• Sonuç bulunamadı

Öldürme, aşağıdaki durumlardan birinde kuvvete başvurmanın mutlak surette gerekli olduğu haller sonucunda meydana gelmişse, bu maddenin ihlal

DEĞERLENDİRİLMESİ

2. Öldürme, aşağıdaki durumlardan birinde kuvvete başvurmanın mutlak surette gerekli olduğu haller sonucunda meydana gelmişse, bu maddenin ihlal

suretiyle yapılmış sayılmaz:

a) Bir kimsenin yasa dışı şiddete karşı korunması için;

b) Usulüne uygun olarak yakalamak veya usulüne uygun olarak tutuklu bulunana bir kişinin kaçmasını önlemek için;

c) Ayaklanma veya isyanını, yasaya uygun olarak bastırılması için,”

2. madde ile bütün hakların ve özgürlüklerin mevcudiyeti için ön koşul olan yaşam hakkı koruma altına alınmıştır. Maddenin birinci fıkrasının birinci cümlesinde “herkesin yaşam hakkı yasanın koruması altındadır” denilerek ayırımsız “herkes” için geçerli genel kural konulmuştur. 1. fıkranın ikinci cümlesi ile 2. fıkrada da kuralın istisnalarına, sınırlı sayımla, işaret olunmuştur.

Yaşama hakkı, en önemli temel haklardan birisi ve hukuk devletinin de temel değeri olduğu için 2. maddenin katı olarak yorumlanması gerekir. Buna uygun olarak da 2. maddenin uygulanması, aynı zamanda etkili bir hukuksal korunmayı garanti etmelidir. Bu anlamda 2. madde, devletin insan yaşamına saygı gösterme negatif yükümlülüğünü değil, aynı zamanda pozitif yükümlülüğünü de ihtiva etmektedir. Bu bağlamda Sözleşmeci devletler, insan yaşamını etkili olarak korumak, özellikle korkutucu etkiye sahip etkili ceza hükümlerine yer vermek, anılan hükümlerin ihlal edilmesi durumunda da ceza kovuşturmasını organize etmek yükümlülüğü altındadırlar343.

Değişik bir ifadeyle devletin, yaşam hakkını korumak için iki yükümlülüğü vardır.

Negatif Yükümlülük Sözleşmenin tarafı olan devletlerin öldürme yasağını

ifade etmektedir.344 Bu nedenle taraf devletler sözleşmenin 2. Maddesinde

      

343 Durmuş Tezcan, Mustafa Ruhan Erdem, Oğuz Sancakdar, a.g.e., s. 204 – 205. 344 A. Şeref Gözübüyük, A. Feyyaz Gölcüklü, a.g.e., no. 417, s. 156.

öngörülen istisnalar dışında yaşama hakkını ihlal eden uygulamalardan kaçınmalıdırlar. Aksi takdirde 2. Maddenin ihlali söz konusu olur.

Pozitif Yükümlülük devletin Yaşama hakkını koruması ve yaşama hakkının

ihlali halinde failin bulunup yargılanması için atılması gereken adımları ifade eder. Son yıllara kadar sözleşme organlarının yaşama hakkı ile ilgili içtihatlarında çekingen ve muhafazakar bir tutum egemen olmuştur ve komisyonun verdiği kabul edilemezlik kararları sonucunda 2. madde ile ilgili az sayıda başvuru incelenmiştir. Buna karşılık, son yıllarda AİHM yaşama hakkı ile ilgili Sözleşme içtihadının geliştirmiştir ve günümüzde 2.maddeye aykırılık saptanan çok sayıda başvuru söz konusudur. Mahkemenin yaşama hakkı ile ilgili bir tutum değişikliğinin dönem noktası ise, Birleşik Krallık’a karşı 1995’te verilen McCann kararıdır. Bu kararda mahkeme ilk kez bir sözleşmeci devletin yaşama hakkını ihlal ettiği sonucuna ulaşmıştır345.

Sözleşmenin 2. maddesinde belirtilen sınırlamalar “kısıtlayıcı” nitelikte olup bu haller dışında, insan yaşamına “kasten” son verilemez. Savaş veya olağanüstü durumlarda dahi, 2. maddeye aykırı önlemler alınamaz (AİHS. M.15/2). Sözleşmenin öngördüğü sınırlamaları şu şekilde açıklayabiliriz:

Mahkeme Kararı – İdam Cezası

Sözleşmenin 2/1. maddesinin 2. cümlesinde mahkemece hükmedilen idam cezasının yerine getirilmesi dışında hiç kimsenin kasten öldürülemeyeceği belirtilmektedir. Sözleşme böylece idam cezası verilmesini ve bunun yerine getirilmesini engellememektedir. Ancak bunun için, yasalarda, işlenen suç için idam cezası öngörülmeli ve bu ceza mutlaka mahkemece verilmiş olmalıdır yani bağımsız mahkemeler dışında hiç kimse, örgüt veya kurum eylemi nitelendirip, cezasını da ölüm olarak belirleyecek yargısız infazda bulunamaz.346

Buna karşılık, AİHS’ne Ek 6 Nolu Protokol, savaş veya çok yakın bir savaş tehlikesi olduğu durumlar hariç ölüm cezasını kaldırmış ve verilen ölüm cezasının da

      

345 Yasemin Özdek, Avrupa İnsan Hakları Hukuku ve Türkiye, Ankara, 2004. s. 133.  346 Safa Reisoğlu, Uluslararası Boyutlarıyla İnsan Hakları, İstanbul, 2001. s. 39. 

infaz edilemeyeceğini belirtmiştir. 13 Nolu Protokolle ise idamın, tamamen savaş ve savaş tehlikesi anında da kaldırılması öngörülmüştür.

