• Sonuç bulunamadı

YAZILARDA DİL ETKİNLİĞİ

KURUM VE KURULUŞLARDA YAZILI İLETİŞİM

III. BÖLÜM YAZILI ANLATIM

III.2. YAZILARDA DİL ETKİNLİĞİ

Dil etkinliği, dilbilgisi ve anlatım kurallarının yazıya doğru bir biçimde yansıtılması ile sağlanmaktadır. Yazışmanın nitelikli olmasını, onun dış görünümü yönüyle biçimsel kurallar belirlediği gibi, konunun anlatımı ve dilbilgisi kuralları da belirlemektedir. Genellikle yazılı metinler, dış yapı ve içerik olmak üzere iki yönüyle değerlendirilmelidir. Dış yapı ile, imla ve noktalama, dilbilgisi kuralları ve yazı planına uyulması; içerikle de, anlatılmak istenen düşüncenin yazıya tam ve doğru bir biçimde aktarılması ifade edilmektedir. İyi bir yazı, iyi düzenlenmiş paragraflardan, nitelikli cümlelerden, doğru ve yerinde kullanılmış sözcüklerden oluşur. Bu ölçütlerin yanı sıra genel olarak yazıların dil özellikleri kelime, cümle ve paragraf bağlamında ele alınmalı ve değerlendirmeler bu doğrultuda yapılmalıdır.

III.2.1. Kelimeler

Kelimeler ya da sözcükler, gerek yazılı ve gerekse sözlü olarak duygu, düşünce ve olayların anlatımında kullanılan en küçük birimlerdir. Düşünceler ve duygular sözcüklerle ifade edilir. Düşüncelerin doğru ve istenilen biçimde aktarılması, sözcüklerin yerinde kullanılmasına ve düşünceyi tam olarak karşılayabilecek nitelikte olmasına bağlıdır. Yazılan yazılarla sağlıklı iletişimin kurulması, metinde kullanılan sözcüklerin ve/veya terimlerin tam olarak anlaşılmasına ve bu terimlerin cümle içindeki anlamlarının doğru algılanmasına bağlıdır. Diğer bir ifade ile yazılı iletişimin nitelikli olmasının ön koşulu, metinde kullanılan sözcüklerin cümle içindeki görevlerinin ve yazarın ona yüklediği anlamların doğru algılanmasıdır.

Sözcüklerin cümle içindeki yerinin yanı sıra birden fazla kullanımı ve arka arkaya gelen cümlelerde yinelenmesi de metnin niteliğini

etkilemektedir. Ayrıca yazılarda birden fazla anlam taşıyan kelimelerin anlam çarpıklığına neden olmamasına dikkat edilmelidir. Bu, anlamları yönüyle kelimelerin doğru kullanılışının bilinmesini gerekli kılmaktadır. Yazışmalarda, anlamı konusunda kuşku duyulan kelimelerin kullanımı için Türk Dil Kurumu tarafından hazırlanan Türkçe Sözlükten yararlanılmalıdır.

Sözcüklerin kullanımı konusunda göz önünde bulundurulması gereken diğer bir husus, yazışma dilinde yaşayan Türkçeden yararlanmaktır. Çünkü sözcükler de diğer canlılar gibi doğar ve eğer kullanılmazlarsa yerlerini başka sözcüklere bırakırlar. Yazılarda unutulan ya da artık kullanılmayan ve dolayısıyla toplumun büyük bir kısmı tarafından anlaşılmayan sözcüklerin kullanılmamasına özen gösterilmelidir. Yazışmalarda kullanılan sözcükler, yazının gönderildiği kişi ya da kurumla yapılması istenen iletişimi engelleyecek şekilde eski, yabancı kökenli veya uydurma sözcükler olmamalıdır.

Sözcükler, zaman içinde asıl anlamlarının yanı sıra farklı kullanım kalıplarına da girebilmektedirler. Bu tür sözcükler genellikle deyim veya mecaz olarak bilinmektedir. Kalıplaşmış söz öbekleri olarak da ifade edilen deyimler ve mecazi kullanımlar, ifadeye zenginlik, derinlik ve duygusal heyecan katmak için kullanılmaktadır. Genellikle sanat içerikli yazılarda ve şiirlerde yararlanılan bu tür sözcükler, kurumsal iletişim sistemi içinde yanlış algılamalara neden olacağı gerekçesiyle kullanılmamaktadır. Bu nedenle yazışmalarda mümkün olduğunca yaşayan Türkçe içerisinde değerlendirilen yaygın ve sade sözcüklerin kullanımı tercih edilmelidir.

