• Sonuç bulunamadı

1.7. Pazarlama Karması Kavramı

2.1.2. Yaratıcılık Kavramı

Yaratıcılık, herhangi bir alanda yeni ve yararlı fikir üretimi olarak tanımlanmaktadır. Yaratıcı ürün veya fikrin etkisinin küçük değiĢimler olabileceği gibi büyük ve çok önemli değiĢimlere kadar uzanabileceği ifade edilmektedir (Shalley vd., 2000, s. 215).

Arslan ve Karasoy (2002, s.477) yaratıcılığı, bilinen gerçeklerden yeni bir Ģeyler ortaya çıkarma, yeni ve özgün bir senteze ulaĢma, bazı sorunlara yeni çözüm yolları bulma, daha önceden kurulmuĢ iliĢkiler arasında iliĢkiler kurma, bu sayede yeni bir düĢünce sistemi çerçevesinde yeni deneyim, fikir ve ürünler ortaya koyma olarak tanımlamıĢlardır.

ĠĢletmelerin nihai amacı kar elde etmek olduğundan yaratıcı fikirlerin bu sonucun sağlanmasında etkili olması için pazar baĢarısının sağlanması gerekmektedir. Yeniliğin baĢlangıç aĢamasını oluĢturan yaratıcılık daha sonra farklı aĢamalardan geçerek bir ürün veya hizmete dönüĢmektedir. Yani yenilik sürecin, yaratıcılık eyleminin çıktısının somut bir değer haline gelmesinde rol oynamaktadır (Gökcek, 2007, s. 17).

Schumpeter (1934) yeni ürünlerin ve süreçlerin yanında “yaratıcı yıkım” unsurları gibi yeni pazarların yanında örgütsel değiĢimlere de odaklanmıĢtır (Lam, 2004, s.115). Yaratıcı yıkım ifadesi mevcut teknolojiyi tamamen gereksizleĢtirecek dikkat çeken dönüĢümler gibi ürün ve süreç geliĢtirmeyi içermektedir. Fotoğrafın, dijital kameralarla ve imajlarla yer değiĢtirmesi yıkıcı yenilik örneği olarak gösterilebilir. Fotoğrafçılık iĢ ve iĢlemlerinde, geleneksel olarak pazar öncüsü konumuna sahip olan Kodak, dijital teknolojinin sonuçta film ile yer değiĢtireceğini benimsemekte geç kalan bir firma olarak ayakta kalmak için oldukça mücadele

152

etmiĢtir. Bu süreçte dijitale yönlenme, dijital imajların yeniçağında yenilik için kıymetli olan yetkinliği sağlayan, elektronik sektöründen Sony gibi yeni oyuncuları bu yarıĢa dahil etmiĢtir. ĠletiĢim sektöründe de internetin neredeyse tamamen belgelerin mekanik transferinin yerini alması, tamamen kağıtsız ofislerin oluĢumunu sağlayamamıĢ olsa da modern ofislerde belge alıĢveriĢinin ve yönetiminin hızı ve etkinliğine önemli etkide bulunmuĢtur. Örneğin Youtube ve Facebook gibi sosyal ağ yazılımları, genç kuĢaklar için bir iletiĢim aracı olarak hızlı bir biçimde telefonun yerini almalarından dolayı yaratıcı yıkıma verilebilecek örnekler arasında yer almaktadır (Maxwell, 2009, s.14).

Yenilik, direkt veya dolaylı biçimde baĢkalarının üzerinde etkili olduğundan dolayı sosyal boyutu olan bir kavramdır. Bu özelliği yeniliği yaratıcılıktan ayıran bir yöndür. Yeniliği yapan ile bundan etkilenen insanlar arasında karĢılıklı bir etkileĢim bulunurken, yaratıcılık kiĢiye özel, biliĢsel bir süreç olarak açıklanmaktadır. Aynı zamanda yenilik, yaratıcılığın ticarileĢmiĢ Ģekli olarak da kabul edilebilir. Bu açıdan yenilik, yaratıcılık sürecinin görünen tarafı olarak kabul edilmektedir (Acaray, 2007, s.31).

