• Sonuç bulunamadı

YENİ PROVOKASYONLAR VE SAVAŞLAR: 2-5 NİSAN 2016 VE 12 TEMMUZ 2020 SAVAŞLARI

Emin Arif ŞİHALİYEV *

YENİ PROVOKASYONLAR VE SAVAŞLAR: 2-5 NİSAN 2016 VE 12 TEMMUZ 2020 SAVAŞLARI

Genel olarak meseleye bakılırsa, hem uluslararası organizasyonların, hem AGİT’in Minsk Grubu üyelerinin, hem de diğer devletlerin çifte standartlar politikasının sonucu olarak Ermenistan, sorunun gerçek çözüme kavuşmasına engel olmuş, ayrıca ateşkes durumunu her defasında ihlal etmiştir. Sonuçta 2-5 Nisan 2016’da gerçekleşen savaş, Karabağ çatışmasının aslında dondurulmuş olmadığını ortaya koydu.

Son dönemlere kadar Ermenistan tarafı Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü – Collective Security Treaty Organisation (KGAÖ)’nün Azerbaycan’ın işgal altında tutulan Dağlık Karabağ ve 7 bölgeyi kurtarmak çabalarını önleyeceğini düşünüyordu. Kendi kanaatince, örgüt Ermenistan’ın güvenliğinin garantörüdür. Fakat 2016 yılı Nisan ayı başlarında 26Bu konuda geniş bkz: Azerbaycan Respublikasının Herbi Doktrinası, Azerbaycan Respublikasının Milli Meclisi, 08 Haziran 2010. http://meclis.gov.az/?/az/law/183#comment

Azerbaycan’la Ermenistan arasında çatışmalar tırmandığı zaman KGAÖ üyelerinden hiçbiri Ermenistan’a açık destekte bulunmadı. Aksine, KGAÖ ve Avrasya Ekonomi Birliği’nin iki üyesi olan Belorus ve Kazakistan Azerbaycan’ın tutumunu açık şekilde savundu ve bu durum Ermenistan’da hayal kırıklığı yarattı. Ermenistan’ın örgütün üyesi olmasına rağmen bu devletlerden destek alamamasının nedeni kuşkusuz KGAÖ’nün diğer üyeleriyle birlikte aynı hukuka sahip olamamasından kaynaklanmaktadır. Ermenistan örgüte üye olan devletler tarafından Rusya’nın Güney Kafasya’daki ileri karakolu olarak görülmektedir. Bu yüzden Erivan’ın örgütte siyasi etkisi bulunmamaktadır.27 Genel olarak Rusya Ermenistan tarafından ona yönelmiş tüm eleştirilere rağmen bu devletin kendi etki alanından uzaklaşamayacağından da son derece emindir.

“Dört Gün Savaşı”nda Rusya diğer devletlerden farklı olarak Ermenistan ile Azerbaycan arasındaki savaşa derhal müdahale ederek durumu kontrolü altına aldı. Moskova bu adımıyla Azerbaycan ve Ermenistan kamuoyunda kendisinin Güney Kafkasya’da ateşekse ilişkin çağrı yapan tek devlet olduğunu göstermek istedi. Bunun yanısıra ateşkesin ihlali ile yaşanan gerginlikler ve çatışmalar Rusya’nın Güney Kafkasya’da kendi etkisini sürdürmesi ve güçlendirmesi açısından elinde tuttuğu bir araç olmuştur. Bu sebepten elde tutulan bir aracın ortadan kaldırılması kesinlikle Rusya açısından kabul edilebilir değildi ve çıkarları dışındaydı. Bu bağlamda 2-5 Nisan 2016’da gerçekleşen savaş, Karabağ çatışmasının aslında dondurulmuş olmadığını ortaya koysa da, Rusya’nın müdahalesiyle durum eski mecrasına döndü.

Ermenistan durumun sürekli bu şekilde devam edeceğini düşünerek yeniden provokasyonlara başladı, destek umduğu devletlerden adeta ilham alarak 12 Temmuz 2020’de yeni bir provokasyona başvurarak Azerbaycan’ın Tovuz bölgesine saldırdı. Karabağ bölgesinden uzakta olan ve önemli enerji hatlarının geçtiği Tovuz bölgesine saldırmakta esas hedef, stratejik öneme sahip yükseklikleri ele geçirmek ve bölgeden geçen enerji, demiryolu ve karayolu hatlarını ateş altına almaktı. Bölgeden enerji hatlarının geçtiği de dikkate alınırsa, bu saldırının yalnız Azerbaycan’a yapıldığını düşünmek yanlış olur. Bu saldırıyla bölgeden geçen enerji hatlarının ateş altına alınması, Türkiye’ye daha fazla baskı kurulması isteniyordu. Eğer Ermenistan’ın niyeti sadece Azerbaycan’a saldırmak olsaydı, asıl tercih 27Farhad Mammadov, Azad Garibov. Why Armenia’s Allies Are Letting It Down. http://nationalinterest.org/feature/why-armenias-allies-are-letting-it-down-16455.

SOĞUK SAVAŞ SONRASI SOSYAL, EKONOMİK VE SİYASAL GELİŞMELER BAĞLAMINDA GÜNEY KAFKASYA | 91 Karabağ bölgesi olacaktı. Türkiye, Ermenistan’ın bu hamlesine karşı “tüm

gücümüzle Azerbaycan’ın yanında durmaya hazırız” mesajı vererek

iradesini ortaya koydu.

