• Sonuç bulunamadı

Yazma baskı ustası Atıf Arpacıoğlu’nun kişisel bilgileri şunlardır:

Tablo 5.

Atıf Arpacıoğlu’na Ait Kişisel Bilgiler

Ad Soyad : Atıf Arpacıoğlu

Yaş : 42

Eğitim Durumu : Ortaokul Mezunu

Annesinin Eğitim Durumu : Ortaokul Mezunu Babasının Eğitim Durumu : Ortaokul Mezunu

Medeni Durumu : Evli

Şekil 45. Yazma baskı ustası Atıf Arpacıoğlu

Yazma baskı ustası Atıf Arpacıoğlu ile yapılan görüşmede sorulan sorular ve alınan yanıtlar şunlardır:

Soru: Tokat yazma baskı sanatının tarihsel süreci, kaynakları, geçmişten bugüne kadar göstermiş olduğu gelişme süreci hakkında neler düşünüyorsunuz?

Yanıt: Şimdi tarihsel süreci şöyle bizim sanatımız 600 yıllık bir sanat yani tokat kitaplarında da okuduysanız görmüşsünüzdür. Yani tek bizim sanatımız mühürden gelir yani Osmanlının mühründen gelir. Hatta yazmacılar tabirinde taş baskı diye anılır. Normalde bizim taş baskı kalıplarımız yok. Ama mühürden geldiği için taş baskı dediler. Şu süreçte hala taş baskı olarak devam ediyor ama ıhlamur ağacına işlenmiş kalıplarımız vardır.

Soru: Yazma baskı sanatının geçmişten bugüne kadar göstermiş olduğu gelişme süreci hakkında neler düşünüyorsunuz?

Yanıt: Valla şöyle bir şey tabi ki eskiden daha iyiydi her şey el baskısıydı yani bir yazmayı yapıyorduk. Bir yazmanın yani toplam süreç yani babamın dediği gibi bin metrelik bir malı 1 ayda işliyordu şimdi 30 bin işliyor bir makina. Tatlı satıyordun para kazanıyorduk. Şimdi ise o durum yok, yazmada bir rekabet çıktı rekabet hepimizin boynunu kırıyor.

Soru: Yazma baskısı yaparken ve çırak / öğrencilerine bu baskı sanatını öğretirken daha çok hangi öğretim yöntemini kullanmaktasınız / tercih etmektesiniz?

Yanıt: Önce öğrencinin kabiliyetini ölçerim ben ya da çırağın. Eğer kabiliyetliyse o kişinin üstüne düşerim yani bunu yapsın becersin ama kabiliyetsizse hiçbir şey yapamazsın.

Soru: Çırağı / öğrenciyi ölçerken nasıl ölçüyorsunuz?

Yanıt: Ben hareketlerine bakıyorum takip ediyorum yani işe canlılık verebilir mi? En basitinden şu yazmayı aldı tağ dediğimiz cerekler var bizim yazmacıların onu ölçerim hemen götürüp geliyor mu bazıları var yazmayı alıp götürüyor asmaya bakmışsın 1 dakikalık iş sürüyor 10 dakika onları ölçerim. Kabiliyetini ölçerim yani baktım ki gerçekten bir şeyler hissediyor onun üzerine düşerim sanatı öğretirim. İşte boya nasıl yapılır, kalıp nasıl yapılır, kalıp nasıl atılır boya düzene nasıl verilir hepsini takip ederim. Soru: Neden bu yöntemi kullanmaktasınız / tercih etmektesiniz?

Yanıt: Şimdi benim işim tez olacak temiz olacak bendeki şey o. Ben kız meslek lisesinde çalışırken öğrencim vardı. Habibe tam 5 sen geldi benim yanıma 5 sene kurs aldı benden ve sonunda öğrettim sanatı 16 kişiden tek çıktı çocuk gittim Erbaa Kız Meslek Lisesine de yerleştirdim. Tokat yazma baskı yazmacılığı yapmak üzere orda kurslar vermeye başladı. Soru: Bu eğitimden sonra neler olmasını bekliyorsunuz?