Yaratıcılık ve yenilik, birbirini tanımlayan iki kavram olarak, yaratıcılıkla ortaya koyulabilen yeni fikirler, yenilik anlayıĢıyla iĢletmeler için kullanılabilir ve sürdürülebilir bilgiye dönüĢtürülmektedir. Aynı zamanda yaratıcılığın geliĢtirilebildiği iĢletmeler, belirsiz çevre koĢullarının daha az etkisi altında kalarak, artan rekabet ortamında daha güçlü hale gelmektedir. ĠĢletmelerin olumlu yönde yenilikte bulunabilmeleri amacıyla yaratıcı düĢüncenin benimsenmesi, örgüt ortamının ve kültürünün yeniliğe açık biçimde oluĢturulabilmesi önemlidir (Ozan, 2009, s.18-19).

Yaratıcılık ve yenilik kavramları arasındaki iliĢki somut örnekler yardımıyla ve pazarlama yeniliği kapsamında ele alınabilir. Örneğin dünyanın en büyük ve tanınmıĢ perakende mobilya satıĢ zinciri olan IKEA, fiyatlar ve dağıtım konusunda, pazarlama yeniliğinin yaratıcılık boyutuna odaklanmaktadır. Yüksek kaliteli ama düĢük fiyatlı mobilya pazarlama fikri yaratıcı bir nitelik taĢımanın yanında bir takım maliyet azaltma yöntemlerinin bir araya getirilmesiyle oluĢturulmuĢtur. Bu süreçte,

153 mobilya satmak için kendi perakende Ģirketini kurmuĢ ve düĢük fiyatlı mobilya satın almak için büyük miktarda alımda bulunulmuĢtur. IKEA müĢterilerinin satın aldıkları ürünleri kendilerinin taĢıması dağıtım maliyetinde ciddi düĢüĢ sağlamıĢ ve bu sayede tüketiciye düĢük fiyat avantajı yaratmıĢtır. Bu örnek, pazarlamanın temel bileĢenlerinden olan fiyat ve dağıtım alanında yaratıcılığın ön plana çıkıĢını göstermektedir. IKEA örneği yenilik faaliyetlerinin aynı Ģekilde çok iyi bir büyüme stratejisi olarak kullanılabileceğini de kanıtlar niteliktedir (Kotler, 2003, s.50).

2.1.3. BuluĢ Kavramı

BuluĢ, en genel tanımıyla yeni bir düĢünce, yöntem veya aygıtın üretilmesidir. Bir diğer ifadeyle, buluĢlar insan hayatını kolaylaĢtıran teknik yenilikler olup, bir anda gerçekleĢtirilebilecekleri gibi belli bir araĢtırma sürecinin sonunda da gerçekleĢtirilebilmektedirler. BuluĢlar yeniliklere göre daha teknik özellikler taĢımakta olup, yenilik oldukça aktif, dinamik, geliĢime açık, birçok uygulama alanına sahip, ekonomik tarafı ağır basan özellikleri olan bir kavram olarak kabul edilmektedir. Bu bağlamda buluĢ kavramının yeniliği harekete geçiren bir unsur olarak değerlendirilmesi mümkündür. Aynı Ģekilde yenilik kavramının sa yalnızca buluĢ olduğu sürece anlamı olan bir kavram olarak görmek yanlıĢ olmakla birlikte, ürün, hizmet, süreç gibi birçok alanda gerçekleĢtirilen iyileĢtirmeler de yenilik olarak kabul edilebilmektedir (Tübitak, 2005, s.52).

