılan58 ve her bölge içerisinde farklı güçte oyuncuların

yer aldığı bu devasa, garip biçimli ve Lizbon'dan başlayıp Vladivostok'a dek devam eden Avrasya Satranç Tahtası; hakimiyet ve güç oyununun zeminini oluşturmaktadır. Brzezinski, hakimiyet ve güç oyununu ve oyunun sonuçlarına ilişkin olasılıkları şu sözlerle anlatmaktadır: "Eğer orta bölge (Rusya), batı

bölgesinin gittikçe genişleyen yörüngesine çekilebilirse, güney bölge (Hindistan, Türkiye ve Orta Asya Türk Devletlerinin bulunduğu bölge) tek bir oyuncunun hakimiyetine girmezse, doğu bölgesi (Çin, Güney Kore ve Japonya'nın bulunduğu bölge) ABD'nin denizaşırı üslerinden atılmasını kışkırtarak birleşmezse, (güç oyununda) Amerika'nın üstün olacağı ifade edilebilir. Ancak orta bölge (Rusya), batıyı reddeder, iddialı bir tekil aktör olur ve güney bölge üzerinde kontrolü sağlarsa veya büyük doğu bölgesi oyuncuları (Çin, Japonya) ile bir ittifak kurarsa; o zaman ABD'nin Avrasya'daki önceliği ciddi bir biçimde daralır. Aynı şey iki büyük Doğulu oyuncunun (Çin ve Japonya) bir biçimde birleşmeleri halinde de geçerli olabilir. Son olarak, Amerika'nın Batılı müttefikleri tarafından batı çevresindeki tüneğinden çıkarılması-ki bu batı ucunun orta bölgeyi işgal eden bir aktörün (Rusya'nın) hakimiyeti altına girmesi anlamına gelse bile- otomatik olarak Amerika'nın Avrasya Satranç Tahtasındaki oyuna dahil olmasının sona erdiği manasına gelirdi."

57Ulaş, a.g.e., s. 185.

Brzezinski, dört bölgeye ayırdığı Avrasya Satranç Tahtasını ve güç oyunundaki alternatifleri bu sözlerle izah ettikten sonra güç oyununa katılan veya katılması muhtemel olan oyuncuları açıklamaktadır. Brzezinski, bunları; güç oyununa doğrudan katılabilecek ve etki edebilecek devletlerden meydana gelen

jeostratejik oyuncular ve oyuna direkt olarak etki edebilecek durumda olmadığı

halde bulundukları konum nedeniyle oyun esnasında dikkate alınması gereken devletlerden oluşan jeopolitik mihverler olmak üzere iki grup halinde incelemektedir.

Jeostratejik aktörler; ABD'nin menfaatlerine tesir edecek biçimde, var olan jeopolitik ortamı değiştirmek maksadıyla, sınırlarının dışında güç uygulama veya etkide bulunma kabiliyetine ve iradesine sahip olan devletlerdir. Bu devletler, bölgesel hakimiyet ya da küresel prestij peşindedirler. Bu amaçla, ABD'nin potansiyel güç kapasitesini ölçerler, kendi menfaatlerinin ABD'nin menfaatleri ile ne ölçüde örtüştüğünü belirlerler ve böylelikle kendilerine daha kısıtlı Avrasya hedefleri tespit ederler. Rusya, Çin, Hindistan, Almanya ve Fransa, jeostratejik oyunculardır.

Jeopolitik mihverler ise değerlerini güç ve motivasyonlarından değil, hassas jeopolitik özelliklerinden alırlar. Söz konusu jeopolitik konum, önemli bir bölgeye etki etmek ya da önemli bir bölgeden çıkmak için o ülkeye özel bir önem kazandırır. Türkiye, İran, Azerbaycan, Ukrayna ve Güney Kore, jeopolitik mihver devletleridir.

