• Sonuç bulunamadı

NÜFUS POLİTİKALARI ÜZERİNE ETKİSİ

2006 2012 2013 2018 10 Bin Kişiye Düşen Yatak Sayısı 25,1 26,5 26,7 28,4

3.4 Yaşlanma ve Nüfus

Demografik yapıda meydana gelen değişimler ile birlikte yaş ortalamasının yükselmesinin sosyo-ekonomik sonuçlar doğuracağı bilinmektedir. Yaş yapısındaki değişimlerin doğrudan ve dolaylı olarak etkiledikleri alanlar dikkate alındığına konunun önemi daha çok anlaşılacaktır. Özellikle gelişmiş ülkelerde (Almanya, Japonya) yaşanan problemler ile bu durum tecrübe edilmiştir. Bu nedenle büyük bir problem olarak varlığını sürdüren yaşlanma olgusuna yönelik sosyal politikaların çok iyi planlanması gerekmektedir.

Günümüzde gelişmiş ülkeler yaşlanma sorunu ile mücadele ederken gelecek yıllarda az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler de yaşlanma oranlarındaki beklenen artış ile bu gelişmiş ülkelerde görülen problemlerden daha büyük problemler ile karşılaşacakları öngörülmektedir. Bunun en büyük sebebi, mutlak yaşlı sayısının gelişmiş ülkelere göre çok fazla olacağıdır. Ayrıca gelişmiş ülkeler belli bir ekonomik gelişme seviyesinde bu sorunu kısmen göğüsleyebilirken az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin, henüz ekonomik gelişim seviyeleri düşük seviyede iken bağımlı nüfus oranını artıracak böyle bir problem ile karşılaşmaları, bu ülkeler için istenmeyen sonuçlar doğuracaktır. Bu nedenle az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler için öngörülmekte olan bu sorunlar için yaşlanmaya yönelik nüfus politikaları veya yaşlılara yönelik sağlık ve istihdam politikaları uygulamaları zaruri gözükmektedir.

Sağlık harcamaları ile ilgili yapılan çalışmalarda yaşlı nüfusun oranının artması sonucu sağlık harcamalarının da artacağı öngörülmektedir. Yaşlı nüfusta kişi başına sağlık harcamalarının, diğer yaş gruplarına göre daha yüksek olduğu bilinmektedir. Yaş grupları arasındaki bu fark OECD ülkeleri ortalamalarında 4 kat olarak hesaplanmaktadır (ASPB, 2013: 10).

178

Yaşlı oranlarının artması ile gündeme gelen bir konu da yaşlı bakımıdır. Az gelişmiş veya Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde yaşlı bakımının, yakın zamana kadar genellikle hane içerisinde birinci derece kadın yakınlar tarafından yapıldığı bilinmektedir. Ancak günümüzde kadınların işgücüne katılımının artması, ekonomik ve sağlık koşullarındaki iyileşme ile birlikte yaşlı bakımı giderek profesyonel bir düzeye varmaktadır.

Yaşlı bakım hizmetlerinin formel sahaya çekilmesi ve bu alanda ihtiyaç duyulan uzman eğitimine ağırlık verilmesi gerekmektedir. Bunun yanında yaşama dair risk faktörlerini kontrol altına almayı amaçlayan “koruyucu sağlık” hizmetleri de yaşlı bakımda ön plana çıkmaktadır. Sağlık harcamalarının artmasını engellemenin yanında, temel amacı, insanların sağlıklı bir hayat yaşamaları olan koruyucu sağlık politikaları, Türkiye’de, gelişmiş ülke uygulamalarının gerisindedir. Bu nedenle koruyucu sağlık alanında yapılacak akademik çalışmalara ve politika geliştirme çabalarına büyük ölçüde ihtiyaç vardır (Yüksel, 2007: 102).

Türkiye’de son yıllarda sağlık hizmetlerinde meydana gelen gelişmelerin beklenen yaşam beklentisini arttırdığını, bunun yanında yaşlı oranının da arttığı bilinmektedir. Bu noktadan hareketle denebilir ki, sağlık hizmetlerindeki iyileşmeler/gelişmeler Türkiye’nin demografik yapısını etkilemiştir.

Nüfusun yaşlanması ile ilgili bilgi veren göstergelerden biri olan ortanca yaş, Türkiye için 2014 yılında 30,7, dünya nüfusu için 29,7’dir. Türkiye bu sıralamada 66. sıradadır (TÜİK, 2014). Türkiye’de yaşlı nüfus oranı diğer yaş gruplarına göre daha yüksek bir artışa sahiptir. Toplam nüfusun artış hızı 2014 yılında ‰13,3 iken yaşlı nüfusun artış hızı ‰49,9’dur (TÜİK, 2014).

Türkiye’de gelecek yıllarda artacağı öngörülen yaşlı nüfus (Şekil 3.1), yaşlılara yönelik sağlık hizmetlerinde yoğun talebe neden olacaktır. Mutlak yaşlı nüfus oranının Avrupa ülkelerinden çok fazla olma ihtimali, Türkiye’nin bugünden proaktif önlemler almasını gerektirmektedir.

