• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 1: COĞRAFYA, NÜFUSU TEŞKİL EDEN TOPLULUKLAR VE ŞEHİRLER TOPLULUKLAR VE ŞEHİRLER

2.2. Ordu ve Askerlik

2.2.1. Buhara Ordusu

Ordu düzeni Şibanîler sülalesi devrinde Cengiz Han ve Emir Timur’un askeri birliklerine benzemektedir. Eski Türk askeri bölünmesine göre onlu sisteme tabiydi.583 Böyle olmasına rağmen, sonraki dönemler ordunun savaşçılık yönü iyice zayıflamıştı. Ordu ok-yay, mızrak, kılıç, hançer, balta ve diğer basit silahlarla donatılmıştır.584

Buhara ordusu her biri bir bölgeye sahip olan beylerin askerleri ile merkezdeki büyük hanın kuvvetlerinden meydana gelmekte idi. İmkânların zayıflığı nedeniyle eyaletlerden toplanan vergi yerinde değerlendirilerek geri dönüşüm sağlanırdı. Özellikle toplanan verginin yarısı beylere kalıyor, onlar da bunun karşılığında diğer idari işlerin yürütülmesinin yanı sıra asker yetiştirilmesi konusunda yükümlü kılınıyorlardı. Asker toplamaktan sorumlu en küçük devlet görevlisi köylüler tarafından seçilen ve o köyün yerlisi olan aksakal,585 en büyüğü ise vali konumundaki hâkimdi.

Her tümenin ya da eyaletin bir hâkimi-beyi vardı. Bu beyin geliri aldığı vergi üzerinden

581

Mustafa Kalkan, Orta Asya Türk Devletlerinde Ordu ve Savaş Stratejileri, İzmir: Kaynak Yayınları, 1995, s.16. 582

Saim Koca, “Eski Türklerde Devlet Geleneği ve Teşkilatı”, Genel Türk Tarihi, c.2, Ankara: Yeni Türkiye Yayınları, 2002.

583 Alpargu, “Türkistan Hanlıkları”, s.579. 584

Ziyayev, s.12. 585

Aksakallar adaletin ne olduğunu bilen insanlardır, halkların karışması ve barışçıl ilişkilerin sağlanması konusunda etkin insanlardır. Geçmişte her savaştan ve her zaferden sonra boyların bir araya gelmesine çalışmışlardır. Geleneksel olarak aksakallar Türk kültürünün millet anlayışında önemli rol oynamışlardır. Aksakallık sakala bağlı değildir ve aksakal çok yaşlı da değildir. Meseleleri bilmek, insanların sevgi ve saygılarını kazanmak yeterlidir (Ceylan Tokluoğlu ve Bülent Arıcı, Türklerde Yönetim Kültürü: Özbekistan, Türkmenistan, Azerbaycan Örnekleri, Ankara, Kültür Bakanlığı Yayınları, 2000, s.188-190).

hesaplanırdı. Semerkand tümeninin vergisi 300.000 batman (yaklaşık 39.300.000 kg) buğday ve 500.000 tenge (380.000 frank) nakitti. En küçükleri Çelek ve Nura-Tağ için 4.000 batman buğday ve 20.000 tengeydi. Toplam gelir yaklaşık 19 milyon franktı.

Bu gelirlerin sadece yarısı hazineye gidiyordu. Diğer yarısını eyalet yöneticisi kendi askeri giderlerinin dâhil olduğu devlet giderleri için harcardı. Bunun yanında yönetici garnizonların da ihtiyacını karşılamak zorunda idi.586

Kabile beyleri asker toplama konusunda önemliydiler. Çünkü nöker denilen askerler aslında o beyin kabilesinin üyeleriydiler. Barış zamanlarında bu kuvvetlerin çoğu kabile liderlerinin mülklerinde yaşamaktaydılar. Ancak onlar barış zamanlarında askerî işlerle, mesela askerî eğitimle yani talimle uğraşmazlardı. Bu askerlerin geçim kaynakları köylülerden alınan vergilerdi. Savaş zamanlarında beylerin komutasında emirin ordusuna katılırlardı.