Bir örgütün herhangi bir teknik değiĢim gerçekleĢtirmesi için yeni bir ürün veya hizmet üretmesi veya yeni bir teknik ve girdi kullanması ile mümkün olmaktadır. Bu teknik değiĢimin gerçekleĢtirilmesi sürecinde ilk giriĢimci mucit ve onun ürünü buluĢ olarak kabul edilir. BuluĢ, ürün, hizmet ve süreç için yeni bir fikrin yaratılması olarak tanımlanabilirken, yeni ya da geliĢmiĢ bir ürün veya sürecin fikir veya konsept aĢamasını açıklar ve uygulamaya konulması veya kullanılması ile yeniliğe dönüĢmüĢ olur Ozan (2009, s.24).

BuluĢlar özellikle radikal yeniliklerin en önemli aĢamalarından biri olarak kabul edilip, her buluĢun ekonomik ve sosyal fayda sağlayamadığı ve birçoğunun sadece ilk aĢamada kaldığı ve değere dönüĢemediği de görülmektedir. Yeniliğin çıkıĢ

154

noktasını, yeni düĢünce ve fikirlerin kavramsallaĢması oluĢtururken, buluĢları ortaya çıkaran oluĢum ise bu entelektüel düĢüncelerin ürün ya da süreç gibi somutlaĢtırılmasıdır. Bu süreçte bilim, bilgilerin sistematik hale getirilmesini ve formüle edilmesini açıklarken, teknoloji de bu bilgilerin ürün ve üretim süreçlerine dönüĢtürülmüĢ biçimi olarak ifade edilmektedir (Eryiğit, 2013, s.17)

BuluĢların mevcut durumu iyileĢtirecek, daha önce bulunmayan, yeni bir fikir veya düĢünce olduğu söylenebilir. Yenilik sürecinde buluĢ, yeniliğe neden olması ve ortam hazırlaması açısından önemli bir aĢama olarak kabul edilmektedir. BuluĢ bir bakıma yenilik sürecinin düĢünsel aĢaması olarak kabul edilmektedir. BuluĢ niteliğindeki bir düĢünce, patenti alınıp ticarileĢtirildiği zaman yeniliği doğurmuĢ olmaktadır (GüneĢ, 2010, s. 15).

2.1.4. Ġcat Kavramı

Ġcat, bilimsel ve teknik yönden bir ürünün ilk defa ortaya çıkarılması olarak tanımlanmaktadır (Oğuztürk, 2003, s.256). Yeni fikirler ilke olarak yeniliğin baĢlangıç noktası olarak kabul edilir. Entelektüel düĢünceleri nesneye (genellikle ürün veya süreç) dönüĢtürme süreci de icat olarak tanımlanmaktadır. Bu konuda bilim ve teknolojinin etkisinin önemli olduğu, ticari fayda sağlanması ile de yenilik sürecinin tamamlandığı kabul edilmektedir (Trott, 2005, s.15).

Barker (2001, s.21)‟a göre yenilik çok az ileri teknolojinin gerektiği yeni ürünler yaratma süreci olarak tanımlanırken, bu anlamı ile yenilik icatla karıĢtırılabilmektedir. Fakat icadın piyasaya sürülmesi durumunda bir yenilik haline gelebilmesi iki kavram arasındaki ayrımı netleĢtirmektedir.

Yenilik yapabilmek için her Ģeyin baĢında bir icat yapılması gerekmektedir. Ġcat etmek, mevcut durumun ortadan kaldırılıp aynı iĢi bir baĢka metodla yapılması olduğundan teknolojiyle yakın kavramlar olduğu ifade edilmektedir. Ġcadın yenilik Ģeklini alabilmesi için ticarileĢebilmesi ve elde edilecek yarar ile verimin yükselmesi gerekmektedir (Eren,1982, s.16-17).

155 Goldman (2005, s.1903)‟e göre icatlar genellikle bilimsel ve mühendislik deneyimi, teknolojik yeniliklerin hammaddesi olarak toplum tarafından kabul edilmekte, sonraki geliĢme sürecinde de toplum bu yeniliğe cevap vermektedir.

