• Sonuç bulunamadı

5. BÖLÜM: TARTIŞMA

5.4. YAŞAM DOYUMU

Doyum belli bir alanla ilgili olmayıp, genel olarak kişinin tüm yaşamını olumlu değerlendirmesi olarak tanımlanabilir (Dağlı ve Baysal, 2016, s. 1251). Zorunlu göç eden kadınların düşük eğitim düzeyine sahip olması ve ataerkil toplum yapısında yaşamaları, yeni bir dil öğrenme ve yerel toplumla bütünleşme oranında engel oluşturabilmektedir. Bu nedenle bir başka ülkeye yerleşmenin ve yeni bir kültüre uyum sağlamanın, yaşam doyumunu olumsuz yönde etkileyebileceği düşünülmektedir.

Yaşam doyumuna ilişkin katılımcıların genel ortalaması (min. 5 - mak. 19) 11,53±3,12’dir. Yaşam doyumu puan aralığının 5 ile 25 arasında olduğu düşünüldüğünde bu puan orta düzeydeki yaşam doyumundan daha düşük olarak yorumlanabilir.

Araştırmada yaşam doyumunu etkileyen en önemli faktörün Türkiye’de algılanan gelir düzeyi (ß=0.31) olduğu bulunmuştur. Bunu sırasıyla yaş (ß=0.27), Türkçe bilme durumu (ß=0.14), eşin Türkiye’de çalışma durumu (ß=0.10), eşin kendisinden başka resmi veya gayri resmi eşi (kuma) olma durumu (ß=0.09), Türkiye’de güvende hissetme durumu (ß=-0.07), Türkiye’de bulunma süresi (ß=0.06), eğitim düzeyi (ß=-0.04), evliliğin resmi olma durumu (ß=0.03) ve kendisinin Türkiye’de çalışma durumu (ß=-0.01) izlemektedir.

Araştırmada, kadınların yaşam doyumu farklı faktörle göre incelendiğinde;

Türkiye’de algıladıkları gelir düzeyi ve yaş ile kadınların yaşam doyumları arasındaki ilişki istatistiksel açıdan önemli (p<0.05), eğitim düzeyi, Türkiye’de

çalışma durumu, eşin Türkiye’de çalışma durumu, Türkiye’de bulunma süresi, Türkçe bilme durumu, evliliğin resmi olma durumu, eşin kendisinden başka resmi veya gayri resmi eşi (kuma) olma durumu, Türkiye’de güvende hissetme durumu ile kadınların yaşam doyumları arasındaki ilişki istatistiksel açıdan önemsiz bulunmuştur (p>0.05).

Yapılan istatistiksel incelemede kadınların yaşam doyumları için; “Kadınların yaşam doyumları ile yaşları arasında anlamlı bir ilişki vardır” (H4a), “Kadınların yaşam doyumları ile Türkiye’de algıladıkları gelir düzeyi arasında anlamlı bir ilişki vardır” (H4c) hipotezlerinin doğrulandığı (p<0.05), diğerlerinde doğrulanmadığı görülmüştür (p>0.05).

Araştırmalarda göç sürecinde yaşam doyumunun birçok değişkenden olumlu veya olumsuz etkilendiği belirlenmiştir (Şeker ve Sirkeci, 2014; Koydemir ve Schütz, 2014; Colıc-Peısker, 2009; Sağır, 2018; Van Selm ve diğerleri, 1997).

Zorunlu göç kişilerin özellikle kadınların psiko sosyal refahı üzerinde olumsuz bir etkiye sahiptir (Duyan, Gökçearslan-Çifçi, Akgül-Gök ve Arslan, 2015, s.

136).

Sağır (2018, s. 113) tarafından Suriyeli Kadın Mültecilerde Kültürel Uyum, Ruh Sağlığı ve Din adlı araştırmada katılımcıların %52,7’sinin (son derece memnuniyetsiz %7,3+memnuniyetsiz %19,0+biraz memnun değil %26,4) yaşamdan memnun olmadıkları bulunmuştur. Başka bir ülkeye göç etmek zorunda kalmanın, orada yaşam mücadelesi vermenin, dil bilmemenin, yeni bir kültürle tanışmanın, ekonomik zorluklar yaşamanın, dışarıda bir işte çalışmama durumunun yaşam doyumunu olumsuz düzeyde etkilediği düşünülmektedir. Bu araştırmadaki bu şablonun aksine Birleşik Krallık’a göç etmiş Türk kadın göçmenlerin yaşam memnuniyeti puanlarının oldukça yüksek olduğu bulgulanmıştır (Şeker ve Sirkeci, 2014, s. 75). Burada yüksek memnuniyetin görülmesinin sebebi olarak, göçmenlerin savaş nedeniyle zorunlu olarak göç etmemiş olmaları gösterilebilir.

Yoksulluk kadınların refahını tehlikeye sokabilmekte, fiziksel ve ruhsal sorunlara yol açabilmektedir (Belle ve Doucet, 2003). Zorunlu göç eden Suriyeli kadınlar,

kadın olmalarından dolayı zaten dezavantajlı durumdadırlar, göç etmiş olmaları ve ekonomik durumlarının da kötü olması durumlarını daha da kırılgan hale getirmektedir (Küşükşen, 2017, s. 2404). Düzenli bir iş ve gelire sahip olmayan bireylerin genel olarak eğitim düzeyleri, sosyal olanaklardan yararlanma durumları ve toplumla entegrasyon oranları düşük olmaktadır. Düzenli beslenme, giyinme, barınma gibi temel ihtiyaçlarını karşılama konusunda sorunlarla karşılaşmaktadırlar. Güvensizlik ve gelecek kaygısı yaşamakta ve yaşam doyumları düşük olmaktadır (Torlak ve Yavuzçehre, 2008, s. 39).

Araştırma kapsamına alınan kadınların algıladıkları gelir düzeyinin, yaşam doyumunu olumlu ve anlamlı yönde etkilediği saptanmıştır. Daha önce yapılmış araştırmalarda yaşam doyumunu etkileyen faktörler arasında gelir düzeyi olduğunu gösteren benzer bulgular bulunmuştur (Torlak ve Yavuzçehre, 2008;

Şeker ve Sirkeci, 2014). Topçu (2006, s. 35) Göç Eden ve Göç Etmeyen Kadınların Sağlığı Geliştirme Davranışlarının Değerlendirilmesi adlı araştırmada İzmir Bornova ilçesinde, göç eden kadınların (%15.2), göç etmeyen kadınlara oranla (%11.4) yaşamlarından memnun olmadıklarını, bunun en önemli nedeninin ise (göç edenler %69.7; göç etmeyen %66.7) ekonomik koşullar olduğunu bulmuştur. Suriyeli kadınlar araştırmasında Al-Krenawi ve Kanat-Maymon (2017) tek eşli ve çok eşli evlilik yapan Suriyeli kadınlarda ekonominin yaşam doyumu üzerinde etkili olduğunu belirlemiştir. Ekonomik açıdan bakıldığında yaşam doyumları düşük olanlar arasında, gelirinin düşük veya olmadığını ifade edenler olması beklenen önemli bir sonuçtur. İnsanların yaşamlarından memnun olabilmeleri için çok zengin olmaları beklenmezken yaşamlarını sürdürecek kadar gelirlerinin olması anlaşılır bir durumdur.

