• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 1: KURUMSAL KURAMDA ÖRGÜTSEL MEŞRUİYET

1.4. Örgütsel Meşruiyet Tipleri

1.4.3. Bilişsel Meşruiyet

Bilişsel meşruiyet, örgütsel özellikler seti tarafından tanımlanan örgütsel formun, çevre tarafından belirgin bir biçimde bilinmesi ile ilgilidir (Bitektine, 2008: 22). Bu meşruiyet tipi bilginin yayılmasına ve anlaşılmasına referans eder (Aldrich ve Fiol, 1994: 648). Meşruiyetle ilgili araştırmaların çoğu başlangıçta, anlaşılırlığın nasıl oluştuğu konusuna odaklandı (Suddaby ve Greenwood, 2005: 37). Kaotik bilişsel bir çevre olarak tanımladıkları sosyal alanı inceleyerek, meşruiyet ile anlaşılırlığın ilişkisini keşfetmeye çalıştı (Suchman, 1995: 582). Yeni kurumsalcı teorisyenler, meşruiyetin oluşumunda

49

özellikle bilişsel inanç sistemlerinin rolüne vurgu yaptı (Ruef ve Scott, 1998: 877-878). Çoğu araştırmacıya göre meşruiyet, sosyal yapıdaki üst ve alt anlamlardan kaynaklanmaktadır (Johnson ve Ford, 1996: 126). Buna göre meşruiyet anlaşılırlık ve kanıksama olmak üzere iki temel üzerinde inşa edilir (Suchman, 1995: 582; Suddaby ve Greenwood: 2005, 37).

Meşruiyet için eylemin ya da örgütün kendisi değil nasıl anlaşıldığı önemlidir. Bu nedenle sosyal çevrenin anlam dünyasına bakmak gerekir. Meşruiyetin temel doğası ancak geniş sosyal örgütlerin yaşadığı problemlerin içeriğinden elde edilebilir (Ridgeway ve Berger, 1986: 603). Çünkü meşruiyet, kabul edilmiş sosyal yapının ürünüdür (Woodward, Edwards ve Birkin, 1996: 330). Sosyal yapı aslında örgüte ve yöneticilere, uygun ve ortak değerlere yönelik faaliyet göstermesi yönünde bir mesaj verir (Suchman, 1995: 581). Bu mesajı doğru okumak örgütün sosyal çevre tarafından nasıl anlaşılacağını da belirler. Bu anlamda bilişsel meşruiyeti kazanmak, toplumda yaygın bir şekilde paylaşılan norm ve değerle uyumlu, uygun, istenilen bir örgüt olarak anlaşıldığının bir göstergesidir (Boxenbaum, 2008: 237-238).

Bilişsel meşruiyete göre, kurallara bilişsel olarak uyan bir örgütün tutumu toplum tarafından onaylanır ve davranışına rıza gösterilir (Mazza, 1999: 36). Bu tip meşruiyet için kolektif destek ve rıza şarttır (Johnson ve Ford, 1996: 126). Çünkü bilişsel uyum kişisel destekten bağımsız bir şekilde kurum ve normların geçerliliğinin kabulüne işaret eder (Mazza, 1999: 37). Yeni bir örgüt bilişsel meşruiyetle ortaya çıkmaz, toplumun anlayışında zamanla meşrulaşır (Boxenbaum, 2008: 239). Bilişsel dünyada kolektif eylem giderek, yeni kültürel formülasyonların yorumlanmasıyla anlaşılırlığın yükselmesi sayesinde “popüler” ya da eşbiçimliliği teşvik etmesiyle kanıksamanın artması nedeniyle “standart” bir form alır (Suchman, 1995, 592). Bu durum bir süreç içerisinde gerçekleşir çünkü bir örgüt basit bir şekilde aniden meşru ya da gayri meşru olmaz. Yavaşça meşrulaşmaya başlar ve giderek meşruiyet düzeyi artar (Boxenbaum, 2008: 237). Bu standart ve popüler formlar, örgütün ve faaliyetlerinin kabul edilebilir açıklamasını yapan kültürel modeller işlevi görür. Bunun sonucunda da örgütsel faaliyetler toplum nazarında daha öngörülebilir, daha anlamlı ve daha cazip hale gelir (Suchman, 1995: 582).

