• Sonuç bulunamadı

AİLE VAKIFLARININ TANIM VE UNSURLARI

II. AİLE VAKIFLARININ TANIMI VE ÇEŞİTLERİ TANIMI TANIMI

2. Yarı Aile Vakfı

Yarı aile vakfı hem hayrî hem de aile vakfı olarak nitelendirilebilecek vakıfları kapsamaktadır. Buna göre kurulan vakıflarda hayrî olarak cami medrese vs. gibi kurumların vakfın gelirlerinin bir kısmında meşrûtun leh olarak tayin edilmeleri, diğer kısmından da belirli kişilerin yararlanmasına yarı aile vakfı adı verilmektedir.

Vakfın gelirinden pay elde etmemesine rağmen, vâkıfın kendisinin ya da ailesinden herhangi bir ferdin mütevellilik görevinde bulunduğu veya vakfa ait müderrislik, imamlık vs. gibi görevleri yürüttüğü hayrî vakıflar bulunmaktadır. Bu tür vakıflar da yarı aile vakfı olarak nitelense de, kanaatimizce tanım bahsinde de geçtiği üzere bu vakıfları aile vakıflarının herhangi bir çeşidine dâhil etmek mümkün gözükmemektedir. Çünkü aile vakıfları, vakfın gelirlerinin karşılıksız olarak dağıtıldığı cihetlere göre vakıf sınıflandırmasına dâhildir. Bu sebeple vakfın işlerini yürütmeyle alakalı herhangi bir görev icra eden kimsenin vakfın gelirinden yararlanması ücret mesabesindedir. Aile vakıflarında ise vakfın gelirinden sıla olacak şekilde karşılıksız bir yararlanma söz konusudur.146

145 Nazif Öztürk, Türk Yenileşme Tarihi Çerçevesinde Vakıf Müessesesi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Ankara, 1995, s. 46.

146 Bk. İbn Nüceym, el-Bahru’r-râik, c. 5, s. 247; el-Hamevî, Gamz, c. 2, s. 249; Ali Haydar, Tertîb, s.

607-Aile vakıflarının tanımında değinilen bir başka nokta vâkıfın belirli bir ya da birkaç kişiye yaptığı vakıfların tamamının aile vakfı sayılacağıdır. Vâkıfın ailesinden olsun ya da olmasın vakıftaki bu görevleri ise mutlaka bir kişi yapmak zorundadır. Eğer görev karşılığında vakıftan ücret alan aile fertleri nedeniyle kurulan vakıflar aile vakfı olarak nitelenirse, aile üyeleri dışında bu görevi yapacaklar için de vakfın, aile vakfı sayılması zorunlu olacaktır. Çünkü aile vakfı, belirtildiği üzere sadece aile fertlerine değil herhangi bir şahsa yapılan vakfın adıdır. Hal böyle olunca bu durum, kaçınılmaz olarak hayri-aile vakfı ayrımının ortadan kalkmasını ve kurulan bütün vakıfların aile vakfı sayılmasını gerektirecektir.

Tüm bu tartışmalardan hareketle yarı aile vakıflarını gelirinin bir kısmından toplumsal olarak faydalanılabildiği, diğer kısmından ise belirli kişilerin yararlandığı vakıflar şeklinde tanımlamak mümkündür.

Osmanlı Devleti’nde bu çeşit vakıflar yükselme döneminde çok fazla görülmemektedir. 16. yüzyılda yapılan vakıflardan sadece birkaç tanesi yarı aile vakfı olarak nitelendirilebilir. Bu devirde yapılmış olan yarı aile vakfına örnek olarak İshâk Paşa Mescidi’nin meşrûtun leh belirlendiği vakıf gösterilebilir. İstanbul’da kurulan bu vakıfta, hamam, birkaç dükkân, birkaç ev ve bozahaneden oluşan binalar vakfedilerek, İshâk Paşa Mescidi’nin meşrûtun leh olarak belirlendiği görülmektedir. Bununla birlikte, sadece hamamın geliri vâkıfın evladına bırakılmış sonrasında ise İnegöl’de bir imaretin masrafları ebedi cihet olarak belirlenmiştir.147

