• Sonuç bulunamadı

f Yıldırım Bayezid’in Sertliği ve Gazabı

C. OLUMSUZ YILDIRIM BAYEZİD ALGISI

C.2. f Yıldırım Bayezid’in Sertliği ve Gazabı

Yıldırım Han kaynakların ittifakla bildirdiklerine göre oldukça sert ve gazablı bir padişahtır. Kaynaklardan birçoğu kendisini sert, kanunların uygulanmasında son derece riayetkâr, acımasız ve titiz, gazaplı, sözünü hiçbir şekilde esirgemeyen, sinirli, askerin halini, düşüncesini önemsemeyen, bu nedenle de askerin kendisine içten içe tepki duyduğu, kırıldığı ve Ankara Savaşı’nda bu nedenle asker tarafından savaş meydanında kaderine terkedilen bir padişah olarak tanımlamaktadırlar. İbn Kemal’de ise bu algının tersi bir kayıt yer almaktadır.314

Hadîdî’de de Yıldırım Bayezid’in askerine pek itibar etmediğini, yaz kış demeden onları ordan oraya hareket ettirdiğini, askerin durumunu pek düşünmediğini ifade eden kayıtlar mevcuttur:

“…Kodılar yalanuz yerinde şâhı Bu hâle Yıldırım Hân hayretinden Gözi karardı gayet gayretinden Sürerdi yaz u kış leşgerini

Ri’âyet eylemezdi her birini…”315

Oruç b. Âdil de Yıldırım Bayezid’in sertliğinden dolayı askerini incittiğini ifade eder. Ona göre de Yıldırım Bayezid’in askerine hayli insafsızlık etmesi nedeniyle savaş alanında beyler kendisinden yüz döndürmüşler ve Tatar çerisi de hainlik ederek düşman saflarına katılmıştır.316 Anonim Tevârih-i Âl-i Osman’lar ve

314

“…ni’met-i ganimetle ac u muhtâc komayub toyurub savaşda yoldaşlık idenlere hil’at ü ri’âyet buyurub ra’iyyeti ve leşkeri hoşnûd itdi.”. Bkz.: İbn Kemal, TAO, 4. Defter, s.21.

315

Hadîdî, TAO, s.130; Dukas’ın naklettiğine göre Yıldırım Bayezid Ankara Savaşı sırasında harbi iyi idare edemediklerinden bahsederek, askeri kumandanlarına ve çavuşlarına küfürler savurup, kendilerini tahkir etmiş ve dövmüştü. Dukas’a göre bunun üzerine Ankara Savaşı’nda Anadolu askeri toplu halde firar edip düşman ordusuna katılmıştır. Dukas, Bizans Tarihi, s.39.

316

Oruç b. Âdil, TAO, s.51; Bu konu ile ilgili imâlarda bulunan İbn Hâcer, Ankara Savaşı öncesinde çok kalabalık olan askeriyle (Timurleng'in) askerinin arkasına düşmek, onlara muzaffer olmak için çöller ve sahralardan geçtiğini ve askerlerine usanç getirdiğini, askerin yorulmuş, acıkmış ve susamışlardı. İnalcık, “İbn Hâcer I”, s.193.

120 Âşıkpaşazâde’de Anadolu beylerinin incinmelerinden dolayı Timur’un yanına gittiklerini ifade ederler.317

Kemal de eserinde Yıldırım Bayezid’in askerine karşı sert hareketlerinin olduğunu ve sonra Ankara Savaşı’nda bu nedenle askeri kendisini terkedince çok pişman olduğunu şu manzum satırlarında ifade eder;

“Tagıldı leşkeri kalmadı yarı Bu hâli gördü şâh oldı perîşan Yavuz işlerine oldu peşîman Ne çâre eylesün sarp oldı hâli Tağıldı çeri kalmadı mecâli Yavuz fi’linden ol şâhun çerisi Kaçup kalmadı yanında birisi…”318