Meşru Müdafaa (Haklı Savunma)

Burada daha çok, istenmeyen bir sonuç olarak insan yaşamının ortadan kalkmasına yol açabilen, hukuka uygun güç kullanımı durumları söz konusudur. Güç kullanımı, madde 2/2’de dile getirilen amaçlara ulaşabilmek için “mutlaka gerekli” olanın ölçüsünü aşmamalıdır. Haksız bir saldırıya karşı insanın kendisini savunması, eğer savunmada zorunluluk varsa, saldırganı öldürme hakkını da vermektedir347. Kendisinin veya başkasının, hayatına yönelik haksız ve devam etmekte olan bir saldırıdan korunmak amacıyla saldırganın öldürülmesi durumunda, Sözleşme’nin 2. maddesine aykırı davranılmış sayılmaz. Sözleşme, ancak hayata yönelik haksız saldırılarda makul savunmayı kabul edip, mala yönelik haksız saldırılarda saldırganın öldürülmesini haklı savunma kapsamında kabul etmemektedir348. Ancak haklı olsa bile kuvvet kullanma şartı oluşmamışsa kuvvet kullanılamaz.

Yakalama ve Tutuklunun Kaçmasının Önlenmesi

Yasaya uygun bir şekilde şahsın tutuklanma veya tutuklu bulunan bir kişinin kaçmasının önlenmesi için kuvvete başvurma “mutlak zorunluluk” haline gelmiş ve kuvvet kullanılması sonucu yakalanmak istenen veya kaçmaya kalkışan kişi ölmüşse 2. maddeye göre, bu durum yaşama hakkının ihlali niteliği görülmemiştir. Her olayın koşulları ayrı ayrı değerlendirilecektir. Kuvvete başvurmanın kaçınılmaz olması ve kural olarak öldürme amacıyla kuvvete başvurulmamış olunması gerekir.

Silah kullanma insanların ve devletin varlıklarını koruma yönündeki zorunluluktan oluşabilir. Ancak, bu yetkilerin insan haklarına saygılı, bir hukuk düzeninin koşullarına uygun kullanılması, demokratik bir toplum için vazgeçilmez şarttır. Zor kullanılması, amaçla orantılı olmalıdır.349

      

347 Durmuş Tezcan, Mustafa Ruhan Erdem, Oğuz Sancakdar, a.g.e., s. 216. 348 A. Şeref Gözübüyük, A. Feyyaz Gölcüklü, a.g.e., no. 421, s. 164.

349 Sulhi Dönmezer, Kolluğun Kuvvet Kullanma Yetkisi ve İnsan Hakları, İçişleri Bakanlığı

Ayaklanma ve İsyanın Bastırılması

Bir ayaklanma veya isyanın yasalara uygun olarak bastırılması, olayın özel ağırlığı, kişilere veya mala vereceği veya vermekte olduğu zararın büyüklüğü göz önünde bulundurulduğunda kuvvete başvurulması mutlak bir zorunluluk halini gerektiriyorsa ve kuvvete başvurma sonucunda ölüm olayı meydana gelmişse, sözleşmenin 2. maddesinde öngörülen yaşama hakkı çiğnenmiş sayılmayacak, hukuka aykırı bir nitelik taşımayacaktır350.

İsyan ve kalkışma hallerinde kanun güçlerinin silah kullanmaları, kullananların haklı savunma halinde bulunmalarını gerektirmez. Ancak, en azından mallar ve kişiler bakımından olağanüstü zararlar olasılığı ile karşı karşıya bulunmaları gerekir351.

3.2.1.2. İşkence ve İnsanlık Dışı ya da Onur Kırıcı Muamele Yasağı,

İşkence, kişinin maddi ve manevi bütünlük hakkına yönelik çeşitli kötü muamelelerden sadece biri, ama en ağırıdır. Uluslararası insan hakları belgelerinde ve ulusal anayasalarda yasaklanmış, ceza kanunlarıyla da yaptırım altına alınmıştır352.