Aslında eyalet askerlerini iki ana kısım altında toplamak mümkündür. Bunlardan birincisi üst paragrafta bahsettiğimiz nökerler, diğeri ise kara-çerik denilen sıradan halkın oluşturduğu askerî gruptur. Kara-çerik grubunun sayısı nökerlere göre daha fazlaydı. Bu sınıf asker sadece savaş zamanlarında toplanırdı. Kara-çerik olarak o bölgenin veya kabilenin bütün yetişkin halkı askere alınırdı. Onların askere kabul edilmeleri için at getirme şartı yoktu. Bazı durumlarda silah getirmeleri zorunlu tutulurdu. Kara-çerik, aslında yedek (takviye) kuvvetlerdir. Onların asıl görevleri savaş esnasında çok farklı işleri yapmaktı ve sadece olağanüstü durumlarda savaşa katılırlardı. Halkın askere alınması iktisadi yapıyı etkiliyordu. Tarımsal faaliyetler durduğu için kıtlık baş gösteriyordu.587

Bütün Türk topluluklarında olduğu gibi Buhara’daki topluluklarda da ata askeri yönden büyük önem verilirdi. Askerler çeşitli renklerde ve şekillerde üniformalar giyerlerdi. Emir’in özel korumalarının bir bölümü olan genç soyluların oluşturduğu bölük daha zengin bir şekilde giyinir ve daha düzenli görünürdü. Savaş aletlerinin ve kullanılan hayvanların belirli bir sistematiği yoktu. Askerlerin bir kaçının bazen tek bir hayvanın

586 Meyendorf, s.55. 587

üzerine bindiği görülürdü. Atın yanında deve ve merkepler de kullanılırdı.588

Buhara Emirliği’ndeki farklı etnik kökenler orduya da yansımıştır. Özbekler, Türkmenler gibi değişik unsurlar ordu içinde yer alırdı.589 Askerlerin arasında sadece fiziksel özellikleri ile değil aynı zamanda uzun siyah saçları ile hemen tanınan birçok Afgan bulunurdu.590 Askerlerin elitlerini savaşı seven insanlar olan Özbekler oluşturuyordu. Bir disiplinleri olmadan dövüşüyorlar, ya kendileri için ya da dostları için savaşıyorlardı. Güzel atlara sahiplerdi. En cüretli atlıya avcı denir ve genellikle tek başına saldırırdı. Onun arkasından genelde melie gelirdi. Bu tür saldırılarda küçük atlar dayanıksız oldukları için dezavantajlı olabiliyorlardı. Sürücüler nadiren üç haftalık seferlere çıkabiliyorlardı. Bu yüzden bunlar sadece hücumda kalan seferler oluyordu.591

Buhara’da ayrıca paralı askerler de bulunurdu.592 XIX. asrın 30’lı yıllarında paralı askerlerin sayısı 19.000 kişiye ulaşmıştır.593 Meyendorf, sürekli askerlerin yaklaşık 25.000 kişi kadar olduğunu tahmin etmiştir. Askerlerin bir kısmı sefere çıkarken diğer bir kısmı garnizonlarda görevde bulunurdu. Ura-tepe, Cizak, Semerkand, Kara-Kul ve Karşı gibi şehirlerde güçlü garnizonlara ihtiyaç duyulurdu.594 Paralı askerler için emir yıllık yaklaşık elli bin frank harcayarak yardımcı bir güç oluşturmuştu.595

Buharalı askerlere Sipahi denirdi. Ödenekleri yaklaşık altı tillaydı. Hasberdarlar ya da muhafız alayı iki kat fazla alırdı. Memurlar deh-başı (Onbaşı), çur-ağası (görevlendirilmemiş memur), teraş-başı (Teğmen), pansed-başı (500 kişinin komutanı olan kişi), toksaba (Alay Komutanı), kurganbeği (Tuğgeneral), dadhah (bölgesel general) ve pervaneci (tüm ordunun komutanı) gibi isimlerle adlandırılırlardı.