Yaşlı insanlar ile kıyaslandığında gençler zorunlu göçün etkilerine daha kolay uyum sağlayabilirler. Ayrıca, zorunlu göç sonucunda gençlerin refahındaki düşüş daha küçük ölçekle gerçekleşebilir. Çünkü yaşlıların aksine terk etmek zorunda kaldıkları yerle bağlantılı beşeri, ekonomik ve sosyal sermaye birikimleri azdır. Daha önemlisi ise, zorunlu göçün yol açtığı fiziksel ve ruhsal rahatsızlıkların yaşlıları daha şiddetli kalıcı etkilemesi ihtimalidir. Belirtilen bu mekanizmlar, zorunlu göçün olumsuz etkilerinin göçmenlerin yaşı ile birlikte artacağını işaret etmektedir (Berker, 2015, s. 17). Bazı çalışmalarda yaş

ilerledikçe yaşam doyumunun arttığı (Gül, 2017; Torlak ve Yavuzçehre, 2008), ancak belli bir yaştan sonra yaşam doyumunun düşüş gösterdiği saptanmıştır (Gül, 2017). Gül (2017, s. 141) bunun yaş ilerledikçe vatan hasretinin artmasından kaynaklanabileceğini dile getirmiştir. Koydemir ve Schütz (2014, s.

213) Almanya’daki Türk Göçmenlerde Yaşam Doyumu araştırmasında, yaş ile yaşam doyumu arasında negatif yönde bir ilişki olduğunu belirlemiştir. Farklı çalışmalarda farklı bulgular elde edilmesinin nedeni; araştırmalarda kullanılan örneklem, veri, metot hatta sorulan soru çerçevesindeki farklılıkların olabileceği gibi yaşam doyumunu demografik faktörlerin (yaş, cinsiyet, gelir, eğitim düzeyi, göç ettikleri ülkede kalma süresi gibi) yanı sıra, bulundukları çevrenin sosyo-ekonomik durumu ve bunun kişiler üzerindeki etkisi ile merkezi ve yerel kurumların uygulamalarının da etkili olabileceği düşünülmektedir.

SONUÇLAR VE ÖNERİLER

Bu bölümde araştırmanın sonuçlarına yer verilmiştir. Ortaya çıkan sonuçlar ışığında kişi, kurum ve kuruluşlara öneriler verilmiştir.

SONUÇLAR

Zorunlu göç eden Suriyeli kadınların aile yaşamını eğitim değişkenine ve yaşam doyumunu demografik değişkenlere göre farklılıklarını tespit etmek amacıyla yapılan bu araştırmada elde edilen sonuçlar aşağıda verilmiştir.

Demografik Bilgilerine İlişkin Sonuçlar

Araştırma kapsamına alınan kadınlara ilişkin genel sonuçlar incelendiğinde;

 Katılımcı kadınlar arasından 26-34 yaşları arasında olanların önde geldiği,

 Büyük çoğunluğunun ilkokul ve daha az (%73.0) eğitim düzeyinde olduğu,

 Ev hanımı olanların önde geldiği (%86.5),

 Araştırmaya alınan kadınlar arasından Türkiye’de çalışan kadınlardan (13) yaklaşık yarısının günlük/aralıklı değişik işlerde çalıştığı (%53.8),

 Türkiye’de çalışan kadınlar arasından terzi (%30.8) ve öğretmenlik(%30.8) yapanların önde geldiği, bunu evde tütün sarma işi (%15.3) yapanların takip ettiği, kuaför (%7.7), karton/kağıt toplama işi (%7.7) ve sipariş üzerine yemek yapanların ise (%7.7) en düşük oranda yer aldığı,

 Zorunlu göç eden kadınlarda çoğunluğunun Türkiye’deki gelir düzeyini düşük (%70.5), %29.5’inin ise orta düzeyde algıladığı,

 Kadınların, Türkiye’deki gelir algılarını Suriye’deki gelir algılarıyla karşılaştırmasında, 1/2’den biraz fazlasının gelirlerini Suriye’ye göre kötü(%58.0), 1/4’ünün ise iyi(%25.5) algıladığı,

 Araştırma kapsamına alınan kadınların tamamına yakınının (%96.0) Halep şehrinden geldiği,

 Kadınların yarıdan fazlasının evli (%60.5), %19.5’inin eşinin öldüğü,

%13.0’ının eşinden ayrı yaşadığı, %7.0’ının boşanmış olduğu,

 Katılımcı kadınlar arasından; 6-15 yıldır evli olanların (%45.0) önde geldiği, bunu 5 ve daha az yıldır evli olanların (%20.5) takip ettiği, 16-25 yıl (%18.5) ile 26 ve daha uzun süre evli (%16.0) olanların en düşük oranda yer aldığı,

 Araştırma kapsamına alınan kadınlar arasından 3-5 arasında (%48.5) çocuğa sahip olanların önde geldiği, bunu 0-2 (%31.5) ve 6-8 arasında (%14.0) çocuk sahibi olanların oluşturduğu,

 Kadınlar arasından 1/3’ünün (%74.5) bakabileceği kadar çocuk sahibi olmak isteyenlerin yer aldığı,

 Kadınlardan geniş ailede yaşayanların önde geldiği(%43.5), bunu çekirdek ailede (%39.5) ve parçalanmış ailede (%17.0) yaşayanların takip ettiği,

 Katılımcı kadınların tamamının (%100) sağlık güvencesine sahip olduğu,

 Araştırma kapsamına alınan kadınların sağ olan eşlerinin (161) yaş grupları ele alındığında; 31-40 yaşları arasında (%38.5) olanların önde geldiği, bunu 41-50 yaşları arasında (%23.7), 30 ve altı yaşında (%21.7) ve 51 ve üstü yaşında (%16.1) olanların izlediği,

 Kadınların sağ olan eşlerinin (161) eğitim düzeyi incelendiğinde; ilkokul ve daha az eğitim düzeyinde olanların (% 66.5) önde geldiği, bunu ortaokul (%20.5) ve lise (%9.9) eğitim düzeyindekilerin takip ettiği ve üniversite (%3.1) mezunlarının ise düşük oranda yer aldığı,

