• Sonuç bulunamadı

DEĞERLENDİRİLMESİ

3- Onur kırıcı davranış: Mağdurda korku duygusunun yükselmesine sebep olan, şiddetli ıstırap veren; utanca boğan ve alçaltan; fiziksel ve psikolojik direncin

3.2.2. Sözleşmenin Uygulama Alanları

3.2.2.2. Yer Bakımından Uygulama

Mahkemenin yer yönünden yetkisi, sözleşen devletlerin yetki alanlarından oluşur. 1. Maddede belirtildiği gibi, sözleşen devletler “kendi yetki alanları içinde” bulunan herkese bu Sözleşme’de yer alan hak ve özgürlükleri tanımışlardır. Taraf devletlerin “yetki alanı”, kural olarak siyasal sınırlar içinde bulunan coğrafi bölgedir (ülke). Devletler kendi ülkelerinde meydana gelen ve kendi organlarının yaptığı Sözleşme’ye aykırı eylem ve işlemlerden sorumludurlar. Bununla beraber gerek Komisyon, gerekse Mahkeme, taraf devletlerin yer bakımından yetkilerinin ülke alanı ile sınırlı olmadığını; bu yetkinin ülke dışında devlet otoritesinin egemen olduğu yerleri de içerdiğini belirtmişlerdir. Ezcümle ülke dışı topraklarda kuvvet bulundurma veya işgal durumlarında; hatta bir kamu görevlisinin (diplomatik temsilciler gibi) veya devlet organının ülke dışında devlet yetkileri kullanarak yaptığı işlemlerden ilgili devletin Sözleşme düzeyinin sorumluluğu kabul edilmiştir; bu yetki uçak ve gemi gibi kamu araçlarını da kapsamaktadır366.

Avrupa İnsan Hakları Komisyonu, Kıbrıs’ın 1974 ve 1975’te Türkiye’ye karşı yaptığı iki devlet başvurusunu birleştirerek incelerken, Sözleşme’nin 1. maddesindeki “yargı yetkisi” kavramının ilgili devletin ulusal toprakları ile sınırlı olmadığını belirtmiştir. Türk silahlı güçlerinin Türkiye’nin yetkili organları olduğunu, bu güçlerin Kıbrıs’ta kişiler ve mülkler üzerinde uyguladıkları kontrolün Sözleşmenin 1. Maddesi anlamında Türkiye’nin “yargı yetkisi” ne dahil olduğunu belirten komisyon, Türk silahlı güçlerinin eylem ve ihmalleriyle kişilerin sözleşmedeki hak ve özgürlüklerini etkilediklerini, bu nedenle bu güçlerin uygulamalarından Türkiye’nin Sözleşme çerçevesinde sorumlu olduğunu kabul etmiştir367.

Kural olarak, başvuru konusu olayın, aleyhine başvuru yapılan devlette meydana gelmesi gerekmektedir. Ülkeler beyanda bulunurken bunu da belirtmekteler. Ancak AİHK ve AİHM’nin yerleşmiş içtihatlarının ışığında KKTC’de Türk askerlerinin eylemlerine ilişkin başvurular da Türkiye dışında meydana gelmesinde ve Türk Hükümeti’nin Mahkemenin zorunlu yargı yetkisini

      

366 A. Şeref Gözübüyük, A. Feyyaz Gölcüklü, a.g.e., no.164 – 165, s. 52 – 53. 367 Yasemin Özdek, a.g.e., s. 34 – 35.

kabul tanırken bunu kabul etmeyeceğini beyan etmesine rağmen kabul edilmektedir. Bu konuda 23.03.1995 tarihli Loizidou ön kararı emsal bir karar niteliğindedir. AİHM Loizidou kararında da yukarıda belirttiğimiz AİHK’nun 1974 – 1975 Kıbrıs Devlet başvurusunda ulaştığı sonucu tekrarlamıştır. 1974 müdahalesine dayalı olarak Kıbrıs’taki mülkiyet sorunu açısından 18.12.1996 tarihli Loizidou kararında, Türkiye’nin yer ve zaman yönünden konulan sınırlamaya dayalı itirazları, AİHS’nin oluşturduğu “Avrupa kamu düzenine aykırı olduğu” gerekçesiyle reddedilmiştir368.