Yenilik keĢfedilmemiĢ olanı icat etmeyi değil, değer yaratma yollarını keĢfetmeyi amaçlamaktadır. Bundan dolayı fikirler ve kavramlar önemli olmaktadır. Yenilik ticari anlamda bir baĢarıyı gerektirirken, yalnızca bir icat yapmak o icadın ticari anlamda kesinlikle baĢarılı olacağı anlamına gelmemektedir. Bir değerden söz edebilmek için, icattan ticari değeri olan bir ürün çıkması gerekmektedir. Örneğin elektrikli süpürgeyi J. Murray Spengler icat etmiĢtir. Ama icadını ticarileĢtiremediğinden, yani yeniliğe dönüĢtüremediğinden dolayı bu icat uzun bir dönem boyunca iĢe yaramamıĢtır. Spengler‟ın icadını W.H. Hoover isimli bir deri üreticisi ticarileĢtirilebilir bir ürüne dönüĢtürmesinden dolayı dünya çapında Spengler‟ın ismi değil Hoover ismi daha çok tanınmıĢtır (Elçi, 2007, s.17).

Ġcat ve buluĢ birbiri ile karıĢtırılabilen iki kavramdır. BuluĢ, bir icadın fikir aĢaması olarak kabul edilebilir. Aynı zamanda buluĢ, yeni bir fikir, icat ise yeni bir ürünün oluĢum süreci olarak kabul edilmektedir. Her ikisinde de temel amacın yenilik süreci aracılığıyla mevcut durumda bir iyileĢme sağlamak olduğu düĢünülebilmektedir. Ancak bütün buluĢlar ya da icatların insanlığa faydalı olması kabul edilmemekle birlikte, icatlar yenilikle buluĢ iliĢkisinde olduğu gibi yeniliklere ortam hazırlama ve yeniliğin sebebi olma görevini yerine getirmektedir. Yeni bir fikrin, buluĢun ortaya çıkması ile icadın veya yeni bir ürünün oluĢum süreci baĢlamaktadır (GüneĢ, 2010, s.16).

2.1.5. DeğiĢim Kavramı

DeğiĢim, örgütsel yapıda, strateji ve politikalarda, örgütsel yönetim sürecinde dıĢ ve iç çevreden bir takım etkileĢimler sonucu ortaya çıkabilecek herhangi bir tehlike olarak tanımlanmaktadır. ĠĢletmeler çevresinde meydana gelen değiĢimlere örgütsel bilgilerini en doğru biçimde kullanarak cevap verdikleri takdire bu tehlikenin m olabilecek en az zararla atlatılması mümkün olacaktır. Bu konuda

156

iĢletmelerin örgütsel bilgilerini kullanabilmek için değiĢime uyum sağlayarak yeniliklerden faydalanmaları gerekmektedir (Ġnançoğlu, 2002, s.148).

DeğiĢim kavramının bazı durumlarda yenilik kavramı ile karıĢtırıldığı görülmektedir. Yenilik değiĢimi kapsayan bir kavram olmakla birlikte her değiĢimin yenilik olarak kabul edilmemektedir. Örneğin çevresel nedenlere bağlı olarak istenmediği halde gerçekleĢtirilmek zorunda kalan değiĢimlerin yenilik olarak ifade edilmesi doğru değildir. Yenilik bir örgütün tüm süreçleri içerisine dahil olup bütün çalıĢanlar tarafından benimsenmiĢ bir geliĢim olmalıdır. DeğiĢim ise örgüt içerisinde iĢleyen süreçlerin herhangi birisinde geliĢen ve bu sürecin girdi, iĢlem ve çıktı aĢamalarında etkisi olan değiĢiklikleri içermektedir (Gökcek, 2007, s.18).