AİHS Md. 3. İşkence Yasağı

“Hiç kimse işkenceye, gayriinsanî yahut haysiyet kırıcı cezaya veya muameleye tabi tutulamaz’’

AİHS madde.3, işkence, insanlık dışı veya alçaltıcı ceza veya muameleyi yasaklamaktadır. Söz konusu Hüküm, AİHS’ in herhangi bir sınırlama nedenine bağlı olmayan mutlak (sert çekirdekli) haklarındandır. AİHS madde 15/2’ye göre bu yasağın, olağanüstü durumlarda bile ortadan kaldırılması söz konusu değildir. Bu hüküm uygulamasında, AİHS madde. 2, 8 – 11’den farklı olarak, ne bir başka insanın yaşamı nede toplumun varlığına yönelik bir tehlike durumu için bir istisna öngörülmemektedir. İşkence yasağı, olayın özellikleri mağdurun davranışı ve onun

      

350 Safa Reisoğlu, a.g.e., s. 41. 351 Sulhi Dönmezer, a.g.e., s. 85.

352 Beydağ Tıraş, “İşkence Yasağı”, www.britishcouncil.org.tr/turkish/society/Seminer%202.doc, s. 2,

tarafından işlenen suç ne olursa olsun geçerlidir. AİHS 3. madde uyarınca devlet, hükümde yer verilen türden kötü muameleden kaçınma yükümlülüğü altındadır; ancak hüküm yalnızca negatif bir kaçınma yükümlülüğü değil, aynı zamanda pozitif bir yükümlülük de içermektedir. Bu bakımdan devlet otoritesi altında bulunan kişilerin ve aynı zamanda üçüncü kişilerin işkence ve kötü muameleye başvurmalarını önlemeye yönelik gerekli tedbirleri almak zorunda olup buna, AİHS md.3’e aykırı muamelelere karşı yasa çıkarma ve etkili ceza kovuşturması yapmak suretiyle koruma yükümlüğü de girmektedir353. Yükümlülükleri kısaca özetlersek:

Negatif Yükümlülük; devlet yetkililerinin 3. madde ile yasaklanan eylemleri

yapmadan kaçınma yükümlülüğüdür ve bunu sağlamayı amaçlamaktadır.

Pozitif Yükümlülük; Sözleşme’nin 1. ve 3. maddeleri birlikte değerlendirildiğinde,

bireylerin haklarının güvence altına alınması ve kişilerin yasaklanmış muameleye karşı korunma için pozitif girişimlerde bulunmak yükümlülüğüdür.

Hükümde kademeli üç basamak şeklinde yer alan “işkence”, “insanlık dışı” ve “onur kırıcı” muamelenin ne anlama geldiği İrlanda Cumhuriyeti’nin İngiltere aleyhinde yaptığı şikâyet üzerine önce Komisyon, sonra da Mahkeme tarafından incelenip yorumlanmıştır. Bu olayda İngiltere’nin Kuzey İrlanda’daki terörist eylemleri önlemek amacıyla aldığı olağanüstü tedbirler ve bunlar arasında, bazı bedensel ve manevi rahatsızlık ve baskıları içeren sorgulama şekli ( beş teknik) şikayet konusu edilmekte idi. Söz konusu ‘’beş teknik” şunlardı354:

Duvara dayalı durdurmak: Parmaklar başın üzerinde duvara dayalı, bacaklar açık ve

ayaklar geride, bedenin ağırlığı yoğunlukla parmaklarda olmak üzere, ayak parmak uçlarının üstünde durarak duvara yapışık durumda, alıkonulan kişileri birkaç saat süreyle, gergin, “stres pozisyonunda” durdurmak.

      

353 Durmuş Tezcan, Mustafa Ruhan Erdem, Oğuz Sancakdar, s. 247 – 248.

354 Sabahattin Nal, “Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi Çerçevesinde İşkence ve İnsanlık Dışı Muamele

veya Küçültücü Muamele veya Ceza”, MHB Milletlerarası Hukuk ve Milletlerarası Özek Hukuk Bülteni, Prof. Dr. Aysel ÇELİKEL’e Armağan, Yıl: 19 – 20, Sayı: 1 – 2, 1999 – 2000, İstanbul, 2001. s. 533 – 534; İrlanda / Birleşik Krallık, başvuru no:5310/71, 18.01.1978 Tarihli Karar, Seri A, No:25, ss. 65 – 66, par. 162. 

Başa torba geçirmek: Alıkonulan kişilerin başına siyah veya koyu renkli torba

geçirerek, sorgulama dışında sürekli başlarında tutmak.

Gürültüye maruz bırakmak: Alıkonulan kişileri sorgudan önce sürekli ve tiz bir

tıslama, yüksek tonda ıslıklama ve yuhalama sesinin olduğu bir odada tutmak.

Uykusuz bırakmak: Alıkonulan kişileri sorguya kadar uykusuz bırakmak.

Aç – susuz bırakmak: Alıkonulan kişileri merkezde kaldıkları sürece sorgu

öncesinde kısıtlı diyet vererek, aç ve susuz bırakmak.

Komisyon yukarıda sayılan 5 tekniği işkence olarak kabul etmeyken, Mahkeme işkence ağırlığına ulaşmadığı kanaatine varmıştır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi İrlanda/Birleşik Krallık davasında "yasaklanan" üç davranış biçimini şöyle tanımlamıştır355:

1- İşkence: Kasıtlı yapılan, çok ciddi ve zalimane insanlık dışı muameleye maruz