Mahkemeye göre, “Sözleşmenin bu hükmüne ( 1. Maddesine) göre “yargı

yetkisi” kavramı, Yüksek Sözleşmeci Tarafların ulusal toprakları ile sınırlı değildir.(…) Sözleşmeci devletlerin toprakları dışında sonuçlar doğuran eylemleri kendi yetkili makamları tarafından yapıldığı için, bu eylemler ulusal sınırları içinde ya da dışında yapılsın, Sözleşmeci devletlerin sorumluluğu ortaya

çıkabilmektedir”369 Bu ifadeden de anlaşılacağı üzere, AİHM eğer bir kamusal

iktidarın kullanılması söz konusu ise, egemenlik alanını ilgili devletin ulusal sınırlarını aşacak biçimde yorumlamaktadır. Bu yorum uyarınca Mahkeme, Kuzey Kıbrıs’ı Türkiye’nin “yargı yetkisi” içinde kabul etmiş ve bu hak ihlallerinden Türkiye’yi sorumlu bulmuştur370.

AİHM, 1999’daki Kosova Savaşı sırasında NATO’nun – eski Federal Yugoslavya Cumhuriyeti’ne yönelik bombardımanlarından zarar gören Bonkovic ve diğerlerinin 17 NATO üyesi devlete karşı yaptığı başvuruyu incelerken, Sözleşmenin 1. maddesinde geçen “yargı yetkisi” kavramını açıklık getirmiştir. Mahkeme, yargı kavramının, ilke olarak devletlerin ülke toprakları ile sınırlı alan içinde, “olağan” yargı yetkisini yansıtacak biçimde yorumlanması gerektiğini belirtmiş, ancak istisnai durumlarda, her davanın özel koşulları dikkate alınarak ve her olayda ayrıca meşrulaştırılması gereken biçimde, bu kavramın devletlerin ülke toprakları dışına çıkacak biçimde de yorumlanabileceğini dile getirmiştir371. Eğer Sözleşme’ye taraf

      

368 Durmuş Tezcan, Mustafa Ruhan Erdem, Oğuz Sancakdar, a.g.e., s. 78.

369 Loizidou / Türkiye, başvuru no: 15318 / 89, Mahkemenin 23.03.1995 Tarihli kararı (ilk itirazlar),

par. 62.

370 Yasemin Özdek, a.g.e., s. 35.

371 Bankoviç, Stojanoviç, Stoimenovski, Joksimoviç ve Sukoviç / Belçika, Çek Cumhuriyeti,

Danimarka, Fransa, Almanya, Macaristan, Yunanistan, İzlanda, İtalya, Lüksemburg, Hollanda, Norveç, Polonya, Portekiz, İspanya, Türkiye ve Birleşik Krallık; başvuru no: 52207 / 99, Mahkemenin 12.12.2001 Tarihli kabul edilebilirlik kararı, par. 61.

bir devlet, yabacı bir toprağı işgali sonucunda ya da o bölge hükümetinin rızası, çağrısı ya da kabulü yoluyla o bölge de ve o bölgenin nüfusu üzerinde “etkin bir kontrol” kurarak, normalde, o hükümet tarafından kullanılması gereken kamu iktidarının tümünü ya da bir kısmını kullanıyorsa, bu durumda o bölgedeki ihlallerden de sorumlu olması gerekir372. Mahkeme, bu değerlendirmeyle Loizidou ve Kıbrıs kararlarının, Bankovic ve diğerleri davasından farklı yönlerine işaret etmiştir. Bankovic ve diğerlerinin başvurusu hakkında ise, AİHS’nin bölgesel bir bağlamı olduğunu, hukuksal alanın sözleşmeci devletlerle sınırlı olduğunu, AİHS’ye taraf olmadığı için Federal Yugoslavya Cumhuriyeti’nin bu alan içinde yer almadığını, taraf devletlerin eylemleriyle ilgili olsa bile Sözleşmenin Bütün dünyada uygulanabilir biçimde düzenlenmediğini belirterek, Sözleşme hükümleriyle bağdaşmadığı gerekçesiyle başvuruyu kabul edilemez bulmuştur373.

Sözleşme’nin 56. maddesi ile getirilen istisnaya göre, her sözleşen devlet, Avrupa Konseyi Genel Sekreteri’ne yapacağı bildirimle, Sözleşme’nin uluslararası ilişkilerini yürüttüğü bütün ülkelere, ya da bunlardan birine uygulanacağını, ayrıca gerekli gördüğü zaman, bu ülkeler için, bireysel başvuru hakkını tanıdığını da bildirebilir. Böylece Sözleşme; ulusal sınırların dışında Sözleşme’nin uygulanmasını ve bireysel başvuru hakkının tanınmasını ilgili devletin takdirine bırakmıştır. Bu düzenleme ile Sözleşme’nin birinci maddesi ile belirlenen sözleşen devletin yer yönünden sorumluluğuna bir kısıtlama getirilmiş, devletin egemenliğinin ulaştığı bu yörelerde Sözleşme’nin uygulanması ilgili devletin takdirine bırakılmıştır374.