• Sonuç bulunamadı

Yabancı Ortaklıkların Savunma Sanayine Etkiler

SOSYAL POLİTİKAYA KATKIS

3.1. Milli Savunma Sanayini Etkileyen Faaliyetler

3.1.2. Yabancı Ortaklıkların Savunma Sanayine Etkiler

3238 Sayılı yasanın kabul edildiği dönemde, küreselleşmenin gereği serbest rekabet kuralı hâkim olmasından dolayı, yabancı sermaye yasa ile özendirilmiştir. Bunun nedeni ise, ülkemizin yabancı sermayeye ve teknolojiye ihtiyacının olduğunun değerlendirilmesidir. Fakat kanun, sermaye çoğunluğunun yabancılarda olması durumunda bile ülkemizde kurulmuş olan her şirketi Türk şirketi olarak kabul etmiştir. Oysa savunma sanayi tesisinde, yukarıda vurgulandığı üzere, öz sermaye ve milli imkânların kullanılması hem siyasi hem de ekonomik anlamda hayati önem taşımaktadır.269

Savunma sanayinin, diğer sanayi kollarından ayrı olarak, bu hayati özelliği her türlü savunma sistem ve teçhizatı tedariğinde mutlak suretle göz önünde

269

Aytekin Ziylan, ‘’Cumhuriyetin 75. Yılında Savunma Sanayi’’, ASELSAN Dergisi, Sayı 55, Ocak 1999, (Cumhuriyetin 75. Yılında), s.18.

tutulmalıdır. Çünkü serbest ticaret kuralının savunma sistem ve teçhizatı tedariklerinde kullanılması, ülkelerin egemenliklerini tehlikeye atacak kadar, son derece sakıncalı sonuçlar doğurabilmektedir. Bu nedenle, özellikle gelişmiş ülkeler tarafından yapılan serbest ticaret anlaşmalarında, savunma sistem ve teçhizat tedarikleri kapsam dışında bırakılmaktadır Ülkemizde yabancı ortaklıklar ile gerçekleştirilen bazı projelerin bedelleri ile yapılan yatırım tutarları incelendiğinde sözleşme tutarına oranla yabancı sermayeye girişi düşünüldüğü oranda olmamıştır.270 (Tablo 40)

Tablo 40: Sözleşme ve Yatırım Tutarları

Kuruluş Sözleşme Tutarı

(Milyon Dolar) Yatırım Tutarı (Milyon Dolar) TAI 4352 137 FMC-NUROL 1076 60 MİKES 325 10

Kaynak: Ziylan, (Savunma Sanayi Üzerine), 1999, s.2.

Yapılan projeler savunma sanayinin sadece bir alanına yönelik sistem ve teçhizat olduğundan proje bitiminde ödenen ürün fiyatı ile sistem veya teçhizatın eğitim, bakım, onarım, idame ve sistemden çıkış maliyeti göz önüne alındığında kurulacak ortaklıkların, ülkeye yabancı sermaye getirdiğini düşünmek doğru bir yaklaşım olmamakta, aksine ömür devri maliyeti düşünüldüğünde ülkeden yüksek miktarda para çıkmaktadır. Ayrıca, kanunda öngörüldüğünün aksine, bu tip yabancı ortaklıklar teknoloji yönünden de ülkeye fazla katkı sağlamamaktadır. Çünkü, yabancı ortak sistem veya teçhizatın temel üretim ve tasarım teknolojisini diğer ülkeye vermemektedir. Aynı teknolojiyle diğer ülkelere de savunma sistem ve teçhizatı üretmekte, ayrıca ilgili teknolojiyi aktarım yoluyla kendisine ait diğer sanayi alanlarında da kullanmaktadır.

Stratejik bir yaklaşımla, yabancı ortaklıklar ülkemizde sadece montaj ve üretim yeri niteliğinden öteye geçememektedir. Dolayısıyla, savunma sanayi alanında yapılan yabancı ortaklıkların milli savunma sanayi teknolojisini geliştirmek

270

yerine aksine gelişmesini durdurduğu dolayısıyla engellediği değerlendirilmektedir. Günümüzde teknoloji, ekonomik, siyasi ve kültürel olarak her alanda çok fazla stratejik üstünlük sağlamaktadır. Hiçbir devlet kendisine üstünlük sağlayan bir yeteneği başka devletlerle paylaşmak istememektedir. Yabancı ortak teknoloji transferi gerçekleştirse bile nispeten eski teknoloji aktarılmaktadır. Daha yeni bir teknoloji geliştirmediği sürece, hiçbir devlet kendi geliştirdiği son teknolojisini vermemektedir. Yurt dışından savunma sistem ve teçhizatı ortak üretimi için gelen

