• Sonuç bulunamadı

Rusya Politikalarının Analizi

4.2. Rusya-ABD Arasındaki Stratejik Dengenin Yeniden Kurulmasında Ukrayna

4.2.2. Rusya Politikalarının Analizi

Soğuk Savaş'ın bitmesi ve Sovyetler Birliği'nin dağılmasının ardından, SSCB'nin mirasçısı konumundaki Rusya, kendisini tekrardan tanımlama dönemine girmiştir. Bu tanımlama, dağılan Sovyetler Birliği'nin askeri, ideolojik, ekonomik ve sosyal güç yaklaşım ve bakış açılarının dönüştürülmesiyle yapılmaya çalışılmıştır. Söz konusu tekrardan tanımlama süreci, evrelerini tamamladıktan sonra Putin'in 1. Başkanlık döneminde belirgin hale gelmiştir.338

Rusya ile Batı arasında başlarda uyumlu giden ilişkiler, sonrasında farklılaşmaya başlamıştır. Bu farklılaşmada bazı etkenler rol oynamıştır. ABD'nin tek süper güç olarak ortaya çıkması ve askeri, politik ve ekonomik hegemonyasını yeni dünya düzeni şeklinde dile getirmesi ve bunu hayata geçirmesi, söz konusu etkenlerden biri olarak gösterilebilir. Bu yeni politik sistemde Rusya, eşit bir güç unsuru olarak görülmemiştir. Buna karşılık olarak Rusya, kendisinin Batı'nın eşit ve ortak üyesi şeklinde görülmesini istemiştir. Fakat çok zayıflayan ekonomisi, iç siyasi problemleri ve zayıflamış olan askeri gücü nedeniyle Batı, başlarda Rusya'yı eşit güç olarak görmemiş, almış olduğu kararlarda Rusya'nın menfaatlerini göz önünde bulundurmamıştır.339

Eski Sovyet coğrafyasında egemenliğini devam ettirmek için Rusya'nın, Sovyetler Birliği'nden ayrılan ülkeler içinde var olan etnik meselelerden faydalanarak bu ülkelere askeri güç unsurlarını yerleştirmesi, etnik çatışmaları tahrik etmesi ve gerekli gördüğü zaman olaylara müdahale etmesini Batı güçleri başlarda görmezden gelmiştir. Çünkü AB ve NATO, eski Sovyetler Birliği ve Varşova Paktı coğrafyasında genişleyerek egemenlik kurarken, Rusya'nın arka bahçesinde meydana gelen gelişmelere fazla bir tepki göstermemiştir. Nitekim Putin'in Çeçen isyanında orantısız güç ve şiddet uygulamasını Batılı güçlerin görmezden gelmesi, başka biçimde açıklanamaz. Dolayısıyla bu noktada, iki taraf arasında yazılı olmayan bir

338Sertif Demir, M. S. Erol, "Rusya Federasyonu'nun Orta Asya Politikaları", Rusya'nın Doğu

Politikası, Editör: Sezgin Kaya, Bursa, Ekim 2013, s. 311.

339Ella Akerman, "September 11: Implication for Russia's Central Asian Policy and Strategic

uzlaşmadan bahsedilebilir. Fakat NATO'nun doğu yönlü genişleyerek Rusya'nın batı ve güney sınırlarına ulaşmasının ve bilhassa Balkanlar'da Rusya'yı dışlayan bir siyaset izlemesinin Rusya'nın daha sert ve Batı'yla rekabet edici politikalar takip etmeye başlamasına neden olduğu ifade edilebilir. Soğuk Savaş sonrasındaki zayıf döneminde Batı'nın zorlamaları karşısında güvenlik hususunda çok taviz verdiği şeklinde Ruslarda oluşan algının da Rusya'yı Batı'yla çatışmacı politikalara yönlendirdiğini söylemek mümkündür.

SSCB'nin 1991 yılında dağılmasını takip eden ilk yıllarda Rusya'da, yönetimde ağırlığı bulunan ve Batı yanlısı politikaların devam ettirilmesini savunan Atlantikçilerin yerine Rus milliyetçiliğini ve Avrasyacılığı ön plana çıkaran kesim, yönetimde etkisini arttırmıştır.340 Bu kesimin artan etkisiyle birlikte 1993'te, eski

Sovyet coğrafyasını kendi etki alanı olarak belirleyen Yakın Çevre Politikası ilan edilmiş ve böylelikle Batı yanlısı politikalardan ayrışmanın işaretleri verilmiştir. Fakat bu dönemde Rusya'nın nispeten zayıf olması, Batı'nın bilhassa Balkanlar, Merkezi ve Doğu Avrupa'da tek taraflı olarak almış olduğu siyasi kararlara direnç gösterme ve karşı politikalar oluşturabilme kabiliyetini azaltmıştır. Rusya'nın söz konusu süreç içerisinde yaptığı en büyük stratejik hamle, yakın çevre politikasını deklare etmesi olmuştur. 2008'de Medvedev341, bu tanımın daha ilerisine gitmiş ve

Rusya'nın Avrasya coğrafyasında ayrıcalıklı çıkarlara sahip olduğunu beyan etmiştir. Bu beyan, Rusya'nın söz konusu coğrafyaya yönelik yeni emperyalist hedefleri şeklinde değerlendirilebilir.