Yıldırım Bayezid’in sinirli bazı hareketleri olduğuna dair kayıtlar başka kaynaklarda da mevcuttur. Anonimlerde kaydedilen ve bazı yabancı kaynaklarda da yer alan bir rivayete göre Kütahya’da Ankara Savaşı’nı bir eğlence düzenleyerek kutlamak isteyen Timur, Yıldırım Han’ın eşinin sohbete getirilmesini emretmiştir. Bunun üzerine Yıldırım Han’ın eşi Mara Despina’yı sohbet meclisinde görünce sinirlendiği küstah sözler söylediği Anonimler, İbn Arabşah, Grekçe Anonim ve İbn Tagrıberdi de yazılıdır. Ayrıca Anonimler Yıldırım Bayezid’in gazabına ve kibirine işaret edecek şekilde şu dörtlüğe yer verirler:

“Âdemiye çün gazab gâlib ola Her ne iş işlese nâ-sâyib ola Ger dilersen gelmeye câna hatar Kibirden başunda olmasun eser”319

317

ATAO, s.43; Âşıkpaşazâde, TAO, s.142-143.

318

Kemal, Selâtîn-nâme, s.105.

319

121 Anonim Tevârih-i Âl-i Osman’lara göre Yıldırım Han katı gazaplı bir padişahtır. Küçük suçlardan dahi insanları helâk ettiği ve kimini sakat ettirdiği bu kroniklerde yazılmıştır.320

Anonim Tevârih-i Âl-i Osman’larda kayıtlı bir diğer hadiseye göre Yıldırım Bayezid’in bir gün nice kişilere gazabı vâki olmuş, onlara siyaset eylemek için ortaya getirtmiş, vezirler onun gazabını işitince korkmuşlar ve maskara arabı araya sokmuşlardır. Maskara, sultana hepsini öldürtmesi gerektiğini zira bir işe yaramadıklarını söylemiş ve Timur’un yaklaştığını kendisinin davul çalacağını sultanın da sancak alarak Timur’u durduracaklarını söylemiştir. Bunun üzerine biraz düşünen Sultan bu kişileri azad etmiştir.321

Yabancı kaynaklarda da Yıldırım Bayezid’in sertliğine ve gazabına dair kayıtlar mevcuttur. Klaviyo’ya göre Timur’un gönderdiği nâme Yıldırım Bayezid tarafından hiddet ve gazapla karşılanmıştır. Bayezid müellife göre Timur’un adamına, dünyada Timur derecesinde ahmak bir adam bulunmasına hayret ettiğini, Timur’un hangi cür'etle böyle bir müracaatta bulunabildiğini sormuş, kendisinin Taharten'e karşı istediği gibi harekette serbest olduğunu, dünyada herhangi adama karşı da aynı şekilde hareket edeceğini söylemiş, sonra Timur’un bir daha bu çeşit hayallere kapılmaması için onu arayıp bulacağını ve esir alacağını, Timur’un karısını kullarından birisine vererek onu utandıracağını söylediğini kaydetmiştir.322

Behiştî, Yıldırım Bayezid’in Karamanoğlu’nun Osmanlı topraklarını tehtidi üzerine gazaplandığını “Ateşi gazabdan tenevvür-i sinesi pür ta’b oldı” diyerek belirtmektedir.323

Hoca Sâdeddin Efendi ve Solakzâde’ye göre Yıldırım Bayezid, Karamanoğlu Alâeddin Ali Bey’in Timurtaş Paşa tarafından idam edildiğini öğrenince son derece sinirlenip ağır sözler söylemiş ve gazaba gelmiştir.324

320 ATAO, s.34,46. 321 A.g.e., s.34-35. 322

Klaviyo, Semerkand’a Seyahat, s.73; Yabancı başka kaynaklarda da Timur’un ilk mektubunun gazapla karşılanması hakkında başka kayıtlarda vardır. Bkz.: Kosteneçki, Stefan Lazareviç, s.60; İbn Arabşah, Acâibu’l Makdûr, s.291.

