• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 1: KURUMSAL KURAMDA ÖRGÜTSEL MEŞRUİYET

1.2. Örgüt Kuramlarının Meşruiyete Yaklaşımı

Örgütsel meşruiyet literatüründe iki ana akım bulunmaktadır. Bunlar stratejik örgütsel meşruiyet ve kurumsal örgütsel meşruiyet olarak isimlendirilir (Suchman, 1995: 575; Massey, 2001: 155). Stratejik meşruiyet yaklaşımı literatürde etkin yönetim teorileri, işlevsel teori ya da esas yönetim olarak, kurumsal meşruiyet yaklaşımı ise kurumsal teori ya da sembolik yönetim olarak da yer alır (Asforth ve Gibbs, 1990: 178; Elsbach, 1994: 57; Mazza, 1999: 41). Bu iki yaklaşım arasındaki temel fark20, stratejik yaklaşımın analizde güçlü aktöre önemli bir yer vermesi, kurumsal yaklaşımın ise kurumları öne çıkararak aktörü arka plana itmesinden kaynaklanır. Stratejik yaklaşımın düşüncede dayandığı teori realizmdir. Realizm, modern sistemde meşruiyete ve meşruiyetin kökenine güçlü bir şekilde yer verir. Bunu da çok güçlü ve aracı insan faktörü ile yapar (Meyer, 2008: 799). Bu yaklaşım örgütsel sonuç, yapı ve süreçlerdeki gerçek değişime ya da sosyal ve kurumsal pratiklere odaklanır (Asforth ve Gibbs, 1990: 178). Kurumsal yaklaşım ise kültürel norm, semboller, inançlar ve ritüelleri vurgulayarak, örgütsel meşruiyeti kurumsal teorinin başlıca konusu olarak öne çıkarır (Suchman, 1995: 572).

1.2.1. Kurumsal Yaklaşım

Kurumsal yaklaşım “örgütler, normatif ve yaygın kabul edilmiş örgütsel özellikleri koruyarak meşruiyeti nasıl inşa eder?” sorusu üzerinde durur (Elsbach, 1994: 59). Kurama göre örgütler, kurumsal çevrelerinden soyutlanarak meşruiyeti kolay sağlayamaz (Suchman, 1995: 576). Ancak meşruiyetini kazanmış ve hayatta kalmak için gerekli kaynaklara sahip incelikli bir kurumsal çevrede varlığını devam ettirir ve başarılı olur (Meyer ve Rowan, 1991: 53). Çünkü örgütün nasıl inşa edileceğini, yönetileceğini, anlaşılacağını, değerlendirileceğini kültürel tanımlar belirler (Suchman,

20

Stratejik yaklaşımın öncü çalışmasında Dowling ve Pfefer (1975) meşruiyetin örgütsel sonuçlarla uygunluğu ve önemi üzerine, kurumsalcı yaklaşımın öncü çalışmasında Berger ve Luckman (1967) meşruiyetin bilişsel yönüne vurgu yapar (bkz. Scott, 1991: 169)

26

1995: 576). Örgütün yapması gereken şey, kurumsal değerlere karşı oldukça duyarlı olmaktır (Meyer ve Rowan, 1991: 51). Eğer örgüt, kurumsal olarak kabul edilebilir faaliyetler için tanımlanmış kurallara uyarsa süreç içerisinde meşruiyeti elde eder (Mazza, 1999: 41). Kurumsal yaklaşıma göre, hiçbir örgüt tek başına yapısal dinamikleri oluşturan genel kültürel baskıyı değiştiremez (Suchman, 1995: 572). Bu nedenle kurumsalcıların çoğu, meşruiyet tehdidine normatif ve yaygın pratikleri kullanarak örgütün nasıl hazırlık yapacağı üzerine odaklanırken, bir kısmı ise saldırının ardından meşru örgüt karakterini tanıtarak ya da uyumlaştırarak meşruiyet tehdidine nasıl cevap verecekleri konusunda yol göstermeye çalışır (Elsbach, 1994: 59).