 Katılımcı kadınların birlikte yaşadığı eşlerinin(121); %36.3’ünün tam zamanlı, %25.7’sinin günlük aralıklı değişik işlerde çalıştığı, %26.4’ünün ise gelir getirici herhangi ücretli bir işte çalışmadığı,

 Araştırma kapsamına alınan kadınların %82.0’ının kiralık dairede,

%17.5’inin akraba yanında kaldığı,

 Kadınların yarısının (%51.0) 4-6 kişi, %27.0’ının ise 7-9 kişi ile birlikte yaşadığı,

 Araştırma kapsamına alınan kadınlar arasından yarısından fazlasının (%68.5) terk edilmiş binada/evde kalanların oluşturduğu, neredeyse tamamının evinde (%99.5) akan su ve çoğunluğunun evinde (%83.5) sıcak su olanların, yarısından fazlasının (%65.5) evinde kışın ısınma

sağlananların, yarısının (%50.5) evine gün ışığı girenlerin, yarısının (%50.5) evinde rutubet olanların, yarısından biraz fazlasının (%56.5) evini güvenli bulanların olduğu, %87.0 ile barındığı evde banyosu olanların, çoğunluğun (%87.0) evinde banyo ve neredeyse tamamının (%98.0) evinde tuvaletin barınma yerinin içinde olanların, çoğunluğunun (%91.0) barındığı evde yeterli kanalizasyon sistemi olanların, %97.5’inin barındığı evde mutfak olanların, ancak %57.0’ında mutfak dolabı ve tezgahı olanların, %39.0’ının oturma alanını yatak odası olarak da kullananların ve %47.5’inin barındığı evde çocuk ve ebeveyn uyuma alanının ayrı olduğunu belirtenlerin olduğu,

 Kadınların %61.5’inin 3-4, %31.5’inin 1-2 yıldır Türkiye’de bulunduğu,

 Araştırmaya alınan kadınların yarısından biraz fazlasının Türkçe bilmediği (%59.0), %37.5’inin biraz bildiği,

sonuçlarına varılmıştır.

Kadınların Suriye’den Ayrılış Sürecine İlişkin Sonuçlar

 Araştırmaya alınan kadınların çoğunluğu (%86.0) can güvenliği nedeniyle, yarısından fazlası (%69.0) savaşta evini kaybettiği ve savaşta yakınlarını kaybettiği için (%55.0) ve neredeyse yarısı (%45.5) ekonomik nedenlerden dolayı ülkesini terk ettiği,

 Kadınların %31.5’inin eşi ve çocuğuyla, %21.5’inin sadece çocuğuyla,

%19.5’inin ise eşi, çocuğu ve/veya eşin ailesiyle Türkiye’ye geldiği, sonuçlarına varılmıştır.

Kadınların Aile Yaşamına İlişkin Sonuçlar

 Araştırma kapsamına alınan kadınlar arasından 16-17 yaşında (%27.5) evlilik yapanların önde geldiği, bunu 20 yaş ve üstünde evlilik (%25.5) yapanların takip ettiği, 18-19 (%24.5) ve 13-15 (%22.5) yaşında evlilik yapanların ise en düşük oranda yer aldığı belirlenmiştir.

 Kadınların (193 kişi), %35.2’si 18-20, %27.0’ı 16-17 yaşında, %23.8’i 21 yaş ve üstünde ilk hamileliklerini yaşamışlardır.

 Katılımcı kadınların çoğunun (%89.5) evliliklerinin resmi, %10.5’inin ise resmi olmadığı belirlenmiştir.

 Eşinin kendisinden başka bir eşi (kuma) olduğunu belirten kadınların oranı %14.0’dır.

 Birinci ve ikinci evliliklerini Suriyelilerle yapan kadınların sayısının (birinci evlilik, 199 kişi; ikinci evlilik, 11 kişi) önde geldiği, ancak ikinci evliliğini Türklerle yapanların sayısında (6 kişi) artış olduğu görülmüştür.

 Göç sonrası bir Türk ile evlilik yapan kadınlar arasından (7 kişi), yalnız olma ve sığınacak birine ihtiyaç duyma (%85.8), iş bulamama ve geçimini sağlayamama (%85.8) ve dul bekar kadınlara olan yaklaşım nedeniyle (%85.8) evlilik yapanların önde geldiği, bunu aileye yük olmak istememe (%71.4) nedeniyle evlilik yapanların takip ettiği ve severek evlenenlerin ise (%14.3) en son sırada yer aldığı, başlık parası için evlendirilen hiç kadın olmadığı sonuçlarına varılmıştır.

 Araştırmaya alınan kadınlar arasından (161 kişi), finansal sorunlar (%42.9) eşleriyle yaşadıkları en büyük çatışma konusu olmaktadır.

Ancak yapılan istatistiki analiz sonucunda eşleriyle yaşadıkları çatışma konuları ile kadınların eğitim düzeyleri arasındaki ilişki incelendiğinde çok eşlilik ile ekonomik şiddet için beklenen değerin 5’ten küçük olması nedeniyle Ki Kare analizi yapılamadığı, belirtilen diğer konularda ise istatistiksel açıdan hiçbirinde anlamlı farklılık olmadığı belirlenmiştir(p>0.05).

 Araştırma kapsamındaki kadınların (191 kişi), çocuklarıyla yaşadığı çatışma konuları arasında en fazla %38.7 ile erkek çocuğun uysal ve itaatkar olmaması yer almaktadır. Ancak yapılan istatistiksel analizde çocuklarıyla yaşadıkları çatışma konuları ile kadınların eğitim düzeyleri arasındaki ilişki incelendiğinde kız/erkek çocuğunun ev işlerini öğrenmek istememesi konusu için beklenen değerin 5’ten küçük olması nedeniyle Ki Kare analizi yapılamadığı, belirtilen diğer konularda ise hiçbirinde anlamlı farklılık olmadığı belirlenmiştir(p>0.05).

 Araştırmaya alınan kadınların (188 kişi) eşin ailesi ve/veya kendi ailesiyle yaşadığı çatışma konuları arasında %23.1 ile kararlarda katılıma engel

olma, %19.7 ile ev dışına tek başına çıkmasına izin verilmemesi, %15.4 ile eşiyle ilişkilere müdahale gelmektedir. Eğitim düzeyi arttıkça eşin ailesi ve/veya kendi ailesiyle çatışma yaşayan kadınların oranı da artmaktadır. Yapılan istatistiksel analizde çatışma konuları arasından kararlarda katılıma engel olma ve ev dışına tek başına çıkmasına izin verilmemesi konuları ile kadınların eğitim düzeyi arasında anlamlı ilişki bulunmaktayken(p<0.05), diğer konularda istatistiki açıdan anlamlı bir ilişki bulunmamıştır(p>0.05).

