• Sonuç bulunamadı

C. OLUMSUZ YILDIRIM BAYEZİD ALGISI

C.2. e Yıldırım Bayezid’in Gururlu Olması

İnsanların hele hele bir devleti ve bir hanedanı temsil eden padişahların gururlu kimseler olmaları bir yere kadar esasen çok yadırganamaz. Fakat gururun ölçüsü kaçtığında bu mağrurluk ve kibir’e dönüşür. Bu ise İslâm dininin de yasakladığı ve hadis-i şerif’te seytandan olduğu söylenen bir haslettir. Gerek Osmanlı gerek yabancı kroniklerin Yıldırım Bayezid hakkında bu kadar üzerinde durdukları bir mesele olması açısından Timurlu kaynakları301

ve Kalkokondyles dışında her ne kadar direkt olarak kibir şeklinde ileri sürülmese de kaynakların genel algısına göre Yıldırım Bayezid’deki gururun ölçüsünü aştığı ve mağrurluk ve kibir’e dönüştüğü anlaşılmaktadır. Yıldırım Bayezid’in gururu Timur tarafından “Mektubundaki gibi tehdit ve gurura kapılma, akıl yolundan uzak sözlere cesaret etme…” şeklinde ikinci mektupta da dile getirilmiştir. Hatta Oruç b. Âdil, Yıldırım Bayezid’in gayretli (gururlu ve haysiyetine düşkün) bir kişi olması nedeniyle yüzük taşındaki zehirle intihar ettiğini iddia ederek ölümüne sebep olarak gururunu gösterir.302

300

Nitekim ATAO’larda kayıtlı bir ifade Yıldırım Bayezid’in kendisine aşırı güvenini işaret eder: “…Var idi i’timâdı savletine

İnanur idi re’y u kuvvetine Anı bilmezdi yüz döndürdi devlet

Götürür re’y u kuvveti mezellet”. ATAO, s.38.

301

Şerefeddin Ali Yezdî’nin anlattığına göre Timur’un emri ile Yıldırım Bayezid’e yazılan mektupta "Senin soyun gemici Türkmenlere dayanır ve biz bunu gayet iyi biliriz. Aklından gururu çıkar at.'' Şeklinde bir uyarı yapılmakta ve Yıldırım Bayezid’ın gururlu davranışlarına dikkat çekilmektedir. Mektubun devamında ise Yıldırım Bayezid Timur tarafından “sakın ola ki, atalarının yolundan çıkmayasın, sınırı aşmayasın ve gurura kapılmayasın, vesselam” şeklinde uyarılmaktadır. Şerefeddin Ali Yezdî, Yıldırım Bayezid’in kendisini gurur seline kaptırmış biri olduğunu ve bu nasihatlere kulak verecek kişi olmadığını da ilave eder. Yezdî, Zafernâme, s.339; Ayrıca Nizamüddin Şâmî, Yıldırım Bayezid ve Timur arasındaki çatışmanın başlangıcı hakkında “şeytan buna bir gurur verdi. Kuvvet ve şevketine güvenerek haddini aştı…. Emir Timur ile boy ölçüşmeye ona muhalefet göstererek bir takım manasız mektuplar yazmaya, münasebetsiz haberler göndermeye kalktı.” demektedir. Başka bir yerde de Şâmî Yıldırım-Timur mektuplaşmalarını değerlendirirken, “Yıldırım Bayezid işin akıbetini düşünmedi, gayet mağrurane...” şekilde sert ve haşin cevaplar verdi demektedir. Şâmî, Zafernâme, s.261; Şâmî, başka bir yerde yine Yıldırım Bayezid’in gururuna işaret ederek “…Tanrının yandırdığı bir çerağı nahvet ve gurur rüzgârıyle söndürmek mümkün olmadığını gösterdi” demektedir. a.g.e., s.309.

302

116 Kaynaklar gurur karşılığı olarak “gayret” kelimesini de sık sık kullanırlar. Emir Timur’a atfedilen Tüzükât-ı Timur isimli eserde de gayret kelimesi gurur karşılığı olarak çeşitli yerlerde kullanılmıştır.303

Bazı kaynaklar Yıldırım Bayezid ve Timur çatışmasının ve Yıldırım Bayezid’in hazin sonunun önemli nedenlerinden birisi olarak da onun gururunu ve mağrur oluşunu öne sürerler.