Yanıt: Aynen öyle ya titiz olması lazım. Bizim iş titizlik isteyen bir iş yani bir tek boyamak kalıp atmak mesele değil affedersiniz Memed Emin’in oradaki hamalı da getir şu kalıbı al şuraya koy dediğin zaman o da koyar ama incelik isteyen bir iş. Temiz çalışmak çok önemli bizim işte leke olduktan sonra hiç bir hayır yok o işin. Çünkü nemli baskıyı alıyorsun nemli baskı yapıyorsun yani titizlik isteyen bir şey birbirine değmemesi lazım sererken baskı yaparken yok çok titizlik isteyen bir iş.

Soru: Yetiştirmiş olduğunuz öğrencilerin nerelere gelmelerini istersiniz?

Yanıt: Çok güzel seviyelere gelmelerini isterim en azından kendilerine bir atölye açmalarını isterim. Ama bizim iş maddiyat olarak biraz pahalı boyasından tut kumaşına kalıbına her şey pahalı olduğu için her insan kalkıp da bir dükkan açamıyor. Biz babadan dededen geldiğimiz için yani Tokat tabirinde çiğitten yetişme derler. Bizimki o şekil bir şey mesleğimiz. Babadan oğula geçiyor bizimki şimdi benim yeğenlerim çalışıyor misal atölyemizde çocuk. Dördüncü kuşak oluyor demesin arkasında.

Yanıt: Tabi ki ya benim attığım kalıbı bin tane yazmanın içine koy ben çıkartırım. Yaptığım kalıbı 10 bin tane kalıbın içine koy çıkartırım bu benim yapımım derim.

Soru: Farklılık göstermesinin sebebi nedir sizce?

Yanıt: Şimdi şöyle ağaç kalıpla diyelim her ustanın bir tutma şekli vardır. Kalıbı ona göre yapar. Bende ona göre yapıyorum tutamaklarımı. Şimdi eskiden bir Ermeni ustasının yaptığı kalıpla benim yaptığım kalıbın arasında dağlar kadar fark var. Adamlarda alet edevat olmadığı için bir keserle tutamak yerlerini yapmışlar. Ama biz her şey elimizde hızarı testeresi her şey var yani kabak gibi belli oluyor bizim yaptığımız kalıp ama bir Ermeni ustanın yaptığı tutamağı ne ben yaparım şu anda ne de benim öğrendiğim ustalar yapabilir. Kimse yapamaz ondan.

Soru: Geleneksel yazma sanatının bugünkü durumu ile ilgili olarak neler düşünüyorsunuz? Yanıt: Şuanda harap bir şekilde atıl bir şekilde duruyor yani serigrafi her şey ticarete döndü. Yani şunu yapalım da şunu sunalım gibi gaye yok. Herkes geçim derdinde şuan yani ayakta durmaya çalışıyor. Şimdi söyle bak deminler gördünüz işte müşteri 5 liranın sofra bezi işte mendil parası itiraz ediyor. Onun hepsi kar olsa ne olur. Yani hepsi kar olsa ne olur 5 liranın ama bir ağaç kalıp sofra beziyle serigrafinin arasında 15 lira oynuyor. Taş baskıyı da bilen alıyor tabi aha sofra bezi diyorlar misal. Aynı değil işte ama onlara sofra bezi.

Soru: Yazma baskı sanatında eğitiminin nasıl olmasını isterdiniz?

Yanıt: Ya tabiki kültürlü okumuş insanlar olursa daha iyi olur bence. Yani desen konusunda olsun kalıp konusunda olsun çok farklı şeyler koyabilirler ortaya. Biz eski düzen gördük eğitimini almadık, babamız ne gösterdi amcamız ne gösterdi onunla devam ediyor. Okulu olmalı eğitim almak şart.

Soru: Yazma baskı sanatı eğitimi alan kişilere bu eğitimin neler katacağını ya da kattığını düşünüyorsunuz?

Yanıt: Eğitim alana çok şeyler katar tabiki tasarım olsun en azından çok farklı şeyler çıkartılabilir yani. Biz bir öğrenmişiz işte sofra bezi yazma elbise tek dikim yelek tek dikim hala onun dışına çıkamıyoruz niye tasarım yapabilsek daha farklı şeyler ortaya koyabiliriz.