III.2.2. Cümleler

Cümle, bir fikri, yargıyı veya isteği bildirmek üzere bir araya getirilen sözcüklerden oluşan söz öbekleridir. Cümleler, metin içindeki görevlerine göre farklı adlar altında nitelendirilirler. Bunlar, tanım cümleleri, açıklama cümleleri, tasvir cümleleri ve öykü cümleleri olmak üzere dört gruba ayrılırlar. Tanım cümleleri, genellikle yazıların giriş bölümünde ya da yeni bir düşünceye geçişte yer alır; duygu ve

düşüncelerin ne olduğunu anlatırlar. Açıklama cümleleri, zihnimizde beliren düşüncelerin oluşum nedenlerini ifade etmek için kullanılırlar. Tasvir cümleleri, zihinde beliren düşüncelerin, olayların oluş biçimini canlandırmak için kullanılır. Öykü cümleleri ise herhangi bir olayda yer alan kişilerin belli mekan ve zaman içinde yaşadıkları olayı anlatan kısa ve hareketli cümlelerdir (Aktaş ve Gündüz, 2004:84). Resmi yazılarda genellikle ilk iki cümle türü -tanım ve açıklama cümleleri- kullanılıyor iken, resmi raporların hazırlanmasında söz edilen bütün cümle yapılarından yararlanılmaktadır.

Yazışmalarda düşüncelerin gerektiği gibi aktarılması için, öncelikle cümlelerin dilbilgisi bakımından doğru; düşünce bakımından açık ve anlaşılır olması gerekmektedir. Cümleler, bu özelliklerin her birine uygun olarak yazıldığında istenen verim sağlanabilecektir. Dilbilgisi bakımından doğru; ancak açıklık ve anlaşılabilirlik bakımından yanlış olan cümlelerin istenilen amaca ulaşması mümkün değildir. Bu bakımdan yazışma metninde bulunması gereken en önemli özellik, yazının açıklık prensibine göre kaleme alınmasıdır. Yazışma metninde kullanılan cümlelerin birden çok anlama gelmesi, yazının yeterince açık olmadığı anlamına gelmektedir. Diğer bir ifade ile cümleleri okuyan herkes onlardan aynı anlamı çıkarıyorsa, metnin açıklık prensibine uygun biçimde kaleme alındığı söylenebilir. Ayrıca sözcüklerin seçimi, yerinde kullanılması ve cümleyi oluşturan her bir parçanın birbiriyle uyum içinde olması da yazışmalarda uyulması gereken anlatım kurallarından bazılarıdır.

Yazışmalarda kullanılan cümlelerin kısa olmasına özen gösterilmelidir. Düşüncelerin daha kolay ve daha açık bir biçimde aktarılmasını sağlayan kısa cümleler, yazıyı alan kişi ya da kurumun işlemi daha kısa sürede tamamlamasına neden olacaktır. Uzun cümlelerde, cümlenin başı ile sonu arasında bağlantı kurulması ve cümlenin özne, nesne, yüklem gibi bölümlerinin anlaşılması güçleşmektedir. Kısa cümleler özellikle resmi yazılarda aktarılmak istenen düşüncenin veya yapılmak istenen faaliyetin daha vurgulayıcı biçimde ifade edilmesini sağlar. Aynı zamanda kısa cümlelerle yazılan yazılar, gerek yazıyı alan ve gerekse gönderen kurumda işlemi yapan

personelin iş yükünü azaltmakta ve kurumsal verimliliğe katkı sağlamaktadır.

Düşüncelerin uzun ve dolaylı yollarla anlatılması, özellikle iş yükü fazla olan ve her gün onlarca yazı ile karşı karşıya kalan kişileri yorar ve bıkkınlık yaratabilir. Kısa cümleler, anlatıma canlılık kattığı gibi yazıyı alan kişinin yazının özüne odaklanmasını sağlar. Bununla birlikte gereğinden fazla kısa cümlelerle kurulu bir metin de, önemsenmeden kaleme alındığı izlenimi yaratabilir. Bu nedenle cümleler, gereğinden fazla ayrıntılarla okuyucuyu sıkacak ve dikkatini dağıtacak kadar uzun, konuyu özünden koparacak kadar da kısa olmamalıdır.

