• Sonuç bulunamadı

§ 9 TELEVİZYON YOLUYLA KİŞİLİK DEĞERLERİNİN İHLÂLİ IV TELEVİZYON YOLUYLA KİŞİLİK DEĞERLERİNİN İHLÂLİ

C. DU YGUSAL KİŞİLİK DEĞERLERİNİN İHLȂLİ 1 Ortak Yaşam Alanının İhlâl

3. Giz Yaşam Alanının İhlâl

Bir kimsenin giz yaşam alanına ilişkin olaylar herkesin bilgisine açık olmayan bilgiler olup, bunların yayınlanması gizli yaşam alanının ihlâlini oluşturmaktadır496

. Burada güvenilen kişiler tarafından sır teşkil eden olayların belirli veya belirsiz kişilere açıklanması hukuka aykırıdır. Kişi bu alanı, ancak başkalarına açıklamayacaklarına güvendiği kişilerle paylaştığı için, bu güveni kötüye kullananların davranışı gizli yaşam alanın açık saldırı niteliğindedir497

. Kişinin giz yaşam alanına mektup, hatıra, özel yazışmalar, sağlık durumunu gösterir belgeler, hesap ve iş defterleri, aile ilişkileri gibi kişisel içerikli gizli olay, bilgi ve belgeler girmektedir498. Televizyon yoluyla gizli yaşam alanına yönelik saldırılar, kural olarak hukuka aykırıdır. Kişinin giz yaşam alanı, bir başkası tarafından kamuya açıklanmasına tamamen kapalıdır. Bu alan mutlak olarak kişilik hakkına ilişkin hukuki korumadan yararlanan son derece kişisel nitelikteki özel alandır499

.

Giz yaşam alanındaki bilgilerin açıklanması hususunda kişinin rızasının bulunması hukuka aykırılığı ortadan kaldırmaktadır. Ancak bunun için, yapılan açıklamanın doğru, eksiksiz, herhangi bir ekleme yapılmadan, verilen rızanın sınırları aşılmadan yapılması gerekmektedir500. Giz yaşam alanına ait bilgileri edinme, kişinin rızasıyla veya rızası dışında olabilir501. Kişinin giz yaşam alanına ait bilgilerin, rıza dışında edinilmesi, teknik araçlar (örneğin, uzaktan ses ve görüntü alan dürbün, teleskop, fotoğraf makinesi, teyp, telsiz, video

494 Dural/Öğüz, s.139; Tüfek, s.105; Serdar, s.87. 495

Serdar, s.87.

496 Kılıçoğlu (Hukuksal Sorumluluk), s.134; Yüzer, s.147; Belli, s.74. 497 Kılıçoğlu (Hukuksal Sorumluluk), s.134; Belli, s.74; Yüzer, s.148. 498 Yüzer, s.147; Serdar, s.87. 499 Tüfek, 104; Serdar, s.88. 500 Yüzer, s.148.

501 Kılıçoğlu (Hukuksal Sorumluluk), s.134; Tüfek, s.104; Serdar, s.88.

vs.) kullanmak suretiyle mümkündür502. Teknik gelişmelerle birlikte ortaya çıkan araçlar özellikle medya sektöründe kullanım alanı bulmuştur. Bu gelişim nedeniyle, kişinin yalnız kalma hakkı olarak ortaya çıkan giz yaşam alanı, yok denecek kadar azalmaktadır. Zira, teknik gelişmeler sayesinde kişiler hakkında onlara fark ettirilmeden konuşma ve görüntüler tespit edilebilmektedir. Örneğin, minyatür radyo alıcı ve aktarıcılarla, yüzlerce metre uzaktan, hatta enfaruj ışınlarıyla karanlıkta fotoğraf çekebilen, fotoğraf makineleriyle, gizli televizyon alıcılarıyla, düğme iliklerinde, şapka bantlarında telefon ağızlığında, dolma kalemde, gözlük saplarında bulunan fark edilmeyen mini alıcı ve aktarıcılarla, kişinin gizli yaşam alanına saldırı gerçekleşebilir503. Teknik araçların haricinde, kişinin evine ya da iş yerine girerek,