ĠĢletmeler açısından bakıldığında, kendilerini değiĢime zorlayan en büyük baskının müĢterilerden kaynaklandığı kabul edilmektedir. Özellikle giderek farklılaĢan ve tatmin olması giderek zorlaĢan müĢteri istek ve beklentileri, iĢletmelerin giderek farklı ürün veya farklılaĢtırıĢmıĢ, yenileĢtirilmiĢ ürünlerle piyasada yer almalarını gerektirmektedir. Bu değiĢim zorunluluğun oldukça baskın hale gelmesi bugün için çoğu küresel iĢletmenin değiĢim yönetimi kapsamında kendisine üstünlük sağlayacak örgütlenme ve yönetim tekniklerini uygulamaya yöneltmiĢtir (Yavuz, 2010, s.18).

Örgütsel bakımdan meydana gelen yeniliklerin tamamı değiĢim olarak kabul edilmektedir. Ancak bütün değiĢimlerin yenilik olduğu söylenemez. Yenilik bir değiĢim süreci olarak, yenilikle meydana gelen değiĢimin orijinal olduğu, yani o zaman kadar aynı özellikte bir değiĢim olmadığı kabul edilmektedir. Bunun yanına yenilikle meydana gelen değiĢimin aynı zamanda meydana geldiği sistemin hedeflerine daha etkili ve ekonomik biçimde ulaĢmayı hedeflemiĢ olumlu ve özel bir değiĢim olduğu ifade edilmektedir (Acaray, 2007, s.32).

Örgüt içerisinde değiĢim ve yenilik birbiri ile etkileĢimli bir biçimde kullanılabiliyorsa, güçlü rekabet Ģartlarında iĢletmeler için önemli fırsatlar doğacağı açıktır. DeğiĢim ve yenilik kavramları bazı durumlarda karıĢtırılabilmekle birlikte, yenilik örgütün tüm süreçleri içerisinde yer alıp bütün çalıĢanlarca benimsenmesi

157 gereken bir faaliyet veya geliĢim olarak kabul edilmektedir. Ancak değiĢim, örgüt içerisinde yürütülen süreçlerin herhangi birinde meydana gelmesi gereken ve o sürecin girdi, iĢleyiĢ ve çıktı aĢamalarını etkileyen değiĢiklikleri ifade etmektedir (Kızıloğlu, 2011, s.41).

2.1.6. AR-GE Kavramı

Ar-ge kavramını oluĢturan kavramların ilki olan araĢtırma, genellikle bilinmeyen bir teknoloji, ürün veya bilginin ortaya çıkarılması ve mevcut imkanlar dahilinde bunların uygulamaya yöneltilmesi olarak tanımlanırken, diğer kavram olan geliĢtirme, mevcut teknolojinin veya bilginin yeni ürünler veya üretim yöntemlerine uyarlanması süreci olarak tanımlanmaktadır (Dinçer ve Fidan, 1996, s.160).

Yenilikçi iĢletmeler Ar-ge yönelimli olmalarından dolayı, geliĢen yeni teknolojilerin elde edilmesinde proaktif davranmaları mümkündür. ĠĢletmelerin ürünlerinin rakip iĢletmeler tarafından kolaylıkla taklit edilememesinin nedenleri arasında iĢletmelerin teknolojik değiĢimlere olan bağlılığı, ürünlerinin geliĢmiĢ teknolojik yapıda olması ve teknolojik yeniliklerin hızla kabul edilmesi yer almaktadır. Oflazoğlu (2010, s.199) tarafından yapılan araĢtırmada iĢletmelerin teknolojik tahminlere olan bağlılığı, yeni ürünlerinde geliĢmiĢ teknolojiyi kullanabilmeleri ve proje yönetimlerinde teknolojik yeniliklerin hızlıca kabullenilmesinin yenilik üzerinde olumlu etkileri olduğu sonucuna varılmıĢtır.