588 Schuyler,s.416. 589 Bonvalot, s.131. 590 Schuyler,s.416. 591 Meyendorf, s.57. 592 Vambery, s.149. 593 Ziyayev, s.113. 594 Meyendorf, s.55. 595 Vambery, s.149.

Bütün görevlilere serkerde adı verilirdi. Para ya da tahılla ödenek alırlardı. 500 adamlık alaylar pansed-başı’na bağlı olup küçük bir bayrakla diğerlerinden ayrılırlardı. 1.000 adamlık her alay bir Tuğ’a sahipti. Bu da mir-başı (asil bir rütbe taşıyan) tarafından taşınırdı.596

Askerlerin beraberinde seferlerde pek çok sayıda davul, borazan ve zurnadan oluşan bir bando vardı ve bir sürü sancak taşırlardı. Sancakların üzerinde çeşitli resimler bulunurdu. Schuyler sancaklardan birinde beyaz bir zemin üzerinde kırmızı bir demlik bulunduğunu görmüştü.597

Emir Nasrullah kabile beylerinin gücünü kırmak, onlara olan bağımlılığını mümkün olduğunca azaltmak ve merkezî yönetimi güçlendirmek için düzenli ordu kurma projesi başlatmıştır.598 Bu konuda onun en önemli yardımcısı İranlı Abdussamed olmuştur. Abdussamed’in çalışmaları neticesinde çok kısa bir süre içerisinde Buhara, Serbazi olarak adlandırılan ve sayıları birkaç yüzü bulan düzenli birliklere sahip olmuştur. Yeni kurulan kuvvet (askerî birlik) üniformalı, silahlanmış, talimli, disiplinli ve ulemanın nüfuzundan uzaklaştırılmış bir yapıdaydı. Bu birlik temel olarak İranlılar, Afganlar, Tacikler ve Rus savaş esirlerinden oluşmaktaydı. Serbaziler ilk oluşturulduğunda sayıları yaklaşık 300 civarındaydı.599 Serbazilerin sayısı hükümdarın gücüyle orantılı olarak değişirdi.600 1840 yılında Hokand ile yapılan savaşta Peşager Kalesi kuşatmasında başarılı bir sınav vermeleri üzerine, Emir Nasrullah onların sayısını kısa sürede 1.000’e çıkarmıştır.601 1842’de emirlikte bulunan Khanikoff düzenli ordunun sayısını 500 olarak vermiş; bunlardan 450’sinin İranlı olduğunu belirterek komutanların da yine aynı soydan olduğunu yazmıştır.602

596 Meyendorf, s.56-57. 597 Schuyler,s.416. 598

Abdurrauf Fıtrat, Buhara’da Ceditçilik ve Eğitim Reformu, Seyfettin Erşahin (hzl.), Ankara: T.C. Kültür Bakanlığı Yayınları, 1. Basım, 2000, s.5.

599

Muhammed Bilal Çelik, 1800-1865 Yılları Arasında Buhara Emirliği, s.180. 600

Çapraz, s.66.