Yazışma metninde dikkat edilmesi gereken temel ilkelerden biri de, konuyu kurallı ya da düz cümlelerle ifade etmektir. Edebi metinlerde ya da konuşma dilinde yer verilen devrik cümle yapıları, yazışmalarda kullanılmamaktadır.

Yazışmalarda kullanılan cümleler, gereksiz kelimelerden arındırılmalıdır. Cümlelerden bir sözcük atıldığında anlam daralıyorsa veya anlatım gücü zayıflıyorsa, o kelime gereklidir. Bu nedenle yazışmalarda gerektiği kadar kelime kullanılmalı; cümleler, gereksiz sözcüklerden arındırılmalıdır. Bu yaklaşım, yazışma metninin sadeleştirilmesine katkı sağlayacaktır.

Ayrıca cümle içinde, olabildiğince kelime tekrarından kaçınılmalıdır. Bunun gibi, cümlede belli bir kelimenin hem eski, hem yeni şeklinin (meselâ-örneğin) ya da Türkçe’si ile birlikte yabancı karşılıklarının (teori-kuram) kullanılması sağlıklı bir yol değildir (Seyidoğlu, 1997:189).

III.2.3. Paragraflar

Yazılı anlatımın temel unsurlarından biri de paragraflardır. Genellikle yazılarda ana düşüncenin yer aldığı bir paragraf, farklı fikir ve düşüncelerin yer aldığı diğer paragraflarla desteklenmektedir. Yazılarda bir konudan başka bir konuya geçmek için bir ya da birden

fazla cümleden oluşan bölümlemeler kullanılır. Yazıda yer alan bölümlemeler, arda arda gelen iki fikri destekleyecek ve fikirler arasında geçişi uyumlu kılacak biçimde düzenlenir. Yazıdaki bu bölümler, hem yazının rahat okunmasını sağlar, hem de bir fikirden başka bir fikre geçildiğini gösterir. Bu bölümlemelerin her birine paragraf denir. Buna göre paragrafı, bir fikri, düşünceyi, isteği veya öneriyi tam olarak veya bir yönüyle açıklayan ya da tasvir eden cümleler bütünü olarak tanımlamak mümkündür (Aktaş ve Gündüz, 2004:87).

Bütün yazılarda olduğu gibi birkaç paragraflık yazılar da, kendi içinde içerik planı oluşturularak yazılmalıdır. Paragraf, yazının temel düşüncesini destekleyen herhangi bir konunun anlatıldığı bölümdür. Yazının bütün olarak bir anlam ifade etmesi için paragrafların konu bütünlüğü içinde sıralanması gerekmektedir. Bu noktada bütün edebi metinlerde kullanılan yönteme benzer biçimde yazışmalar da ‘giriş’, ‘gelişme’ ve ‘sonuç’ akışına göre düzenlenmelidir. Yazışma metnini oluşturan paragraflar birbirini destekleyecek biçimde giriş, gelişme ve sonuç kuralına göre yazılmalıdır.

Her paragrafta vurgulanan belli bir ana fikir olmalıdır. Ana fikir cümlesi paragrafın başında veya sonunda bulunabilir. Bazı durumlarda da ana fikir açık bir cümle ile belirtilmemiş olabilir; bu durumda ana fikrini anlamak için paragrafın bütününü okumak gerekebilir (Seyidoğlu, 1997:191).

Seçilen sözcükler ve bu sözcüklerin oluşturduğu cümleler bir mantık sırası içinde birbirini takip etmeli, cümleler ve paragraflar arasındaki kopukluklar bağlantı sözcükleri ve geçiş paragrafları ile birbirine bağlanmalı; olayların ve fikirlerin sıralanışı belli bir ahenge göre yapılmalıdır. Bu düzenlemede sebep-sonuç ilişkisi gözetilebileceği gibi bütünden parçaya veya parçadan bütüne, içeriden dışarıya veya dışarıdan içeriye, yukarıdan aşağıya veya aşağıdan yukarıya, yakından uzağa veya uzaktan yakına, geçmişten günümüze veya günümüzden geçmişe doğru bir sıra takip edilebilir (Aktaş ve Gündüz, 2004:77). Ayrıca yazışmalar, konunun özelliğine ve içeriğine göre kısa veya uzun

olabilir. Genellikle bir sayfadan oluşan yazışmalar, içeriğine göre birkaç sayfadan da oluşabilmektedir.

III.3. YAZIŞMALARDA DİL BİLGİSİ VE İMLA