• Sonuç bulunamadı

Araştırma ve Geliştirmeye Dayalı Milli Savunma Sanay

SOSYAL POLİTİKAYA KATKIS

3.2. Milli Savunma Sanayi Yeniden Yapılanma Model

3.2.1. Araştırma ve Geliştirmeye Dayalı Milli Savunma Sanay

Küresel anlamda değerlendirildiğinde karşılıklı etnik, dinsel, politik ve ekonomik çatışmalar her zamankinden daha karışık hale gelmiştir. Gelecekte de bu karmaşıklık ve çatışma ortamı artarak devam edecektir.291 Karmaşık konular üzerinde, artan taraflar arasında anlaşmaya varmak ise giderek zorlaşmaktadır. Ülkemizin her ortamda güvenliği, refahı ve ulusal çıkarları korunmalıdır. Bu durumda askeri, ekonomik ve siyasi olarak güçlü olmak bir zorunluluk halini almaktadır. Dolayısıyla, bulunduğu coğrafi konumun etkileri de göz önüne alındığında, ülkemizin milli olarak güçlü bir savunma sanayi tesis etmesine mevcut ve gelecekteki küresel ortamda daha fazla ihtiyaç bulunmaktadır.

SSM tarafından yürütülen tedarik projeleri dört farklı yöntemle gerçekleştirilmektedir. Bunlar: Geliştirme faaliyetinin yurtiçi yüklenici tarafından yapıldığı, ortaya çıkan ürünün fikri ve sınaî mülkiyet haklarının ülkemize ait olduğu

291

James Stone, "Canada Needs a Defence Industrial Policy" Paper Presented At The Annual Meeting Of The ISA's 49th Annual Conventıon, Brıdgıng Multıple Dıvıdes, San Francısco, CA, USA, Mar 26, 2008, http://www.allacademic.com/meta/p253688_index.html , (19. 05. 2010.), s.1. 0% 10% 20% 30% 40% 50% 60% 70% 80% 90% 100%

Almanya% 80 Fransa % 90 İngiltere% 85 İsrail % 79 Türkiye % 37

“yurtiçi geliştirme”; ülkelerin ihtiyaçlarının uyumlaştırılması sonucu olarak, sistem geliştirme faaliyetlerinin ortak şirketler birliği (konsorsiyum) ya da iş paylaşımı yoluyla sorumluluk alan firmalar tarafından üstlenildiği “konsorsiyum”; tasarımı ve dolayısıyla hakları yabancı bir firmaya ait olan ürünün yurt içinde üretimi ya da montajını esas alan “ortak üretim” ve yurt dışından tedarikin zorunlu olduğu durumlarda, ortak üretim ve ofset yoluyla Türk sanayine azami ölçüde iş imkânları sağlanmak koşuluyla yurtdışı firmalardan doğrudan yapılan tedarik olan “yurt şından hazır alım’dır”.292

2008 Yılı Aralık ayı sonu itibarı ile SSM tarafından yürütülen ve proje yöntemi belirlenmiş 132 adet projenin adet bazında dağılımı ile sözleşmesi imzalanmış 83 adet tedarik projesinin toplam 23.772.271.763 TL olan sözleşme bedeline göre dağılımı Tablo 41’de sunulmuştur. 2008 Yılı için sözleşme bedeli bazında %54 olan yurtiçi geliştirme yöntemi sevindiricidir. Fakat, toplam sözleşme bedeli bazında değerlendirdiğimizde ortak üretim ve yurt dışından alım tedarik yönteminin oranı % 64’tür. Konsorsiyum ile tedarik yönteminden de ortalama %1-6’lık diğer ülke paylarını bu orana eklediğimizde, toplam sözleşme bedeli bazında tedarik projelerinin % 65 ile % 70’i yurtiçi geliştirme yönteminin dışında kalmaktadır.

Tablo 41: Tedarik Projerinin Yöntemlerine Göre Dağılımı

Tedarik Yöntemi Adet Olarak Sözleşme Bedeli Bazında (Toplam)

Sözleşme Bedeli Bazında (2008)

Yurtiçi Geliştirme %51 %25 %54

Konsorsiyum %1 %12 -

Ortak Üretim %18 %55 %25

Yurt dışından Alım %11 %9 %21

Ar-Ge %18 - -

Kaynak: SSM Faaliyet Raporu 2008, 2010, ss. 57–58.

