• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 1: COĞRAFYA, NÜFUSU TEŞKİL EDEN TOPLULUKLAR VE ŞEHİRLER TOPLULUKLAR VE ŞEHİRLER

3.2. Eğlence Hayatı

3.2.8. At Yarışları

Türkler her dönemde ata karşı büyük sevgi, güven ve ilgi duymuş; ona kutsallık tanımış, saygınlık kazandırmış, sanatında, müziğinde, edebiyatında eşsiz bir yer vermiştir. Eski Türklerde at yarışları çok ilgi toplayan bir spor, bir eğlence ve bir gelenekti.779 Türklerin eğlencelerinin büyük bölümü yarış, cirit gibi atla ilgili oyunlardan oluşurdu.780

Buhara’da at yarışlarının belli, muayyen bir zamanı olmayıp bayram, düğün, doğum gibi şenlikler dolayısıyla tertiplenirdi. Türkmenler ata binme konusunda Özbek ve Kırgızlardan daha başarılıydı. Ülke içinde yaşayan her topluluğun kendine göre bir at binme sitili vardı.781

Yarış günü tüm konuklar ve bölge halkı birlikte yarış alanına toplanırdı. Uzaklıklar genellikle ödüllere göre ayarlanırdı.782 Ancak Türkmen yarışlarında kat edilecek mesafe bir kilometreden fazla değildi. Çıkış noktasında iki, üç veya en fazla altı binici toplanır; yarış başlayıncaya kadar aşağı yukarı gezinmeler, hazırlanmalar epey vakit alırdı. Türkmenler atlarını hiçbir zaman bütün kudret ve kuvvetini sarf ettirecek tarzda yormazlardı. Atın üstünde sağ omuzları hafifçe geride olmak üzere eğik bir şekilde otururlar, atlarını süratle koşturmak zorunda kaldıkları zaman bütün ağırlıklarını üzengiye verirlerdi. Ellerinde sapı ağaçtan 20 veya 30 santimetre uzunluğunda meşin bir

778

Olufsen, s.433-434. 779

Doğan Yıldız, Türk Spor Tarihi, İstanbul: Eko Maatbası, 1979, s.85. 780

Bozkurt, “Eğlence”, s.483. 781 Blocqueville, s.78. 782

kamçı bulunurdu. Yarışta birinci olan atlıya hakem iki-üç metre uzunluğunda beyaz veya pamuklu basmadan bir kumaş verirdi. Birinci koluyla havaya kaldırıp gösterdiği bu kumaş parçası ile atını tırısa kaldırıp çıkış yerine dönerdi. Aynı şahıs başka bir yarışa daha iştirak etmek isterse, galibiyet işareti olan kumaş parçasını atının boynuna, başına veya dizginlerine bağlardı. Fakat atı boş yere yormamak için hiçbir binici iki veya üç yarıştan fazlasına katılmazdı.783

Kırgız ve Özbek göçebelere ait çok sevilen bir eğlence türü, açık alanlarda yapılan yarışlardır. Yarış sadece belirli bir mesafeyi mümkün olduğunca hızlı kat etmekten ibarettir. Olufsen, Özbek ve Kırgızların ata binmesini beğenmemiştir. Kısa üzengilerinden dolayı sabit bir oturuşta kaldıkları için esnek olmadıklarını yazmıştır. Seyyah bazı Özbekler ve Kırgızlarla düzenlediği bir yarışta, bir Kırgız atının koşu takımlarını Avrupalı anlayışta hazırlamış, rakipleri henüz yolun yarısını alıyorlarken bu at yarışı tamamlamıştır. Özbekler ve Kırgızlar seyyah gibi atı sürmeye çalıştıklarında büyük bir çoğunluğu attan düşmüştür. Bu insanların en iyi bildiği şey günler ve haftalar boyunca küçük adımlar atan atlarını sürebilmektir.784

3.2.8.1. At Temaşa (Bayga)

Çadır hayatını devam ettiren Özbekler, Türkmenlerin Bayga oyununu oynardı. Bu oyuna bozkır usulüne göre davetsiz gelenler de katılabilir ve mükâfat için yarışabilirdi. Yine de çoğunluk oturup seyretmekle yetinirdi.785 Şenliklerden sonra genç erkek misafirler, davet beklemeden atlarına biner ve açıklık bir alanda, belli bir mesafede kazıklarla ya da taşlarla çevrelenmiş av hayvanından uzakta toplanırlardı. Kazıkların arasına bağlı bir keçi, koyun ya da ev sahibi daha azını karşılayabiliyorsa bir horoz vardı. Biniciler silahlarını kuşanır, atlarını dörtnala sürerek bağlı hayvanın yanından geçer, atın üzerinden ona ateş ederlerdi. Avı vuran binici onu hızla kaparak ev sahibine ya da düellonun kazananına karar vermekle görevlendirilmiş kişiye doğru dörtnala götürerek ayaklarının önüne fırlatırdı. Eğer talihli atıcı ganimetini yargıca teslim etmeyi başaramazsa, diğerinin yapması gereken tek şey ölü hayvanı ulaştırmaktı. Hayvanlar 783 Blocqueville, s.78. 784 Olufsen, s.439-440. 785 Bacon, s.98.