 Araştırma kapsamına alınan ve kuması olduğunu belirten kadınların (28 kişi) yarısı kumasını hiç tanımamakta, diğer yarısı ise kuması ile anlaşamadığı için ayrı evlerde yaşamaktadır. Kadınların eşlerinin diğer eşi (kuma) ile ilişkisi için verilerde beklenen değerin 5’ten küçük olması nedeniyle Ki Kare analizi yapılamamıştır.

 Eve gelir getiren aile üyeleri arasından erkek oranı önde gelmektedir.

Eve düzenli gelir getiren aile üyeleri arasında neredeyse yarıya yakını (%41.2) erkek çocuktur. Bunu %30.3 ile eş diyenlerin takip ettiği, %16.5 ile eş ve erkek çocuk veya eş ile evin erkek üyesi cevabını verenlerin oluşturduğu sonucuna varılmıştır.

 Ailede sorumluluk dağılımında tüm konularda kadın önde gelmektedir.

Bunu ev içi alanlardan olan çocuk bakımı, çocuk eğitimi, yemek yapma, bulaşık yıkama, evin temizlik ve bakımı, çamaşır yıkama, ütü yapma işi konularında kadın ve kız çocuğu veya sadece kız çocuğu ve/veya evin diğer kadınlarının sorumluluğunda olduğunu belirtenler, ev dışı alanlardan olan alışveriş yapma, fatura, kira vb. ödemeler ve para idaresi sorumluluğunda eş ve erkek çocuk, sadece erkek çocuk veya erkek çocuk ile birlikte evin diğer erkek üyesi olduğunu belirtenler takip etmektedir. Ev içi alanlara gidildikçe kadından, ev dışı alanlara çıkıldıkça erkekten söz edildiği görülmektedir. Ancak yapılan istatistiki analiz sonucunda ailede sorumluluk dağılımı konuları ile kadınların eğitim düzeyi arasındaki ilişki, tüm konularda beklenen değerlerin 5’ten küçük olması nedeniyle Ki Kare analizi yapılamamış ve anlamlı olup olmadığı belirlenememiştir.

 Araştırma kapsamına alınan kadınların yarısından biraz fazlasının (%54.0) evdeki sorumluluk dağılımından memnun olduğu sonucuna varılmıştır. Ancak yapılan istatistiki analiz sonucunda evdeki sorumluluk dağılımından memnuniyet durumu ile kadınların eğitim düzeyi arasındaki ilişkinin istatistiksel açıdan önemli olmadığı belirlenmiştir(p>0.05).

 Araştırma kapsamına alınan kadınlar akrabalarla görüşme(sadece ben

%59.0), akraba dışında kişilerle görüşme(sadece ben %56.5), oturulacak evin yeri ve özellikleri(sadece ben %36.0), gelirin harcanması(sadece ben %44.5), ev işlerinin yürütülmesi(sadece ben %73.0), kadının ücretli bir işte çalışması (sadece ben %45.5) konularına kararı kendisinin, bunu bu belirtilen aynı konularda sadece eşin, eşi ile birlikte kendisinin ve ailedeki tüm üyelerin karar verdiğini belirtenler izlemektedir. Kadının ücretli bir işte çalışmasına karar verme ile kadınların eğitim düzeyi arasında anlamlı ilişki bulunmaktadır. Bu anlamlılıkta ilkokul düzeyindeki kadınların belirleyici olduğu saptanmıştır. Kız çocuğun eğitimi (sadece ben %36.0; eşimle birlikte %36.0), erkek çocuğun eğitimi (eşimle birlikte

%37.3), kız çocuğun eş seçimi ve evlendirilmesi (ailedeki tüm üyeler

%25.5), erkek çocuğun eş seçimi ve evlendirilmesi (erkek çocuk %29.9), çocukların çalıştırılması (sadece çocuk %27.7; ailedeki tüm üyeler

%26.7) konularına karar verenlerde önde gelenler değişiklik göstermekle beraber erkek çocuğun eş seçimi ve evlilik kararını kendisinin verdiği ancak kız çocuğun eş seçimi ve evlilik kararını kendisinin veremediği sonucuna varılmıştır. Yapılan istatistiksel analiz sonucunda ailede karar verme süreçleri ile kadının eğitim düzeyi arasındaki ilişki konuları arasından sadece kadının ücretli bir işte çalışması konusu ile kadının eğitim düzeyi arasındaki ilişkinin istatistiki açıdan anlamlı olduğu (p<0.05), akrabalarla görüşmeye karar verme ile akraba dışında kişilerle görüşmeye karar verme konuları için beklenen değerin 5’ten küçük olması nedeniyle Ki Kare analizi yapılmadığı, belirtilen diğer konularda ise istatistiksel açıdan hiçbirinde anlamlı farklılık olmadığı belirlenmiştir(p>0.05).

 Araştırma kapsamına alınan kadınlar arasından ailenin gelir kaynaklarının en fazla sosyal yardımlar (devlet, vakıf, belediye, derneklerden gelen ayni ve nakdi yardımlar) olduğunu belirtenler (%94.5) gelmektir. Bunu düzenli bir işte çalışma sonucu gelir elde ettiğini (%54.5) belirtenler izlemektedir. Akrabalardan gelen ayni ve nakdi (%9.0) yardımlar ile çöp/karton toplayarak (%4.5) gelir elde ettiğini belirtenlerin oranı ise en düşüktür. Eğitim düzeyi arttıkça düzenli bir işte çalışanların oranı (okuma yazma bilen/bilmeyen %40.4; ilkokul %55.3; ortaokul ve daha üstü %66.7) artmaktadır. Yapılan istatistiki analiz sonucunda sadece düzenli bir işte çalışma sonucu gelir elde edenler ile kadınların eğitim düzeyi arasındaki ilişkinin istatistiki açıdan anlamlı olduğu (p<0.05), belirtilen diğer konularda beklenen değerin 5’ten küçük olması nedeniyle Ki Kare analizi yapılamadığı belirlenmiştir.

 Kadınlar (194 kişi) arasından, aile gelirinden en çok payı alan harcama grubunun konut(ev kirası, ısınma, elektrik, su faturası)(%94.3) olduğunu belirtenler önde gelmektedir. Bunu gıda (%67.5) diyenler ve bebekler için bakım ve beslenme (süt, bez, mama vb.) (%19.6) harcaması diyenler takip etmektedir. Yapılan istatistiki analiz sonucunda aile gelirinden en çok payı alan harcama grubu ile kadınların eğitim düzeyi arasındaki ilişki incelendiğinde; konuta ilişkin harcama (ev kirası, ısınma, elektrik, su faturası), giyim, ulaşım, eğitim harcaması, Suriye’deki aileye para göndermeye ilişkin harcama, ev eşyalarının tamiri için harcama ve borç ödemeye ilişkin harcama konularında beklenen değerin 5’ten küçük olması nedeniyle Ki Kare analizi yapılmadığı, belirtilen diğer konularda ise farklılığın önemli olmadığı belirlenmiştir(p>0.05).