1985 yılında 3238 Sayılı Yasa ile kurulan ve 1989 yılında Savunma Sanayi Müsteşarlığı’na dönüştürülen Savunma Sanayi Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı milli savunma sanayinin oluşturulması çabalarını canlandırmıştır. Yasa

292

ile uygulanması planlanan Türk Silahlı Kuvvetleri'nin modernizasyon ihtiyacını teşvik, düzenleme ve uygulama tedbirlerini alarak sanayileşme yoluyla karşılama politikası önemli bir gelişmedir. Milli savunma sanayine ulusal ve yabancı özel sektörün girişi kolaylaştırılmıştır. Bu firmaların savunma sanayinde işbirliği yaparak üretim yapmaları teşvik edilmiştir. Fakat yapılan yabancı ortaklıklar kapsamında milli savunma sanayi teknolojisinin gelişimi sağlanamamıştır.293 Çünkü, ülkemiz söz konusu ortaklıkların işbölümünde katma değeri düşük olan alanlarda ortak üretime katılmak durumunda kalmıştır.294 Silahlı Kuvvetlere ait vakıflar vasıtasıyla ve sadece bağışlara sürdürülebilen çalışmalarla araştırma ve geliştirme harcamalarına kaynak ayırmadan kendi teçhizatını üretebilen bir milli savunma sanayi altyapısı oluşturulması yine mümkün olamamıştır.295

Teknoloji insanın doğaya egemen olmak amacıyla ortaya koyduğu düşünce ve yöntemler olarak toplumsal sistemler içinde değişimi yönlendiren temel alandır. Teknolojik olarak yeni bilginin kullanımı doğa ve çevreye yeni bir yapı kazandır. Elde edilen gelişmeler zamanla diğer sistemlere yansır ve üretilen yenilikler ile yeni ürünler toplumsal değişimi sürekli hale getirir.296 Teknoloji tarihinde belirli aralıklarla sağlanan gelişmeler ekonomik ve toplumsal alanlarda devrimsel nitelikte kabul edilebilecek değişikliklere yol açmıştır. Sanayi Devrimi’nin temelindeki buhar teknolojisi söz konusu teknolojilerin en belirgin örneğidir. İlerleyen dönemlerde geliştirilen elektrik ve içten yanmalı motorlar gibi teknolojiler de mal ve hizmet üretiminde son derece önemli ilerlemeler sağlamıştır. Günümüzde ise mikroelektronik temelli bilgi ve iletişim teknolojileri her alanda büyük ölçekte değişimlere yol açmaktadır. Gelişmiş ülkeler göz önüne alındığında stratejik teknolojileri geliştirip uluslararası alanda politik, milli olarak ise ekonomik ve sosyal faydaya dönüştürmekte yetkinlik kazanan devletler, dünya piyasasında rekabet üstünlüğü sağlamakta ve dünya ticaretinden aldıkları payı yükselterek toplumsal refahlarını hızla yükseltebilmektedirler. Bu kapsamda stratejik teknolojiler; sahip olan ülkelere diğer ülkeler karşısında, rekabet üstünlüğü ile uzun dönemli politik,

293

Ziylan, Savunma Sanayi Üzerine, s.2. 294

Ali Fikirkoca, “Küreselleşme, Bilgi Ekonomisi ve Türkiye’nin Savunma Sanayi”, Savunma Sanayi

Gündemi Dergisi, Sayı:3, Ocak 2003, s.19.

295

Şimşek, Üçüncü Dünya Ülkelerinde, s.156. 296

Hüsnü Erkan, “Bilgi Toplumu” Akademik Bilişim 2006 Konferansı ve Bilgi Teknolojileri Kongresi, 9–11 Şubat 2006, Pamukkale Üniversitesi, Denizli, 2006, (Bilgi Toplumu) http://ab.org.tr/ab06/bildiri/236.doc (18.09.2008)

ekonomik ve sosyal faydalar sağlayan kritik teknolojiler olarak tanımlanmaktadır.297 Sağlanan olumlu etkinin nedeni ise, söz konusu teknolojilerin birçok ekonomik ve toplumsal faaliyet alanlarına uygulanabilmesi, uygulandıkları alanlarda üretkenliği artırması diğer bir ifadeyle, birim işgücü ya da sermaye başına üretilen çıktı değerinin yükseltilebilmesini sağlamalarıdır.298