323

122 Neşrî, Yıldırım Bayezid’i Timur’dan kurtarmak için Rum ekâbirinin Timur ile pazarlık ettiğini ve 90.000 flori’ye anlaştıklarını ancak para bulunamadığı için Bizans’tan borç alınarak ödemenin yapılmasının düşünüldüğünü, bu sırada sultanın vefat ettiğini anlatan bir hikâye nakleder.325

Bu hikâye başka kaynaklarda mevcut değildir. Bu durum bize Neşrî’nin bu rivayeti muhtemelen eserine Osmanlıların şerefini korumak için aldığını, sonradan padişahı Timur’un elinden kurtarmak için neden bir şey yapılmadı eleştirisini bertaraf etmek istediğini düşündürmektedir.

Anonimler’deki kayıtlara göre Timur, Yıldırım Han’a oğullarının kendisini kurtarmaya gelmediklerini belirttikten sonra seni serbest bıraksam sana itaat ederler mi? diye sormuştur. Yıldırım buna: “Tek sen beni koyu vir ben anlarun hakkından gelürin” diye cevap vermiştir. Timur bu cevabı işitince: “Hey bu yaman kahbe-zen kurtulsa mecal virmezdi, ardumuzdan bizi basardı” demiştir.326 Bu rivayet Yıldırım Bayezid’in esareti döneminde tahtına tekrar çıkma hususunda ne kadar istekli olduğunu gösterdiği gibi sert bir adam olduğuna da işaret etmektedir.

İbn Kemal Yıldırım Bayezid’in sertliği hakkında şu satırları nakleder: “…Hademinden haşeminden bir âdeme ruhsat u icazet virmezdi ki bir âdem ordusu dayiresinden taşra çıkaydı, kimün ne canı vardı ki ol tagi-yi bed-gümanun fermanı haddinden ayağı taşra basaydı ve yasağı seddin yıkaydı.”327 Yine İbn Kemal’de, Tatarlar hakkın şöyle bir hikâye anlatır: Bir gün avda sultan Osmanlı ordusu ihtiyaç halinde geç toplandığından ne kadar asker çıkarabileceğini sorar. Aktay üç günde 30.000 asker çıkarabileceğini ve günde yüz mil mesafe kestiklerini söyleyince sultan onun askeri gücünden çekinerek Çandarlı Ali Paşa eliyle onu zehirletir.328

Anonimler’deki “Yıldırım Han katu gazaplıyidi. Bir sehelce suçdan ötürü nice kişileri helâk iderdi ve kimin sakat itdürirdi. Meğer bir gün bir nice kişilere gazabı vakı oldı. Andan divanı turmışdı. Ol kişileri divan ortasına getürtdi kim anlara siyaset eyleye. Andan

324

Hoca Sâdeddin, Tacü’t - Tevarih I, s.203; Solakzâde, Solak-zâde Tarihi, s.77.

325

Neşrî, Cihânnümâ, s.164.

326

ATAO, s.49.

327

İbn Kemal, TAO, 4. Defter, s.245.

328

İbn Kemal, a.g.e., s.339-343; Mustafa Akdağ, Türkiye’nin İktisadi ve İçtimaî Tarihi 1, İstanbul, Cem Yayınevi, 1995, s.252; Saltıknâme Tatarların beylerinin zehirlenmesinden dolayı Ankara Savaşı’nda düşman tarafına geçtiklerini iddia eder. Ebu’l Hayr-ı Rumi, Saltıknâme, s.657.

123 vezirler gördiler ki inen gazaba geldi. Şöyle baş aşağa idüp turdılar. Kimin zehresi vardı kim söz söyleye” şeklindeki kayıtlardan Yıldırım Bayezid’in sert davranışları, gazabı ve hataları affetmemesinden dolayı herkesin kendisinden çekindiği algısı ortaya konmuştur. Bunu teyit eden bir kayıtta yine Anonimlerde kayıtlıdır. Bu kaynaklarda, Yıldırım Han’ın gazablı olması nedeniyle Timur’un elinden kurtulmuş olsa kaçıp giden askerden bir kişi bile sağ koymayacağı belirtilir ve küçük suçlardan birçok kişiyi helâk ve sakat ettirebileceği nakledilir.329