 Yazma baskı sanatının çok eski tarihlere dayandığını, baskı sanatının Osmanlının mühründen geldiğini belirtmekte, yazmacıların bu sanatı “taş baskı” olarak tabir ettiklerini ifade etmektedir. Günümüzde taş baskı kalıplarının olmadığını, ıhlamur ağacına işlenmiş kalıpların kullanıldığını belirtmektedir.

 Yazma baskı sanatının geçmişte el baskısı olarak yapıldığı, el baskısı ile bin metrelik bir kumaşın işlenme süresinin 1 ay olduğu, baskıda makinaların kullanılmasıyla birlikte 1 ayda 30 bin metre kumaşın işlenebildiğini belirtmektedir. Bu durum, el baskısı ile üretilen yazmaların pazar gücünü azaltmaktadır. Makinaların yazmacılıkta kullanılmadığı dönemde el baskısı yazmalarının daha fazla satılabildiği, şimdi ise el baskısı ürünlerin makinalarla üretilen ürünlerle rekabet edemediği, bu nedenle el baskısı yazmacılığın ekonomik getirisinin önemli oranda düştüğü görülmektedir. Bu durum, el baskısı yazmacılık sanatına olan ilginin de doğal olarak azalmasına yol açmaktadır. Ata mesleğinin devamlılığı da tehlikeye düşmekte, el baskısı yazmalar ile geçimlerini zorlukla karşılayan ustalar, çocuklarını farklı alanlara yönlendirmektedir.

 Yazma baskı sanatında kabiliyet ve el becerisi ön plana çıkmaktadır. Atıf Arpacıoğlu, çırak veya öğrencinin bu sanatı öğrenebilmesi için öncelikli olarak kabiliyetli olması gerektiğini belirtmektedir.

 Atıf Arpacıoğlu’nun 16 çırağından sadece bir tanesinin mesleği öğrenebildiğini belirtmesi, mesleğin zorluğu hakkında önemli bir bilgi vermektedir. Diğer bütün el sanatlarında olduğu gibi yazmacılık baskı sanatını öğrenmek; mesleğe gönül vermek, azim, kararlılık ve çalışkanlık gerekmektedir.

 El sanatları belirli bir titizlik ve özen gerektirmektedir. Atıf Arpacıoğlu da yazmacılık sanatına gönül verecek kişilerin titiz olmaları ve titiz çalışmaları gerektiğini vurgulamaktadır.

 Atıf Arpacıoğlu da aile mesleği olduğu için yazma baskı ile uğraştığını belirtmektedir. El sanatları ile uğraşan birçok ustada görüldüğü gibi, atadan ve babadan gelen meslek devam ettirilmektedir.

 Mesleğin öğretilmesinde ustalar arasında farklılık olduğu, her ustanın bir stili olduğu görülmektedir. Atıf Arpacıoğlu’nun kendi attığı kalıbı, içinde binlerce kalıp olan bir yazmanın içerisinden tanıyarak çıkartacağını ifade etmesi de bu durumu açıklamaktadır. O’nun ifadesine göre her ustanın bir kalıp tutma şekli vardır.

 Serigrafi baskının çıkması ile birlikte her şeyin ticarete döndüğünü belirtmektedir. Ustaların geçim derdi ile ayakta durmaya çalıştıklarını, serigrafi ürünlerin ucuzluğundan dolayı insanların bu ürünleri tercih ettiklerini, el emeği ile üretilen yazma ile serigrafi arasındaki fiyat farkından dolayı satışların önemli oranda düştüğünü ifade ediyor. Bu ifadeler, yazmacılık baskı sanatı ile el işçiliği üretiminin ekonomik anlamda ustalara yeterli düzeyde bir kazanç yaratamadığını, fabrikasyon ürünlerle fiyat açısından rekabet edememeleri yüzünden sadece geçim kaygısı ile bu işi yürüttüklerini göstermesi açısından önemli bulunmuştur. Sonuçlar, yazmacılık baskı sanatının geleceği ile ilgili olumlu düşünmeyi de olanaksız bırakmaktadır.

 Eğitimin önemli olduğu Atıf Arpacıoğlu tarafından da belirtilmektedir. Şimdiki ustalar atalarından gördüğü şekli devam ettirmektedir. Desen, kalıp gibi konularda eğitim alındığında çok daha farklı şeylerin ortaya konulabileceği düşünülmektedir.