Kurumsalcı yaklaşım, meşruiyeti bir operasyonel kaynak olarak tanımlamaz, onu temel inançlar seti olarak görür. Bu gelenekte meşrulaşma ile kurumsallaşma neredeyse aynı anlamdadır (Suchman, 1995: 576). Meşruiyet, zorunlulukların içselleştirilmesinin bir sonucu olarak görülür ve normatif ve kurumsal kurallar aracılığıyla desteklendiği öne sürülür (Mazza, 1999: 36). Kuram, örgütün başarısına yardım eden meşru iş faaliyetleri gibi araçlar üzerine odaklanır (Elsbach, 1994: 60). Kurumsal yapı ile örgüt arasında bir çatışma olduğunda yönetici kararlarının etkisinin önemsiz olduğunu düşünür (Tregidga, Milne ve Kearins, 2007: 4). Çünkü yöneticinin kararları, güçlü ve kısıtlayıcı bir çevrede inanç sistemi tarafından belirlenen kararlar olarak kabul edilir. Bu yüzden özel bir örgütsel stratejik meşruiyet çabasından çok ortak yapıya (Suchman, 1995: 576) ve çevreye uyumun sürdürülmesi gerektiğine (Oliver, 1992: 563) vurgu yapar.

1.2.2. Stratejik Yaklaşım

Meşruiyete bakışta kaynak bağımlılığı kuramının da içerisinde yer aldığı stratejik yaklaşım, yönetimin meşruiyet sürecini büyük oranda kontrol edebileceğini varsayar (Suchman, 1995: 576; Aerts ve Cormier, 2009: 3). Örgütsel eylemin oluşturduğu algıya ve durumu açıklığa kavuşturma yeteneğine odaklanır (Elsbach, 1994: 60). Ona göre örgütsel eylem çok sebepli ve tabiatı gereği muğlak (Asforth ve Gibbs, 1990: 180) olduğu için algıyı değiştirme veya faaliyetleri uyumlu gösterme gibi stratejik tercihlerle örgütsel meşruiyeti sağlamak mümkün hale gelmektedir (Aerts ve Cormier, 2009: 3). Stratejik yaklaşım, meşruiyeti bir operasyonel kaynak olarak tanımlar ve hedefine ulaşmakta araçsal olarak kullanır (Suchman, 1995: 576).

27

Bu yaklaşımın odaklandığı en önemli konulardan biri, örgüt sözcülerinin örgütsel meşruiyeti etkileyebilecek olaylara karşı itibar kazandırma ve suçlamalardan kaçınmak için hangi açıklama biçimini nasıl kullandıklarıdır (Elsbach, 1994: 58). Örgütlerin meşruiyeti kazanmak için sembolik çağrışımlar yaparak ya da bazı iletişimsel davranışlar aracılığıyla gerçeği manipüle edebileceğini varsayar (Suchman, 1995: 572; Massey, 2001: 155). Yaklaşıma göre örgütler doğrudan gerçek anlamda değişmek yerine basitçe beklenti ve sosyal değerlerle uyumlu görünmeyi başarabilir ve bunu yönetebilir. Bunu davranışların anlamını dönüştürerek ya da algıyı başka yöne çekerek yapabilir (Asforth ve Gibbs, 1990: 180). Bu nedenle örgütler çevre tasarımları, dil geliştirme, başarı seremonileri, örgütün yeniden yapılandırılması gibi sembolik görünebilecek birçok faaliyete bağımlıdır (Elsbach, 1994: 57). Kaynak bağımlılığı kuramının meşruiyete yaklaşımını ifade eden stratejik yaklaşıma göre meşruiyet, sosyal sistemde örgütün rolünü yasallaştırır. Toplum kesimlerinin desteğinin sürmesine ve kaynakları kendine çekmesine yardımcı olur. Bu açıdan yaklaşıma göre meşruiyetin kendisi de bir kaynaktır (Asforth ve Gibbs, 1990: 177).

