• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 4: ÖRGÜTSEL DİL VE ÖRGÜTSEL MEŞRUİYET İLİŞKİSİNE DAİR

4.5. Veri Analizi

Yukarıda bahsi geçen holdinglerin 2011-2017 yılları arasında çeşitli tarihlerde yayınladıkları toplam 876 adet basın bülteni “nitel içerik çözümlemesi” tekniği yardımıyla analiz edildi. Nitel içerik çözümlemesi, Mayring’e (2011: 122) göre sistematik, kuramsal kökenli metin irdelemeleri için oldukça uygundur.Vergne ve Wry (2014: 65-66) son yıllarda kategori temelli kültürel anlamın sınanmasında içerik analizi kullanımının artan bir trende sahip olduğunu belirtmektedir. Bu teknikle her kategoriden belge metni analiz edilebilir (Duverger, 2014: 165). Bu metinler medyadan ya da görüşmelerden elde edilmiş metinler olabileceği gibi daha önce üretilmiş hazır metinler de olabilir (Flick, 2009: 323). Bu işlemin daha sistematik yapılabilmesi için “MAXQDA 2018” nitel veri analizi programı kullanılmıştır.

İçerik çözümlemesi temel bir iletişim-bilimsel teknik142 olarak değerlendirilmektedir (Duverger, 2014: 166). Bu teknikte materyalin belirli motiflerinin ne sıklıkta olduğu çözümlemenin esasını oluşturur. Yöntemin yaklaşım noktası sayılaştırma eğilimine girmeden, kuramsal olarak belirlenmiş kategori sistemini kullanmaktır (Mayring, 2011: 116-117). Nitel çözümlemeler genellikle “tümevarım” yaklaşımına dayanır. Çünkü sosyal dünyadaki düzenliliklerin araştırılmasında tümevarım yöntemi merkezi bir konumdadır. Kavramlar, verilerden bu yöntemle geliştirilir, daha üst soyutluluk düzeyine ulaşmaları sağlanır ve kavramlar arası ilişkiler böylelikle oluşturulur (Punch, 2011: 190). Fakat meşruiyet amaçlı örgütsel dil stratejileri konusunda literatürde ana kategorilere ilişkin bir sınıflandırma mevcuttur (Bitektine ve Haack, 2015: 64-65). Bu nedenle bir teorileştirmeden ziyade bu kategorilerin Türkiye ölçeğinde geliştirilmesi ve sınanması durumu söz konusudur. Bundan dolayı “tümevarım” değil “tümden gelim” yönteminin bu çalışmaya daha uygun olduğu değerlendirilmiş(Habermas, 2011: 69) ve

142

Duverger, nitel içerik çözümlemesinin ABD’de toplumsal psikolojinin “iletişim araştırması” dalında gelişmeye başladığını belirtir. Özellikle iletişim, reklam ve basın-yayın alanları dâhil bütün iletişimleri kapsayarak toplum bilimlerinin analizinde önemli bir yöntem haline geldiğini ifade eder (bkz. Duverger, 2014: 166)

173

“yapılandırıcı nitel içerik çözümlemesi” modeli143 takip edilmiştir. Bu modelin akışı Şekil 2’de gösterilmiştir.

Şekil 2: Yapılandırıcı Nitel İçerik Çözümlemesi Akış Modeli

Kaynak: Mayring, P. (2011). Nitel Sosyal Araştırmaya Giriş. A. Gümüş ve M.S. Durgun (Çev.),

Ankara: Bilgesu Yayıncılık, sf:121.

Yapılandırıcı nitel içerik çözümlemesi sistematik, kuramsal kökenli ve büyük çaplı materyallerin144 incelenmesi için uygundur (Mayring, 2011: 122). Şekil 2’de de görüldüğü üzere kuram temelli çalışmalarda, yapılandırmanın boyutlarını ve sınırlarını kuramın çerçevesi belirlemektedir. Ana kategorilerin tanımlanmasında ise kuramın içeriğinden yararlanılmaktadır (Flick, 2009: 314). Araştırmacı kategori sistemini

143

Nitel içerik çözümlemesi yönteminin kuram kökenli çalışmalarda, kategorilerin oluşturulması ve metinlerin çözümlenmesi açısından oldukça uygun olduğu değerlendirilmektedir. Bu teknikte kategoriler kuramdan yararlanılarak ya da daha önceki kategoriler geliştirilerek oluşturulur (bkz. Flick, 2009: 314-323; Mayring, 2011: 122; Habermas, 2011: 305)