Batı ile Rusya arasında var olan en büyük problem, NATO'nun doğu yönlü genişlemesidir. 1990'lı yıllarda Batı, güvenlik mekanizmasını tekrardan yapılandırmış, NATO'nun dönüşümünü gerçekleştirmiş ve eski Varşova Paktı ülkelerinin NATO'ya üyelik yolunu açmıştır. Öte yandan, AB; hem ekonomik, hem siyasi, hem de askeri bir örgüt olma yolunda ciddi hamleler yapmaya başlamıştır. Rusya, atılan bu adımların Avrupa'yı tekrardan böldüğünü ve tekrar yapılandırılan

340Bu konuda ayrıntılı analiz için bkz. Ömer Göksel İşyar, Bölgesel ve Global Güvenlik Çıkarları

Bağlamında Sovyet-Rus Dış Politikaları, Alfa Yayınları, İstanbul 2004.

341Dimitri Trenin, "Russia's Spheres of Interest, not Influence", The Washington Quarterly, Center for

güvenlik mekanizmasında kendisinin dışlandığını düşünmüştür.342 Ruslar, bilhassa

NATO'nun genişleme sürecini kendilerine yönelik büyük bir tehdit olarak görmüş ve bu hususta Batı'ya önemli mesajlar göndermiştir. 2000'de iktidara gelen Putin, önceliğini iç güvenliğe vermiş ve Batı'nın görmezden gelmesi neticesinde Çeçenistan'da patlak veren isyanı aşırı şiddete başvurarak bastırmıştır. Putin, 2007'ye dek Batı'yla uzlaşmacı bir politika yürütmeye çalışmış; bu dönemde, ülke içinde kendisine rakip olabilecek ekonomik ve siyasi güç unsurlarını devre dışı bırakmış ve tek lider yönetimindeki otoriter bir rejimin temellerini atmıştır.

Putin, 2007'de gerçekleştirilen Münih Güvenlik Konferansı'nda yaptığı konuşmada343, Batı'nın kontrolünde olan küresel güvenlik mekanizmasından

hoşnutsuzluklarını dile getirmiştir. 2007'nin Haziran ayında, 1990'dan sonra yeniden şekillenen küresel güvenlik sisteminin temelini oluşturan Avrupa Konvansiyonel Kuvvetler Anlaşması (AKKA)'nın kısıtlamalarının kaldırılmasını talep etmiş ve bu talebinin hayata geçirilmemesi halinde, 150 gün sonra söz konusu anlaşmanın kısıtlamalarına uymayacağını beyan etmiştir. Dediğini gerçekleştiren Putin, AKKA'yı fiili olarak işlevsiz hale getirmiştir. Böylelikle Putin, konvansiyonel silah sınırlamalarına bağlı olma sorumluluğundan kaçınmıştır.

Öte yandan, 1999'da İstanbul'da toplanan Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) Zirvesi'nde, Rusya'nın Avrupa güvenliğine ilişkin yasal olarak bağlayıcı bir şart onaylanmamasına rağmen kanat bölgelerinde tavan kısıtlamalarını Rusya'nın lehine genişleten Uyarlanmış Avrupa Konvansiyonel Kuvvetler Anlaşması (Uyarlanmış AKKA) onaylanmıştır. Uyarlanmış AKKA uyarınca; Rusya, 2001 yılına dek Gürcistan'ın Vaziani ve Gudauta-Abhazya bölgeleri ve Moldova'nın Transdinyester bölgesinde bulunan askeri kuvvetlerini çekeceğini kabul etmesine karşın, 2008 yılına dek söz konusu kuvvetlerini bu bölgelerden çekmediği gibi Ağustos 2008'de Gürcistan'da meydana gelen çatışmaların ardından iki ayrılıkçı

342Akerman, a.g.m., Demir; Erol, a.g.m., s. 315.

