• Sonuç bulunamadı

2.4. Dini ve Sosyal Yapılar

2.4.1. Camii ve Mescitler

2.4.1.1. Ulu Camii (Cami-i Kebir)

Mardin’deki ana caddenin güneyinde, çarşılar içinde doğu – batı doğrultusunda dikdörtgen bir alanı kaplayan ve Artuklu mimarisinin karakteristik özelliklerini taşıyan caminin en eski kitabesini, XI. Yüzyılda Selçuklu dönemine ait çiçekli kufi yazı oluşturmaktadır. Artukoğlu Necmeddin İlgazi adına tanzim edilen vakfiyesi ise Ali Emiri tarafından verilen 1177 M. (573 H.) tarihini taşımaktadır398.

Camii ile ilgili olmak üzere seyahatnamelerin verdiği bilgiler de önem arz etmektedir. 1827 senesinde Mardin’i ziyaret eden Buckingham, Mardin’de üç tanesi büyük olmak üzere 8 adet cami olduğunu, Arap taş işçiliğinin örneklerini bu camilerin kapı ve pencerelerinde gördüğünü ifade etmiş ve Büyük Camii olarak adlandırdığı bu camiin fiziksel özelliklerine dair şu bilgileri vermiştir399:

“… Büyük caminin minaresi de güzel bir yapıdır, yuvarlak bir düzlük üzerinde yükselmiş yuvarlak bir sütundan oluşur ki önünde de büyük bir kemer vardır; sütunun kendisi şekillendirilmiş dış kemerler ve zeminden ayrı olan yukarıya doğru çıkan bölümler üzerine konulmuştur ki açık hava taş işçiliği ile bu sivri yükselti bütünü meydana getirmektedir.

Bu yapının kubbesinde diğer camilerde olduğu gibi çarpıcı bir özellik görülür, zirveden aşağıya kadar inen taş işçiliği çıkıntılı ve olukludur ki bu da merkezden yayılan ışın hüzmesine benzer. Bu girinti çıkıntılar çukur bölümlerde yuvarlak değildir,

397 VGMA, HD, 560, s. 52-53.

398 Ara Altun, Mardin’de Türk Devri Mimarisi, İstanbul, 1971, s. 29; Alpay Bizbirlik, 16. Yüzyıl

Ortalarında Diyarbekir Beylerbeyliği’nde Vakıflar, TTK, Ankara, 2002, s. 77; Oktay Aslanapa, Türk Sanatı, c. I-II, Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara, 1990, s. 134. Abdulgani Efendi, Cami-i Kebir’in biri batı diğeri doğusunda olmak üzere iki minaresi ile birlikte Artukoğullarından Kutbeddin İlgazi tarafından M. 1176-77 senesinde yaptırıldığını bildirmektedir. Ayrıca Batıdaki minaresinin M. 1304 senesinde Mardin’i istila eden Timur tarafından yıkıldığı; doğudaki minaresinin ise M. 1887 senesinde yıldırım düşmesi neticesinde tahrip olduğu ve ancak ertesi sene hayır sahipleri tarafından tamir edildiği bilgisini vermektedir. Bkz. Abdulgani Efendi, s. 50.

ya da Corinthian kolonlarında olduğu gibi düz de değildir, hepsi keskin ve açısaldırlar. Tabandan yükselen parçalar oldukça kalındır, onların alt köşeleri aralarında sadece az bir alan bırakır üst köşeleri ise üç taraflı kiriş oluşturarak keskin bir köşeye ayrılırlar…”.

İncelenen dönem içerisinde Cami-i Kebir evkafında görev alan birçok kişi bulunmaktaydı. Bunlar arasında imam, hatip, vaiz, duagu, cüzhan, fetihhan, ihlashan, kâtip, vezzan, bevvab, seraydar, ibrikdar, nazır, sermahfel, mütevelli400 vs. gibi görevliler yer almaktaydı.