 Kadınların sahip olduğu araç gereçlerden ocak (%94.0), buzdolabı (%90.0) ve çamaşır makinesine (%87.0) sahip olanlar ilk sırada yer almaktadır. Eğitim düzeyi arttıkça çamaşır makinesi, buzdolabı ve fırın araç gereçlerine sahip olan kadınların oranı da artmaktadır. Yapılan istatistiki analiz sonucunda araştırmada çamaşır makinesi, buzdolabı, elektrikli süpürge ve fırın ile kadınların eğitim düzeyi arasındaki ilişkinin istatsitiki açıdan anlamlı olduğu (p<0.05), cep telefonu, televizyon,

internet için kadınların eğitim düzei ile arasındaki ilşkinin istatsitki açıdan anlamlı olmadığı (p>0.05), otomobil, bilgisayar, bulaşık makinesi, ocak için beklenen değerin 5’ten küçük olması nedeniyle Ki Kare analizi yapılmadığı belirlenmiştir

 Araştırma kapsamına alınan kadınların tamamına yakını (%96.0) tasarruf yapmamaktadır. Tasarruf yapma durumları ile kadınların eğitim düzeyi arasındaki ilişki incelendiğinde; verilerden beklenen değerin 5’ten küçük olması nedeniyle Ki Kare analizi yapılamamıştır.

 Kadınların %83.0’ı Türkiye’de kendini güvende hissetmektedir. Yapılan istatistiki analiz sonucunda Türkiye’de kendilerini güvende hissetme durumları ile kadınların eğitim düzeyi arasındaki ilişkinin istatistiksel açıdan anlamlı farklılık göstermediği belirlenmiştir(p>0.05).

 Kadınların %76.5’i savaş sonrası ülkesine dönmek istemektedir. Yapılan istatistiki analiz sonucunda savaş sonrası ülkelerine dönmek isteme durumları ile kadınların eğitim düzeyi arasındaki ilişkinin istatistiksel açıdan anlamlı farklılık göstermediği belirlenmiştir(p>0.05).

Yaşam Doyumu ile Demografik Değişkenlere İlişkin Sonuçlar

 Araştırmada kadınların yaşam doyumuna ilişkin puan ortalamasının 11,53± 3,12 olduğu bulunmuştur. Yaşam doyumu puan aralığının 5 ile 25 arasında olduğu düşünüldüğünde, bu puanın orta düzeydeki yaşam doyumundan daha düşük olduğu söylenebilir.

 Yaşam doyumunu etkileyen en önemli faktör Türkiye’de algılanan gelir düzeyi (ß: 0.31) gelirken, bunu sırasıyla yaş (ß: 0.27), Türkçe bilme durumu (ß: 0.14), eşin Türkiye’de çalışma durumu (ß:0.10), eşin kendisinden başka resmi veya gayri resmi eşi (kuma) olma durumu (ß:0.09), Türkiye’de güvende hissetme durumu (ß:-0.07), Türkiye’de bulunma süresi (ß:0.06), eğitim düzeyi (ß:-0.04), evliliğin resmi olma durumu (ß:0.03), Türkiye’de çalışma durumu (ß:-0.01) izlemektedir.

 Yaşamı sürdürmek için gelirin olması önemli bir durumdur. Nitekim yaşam doyumunu etkileyen en önemli faktörün Türkiye’de algılanan gelir düzeyi (ß: 0.31) olduğu belirlenmiştir. Yaşam doyumunu etkileyen ikinci

en önemli faktörün ise yaş (ß: 0.27) olduğu bulunmuştur(p<0.05).

Araştırmaya alınan kadınların (26-44) yarısının (%57.0) orta yaş aralığında olması yaşam doyumlarını etkileyen faktörler arasında olduğunu düşündürmektedir.

 Yaşam doyumu puanları eğitim düzeyi, Türkiye’de çalışma durumu, eşin Türkiye’de çalışma durumu, Türkiye’de bulunma süresi, Türkçe bilme durumu, evliliğin resmi olma durumu, eşin kendisinden başka resmi veya gayri resmi eşi (kuma) olma durumu, Türkiye’de güvende hissetme faktörleri arasındaki ilişki istatistiksel açıdan önemli bulunmamıştır (p>0.05).

ÖNERİLER

Zorunlu göçün bireylerin tüm hayatını etkilediği düşünüldüğünde, kadınların ve aile yaşamlarının bu süreçten etkileneceği beklenen bir durumdur. Savaşın neden olduğu göç nedeniyle, kadınların göç ettikleri yerde ekonomik zorluklarla, barınma, beslenme, dil sorunlarıyla karşılaştığı ve bunların yaşam doyumlarını etkilediği bilinmektedir. Son dönemde çoğunluğunu kadınların ve ailelerinin oluşturduğu zorunlu Suriye göçü sonucunda; aile yaşamının değerlendirilmesi önemli bir konu haline gelmiştir. Bu nedenle göç sürecinde aile içi ilişkiler, ailede rol ve sorumluluk dağılımı, ailede karar verme süreçlerinde kadının rolü ve aile ekonomisinin önemi ve göç sürecinde sosyo demografik özelliklerin yaşam doyumu üzerindeki etkisi giderek önem kazanmıştır. Bu durumun araştırıldığı çalışma sonuçlarına göre gerek kadın ve ailelerine gerek konuyla ilgili kurum ve kuruluşlara önerilerde bulunulmuştur.

 Araştırma bulguları kadınların ve eşlerinin eğitim düzeylerinin çok düşük olduğunu göstermektedir. Eğitim kadınlara fırsatlar dünyası açar, yoksulluk ve şiddeti azaltır. Cinsiyet eşitliğini sağlar ve kadını güçlendirir.

