• Sonuç bulunamadı

Ermenilerin Toprak (Karabağ) Talepleri ve Ermenistan’dan Azerbaycanlıların Göçe Zorlanması

KARABAĞ SORUNUN ORTAYA ÇIKIŞI, SORUNUN SAVAŞA DÖNÜŞMESİ VE BARIŞ İÇİN YAPILAN GİRİŞİMLER

2.1. ERMENİLERİN XX YÜZYILIN İKİNCİ ÇEYREĞİNDEN İTİBAREN BAŞLAYAN TOPRAK TALEPLERİ

2.1.1. Ermenilerin Toprak (Karabağ) Talepleri ve Ermenistan’dan Azerbaycanlıların Göçe Zorlanması

Ermeniler Karabağ’ın Yukarı hissesinde Dağlık Karabağ Muhtar Vilayeti yaratılmasına ve bu vilayetin Azerbaycan’a bağlı kalması kararına karşı gelmekteydiler. Onlar Karabağ’ın tarih boyunca Ermeniler’in olduğunu, bu sebeple de bölgenin Azerbaycan’a bağlı bir özerk bölge değil de direk olarak Ermenistan’a bağlanması gerektiğini söylemekteydiler. Bu “hata”dan ise Ermeniler Stalin’i sorumlu tutmakta ve bu bölgeyi Azerbaycan’a Stalin’in “hediye ettiğini” iddia etmektedirler. Ermeniler Stalin’in Azerbaycan yanlısı olduğunu ve Karabağ’ın Azerbaycan’a bağlı kalması kararında mühim rol oynamasının da bunun bir göstericisi olduğunu iddia etmekteler.

Çalışmamızın birinci bölümünde Karabağ’ın tarihine ve Dağlık Karabağ Muhtar Vilayeti’nin oluşturulmasına ilişkin ayrıntılı bilgiler verdiğimizden, burada tekrar o konulara değinmemekle birlikte Stalin’in Azerbaycan yanlısı olduğuna ilişkin şunları söyleyebiliriz:

Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti devrinde (1918-1920) Azerbaycan’ın toplam yüzölçümü 114.000 KM² idi. Stalin’in hakimiyetinin sonlarına doğru Azerbaycan’ın toplam arazisi 86.600 KM 2’ye indi. Zengezur Düzlüğü, Gökçe Gölü (Şimdiki Sevan), Ağbaba – Dilican Deresi mahalleri Ermenistan’a, Borçalı – Başkeçit bölgesi Gürcistan’a, Derbent Bölgesi ise Rusya Federasyonu’na bağlandı. Azerbaycan’nın bu toprak kayıplarının tamamının Stalin’in hakimiyeti yıllarında olduğu bir gerçektir. Ermeniler’le ilgisi olmayan Azerbaycan topraklarını Ermenilere peşkeş çeken Stalin ve yandaşları Karabağ ile Ermenistan arasında azacık bir ilişki kurabilseydiler Karabağ’ı da kolayca Ermenistan’a bağlayabilirlerdi. Stalin devrinde Azerbaycan’a değen zararlar Birliğe üye diğer 14 devletten daha fazla olmuştur. Bu zarar hem siyasi alanda, hem de ekonomik alanda görülmüştür. Dolayısıyla Stalin’in Azerbaycan yanlısı olduğunu ileri sürmek çok asılsızdır.

Kirov her ne kadar Dağlık Karabağ Muhtar Vilayeti’nin yaratılmasını çok iyi bir iş olarak gösterse de Ermeniler çok da memnun kalmamışlardı. Karabağ’da sürekli Türkler’e saldırıyorlardı.