144

Duverger sosyal bilim araştırmalarında çok sayıda belgenin analizi için “içerik çözümlemesinin” uygun bir yöntem olduğunu ifade eder (bkz. Duverger, 2014: 150)

Sonuçların çıkarılması Materyali gözden geçirme: Keşiflerin

irdelenmesi ve biçimlendirilmesi Gözden geçirme, Gerekiyorsa

kategori sistemi ve tanımlarında revizyon yapma

Yapılandırma boyutları ve şıklarının belirlenmesi (kuram kökenli); Kategori

sisteminin oluşturulması

Her bir kategori tanımının, yansıtıcı örneklerin ve kodlama kuralının

oluşturulması

Materyali gözden geçirme: Keşif noktalarının (önemli noktaların)

174

oluştururken kurama sadık kalarak daha önceki çalışmalardan (Bitektine ve Haack, 2015: 64-65) yararlanır, onları genişletir, derinleştirir (Flick, 2009: 323) ya da kendi kategori sistemini onların üzerine inşa eder (Habermas, 2011: 305) veya onlardan yeni kategoriler türetebilir (Kennedy ve Fiss, 2013: 1139).

Tablo 7

Örgütsel Meşruiyet İçin Söylem Stratejileri

Temel Stratejiler Ö R G Ü T L E R İN M E Ş R U İY E T E L D E E T M E K İ Ç İN K U L L A N D IK L A R I S Ö Y L E M S T R A T E L E R İ A -G ER K Ü ZER İN E S Ö Y L EM S TR A TEJİ LER İ

1- Uygunluğa vurgu yapan stratejiler 2- Otoriteye vurgu yapan stratejiler

3- Doğal bir varlık ya da gelişmeyi vurgulayan stratejiler 4- Favori kategorileri öven stratejiler

5- Tarihsel hikâye ya da anlatılar üzerine kurulu stratejiler 6- Metaforlar üzerine kurulu stratejiler

B -U Y G U N LU K Ü ZER İN E S Ö Y LEM S TR A TEJİ LER

İ 1- Varlığın başarısını vurgulayan stratejiler

2- Değerlendiricinin normatif inançlarını yansıtan stratejiler 3- Varlığın kimliğini inşa eden stratejiler

4- Varlığın ahlaki değerlerine vurgu yapan stratejiler 5- Duyguları yönlendiren stratejiler

Kaynak: Bitektine, A. ve P.Haack. (2015). The “Macro” and the “Micro” of Legitimacy: Toward a

Multilevel Theory of the Legitimacy Process. Academy of Management Review, 40.1, 49-75.

Bu amaçla Tablo 7’de yer alan ana kategorilerin altında alt kategoriler oluşturulmuştur. Böylelikle metinlerin içerisinde yer alan kelime, cümle, paragraf ya da diğer söz gruplarının hangi ana veya alt kategori altında yer alacağının tespiti (Duverger, 2014: 165-173) Türkiye bağlamında daha kolay yapılabilir hale gelmiştir. Bu alt kategori oluşturma işlemi teoriye ve ana kategorilerin sınırlarına sadık kalınarak sistematik bir biçimde gerçekleştirilmiştir (Mayring, 2011: 118). Ana kategorilerin altında genelde bir ya da iki alt kategori oluşturuldu. Ortaya “Geçerlilik” başlığı altında 19, “Uygunluk” başlığı altında 14 alt kategori çıkmış oldu. Bu alt kategorilerin altında da ikinci derece alt kategoriler oluşturuldu. Kodlama sürecinde hangi kelime, cümle ya da paragrafın hangi kategori ile ilişkili olduğunu daha rahat anımsayabilmek için alt kategorilerin

175

hemen yanına onları çağrıştıran “memo” isimli hatırlatıcılar eklenmiş ve kararsız kalınan durumlarda bunlardan yararlanılmıştır.

