• Sonuç bulunamadı

İLME VE ULEMÂYA DEĞER VEREN TİMUR ALGISI

B. OLUMLU TİMUR ALGISI

B.7. İLME VE ULEMÂYA DEĞER VEREN TİMUR ALGISI

İlim adamlarını, ulemâyı ve fazilet sahibi kimseleri seven ve koruyan, onlara saygıda kusur etmeyen ve kendisi de bizzat ilme69

düşkün bir hükümdar olarak Timur, haleflerine bu konuda örnek olmuştur. Hem Timurlu tarihçileri, hem de kendisine pek hoş gözle bakmayan Arap tarihçilerinin ifadesine göre Timur, âlimleri ve din adamlarını herkesten üstün görür, onlara daima meclislerinde yer verir ve kendileri ile meşveret yapmak ve görüşlerini almak suretiyle herhangi bir konuda doğru yolu bulmaya çalışırdı. Âlimlere ve bilim adamlarına çalışma ve araştırmaları için her türlü imkânı sağladığı gibi, sanatında usta olan kişileri çok sever, tüm zanaat ve meslek sahiplerine de, yaptıkları işin büyüklüğüne veya küçüklüğüne bakmazsızın sahip çıkardı. Bu nedenle Timur, fethettiği ülke ve şehirlerdeki meşhur âlimleri, yetenekli sanatkârları ve erdemli kişileri aileleri ile birlikte başkent Semerkand’a götürür ve mesleklerini orada icra etmeleri için kendilerine her türlü imkânı sağlardı.70

Timur’un Osmanlı kaynaklarına yansıyan ilim ehli ile münasebetleri için verilebilecek bir örnek Gelibolulu Mustafa Âlî’de şu şekilde geçmektedir: “Muhammed Fenari, Muhammed Cezeri ve Muhammed Buhari… Timur Han’a iletdiler.

69

Timur tarih bilgisi ile İbn Haldûn’u dahi kendisine hayran bırakmış bir kişidir. Ayrıntılı bilgi için Bkz.: Musa Şamil Yüksel, “Timur, Tarih ve İbn Haldûn”, Ölümünün 600. Yılında Emir Timur ve Mirası Uluslararası Sempozyumu, Ed. Abdulvahap Kara, Ömer İşbilir, İstanbul, Doğu Kütüphanesi, 2007, s.89-106.

70

155 Sairini Burusa’da koyub gitdiler… Nihayet Munla Cezeri anda alıkonılub, sairi yine Burusa’ya salındılar.”71

Hoca Sâdeddin, İdrîs-i Bitlisî ve Solakzâde’ye göre Timur, Şeyh Mahmud Cezeri’ye yanında kalmasını teklif etmiş, Emir Buhari ve Molla Fenari’yi ise kendisiyle bulunup bulunmamakta serbest bırakmıştır. Emir Buhari ve Molla Fenari Osmanlı boyunun adalet düzeninin gölgesi altında ülkenin, yine bakımlı, güvenli ve refah içinde kalkınacağına inanmış olduklarından, Bursa’ya dönmeyi, bu şehri şereflendirmeyi uygun bulmuşlardı. Şeyh Mahmud Cezeri ise Timur’a katılmıştır.72

Müneccimbaşı Ahmed Dede, bu noktada diğer kaynaklardan ayrılarak, Mevlana Şemseddin Fenârî ve Şeyh Muhammed el-Cezerî’nin esir alındığını, ancak Şeyh Nureddin’in onları ister burada kalır ister onunla giderler diye serbest bıraktığını, bunun üzerine ikisininde de Bursa’da kalmayı tercih ettiklerini yazar.73

İbn Hâcer, Yıldırım Bayezid’in esir olmasından sonra İbn el-Cezirî’nin Timurleng’e intisab ettiğini, Timur’un kendisine tâzim göstererek ve Şiraz kadılığını ona verdiğini ve kendisinin uzun müddet bu vazifede çalıştığını yazmaktadır.74

