• Sonuç bulunamadı

1.3. Ulema (Ehl-i İlim)

1.3.7. Yakubi – Süryani Patrikliği

Mardin’de Süryani, Ermeni, Yahudi vs. gibi gayrimüslim milletlerin de dini yöneticileri ve ibadet yerleri bulunmaktaydı.

Osmanlı siyasi-idari sistemi içerisinde her cemaate örf ve âdetlerine göre bir düzen kurma imkânı verilerek, cemaatler her türlü dini ve dâhili işlerini düzenlemede serbest bırakılmışlardır. Ayinlerine müdahale edilmemesi gerektiği gönderilen fermanlarda açıkça dile getirilmiştir. Mesela ehl-i örf taifesi tarafından Süryani milletinin ayinlerine tutarsız bahanelerle müdahil olunmaması, kendilerine tahsis edilen kilise ve manastırlarını teftiş kaydıyla rencide edilmemeleri istenilmekteydi302.

Devlet cemaatlerin dini işlerine karışmamakla birlikte, dini liderlerin aynı zamanda idari vazifelerinin de olması nedeniyle bunların seçimine müdahale etmekteydi. Her cemaat dini liderini ve ruhani meclisini serbestçe seçer ve devletin onayına sunardı. Padişahın onayını aldıktan sonra, kendisine berat gönderilir ve patrik görevine başlardı. Kayd-ı hayat şartı ile makamlarında oturan patrikler, devlete ihanet etmedikçe veya kendi topluluklarının kurallarına aykırı davranmadıkça görevden alınmazlardı303. Patriğin başkanlığında oluşan ruhani meclis, cemaatin her meselesi ile meşgul olmaktaydı. Evlenme, boşanma ve vasiyet gibi medeni hakları tamamen kendi dini ve hukuki sistemlerine göre idare ederlerdi.

Osmanlı belgelerinde “Süryani Kadim Yakubi” “Yakubi Süryani taifesi” şeklinde adlandırılan Süryani Kadimlerin en bilinen adlandırmaları “Yakubi”dir. 19. Yüzyılda ise Süryani Kadim tabirini kullanmışlardır. Ortodoks Süryaniler kendilerini

Kebir müezzini Enes Efendi, Şehidiye müezzini El-hac Kasım Efendi, Reyhaniye müezzini Molla Mehmed, Babı’s- Sur Cami müezzini, Zinciriye Cami müezzini, Latifiye Cami müezzini, Yusuf Çelebi Cami müezzini, Kal'a Cami müezzini, Tekye Cami müezzini, Şeyh Yusuf Cami müezzini, Şeyh Mehmed Zarrat Cami müezzini, Şeyh Çabuk Cami müezzini, Meşki Kapusu Cami müezzini ve Şehidiye Hatibi 6’şar kuruş almışlardır. Bu taksimden sonra fazla kalan miktar ise değirmenin tamirine sarf olunmuştur.

301 MŞS. Nr. 227, s. 45, b. 135. 302 MŞS. 253, s. b. 179.

303İbrahim Özcoşar, Bir Yüzyıl Bir Sancak Bir Cemaat 19. Yüzyılda Mardin Süryanileri, İstanbul, 2008, s.

Katolik Süryanilerden ayırmak304 ve onlardan daha eski olduklarını vurgulamak için

“Süryani Kadim” tabirini kullanmışlardır305.

Yakubi – Süryani Patrikliği, İstanbul Ermeni Patrikliğine tâbi idi. Yakubi – Süryani Patrikleri, “İstanbul Ermeni Patriğinin” arzuhali üzerine padişah beratı306 ile atanmaktaydılar. Mesela Ermeni patriği İstiban adlı rahip, dîvân-ı hümâyûna mühürlü arzuhal yazarak,“patrikliğine tâbi Deyrü’z-Zağferan Kilisesi ile Haleb, Şam, Rakka,

Diyarbekir, Mardin, Musul ve Midyat’ın” bağlı olduğu Yakubi – Süryani Patrikliği’nin

bundan önce Gürkis adlı rahibe tevcih olunduğunu, ancak rahibin görevini bırakması üzerine boş kalan yerine İlyas Matran adlı rahibin patrikliği idare edebilecek iktidara sahip olup, bu göreve layık olduğunu belirtmiş ve her sene hazineye belli bir miktar para ödemek şartıyla atanmasını talep etmiştir. Bu talep üzerine patriklik 23 Haziran 1837 M. (19 Rebi’ü’l-evvel 1253 H.) tarihinde senelik 4800 akçe307 resm-i pişkeşin308 hazineye teslim edilmesi şartıyla İlyas Matran’a tevcih edilmiş ve berat gönderilmiştir309.