Ermeniler 1926 yılında da Karabağ’da idari işlerde görev alan Türkler’e karşı gösterilere başladılar. 1927 ve 1929 yıllarında da aynı amaçlı gösteriler oldu. 1936 yılında Trans – Kafkasya Sovyet Federasyonu dağıldı ve 3 Sovyet Cumhuriyeti – Azerbaycan, Ermenistan ve Gürcistan – sınır değişikliği yapmadan birer Cumhuriyet oldular. Ermeniler, Karabağ’ın Azerbaycan’da değil Ermenistan’da kalması gerektiğini ileri sürerek yine gösterilere başladılar. Ancak Stalin buna izin vermedi160.

1927 Yılında 7 Ermeni Karabağ’dan kaçarak İran’a sığındılar. İçlerinden biri Paris’te yayınlanan bir Ermeni gazetesine Karabağ’da Türkler’in ve Bolşevikler2in Ermeniler’e zulüm yaptığını ve bölgedeki Ermenilerin çok zor şartlar altında yaşamak zorunda kaldıklarını içeren bir yazı yazarak yayınlattı. Amaç Karabağ’ı dünya gündeminde tutmaktı161.

23 Mart 1929’da Erivan’ın desteklediği büyük bir ayaklanma baş gösterdi. Bu ayaklanma, Erivan yönetiminin yanı sıra, bölgede Emperyalist İngiltere’den sonra bir güç olarak kendini hissettirmeye başlayan Sovyet Rusyası’nın artan baskısından da destek almıştır162.

1948 Yılına gelindiğinde olaylar farklı bir şekilde cereyan etmeye başladı. Ermenistan topraklarında yaşayan Azerbaycan Türkleri göçe zorlandı.

1943 Tahran Konferansı sırasında Sovyetler Birliği-İran ilişkileri müzakere edilirken, “savaştan zararlı çıkan İran’a yardım etmek” adına, Ermeni diasporası, Sovyet Dışişleri Bakanı V. Molotov’dan İran’da yaşayan Ermeniler’in Sovyetler Birliğine göç ettirilmesini istedi. Molotov, bu meseleyi Tahran’dan Sovyetler Birliği Başkanı L. Stalin’e ileterek Ermeniler’in göçüne ilişkin onayı aldı. Ermenistan Komünist Partisi Merkez Komitesi Kâtibi K. Arutyunov bu durumdan istifade

      

160 Hayati Aktaş, a.g.e., s. 50.  161 J. C. Walker, a.g.e., s. 117.

ederek, diaspora Ermenileri’nin Ermenistan’a göç ettirilmesiyle birlikte Azerilerin de ülkeden zorla göç ettirilmesi yönündeki kararın çıkarılmasında başarılı oldu163.

23 Aralık 1947’de, SSCB Bakanlar Kurulu, “Ermenistan SSC’den kolhozcuların (Kolhoz – köylülerin kolektif şekilde hizmet verdikleri ve aldıkları bir kurum, bir nevi kooperatif gibi) ve diğer Azerbaycanlı ahalinin Azerbaycan SSC’nin Kür-Araz ovalığına göç ettirilmesi hakkında” 4083 sayılı karar aldı. Karar Stalin tarafından onaylandı. SSCB Bakanlar Kurulu 10 Mart 1948 tarihinde bu karara ek olarak ikinci bir karar daha aldı. Alınan bu kararlarda 1948 – 1950 yılları arasında Ermenistan’da yaşayan Azerbaycanlılar’dan 100.000 kolhozcu ve diğer Azerbaycanlılar’ı “Gönüllülük” prensibi doğrultusunda; 1948’de 10.000, 1949’da 40.000, 1950’de ise 50.000 kişinin göçürülmesi öngörülmekteydi164. Fakat bu rakamın çok üstünde bir göç gerçekleştirildi. Sürgün işlemi 1950’de sona erdirilmeyerek 1953 yılına kadar sürdü. Ayrıca kararda belirtildiği gibi “Gönüllük” söz konusu bile olmadı.