şirket, kendi ülkesi ile sıkı koordine içinde bulunmakta; devletinin izni olmadan da herhangi bir paylaşımda bulunmamaktadır. Olumlu bir katkı olarak transfer edilen üretim ve yönetim teknolojilerini söyleyebiliriz. Aktarılan üretim ve yönetim teknolojilerinin ekonomik açıdan faydaları bulunmakta ve milli firmalarımız için dünya

şirketlerinin seviyesine çıkmada daha ileri üretim ve yönetim tekniklerini kullanarak rekabet gücüne katkı sağlamaktadır. Fakat, savunma sanayinde asıl rekabet gücünün dünya çapında yükseltilmesi, ana sistem ve teçhizat tasarım teknolojisinin geliştirilmesi ile sağlanabileceği önemli bir gerçektir.271

Savunma sanayinde, özelliği gereği, tasarım ve temel üretim teknolojisinin gizli, güvenilir ve yurt dışına bağımlılığının az olması çok önemlidir. Günümüzde savunma sistem ve teçhizatı büyük oranda bilgisayar kontrollü yazılımlar vasıtasıyla çalışmaktadır. Ülkelerin stratejik hedefleri doğrultusunda güvenlikleri gereği bu teknolojinin transferi yetenek ve güç kaybına neden olmaktadır. Bu nedenle, gelişmiş ülkeler söz konusu teknolojiyi sadece milli olarak kurdukları teknoloji merkezleri ile kendi milli şirketlerinin araştırma ve geliştirme merkezlerinde üretmektedir. Yabancı ortaklı şirketlerde ise genellikle teknolojinin asıl sahibi olan yabancı ortağın kendi ülkesinde geliştirilmektedir. Yabancı ortak ülkesinde tamamen gizli olarak, kendi özkaynakları ve araştırma ve geliştirme yatırımı ile geliştirdiği tasarım ve üretim teknolojisi ile üretilecek olan savunma sistem veya teçhizatını sadece; montajı, yazılım modifikasyonu ve testleri için ülkemize getirmektedir.272

FMC-NUROL Savunma Sanayi A.Ş. ortaklığında örneği yaşandığı gibi, yabancı ortak yerli ortağın yurtdışı pazara yönelmesini uygun görmemektedir. Çünkü, yıllar sonra kendisine rakip olabilir. FMC ile NUROL Savunma Sanayi A.Ş. arasında yapılan Lisans Anlaşmasında (daha sonra ortaklığın adı FNSS olmuştur),

271

Ziylan, Cumhuriyetin 75. Yılında, s.20. 272

çoğunluğu satış yapmanın hemen hemen imkânsız olduğu ülkelerden oluşan bir lisans bölgesi tanımlanmıştır. Fakat daha sonra iki şirket arasında yapılan ortak girişim anlaşmasında uluslararası pazarlama yapma konusu yer almamıştır. İki ortak

şirketten FNSS’in yerli ortağı olan NUROL Savunma Sanayi A.Ş.’nin uzun çabaları sonucu, pek kolay olmayan ve yabancı ortağı zorunlu duruma düşüren bir taktikle yurtdışı satış faaliyetlerine 1992’de başlayabilmiştir. Bundan sonraki süre boyunca, yabancı ortak maalesef önemli bir destek sağlamadığı gibi, zaman zaman da bu faaliyetleri aksatmaya yönelik gayretler içinde olmuştur.273

Her ülkenin savunma sanayine yönelik geliştirdiği tasarım ve yazılım teknolojisi millidir ve bu tasarım ile yazılım teknolojisinin başka ülkelere transfer edilmesi devletlerden izin alınmadan şirketler tarafından yapılamaz. Yabancı şirket proje tabanlı bir ortaklık kurduğunda kendi ülkesinde geliştirdiği savunma sanayi tasarım ve yazılım teknolojisini ortaklık yaptığı ülkeye getiremez. Üretimin tamamıyla ortaklık yapılan ülkeye kaydırılması, yabancı şirketlerin Stinger Füzesi ortak üretim projesinde de olduğu gibi, tek projeye bağımlı olarak veya ülkelerin ulusal firmalarının katıldığı ortak üretim projelerinde, istisnai ve kısa süreli olmaktadır.274

Belçika, Hollanda, İtalya Türkiye ve Yunanistan tarafından gerçekleştirilen275 Stinger Füzesi ortak üretim projesi de bu şekilde gerçekleştirilmiştir. Genel olarak yabancı ortaklı şirketler, milli savunma sanayi için hayati önemle sahip olan tasarım ve üretim teknolojisi ile milli teknoloji seviyesinin yükselmesine engel olmaktadırlar. Sadece savunma sanayiinde değil yabancı ortaklıklar sivil sanayi sektöründe de aynı stratejiyi uygulamaktadır. Bu kapsamda yabancı ortaklar ile gerçekleştirilen büyük savunma sanayi projelerinde az gelişmiş veya gelişmekte olan ülkelerdeki ortaklar sadece bir üretim yeri olarak kullanılmakta ve diğer ortağın kendi Ar-Ge'sini geliştirmesine imkân verilmemektedir. Çünkü, aynı yeteneğe o ülkenin de sahip olması, ilerleyen dönemde o ülkeye yapılacak olan satışların bitmesi demektir.276