179

Şekil 3.1 Yaş Grubuna Göre Nüfus Oranı 1935-2075 Gelişmeler ve Hedefler Kaynak: İstatistiklerle Yaşlılar 2014, 2015: 1

Şekil 3.1 ve tablo 3.5’te de görüleceği üzere Türkiye’nin yaşlı nüfusunda ciddi ve düzenli bir artış söz konusudur. Ayrıca projeksiyonlara göre bu artışın hızla devam edeceği de gözükmektedir. 2014 yılında %8 sevilerinde olan yaşlı nüfusun toplam nüfus içindeki oranının 2023’te %10,2’ye 2050 yılında ise neredeyse iki katı artarak %20,8’e yükseleceği görülmektedir. Yine tablo 3.5’e göre yaşlı bağımlılık oranında da ciddi ve düzenli artış görülmektedir. Genç bağımlılık oranları da dahil edildiğinde Türkiye’yi ileride çok yüksek oranlarda bağımlı bir nüfusun beklediği söylenebilir. 2014 yılında toplam yaş bağımlılık oranı %47,6 seviyelerinde iken 2050’de bu oranın %57,6,lara yükseleceği öngörülmektedir (TÜİK, İstatistiklerle Yaşlılar 2014, 2015: 19).

180

Tablo 3.5

Yaşlı Bağımlılık Oranı ve Yaşlı Nüfusun Toplam Nüfus İçindeki Oranı 1935-2075 Yıllar Yaşlı Nüfusun Toplam Nüfus İçindeki Oranı Yaşlı Bağımlılık Oranı (65+) 1935 3,9 7,1 1940 3,5 6,5 1950 3,3 5,7 1960 3,5 6,4 1970 4,4 8,2 1980 4,7 8,5 1990 4,3 7,1 2000 6 8,8 2005 6,7 9,4 2010 7,2 10,8 2011 7,3 10,9 2012 7,5 11,1 2013 7,7 11,3 2014 8 11,8 2015 8,2 12,2 2023 10,2 14,9 2030 14,5 19,3 2040 16,5 25,0 2045 18,8 29,0 2050 20,8 32,9 2075 27,7 -

Kaynak: TÜİK, İstatistiklerle Yaşlılar 2014, 2015

Tablo 3.5’te görüldüğü üzere yaşlı nüfusun toplam nüfus içindeki oranı sürekli bir artış eğilimindedir. Bununla birlikte yine tablo 3.5’te görüleceği üzere yaşlı nüfusun artması ile birlikte yaşlı bağımlılık oranı da artmaktadır. Yaşlı nüfus oranı %7-10 arasında olan toplumlar yaşlı toplum olarak ifade edilmektedir (Özmete, 2012: 1). Bu bilgiye göre Türkiye %8 yaşlı oranı ile yaşlı toplum sınıfına dahil olmaktadır.

Türkiye’de giderek artan ve nüfus projeksiyonlarına göre artışın devam edeceği de öngörülen yaşlı nüfus dikkate alınarak Onuncu Kalkınma Planında, 25 Öncelikli Dönüşüm Programından birisi olarak “Sağlıklı Yaşam ve Hareketlilik Programı”nın ilave edilmesi uygun görülmüştür. Bu programla sağlıksız beslenme, hareketsiz yaşam, tütün ve alkol kullanımı, koruyucu sağlık hizmetleri ve ruh sağlığı gibi unsurların

181

değerlendirilmesi, irdelenmesi ve bu konularda çözüm ve stratejilerin geliştirilmesi hedeflenmektedir (Kalkınma Bakanlığı, 2013).

Beslenme ve sağlık alanındaki gelişmeler ile birlikte Türkiye’de doğuşta beklenen yaşam süresi 76,3’tür (TÜİK, Hayat Tabloları, 2013). Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de ortalama yaşam süresi artmaktadır. Literatürde 65 yaş üstünün yaşlı olarak kabul edildiği bilinmekle birlikte yaşam süresinin artması ve bu yaş üzerinde olan kişilerin yaşlarına yönelik farklı sosyal hizmet ve sosyal yardımların gerekmesi bu gruptakilerin daha dar gruplar halinde incelenmesi gereğini doğurmuştur.

Tablo 3.6 Nüfusun Yaş Grubuna Göre Durumu (2014)

Nüfusun Yaş Grubuna Göre Durumu (2014)

Yaş Grubu Nüfus Oran %

0-4 6 294 533 8,10 5-9 6 315 628 8,13 10-14 6 252 269 8,05 15-19 6 518 921 8,39 20-24 6 263 460 8,06 25-29 6 273 202 8,07 30-34 6 516 294 8,39 35-39 5 918 336 7,62 40-44 5 510 337 7,09 45-49 4 674 262 6,02 50-54 4 438 422 5,71 55-59 3 656 563 4,71 60-64 2 870 715 3,69 65-69 2 215 704 2,85 70-74 1 557 235 2,00 75-79 1 104 178 1,42 80-84 840 410 1,08 85-89 360 158 0,46 90+ 115 277 0,15 Toplam 77 695 904 100,00 Kaynak: ADNKS, 2014.

