• Sonuç bulunamadı

Savunma Harcamalarının Topluma Psikolojik Etkis

SAVUNMA VE SOSYAL POLİTİKA HARCAMALAR

2.3. Savunma ve Sosyal Politika Harcamalarının Etkileşim

2.3.5. Savunma Harcamalarının Topluma Psikolojik Etkis

birikimin dış politika yapımında koordineli ve verimli bir şekilde devreye sokulmasıyla ülkenin uluslararası dış politikada ağırlığı artmaktadır. Aynı örneği dünya savunma ticaretinde en büyük üçüncü ülke olan İsrail için de vermek mümkündür. İsrail savunma sanayi, kuruluş dönemlerinde ülkenin ulusal güvenliğinin oluşturulmasında en önemli katkıyı sağlamıştır. Fakat günümüzde İsrail savunma sanayi dış politikada çok önemli bir kuvvet çarpanıdır. Savunma ihracatı İsrail’in ulusal güvenlik yapısı yanında uluslararası düzlemdeki konumunu da güçlendirmiştir. 1967 yılında 6 Gün Savaşını izleyen dönemde uygulanan Fransız ambargosu ve 1973 Yom-Kippur Savaşında ABD silahlarına bağımlılık İsrail savunma sanayisinin gelişimini tetiklemiştir. Bu dönemde silahlı kuvvetler için yeni ürünler geliştirilmiş aynı zamanda da bu ürünler, lisans hakları ve işbirlikleri yoluyla dış politika amaçları için kullanılmıştır. İsrail örneğinde olduğu gibi savunma harcamalarının ihracata yönelik olarak yapılandırılması; bu alandaki yeteneğin yurt içinde kalmasının yanında, savunma ihracatına yönelik yapılan dış politika diplomasisi ile ülkenin ikili ilişkilerine dolayısıyla dış politikaya da hizmet etmektedir. Savunma sanayi ihracatında gelişmiş olan ülkelerde hükümet ile sanayi, teknoloji ve yetenekler açısından dünya piyasasında rekabet gücünün artırılması için sürekli işbirliği içinde bulunmaktadır. Savunma sistem ve teçhizatının ihracatı dış ticaret üzerinde olumlu katkı sağlayan bir unsur olmakla birlikte dış politikada da bir kuvvet çarpanı olarak görülmektedir. 252

2.3.5. Savunma HarcamalarınınTopluma Psikolojik Etkisi

Egemenliğin sürdürülebilmesi, güvenliğin ve caydırıcılığın sağlanması, o ülkenin ordularındaki güçlü disiplin ve yüksek moral değerlerinin yanı sıra, silahlı kuvvetlerine ileri teknolojiye sahip savunma sistem ve teçhizatı sağlayabilmesine bağlıdır.253 İleri teknolojiye sahip savunma sistem ve teçhizatı ise gelişmiş ve kendi kendine yetebilen milli bir savunma sanayinin tesis edilmesi ile sağlanabilir. Tesis edilecek milli savunma sanayiini diğer sanayi kollarından, ülkelerin bütün olarak ekonomisinden, diğer alanlarda yürütülen bilimsel araştırma potansiyelinden, var olan toplam iş gücünden, mevcut askeri yapıdan ve ülkenin stratejik hedeflerinden ayrı düşünmek olası değildir. Dolayısıyla savunma harcamalarının iyi planlanması ile tesis edilecek milli savunma sanayinin her alana olumlu etkileri bulunmaktadır.

252

Berk, ss.26–28. 253

M. Arif Sezgin, ‘‘Türkiyede Savunma Harcamalarının Ekonomik ve Jeopolitik Analizii’’, Savunma Sanayi Müsteşarlığı Uzmanlık Tezi, Ankara, 2004, s.3.

Günümüzde dünyanın ulaştığı teknolojik düzey ve ülkelerin süreklilik arz eden geliştirme ve yenilikçilik çabaları, savunma sanayi teçhizatında sayısal üstünlük elde etmekten ziyade vurucu gücü en üst seviyede olan, ileri teknolojiye sahip, özgün, diğer ülkelerden izin almadan kullanılabilecek savunma sistem ve teçhizatına sahip olmayı gerektirmektedir. Özgün savunma sistem ve teçhizatı ülkelerin milli imkânlarla kurduğu, ileri teknolojiye dayalı ve sürdürülebilir bir savunma sanayi ile mümkün olmaktadır. Aksi takdirde bütçeden yapılan savunma harcama ve yatırımları milli ekonomiyi zayıflatmakta, enflasyonu artırmakta ve ekonomik büyümeyi durdurarak ülkeye yük haline gelmektedir.254