Brzezinski'ye göre; tüm jeostratejik oyuncular önemli ve güçlü devletler olmalarına rağmen bütün önemli ve güçlü devletler, jeostratejik oyuncu olamazlar. Örneğin İngiltere, Japonya ve Endonezya'yı da büyük birer güç olarak değerlendirmesine karşın yeterli isteğe sahip olmadıkları için bu devletleri jeostratejik oyuncular arasında saymadığı görülmektedir.

Brzezinski, jeostratejik oyuncular arasında saymadığı İngiltere hakkında;

"Büyük Britanya, Amerika'nın kilit önemdeki destekleyicisi, çok sadık bir müttefiki, yaşamsal değerde bir askeri üssü ve kritik önemdeki istihbarat etkinliklerinde yakın bir ortağıdır. Dostluğu pekiştirilmeyi gerektirir, ancak politikaları sürekli dikkat gerektirmez. O; parlak şanının üzerinde dinlenen, Fransa ile Almanya'nın esas

oyuncular oldukları büyük Avrupa macerasından kopmuş emekli bir jeostratejik oyuncudur." demektedir.

Brzezinski'ye göre; Rusya, güç kaybetmesine ve süregelen istikrarsızlığına rağmen büyük bir jeostratejik aktör olmayı sürdürmektedir. Çin, kendisini dünyanın merkezi olarak gören önemli bir bölgesel güçtür ve tartışmasız şekilde büyük bir oyuncudur. Fransa ve Almanya, Avrupa Birliği vizyonuna yönelmiş iki kilit ve dinamik oyuncudur.

Brzezinski, mihver devletler olarak tanımladığı Ukrayna'yı, Rusya'nın Batı ile irtibatını sağlayan bir devlet olarak; Azerbaycan'ı küçük nüfusu ve geniş olmayan topraklarına karşın büyük enerji kaynakları nedeniyle Orta Asya'daki zenginlikleri

içine alan bir şişenin mantarı gibi görmektedir. Güney Kore'nin ise, Kuzey Kore ile

birleşmesi veya Çin'in etki alanına girmesi durumunda Amerika ve Japonya'nın Uzakdoğu'daki pozisyonunu önemli derecede değiştirecek bir jeopolitik mihver olduğunu belirtmektedir.59

Brzezinski, kitabında jeostratejik oyuncuları ve jeopolitik mihverleri bu şekilde değerlendirdikten sonra; ABD çıkarlarına uygun bir Avrupa'nın, Rusya'nın ve Çin'in nasıl olmaları gerektiğini, Orta Asya'da yeni bir Balkanlar oluşma olasılığının ne olduğunu, Avrasya'da en tehlikeli koalisyonların hangileri olabileceğini ve bunları engellemek için ABD'nin neler yapması gerektiğini izah etmektedir.60

Brzezinski, Spykman'ın tersine61 bütünleşmiş ve güçlerini birleştirmiş bir

Avrupa'dan yanadır. Brzezinski'nin düşüncesine göre; Avrupa, ABD'nin tabii müttefikidir ve ayrıca demokrasinin tüm Avrasya ülkelerine yayılmasını kolaylaştıracak bir konumdadır. Avrupa, jeopolitik bakımdan ABD için Avrasya'daki en önemli köprü başıdır. NATO, ABD'nin Avrasya'daki siyasi nüfuzunu ve askeri etkinliğini sürdürebilmesi açısından çok önemlidir. Brzezinski; ulus devletlerden

59Brzezinski, a.g.e., s. 35-47. 60Ulaş, a.g.e., s. 189.

