• Sonuç bulunamadı

ÖZGÜRLÜĞÜNÜN SINIRLAR

3. Kamu Yararı ve Toplumsal İlg

Televizyon kuruluşlarının yayınlarında temel ilke, kamu yararı ilkesidir. Bir kimsenin şeref ve haysiyetini veya özel yaşamını ihlâl edici nitelikte bir televizyon yayını, ancak üstün nitelikte bir kamu yararına hizmet etmekte ise, hukuka uygunluk arzedebilir. Kamu yararı dışında bir amaca yönelmiş yayın hukuka aykırıdır. Kamunun bilgilenme, haber alma, düşünceyi açıklama ve yayma taleplerinin karşılanmasına yönelik gerçekleştirilen yayınlar “kamu yararı” amacını taşımaktadır. Devletin ve siyasi kuruluşların idari, sosyo-politik ve ekonomik faaliyetlerinin izlenmesi, duyurulması, değerlendirilmesi ve eleştirilmesi; siyasi yaşamda ve devlet kadrolarında kamusal görev üstlenmiş ve devlet yaşamında söz sahibi kişilerin bu görevin gerektirdiği şartlara ve güvene sahip olup olmadıkları konusunda bilgi verilmesi, yolsuzlukların, kaçakçıların, yasa dışı davranışların tespiti ve topluma duyurulması, televizyon kuruluşlarının yayıncılık faaliyetleri kapsamındadır, bu yayınlar nedeniyle kural olarak kişilik hakkına “haksız” bir saldırıdan söz edilemez563

.

Siyasȋ kişiler, devlet memurları ve diğer kamu görevlileri, sanatçılar, sporcular gibi tanınmış kişiler kamuya mâl oldukları ve toplumun ilgisini çektikleri için bu kişiler hakkında yapılan eleştiri, verilen haberlerde kamunun bilgi edinme hakkı, kısacası kamu yararı mevcuttur564. Örneğin, bir vergi ve mal değerlendirme komisyonunda çalışan bir üyenin mali yükümlülüklerini yeri getirip getirmediğinin bilinmesinde kamu yararı vardır565

.

562

Çolak, s.344.

563 Kılıçoğlu (Hukuksal Sorumluluk), s.199; Tüfek, s.124. 564

Eren (Genel Hükümler), s.807; Tüfek, s.124; Bulut, s.160; Serdar, s.161.

565 Kılıçoğlu (Hukuksal Sorumluluk), s.200; Serdar, s.164.

Yargı kararlarına ilişkin televizyon haberleri verilmesi, eleştiri veya yorum yapılması mahkeme kararından önceki ve sonraki aşamalara göre ayrı ayrı incelenmesi gerekir566

. Mahkeme kararından önceki aşamalarda, gerek hazırlık soruşturmalarının ve gizli duruşmaların yayınlanması yasağını koyan hükümlere, gerekse açık olan bir duruşmada mahkemenin yayın yasağına ilişkin kararına aykırı olarak yapılan yayınlar hukuka aykırıdır567. Bu yasaklara aykırı olarak yapılan yayınlar, kamu yararına dayanan hukuka

uygunluk sebebinden yararlanamazlar ve kişinin şeref ve haysiyetini veya özel yaşamını ihlâl ettiğinden hukuki sorumluluk gerektirirler. Yargılaması devam eden bir çok olay, televizyon yoluyla adeta dizi filmine dönüştürülmekte, davanın mağdur ve sanıkları, haber programlarına, talk-show programlarına çıkarılmakta; burada adeta sorgulanıp yargılanmakta ve olaylar bu programı hazırlayanların bakış açısıyla yorumlanarak kamuoyuna sunulmakta, bu programın bakış açısına göre, kamu oyunun gözünde haklı bir kişi haksız, haksız bir kişi de haklı konuma getirilmektedir. Mahkeme kararı kesinleştikten sonra, değerlendirme şeklinde açıklamalar yapılmasında veya haberler verilmesinde kamu yararı vardır568. Yargı

faaliyetlerine ilişkin haber ve eleştiri şeklindeki açıklamalar, bu faaliyetlere katılan kişilerle de ilgili olabilir.

