Yazma baskı ustası Yasemin Ertaştan’ın kişisel bilgileri şunlardır:
Tablo 10.
Yasemin Ertaştan'a Ait Kişisel Bilgiler
Ad Soyad : Yasemin ERTAŞTAN
Yaş : 46
Eğitim Durumu : Lise Mezunu
Annesinin Eğitim Durumu : İlkokul Mezunu Babasının Eğitim Durumu : İlkokul Mezunu
Medeni Durumu : Evli
Çocuk Sayısı ve Eğitim Durumları : 2 çocuğu var. Oğlu Tıp Fakültesinde, kızı liseye başlayacak.
Şekil 47. Yazma baskı ustası Yasemin Ertaştan
Yazma baskı ustası Yasemin Ertaştan ile yapılan görüşmede sorulan sorular ve alınan yanıtlar şunlardır:
Soru: Tokat yazma baskı sanatının tarihsel süreci, kaynakları, geçmişten bu güne kadar göstermiş olduğu gelişme süreci hakkında neler düşünüyorsunuz?
Yanıt: Tokat yazma baskı sanatı 650 yıllık geçmişi olan bir sanat. bu gün teknolojiye yenik düşmüş olduğunu ama tekrar yeniden canlandırılmaya çalışılan, gerek bizler gerek Kültür Bakanlığı desteği ile biz tekrar gün yüzüne çıkarıp farkındalık sağlamaya çalışıyoruz. evet süreci aslında şöyle Osmanlı döneminde yani daha öncesi var tabi ki Tokat’ta çok farklı medeniyetlerin yaşamış olması ki Hitit döneminden taş baskı denilmesinde de zaten o dönemdeki pişmiş topraktan yapılan mühürler bunlardan kaynaklı zaten ilk başlangıcı zaten daha sonra Tokat’taki Ermeni halkın bunları ıhlamur ağacına kalıplar olarak aktarması ha ilk olarak başlangıcı yazma denmesi zaten çizgi şeklinde önce desenin aktarılması çizgi şeklinde fırçayla kontörlerinin gidilip daha sonra iç kısımlarındaki boyama daha sonrasında da üretime fazla cevap verebilmek içinde kalıba aktarılması sonrasında film baskı dediğimiz serigrafi ye geçilmesi daha sonrada dijital baskıya geçilmesi bu da neden nüfus yoğunluğu artık teknolojinin gelişmiş olması ve üretime cevap verememesi.
Soru: Yazma baskısı yaparken ve çırak / öğrencilerine bu baskı sanatını öğretirken daha çok hangi öğretim yöntemini kullanmaktasınız / tercih etmektesiniz?
Yanıt: Atölyemizde öğrencilerimiz çalışıyor bunlardan biri de mehtap coşkun. Öncelikle yazmacılığın tarihinden yani geçmişten günümüze gelen bütün aşamalarını anlatıyoruz. hangi süreçlerden geçtiğini daha sonra olmazsa olmaz kalıp oyma beni için asıl sanat kalıp oymacılığı çünkü kalıp oymacılığı nerdeyse bitmek üzere yani parmak sayısı kadar usta ancak elde kayıp oyuyor diğerleri ya serigrafi kullanıyor ve yahutta freza makinaları ile yapılan kalıpları kullanıyor ama biz gelenekselden yanayız yani tamamen otantik geçmişte ne ise bu gün de onu çalışmayı tercih ediyorum. İlerleyen süreçte boya hazırlama anelin ve akramin olarak anelin dediğimiz yarı suni yarı kök boya akreminde bu günde pigment olarak geçen kansorejen oranı %4 ün atında olan bir kimyasal boya. bunları da öğretirken bizde uygulamalı eğitim yapılıyor.
a. Neden bu yöntemi kullanmaktasınız/ tercih etmektesiniz?
Yanıt: Ben en iyi öğrenme yönteminin yaparak ve yaşayarak olduğunu düşündüğüm için uygulamalı eğitimi tercih ediyorum. Anlatım yaptığım zamanlar da oluyor fakat öğrenen kişi yaparak yaşayarak deneyerek öğrenmeli.
Yanıt: Yani aslında istiyorum ki çok yetenekli öğrencilerim oluyor. Benim istiyorum ki bu yetenekler kaybolmasın bu sanata bir şeyler katılsın ve yetenekli öğrencilerim desteklenip bu sanatı yaşatmaya ve geliştirmeye yönelik çalışmalar yapsın.
Soru: Yazma baskısı öğrenilirken bu sanatı öğreten ustaya göre farklılıklar oluşuyor mu? Yanıt: Evet oluşuyor.
Soru: Yazma baskı ustalarına göre bu sanatın öğretiminin farklılık gösterme sebepleri konusunda neler düşünüyorsunuz?
Yanıt: Her ustanın öğrendikleri kendisinden kattıkları vardır. Bazı ustalarında kendine sakladıkları olur. Ben gelenekseli bozmadan modernize etmekten yanayım. Yani tamamen geleneksel tekniği kullanarak modern ürünler ortaya koyma taraftarıyım ama her usta bu düşüncede değil. Ben bildiğim her şeyi paylaşırım öğrencilerimden gelen önerileri dinler denerim. Yani aktarım önlemli bir sanatta usta saklayarak anlatırsa bir süre sonra o sanat ölmeye mahkumdur. Çünkü her usta bir noktayı saklasa ortaya çıkan ürün tamamen farklı olur.