Patrikliğe dâhil olan yerlerdeki Yakubi – Süryani matranları310, papas, keşiş vs. gibi din mensuplarının yeni tayin edilen patriği kendilerine patrik bilerek, ayinlerinde ve genel işlerinde ona müracaat etmeleri, manastır ve kiliselerindeki nasb ve azillerin ayinlerine göre uygulanması gerektiği bildirilmiştir. Aynı zamandaehl-i örf taifesinden hiçbir kimsenin onların işlerine müdahil olmaması, “… şu papası şu kiliseye vir veya şu

papası azlet yerine bizim tarafımızdan şu rahibi nasb eyle …” şeklinde bir müdahaleye

maruz kalmamaları, eski nizamlarının korunması emredilmiştir311. Yakubi – Süryani

304 Hıristiyan cemaatler arasında sürekli olarak yaşanan kargaşanın sebebi Kur'an-ı Kerim, Maide Suresi

14. ayet-i kerimede açıklanmıştır: “Biz Hıristiyanız diyenlerden de söz almıştık. Onlar da kendilerine hatırlatılan şeylerin çoğunu unutmuşlardı. Biz de onların arasına kıyamete kadar sürecek kin ve düşmanlık soktuk. Allah ne yapmış olduklarını onlara elbette haber verecektir.” Bkz. Kur’an-ı Kerim ve Meâli, (Meali: Elmalılı M. Hamdi Yazır, İstanbul, 2012.

305İbrahim Özcoşar, Bir Yüzyıl Bir Sancak, s. 52.

306Beratta, patriğin seçiminin tasdik edildiği bildirilerek, patriğin topluluğun mallarını idare etmede ve

ayinlerine dair hususlarda tam bir serbesti içinde oldukları yazılırdı. Ayrıntılı bilgi için bkz. İbrahim Özcoşar, Bir Yüzyıl Bir Sancak, s. 41.

307 1 kuruş = 120 akçe hesabıyla 4800 ÷ 120 = 40 yani 4800 akçe = 40 kuruştur.

308Pişkeş hediye manasına gelmektedir. Özellikle hükümdarlar arasında alınıp verilen veya hükümdarlara

takdim edilen hediyeler bu isimle anılırdı. Bkz. Mehmet Ali Ünal, Osmanlı Tarih Sözlüğü, s. 549.

309 MŞS. 253, s. b. 221. Beratta; “… patrikliğine dâhil mahallerdeYakubi Süryani taifesi üzerlerine öteden

beri batrik olub Yakubi Süryani matranları ve papasları ve keşişleri ve rahipleri üzerlerine batrik bilüb manastır ve kiliselerine müteallik azl ve nasbmüstahik olan matranları ve papasları ve keşişleri Yakubi Süryani rahiplerine sahib çıkub şu kilisenin zabtı veyahud hizmetleri vekalet şu papas şu zimmiye virsün veya şu papası azl eyle şu rahibi nasb eyle deyü vs. bahane ile …” ayinlerine müdahale edilmemesi gerektiği vurgulanmıştır.

310Taç giymiş piskoposa matran denilmektedir. 311MŞS. Nr. 253, s. 78, b. 226.

rahiplerinin kendi patriklerinin izni olmadan hareket etmeleri yasaktır. Kasaba ve karyelerde mahalle mahalle gezerek ayinlerine fesat karıştırmalarının tespiti halinde şer’en lazım gelen cezai uygulamanın icra olunacağı bildirilmiştir.

İstanbul’a bağlı olan Katolik Patriği tarafından padişaha takdim edilen mühürlü takrirde; Diyarbekir ve havalisinde bulunan Süryani Katoliklerin ayin icraları sırasında üzerlerine murahhasa (ermeni piskoposu) tayini gerektiğinin bildirilmesi üzerine, Mardin havalisi Süryani Katolik murahhaslığı Anton adlı kişiye 10 bin akçe resm-i pişkeş ile tevcih edilerek kendisine berat gönderilmiştir312. Murahhaslığa tabi yerlerde Katolik mezhebine tabi olan Süryani taifesinin büyük küçük rahipleri, papazları ve keşişleri üzerlerine murahhasa bilip; ayinlerinde Murahhas Anton’a müracaat etmeleri istenilmiştir.

Mardin’de bulunan Ermeni papaz, ruhban ve cemaatleri ile Süryani Katolik milleti arasında sürekli olarak anlaşmazlıkların olması dolayısıyla her iki milletin patrikleri uyarılarak, birbirlerinin kiliselerine ayak basmamaları hususunda 9-19 Ağustos 1840 M. (Evasıt-ı Cemaziye’l-ahir 1256 H.) tarihinde bir emir gönderilmiştir313.

312Berat-ı şerif tarihsizdir. MŞS. Nr. 253, s. 58, b. 182. 10000 akçe = 83.3 kuruştur. 313 MŞS. 253, s. b. 194.

2. MARDİN ŞEHRİNİN YERLEŞİMİ