Yargıtay’ın bir kararına göre 569

; “.. dava dışı bir kadının yargıç olarak görev yapan

davacıya duruşma salonunda hakaret etmesi üzerine, yapılan duruşma sırasında tutuklanmasının keyfi bir durum sayılabileceğinin duyurulmasında kamu yararı vardır”

ifadelerine yer verilmiştir.

Televizyon kuruluşları kültür aracı kuruluşlardır. Bu anlamda, bilim, sanat, edebiyat alanında yapılan açıklamaları, yorumları veya eleştirileri; ülkenin kültür, sanat, bilim alanında

566 Kılıçoğlu (Hukuksal Sorumluluk), s.202; Serdar, s.165. 567 Kılıçoğlu (Hukuksal Sorumluluk), s.204; Serdar, s.170. 568 Kılıçoğlu (Hukuksal Sorumluluk), s.205.

5694.HD. 4.6.2013 12309/10631. “Mahkemece, dava konusu yayınlar nedeniyle, hâkim olarak görev yapan davacının toplum

nezdinde öfkeli bir kişiliğe sahip olduğu algısı oluşturulduğu, haberlerin veriliş şekli itibariyle görünen gerçekliğe uygun olmadığı ve hukuka uygunluk unsurunun bulunmadığı kabul edilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Dosya içeriğinde, davacının Çine Asliye Ceza Mahkemesi hakimi olarak görev yaptığı sırada duruşma salonunda dinleyici olarak bulunan dava dışı B.G. tarafından davacıya hakaret edildiği iddiası ile yapılan soruşturma sırasında 25/01/2001 tarihli Çine Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2001/25 E. 2001/25 K. Sayılı ilamıyla B.G.’in tutuklanmasına karar verildiği ve 23/02/2001 tarihinde tahliye edildiği anlaşılmaktadır. Dava konusu, yayın içerikleri bütün halinde değerlendirildiğinde; Bahar Güvenç’in, hâkim olarak görev yapan davacıya duruşma salonunda hakaret etmesi üzerinde yapılan soruşturma sırasında tutuklanması haber yapıldığı, haberlere konu olayın güncel ve kamuoyunun ilgisini çekecek nitelikte olduğu, olayın veriliş anındaki görünür gerçeğe uygunluğu, olayların kamuoyuna duyurulmasında kamu yararının bulunduğu, bu kapsamda yayının basın özgürlüğü kapsamında kaleme alındığı, davalılar yararına hukuka uygunluk nedeninin gerçekleştiği ve davacının kişilik hakkı ihlalinin oluşmadığı anlaşılmaktadır. Bu nedenlerle, istemin tümden reddedilmesi gerekirken, yerinde olmayan yazılı gerekçe ile davalıların manevi tazminat ile sorumlu tutulmuş olmaları usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir”. Çetin; s.248.

gelişmesi ve ilerlemesi bakımından topluma duyurulmasında, sosyal ve tabii olaylar (kaza, terör, deprem, yangın gibi olaylar) ile ilgili açıklamalarda kamu yararı mevcuttur570

.

Toplumun çıkarı dışında, kişisel amaç güden ve ekonomik kaygılardan ötürü sansasyonel şekilde yayınlanan haberlerde, kamu yararı bulunmamaktadır. Dolayısıyla gerçek olayların yayınında, kamu yararının olmadığı veya çok az olduğu kişilik hakkı ihlâli oluşturan haber ya da açıklamalar sebebiyle basın özgürlüğü sınırlanabilir.

4. Ölçülülük

Haber ve eleştirinin veriliş ve yazılış şekli de, kişilik hakkını ihlâl edecek üslup ve tarzda olmamalıdır. Bir yayının biçim yönünden ölçülülük şartı konu ile ifade arasında düşünsel bir bağ bulunmasını ifade etmektedir571. Konu ile ifade arasında bulunması gereken

düşünsel bağ gereğince, kullanılacak dil ve ifade, yapılacak niteleme ve yorumlar, haberin verilişinin gerektirdiği ve zorunlu kıldığı biçim ve ölçüde yapılmalıdır572

. Bu nedenle haberin içeriği ne derecede gerçeğe uygun olursa olsun, haberin verilişinin gerektirmediği dil ve ifade kullanılmamalı, seçilen cümle ve kelimeler sınırı aşmamalı, kısacası varılmak istenen amaç için uygun olmalıdır573

