• Sonuç bulunamadı

ABD Politikalarının Analizi

4.2. Rusya-ABD Arasındaki Stratejik Dengenin Yeniden Kurulmasında Ukrayna

4.2.1. ABD Politikalarının Analizi

Soğuk Savaş'ın sona ermesiyle birlikte ABD, dünyanın tek süper gücü olmuş; askeri, politik ve ekonomik gücünü dünyada meydana gelen gelişmelere yöneltmiştir. Söz konusu ekonomik ve siyasi üstünlük; başka deyişle küresel hakimiyet, önceleri

Yeni Dünya Düzeni, sonrasında Tek Kutuplu Sistem olarak adlandırılmıştır.

Soğuk Savaş'ın ardından ABD'nin ve Batılı diğer büyük güçlerin bilhassa eski Sovyetler Birliği hegemonya sahalarında meydana gelen güç boşluğunu doldurması, bağımsızlığını elde eden ya da Rusya'nın etki alanından büyük ölçüde çıkan ülkeleri Batı'nın güvenlik (NATO), siyasi (AB) ve ekonomik (Uluslararası Para Fonu-IMF, Dünya Ticaret Örgütü-WTO, Dünya Bankası-WB) kuruluşlarına dahil etmeleri, Rusya'nın zayıf olduğu süreçte gerçekleşmiştir. Böylelikle AB ve ABD; 1990 sonrası süreçte, eski Doğu Bloğu şeklinde adlandırılan coğrafyayı tekrar biçimlendirmede ciddi bir problem yaşamamıştır. Ancak, tekrar güçlenen Rusya, 2008'de meydana gelen Gürcistan krizinde gösterdiği şiddetli tepkiyle birlikte kendi deyişiyle yakın çevresindeki gelişmelere daha fazla ilgisiz kalamayacağını açıkça göstermiştir. Ayrıca söz konusu tepki, ABD önderliğindeki tek kutuplu sistemin artık bittiği yönünde birtakım algılara yol açmıştır.

ABD, Eski Doğu Bloğu coğrafyasında güvenlik politikası çerçevesinde çoğunlukla NATO'yu kullanma yoluna gitmiş , bu stratejisiyle kimi ülkelerde askeri üs bulundurma hakkına sahip olmuştur. NATO Anlaşması'nın 5. maddesi dahilinde eski Doğu Bloğu devletlerine sağlanmış olan güvenlik şemsiyesi, Batılı güçlerin ve ABD'nin bu devletlere ciddi anlamda etki etmesinin temel aracı olmuştur. Bu anlamda NATO, söz konusu coğrafyaya dönük 1999, 2004 ve 2009 yıllarında, üç dalga şeklinde genişleme siyaseti izlemiştir.331 NATO'nun 2009'daki genişleme

sürecine Gürcistan ve Ukrayna dahilken; Fransa ve Almanya, enerji konusunda Rusya'ya bağımlı olmalarından dolayı bu genişlemeye muhalefet etmiş ve sonuç

olarak Gürcistan ve Ukrayna, NATO'ya üye olmamıştır.332 Bu gelişmede, Rusya'nın

gösterebileceği tepkinin şiddetinden çekinilmesi kısmen rol oynamıştır. Nitekim Rusya, NATO'nun doğu yönlü genişlemesini kendi güvenliği adına en ciddi tehditlerden biri şeklinde algılamaktadır.

Bu çerçevede, ABD'nin Ukrayna'yı NATO'ya dahil etme gayreti, 2008'den bu yana çözümsüz olarak kalmıştır. Söz konusu durumun oluşmasında, 2008 yılında gerçekleştirilen ABD Başkanlık seçimlerinden çıkan sonucun da ciddi etkisi söz konusudur. Çünkü yeni Devlet Başkanı Obama, önceliği Doğu Avrupa'dan Ortadoğu, Uzak Asya, Pasifikler ve ülke içi ekonomik problemlere vermiş; bu çerçevede, Rusya'yla daha ılımlı bir dış politika takip etmeye başlamıştır.