Kurumsal yaklaşım da stratejik yaklaşım da meşruiyeti örgütler açısında önemli görür. Fakat her ikisinin de meşruiyetin varlığı, önem derecesi, işlevi ve elde edilmesi başta olmak üzere, kavrama bakışlarında ciddi farklılıklar söz konusudur.

1.2.3. Kurumsal ve Stratejik Yaklaşımların Karşılaştırılması

Meşruiyete yaklaşımları açısından kurumsal yaklaşım ve stratejik yaklaşım arasındaki en önemli fark meşruiyetin varlığına dair varsayımlarıyla ilgilidir. Stratejik yaklaşım onu performansı etkileyen bir kaynak olarak değerlendirerek, meşruiyetin az ya da çok olabileceğini, bu durumun ise örgütün rekabet avantajını etkileyeceğini öne sürer. Kurumsal yaklaşım ise meşruiyetin sadece var ya da yok olabileceğini, varlığının örgütün hayatta kalmasını sağlarken, yokluğunun örgütün ortadan kalkmasına neden olabileceğini iddia eder (Deephouse vd., 2017: 33-34).

Genel anlamda bütün örgütler hem stratejik ya da operasyonel meydan okumalarla hem de kurumsal ya da yapısal baskıyla karşı karşıyadır (Suchman, 1995: 577). Stratejik yaklaşımda meşruiyet için altı çizilen nokta, kurulu sosyal düzende örgütlerin nasıl değerli kaynak ürettiği konusudur (Mazza, 1999: 42). Bu yaklaşımda meşruiyet

28

verilidir. Rasyonel norm varsayımının arkasında bürokrasi gösterilir (Meyer ve Rowan, 1991: 44). Meşruiyet yapısal süreçlerle açıklanmadığı için yönetilebilir ve kontrol edilebilir görülür (Tregidga, Milne ve Kearins, 2007: 4). Meşruiyetin yönetimi kavramı, meşruiyete kişisel bakış olarak tanımlanır ve etkin yönetim teorileri kapsamında değerlendirilir. Etkin yönetim teorileri, örgüt sözcülerinin örgütsel meşruiyetin yönetiminde benzer yöntemleri kullandığını söyler (Elsbach, 1994: 57). Fakat satışlar, karlar ve bütçe gibi maddi reel çıktılar dışsal olarak yönetilebilirliği yüksek iken sembol ve ritüeller hemen hemen sınırsız bir esnekliğe sahiptir (Suchman, 1995: 576). Bu nedenle kurumsal teori21, meşruiyete örgütsel seviyede yaklaşır ve örgüt nasıl yaygın ve kabul edilmiş pratiklere uyum gösterir ve meşruiyeti nasıl kazanır sorusu üzerinde durur (Elsbach, 1994: 57). Çünkü hangi meşru davranışlar manipüle edilebilir, hangi davranışlar büyük inanç sisteminin gerektirdiği davranışlardır (Suchman, 1995: 577) bu tam olarak bilinemez ve ayırt edilemez. Bu yönüyle stratejik yaklaşım rasyonel kurumsal yapının meşruiyete etkisini görmezden gelir (Meyer ve Rowan, 1991: 43). Kurumsalcılara göre ise meşruiyet, kurumsal yapıya uyumun bir sonucudur ve bilişsel süreçlerin altı çizilmelidir (Mazza, 1999: 45). Her iki bakış açısı değerlendirildiğinde denilebilir ki, stratejik yaklaşım dış bakışla örgüt yöneticisinin bakış açısını benimserken, kurumsalcı yaklaşım iç bakışla toplumun bakış açısını benimsemektedir (Suchman, 1995: 577). Meşruiyete farklı yaklaşan araştırmacıların çalışmaları sonucunda literatürde çeşitli örgütsel meşruiyet tanımları ve tipleri oluşmuştur.