. Zira, bir olayın verilişinde veya eleştiride bulunmada kişilik hakkını ihlâl edecek nitelikte suçlayıcı, aşağılayıcı, kamuoyunu yanıltıcı, tahkir edici kelimeler kullanılmışsa, haber ve eleştiri doğru olsa ve bunda kamu yararı bulunsa bile, hukuka aykırı olabilir574. Yargıtay’ın bir kararında575; yayın doğru olsa ve kamu yararı bulunsa bile; üslup

uygun değilse, aşağılayıcı, küçük düşürücü, abartılı ise hukuka uygunluktan söz edilemez”

ifadelerine yer verilmiştir. Yayın kuruluşları, her şekilde kamu yararına yönelik hareket etmek zorundadırlar. Kişilerin hak ve menfaatlerinin ihlâl edilmesine yönelik bir amaç kamu yararı olarak kabul edilemez.

570 Kılıçoğlu (Hukuksal Sorumluluk), s.213; Tüfek; s.125. 571

Eren (Genel Hükümler), s.808; Yüzer, s.130; Tüfek, s.129.

572

Bulut, s.165.

573

Yüzer, s.130; Bulut, s.166; Tüfek, s.129.

574

Eren (Genel Hükümler), s.808; Yüzer, s.130; Tüfek, s.129.

575 4. HD. 7.4.2016 T., 2015/6266 E., 2016/4725 K. “ Dava basın yolu ile kişilik hakkına saldırıdan dolayı uğranılan manevi

zararın ödetilmesine ilişkindir. Davalıların, kamuoyunu bilgilendirme ve ötesinde kamuoyu oluşturma hakkı çerçevesinde; davacı hakkında karşı görüş, düşünce ve eleştiride bulunabilmesi olağan kabul edilmelidir. Ancak, bu hakkın kullanılmasında; yayının konusu ile kullanılan sözler arasında düşünsel bağlılık anlamında öz ile biçim dengesi korunmalıdır. Yayın doğru olsa ve kamu yararı bulunsa bile; üslup uygun değilse, aşağılayıcı, küçük düşürücü, abartılı ise hukuka uygunluktan söz edilemez. Dava konusu yayında, davacı hakkında maymun lakaplı ibaresi kullanılmıştır. Sarf edilen bu sözle özle biçim arasındaki denge bozulmuştur. Bu söz ve niteleme eleştiri kapsamında olmayıp davacının kişilik hakkına saldırı oluşturur. Şu durumda, yayının hukuka aykırı olduğu benimsenmelidir. Yerel mahkemece açıklanan yönler gözetilerek, davacı yararına uygun bir tutarda manevi tazminat takdir edilmesi gerekirken, yerinde olmayan yazılı gerekçeyle istemin tümden reddedilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir. www.kazancı.com.

Yayın kuruluşları içeriği itibariyle kişilik hakkı ile toplumun çıkarları arasındaki dengenin uyumlu olmasını gözetmek zorundadır. Bu denge ölçülülük ilkesi gereğidir. Ülkemizin siyasi, ekonomik, sosyal, kültürel ve tarihi bütünlüğüne silahlı çatışmalarla kastetmiş ve bu süreçte kamu görevlisi sivil vatandaş ya da yaşlı, bebek, kadın erkek ayrımı yapmaksızın binlerce insanın öldürülmesine yönelik emirler vermiş bir vatan haininden bahsederken SAYIN diye bahsetmek ölçülülük ilkesi gereği uygun bir denge kabul edilemeyeceği gibi, ifadelerde geçen vatan haini tanımlaması da kişilik hakkı ihlâli anlamına gelmeyecekti576. Adli veya idari araştırma, soruşturma, veya ceza kovuşturmaların sonuçları beklenmeden kişinin, hain, hortumcu, rüşvetçi ve benzeri sıfatlarla topluma sunulması durumunda da, ölçülülük ilkesine aykırı hareket edilmiş olacaktır. Yayınların ölçülü yapılıp yapılmadığı değerlendirilirken, yayınların yapıldığı toplumun kabulleri, gelişmişlik düzeyi, ifade özgürlüğünün durumu, ülkede var olan siyasi sorunlar, yayının zamanlaması, yayının hedef kitlesi, yayına katılan kişinin durumu ve benzeri ayrıntılar dikkate alınmalıdır577

.

III. MANEVİ TAZMİNAT DAVASI