Fakat, Rusya'nın yakın çevre politikasıyla eski Sovyet coğrafyasını etki sahası olarak ilan ederek reel politikaya geri dönüş stratejisini takip etmesi, söz konusu coğrafyada gizli politikalar gütmesi, bu ülkelerde iç kaoslar çıkarması, bu bölgedeki istikrarsızlığın temel nedeni olarak görülmektedir. Bu çerçevede Rusya, kendisini destekleyen bir lider veya partinin yönetime gelmesini sağlamış, doğal gaz kozunu kullanarak Ukrayna'daki iç politikaya yön vermiştir. Böylelikle Batı ve ABD karşıtı olan grupların mevcut iktidar gücünü muhafaza etmelerine ciddi manada yardımcı olmuştur.

Öte yandan, AB, bünyesinde yer almayan komşu devletlerle olan işbirliğini ilerletmek, onların siyasi ve ekonomik politikalarını kendi politikalarıyla uyumlu hale getirmek için bu ülkelerle ortaklık anlaşmaları imzalamaktadır. İmzalanması hedeflenen anlaşmaların bir amacı da Ukrayna'nın tamamıyla Rusya'nın kontrolü altına girmesini engellemektir. Ancak Ukrayna liderinin Ortaklık Anlaşması'nı imzalamaktan vazgeçmesiyle patlak veren kriz, ciddi bir problem yaratmış ve söz konusu ülke içi kriz, sonrasında bir uluslararası krize dönüşmüştür.

332Paul Gallis, "The NATO Summit at Bucharest, 2008", CRS Report for Congress, 5 May 2008,

ABD'nin Ukrayna hususunda Rusya'ya uygulayabileceği stratejiler, ABD hükümetine yakın bulunan Brookings Enstitüsü tarafından333, NATO ve ABD'nin

topyekün olarak Ukrayna'ya müdahale etmesi; ABD ya da NATO'nun hiçbir sorumluluk almayarak Rusya ve Ukrayna'yı baş başa bırakması ve küresel ekonomik dengeler dikkate alınarak Rusya'nın yalnızlaştırılarak Ukrayna'ya kısıtlı destek verilmesi olarak sıralanmıştır. Birinci seçenek, ABD'nin Soğuk Savaş sürecinde izlediği politikayı anımsatacağı ve ABD'nin Batı Almanya ve Kore sorumluluklarında olduğu gibi bir ekonomik yükümlülük taşımasının mümkün olmayacağından dolayı göz ardı edilmiştir. İkinci seçenek, ABD'nin küresel vizyonuyla bağdaşmayacağı için göz ardı edilirken, üçüncü seçenek olan kısmi angaje olma, en doğru strateji olarak görülmüştür. Halihazırda uygulanmakta olan bu stratejide; gitgide arttırılan tedbirlerle Rusya'nın yalnızlaştırılması, Ukrayna üzerinde kurduğu baskının azaltılması, ancak Ukrayna'ya NATO'ya Üyelik Eylem Planı verilmeyerek, Rusya'nın NATO'nun doğu yönlü genişlemesi hususunda taşıdığı kaygıların göz önünde bulundurulması ön plana çıkarılmıştır. Anlaşılacağı gibi ABD, Kırım'ın yeniden Ukrayna'ya bağlanması konusundaki ümidini kaybetmiş ve bundan sonra NATO'nun doğu yönlü genişleme sürecinin bittiğini fark etmiştir. Dolayısıyla artık Ukrayna'nın elinde kalan topraklarının bütünlüğünün sağlanması, AB ve NATO üyeliği verilmeden Batı'yla ilişkilerinin güçlenmesi ve Rusya'nın, Batı karşıtı yeni bir oluşumun önderi olmasını önlemek için ekonomik ve siyasi yaptırımlar aracılığıyla yalnızlaştırılması hedeflenmiştir.