Yezdî de konu ile ilgili, “Şeyh Şemseddin Muhammed Cezerî’yi de getirmişlerdi. Sahipkıran onu çok sevdi; kendisine saygı gösterdi ve yanına aldı” şeklinde bilgiler kayıtlıdır.75

Gelibolulu Mustafa Âli, Timur’un Halep âlimlerinden Mevlânâ Sirâcü'd-Dîn Muhammed bin Ömer el-Halebi’yi Halep üzerine yürüdüğü sırada alarak Mâverâünehr’e götürdüğünü yazar.76

Görüldüğü üzere bu değerli kimselere karşı Timur’un olumsuz bir davranışı olmamış bilakis kendilerine saygı göstermiştir. Bu noktada Osmanlı kaynakları Timur’a karşı menfi bir tavır takınmazlar. Tersine genelde ilim ehline Timur’un

71

Gelibolulu Âli, Künhü’l-Ahbâr, s.167.

72

Hoca Sâdeddin, Tacü’t - Tevarih I, s.295; Solakzâde, Solak-zâde Tarihi, s.109-110; İdrîs-i Bitlisî, Heşt Bihişt II, s.145-146.

73

Müneccimbaşı, Camiü’d-Düvel, s.144.

74

İnalcık, “İbn Hâcer III”, s.521.

75

Yezdî, Zafernâme, s.398.

76

156 hürmet beslediği ve onlara saygı gösterdiğini ifade ederler. Yalnız ters bir algı olarak Âşıkpaşazâde, Timur hakkında:

“…Şeriat ehlini durmaz kırardı Bilinmez neyidi dutduğu duşı…”77

demek suretiyle bu konuda menfi ve diğer kaynakların verdiği bilgilerle tutarsız bir algı ortaya koyar.

Kaynaklar Timur’un ilme özellikle de tarih ilmine meraklı olduğunu ifade ederler. Bunun yanında ilim adamlarlarıyla beraber olmayı sevdiği, ülkesini her ilim ve sanat dalının en usta ve bilgili kişileriyle doldurmaya çalıştığı bilinmektedir.

Timur dini ve ilmi konularda sık sık tartışmalar yaptırmayı sevmektedir. Bu toplantılarda sorduğu sorularla âlimleri sıkıntıya sokmayı seven Timur, Arap tarihçilere göre bu tartışmaları genellikle âlimlere işkence etmek ve onları sıkıntıya sokmak için düzenlerdi.78

Timur ’un bu özellikleri hakkında bilgi veren tek Osmanlı müellifi Gelibolulu Âli’dir. Ona göre Timur Tebriz’e gelince o çevrenin değerli bilginlerini huzurunda ilmi tartışmalar yapmakla gorevlendirmiştir. Ama tartışmalar uzamış ve sonuç çıkmamıştır. Bunun üzerine Şeyh Bedreddin’i Mevlana Cezerî Timur’a övünce Timur, adı geçen bilgini meclisine getirtmiştir. Bilginler arasında hakem tayin edip hemen adı geçene konuşma izni verince o da güzel cevaplar vermiş ve bu cevaplar iki tarafı da tatmin etmiştir. Emir Timur Şeyh Bedreddin’in geniş bilgisini görünce ona sınırsız caizeler bağışlamış ve iltifatlarda bulunmuştur.79

Genel olarak kaynakların verdiği bilgilere göre Timur, ilim ehline ve âlimlere karşı yumuşak tavırlar takınan, İbn Haldûn, İbn Cezerî gibi âlimleri ülkesine gelmeye teşvik eden bir hükümdardır.

77

Aşıkpaşazâde, TAO, s.145.

78

Musa Şamil Yüksel, “Arap Kaynaklarına göre Timur ve Din”, Tarih İncelemeleri Dergisi, XXIII, S.1, 2008, s.248.

79

Gelibolulu Âli, Künhü’l-Ahbâr, s.242; Mustafa İsen, Gelibolulu Mustafa Âli, Ankara, Kültür Bak., 1988, s.71.

157