601 Muhammed Bilal Çelik, 1800-1865 Yılları Arasında Buhara Emirliği, s.180. 602

Devletin ordu sistemi, modern savaşın sevk ve idaresine uygun değildi. Barış zamanlarında ordu, muntazaman askeri talimlerin yabancısı idi. Askerler ve subaylar ölünceye kadar hizmet edebilirlerdi. Ordunun emrinde tüfek, süngü ve Rus askeri gücü karşısında oldukça kifayetsiz kalan bir miktar top vardı. Rusya devamlı olarak silahlarını yenilemeye çalışırdı. Türkistan Hanlıkları ise Avrupa’daki silah tekniğinden uzak kalmıştı. Askerler savaşta “öldüren gazi, ölen şehit olur” diye ifade edilen İslam parolası tesiri altında savaşıyordu. Düşman karşısında askerler korunabilmek için kütle halinde hareket etmek zorunda kalıyorlar, buna karşılık cesur olup tek savaşanlar ise kısa sürede yok ediliyorlardı.603

Buhara ordusunun disipline edilemeyen bir karakteri vardı. Hanlar bu yapıyı düzeltmeye çalışsalar da pek başarılı olamamışlardı. Ordu, Ruslara veya İranlılara karşı güçsüz kaldığı için Buhara Hanı bu iki ülkeyle savaşmaktan çekinirdi.604 Buhara ordusunun söz dinlemeyen gevşek yapısı seyyahların kulağına da gitmiştir. Mesela Bonvalot konuştuğu bir Buharalıdan Semerkand’daki askerler hakkında bilgi almıştır. Semerkand’da işi gücü olmayan insanların asker olduğunu yazmış, yağma yapılacağı zaman askerin itaat ettiğini ancak savaş zamanı askerlerin hastalık bahanesi ile bir bir hasta olduklarını ve birliğin ancak dörtte birinin savaşa katıldığını ifade etmiştir. Ayrıca askerlerin çok rahat olup sürekli meyve atıştırıp kuş besledikleri de duyduğu diğer bilgilerdendi.605

Ordu yetersiz olduğu gibi kumandalara söz geçirmek de oldukça zordu. Mesela Buhara Emiri Muzaffereddin döneminde söz dinlemeyen kumandanlar ülkenin içinde bulunduğu nazik şartları dikkate almadan ve Buhara emirini dinlemeden Rus garnizonlarına baskın yapmışlardı. Bu baskın Rusların harekete geçmesi için gerekli imkânı sağlamış, 1868 yılında Buhara ordusu mağlup olmuştu.606

603

Baymirza Hayit, Türkistan Rusya ile Çin Arasında, Abdülkadir Sadak (çev.), Ankara: Otağ Yayınevi, 1975, s.127. 604

Munshi, s.138. 605 Bonvalot, s.281. 606

Buhara Emiri Muzaffereddin Rusya ile mücadelede başarısız olunması neticesinde ordunun askeri teknikler açısından geri kaldığını ve yönetimde değişikliklere ihtiyaç olduğunu fark etmişti. Osmanlı’dan silah, teknisyen ve askeri öğretmen istemişti.607

Emir’in askerlerinin bir başka görevi de tüccarları yağmacılardan korumaktı. Belirli yerlerde ikamet eden askerler kesin emirle kervanları himayeleri altına alıyorlardı.608 Rus işgalinden sonra Buhara Emirliği’nde Rus askerleri hâkimdi. Bu askerler Türkistan askeri olarak dört yıl sekiz ay hizmet görüyorlardı.609 Seyyah Zahir Bigi Buharalıların Rus askerleri geçtiğinde ayağa kalkmalarını ve kollarını bağlamalarını şaşkınlıkla karşılamıştır. Halk bu selamlama tarzını kendiliğinden yapmaya başlamış, zamanla Ruslar tarafından da kabul görmüş ve sürekli bir beklenti haline gelmiştir.610

Rus hâkimiyetinden sonra Buharalılar zorla Rus ordusunda askere alınmaya başlamışlardı. Hintli bir yazar tarihçi olan Şibli Numani 1892 yılında İstanbul’a yaptığı seyahat sırasında Buharalı âlimlerle tanışmıştı. Şibli Numani Buharalıların zorla askere alınmalarından çok şikâyet ettiklerini ve özellikle dindaşları ile savaşmanın onlar için büyük bir zulüm olduğunu yazmıştır.611