Günümüzde uluslararası alanda yüksek rekabet gücünü, ileri teknolojiyi sadece kullanmakla elde edebilmek mümkün değildir. Gelişmiş ülke örneklerinde incelendiği üzere ileri teknolojiyi üreten bir sanayi yapısı oluşturmak, teknolojik olarak bagımsızlığı sağlamak ve yüksek rekabet gücünü sürdürebilmek için bir ön

şart olmuştur. Savunma sistem ve techizatının ileri teknolojiyle gelistirilip üretilmeleri ve bu teknolojinin sürekli geliştirilmek durumunda olması, savunma sanayisi gelişmiş

ülkelerde arastırma, gelistirme ve üretim altyapısında çağdaş teknoloji kullanımının yaygınlasmasını hızlandıran önemli bir etken olmaktadır. Yüksek teknolojiye sahip milli savunma sanayi tesis etme gayreti, sadece gelişmiş savunma sistem ve techizatının elde edilmesi için bir araç olması yanında, aynı zamanda ülkenin bilim ve teknoloji alanındaki gelişmesi amacıyla ihtiyaç duyulan stratejik bir hedef olarak da değerlendirilmelidir. Uzun vadeli savunma sanayi stratejisi oluştururken, ülkenin ihtiyaç duyduğu savunma sistem ve techizatının karşılanarak savunma alanında yeterli hale gelinmesi ile birlikte, ülkenin bilim ve teknoloji yeteneginin artırılması, geliştirilen teknolojiye egemen olunması ve bu sayede uluslararası alanda politik, ulusal olarak da ekonomik ve sosyal alanlara kaynak sağlanması da hedeflenmelidir. Bu hedef kapsamında uygun olan savunma teknolojilerinin sivil amaçlı kullanımının sağlanması, savunmaya ayrılan kaynağın daha etkin kullanılmasını ve bu alanda yapılan harcamaların milli ekonomi için itici bir güç haline gelmesini sağlayacaktır.299

Savunma sanayi alanındaki gelişmeler, tehdit ülkelerin savunmaya yönelik aldıkları tedbirler ve bu tedbirlere alınan karşı tedbirler döngüsü içinde sürmektedir. Savunma sanayi, yapısı gereği ileri teknolojiye bağımlı bir sektördür. Dolayısıyla savunma gereksinimleri teknolojiyi sürüklemektedir. Ülkeler, milli savunma

297

Mahmut Tekin, H.Kürşat Güneş ve Adem Öğüt, Değişim Çağında Teknoloji Yönetimi, Nobel

Yayın Dağıtım, 2.Baskı, 2003, Ankara, s. 82. 298

Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK), Ulusal Bilim ve Teknoloji Politikaları

2003–2023 Strateji Belgesi, Temmuz 2004, Ankara, (Ulusal Bilim ve Teknoloji )ss.1,28.

299

sanayiinde geliştirip güçlendikleri alanlardaki teknolojik yeteneklerini, farklı alanlara kıyasla daha hızlı geliştirmektedirler. Diğer bir ifade ile araştırma ve geliştirmeye dayalı savunma sanayi, gelişmiş ülkeler için teknolojik yetenek geliştirme yöntemidir. Savunma sanayinde geliştirilen teknolojik yetenek ise aynı zamanda ülkenin uzun vadeli toplumsal hedeflerini gerçekleştirmede bir araçtır.300

Gelişmiş ülkelerde bilgi teknolojilerinin yoğun olduğu sivil sektörler ile savunma sanayi karşıklı ve sürekli etkileşim halinde olması nedeniyle, birbirini destekleyen, birbirinden güç alan, içiçe yapılar haline gelmistir. Savunma sanayisini geliştirmiş ülkelerde savunma sistem ve teçhizatının tedariği için ayrılan kaynak, ülkenin bilim ve teknolojik altyapısını da hızla gelistirmekte, elde edilen teknolojik birikimin diger alanlara yaygınlaştırılmasıyla savunma harcamaları, ülke ekonomisini olumlu yönde etkilemektedir. Araştırma ve geliştirmeye gereken önemin verilmesi ile geliştirilen ve ekonomiye katma değer yaratmaya uygun savunma teknolojilerini kullanarak toplum yararına sunulmasının oldukça faydalı olduğu değerlendirilmektedir. Geliştirilen savunma teknolojilerinin etkili ve verimli bir sekilde sivil amaçlı alanlara aktarılmasının altyapısının oluşturulması ile savunma sanayi için ayrılan kaynaktan tüm ülkenin yararlanabilmesi ve toplumun yasam kalitesinin yükseltilmesi sağlanacaktır.301