mektuplarını, anılarını, gizli belgelerini alıp okumak veya yayımlamak gizli yaşam alanındaki olaylar hakkında rıza dışı bilgi edinmedir504. Bunun yanında, varsayalım ki, bir televizyon

kuruluşuna mensup kişilerin örneğin, bir muhabirin bir olayı araştırmak üzere ilgili kişinin evine giderek röportaj yapmakta ve bu sırada ilgilinin iradesi dışında ona ait sırları öğrenmektedir. Bu da rıza dışı bilgi edinme olup, bu şekilde elde edilen sırların yayınlaması, bir meslek sırrını ifşası olarak hukuki sorumluluk gerektirmektedir505. Bir sır sahibinin sırrını

açıkladığı kişinin, bir televizyon programında rıza dışında bu sırları açıklaması da kişilik hakkının ihlâlidir. Burada güvenilerek kendisine sır verilen bir kişi tarafından televizyon yayını yoluyla özel yaşam alanına saldırı söz konusudur506. Televizyon kuruluşunun

sorumluluğu için, bu açıklamayı yapan kişinin kendisine güvenilen bir kişi ve açıkladığı bilgilerin de sır niteliğinde olduğunu bilmesi gerekir. Niteliği itibariyle, güvenilir kişilerden olması halinde, televizyon kuruluşu sorumluluktan kurtulamaz. Örneğin, bir kimyagerin çalıştığı ilâç firmasının üzerinde uğraştığı bir ilâcın formülünü anlatması, bir TBMM üyesinin aile sırlarının çok yakın olan diğer bir meclis üyesi arkadaşı tarafından kamuya açıklanması durumunda bu kişilerin güvenilir kişi olma sıfatlarını bilmediği düşünülemez. Kaldı ki, verilen bilginin niteliği itibariyle açıkça sır olduğu anlaşılmakta ise, televizyon kuruluşu yine sorumlu olacaktır. Örneğin, bir kimsenin cinsel yaşamıyla ilgili bilgilerin verilmesi halinde durum böyledir. Zira, cinsel yaşam niteliği itibariyle sır alanına girmekte, bu alana televizyon yoluyla saldırı televizyon kuruluşunun sorumluluğuna yol açmaktadır. Bunun dışında, bir kişiden kendi rızasıyla, giz yaşam alanına ait olaylar hakkında bilgi edinmek mümkündür. Kişinin belge, anı, konuşma görüntülerinin yayınlanmasına izin verdiği durumlarda, izin

502 Kılıçoğlu (Hukuksal Sorumluluk), s.134; Serdar, s.88. 503

Serdar, s.88.

504 Kılıçoğlu (Hukuksal Sorumluluk), s.134; Serdar, s.88. 505 Kılıçoğlu (Hukuksal Sorumluluk), s.135; Serdar, s.89. 506 Kılıçoğlu (Hukuksal Sorumluluk), s.136; Serdar, s.89.

verilen yayınlama biçiminden farklı ve çok daha kapsamlı biçimde yayınlama yoluna gitme de, giz alanına saldırı sayılır507. Bazı hallerde, televizyon muhabirleri gerçek kimliklerini gizleyerek sır sahibiyle kurdukları ilişki sonucu ona ait bazı sırları elde etmektedir. Bu tür durumlarda sır sahibinden rızaya dayanan bilgi edinme söz konusu olabilirse de elde edilen sırların haklı bir sebep olmadıkça yayınlanmasında kişinin rızasından bahsedilemez508

. Bir kişinin giz yaşam alanına giren maddi nitelikteki şeylerin (mektup, belge, anı, film, fotoğraf vs.) başka kişilere aktarılması veya yayınlanması giz yaşam alanına saldırı teşkil eder509

. Örneğin, bir mektubun alıcısı olan kişi, mektup içindeki sırları saklamakla yükümlüdür510. Sır

niteliğindeki bilgileri içeren bir mektubun, televizyon yoluyla yayını halinde, mektup alıcısı tarafından televizyon yoluyla saldırılmış olacaktır. Eğer mektup alıcısı ve göndericisinin rızası olmadan ele geçirilip yayınlanmışsa, hem alıcının hem gönderenin giz yaşam alanına, televizyon yoluyla saldırılmış olur511

.

