• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 1: COĞRAFYA, NÜFUSU TEŞKİL EDEN TOPLULUKLAR VE ŞEHİRLER TOPLULUKLAR VE ŞEHİRLER

1.1.5. Bitki Örtüsü

1.1.6.1. Binek Hayvanları 1. Atlar

Emirlikte kullanılan yük ve binek hayvanları at, deve, eşek ve yak öküzleriydi.94 Atlar

en önemli binek ve yük hayvanlarıydı. Her yerde onlara ihtiyaç vardı. At üstünde çetrefilli yollar, vaha patikaları ve en aşılmaz dağ yolları geçilirdi. Develer kadar ağır yükler taşımazlardı ve onlardan daha ucuzlardı. İster steplerde yaşayan bir göçebe, isterse sadece pazar yerinde dolaşmak isteyen biri, isterse de vahalarda yaşayan yerli halktan biri olsun bütün insanlar daima at sırtında olma ihtiyacı hissederdi.95

Buhara Emirliği’nde düzeni sağlayan unsurların başında at gelmekte idi. Yaya insanın umudu olmadığı gibi atlı sistemin içinde yeri ve değeri de yoktu. Ata sahip olması kişinin yiğitliğinin ve gücünün en önemli belgesi idi.96 Asya’nın Vikingleri adıyla tarihe mal olmuş97 Türkmen atı ya da Argamak büyük ölçüde emirliğin batı ve güney kesiminde; Özbek atı özellikle Buhara’nın kuzeyinde ve Miyankal’de fazla idi. Ayrıca Semerkand ve doğusunda Hokand atı kullanılmaktaydı.

Argamak uzun boylu, ince bacaklı, güzel tüylü kuğu gibi bir attı. Dayanıksız olduğu

93

Jean Paul Roux, Orta Asya’da Kutsal Bitkiler ve Hayvanlar, İstanbul: Kabalcı Yayın Evi, 2005, s.15. 94

Adler, s.218. 95

Olufsen, s.357-358.

96 Çınar Ali Abbas, Türkmen Atı ve Atçılığı, İstanbul: Rota Matbaacılık, 2001, s.22. 97

Övez Gündoğduyev, “Türkmen Atları”, Türkmenistan’da Toplum ve Kültür, Büşra Ersanlı ve Orazpolat Ekaev (hzl.), Ankara: Kültür Bakanlığı Yayınları, 1998, s.53.

için uzun yolculukta kullanılmazdı. Özbek atı, Argamak’a göre daha dayanıklı idi. Emirlikte kullanılan en güçlü at olan Hokand atı yük taşımacılığında ağırlıklı olarak kullanılırdı. Bahsedilen üç türden bağımsız olarak Kırgız atı ve Kârâb aygırı olarak adlandırılan iki at türü daha vardı. Kârâb aygırı, Türkmen aygırı ve Özbek kısrağından veya tam tersi şekildeki çiftleştirmeden elde edilen bir melez attı.98

Biniciler eyerlerin ön tarafına halıların ve yastıkların üstüne boynuzları olan ahşap bir semer bağlıyorlardı. Biniciler için en gerekli eşya oturağın tepesine, yastık üzerine konulan “kurdjum” denilen semerdi. Sürücü, semerin orta kısmına oturuyordu. Çantalar, sürücünün arkasında kalacak şekilde asılıyordu. Atlar genelde yavaş şekilde adımlıyordu. Buharalılar atı koşturmayı sevmediklerinden dolayı hızlı adımlama şeklini kullanıyorlardı. Kısa bir kamçıyla atı cezalandırmayı seçiyorlardı. Dehleme hakkında bilgileri yoktu.

At yük taşımacılığında kullanılacağı zaman keçe bir halı sırtlarına kaplanıyor, üzerine de semer vuruluyordu. Yükler, at kelepçeleri ve iplerle semere bağlanıyor ve böylece atın her iki tarafı dengeleniyordu.99 Buharalıların pratiğinde atları otla beslediklerinde, günde bir defadan fazla su vermiyorlardı.100

Atlar yük taşımacılığı dışında yolunu kaybeden sürücülere kılavuzluk yaparlar, onların yolarını bulmalarına yardım ederlerdi.101 İyi özellikleri ile halkın vazgeçilmez bir parçası haline gelen atlara sürüş için çevik oldukları sürece özen gösterilirdi. Sonrasında yük hayvanı olarak kullanılırlardı. Eğer at, ağır yüklere dayanamaz hale gelirse yara bere içinde steplere salınır ve burada kurtlara yem olur ya da pamuk-pirinç değirmenleri için kullanılır, geri kalan hayatını öyle devam ettirirdi.102

1.1.6.1.2. Develer

Eti, sütü, derisi, yünü, gübresi ve sıcak–kurak iklimin hâkim olduğu bölgelerde uzak 98 Khanikoff, s.198-201. 99 Olufsen, s.358-359. 100 Meyendorf, s.23.