Yine Molla Hüsrev tarafından vakfedilen çeşitli dükkânlar ve hücrelerden elde edilen senelik hasılat 72600 akçeyi bulmaktadır. Bu vakıfta Şeyh Vefâzade Cami ve Molla Hüsrev’in Bursa’da inşa ettiği medrese meşrûtun leh olarak belirlenmiştir. Ancak gelir buralara harcandıktan sonra arta kalan miktar çocuklar arasında miras hükümlerine

147 Bk. Tablo, Vakıf no: 27

göre paylaştırılacaktır. Çocuklardan kesintiye uğradıktan sonra ise arta kalan bu miktar için ebedi cihet olarak İstanbul’daki yetim fakirler belirlenmiştir.148

17 ve 18. yüzyıl vakıfları ile ilgili yapılan araştırmalar kapsamında 17. yüzyıl vakıflarının %45’ine yakın kısmının,149 18. yüzyıl vakıflarının ise %75’ine yakınının150 yarı aile vakfı olduğu tespit edilmiştir. Ancak yarı aile vakfı olarak nitelendirilen bu vakıfların ne kadarından aile fertlerinin karşılıksız olarak yararlandığı ne kadarında ise aile fertleri göreve bağlı olarak gelir elde ettikleri belirtilmemektedir. Her iki araştırmada, tevliyet vs. gibi görevler sebebiyle aile üyelerinin ücret yolu ile yararlandığı vakıflar da, yarı aile vakıflarından sayılmaktadır. Bu nedenle bu yüzyıllara ait vakıflarda yukarıda tanımlanan şekliyle yarı aile vakıflarının oranının bu tespitten daha az olduğunu söylemek mümkündür.

19. yüzyıl vakıfları için araştırmada kullanılan vakfiyelerin sonucunda vakıf giderlerinin aile fertlerine harçlık adı altında ayrılan miktarı %17 civarındadır.151 Buradan hareketle yarı aile vakıflarının önceki yüzyıllara nazaran bu yüzyılda hatırı sayılır derecede azaldığı söylenebilir.

Osmanlı döneminde bir kısmın hayır yönüne bir kısmın da fertlere tahsis edilmesi şeklinde yarı aile vakıfları bulunduğu gibi, vakıf gelirlerinin hayrî yönlere tahsisinden ve masrafları çıkarıldıktan sonra fazla gelirlerin fertlere tahsis edildiği yarı aile vakıfları da bulunmaktadır. Örneğin 17. yüzyıl vakıflarının gelir fazlalarından hemen tamamı,152 18.

yüzyıl vakıflarının gelir fazlalarının ise % 37,5 miktarı aile fertlerine tahsis edilmiştir.153 Tüm bu verilerden hareketle tam olsun yarı olsun aile vakıflarının Osmanlı’nın güçlü olduğu dönemde fazla olmakla birlikte, gerilemesi ile birlikte azalmaya başladığı

148 Barkan - Ayverdi, Tahrir Defteri, s. 165-166.

149 Yüksel, Osmanlı'da Vakıfların Rolü, Tablo: 11, s. 393. Söz konusu çalışmada yarı aile vakıfları ile aslen hayrî olup gelir fazlası miktarın aile üyelerine paylaştırıldığı vakıfların kastedildiği vurgulanmakla birlikte, ailenin görev sebebiyle aldığı ücretin de yarı aile vakıflarına dâhil edilme sebebi sayılıp sayılmadığı belirtilmemektedir. Yüksel, Osmanlı'da Vakıfların Rolü, ss. 148-149.

150 Yediyıldız, Vakıf Müessesesi, s. 15. 18. yüzyıldaki vakıflara yönelik tespitte yarı aile vakıflarına, ücret mukabilinde vakıftan yararlanan aile fertlerinin yararlanmasının da dâhil edildiği net şekilde belirtilmektedir. Yediyıldız, Vakıf Müessesesi, ss. 17-18.

151 Öztürk, Vakıf Müessesesi, s. 56, Tablo: VIII.

söylenebilir. Aile vakıflarının kurulmasında müessir sebep olarak ortaya konulan iddialar bu nedenle geçersiz kabul edilebilir. Çünkü Osmanlı idari yapısının bozulması, müsadere, malı koruma vb. sebeplere dayalı olarak kurulan vakıflarda artış olmasını gerektirir.

Hâlbuki vakıa bunun aksini göstermektedir.

III. AİLE VAKIFLARININ UNSURLARI