1948–1953 yılları arasında Azerbaycanlılar göç ettirildiği zaman, Ermeniler’in özellikle dikkat ettikleri husus, Azerbaycan’ın ekonomik, sosyal ve manevi yönden güçlü, stratejik yönden önemli bölgelerinin boşaltılmasıydı. Dolayısıyla ilk aşamada Erivan şehri yakınlarındaki yerleşim bölgeleri Azerbaycanlılar’dan temizlendi. Daha sonra ise eyalet merkezleri, etraf köyler ve kasabaların ahalisi göçe zorlandı165.

İşin diğer bir boyutu da şöyleydi ki, dönemin Azeri yetkilileri Ermenistan’dan göçe zorlanan insanları en azından iklim benzerliği göz önünde bulundurarak bir kısmını Karabağ’a yerleştirilmesini teklif etseler de buna izin verilmemiş, hatta “dahili göçürme” adı altında 132 Azerbaycanlı aile de (549 kişi) Azerbaycan’ın diğer bir iline, Hanlar iline göç ettirilmiştir166.

Konumuzun dışında olması nedeniyle fazla girmediğimiz bu olay aslında Azerbaycan ve Azerbaycan Türkleri için çok ağır bir durum ortaya çıkarmıştır. Bir

      

163Naciye Saraç, a.g.m., http://www.globalyorum.com/inc/newsread.asp?readid=1321 (09.06.2008) 164 A. Paşayev, Köçürülme, Bakü, 1995. ss. 8 – 9.

165Naciye Saraç, a.g.m., http://www.globalyorum.com/inc/newsread.asp?readid=1321 (09.06.2008) 166 Vefaeddin İbayev, a.g.e., s. 28.

taraftan çok kısa bir sürede 100.000’i aşkın insanı bir yerlere yerleştirmek, onların asgari ihtiyaçlarını karşılamak bir külfet oluşturmaktaydı. Ama en önemlisi tarih boyunca yaşadıkları öz topraklarından bir anda, ne olduğunu bilmeden 100.000’den fazla insanın alışlık olmadığı bir coğrafyaya gönderilmesi, mal mülk her türlü varlıklarına Ermenistan Devleti tarafından el konularak yurtdışından gelen Ermeniler’e bağışlanması ve sözde “Gönüllülük” prensibine dayanan bu deportasiyadan muafiyet isteyen, toprağını bırakmak istemeyen Azerbaycan Türkler’ine karşı Ermenistan Devleti’nin uyguladığı insanlık dışı muameleler, aslında yapılmış en ağır insan hakları ihlallerinden idi. Ayrıca göçe zorlanan bu insanlar serin bir iklimden çok sıcak bir iklime geldiklerinden çoğu hastalıktan yaşamını yitirmiş, bir çoğu ise ülke dahilinde tekrar göç etmek zorunda kalmıştır. 2.1.2. II. Dünya Savaşından Sonraki Gelişmeler

1945 yılının sonbaharında Ermenistan KP MK’nin I. Katibi Arutunov Dağlık Karabağ’ın Azerbaycan’dan alınarak Ermenistan’a bağlanması için Moskova’daki Komünist Partisi (KP) Merkez Komitesi’ne müracaatta bulundu. Stalin bu konuyu araştırması için Parti MK’nin katibi Malenkov’u görevlendirdi. Malenkov bu talebi 28 Kasım 1945 tarihinde Azerbaycan KP MK’nin I. Katibi Mircafer Bağırov’a yazılı olarak iletti167. Mircafer Bağırov 10 Aralık 1945 Tarih ve 330 No’lu cevap yazısında Ermeni iddialarının asılsız olduğunu belirterek bunu ret etti. Buna karşın bir teklif de kendisi sundu: “Şuan da Ermenistan sınırları içinde olan 3 Azeri şehrinin tekrar Azerbaycan’a iade edilmesi karşılığında Şuşa şehri istisna olmakla Karabağ Ermeniler’e verilebilir”. Bu tekliften sonra Ermeniler bir süre durdular168.

