• Sonuç bulunamadı

Savunma Harcamalarının Dış Politikaya Etkis

SAVUNMA VE SOSYAL POLİTİKA HARCAMALAR

2.3. Savunma ve Sosyal Politika Harcamalarının Etkileşim

2.3.4. Savunma Harcamalarının Dış Politikaya Etkis

hem de geliştirme maliyetlerinden tasarruf sağlanmasına yardımcı olmuştur. 244

Tablo 38: 2003 – 2007 Yılı Dünya Silah Ticareti

İhracat Yapan İlk Beş Ülke Toplam Dünya Savunma İhracatına Oranı (%)

İthalatı Gerçekleştiren Ana Ülkeler (%)

Dünyada İthalat Gerçekleştiren İlk Beş Ülke ve Dünya Savunma İthalatı

Oranı (%)

ABD 31

Güney Kore (12),

İsrail (12),

Birleşik Arap Emirlikleri (9), Yunanistan (8)

Çin (12)

Rusya 25 Çin (45), Hindistan (22), Venezuella (5), Cezayir (4) Hindistan (8) Almanya 10 Türkiye (15), Yunanistan (14), Güney Afrika (12), Avusturalya (9)

Birleşik Arap Emirlikleri (7)

Fransa 9

Birleşik Arap Emirlikleri (41), Yunanistan (12),

Sudi Arabistan (9), Singapur (7)

Yunanistan (6)

İngiltere 4 ABD (17), Romanya (9),

Şili (9), Hindistan (8)

Güney Kore (5)

Kaynak: Sıprı Yearbook 2008, s.14.

2.3.4. Savunma HarcamalarınınDış Politikaya Etkisi

Savunma sanayi üretimi ve ihracatı ile ülkelerin dış politikaları arasında sıkı bir bağlantı bulunmaktadır. Dış politikada ülkeler, sahip oldukları ve dünya ülkelerine satabildikleri üstün teknolojiye sahip savunma sistem ve teçhizatı vasıtasıyla, satış

yaptıkları ve çevresindeki ülkeler üzerindeki etkilerini güçlendirmektedirler. Savunma sanayine özel önem vererek geliştiren, ihraç eden ve diğer ülkelerin silahlı kuvvetlerinde kullandırabilen ülkeler; dış politikalarında bu güçlerini ulusal stratejik hedeflerini gerçekleştirmede etkili bir araç olarak kullanmaktadırlar. Savunma sanayini geliştirememiş dolayısıyla dışa bağımlı silah sistemleri ile ülke savunmasını ve caydırıcılığını sağlamaya çalışan ülkeler ise uluslararası stratejik amaçlarını gerçekleştirmede bağımsız bir dış politika izleyememekte ve uluslararası alanda söz

244

sahibi olamamaktadırlar. Bu ülkeler sadece dış politikalarını değil bazı durumlarda iç politikalarını da silah satın almak zorunda kaldıkları ülkelerin stratejik hedefleri doğrultusunda şekillendirmektedirler.

Aynı şekilde savunma sistem ve teçhizatı ile ilgili olan kamu alımlarındaki tedarik şekli de uluslararası alanda politik ve stratejik düzeyde çok etkin bir araç olarak kullanılmaktadır.245 Buna örnek olarak ülkemize 1974 yılında ABD tarafından, 1992 ve 1995 yıllarında Alman Hükümeti tarafından uygulanan silah ambargosu gösterilebilir. Almanya’nın ambargo koyması üzerine Türkiye karşı ambargo koyarak Almanya’ya gemi yaptırmama kararı almıştır. Bunun üzerine Almanya, Eylül 1995’te Türkiye’ye yönelik askeri ambargoyu kaldırmıştır. Almanya’nın bu kararı almasında, Türkiye’nin açmaya hazırlandığı askeri ihalelere girememe olasılığı önemli rol oynamıştır.246

Savunma harcamaları, gelişmiş ülkeler ile gelişmekte olan ülkeler açısından farklılıklar göstermektedir. Gelişmekte olan ülkeler savunma harcamalarını daha çok güvenliğe yönelik kaygıları ve tehdit algılamasına bağlı olarak yapmaktadır. Fakat gelişmiş ülkeler dış politikalarındaki ekonomik ve politik hedefleri doğrultusunda stratejik olarak savunma harcamalarını planlamakta ve yönetmektedirler. Gelişmiş

ülkeler savunma sistem ve teçhizatının yurtdışı satışlarında milli savunma sanayi