Behiştî, Yıldırım Bayezid’in gururlu olmasını bir kusur olarak gören birçok manzum satırlara eserinde yer vermektedir;

“…Yokimiş pâdişâhlukda kusûrı Velîkin varmış gâyet gurûrı Göze Timür’i göstermezmiş aslâ Mukadder buyımış yok çâre ammâ Çü var hod-râylugun çok ziyânı İdinmez şâh-ı âkıl âdet anı…”304

Başka bir yerde Timur’un son mektubu üzerine Behiştî; “…Eyü nesne degüldür ey şâh gurûr

İşitdün nice oldı Dârâ vü Fûr…” 305

303

Benim şân-ı şevketim Kayser'in [Yıldırım Beyazıd] kulağına kadar yetişti. Sivas, Malatya kalelerini ele geçirip oralara konmuş muhafız askerlerin hepsini dağıtıverdiğimi anlayınca, onun tüm gayret damarları harekete gelip ayaklandı… Böyle olsa da ben Kayser'in gayret ateşini söndürmek için sıcak soğuk su serpmişçesine şu mazmunda hat yazıp gönderdim…” Emir Timur, Tüzükât-ı Timur, s.64-65.

304

Behiştî, “Behiştî Tarihi”, s.33.

305

A.g.e., s.38; “Dârâ, divan şiirinde adı en çok geçen Acem hükümdarlarından birisidir. Büyük bir saltanat ve şa„şaaya malik olması, İskender‟le olan efsânevî savaşları, tac ve tahtıyla dillere destan olmuş bir hükümdar olması, hem Acem hem de Türk şiirinde adından çokça bahsedilmesine sebep olmuştur. Dârâ, divan şiirinde bir ululuk, azamet ve şa’şaa sembolüdür. Genellikle memduh övülürken onun üstünlüğünü ifade için kullanılmışsa da bazen de dünya hayatının geçiciliğini ve şairlerin istiğna hallerini ifadede zikredildiği olmuştur.” Burada bizce Behiştî Dârâ ve Fûr imgelerini kullanarak dünya’nın fâniliğine işaret etmekte ve Yıldırım Bayezid’in buna aldırış etmediğini ve dünya malına, hayatına kapıldığını imâ etmektedir. Dursun Ali Tökel, Divan Şiirinde Mitolojik Unsurlar Şahıslar Mitolojisi, 1.bs., Akçağ Yayınları, Ankara, 2000, s.155’den Naklen Mehmet Halil Erzen, “Divan Şiirinde Mitolojik Ve Efsanevî Şahısların Kullanımına İyi Bir Örnek: Nev’izâde Atâyî Divanı”, Turkish Studies, S.8/4, 2013, s.841.

117 demekle onun kötü sonuna işaret etmekte ve Yıldırım Bayezid’in bu kötü sonunu, onun gururu ile irtibatlandırmaya çalışmaktadır.

Behiştî, büyük padişahların en önemli kusurlarından birisi olarak değerlendirdiği ve Yıldırım Bayezid de varlığını dile getirdiği gurur ile alâkalı şu sözlere de eserinde yer verir;

“Yog idi anun gibi sahib-kıran Velikin ana zulm kıldı zaman Ulu şehlerün düşmanıdır gurur Ki andan olur her kusur”306

Kemal, Selâtîn-nâme’sinde Yıldırım Bayezid’in mağrur şekilde Erzincan hâkimi Mutahharten’den haddinin üzerinde isteklerde bulunduğuna dair rivayet aynı şekilde Yezdî de yer alır.307

İbn Kemal’de Yıldırım Bayezid’in Timur’a bakışı için “…Timur-ı mar-kirdara mur-kudr (Karınca kadar) kadr ü itibar komayub mağrur oldı” diyerek Yıldırım Bayezid’in kendisini Timur’dan üstün gördüğü değerlendirmesini yapmaktadır. Evliya Çelebi’ye göre de Yıldırım Bayezid Timur’u mezar taşı yerine bile koymamıştır.308

Kemal, Yıldırım Bayezid’in Taharten üzerine yürümesi üzerine “tama” hakkında iki hikâye anlatmakta ve âdeta Yıldırım Bayezid’i tamakâr olmamakla suçlamaktadır.309

Karamannâme’deki bir kayda göre savaştan önce kendisine uyarılarda bulunan vezirlerine Yıldırım Bayezid, “Bir kuş bir çalıya sığınır, benim o denli gayretim

306

A.g.e., s.6.