Soru: Geleneksel yazma sanatının bugünkü durumu ile ilgili olarak neler düşünüyorsunuz? Yanıt: Şuanda bu sanatla uğraşan ustalar kendi çabaları ile ayakta kalmaya çalışıyor diyebilirim ilde ve bakanlıkta el sanatları konusunda daha biraz daha fazla çaba sarf edilmeli. Bu sanatı yaşatmak için öncelikle pazar oluşmalı öğrencilerimin bir çoğu gayet yetenekli ve bu sanatı seviyor ama maddi olarak ihtiyaçlarını ve yaşam standartlarını karşılayamayacağını düşündüğü için iş yeri açamıyor. Aynı zamanda el sanatları Halk Eğitim Merkezlerinde ustaların açmış olduğu kurslar dışında belli bir müfredatı olan eğitim alanı olarak desteklenmeli.
Soru: Yazma baskı sanatında eğitiminin nasıl olmasını isterdiniz?
Yanıt: Gaziosmanpaşa üniversitesinde bir bölüm vardı. Bu bölümün sadece kendi ilimize hitap edildiği düşünülerek bu bölümün kapatıldığını biliyoruz. Ben isterim ki bizim üniversitemizde bu bölüm tekrar açılsın yani aslında mehtap hanım sizin gibi hem üniversitede eğitim gören bu alanı inceleyen aynı zamanda alaylı ustalardan da ders alan kişileri tarafından bu alan tekrar canlandırılsın. Böylelikle hem bu sanatın kuşaklar arsında aktarımı sırasında bilgi kaybı yaşanmamış olur hem de bir çini sanatı gibi bizimde ilimize ait olan yazma baskı sanatı tanınmış ve geliştirilmiş olur.
Yanıt: Bu eğitim sürecinde birçok alandan faydalanılarak eğitim verilmeli mesela boyalar için kimya bölümü ile tasarımlar ve çizimler için resim bölü ile gibi birçok bölümün birleştirilmesiyle eğitim verilmeli. Alaylı olarak giderse bu sanat ölecektir. Ben birçok ustanın benimle mezara gitsin bu sanat dediğini biliyorum. Hem teknik bilgi anlatılsın hem de uygulamalı olarak yapılsın.
Soru: Yazma baskı sanatı eğitimi alan kişilere bu eğitimin neler katacağını ya da kattığını düşünüyorsunuz?
Yanıt: Eğer ticari anlamda kazanç elde ediyorsanız bu zaten büyük bir keyiftir bunun yanında da kişiye sabırlı olmayı titiz olmayı katar öncelikle. Aynı zamanda da bir terapidir kalıbını oymak. Bir ürün ortaya koymanın hazzına varırsınız. Yaratıcılığınızı ortaya koyar bunu yaparken de duygu ve düşüncelerinizi bir ressam gibi yapmış olduğunuz çalışmaya yansıtırsınız. buda sizin için en iyi terapi ve dinlenme yöntemidir bence.
Yasemin Ertaştan ile yapılan görüşme sonucunda elde edilen bulgular şunlardır:
Yasemin Ertaştan Tokat yazma baskı sanatının 650 yıllık bir geçmişe sahip olduğunu, ancak günümüzde teknolojiye yenik düştüğünü belirtmektedir. Devletin Kültür Bakanlığı aracılığı ile yeniden bu sanatı canlandırmaya çalıştığını belirtmesi önemli bulunmuştur.
Yasemin Ertaştan öğrencilerine öncelikle yazmacılığın geçmişten bugüne tarihini anlatarak eğitim vermeye başladıklarını, yazma baskı süreçlerini verdiklerini, kalıp oymacılığının bu sanat için olmazsa olmaz sayıldığını, öğrencilere kalıp oymacılığı konusunda çalışmalar yaptırdıklarını belirtmektedir. Kalıp oymacılığı, serigrafi baskının çıkmasından sonra önemini her geçen gün yitirmektedir. Yasemin Ertaştan bu belirlemeyi yaptıktan sonra kendilerinin geleneksel ve otantik yöntemlerle çalışmayı tercih ettiklerini belirtmektedir. Öğrencilerine de uygulamalı eğitim ile bilgilerini aktarmaktadır.
Yasemin Ertaştan en iyi eğitimin uygulamalı eğitim olduğunu düşünmektedir. O’na göre eğitim yaparak ve yaşayarak yapılırsa hedefe ulaşacaktır.
Bu sanatın yaşaması için yetenekli öğrencilerin desteklenmesi gerektiğini belirten Yasemin Ertaştan’a göre sanatı öğreten ustalar arasında doğal olarak bir fark bulunmaktadır. Bazı ustalar bildiklerini kendilerine saklamaktadır. Ancak Yasemin Ertaştan bildiği her şeyi paylaşma taraftarı olduğunu söylemektedir. O’na göre ustaların
bilgilerini saklaması ve öğrencilerine aktarmaması, o sanatı ölmeye mahkum kılacaktır. Ustaların sanatlarını eksik anlatması da ilerleyen süreçlerde ürünlerin farklılaşmasına yol açacaktır.
Yasemin Ertaştan bu sanatla uğraşan ustaların zor durumda olduklarını, kendi çabaları ile ayakta kalmaya çalıştıklarını, belirli bir desteğin olmadığını belirtmektedir. Yetişen öğrencilerin de destek olmadan bu sanatı devam ettirmelerinin zor olduğunu ifade etmektedir.
Yazma sanatı eğitimi ile ilgili üniversitelerde bölüm açılmasının önemli olduğu, önceden Gaziosmanpaşa Üniversitesi’nde açılan bir bölümün daha sonra kapatıldığını, el sanatları eğitimi konusunda açılacak bölümlerden mezun olacak kişilerle alaylı ustaların bir araya gelmesiyle bu sanatın geliştirilmiş olacağı belirtilmektedir.