AB ve ABD'nin, Rusya'nın Kırım'ı kendisine bağlamasına cevap olarak şimdiye dek vermiş olduğu tepki, çok yumuşak ve geleneksel stilde olmuştur. Söz konusu tepkiler; sözlü teminatlar, Doğu Avrupa küçük ölçekli birlik rotasyonları ve küçük ölçekli tatbikatlar şeklinde olmuştur.334 Bunların yanı sıra Putin'e yakınlığıyla

bilinen nüfuzlu kişilerin ABD'deki mal varlıklarının dondurulması ve ABD'ye

333Clifford G. Gaddy, W. Ickes Barry, "Ukraine, NATO Enlargement and the Geithner Doctrine", 10

June 2014. http://www.brookings.edu/research/articles/2014/06/10-ukraine-nato-geithner-doctrine- gaddy-ickes (25.7.2014).

334Michael E. Brown, "NATO's Biggest Mistake The Alliance Drifted From Its Core Mission And the

World Is Paying the Price", May 8, 2014, http://www.foreignaffairs.com/articles/141404/Michael-e- brown/natos-biggest-mistake?sp_mid=45828761&sp_rid=c2VydGlm-ZGVtaXJAZ21haWwuY29tS0ö, paragraf 21 (25.7.2014).

girişlerinin yasaklanması gibi önemsiz denebilecek önlemler almışlardır. Batılı güçlerin, Putin'in sık sık dile getirdiği, Kırım'ın aslında Rusya'ya ait olduğu ve bu bölgenin Kruşçev tarafından Ukrayna'ya hediye edildiği şeklindeki demece çok da itiraz etmedikleri söylenebilir. Üstelik Avrupa'nın, Rus doğal gazına ortalama olarak %34 (bazı üyelerin %100)335 oranında bağımlı oluşu; ABD ve AB'nin, Rusya'ya karşı

katı önlem almasına engel olmuştur.

AB ve ABD'nin Rusya'ya uyguladığı başlıca yaptırım, Uluslararası Tahkim Mahkemesi'nin 28 Temmuz 2014 tarihinde almış olduğu karar uyarınca; Putin yönetiminin, Rus Lukos Enerji Şirketini illegal şekilde zarar ettirip kaptırmasını dayanak göstererek 50 milyar dolar tutarında bir cezaya çarptırmasıdır.336 Bu durum,

Rusya üzerinde ciddi bir ekonomik baskı oluşturacak bir gelişmedir. Alınan söz konusu kararla Rusya ekonomik yönden cezalandırılmıştır. Batı; askeri önlemlerden çok siyasi, ekonomik ve hukuki enstrümanlarla Rusya'yı uluslararası arenada yalnız bırakmayı hedeflemektedir.

Görüldüğü gibi ABD, Ukrayna'yı Batı Almanya ya da Güney Kore gibi bütün milli güvenlik merkezinin bir odağı olarak görmemekte; Rusya'nın kontrolü altında olmayan, aksine Batı yanlısı bir Ukrayna yaratmak için yoğun çaba harcamaktadır. Bu çerçevede, Rusya'yı çok sayıda ekonomik ve siyasi yaptırımla uluslararası sistemde yalnız bırakma politikası öne çıkmaktadır. ABD ve NATO, Rusya'nın artık eski zayıf Rusya olmadığını idrak etmiştir. ABD, NATO'nun doğu yönlü genişlemesinin Rusya için ciddi bir tehdit meydana getirdiği algısının gerçekliğini artık anlamış görünmektedir.

ABD açısından NATO'nun üstlendiği rol, bu manada çok önemli olmaktadır. Galler'de toplanan 2014 NATO Zirvesi'nde; Rusya'nın Ukrayna için oluşturduğu tehdit, karşılığını bulmuştur. Zirvede, Rusya'nın Kırım'ı kendisine bağlamasının ve Ukrayna için oluşturduğu tehditin kabul edilemeyeceği beyan edilmiştir.337

335Emin Amrullayev, "Energy Security in the European Union; the Impact of Gas As a Dominant

Source of Energy", Capstone Project, Spring 2012,

https://sipa.columbia.edu/sites/default/files/FOR%20PUBLICATION_CNA.pdf , (25.7.2014), s. 9.

336http://www.radikal.com.tr/ekonomi/rusyaya_50milyar_dolarlik_ceza-1204331 (16.10.2014). 337https://www.gov.uk/government/uploads/system/uploads/attachment_data/file/351406/Wales_Summ