Bunun yanı sıra toplum yaşamını ve kalkınmasını sağlar. Eğitim bilgi ve özgüven sağlamanın yanı sıra toplumsal cinsiyet konusunda bir bilinç yaratabilmeli, toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamalı ve kadının güçlenmesine katkıda bulunmalıdır. Eğitimin hem kadını hem de aileyi ve dolayısıyla toplumu etkileyeceği, bilgi ve özgüveni sağlayacağı ve

kadının dünyaya bakışını değiştireceği düşünüldüğünde, kaldıkları süre içerisinde Suriyeli kadınlara yönelik yetişkin eğitimi programlarının geliştirilmesi, kadınların ve ailelerinin eğitimlere katılımının teşvik edilmesi sağlanmalıdır. Toplumsal cinsiyete duyarlı yetişkin eğitimleri kadının toplum içindeki yerini yükselterek erkeğin arkasında değil yanında onunla eşit olarak yürümesine katkıda bulunmalıdır. Bu çerçevede verilecek eğitimler kadınların yaşam doyumunu yükseltmeye katkıda bulunacaktır. Yetişkin eğitimi süresince, eğitim düzeyi çok düşük düzeyde olan ve çocuk sahibi olan kadınlara çocuk bakımı ve eğitimi hizmeti verilmelidir.

 Zorunlu göç eden kadınların eğitim düzeyinin çok düşük olması ve dil öğrenme güçlüğü, çocuklarıyla iletişim kopukluğuna neden olacaktır.

Dolayısıyla çocuklarla yaşanacak çatışma, entegrasyon sorunu yaratacaktır. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ve GİGM tarafından, ebeveyn çocuk merkezleri açılmalı, zorunlu göç sürecinde Avusturya örneğinde olduğu gibi anne ve babalara ebeveyn eğitimi verilmeli, ebeveyn çocuk çatışmasının çözülmesi ve çocuk bakımı konusunda ebeveynlere danışmanlık hizmeti verilmeli ve ebeveyn çocuk günlerinin düzenlenmesi önerilmektedir. Böylelikle hem ebeveyn hem de çocukların yaşam doyumlarının yüksek olması sağlanacaktır.

 Yeniden yerleşim sürecinde bilgi ve özgüvenin, sağlıklı entegrasyon sürecinin sağlanması için Suriyeli kadınlara, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nda, GİGM’de, üniversitelerde, yerel yönetimlerde ve STK’larda, Aile ve Tüketici Bilimi uzmanları ve ilgili uzmanlar tarafından yetişkin eğitimi ve ebeveyn eğitimi verilmesi önerilmektedir.

 Her ne kadar kalış süreleri belli olmasa da kaldıkları süre içerisinde yaşadıkları topluma entegre olabilmeleri için hem göç edenlere hem de yerel topluma her iki toplumun geleneksel değerleri, kültürel farklılıkları, bireysel farklılıkları, kişisel kaynakları ile ilgili eğitimler ilgili uzmanlar tarafından verilmelidir. Kadınların her iki toplumun kültürü, farklılıkları konusunda duyarlılık geliştirmesi böylece yaşam doyumlarının yükseltilmesi sağlanmalıdır.

 Bilinç yükseltmeyen eğitim sistemi özgüveni yüksek kadınlar yaratsa bile, kadın kendi yerinin evi olduğunu düşünüp gelir getirici olmamayı veya toplumsal faaliyetlerin dışında kalmayı tercih edecektir. Çalışmak kadının dünyaya bakışını değiştirecek ve yaşam doyumunu yükseltecektir.

Verilecek yetişkin eğitimi kadının çalışmasını teşvik edici nitelikte olmalıdır.

 Toplumsal cinsiyete duyarlı yetişkin eğitimine Suriyeli erkek aile üyeleri dahil edilmelidir. Kadınlara toplumdaki yerinin kazandırılması ve eğitim düzeylerinin arttırılması için erkek aile üyelerine katılımcı aktiviteler, yenilikçi değerlendirme eğitimleri verilmelidir. Bu yolla erkeklerin kadın ve kız çocuklarının hakları konusunda savunuculuk yapmakta istekli olacakları düşünülmektedir.

 Aile içerisinde meydana gelen tartışmalara yeterli oranda müdahale edebilmek, aile içi ilişkiler, aile içi iletişim, sorun çözme, eşler arası iletişim gibi konularda ailelere toplumsal cinsiyete duyarlı danışmanlık hizmetleri verilmelidir. Ayrıca göç edenlere yönelik danışma merkezlerinin sayısının arttırılması önerilmektedir.

 Zorunlu göç sürecinde ailenin yeterli ve düzenli gelir elde etmemesi nedeniyle finansal sıkıntılar ortaya çıkmakta, kadın ve erkeklerin birbirlerinden beklentilerinin değişmesi ve kadının gelir elde etmeye başlaması nedeniyle, rollerde değişim yaşanabilmekte, ancak kadının evdeki sorumluluk dağılımı konusunda bir değişim yaşanmamaktadır.

Kadınların ev içi rol ve sorumluluklarına eşlerinin dahil edilmesi, dil problemi, barınma sorunları ve entegrasyon gibi konularda ortaya çıkabilecek eş ve aile çatışmalarına, aile içerisinde meydana gelen sorunlara, zorluklara yeterli oranda müdahale edebilmek için kadınlara ve ailelerine ücretsiz danışmanlık hizmetleri ve eğitimler verilmelidir. Bu destekler İspanya (aile destek merkezleri) örneğinde olduğu gibi sadece çekirdek ailelere değil geniş ailelere de (kayınvalide, kayınbaba) verilmelidir.

 Politika yapıcıların ve uygulayıcıların genelde zorunlu göç özelde kadın göçü konusunda bilgilendirilmesi gerekmektedir.

 Politikalar geliştirilirken politika oluşturma sürecine Suriyeli kadınların dahil edilmesi, önceliklerinin, ihtiyaçlarının belirlenmesi ve karşılanması gerekmektedir. Ancak öncelik ve ihtiyaçları karşılanırken iyi bir denetim mekanizmasının kurulması gerekmektedir.

 Araştırma sonuçları kadınların yarısından fazlasının hiç Türkçe bilmediğini ortaya koymuştur. Dil problemi yeni toplumla entegrasyonu zorlaştırmakla birlikte hak ve hizmetlere erişimlerini kısıtlamaktadır.

Kadınların dil öğrenimlerini arttırmak için Türkçe kursların sayısı arttırılmalı, kadınların ve ailelerin kurslara katılımı zorunlu hale getirilmelidir. Böylelikle kadınların hem dil öğrenimine aktif katılımı hem de ev hayatına mahsur bırakılmaması sağlanacaktır.

 Büyükşehirde yaşayan zorunlu göç eden kadınların ihtiyaçlarına cevap verebilmek için yeni göç edenler için temel bilgiler, göçmenlikle ilgili sorunlar gibi oryantasyon ve rehberlik hizmetleri verilmelidir.

 Araştırma sonuçları finansal yetersizliğin çatışmaya neden olduğunu ortaya koymaktadır. Buna yönelik kadınlara kısa ve uzun vadede destek verilmesi gerekmektedir. Kaldıkları süre içerisinde kısa vadede yardımlar, kadınların özel durumları düşünülerek (yaşlı, engelli, şiddete uğrayan, tek ebeveynli vb.) farklılaştırılarak verilmeli, uzun vadede eğitim ve güvenceli iş olanaklarına dayalı politikalar geliştirilmelidir.