307

Şâmî, Zafernâme, s.260; Şerefeddin Ali Yezdî’nin, Yıldırım Bayezid’in şevket ve azametinin artmasından dolayı gurura kapılıp, gönlüne kötü niyetlerin yeşerdiğini ve Tahertene elçi göndererek eskiden olduğu gibi yine Osmanlı’ya bağlı olması gerektiğini, Erzincan ve Erzurum'un haracını kendisine göndermesi gerektiğini söylediğini yazar. Bunun üzerine Tahertan durumu Timur'a bildirir. Şerefeddin Ali Yezdî’ye göre böylece Timur, Rum kayserini gurur devinin yoldan çıkardığını anlamıştır. Yezdî, Zafernâme, s.338.

308

İbn Kemal, TAO, 4. Defter, s.413; Evliya Çelebi, Seyahatnâme, C.3, s.268.

309

118 yok mudur…” diyerek savaşa hazırlandığı görülmektedir. Burada Yıldırım Bayezid’in gururu başına gelen kötü işlerin sebebi olarak işaret edilmektedir.310

Yabancı bazı kaynaklar da Yıldırım Bayezid’in gururuna geniş yer verirler.311

Öyle ki Bayezid Timur’a esir düştüğünde Kalkokondyles Timur’un Bayezid’e şu sözleri söylediğini yazar: “Eğer başın bulutlar arasında gezmeseydi ve bu kadar kibirli olmasaydın başına bu felaket gelmeyecekti. Tanrı kibirli ve gururlu olanları çoğu zaman cezalandırır.”312

Timur, Yıldırım Bayezid’e gönderdiği ikinci mektubunda kendisini ilk mektuptaki gibi gurur ve tehdite kaptırmaması için uyarmıştır.313

Osmanlı kaynakları ve bazı yabancı kaynaklar Yıldırım Bayezid hakkında aşırı gururlu bir hükümdar algısı çizerler. Kimi müellifler hükümdarın bu kötü özelliği sonucunda intihar ettiğini, kimileri de Ankara Savaşı’nı kaybettiğini iddia eder.

Kaynakların genelde özellikle başarısızlık sözkonusu olduğunda neden sorusuna cevap verebilmek amacıyla bazı olumsuz addedilecek özellikleri ön plana sürdüklerini daha önce ifade etmiştik. Muhtemelen burada da benzer bir durumla karşılaşmaktayız. Kaynaklar bir padişah olarak doğal şekilde gururlu bir kimse olan Yıldırım Bayezid’i kötü sonundan dolayı kibirli olarak nitelemektedirler. Bu

310

Şikârî, Karamannâme, s.227.

311

Kalkokondyles’e göre Osmanlılar Yıldırım Bayezid dönemine kadar talih ve siyasi erdemin ikisine birden sahipken Bayezid’in kibirli davranışları onların Ankara Savaşı’nda yenilmesine sebep olmuştur. Nicoloudis’den naklen Hasan Çolak, “Bizans Tarihyazıcılığında Dönüşüm: Laonikos Kalkokondyles’te Bizanslı ve Osmanlı İmajı (1299-1402)”, Uludağ Üniversitesi Fen- Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi, S.15, 2008/2, s.346-348; Konstantin Kosteneçki de Yıldırım Bayezid için “mağrur ve büyük Bayezid” nitelemesi yapar. Kosteneçki, Stefan Lazareviç, s.58; 16. Asırda Yazılmış Grekçe Anonim Anlatı’da, Yıldırım Bayezid’in “Ben bir saltanat soyundanım ve ondan zenginim” diyerek Timur’un soyunu aşağıladığı ve gurura kapıldığı Timur’un tehditlerini duyunca da gülüp onunla alay ettiği yazılıdır. Grekçe Anonim, s.103; İbn Hâcer de eserinde “Tabi ki İbn Osman çok gururlu bir kişiydi” demekle Yıldırım Bayezid’in gururuna dikkat çekmektedir. Yüksel, “İbn Hâcer’in İnbâ’el-Gumr’unda”, s.227; Klaviyo, Yıldırım Bayezid hakkında “dünyada kendi seviyesinde satvet sahibi bir hükümdar bulunmadığını sanıyordu” demek suretiyle onun gururuna işaret etmiştir. Klaviyo, Semerkand’a Seyahat, s.73.

312

Nicoloudis’den naklen, Çolak, a.g.e. s.336.

313

119 algılama da Timurlu kaynaklarının ve bu kötü sona bir sebep bulma ihtiyacının etkisi olduğunu düşünüyoruz.