Tablo 3.6’da görüldüğü üzere Türkiye’de 65 yaş üstü yaşlı nüfus 2014 yılında %8 iken 2015 yılında %8,2’ye yükselmiştir. Bunun yanı sıra 85 yaş üstü nüfusun (tablo 3.6) 0,61

182

olduğu görülmektedir. Türkiye’de 75 yaş üstü yaş grubuna bakıldığında bu yaş grubunun ise yaklaşık %3 seviyelerinde olduğu görülmektedir.

75 yaş üstü nüfusun yaklaşık %3 seviyelerinde olması, bunun ileriki yıllarda artma ihtimallerine karşı ortaya çıkan/çıkacak problemlere karşı bazı çalışmaları zorunlu kılmıştır. Bununla ilgili olarak literatürde yaşlanma ile birlikte tartışılmaya başlayan aktif yaşlanma (active ageing) ve başarılı yaşlanma (successfull ageing) kavramlarına rastlanmaktadır. Aktif yaşlanma, sağlık, güvenlik ve katılım imkanlarının optimum seviyeye çıkarılması süreci olarak ifade edilmektedir (Buys, 2008: 7). WHO aktif yaşlanmayı, yaşlanan bireylerin yaşama kalitesini artırma amaçlı sağlık, güvenlik ve katılım imkanlarını maksimize etmek şeklinde tanımlamaktadır (WHO, www.whqlibdoc.who.int, erişim tarihi: 08.05.2016). Diğer bir tanımla aktif yaşlanma; yaşlıların yaşam kalitesini artırmak için toplumsal katılım, sağlık ve güvenlik ihtiyaçlarının karşılanmasına olanak sağlayacak fırsatların sağlanmasını hedefleyen süreç olarak ifade edilmektedir (Özmete, 2012: 2). Beğer ve Yavuzer’e göre göre başarılı yaşlanma, yaşlılıkta en doğru sağlık yaklaşımını, o toplumun kültür özelliklerini göz önüne alarak belirler (2012: 3). Özmete’ye göre başarılı yaşlanma hastalığın yokluğunu, işlevsel kapasitenin sürdürülmesini ve yaşama aktif olarak katılımı içermektedir (2012: 2). Rowe’de başarılı yaşlanmanın standartlarını şu şekilde sıralamaktadır (Rowe vd., 1997:433):

 Hasta olma ihtimalinin düşüklüğü

 Hastalığa bağlı engelliliğin olmaması ve yüksek bilişsel ve fiziksel fonksiyonları kullanma durumu

 Yaşama aktif katılım

Yapılan tanımlara göre başarılı yaşlanmanın aktif yaşlanmayı içerdiği söylenebilir. Çünkü başarılı yaşlanma çocukluk döneminden okul ve iş hayatına kadar olan tüm dönemi kapsamakla birlikte beslenme, iletişim, psikolojik tecrübeleri yani yaşam şeklinin yaşlılık sürecini belirlemesidir. Hatta bazı görüşlere başarılı yaşlanma, yaşamdan alınan doyum ve belirlenen hedeflere ulaşma ile de bağlantılıdır (Özmete, 2012: 4).

Bu bilgiler ışığında Türkiye’de beklenen yaşlanma sürecinin olumsuz etkilerini azaltabilmek aktif yaşlanmaya yönelik hizmet modelleri geliştirilmelidir. Bunun yanı

183

sıra bir yaşam süreci olarak kabul edilen başarılı yaşlanma için okul öncesi eğitimden ders müfredatlarına, iş hayatından sosyal hayata kadar birçok alanda fiziksel, bilişsel ve psikososyal işlevleri geliştirecek planlamaların yapılması gerekmektedir.

Sonuç olarak, sağlık hizmetlerinde demografik gelişmeler de dikkate alınarak, nitelikli ve erişilebilir bir sitem oluşturulması temel amaç olmalıdır. Bunun yanı sıra bilimsel araştırmalar neticesinde elde edilen veriler ile sağlık politikaları geliştirilmelidir.

Teknolojik gelişmeler ile birlikte sağlık sektöründe nitelik gelişiminin yanında, hastane, doktor ve hemşire vd. sayılarında gelişmiş ülkeler seviyesini hedef olarak belirlenmelidir.

Türkiye’nin içinde bulunduğu yaşlanma süreci dikkate alınarak yaşlılara yönelik planlamalar geliştirilmelidir.

Hem sağlık harcamalarının azaltılması hem de insanların yaşam kalitelerinin artırılması amacıyla aktif yaşlanma ve başarılı yaşlanmayı gerçekleştirmeye yönelik program, model ve hizmetler geliştirilmelidir.