 Kaldıkları süre içerisinde zorunlu göç edenlerin ihtiyaçlarının, sorunlarının karşılanması ve entegrasyonunun sağlanması için yerel yönetimlerin teşvik edilmesi gerekmektedir.

 Zorunlu göç eden Suriyelilerde aile politikaları incelenmeli hem toplumsal düzeyde hem de kadınlar ve aileleri düşünülerek bu konuda yasal düzenlemeler yapılmalıdır.

 Göç eden kadınlara ve aile üyelerine nitelikli barınma, yeterli ücret ve sosyal güvenceli iş imkânlarının sağlanması yönünde yasal düzenlemelerin yapılması gerek kadın yaşamını gerekse aile yaşamını olumlu yönde etkileyecek ve yaşam doyumlarını yükseltecektir.

 Zorunlu göç sürecinde kadınların aile yaşamını özellikle yurt içi literatürde ele alan yeterince çalışmaya rastlanmamıştır. Aile içi ilişkiler, ailede rol

ve sorumluluk, ailede karar verme, aile ekonomisi ve yaşam doyumu konusunu inceleyen (nitel ve nicel) araştırmaların farklı örneklem grupları üzerinde ve farklı değişkenlerle (kadın, erkek, yüksek eğitim düzeyi, çalışan, Türkçe bilen, gelir düzeyi yüksek vb.) yapılmasının alandaki müdahaleler açısından faydalı olacağını düşündürmektedir.

KAYNAKÇA

Abadan-Unat, N. (2017). Bitmeyen Göç Konuk İşçilikten Ulus-Ötesi Yurttaşlığa, İstanbul: İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları.

Adıgüzel, Y. (2016). Göç Sosyolojisi, Ankara: Nobel Yayınevi.

AFAD. (2017a). Suriyeli Sığınmacılara Yapılan Yardımlar. Erişim adresi:

https://www.afad.gov.tr/upload/Node/2373/files/Suriyeli_Siginmacilara_

Yapilan_Yardimlar+7.pdf

AFAD. (2017). Türkiye’deki Suriyelilerin Demografik Görünümü, Yaşam Koşulları ve Gelecek Beklentilerine Yönelik Saha Araştırması. Erişim adresi:https://www.afad.gov.tr/upload/Node/24384/xfiles/17aTurkiye_d eki_Suriyelilerin_Demografik_Gorunumu_Yasam_Kosullari_ve_Gelece k_Beklentilerine_Yonelik_Saha_Arastirmasi_2017.pdf

AFAD. (2014). Türkiye’deki Suriyeli Kadınlar Raporu. Erişim adresi:

https://www.afad.gov.tr/upload/Node/17934/xfiles/turkiye_deki-suriyeli-kadinlar_-2014_2_.pdf

Agcadağ-Çelik, İ. ve Vural, F. (2018). Suriyeli Mülteci Kadınların Kuma Dramı:

Kilis İli Örneği. Uluslararası Toplum Araştırmaları Dergisi, 8(14), 341-382. doi: 10.26466/opus.406308.

Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğü. (2005). Federal Almanya’da Yaşayan Türklerin Aile Yapısı ve Sorunları Araştırması. Ankara. Erişim adresi:https://ailetoplum.aile.gov.tr/uploads/pages/arastirmalar/almany a.pdf

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı. (2014). Türkiye Aile Yapısı Araştırması TAYA 2006. M. Turgut (Ed.). Ankara: Uzerler Matbaacılık.

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı. (2014a). Türkiye Aile Yapısı Araştırması TAYA 2011. M. Turgut (Ed.). Ankara: Uzerler Matbaacılık.

Ak-Akyol, F. (2008). Parçalanmış Kimlikler: Fransa’daki Göçmen Türk Kadınlarının Özel-Kamusal Stratejileri. D. Danış ve V. İrtiş (Der.) Entegrasyonun Ötesinde Türkiye’den Fransa’ya Göç ve Göçmenlik Halleri (223-258) içinde. İstanbul: İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları.

Akalın, A.E. (2014). Türkiye’de Ev Hizmetlerinde Çalışan Göçmen Kadınların Toplumsal ve İktisadi Varoluş Stratejileri Üzerine Sosyolojik Bir Analiz.

Hacettepe Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyoloji Anabilim Dalı (Doktora Tezi). Ankara: YÖK Tez Merkezi Veri Tabanı.

Akbaş-Demirel, C. (2015). Türkiye’deki Suriyeliler: Statüler ve Hükümet Politikaları. L.Körükmez, İ.Südaş (Der.), Göçler Ülkesi (45-68) içinde.

İstanbul: Ayrıntı Yayınevi.

Akis, Y. (2012). Uluslararası Zorunlu Göç Literatüründe Toplumsal Cinsiyet:

Başlıca Yaklaşımlar ve Eleştiriler. G.Ihlamur-Öner & N.A.Ş. Öner (Der.). Küreselleşme Çağında Göç Kavramlar, Tartışmalar. (379-398) içinde. İstanbul: İletişim Yayınevi.

Akpınar, T. (2017). Türkiye’deki Suriyeli Mülteci Çocukların ve Kadınların Sosyal Politika Bağlamında Yaşadıkları Sorunlar. Balkan ve Yakındoğu Sosyal Bilimler Dergisi, 03(03), 16-29.

Akşit, G., Bozok, M. ve Bozok, N. (2016). Zorunlu Göç, Sorunlu Karşılaşmalar:

Hisar Köyü, Nevşehir’deki Suriyeli Göçmenler Örneği. N. Bağdatlı-Vural (Ed.). Maltepe Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Dergisi, 2015/1+2, 92-116.

.

Al-Ali, N. (2004). The Relationship Between Migration Within and From The Middle East and North-Africa and Pro-Poor Policies. İnstitute of Arab &

İslamic Studies, University of Exeter fort The Department for İnternational Development, 1-48.

Alkan, E. (2014). Farklı Cinsel Yönelime Sahip Bireylerin Yaşam Doyumu, Stresle Başa Çıkma Stratejileri ve Psikolojik Dayanıklılık Düzeylerinin Karşılaştırılması. Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü Eğitimde Psikolojik Hizmetler Anabilim Dalı (Yüksek Lisans Tezi).

Ankara: YÖK Tez Merkezi Veri Tabanı.

Al-Krenawi, A., Graham, J.R. ve Al-Krenawi, S. (1997). Social Work Practice with Polygamous Families. Child and Adolescent Work Journal, 14(6), 445-458.