Görevlendirmelerde, diğer vakıflardaki işleyişler gibi, genelde babadan oğla aktarılan bir usul söz konusudur. İmamet ve hitabet gibi hizmetlerde bulundukları müddet içerisinde kendilerinden vergi alınmadığı göz önünde bulundurulursa, böyle hizmetleri icra etmenin ne derecede önemli olduğu ortaya çıkmış olmaktadır. Böylece aile efradının vergiden muafiyeti401 de sağlanmaktaydı. Cami-i Kebirde yevmi 8 akçe vazife ile imam ve hatip olan Seyyid Lütfullah bin Seyyid Mehmed’in vefatı üzerine, 7 Ağustos 1797 M. (13 Safer 1212 H.) tarihinde yerine oğlu Seyyid Mehmed Reşid tevcih edilerek kendisine berat gönderilmiştir402.

Bu görevliler, hizmetleri mukabilinde nakdi olarak günlük ücret ya da ayni olarak senelik bir miktar mahsul almaktaydılar. Aynı zamanda maddi durumlarına göre ücretlerine artış yapılabilmekteydi. Mesela 8 Ocak 1822 M. (14 Rebi’ü’l- ahir 1237 H.) tarihinde dörder akçe yevmiye ile Cami-i Kebir’in imamet ve hitabet vazifesinde bulunan Seyyid Mehmed Reşid Efendi’nin, maddi durumunun iyi olmadığını bildirmesi üzerine, günlük olarak aldığı ücret iki katına yani 16 akçeye çıkarılmış ve bu ücretin Mardin cizyesi malından karşılanması sağlanmıştır403. Bu durum, Mardin cizyesi malından bir kısım paranın, ihtiyaç sahiplerine aktarılması için vakıflara ayrıldığını göstermesi açısından önem arz etmektedir.

Cami-i Kebir evkafında görevli olan bir kişi, feragat bedeli ödemek şartıyla vazifesini kendi isteğiyle bir başkasına bırakabilmekteydi. 20 Nisan 1780 M. (15

400 Mütevelli ile ilgili olarak bkz. Alpay Bizbirlik, “XVI. Yüzyıl’da Diyarbakır Şehri Vakıflarında

Mütevelliler ve Ücretleri Üzerine”, Sosyal Bilimler Araştırma Dergisi, S. 21, Diyarbakır, 2013, s. 143- 148.

401 II. Mahmud dönemine ait H. 1236/ M 1820 tarihli bir kanunnâmede vergiden muafiyet ile ilgili olarak

şu bilgiler yer almaktadır: “… Eimme (imamlar) ve hutaba (hatipler) hizmetinde oldukça resm-i raiyyet alınmaz. Resm-i bennak ve mücerred dahi alınmaz…”. Ayrıntılı bilgi için bkz. Murat Sarıcık, Osmanlı İmparatorluğu’nda Nakibü’l-Eşraflık Müessesesi, s. 94.

402 BOA, HH, 1467/ 28. 403 BOA, HH, 1559/ 25.

Rebi’ü’l-ahir 1194 H.) tarihinde vakıftan almak üzere yevmi 8 akçe ile vaiz, 2 akçe ile kılıçdar olan Seyyid Abdulgafur Efendi, kendi rızasıyla görevlerini El-hac İbrahim Efendi’ye feragat ederek, 150 kuruş bedelin mahkemeye ödenmesi karşılığında vaaziye ve kılıçdarlık beratını teslim etmiştir. Bu meblağın 100 kuruşu peşin olarak ödenirken, kalan 50 kuruşun 6 ay vadeyle ödenmesi için kendisine temessük verilmiştir404.