Daha sonra kodlama işlemine geçilmiştir. Kodlamalar bütün belgeler tek tek okunarak kelime, cümle ya da paragrafların ilgili alt kategorilerle eşleştirmesi şeklinde yapılmıştır (Duverger, 2014: 173). Kodlama işlemi genelde verilerdeki düzenlilikleri keşfetmeye yönelik bir işlemdir. Kodlar; etiket, isim veya nitelendirme şeklinde olur. Bu veri grupları tek bir kelime veya küçük ya da büyük veri kümeleri olabilir (Punch, 2011: 193-194). Alt kategoriler oluşturulurken hem üst kategori ile uyumuna hem de alt kategorinin içinde yer alacak kodların tamamını temsil edebilmesine dikkat edilmiştir (Flick, 2009: 306). Kelime, cümle, paragraf ya da diğer veri grupları kodlanıp ilgili alt kategori ile eşleştirildikçe, içinde yer aldığı birinci derece alt kategori ve onun da bağlı olduğu ana kategoriye bağlanmış oldu (Flick, 2009: 324). Böylece kodlar, alt kategoriler ve ana kategoriler arasındaki örüntü ağı adım adım ortaya çıkarılmıştır. Belgeler kodlanırken genelde iki tür kodlama mantığı takip edilmiştir. Bunlar betimleyici kodlar ve çıkarım (örüntü) kodlarıdır. İlki veri kümesinin oluşturulmasının ötesinde bir çıkarım gerektirmediği ya da çok sınırlı çıkarım gerektirdiği için betimleyici kodlar olarak nitelenebilir. İkinci düzey kodlamada ise örüntü kodlarına yoğunlaşılır. Örüntü kodu daha çıkarımsaldır ve verilerden gelen malzemenin daha küçük ve anlamlı birimler halinde bir araya getirilmesidir. Bu nedenle bir örüntü kodu, daha az soyut ve daha betimleyici kodları bir araya getiren daha soyut bir kavramdır (Punch, 2011: 193-194). Kodlama yapılırken metinde yer alan kelime, cümle ve paragraflar doğrudan ana ya da alt kategorilerle ilişkili görünmese bile içinde taşıdığı gömülü anlam nedeniyle kategorilerle ilişkili olduğuna yönelik çıkarım bu yöntemle yapılmıştır. Bu işlemlerin sonunda ortaya çıkan geçerlilik ve uygunluk stratejileri ve alt kategoriler Ek 2 ve Ek 3’de verilmiştir.

Geçerlilik, sosyal bağlamda örgütün faaliyetlerinin uygun olduğuna dair kolektif sosyal hükmü ifade eder. Böylelikle örgütsel alan ve toplum gibi daha yüksek seviyede örgütün meşruiyeti hakkında konsensüs sağlar. Geçerlilikte meşru olarak algılanan sosyal düzenin normları, inançları ve değerleri ile diğerlerinin düzeni meşru olarak algıladığı yönünde bir bilincin varlığı önemli rol oynar (Harmon, Green ve Goodnight, 2015: 77; Bitektine ve Haack, 2015: 51; Tost, 2011: 686). Bu nedenle geçerlilik

176

stratejilerinde örgütsel eylemin genelde kabul edilmiş uygulama, ilke ve standartlarla uyumluluğuna vurgu vardır. Örgütler geçerlilik stratejilerinde otorite gibi meşruiyeti kabul edilmiş aktörlere atıf yaparak bilişsel anlamda düzeni meşru kabul ettiğini göstermiş olur. Ayrıca üzerinde uzlaşı bulunan çevresel, siyasal ve teknolojik gelişmeleri benimsediği ve uyum sağlama konusunda iyi niyetli ve istekli olduğu yönünde algı oluşturur.

Uygunluk ise bireysel değerlendiricilerin kendi sosyal kabul edilebilirliği ile ilgilidir ve örgütün meşruiyeti hakkında bireysel bir sosyal hükmü ifade eder. Diğer bir deyişle bireysel değerlendiricilerin örgütün pratik ve eylemlerini uygun ve istenilir olarak bulmasıdır. Geçerlilik stratejileri bağlamın meşruiyetini kurucu ya da dağıtıcı bir etkiye sahipken, uygunluk stratejileri örgütün eylemlerini savunan ya da meydan okuyan bir etkiye sahiptir (Harmon, Green ve Goodnight, 2015: 77; Bitektine ve Haack, 2015: 51; Tost, 2011: 686). Bu nedenle uygunluk stratejilerinde örgütsel sonuçların başarısına, normatif ve ahlaki değerlerle uygunluğa, duyguları harekete geçiren anlatılara ve örgütsel kimliğin kurumsal alanla ilişkisine vurgu ağırlıklı olarak göze çarpmaktadır.