Al- Krenawi, A. ve Graham, J.R. (1999). The Story of Bedouin- Arab Women ın A Polygamous Marrıage. Women’s Studies International Forum, 22(5),497-509.

Al-Krenawi, A., Graham, J.R. ve Slonim-Nevo, V. (2002). Mental Health Aspects of Arab-Israeli Adolescents From Polygamous Versus Monogamous Families. The Journal of Social Psychology,142(4),446-460.doi:

10.1080/00224540209603911.

Al-Krenawi, A. ve Lev-Wiesel, R. (2008). Wife Abuse Among Polygamous and Monogamous Bedouin-Arab Families. Journal of Divorce &

Remarriage, 36(3/4), 151-165. doi: 10.1300/J087v36n03_09.

Al-Krenawi, A., Graham, J.R. ve Al-Gharaibeh, F. (2011). A Comparison Study of Psychological, Family Function Marital and Life Satisfactions of Polygamous and Monogamous Women in Jordan. Community Ment Health J, 47, 594-602. doi:10.1007/s10597-011-9405-x.

Al-Krenawi, A. (2013). Mental Health and Polygamy: The Syrian Case. World Journal of Psychiatry, 3(1), 1-7. doi:10.5498/wjp.v3.i1.

Al- Krenawi, A. ve Kanat-Maymon, Y. (2017). Psychological Symptomatology, Self-Esteem and Life Satisfactions of Women from Polygamous and Monogamous Marriages in Syria. İnternational Social Work, 60(1), 196-207.

Allmen, E. (1987). The Refugee Women and Her Family. Canada’s Journal on Refugees. 6(8), 8-13.

Anderson, J.M. (1985). Perspectives on the Health of Immigrant Women: A Feminist Analaysis. Advances ın Nursing Science , 8(1), 61-76.

Apak, H. (2014). Suriyeli Göçmenlerin Uyumu ve Gelecek Beklentileri: Mardin Örneği. Mardin Artuklu Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyoloji Anabilim Dalı (Yüksek Lisans Tezi). Mardin: YÖK Tez Merkezi Veri Tabanı.

Apak, H. (2014a). Suriyeli Göçmenlerin Kente Uyumları: Mardin Örneği.

Mukaddime. 5(2). 53-70.

Aydemir, H. (2013). Özel Eğitim Alanında Çalışan Öğretmenlerin Tükenmişlik Düzeyleri ve Yaşam Doyumlarının İncelenmesi. Abant İzzet Baysal Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü Özel Eğitim Anabilim Dalı (Yüksek Lisans Tezi). Bolu: YÖK Tez Merkezi Veri Tabanı.

Aydın, C. (2017). Göçmenlerin Karşılaştıkları ve Neden Oldukları Bazı Psikolojik Sorunlar ve Çözüm Önerileri Üzerine Bir Analiz. H. Kahya (Ed.), Proceedings Book of Sciences(IBAD) 20-23 Nisan. (305-316) içinde.

İstanbul.

Aydın, D. Şahin, N. ve Akay, B. (2017). Göç Olayının Çocuk Sağlığı Üzerine Etkileri. İzmir Dr. Behçet Uz Çocuk Hastalıkları Dergisi, 7(1), 8-14.

doi:10.5222/buchd.2017.008.

Aydıner-Boylu, A. (2007). Ailelerin Yaşam Kalitelerini Etkileyen Bazı Objektif ve Subjektif Göstergelerin İncelenmesi. Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Aile ve Tüketici Bilimleri Anabilim Dalı (Doktora Tezi).

Ankara.

Babacan, M.E., Haşlak, İ. ve Hira, İ. (2011). Sosyal Medya ve Arap Baharı.

Akademik İncelemeler Dergisi, 6(2), 63-91.

Babaoğul, M. ve Hınçal, S. (1992). Kadının Çalıştığı ve Çalışmadığı Ailelerin Hizmetlerden Yararlanma Durumlarının İncelenmesi. Hacettepe Üniversitesi Ev Ekonomisi Yüksekokulu Ev İdaresi ve Aile Ekonomisi Bölümü. Ev Ekonomisi Dergisi, 5, 28-33. Ankara.

Barın, H. (2015). Türkiye’deki Suriyeli Kadınların Toplumsal Bağlamda Yaşadıkları Sorunlar ve Çözüm Önerileri. Göç Araştırmaları Dergisi.

1(2), 10-56.

Bayraklı, C. (2007). Dış Göçün Sosyo-Ekonomik Etkileri: Görece Göçmen Konutları’nda (İzmir) Yaşayan Bulgaristan Göçmenleri Örneği. Adnan Menderes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İktisat Anabilim Dalı (Yüksek Lisans Tezi). Aydın: YÖK Tez Veri Merkezi

Bayraktar, M. (1978). Ailede Kadının Rolü Kavramının Evli Kadınlar ve Erkekler Açısından Karşılaştırmalı Analizi. Hacettepe Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi. Ev İdaresi ve Aile Ekonomisi Programı (Doktora Tezi). Ankara.

Belle, D. ve Doucet, J. (2003). Poverty, Inequalıty and Discirimination As Sources of Depression Among U.S. Women. Psycholgy of Women Quarterly, 27. 101-113.

Bellun, M. (2012). Örnek Vaka Analizi: Treviso. A. İçduygu (Der.), Kentler ve Göç Türkiye, İtalya, İspanya Örnekleri (217-239) içinde. İstanbul:

İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları.

Benage, M., Greenough, P.G., Vinck, P., Omeira, N. ve Pham, P. (2015). An Assessment of Antenatal Care Among Syrian Refugees in Lebanon.

Conflict and Health, 9(8), 1-11. doi.10.1186/s13031-015-0035-8.

Berker, A. (2015). Zorunlu Göçün Yol Açtığı Refah Kaybının İncelenmesi:

Yaşam Memnuniyeti Yaklaşımı.Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi

Enstitüsü. Ankara.1-30.

Erişimadresi:https://www.researchgate.net/profile/Ali_Berker/publication/28720 7448_An_Exploratory_Analysis_of_the_Welfare_Change_Caused_by_Forced_Migra tion_A_Life_Satisfaction_Approach_In_Turkish/links/5673974608ae1557cf49b011.p df

Berktay, F. (2009).Tek Tanrılı Dinler Karşısında Kadın. İstanbul: Metis Yayınları.

Betts, A. (2017). Zorunlu Göç ve Küresel Politika. Ankara: Hece Yayınları.

Beyazova-Seçer, A. (2017). Seeking Education Beyond Refuge: An Analysis of Syrian Parents Perspectives of Their Children’s Education in İstanbul.

Boğaziçi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı (Doktora Tezi) İstanbul: YÖK Tez Merkezi Veri Tabanı.