Tablo 12. 1792-1840 Yıllarında Mardin Cami-i Kebir Görevlileri405

Görevi Görev Tarihi Eski Görevli Yeni Görevli Ücreti (Günlük)

İmamet ve Hitabet

13 S 1212 H. 7 Ağustos 1797 M.

Seyyid Lütfullah bin

Seyyid Mehmed Seyyid Mehmed Reşid

8 Akçe (4+4)

Hitabet

29 Z 1255 H.

4 Mart 1840 Seyyid Abdurrahman

Halife

Vaiz S 1195 Seyyid Abdulkadir Seyyid Mehmed bin Hacı İbrahim 8 Akçe

Duagu 1254 Mehmed bin Ahmed Çukadarzâde Seyyid Şeyh Osman

Efendi 3 akçe

Muvakkit 1254 Mehmed bin Ahmed

Çukadar-zade

Seyyid Şeyh Osman Efendi

Vazife-i muayyene

- Ağustos 1792

(Zilhicce 1206)? Seyyid Hüseyin

Seyyid İbrahim bin Seyyid Mehmed

Vazife-i muayyene

Vezzan Muharrem 1207 (Eylül 1792) Seyyid Ahmed Ahmed 4 akçe

Bevvab ″ Seyyid Mehmed Ahmed 3 akçe

Seraydar ″ - - 5 akçe

İbrikdar ″ Hasan Mehmed 2 akçe

Fetihhan Ramazan 1207 (Mayıs 1793 İsmail Abdurrahman 4 akçe

İhlashan Receb 1208 - Seyyid Mustafa bin

İsmail 3 akçe

Mimar 19 B 1204 Seyyid Mehmed Seyyid Abdurrahman 3 akçe

Kitabet-Cüzhan 1230 Seyyid Mehmed

Reşid Mahmud bin Ahmed 3+2 akçe

Ferraş 22 M 1218 Seyyid Ahmed Seyyid Mesud Halife 4 akçe

Vaiz 29 S 1215 Seyyid Ahmed Seyyid Mesud Halife 8 akçe

Kâtib- Sermahfel-

Cüzhan- İhlashan Safer 1175 Seyyid Mustafa Seyyid Ebubekir

2+2+2+2 akçe

Cüzhan Safer 1175 Seyyid Halil Seyyid Şeyh Musa 2 akçe

İhlashan-Cüzhan ZA 1211

(1795-1796) Ebubekir Hüseyin b. Ebubekir 4+2

Nazır-Cüzhan 29 Ş 1212 (16 Şubat 1798) Said Ali Said Mehmed 5+2 akçe

İhlashan 22 C 1209 Seyyid Mustafa Seyyid Ali 3 akçe

404 MŞS. 241, s. 7.

405 Tablo sırayla şu belgelerden istifade edilerek düzenlenmiştir: VA. Hurufat Defteri Nr. 558, s. 232-233-

234-235, Nr. 559, s. 52, Nr. 560, s. 65, Nr. 560, s. 63, Nr. 560, s. 64, Nr. 560, s. 53-54, Nr. 562, s. 61-62, Nr. 562, s. 61, Nr. 561, s. 89, Nr. 561, s. 95. Tablo içerisinde geçen hicri ayların kısaltmaları ise şu şekildedir: M Muharrem, S Safer, B Receb, Ş Şaban, C Cemaziye’l-ahir, L Şevval, Z Zil’l-hicce, ZA Zi’l- ka'de.

Kâtib- Cüzhan 15 Ş 1217 Seyyid Abdulhamid Mehmed b. Sadullah 3+2 akçe Kâtib- Sermahfel-

Cüzhan- İhlashan 18 S 1224

Seyyid Ebubekir b. Seyyid Mustafa

Seyyid Mehmed Selim b. Hacı Abdulgafur

2+2+2+2 akçe

Vaiz 29 S 1215 Mehmed Reşid Seyyid Ahmed 8 akçe

Şemdar? 8 B 1215 25 Kasım 1800 Seyyid Mehmed Reşid Davud b. El- Hac Hüseyin 2 akçe

Muallim-i Sıbyan 11 L 1213 Seyyid Sadun Seyyid Mehmed b.

Seyyid Sadun 4 akçe

Kâtip- Cüzhan ″ Seyyid Sadun Seyyid Abdullah b.

Seyyid Sadun 3+2

Ferraş-İbrikdar Şaban 1217 Seyyid Hafız Seyyid Feyzullah 4+3

Muhasebeci 1218 Seyyid Mehmed b.

Seyyid Abdulkerim Ahmed b. Mehmed 5