Savunma sanayinin ihtiyacı olan, özellikle ana sistem düzeyindeki teçhizatın yurt içinde üretilmesinin ve diğer devletlere ihraç edilebilmesinin olumlu, yurt dışından tedarik edilmesinin başta bu teçhizatı kullanan personel olmak üzere, tüm ülke vatandaşlarının üzerinde olumsuz etkileri bulunmaktadır. Ülke içindeki olumsuzluklara uluslararası alandaki zayıf, güçsüz devlet imajı da eklenince vatandaşların sosyal yaşamları ve psikolojileri olumsuz olarak etkilenmektedir. Özellikle gelişmiş ülkerde yaşayan veya bu ülkere gidip gelmek durumunda olan bu tip ülke vatandaşları ikinci sınıf insan muamelesi ile karşılaşmaktadır. ABD vatandaşlarının devletlerarası düzlemde politik, ekonomik, kültürel ve sosyal alanlarda kendilerini daha üstün görmeleri, az gelişmiş ve gelişmekte olan ülke vatandaşlarına kıyasla daha özel muamele beklemeleri, bu ülkenin dünyanın süper gücü olduğu nitelendirmesi nedeniyledir. Süper güç nitelendirmesi sadece sivil vatandaşlar tarafından değil askeri, sivil resmi görevliler tarafından da uluslararası düzlemde diğer ülkelerin alehine, ABD’nin lehine tutum ve davranışlar ile de kendini göstermektedir.

İsrail’in savunma sanayi ihracatında uyguladığı politikalar da bu bağlamda önemlidir. İsrail hem kendi silahlı kuvvetleri için üretip geliştirdiği, orijinal olarak tasarladığı ürünleri ihraç etmekte hem de, sadece ihracata yönelik bakım ve modernizasyon projeleri üretmektedir. İsrail kendi ülkesi dışında Musevilerin yoğun olarak bulunduğu Güney Afrika ve Arjantin gibi uluslararası müeyyidelere tabi ülkelere silah satışı ve savunma işbirlikleri yapılmıştır. Böylece bir taraftan bu ülkelerde yaşayan Musevilerin konumları uluslararası düzlemde güçlendirilirken, diğer taraftan da savunma sanayine yönelik nükleer testler için ihtiyaç duyulan

254

karasal alan sağlanmıştır.255 Savunma sanayisi güçlü olan ülkeler kendi vatandaşlarını dünyanın her yerinde savunabilmekte ve koruyabilmektedir.

Dünyadaki ülkelerin açık veya gizli nedenlerle diğer ülke toprakları üzerindeki stratejik hedeflerinden dolayı oluşan tehdide karşı her ülke, egemenliğini korumak ve vatandaşlarının güvenliğini sağlamak zorundadır. Güvenli bir ortamın sağlanması ekonomik kalkınma için temel teşkil etmektedir. Sermaye kendini güvenli hissetmediği takdirde yatırım yapmayacaktır. Güvenli ortamı sağlayacak şekilde planlanmayan savunma harcamaları ekonomiyi kötü etkileyecek, ekonomik ve sosyal olumsuzluklar yaratacaktır.256

Ekonomik ve sosyal olumsuzluklar ise toplum içinde suçluluk oranını artıracaktır. Ortaya çıkan suçluluğun yalnız ceza hukuku araçları ile önlenmesi yerine ceza hukuku dışındaki sosyal kontrol tedbirleri geliştirilmelidir. Sosyal devlet uygulaması ile alınacak sosyal politika tedbirleri vasıtasıyla toplumdaki suçluluğun önlenmesi arasında yakın ilişki vardır. Toplumda yoksullar, ekonomik açıdan kötü durumda olan meslek grupları gibi sosyal grupların ve yaşlı, çocuk, genç gibi biyolojik bakımdan zayıf grupların korunması genel huzurun ve moralin tesisi dolayısıyla suçluluğun önlenmesi açısından çok önemlidir. Çünkü ekonomik durumları yetersiz olan sosyal sınıfların içinde diğer kesimlere göre daha fazla suç artışı bulunmaktadır. Söz konusu artışın en önemli nedeni yoksulluk, eşitsizlik ve işsizliğin fazlalığıdır. Toplum içinde işlenen suçla sosyal ve ekonomik politikalar arasındaki yakın bir ilişki vardır ve sosyal politika toplum içinde suçu önlemede ilk tedbirdir.257 Milli savunma sanayisini geliştirmiş olan güçlü devletler bu alandaki yetenekelerini ekonomik sosyal ve politik alanlara aktararak uluslararası alanda etkinliği ülke içinde ise huzur ve güven ortamını sağlayabilmektedir. Oluşan huzur ve güven ortamı toplumdaki suç oranının azalmakta dolayısıyla yaşanabilir ülke olarak vatandaşlarının genel psikolojisi üzerinde olumlu etki yapmaktadır.

255 Berk, s.27. 256 Özbaran, ss.127–128. 257

Ali Nazım Sözer, “Ceza Hukuku ve Sosyal Devlet”, Kamu-İş Dergisi, Cilt: 4; Sayı: 2; Haziran 1997,