Bu noktada Hoca Sâdeddin ve İdrîs-i Bitlisî’nin “Las askerinden gayri bir kişi bile silahına el sürmedi” demesi ilginçtir.330 Hoca Sâdeddin deki kayıtlara göre “Şanlı beylerden Minnet Bey adındaki kahraman, işbilir durumu padişaha bildirerek imdat ve yardım isteyerek gayret beklediğimiz askerden savaş meydanında iz kalmadığı gibi, fesatlıkta olanlarda kaçma konusunda söz birliği ettiklerinden, artık zafer umudu kalmadı” demiştir.331

Hoca Sâdeddin Efendi, Yıldırım Han’ın hiddet ve şiddetinin fazlalığı, ululuk ve yırtıcılıktaki üstünlüğü ile şöhret yapmış olduğunu, bu nedenle de kimseye baş eğmesinin düşünülemeyeceğini belirtmektedir.332

Başka bir yerde aynı müellif, Kadı Burhâneddin’in ölümünden sonra bazılarının küçük yaştaki oğlu Zeynelabidin’i Sivas’ta işbaşına getirmeyi düşündüklerini “ancak bazı akıl sahiplerinin bu kararı kabul etmeyerek, Yıldırım Han gibi gazabı bol bir padişah, ev ve barkımızı at seliyle alt üst etmeye gelmekte ve kendi devlet ve ikbali için bunu gerekli bulmakta iken… kulluk bağlarını itaat halkalarını koparmak sonu kötülük olacak sonuçlar verir” demişlerdi diyerek Sivas halkının dahi Yıldırım Bayezid’in sertliğinden çekindiğini gözler önüne serer.333 Hoca Sâdeddin az sonra Yıldırım Bayezid’i “öcünü koymayan bir duyguya sahip olan padişah” olarak vasıflandırır ve bu sert özelliğine de eserinde böylelikle yer vermiş olur. Aynı müellif Yıldırım Han’ın amacının cihanda tek kalmak ve en büyük olmak olduğuna da “Cihanda tek kalmak için kanatlandı ve uçtu” demekle belirtir. 334

329

ATAO, s.35,.50.

330

Hoca Sâdeddin, Tacü’t - Tevarih I, s.267; İdrîs-i Bitlisî, Heşt Bihişt II, s.123.

331

Hoca Sâdeddin, a.g.e., s.270.

332 A.g.e., s.248. 333 A.g.e., s.206. 334 A.g.e., s.249-250.

124 Kemal, Yıldırım Bayezid’in gazabda benzerinin olmadığını ifade etmekte başka bir yerde ise onun için “Gazabdan ol arada iyledi cuş”335

satırlarına yer vermektedir.

Ebu Bekr-i Tihranî de eserinde “Emir-i Namdar (Osman Beğ), onun hilafet değerindeki tahtının ayağına gitmek istedi. Bu düşüncesini Emir Taharten’e açtı. O sırada Emir-i namdar’ın devletinin yükselip gücünün artmasından gazaba gelen Rum Sultanı Yıldırım Bayezid, ona bir elçi göndererek, “Azerbaycan’ın o bölgedeki uzantısının ve diğer yerlerin vergisini (mal) toplayarak bu tarafa gönder” dedikten başka, kininden ve gazabından dolayı insanı öfkelendirip baştan çıkaracak sözler söyledi” şeklinde değerlendirmelerde bulunarak Yıldırım Bayezid’in sertliğine dikkat çekmiştir.336

Anonimler de Yıldırım Bayezid’in Timur’un savaşı sen kazansaydın ne yapardın sorusuna “seni kafese koydurur, askerinden de kimseyi sağ bırakmazdım” şeklinde cevap verdiği, Timur’un ise “ben yola çıkarken galip gelirsem bir adam öldürmeyem, demek ki hayırlı niyet eden hayra şer niyet eden şerre yetişirmiş” dediği kaydedilmiştir.337

Bu noktada Anonimlerin iyi niyetli bir Timur algısı ortaya koydukları görülmektedir.