Ar-ge yalnızca üretim ve teknolojik yeniliklerde kullanılan bir faaliyet olarak kabul edilmemelidir. Ar-ge aynı zamanda sürekli değiĢen çevre Ģartlarına uygun örgüt yapılarındaki dönüĢüm süreçlerinde ve değiĢen müĢteri taleplerinin karĢılanabilmesi amacıyla hizmet geliĢtirme ve iyileĢtirme ile hizmet tasarımı süreçlerinin yeniden düzenlenmesinde de kullanılması gereken bir faaliyet olarak kabul edilmektedir (Gökcek, 2007, s.10).

Ar-ge faaliyetlerine, ürün güvenliği, tasarım, kullanılacak materyal seçimi, gerekli raf ömrü, peketleme, entelektüel mülkiyet hakları ve benzeri faktörleri içeren ürünle ilgili yaklaĢık bütün konularda devamlı olarak baĢvurulmaktadır. Ar-ge faaliyetleri iĢletmelerin kar düzeyine birkaç yolla katkı sağlamaktadır. Örneğin

158

Cadbury‟s Mik Tray ve Coca Cola gibi ürünleri 100 yılı aĢan süredir piyasada olan iĢletmeler açısından ar-ge, devamlı olarak ürün geliĢtirebilmek amacıyla araĢtırma yapmak, ürünlerin yaĢam sürelerini uzatmaya yönelik etkileri bulunan bir faaliyettir. Bunun yanında eczacılık sektörü gibi belli bazı sektörlerde de yenilikçi ürünleri rakiplerden daha önce piyasaya sürmek, rekabet üstünlüğünün elde edilmesi açısından oldukça önemlidir. ĠĢletmelerin bazıları, rakipleri tarafından bazı riskler ve maliyetler azaltılana kadar yeni pazara giriĢi bilerek ertelemektedir. Örneğin, yazılım iĢletmeleri geliĢtirilmiĢ versiyonları ve güncelleĢtirmeleri 6 aydan 9 aya kadar baĢlatmada oldukça baĢarılıdır. Siemens, Microsoft, Airbus ve 3M gibi teknoloji odaklı iĢletmeler de gelecek yılların ürünleri için çalıĢır ve daha ihtiyacı hissedilmeyen ürünler geliĢtirmektedir. Bu alan yeni giriĢimleri ve araĢtırma alanlarını da içermektedir (Trott, 2005, s.295).

Bilim ve teknolojinin girdisi olma özelliği taĢıyan ar-ge yeniliği destekleyen faaliyetler arasında yer almaktadır. GiriĢimcilik yeteneğinin bulunmaması durumunda ar-ge yapanların değer yaratmaları söz konusu değildir (Elçi, 2006, s.23). Bu konuda özellikle son dönemlerdeki giriĢim örnekleri ele alındığında, giriĢimcilerin kesinlikle yeni ürün, süreç veya uygulamalar ile öncü iĢletme konumuna geldiği görülmektedir. Örneğin Apple‟ın son dönemde geliĢtirmiĢ olduğu ve çok yüksek müĢteri potansiyeline sahip olan Iphone isimli telefonu ürün bağlamında, yemeksepeti.com‟un Türkiye‟de geleneksel yemek yeme alıĢkanlığını ortadan kaldıracak web tabanlı yemek sipariĢine yönelik giriĢimi de özellikle yeni bir süreç ve uygulamalar bakımından yenilikçi giriĢimler olarak değerlendirilebilmektedir (Yavuz, 2010, s.12).