1950’li yılların sonlarına doğru gelince Ermeniler, A. Mikoyan’ın yardımıyla “Dağlık Karabağ Meselesini” tekrar gündeme getirdiler. Bu duruma tepki gösteren N. S. Huruşov: “Dağlık Karabağ Ermenilerinin Karabağ’dan Ermenistan’a göçürülmesi için 12 bin askeri araç tahsis edilmesi hususunda hemen talimat

      

167 Eldar İsmayılov, “Qarabağ Düyünü: Retrospektiv Perspektiv Prizmada”, Tezisler “Qarabağ

dünen bugün ve sabah”, I. Ümumrespublika elmi-emeli konferansı, Şuşa Yayınevi, Bakı, 2002,s. 44.

168 Musa Kasımov, “İkinci Dünya Muharibesinden Sonrakı İlk İllerde Ermenistan’ın Azerbaycan’a

Erazi İddiaları”, Tezisler “Qarabağ dünen bugün ve sabah”, I. Ümumrespublika elmi – emeli konferansı, Şuşa Yayınevi, Bakı, 2002, s. 133.

verebilirim” demiştir169. Huruşov’un bu tepkisi onları geri adım atmak zorunda bıraktı.

1965 yılında ise, sözde Ermeni Soykırımının 50. yılında Erivan’ da hem Azerbaycan hem de Türkiye aleyhinde büyük çapta gösteriler yapıldı. Artık Ermeniler hem Türkiye’ den hem de Azerbaycan’dan toprak istiyorlar ve “Topraklarımız” diye bağırıyorlardı. Ruslar ise bu olanlara “Anti-Türk” politikaları gereği müsamaha gösteriyor ve sözde soykırım için Türkler aleyhine anıt dikmelerine izin veriyordu170.

1967 yılına gelindiğinde ise Ermeni aydınları Dağlık Karabağ’ın Ermenistan’a bağlanması meselesini tekrar KP MK’nin önüne getirdiler. Hankendi’nde olaylar çıkması üzerine Sovyet Yönetimi hemen acil önlemler alarak sorunun büyümesini önlediler171.

Bu isteklerinin sürekleri ret görmesi üzerine Ermeniler görünürde bu isteklerinden vazgeçtiler. 1978 yılına gelindiğinde ise Karabağ’da “Ermenilerin Karabağ’a Gelişlerinin 150 Yıllığı” anısına bir anıt yaptırdılar. Gerçi Ermeniler 1980’lerde olayların tekrar baş göstermesiyle bu anıtı yıksalar bile bu anıtın önceleri var olduğunu ispatlayan birçok görüntü ve belgeler mevcuttur172.

Bu olaylar üzerine, Karabağ’daki Azeriler de Ermenilere karşı koymaya başladılar. Karabağ’da Ermeni – Azeri çatışması tekrar görülmeye başladı. 1975 yılında Ermeniler tekrar Karabağ’ın Ermenistan’a bağlanması için müracaat ettiler. Fakat Komünist Partisi (KP) Bölge Komitesi Ermeniler’in Karabağ’ı Ermenistan’a bağlama çabalarını reddetti. Ermeniler her fırsatı değerlendirmelerine rağmen isteklerine ulaşamadılar. Brejnev zamanında olumlu bir sonuç alamayan Ermeniler 1985 yılında Gorbaçov’ un iktidara gelmesiyle iyice hızlandılar ve özellikle onun ilan ettiği “Glasnost” ve “Perestroyka” prensipleri ile daha büyük bir heves ve gözü

      

169 Yurii Pompeev, Krovavıy Omut Karabakha, Azerbaycan Yayınevi, Bakü, 1992. s. 31. 170 J. C. Walker, a.g.e., s. 119.

171 Eldar İsmayılov, a.g.m., s. 44.

dönmüşlükle tekrar Karabağ’ın Ermenistan’a bağlanması meselesini gündeme getirdiler173.

2.2. 1987 YILINDAN İTİBAREN SORUNUN ORTAYA ÇIKMASI