Gelibolulu Mustafa Âli, Yıldırım Bayezid’in Timur’un mektubuna sert hitaplarla bir cevap yazıldığını belirtir.338 Ayrıca Yıldırım Bayezid’in dikbaşlılıktan, kendini üstün görmekten (kibir) ve kendi gücüne aşırı güvenmekten vazgeçmediğini de yazarak onu eleştirmektedir.339

Gelibolulu, gazilerin ulûfelerini istemeleri üzerine padişahın bahaneler uydurduğunu ve onlara kötü sözler söylediğini anlatır.340

İbn Kemal ise bu iddianın tersine Yıldırım Bayezid için “… ni’met-i ganimetle acu muhtâc komayub toyurub savaşta yoldaşlık idenlere hil’at ü ri’âyet buyurub ra’iyeti ve leşkeri hoşnûd itdi…” demekledir.341

335

Kemal, Selâtin-nâme, s.92.

336

Tihranî, Kitab-ı Diyarbekriyye, s.43.

337

ATAO, s.47.

338

Gelibolulu Âli, Künhü’l-Ahbâr, s.141.

339

A.g.e., s.145.

340

125 Oruç b. Âdil, Yıldırım Bayezid’in gayet duygulu ve sert tabiatlı bir kişi olduğunu ifade ettikten sonra, insanın sert tabiatı yüzünden kişinin başına çok hal gelebileceğini kaydetmiştir. Bu şekilde müellif Yıldırım Bayezid’in başına gelenleri âdeta ibret olarak ileri sürmektedir.342

Saltıknâme’de anlatıldığına göre Ankara Savaşı’nda askerleri tarafından terkedilmesi üzerine Yıldırım Bayezid gazabından ve beylerinin kaçmasından dolayı yüzüğündeki zehiri yalayarak ölmüştür. Eserdeki algıya göre de Yıldırım’ın intiharına gazabı neden olmuştur.343

Kemal, Timur’un mektubunun okunmasından sonra Yıldırım Bayezid’in gösterdiği gazabı uzun uzun anlatmaktadır.344

Kaynakların algısına göre Yıldırım Bayezid sert ve acımasız bir hükümdardır. Emirlerine kesin itaat bekleyen hükümdar, emirlerine uymayanları en sert şekilde cazalandırmaktadır. Türk hükümdarlarından birçoğunun özelliği olan sertliğin kaynakların iddia ettiği gibi tek başına Yıldırım Bayezid’in savaş meydanında yalnız kalmasına, sevilmemesine ve oğullarının kendisini kurtarmaya gelmemesine neden olabileceğini düşünmüyoruz. Ancak kaynakların çizdiği olumsuz Yıldırım Bayezid algısını oluşturan içki içmesi, askerin durumunu önemsememesi, sertliği, gururu, devlet işlerini bir dönem ihmal etmesi, istişare etmemesi, hazineyi askerden esirgemesi gibi birçok unsur beraber düşünüldüğünde bu duruma sebep olarak ileri sürülebilir.

341

İbn Kemal, TAO, 4. Defter, s.21.

342

Oruç b. Âdil, TAO, s.53.

343

Bundan sonra yerine ona çok benzeyen Üngüri Bey’i Mezid Bey geçmiş ve Timur tarafından esir edilmiştir. Böyle yapılmasının sebebi ise Timur’u oyalayarak Yıldırım’ın oğullarından birisinin tahta çıkmasınıu sağlamaktır. Bir süre sonra olayı anlayan Timur Mezid Bey’i idam ettirmiştir. Ebu’l Hayr-ı Rumi, Saltıknâme, s.658.

344

“…Bu sözlere şehinşaj eyledi gûş Gazabdan ol arada eyledi cûş Teninde ne kadar kıl var serâser Delüp çıkdı tonını sanki hançer Kakımaktan bilemez turası rîz Dutun elçi yi [dir] buradan tiz Heman kıldılar elçiyi giriftâr Tutuban iylediler hâlini zâr Kikasd itdi burın kulağın kese

126

C.2.f.(1)

Sertliğinden Dolayı Kimsenin Yıldırım Bayezid’i

Kurtarmaya Gelmemesi

Anonim Tevârih-i Âl-i Osman’lara göre Yıldırım Bayezid’in gazaplı, intikamını bırakmayan, sert bir padişah olması nedeniyle Timur’un elinden kurtulması ve taht’a yeniden çıkması halinde, Ankara Savaşı’nda kaçan kişilerden kimseyi cezalandırmadan bırakmayacağı düşüncesinden dolayı onu Timur’dan kurtarmak için kimse harekete geçmeye cesaret edememiştir. Âşıkpaşazâde de Yıldırım Bayezid’i kimsenin kurtarmaya gelmediğini yazmaktadır.345