Bu çatışmanın bir takım devletler tarafından tahrik edildiğine dair çeşitli görüşler vardır. Bazı analistlere göre, Türkiye petrol ve doğalgaz tedarikinin %50’sini Rusya’dan temin ediyordu. Mart 2020 itibariyle Türkiye Rusya’ya bağımlılığını %17’lere düşürdü. Türkiye’nin Rusya ve İran yerine Azerbaycan’ı tercih etmesi Rusya ve İran’ı rahatsız etti. Ayrıca, Türkiye’nin Suriye, Libya ve Akdeniz’de yeni kazanımlar elde etmesi bazı ülkelerin işine gelmemiştir. Bu gerçekler nazarı dikkate alındığında, saldırının arka planında kimlerin olduğu görülecektir.28 Gerçekten de Rusya’nın TANAP projesi ile ilgili tavrı değerlendirilirse, güçlü enerji kaynaklarına sahip olan Rusya, enerji konusunu gerektiği zaman politik araç olarak kullanmıştır. Rusya kaynak çeşitliliğini arttıracak ve kendini dışarıda bırakacak projelere karşı çıkmakta ve karşı hamle olarak kendisi proje geliştirmektedir. Rusya Nabucco projesine de aynı nedenlerle olumsuz yaklaşmıştır. Hazar enerji kaynaklarının Nabucco projesi ile açılan yeni bir Doğu-Batı koridorundan Avrupa pazarlarına ulaştırılmasını ise kendisini by-pass edilmesi olarak değerlendirilmektedir. TANAP boru hattıyla ileride Azerbaycan gazından sonra Türkmen gazının da bu proje ile birlikte Batıya taşınması durumunda Gazprom’un uluslararası gaz pazarında payının azalacağından ve doğalgaz fiyatlarının düşeceğinden endişe etmektedir.29

“21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü Rusya-Türkistan Araştırmaları” uzmanı Suinbay Suyundikov, Ermenilerin Tovuz bölgesine saldırısının arka planını şu şekilde değerlendirmektedir: “Ermenistan’ın bazı stratejik konumları

ele geçirerek ulaştırma ve enerji hatlarını kontrol etme isteği, Tovuz’a yapılan saldırının nedenlerinden biri bilinmektedir. Tabii ki bu stratejik bölgeleri ele geçirmede Ermenistan’ın tek başına hareket etmesi imkânsızdır. Arkasına Rusya ve Fransa’yı almaktadır. Rus ekonomisinin gücü Rus doğalgazı ve petrol ihracatına dayanır. Enerji ihracatı azalırsa Rusya’nın ekonomik gücü de dengeli olarak küçülecektir. Bakü-Tiflis-Ceyhan ve TANAP enerji projelerinin işlem

28Mehmet Koçak. Ermeni saldırılarının arkasında kimler var? https:/hyetert.org/2020/07/29/ ermeni-saldirilarinin-arkasinda-kimler-var/, erişim tarihi: 20.07.2020

29Erdoğan, N. (2017). “TANAP Projesinin Türkiye ve Azerbaycan Enerji Politikalarındaki Yeri ve Önemi”, Ömer Halisdemir Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi. 10 (3), s. 16; Özbay, F. (2011). “Soğuk Savaş Sonrası Türkiye – Rusya İlişkileri: 1992-2010, Bilge Strateji. 2 (4), s. 60.

görmesi ve Rus doğalgaz ve petrolüne rakip ve alternatif olması Rusya’nın aleyhinedir. Kars demir yolu hattı, Bakü-Tiflis-Ceyhan petrol boru hattı ve TANAP’ın başlangıcı olan Güney Kafkasya doğal gaz boru hattı, Tovuz bulunduğu bölgeden geçmektedir. Azerbaycan’ı Gürcistan üzerinden Türkiye’ye ulaştıran tek kara yolu da bu rotada bu güzergâhta bulunmaktadır. Hâlihazırda soykırım iddialarının Avrupa’daki merkezine dönüşen ve bu konuyu her zaman gündemde taze tutan Fransa’nın, Tovuz’a yapılan bu saldırıda büyük olasılıkla çatışmayı körükleyici bir etkisi vardır. Libya krizinde Halife Hafter’i açık bir şekilde destekleyen Fransa ve Rusya’nın, Türkiye’nin Libya’daki politikasına karşı gösterdikleri hareket de aşikârdır. Geçtiğimiz 26 Haziran’da Putin ile Macron Libya, Suriye ve Ukrayna meselelerini görüşmüştü. Bununla beraber Ermenilerin işgalci saldırılarına karşılık olarak tepki vermeyen bir uluslararası kuruluşlar ve uluslararası insan hakları örgütleri sivil insanlara yapılan saldırılara

hiçbir tepki vermemektedir”.30

Ortaya konulan gerçekler ve analizler doğrultusunda saldırının Rusya ve Fransa tarafından tahrik edildiği ve arka planda bu devletlerin olduğu görüşü ağırlık kazansa da, Paşinyan hükümetinin mutlak şekilde büyük devletlerin desteğini alacağını hesaba katarak ve buna inanarak “yeni savaş ve yeni topraklar” tezisinden yola çıktığı ve bu tür saldırı hareketini başlattığı da gözardı edilmemelidir. Zira kendisini büyük güçlerin Güney Kafkasya’daki jeopolitik çıkarlarının uygulayıcısı olarak gören Ermenistan her ne olursa olsun, daim destekleneceğini umut ediyordu.

AZERBAYCAN TOPRAKLARININ KURTARILMASI İÇİN OLUŞAN