Teknolojik alanda elde edilecek gelişme devamlılık ihtiyacı olan bir süreçtir. Teknolojik gelişmeler ise süreklilik arz eden bilimsel araştırma ve geliştirme çalışma çalışmalarına bağlıdır. Savunma sanayisi gelişmiş ülkelerde temel hedef, savunma sanayinin geliştirilmesinde araştırma ve geliştirmeye önem vererek, özgün yurtiçi üretim yeteneğinin kazanılmasıdır. İleri teknolojiyi milli olarak geliştiren ülkeler bu yeteneklerini kullanarak diğer ülkelere yaptırım uygulayabilmekte ve sahip oldukları stratejik teknolojiyi farklı şekillerde baskı unsuru olarak kullanılabilmektedir.302

Rusya ve İsrail, savunmaya yönelik araştırma ve geliştirmeye verdikleri özel önem ile geliştirdikleri teknoloji ve diğer devletlerin bu alandaki ihtiyaç ve önceliklerini takip ederek son yıllarda önemli birer savunma sistem ve taçhizatı ihracatçısı konumuna gelmişlerdir. İsrail bu konuda stratejik bir adım atarak kritik savunma sistem ve teçhizatındaki ihtiyaçlarını yerli savunma sanayine yönlendirmiş

300

Mehmet Zaim, Türk Savunma Sanayiinde Gelecek Tartışmaları, s.65. 301

Ansal ve diğerleri, s.255 302

ve yurtiçi savunma sanayinin geliştirilmesi için kaynaklarını kullanmıştır. Dolayısıyla teknolojik olarak bir altyapı oluşturmuş ve savunma sanayi için geliştirdiği teknolojiyi başka alanlarda da kullanabilecek seviyeye ulaşmıştır.303 Avrupa ülkeleri ise, özellikle Avrupa Birliği Savunma Sanayi Politikası kapsamında gayret birliği sağlayarak araştırma ve geliştirmeye dayalı savunma sanayi oluşturulması için çalışmalar yapmaktadır.304

Çift maksatlı teknolojilere verilen önem de Avrupa savunma sanayini oluşturan temel etkenlerden bir tanesi olarak kabul edilmektedir. ABD’de ise, savunma sanayi ihtiyaçları için gelistirilmis olan teknolojilerin sivil sektörde ihtiyaç duyulan malzemelere uygulanması ve çift maksatlı malzeme üretimi olanaklarının saglanması amacıyla her türlü imkân kullanılmaktadır. Geliştirme amacının nükleer bir savaş sırasında yeraltındaki üslerin iletişim imkânlarının artırılmasına yönelik savunma amaçlı “İnternet” ve “Küresel Konumlama Sistemi” ile savunmaya yönelik uzay sanayi çalışmalarının sivil havacılık sanayine olan katkıları305 sivil sektöre aktarılan teknolojilere örnek olarak gösterilebilecek uygulamalardır. Japonya ise, savunma malzemelerinin gelistirilmesi ve üretilmesi için oluşturduğu temel strateji kapsamında, sivil endüstrileri, kendi faaliyet alanlarındaki gayretlerini bırakmadan savunma sanayi üretimi içerisine çekme ve buradan elde edilen tecrübenin tekrar sivil amaçlı kullanımını saglamak yönünde politika uygulamaktadır.306 Söz konusu ülkelerin bilim ve teknolojide geldikleri nokta değerlendirildiğinde araştırma ve geliştirmeye dayalı milli savunma sanayi tesis etmenin önemi daha açık ortaya çıkmaktadır. Bu kapsamda araştırma ve geliştirmeye dayalı milli savunma sanayini tesis etmek için, en başta milli savunma sanayi politikası ve stratejisini açık olarak belirlemek gerekmektedir.