273

Hüseyin Esenergül, “Yabancı ve Yerli Ortaklı Karma Yapıyı Yönetim Tecrübeleri” Savunma Sanayi

Gündemi Dergisi, Savunma Sanayi Müsteşarlığı, Sayı: 7, Mart 2009, s.8. 274

Ziylan, Cumhuriyetin 75. Yılında, s.20. 275

STINGER/AVENGER, http://www.redstone.army.mil/history/systems/STINGER.html, (26.07.2009) 276

Mehmet Zaim, ‘’Savunma Sanayinin Ülkemizin Bilim ve Teknoloji Altyapısına Etkileri’’, ASELSAN

Yabancı ortaklıklar konusunda Loral Corp. Yönetim Kurulu Başkanı Bernard L. Schwartz, Defense Electronics dergisindeki yazısında şu tespitte bulunmuştur: “Savunma sanayi şirketlerinde %1'lik yabancı payı bile eğer kritik savunma teknolojileri alanında bulunuyorsa çok önemlidir. Bunun risklerini şöyle sıralayabiliriz: Gizli olması gereken ulusal bilgilerin yabancılarca bilinmesi, Ar-Ge harcamalarının ulusal çıkarlar yerine yabancıların menfaatleri yönünde yapılması ve dış kaynaklara bağımlılık. Hükümetler ABD savunma sanayi şirket hisselerinin yabancıların eline geçmesini çok dikkatle izlemeli ve hangi sanayi ve teknoloji dallarında yabancı yatırımcılara izin verileceğini önceden saptamalıdırlar.”277

Armed Forces dergisindeki bir makalesinde Francis Tusa ise şu yorumda bulunmuştur: “Bir İngiliz şirketinin; Fransa'da bir Fransız savunma sanayi şirketini kontrol edebilecek düzeyde hisse senedini satın alması mümkün değildir. Kritik Fransız savunma şirketlerine yabancı ortaklığı ülke güvenliği sorunu olarak kabul edilir. Yabancı ortaklığına karşı benzer tepkiler İtalya, İspanya ve Almanya'da da aynen gösterilir."278

Dünyada en yüksek savunma sanayi sistem ve teçhizat satışlarına sahip olan ABD'de savunma sanayi şirketlerindeki yabancı payı tamamen Kongrenin denetiminde belirlenmekte, Savunma Bakanlığı tarafından gerçekleştirilen satın alma ihalelerinde milli firmalar proje bedelinde %50'ye varan oranda devlet tarafından korunmaktadır. Avrupa Birliği üye ülkelerinde ise milli egemenlik ve savunma sistemlerinin gizliliğini korumak amacıyla devletler savunma sanayinin alt sektörlerinde belirlemiş oldukları milli ana yüklenici ile işbirliği yapmak suretiyle savunma sanayi alanında özgün ve milli projeler geliştirmektedir. Savunma sanayinin özelliği gereği serbest piyasa ekonomisinin uygulanmadığı İngiltere haricindeki Almanya, Fransa, İtalya gibi milli savunma sanayi bulunan ülkelerde savunma bakanlıkları, şirketlerin çıkarlarına uygun olmamasına rağmen, maliyet artı kazanç tipi gibi değişik projeler uygulamışlardır.279 Fransa'nın, sahip olduğu savunma sanayi altyapısının zarar görmesini engellemek için yabancı ortaklı çok uluslu projelerde, Fransız savunma sanayi altyapısına en fazla faydanın sağlanmasını mümkün kılacak politikalar uygulamaktadır.280

277

Bennett L. Schwartz, “Homeland Defense Capability”, Defense Electronics, May 1989, s.8. 278

Francis Tusa, ‘’Who Will Act?’’, Armed Forces Journal International, December 1994, s.14. 279

ASELSAN, Yabancı Gözüyle Savunma Sanayi, ASELSAN Dergisi, Sayı: 34, Temmuz 1996, s.19. 280

Günümüzde bütün dünyada teknoloji çok hızlı gelişmektedir. Bu nedenle geliştirilen sistemlerin uzun süreli ve etkin olarak kullanılabilmesi amacıyla sürekli olarak araştırma ve geliştirme faaliyetleri ile geliştirilmesi ve harekât alanında oluşacak yeni ihtiyaçları karşılamaları için diğer sistemler ile uyumlandırılmaları gerekmektedir. Sistemlerin ömür devri boyunca sürecek değişim ihtiyaçlarının karşılanmasında dışa bağımlı kalmamak için savunma sanayi sistem ve teçhizatının, savunma sanayi teknolojisi gelişmiş milli ana yüklenici firmalardan tedariki önemlidir.281