şirketlerini yalnız bırakmamaktadır. Alıcı ülke karşısında ateşe, bakan, başbakan ve devlet başkanları seviyesinde temaslar gerçekleştirilmektedir. Bu kapsamda ön planda uygulanan resmi dış politikanın arkasında uluslararası ikili ilişkiler ve ortak çıkarlar savunma sistem ve teçhizatın ihracatında önemli rol oynamaktadır.247

Ülkemizin son yıllarda Avrupa ülkeleri ile ABD’den satın almak istediği savunma sistem ve teçhizatında, insan hakları ihlali gerekçeleri ile teslimatlarda geciktirme veya satışı tamamen durdurma politikası uygulanmaktadır. Tedarikçi ülkeler söz konusu savunma teçhizatının kullanımında çeşitli şartlar ortaya koymuşlardır. Ülkemiz de buna karşı 1993 yılında aldığı bir kararla savunma sanayinde hiç bir koşulda işbirliği yapılmayacak ülkeleri “kırmızı”, soruşturma

245

TOBB, “Savunma Sanayi Sektör Kurulu Raporu”, III. Türkiye Bölgesel ve Sektörel Ekonomi Şurası, Ankara,14 Şubat 2006, www.tobb.org.tr/sura/savunma.doc (12.12.2009)

246

M. Tahir Aksoy ve Ergin Ersoy, Türkiye-Federal Almanya İlişkilerinin Dünü, Bugünü, Yarını,

Harp Akademileri Komutanlığı Yayınları, İstanbul, 1994, s.92. 247

Mahmut Şahin, “Türk Savunma Sanayinin Milileştirlmesinde Bir Model ve Uygulaması”, Yüksek Lisans Tezi, Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü, Gebze, 2001, ss.50–52.

sonucu işbirliği yapılabilecek ülkeleri ise “sarı” listeye almıştır. Bu kapsamda Norveç,

İsveç, Danimarka, İsviçre, Avusturya ve Güney Afrika, Türkiye’nin kırmızı listesinde, Almanya ve Hollanda ise sarı listede yer almışlardır.248 Günümüzde yabancı ülkelerden tedarik edilen savunma teçhizatının; vatan bütünlüğünü ve ülke birliğini tehdit eden, dışardan desteklenen terörist faaliyetlere karşı ancak şartlı ve kısıtlı olarak kullanılması, çoğu durumda ise hiç kullandırılmaması gündemdedir.

Sovyetler Birliği 1917 Bolşevik İhtilali ile İkinci Dünya Savaşı arasında etkin bir uluslararası politika yürütmemesine rağmen 1945 yılından sonra teknolojik olarak savunma sanayini geliştirmesiyle uluslararası alanda dış politikada söz sahibi olan bir ülke durumuna gelmiştir.249 Aynı şekilde Mısır, Sovyetler Birliği ile ilişkileri kötüleştikten itibaren, savunma ihtiyacını karşılayabilecek silah tedarikini ABD’nden yapabilmek maksadıyla İsrail ile olan dış politikasını değiştirmek mecburiyetinde kalmıştır. Benzer şekilde Arjantin’in Falkland Adaları’nı işgal etmesiyle başlayan Falkland Savaşı bu ülkeye yapılan silah satışlarının kasıtlı olarak aksatılmasına neden olmuştur.250 Falkland savaşında yüksek teknolojili savunma sistem ve teçhizatının gelişmiş ülkelerden tedarik edilmesi, dış politikada bağımlı hale gelmenin ana sebeplerinden biridir. Arjantin’in Fransa’dan satın aldığı Exocet füzelerinin teknik özelliklerinin, Fransa tarafından İngiltere’ye verilmesi ve Fransız istihbarat servisinin İngilizler lehine yaptığı faaliyetler savaşın sonucunu tamamen değiştirmiştir. Söz konusu örneklerden anlaşılacağı gibi, yurt dışından yapılan savunma sistem ve teçhizatının tedarikinde ekonomik, teknolojik ve askeri fayda sağlanamamakla birlikte dış politikada bağımlılık sürmekte ve her türlü tehdide karşı caydırıcılık azalmaktadır.251

Dünyada en fazla savunma harcamasını gerçekleştiren ABD’nin savunma sistem ve teçhizatındaki gelişmişliği ile dış politikası arasında doğrudan bir ilişki vardır. Bu ilişki, uzak bir coğrafi konuma sahip olmasına rağmen ABD’nin uluslararası ilişkilerde belirleyici, egemen bir güç haline gelmesinde ana etkenlerinden biridir. Uluslararası alanda dış politika etkinliği ile savunma sanayinde gelişmişlik arasında tamamlayıcılık ilişkisi bulunmaktadır. Ülkenin güç denkleminde

248

Ümit Enginsoy ve Brooks Tigner, “Turkey Expands Arms Suppliers, Considers China”, Defense

News, Vol. 12 No. 37, September 15-21 1997, s.1.