Giz yaşam alanına giren olaylar hakkında gerek rıza gerek rıza dışı bilgi edinilmiş olsun, haklı bir sebep, başka bir deyişle hukuka uygunluk sebepleri bulunmadıkça, bunların yayını hukuka aykırı kabul edilmelidir. Yargıtay bir kararında512

, “özel ve gizli alanda yer

alan hususların açıklanması mümkün değildir. Davacılardan E.G’nin bilinen bir kişi olması durumu bile gizli ve özel yaşam konusunda yayına haklılık kazandırmaz” ifadelerine yer

vermiştir.

Doktrinde giz yaşam alanı ve özel yaşam alanı ayrımı yapılmış olsa da, aslında bu iki alan aynı hukuki korumadan yararlanmaktadır. Zira her iki alana da yapılan hukuka aykırı saldırı nedeniyle özel yaşam alanı ihlâl edilmektedir. Özel yaşam alanına saldırı yalnızca olay açıklaması şeklinde mümkündür, değer açıklaması ile mümkün değildir. Saldırı teşkil eden olay gerçek olabileceği gibi gerçek dışı da olabilir. Gerçek dışı olay açıklamaları, daha önceden de belirttiğimiz üzere her zaman hukuka aykırıdır. Özel yaşama, gerçek dışı olay açıklamalarıyla saldırı, ya kişi tarafından yaşanmamış olan hayali bir olayın yayını ile ya da

507

Tüfek, s.103; Serdar, s.90.

508 Kılıçoğlu (Hukuksal Sorumluluk), s.137; Tüfek, s.102; Serdar; s.90. 509 Kılıçoğlu (Hukuksal Sorumluluk), s.137; Serdar, s.90; Tüfek, s.103. 510 Kılıçoğlu (Hukuksal Sorumluluk), s.138; Tüfek, s.104; Serdar, s.90. 511 Kılıçoğlu (Hukuksal Sorumluluk), s.138; Tüfek, s.104; Serdar, s.90.

512 4.HD. 27.04.1999-9560/3743. Somut olayımızda, davaya konu edilen televizyon programında cezaevinde bulunan davacı

E.G., ile onu ziyarete gelen diğer davacının cezaevindeki görüşme görüntüleri ile dudak okuma yöntemi kullanılarak konuşmaları yayımlanmış ve aralarında gönül bağı ilişkisi bulunduğu yönünde yorum yapılmıştır. Görüşme, konuşma ve yorumlar gerçek olsa bile davacıların yaşamlarının gizli ve özel alanlarının açıklanmasında kamu yararı bulunmamaktadır. Davacılardan E.G’nin bilinen bir kişi olması durumu bile, gizli ve özel yaşam alanı konusunda yayıma haklılık kazandırmaz. Diğer davacının bilinen bir kişi olduğu da bellidir. Şu halde, davacıların kişilik hakkına saldırı bulunması nedeniyle davalıların sorumluluğuna karar verilmesi gerekirken, mahkemece davanın reddedilmiş olması bozmayı gerektirmiştir. Çetin, s.130.

aslında gerçek olayın değiştirilerek yayınlanmasıyla mümkündür513. Gerçek olay açıklaması

ise hukuka uygunluk sebeplerinin bulunması halinde hukuka aykırı sayılmaz.

513

Serdar, s.90.

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

§ I. İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ, BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