Bu kaçan taifeye Yıldırım Bayezid’in vezirleri, beyleri ve bazı oğullarıda dâhildir. Anonim Tevârih-i Âl-i Osman’lar ve Neşr’i de başka bir yerde Yıldırım Bayezid’in oğullarından ya da vezirlerinden birinin gelip Yıldırım’ı veya ülkeyi istemesi halinde Timur’un onu serbest bırakacağı ve ülkeyi ona vereceği fakat kimsenin böyle bir harekete girişmediği iddia edilmektedir. Oruç b. Âdil aynı rivayeti sadece oğullarını zikrederek verir.346 Fakat bu rivayet bize ihtimal pek ihtimal dâhilinde görünmemektedir.

Biz bu noktada kaynakların olaydan çok Yıldırım Bayezid’in sertliğine ve bunun olumsuz sonuçlarına dikkat çekmeye çalıştıklarını düşünüyoruz.

C.2.f.(2)

Kadıların Cezalandırılması

Birçok kaynağın açıkça ifade ettiğine göre Yıldırım Bayezid döneminde adalet işleri sarsılmış, kadılar türlü türlü haksız uygulamalarla, rüşvetle iş görmeye başlamışlardır.

Oruç b. Âdil, Solakzâde, Müneccimbaşı Ahmed Dede, Âşıkpaşazâde, Neşrî ve Anonim Tevârih-i Âl-i Osman’lardaki benzer anlatıma göre, Sultan Bayezid kadıların türlü türlü fesatlarını öğrenince çok öfkeli kişi olduğundan bütün kadıların Yenişehir’de bir eve toplanmasını ve oğlu ve kızları ile yakılmasını emretmiştir. Oruç b. Âdil bunların sayısının 20’den ziyade, Hoca Sâdeddin 80 kadar olduğunu belirtir.347 Veziri Ali Paşa bu duruma karşı olmasına rağmen Yıldırım Bayezid’in

345

Âşıkpaşazâde, TAO, s.145; ATAO, s.50.

346

ATAO, s.47; Oruç b. Âdil, TAO, s.52; Neşrî, Cihânnümâ, s.164.

347

127 korkusundan ses çıkartamamış ve padişahın nedimi Habeşi Arap’ı büyük para vaad ederek onu devreye sokmuştur. Habeşi Arap padişahın huzuruna çıkarak kendisini İstanbul’a elçiliğe göndermesini istemiş, sebep olarak da kadıların yakılmasından sonra bunların kadılık makamına okumuş olmaları sebebi ile bunların geçmesi gerektiğini ileri sürmüştür. Bunun üzerine padişah bunların yaptıklarının sebebini sorunca maskara bunların gelirlerinin az olduğunu beyan etmiş ve bunun üzerine devreye giren Ali Paşa kadılara miras taksimi için 1000 akça da 20 akça hisse, şer’i mektuplarda 2 akça vergi koymuştur. Buna Ali Paşa Narh’ı denmiştir.348

Neşrî ve Âşıkpaşazâde’de vergi olarak sadece 1000’de yirmi akça belirlendiği kayıtlıdır. Gelibolulu Mustafa Âli de olayı benzer şekilde anlatır yalnız kadıların kurtarılmasını Ali Paşa ile beraber Süleyman Paşa’nın sağladığını belirtir ve kadıların geçimi için belirlenen miktarı hüccet’te yirmibeşer ve sicil sûretinden yedişer ve resm-i imzâdan onikişer akça olarak gösterir.349

Ahmedî olayın tafsilatına çok fazla girmeden: “…Cem’etdi kamusın, sordurdı ol

Ne ki aldılar gerü verdürdi ol. Gereğince etdi anlara ceza

Yavuz işlüye yavuzluktur sezâ…”350

diyerek meseleyi geçiştirmekte ve bu hadisede kadıların yaktırılmasından bahsetmemektedir.