2.1.7. Teknoloji

Teknoloji kavramı, bir mal veya hizmetin üretimi için gerekli olan bilgi, organizasyon ve teknik gerekliliklerin tamamı olarak tanımlanmaktadır. Bu kavram daha geniĢ anlamıyla ilk üretimle ilgili bilgiyi de kapsamaktadır. Bu bilgi bilimsel bilgi (kodlanmıĢ bilgi), mühendislik bilgisi, know-how veya iĢletim becerisi olarak sıralanabilmektedir. Teknoloji ikinci önemli bir faktör olan organizasyonu, üçüncü olarak da tekniği içermektedir. Makineler, aletler ve diğer ekipmanların yanında

159 bunların kullanımı ile ilgili talimatları, bakım-onarım ve eğitim gibi yardımcı faaliyetleri de kapsamaktadır. Tüm bu özelliklerine ek olarak teknolojinin aynı zamanda sosyal bir olgu olma özelliği de bulunmaktadır (Smith, 1994, s.6).

Bir diğer tanıma göre teknoloji, mal ve hizmet üretmek amacıyla kullanılan yöntem, süreç, takım-teçhizat ve makinelerden meydana gelen sistem olarak açıklanmaktadır (Kobu, 1999, s.109). Acaray (2007, s.32) teknolojinin yenilik konusunda ilk akla gelen kavramlardan biri olduğunu ifade ederek, yenilik faaliyetleriyle bilinmeyenin keĢfedilmesi, bilinenlerin ise geliĢtirilerek yeni tasarım ve süreçlerde kullanılmasının sağlandığını savunmaktadır.

Teknoloji ile yeniliğin iliĢkisi teknolojinin yeniliği zorunlu kılan bir rolünün bulunmasından kaynaklanmaktadır. ĠĢletmenin geliĢen yeni teknolojileri uygulayabilmesi örgütsel boyutta yeniliklerin yapılmasını da mecbur kılmaktadır. ĠĢletmelerin teknolojik değiĢimi, hem yapısal hem de fiziksel donanımlarda yenilikler yapma yoluyla gerçekleĢtirmediği takdirde verimliliğin sağlanması mümkün olmayacaktır (Ozan, 2009, s.21).

Yenilik ve yenilikle iliĢkili olarak ele alınan kavramların birbirleri ile iliĢkileri ve birbirlerini izleme süreci ġekil 2.1. yardımıyla açıklanabilir:

ġekil 2.1. Yenilik ve ĠliĢkili Kavramların Farklılığı

Kaynak: GüleĢ ve Bülbül, 2004, s.128

Yenilik Yönetimi

Yaratıcılık Ġcat Yenilik Yayılma

160

Yenilik ve iliĢkili kavramların gösterildiği Ģekilden anlaĢıldığı gibi, bu kavramların farklılıkları yenilik yönetimi ve teknoloji yönetim, süreci kapsamında ele alınmaktadır. Teknoloji yönetimin yeniliğin özellikle geliĢtirildikten sonraki süreç ve yayılma sürecinde etkili olduğu, bir diğer ifadeyle çevrenin yeniliğe uyumunun sağlanması ve yeniliğin uygulanması ile ilgili aĢama olduğu görülmektedir. Yenilik yönetimi içerisinde yer alan yaratıcılık ve icat yeniliğin meydana gelmesinde etkili olurken, bu süreç içerisinde sürekli olarak bulunması ve geliĢtirilmesi gereken önemli beceriler arasında yer aldıkları söylenebilir.

Bu tanımlamalarından anlaĢıldığı gibi teknoloji, yeniliğe iliĢkin süreçlere entegre edilebilen ve bu yolla yeniliğin geliĢtirilmesi veya ortaya konmasında etkili bir faktör olarak kabul edilebilmektedir. Bunun yanında bütün yeniliklerin kesinlikle teknolojik bir ilerlemeye neden olduğu veya kesin olarak bir teknoloji ile iliĢkili olduğunu söylemek doğru kabul edilmemektedir. Aynı zamanda özellikle Bilgi Toplumu düzeyinde gerçekleĢtirilen yenilik çalıĢmaları veya yenilikçi giriĢimlerin çoğunun mikroelektronik teknolojilerin entegre edildiği veya uygulandığı faaliyetler olarak ortaya çıktığı da görülmektedir (Yavuz, 2010, s.14).