249

Fahir Armaoğlu, 20. Yüzyıl Siyasi Tarihi, Cilt I 1914–1980, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Ankara, 1983, s.420.

250

Arzu Bozkır, “Türkiye’de Dış Politika-Savunma Sanayi Etkileşimi”, Savunma Sanayi Müsteşarlığı Uzmanlık Tezi, MSB, Ekim 1997, Ankara, s.2.

251

değişken unsurlar olarak yer alan ekonomik kaynaklar, teknolojik altyapı ve askeri birikimin dış politika yapımında koordineli ve verimli bir şekilde devreye sokulmasıyla ülkenin uluslararası dış politikada ağırlığı artmaktadır. Aynı örneği dünya savunma ticaretinde en büyük üçüncü ülke olan İsrail için de vermek mümkündür. İsrail savunma sanayi, kuruluş dönemlerinde ülkenin ulusal güvenliğinin oluşturulmasında en önemli katkıyı sağlamıştır. Fakat günümüzde İsrail savunma sanayi dış politikada çok önemli bir kuvvet çarpanıdır. Savunma ihracatı İsrail’in ulusal güvenlik yapısı yanında uluslararası düzlemdeki konumunu da güçlendirmiştir. 1967 yılında 6 Gün Savaşını izleyen dönemde uygulanan Fransız ambargosu ve 1973 Yom-Kippur Savaşında ABD silahlarına bağımlılık İsrail savunma sanayisinin gelişimini tetiklemiştir. Bu dönemde silahlı kuvvetler için yeni ürünler geliştirilmiş aynı zamanda da bu ürünler, lisans hakları ve işbirlikleri yoluyla dış politika amaçları için kullanılmıştır. İsrail örneğinde olduğu gibi savunma harcamalarının ihracata yönelik olarak yapılandırılması; bu alandaki yeteneğin yurt içinde kalmasının yanında, savunma ihracatına yönelik yapılan dış politika diplomasisi ile ülkenin ikili ilişkilerine dolayısıyla dış politikaya da hizmet etmektedir. Savunma sanayi ihracatında gelişmiş olan ülkelerde hükümet ile sanayi, teknoloji ve yetenekler açısından dünya piyasasında rekabet gücünün artırılması için sürekli işbirliği içinde bulunmaktadır. Savunma sistem ve teçhizatının ihracatı dış ticaret üzerinde olumlu katkı sağlayan bir unsur olmakla birlikte dış politikada da bir kuvvet çarpanı olarak görülmektedir. 252

2.3.5. Savunma HarcamalarınınTopluma Psikolojik Etkisi

Egemenliğin sürdürülebilmesi, güvenliğin ve caydırıcılığın sağlanması, o ülkenin ordularındaki güçlü disiplin ve yüksek moral değerlerinin yanı sıra, silahlı kuvvetlerine ileri teknolojiye sahip savunma sistem ve teçhizatı sağlayabilmesine bağlıdır.253 İleri teknolojiye sahip savunma sistem ve teçhizatı ise gelişmiş ve kendi kendine yetebilen milli bir savunma sanayinin tesis edilmesi ile sağlanabilir. Tesis edilecek milli savunma sanayiini diğer sanayi kollarından, ülkelerin bütün olarak ekonomisinden, diğer alanlarda yürütülen bilimsel araştırma potansiyelinden, var olan toplam iş gücünden, mevcut askeri yapıdan ve ülkenin stratejik hedeflerinden ayrı düşünmek olası değildir. Dolayısıyla savunma harcamalarının iyi planlanması ile tesis edilecek milli savunma sanayinin her alana olumlu etkileri bulunmaktadır.

252

Berk, ss.26–28. 253

M. Arif Sezgin, ‘‘Türkiyede Savunma Harcamalarının Ekonomik ve Jeopolitik Analizii’’, Savunma Sanayi Müsteşarlığı Uzmanlık Tezi, Ankara, 2004, s.3.