61Detaylı bilgi için bkz. Nicholas J. Spykman, America's Strategy in World Politics: The United States

oluşan parçalanmış bir Avrupa yerine bütünleşmiş, NATO ile pekişmiş ve Rusya ile güvenli ilişkilere girmiş bir Avrupa'nın ABD çıkarlarına daha uygun olduğunu belirtmekte ve "Dolayısıyla Amerika'nın Avrupa'daki merkezi jeostratejik hedefi

oldukça kolay bir biçimde özetlenebilir: Bu daha gerçek bir Atlantik ötesi ortaklık yoluyla Avrasya kıtasındaki köprübaşını sağlamlaştırmak ve böylelikle de büyüyen bir Avrupa'nın, Avrasya'ya uluslararası demokratik ve işbirlikçi düzenin yansıtılması için daha elverişli bir sıçrama tahtası olabilmesini sağlamaktır.62"

Suat İlhan'a göre Brzezinski'nin Avrupa Birliği'ne duyduğu güven, fikirlerinin en zayıf halkasını oluşturmaktadır. İlhan, bu güvenin boşa çıkması durumunda Brzezinski'nin bütün sisteminin çökeceğini belirtmektedir.63

Sovyetler Birliği'nin dağılmasını Avrasya'nın ortasında bir kara deliğin meydana gelmesine benzeten Brzezinski, Rusya Federasyonu'nun Avrasyacılıktan Slav birliğini sağlamaya, Bağımsız Devletler Topluluğu adı altında eski bağlılarını kontrol etme çabalarından Çin ile stratejik ortaklık kurmaya dek uzanan çeşitli jeopolitik arayışlar içine girdiğini fakat Rusya Federasyonu'nun tek gerçek seçeneğinin Avrupa ile yakınlaşmak olduğunu, böylece modernleşerek reformlarını tamamlayabileceğini düşünmekte ve "Rusya, Avrupa'ya doğru ne kadar hızla hareket

ederse Avrasya'nın kara deliği, daha modern ve demokratik olan bir toplum tarafından daha erken doldurulacaktır. Gerçekten Rusya için tek alternatif açmazı artık jeopolitik bir seçim yapma meselesi değil, ayakta kalmanın dayatmalarıyla yüz yüze gelmektir.64" demektedir.

Brzezinski, Çin'in yükselen bir güç olduğunu fakat şimdilik küresel bir güç olma potansiyeli taşımadığını belirtmekte ve bu devlet ile ilgili olarak; "Çin, Doğu

Asya'da ağır basan bölgesel bir güç olma yolunda ilerlemektedir. Daha şimdiden jeopolitik olarak anakarada belirleyici bir aktör konumundadır. Ordusu ve ekonomisi, Hindistan dışında komşularını cüceleştirmektedir. Dolayısıyla Çin'in

62Brzezinski, a.g.e., s. 80.

63Detaylı bilgi için bkz. Suat İlhan, Dünya Yeniden Kuruluyor: Jeopolitik ve Jeokültür Tartışmaları,

Ötüken Yayınları, İstanbul 1999, s. 83.

tarihinin, coğrafyasının ve ekonomisinin doğrultusunda uyum halinde gitgide bölgesel olarak (iddia sahibi olması) doğal bir gelişmedir.65" demektedir.

Diğer yandan Brzezinski; Çin'in gelişip genişleme olasılığını ve Rus-Çin-İran ittifakını, Avrasya kıtasındaki ABD çıkarları açısından en önemli tehditler olarak görmektedir.

Özetle, Brzezinski'nin ortaya attığı jeopolitik görüşlerin; ABD'nin son dönemdeki dünya siyasetinde büyük etkilerinin olduğu bir gerçektir. Zira Soğuk Savaş sonrasında, ABD yönetiminin 2. Dünya Savaşı'ndan bu yana esas aldığı Kenar Kuşak Teorisi'ni, önce Mihver Devletler Tezi ile, sonrasında da Brzezinski'nin görüşleri ile uyumlu kılan ve kaynaştıran bir politika izlediğini ifade etmek mümkündür.66

Harita 3. Brzezinski: The Grand Chessboard (Büyük Satranç Tahtası)67

65Brzezinski, a.g.e., s. 148.

66Ulaş, a.g.e., s. 193, 196, 197. 67stateofthenation2012.com