343http://archive.kremlin.ru/eng/speeches/2007/02/10/0138_type82912type82914type82917type84779

cumhuriyete destek vererek bağımsızlıklarını ilan ettirmiş; böylelikle Uyarlanmış AKKA'yı fiili olarak işlevsiz kılmıştır.344

Rusya, eski Sovyet coğrafyasında Stalin zamanında bilinçli olarak yaratılmış olan sınır meselelerinden faydalanmak suretiyle söz konusu coğrafyada etkisini devam ettirmektedir. Moskova, bu bölgelerde var olan etnik meseleleri kızıştırmakta ve ardından da ortaya çıkan siyasi belirsizlik ve kaos süreçlerinde güç kullanmak suretiyle problemli bölgelerde hakimiyetini sağlamlaştırmaktadır. Kremlin, bu nedenle söz konusu problemleri örtülü biçimde desteklemekte ve etnik çatışmaların engellenemeyecek duruma gelmesinin ardından yerel merkezi yönetimleri, Rusya'nın güç kullanmasına daha olumlu yaklaşmak zorunda bırakmaktadır.345 Bu çerçevede,

Rusya nın gerçekleştirdiği en ciddi hamle, Ağustos 2008'de Gürcistan'a karşı silahlı kuvvet kullanması ve sonrasında Güney Osetya ve Abhazya'ya bağımsızlık ilan ettirip bu iki cumhuriyeti tanıması olmuştur.

Böylelikle Moskova, öncesinde barış gücü adı altında, Gürcistan'ın Güney Osetya ve Abhazya arasındaki problemli bölgelerde konuşlandırdığı güçleri kullanmak suretiyle Gürcistan'ın toprak bütünlüğünü ortadan kaldırmıştır. Bunun bir benzeri, daha önce Azerbaycan toprağı olan Dağlık Karabağ bölgesinde meydana gelmiştir. Rusya, bölgede kriz çıkartarak bu toprakların Ermenistan'a katılmasına destek vermiştir. Fakat uluslararası baskıların artması neticesinde Yukarı Karabağ'da bağımsızlık ilan ettirerek meselenin kalıcı olmasında büyük pay sahibi olmuştur. Kremlin, aynı taktiği Moldova'da, Ukrayna ile Dinyester Nehri arasında bulunan Transinistria bölgesinin bağımsızlığını ilan etmesinde uygulamıştır. Böylelikle Soğuk Savaş'ın ardından Rusya; kendi etki alanının dışında bulunan topraklarda dört farklı bağımsız devletin oluşmasında büyük rol oynamıştır. Ortaya çıkan söz konusu bağımsız devletler, daha önce de belirtildiği üzere; Güney Osetya, Abhazya, Yukarı Karabağ ve Transinistria'dır.346

344Sertif Demir, "RF'nin Avrupa Güvenliğine Yönelik Yeni Önerilerinin AGİT ve AKKA Kapsamında

Değerlendirilmesi", Kara Harp Okulu Savunma Bilimleri Dergisi, Cilt 9, Sayı 1, Mayıs 2010, s. 57.

345Mankoff, a.g.m., http://www.foreignaffairs.com/articles/141210/jeffrey-man-koff/russias-latest-

land-grabö, paragraf 1, 4 (25.7.2014).

Malezya uçağının düşürülmesinin ardından, Batı ve bilhassa ABD'nin Rusya'ya karşı daha sert ekonomik yaptırım uygulaması, en çok da Rus silah ve enerji şirketlerinin Batı'dan yüksek teknolojik ürün ithalatına ciddi sınırlamalar getirmiştir. Söz konusu yaptırımlar, Rus ekonomisi ve savunma sanayisi üzerinde önemli baskılar yaratacaktır. Buna karşılık olarak Rusya, Batı'dan bazı tarım ürünlerinin ithalatını yasaklamıştır.347 Böylelikle, Rusya ve Batı arasında Soğuk

Savaş sürecini andıran bir karşılıklı gerilim dönemine girildiği görülmektedir. Son dönemde Rusya'nın, Ukrayna'ya söz konusu devletten onay almadan büyük araçlarla yardım gönderme teşebbüsü, BM ve Batılı devletlerin sert eleştirisiyle karşılaşmıştır. Bu araçların içinde bulunan yardım pakedinin ne olduğunu dünya kamuoyu da görmemiştir.

Özetle; Kırım üzerindeki tarihi haklar, Rusya'nın oluşturmayı planladığı yeni askeri, siyasi ve ekonomik sistemde Ukrayna için belirlenen rol, Karadeniz'de bulunan Rus donanmasının açık denizlere serbest geçiş teminatı, enerji güvenliği, Batı'yla yakınlaşan eski Sovyet ülkelerine gözdağı, Soğuk Savaş'ın ardından Batı tarafından dikte edilen dünya askeri, siyasi ve ekonomik sistemin değiştirilmesi gibi nedenler yüzünden Rusya, Ukrayna'ya çok sert bir tepki göstermiştir. Böylelikle yaklaşık olarak 25 yıl sonra Moskova, jeopolitik hedefleri de içeren reel politiğe açık biçimde bir geri dönüş gerçekleştirmiştir. Rusya, 1990 sonrası ilk kez toprak kazanma yoluyla genişleme siyaseti izlemiştir. Dolayısıyla artık, 1990 sonrası oluşan küresel siyasi ve askeri ortam yeniden şekillenecek gibi görünmektedir.348