Şükrullah da olaya kısaca değinerek Yıldırım Bayezid’in kadıları toplayıp tahkikat yaptırdığını ve taaddiden, şeriata aykırılıktan, rüşvetten başka nesne bulamadığını, şeriate aykırı nesne almışlarsa geri ödenmesini buyurduğunu ve onları yola getirerek içlerinden azli gerekenleri azlettiğini kaydeder.351

348

Âşıkpaşazâde, TAO, s.139; Oruç b. Âdil, TAO, s.46-47; Neşrî, a.g.e., s.153-154; ATAO, s.36; Solakzâde, Solak-zâde Tarihi, s.80-82; Müneccimbaşı, Camiü’d-Düvel, s. 133-134.

349

Gelibolulu Âli, Künhü’l-Ahbâr, s.176-177.

350

Ahmedî, DTMAO, s.156.

351

128 Evliya Çelebi ise olayı farklı anlatır. Ona göre Yıldırım Bayezid tüm bilginlere öfkelenip hepsini bir dama doldurarak yaktırmak istemiş, üç gün kendisine yalvarılsa da bunları affetmemiştir. Sonunda Kör Hasan adlı Padişahın musahibi papaz kıyafeti ile padişahın huzuruna çıkarak İstanbul tekfuruna gideceğini söylemiş, padişah sebebini sorunca da memlekette bilgin kalmazsa papazların yanlış şeriatına dahi muhtaç kalınacağını söylemiştir. Bunun üzerine padişah onun hatırına bilginleri affetmiştir.352

İbn Kemal ise olaya kısaca değinmekle yetinir ve sultanın kötü işler yapan bazı kimseleri yakmayı düşündüğünü fakat araya giren bazı sözü geçen kişilerin buna engel olduklarını yazar.353

Osmanlı tarihçileri bu hadiseyi nakletmekle Yıldırım Bayezid hakkında sertlik, affedicilik, adaletli olma gibi birçok algıya işaret etmişlerdir.

C.2.f.(3)

Karamanoğlu Alâeddin Bey’in İdamı

Öncelikle belirtmek gerekir ki Karamanoğlu Alâeddin Ali Bey Yıldırım Bayezid’in kız kardeşi Nefise Hatun ile evlidir. Dolayısıyla Karaman Beyi, Yıldırım Bayezid’in akrabasıdır. Ancak bu durum onun her fırsatta Osmanlı toprakları üzerindeki gayelerine ulaşmak için Osmanlı aleyhine hareketlere girişmesine engel olmamıştır. Karamanoğlu Alâeddin Ali Bey, I. Murad’ın Rumeli’de fetihlerde bulunmasından yararlanarak 1386 yılında Osmanlılardan Beyşehir’i almıştı. I. Murad’ın onun üzerine yürüyerek Konya’yı kuşatması üzerine barış istemek zorunda kalmış ve eşi Nefise Hatun’un babasına yalvarması üzerine affedilmiş ve barış yapılmıştır. Öldürülmeden 9 sene önce Alâeddin Ali Bey I. Murad’ın Kosova Savaşı’nda şehit edilmesi üzerine barışı bozmuş ve Osmanlı topraklarına saldırmıştır. Bunun üzerine Yıldırım Bayezid Anadolu Seferine çıkarak birçok beyliğe son vermiş ve Alâeddin Ali Bey’i yenerek onu tekrar barışa mecbur etmiştir. Bundan sonraki senelerde Timur’un bölgede faaliyetlere girişmesi üzerine Osmanlılar karşısında bunalan Alâeddin Bey Timur’u bir kurtuluş ümidi olarak görerek ona bağlanmıştır. Son olarak 1398 yılında Alâeddin Bey Osmanlı topraklarına girerek Ankara’ya

352

Evliya Çelebi, Seyahatnâme, C.1, s.651-652.

353

129 baskında bulunmuş ve Timurtaş Paşa’yı esir etmiştir. Sonra yaptığına pişman olarak onu serbest bırakmış, barış için aracı olmasını istemiştir. Bu olaylar neticesinde onun