sadece burada anlatıldığı gibi öldürülmezler, öncesinden peşinen katledildikleri de olurdu. Bayga hem yerleşik olanlar hem de göçebe Kırgızlar arasında ulusal bir eğlenceydi. Ganimeti kazanmak için yaklaşık 100 binici belirli bir düzene sokulmadan çarpışıyor olmalarına rağmen asla kavga ettikleri görülmezdi.

Ev sahibi, kazananı genelde pahalı renkli bir kaftanla ödüllendirirdi. Yarışlar genelde tüm öğleden sonra devam ederdi. Yarışlar etraflarını saran, çekişmeden oldukça keyif aldığı belli olan geniş bir meclis tarafından ilgiyle izlenirlerdi.786 Bayga oyununun evlenme törenleri nedeni ile gelin ve damat arasında yapıldığı da görülürdü. Bu yarışı gelinin damattan daha önce bitirdiği zamanlar olurdu.787

3.2.8.2. Skaçka Oyunu

Skaçka ellerinde bir lambayla atlıların kalabalığın içinde son hızla yarışıp birbirlerini yakalamaya çalıştıkları oyuna verilen isimdi. Bu kovalamaca yarışmanın lideri tarafından belirlenmiş kişinin etrafında dönerek başlıyordu. Daha sonra bu kişi takipçilerinden kurtulmaya çalışıyor, bunu yaparken de asla seyircilerin arasına girmiyordu. En uygun anda binici elindeki lambayı diğer takım arkadaşına geçiriyordu. Ignatyev yarışmaya katılmış, lamba kendisine verilmeye çalışılmış ve o da yarışmacılara bir avuç altın atmıştır. Ignatyev’in anlatımına göre atlılar birbirlerinin üzerinden atlıyorlar, hendeklerin üzerinden uçuyorlar, atlarını son derece güzel idare ediyorlardı. Hiçbir engele takılmıyor, o hızla birbirlerini rahatlıkla görebiliyor ve işlerini en iyi şekilde yerine getirmeye çalışıyorlardı. Atlılar silahlı değildir ancak atlarını idare etmek için kullandıkları kamçılarının çıkardığı yüksek ses insanları korkuturdu. Ignatyev’in Buhara’da hayran kaldığı sadece atlıların mahareti değil, aynı zamanda binicisinin ne istediğini bilen ve her an ona göre davranan son derece kaliteli atlardı.788

786 Olufsen, s.435. 787 Doğan Yıldız, s.88. 788 Ignatyev, s.105-106.

3.2.8.3. Kız Kovalamaca

Bir başka ve daha eğlenceli bir yarışın adına Kız-kavu (kız kovalama)’dır.789 Kırgızlar ve göçebe Özbekler tarafından düzenlenirdi. Kimi kızlar ata biniyor ve kendi sayıları kadar genç erkeklerle bir tür yarışın içine giriyorlardı. Atın üzerinde bir kız, atını sürerken hoşlandığı genç bir erkeğe şakacı ve muzip sözler söylerdi. Daha sonra oba boyunca atını koşturup, onu yakalamaya çalışan binicilerden kaçardı. Kızlar genelde yalandan genç erkeklerden sakınmaya çabalıyorlarmış gibi yapıyorlardı Kızlar kendilerini kısa ama oldukça tehlikeli bir kırbaçla korurlardı. Eğer kızı takip eden binici onun istediği bir genç erkek değilse, bu kez kız, onu takip edeni hor gören bir kahkaha atarak kalabalığa doğru kovalar; genç adam kendini kaçarak savunamaz; çünkü böyle yaparsa kendisini diğer genç adamdan sopa yemekten kurtaramazdı. Fakat eğer genç adam, arzu ettiği ve ona ilgisi olan birisiyse, kızı kendi eğerine alıp onu öperdi. Bu tür etkinlikler boyunca davullar, zurnalar yarış başladığında ya da kızın yakalanmasıyla son bulduğunda ovalarda yankılanırdı.

Pamir vadilerinde Taciklerin, belli sayılarda kemikten çivileri havaya fırlatarak oynadıkları çok sevilen bir oyun daha vardı. Çiviler fırlatıldığında, kimin daha çok yere saplanan çivi elde edeceği üzerine bahse girilirdi. Bu oyun hem yetişkinler hem de çocuklar arasında da oynanırdı. Çocukların başta gelen oyuncakları, şekerli sakız kadar olan topraktan yapılma toplar çömlekçiler tarafından yapılıyorlar ve her tür oyun için kullanılıyorlardı.790