101 Roux, Orta Asya’da Kutsal Bitkiler ve Hayvanlar, s.71. 102

mesafeler arasındaki taşımacılığa uygun yapısıyla deve, çöllerde yaşayan göçebeler için hayati bir öneme sahipti.103

Çöl develeri Buhara’da çok boldu.104 Hayvanlardan gelen işaretler Orta Asya halkının yaşamında önemli bir rol oynamaktaydı. Develer göçebeler için çölde kılavuzluk yaparlardı. Bir fırtına yaklaştığında rüzgârın geldiğini hissedip yere yatarlar ve başlarını kuma sokarak insanları uyarırlardı. Çölde su kaynaklarının keşfedilmesi için kullanılırlardı.105

Deve yetiştiriciliği Türkmen kavimlerinin tekelindeydi.106 Develer, kayalık olmayan, hayvanların yükleriyle baş edebildikleri geniş sahalarda, zorlu geçitlerde ve dağlık alanlarda kullanılırlardı. Dağlık bölgelerde deveyi kullanan kişi, rotanın dikliği ve yolun nitelikleri konusunda bilgi sahibi olmalıydı. Eğer bayırlar dik, patikalar taşlı ve darsa bu hayvanlarla başa çıkılamazdı. Dağlara aşina olan yerli halktan kimseler, daha fazla yük taşıyabildikleri ve büyük adımlar attıkları için develeri taşımacılıkta tercih ederlerdi. Tek hörgüçlü develer hafif şekilde sarsıntı yaptıkları için kolay kırılır eşyaların taşınmasında zorunluluk haline gelmişlerdi.

Yaz sıcağı develerin canını çok yaktığı için genelde kervanlar gündüz dinlenip gece yola çıkıyorlardı. Sert soğuklara dayanıklı hayvanlar değillerdi. Soğuk havalarda keçe battaniyelerle sarılıyorlardı. Yamaçların kaygan olduğu ilkbahar ve sonbaharda, dağlarda kullanılamıyorlardı.

Develerin burun kemiklerine sert bir kemik ya da odun parçası sıkıştırılıp bir ip bağlanırdı. Daha az itaatkâr olanlara kement takılırdı. Sürücü deveyi, bu basit iple ve uzun bir sopayla idare ederdi. Hayvan yüklüyse, ip bir öndekinin yük semerine bağlanırdı. Semerlerde hörgüç ya da hörgüçler için delikler vardı. Eğer deve ya da tek hörgüçlü deve binek amaçlı kullanılacaksa buna uygun çok çeşitli semerler vardı.

Deveciler, yolcuların taşınması için genellikle semerin iki tarafına iki sepet takarlardı.

103

Ahmet Önkal ve Nebi Bozkurt, “Deve”, İslam Ansiklopedisi, İstanbul: Diyanet Vakfı Yayınları, 1994, c.9, s.222. 104

Munshi, s.138.

105 Roux, Orta Asya’da Kutsal Bitkiler ve Hayvanlar, s.71-72. 106

Ya iki tarafa da birer yolcu oturtulur ya da yolcunun dışındaki taraf yüklerle dengelenirdi. Kadınların ve çocukların taşınması için ayrıca ızgara kafesler kullanılırdı. Izgaradan yapılmış kapıları olan kafesler vahşi hayvanlar için yapılmış gibi dururlardı. Sıkça örülmüş parmaklıklar arasında kadınlar kendilerini yabancı erkeklere görünmeden koruyabilirler, havanın ve manzaranın tadını çıkartırlardı.

Hem kafeslere hem de sepetlere “kedşeve” denirdi. Yolcular, dar vadilerden geçerlerken kedşeveler de yüksek uçurumların üzerinde asılı duruyorlardı. Yüksek sınıftan kadınlar ya da yaşlı önemli kişiler için yük semerlerinin üzerine düzgün bir tahta platform ve onun üzerine de gölgelik yerleştiriliyor ve develer pahalı püsküllerle donatılıyordu.

Develerden ayrıca iş gücü bakımından da yararlanılıyordu. Türkmenler ve Kırgızlar tarlaları pullukla ve develerin yardımıyla sürmekteydiler. Rus ve Avrupalı müteahhitler develeri, ağır yükleri taşımak için de kullanıyorlardı.107

1.1.6.1.3. Yak Öküzleri

İnsanlar hayvanların bazı özelliklerinden etkilenmişlerdir. Bu yüzden Orta Asyalı halklar deyimlerinde “öküz gibi güçlüdür”, “ayakları öküz toynakları gibidir” benzeri ifadeleri kullanarak başkalarının vasıflarını belirtmişlerdir.108

Güçleriyle ünlenen öküzler Orta Asya’da her yerde bilinirlerdi. Son derece azimli ve ayakları yere sağlam basan hayvanlardı. Karlı, kaygan, buzlu, killi engellerle dolu her türlü alanda kullanılırlardı. Kırgızlar sürekli homurdandıklarından dolayı bu hayvanlara “homurdanan öküz” demekteydiler. İri hayvanlar olup boyunlarında ve bedenlerinin ön bölgesinde uzun yeleleri vardı. Atınkilere benzer kuyruklara, geniş dışbükey boynuzlara sahiptiler. Genellikle siyah renkteydiler. Çok nadir olsa da beyaz olanları görülmekteydi. Buzlu karlı havalarda 5.000 m yüksekliğe çıkabilecek kadar dayanıklı olan bu hayvanlara bol yiyecek verilirdi.109

107

Olufsen, s.353-356.

108 Roux, Orta Asya’da Kutsal Bitkiler ve Hayvanlar, s.228. 109

1.1.6.1.4. Eşekler

Bu hayvanlar Buhara Emirliği’nde fakir insanlar tarafından çok sık olarak kullanılırdı.110 Eşekler köylerden kasabalara ve pazarlara süt, meyve, yeşillik, manifatura gibi ürünleri taşırlardı. Buharalı tüccarlar emirliğin kuzey kesimlerinde eşekleri yetiştirip farklı pazarlarda satarlardı.111 Emirlikte küçük açık gri ve alacalı olmak üzere iki çeşit eşek bulunmaktaydı. Çok ucuz hayvanlardı.112

1.1.6.2. Küçük Baş Hayvanlar