50

Bilişsel meşruiyet, kanıksanmış varsayımların içine gömülü halde bulunan bilişsel bir süreç olarak tanımlanır (Suddaby ve Greenwood, 2005: 37). Bu yönüyle, kanıksanmış kültürel söylem üzerine kurulu gerekli ve kaçınılmaz olarak bir örgütün kabulünü ya da bir örgütün olumlu geçmişini içerir (Suchman, 1995: 582). Örgüt kanıksanmış inançlara uyduğunda ya da öyle algılandığında meşruiyet ortaya çıkar (Boxenbaum, 2008: 239). Bu görüşe göre, kurumlar sadece düzensizliği yönetilebilir hale getirmezler aynı zamanda verili olanı özneler arası bir sete dönüştürebilir. Olgular içsel olarak onu var edenlerin kontrolünden çıkar ve sosyal yapının bir boyutuna dönüşerek bilişsel bir dışsallık ve nesnellik kazanarak meşru hale gelir. Bu çeşit bir kanıksama, şimdiye kadar ki meşruiyet tanımlarının hem en güçlü hem de en gömülü olanını temsil eder. Bu meşruiyet tipi düşünülemez olma, imkânsız olma ve itiraz edilemez olma özelliklerine sahiptir (Suchman, 1995: 583).

Yeni ürünler, süreçler ya da hizmetler içselleştirildiğinde ve kanıksandığında bilişsel meşruiyet formu başarılmış olur (Aldrich ve Fiol, 1994: 648). Fakat her örgüt yüksek oranda nesnellik ve dışsallık kazandığı için kanıksanmış bir meşruiyet elde edemez (Suchman, 1995: 583). Kurumsal şartlar, toplumsal ve kamusal alanda hangi bilginin yayılması ve bilişsel olarak içselleştirilmesi gerektiği konusunda belirleyicidir (Aldrich ve Fiol, 1994: 659). Bu süreçte sosyo-politik olarak güçlü olan örgüt ve kurumların bilgi ya da eylemin benimsenmesi ve kanıksanmasındaki rolü önemlidir (Boxenbaum, 2008: 238). Mesela eğitim kurumları, örgütlerin ihtiyaç duydukları yeteneklerle ilgili bilginin yayılmasını sağlamada etkili araçlardır (Aldrich ve Fiol, 1994: 660).

Pragmatik, ahlaki ve bilişsel meşruiyet tipleri ile ilgili iki önemli nokta vardır. İlki, pragmatik meşruiyet değerlendiricilerin öz çıkarları ile ilgili iken, ahlaki ve bilişsel meşruiyette bu durum yoktur. İkincisi ise, hem pragmatik hem de ahlaki meşruiyette söylemin değerlendirilmesi önemli iken bilişsel meşruiyette bu önemli değildir (Suchman, 1995: 584). Pragmatik ve ahlaki boyut meşruiyetin görünen yüzünü, bilişsel olma ise görünmeyen yüzünü temsil eder. Bu özellik onun gücünün asıl kaynağıdır ve kelimenin tam anlamıyla düşünülemezlik olarak tanımlanır (Tost, 2011: 692). Gerçek sosyal dünyada bu meşruiyet tipleri ayrı ayrı bulunmaz ve tek tek elde edilmezler (Suchman, 1995: 584). Diğer taraftan pragmatik ve ahlaki meşruiyet tiplerinin örgütler açısından bilişsel boyutu olduğu da öne sürülmektedir (Bitektine, 2008: 22). Bu nedenle

51

çoğu örgüt eşit derecede üç meşruiyet formunu da kazanmayı amaçlar. Ama bütün meşruiyetler eşit derecede başarıyla elde edilemezler (Suchman, 1995: 586). Çünkü pragmatik meşruiyetteki araçsal, ahlaki-normatif meşruiyetteki ilişkisel ve ahlaki boyutlar, araçsal, ilişkisel ve ahlaki kaygılara dayanan aktif olumlu destekleri gerektirirken, bilişsel meşruiyet pasif kendiliğinden bir desteği içermektedir (Tost, 2011: 692). Örgütün performans değerlerini, yapı ve süreçlerdeki ahlaki normlara uygunluğu, bilişsel kanıksanma ve anlaşılmayı aynı düzeyde gerçekleştirmesi bu unsurların çatışan yönleri de olduğu için oldukça zordur. Zor da olsa eğer elde edilirlerse hem daha zor manipüle edilir hem de daha gömülü, derin ve kendi kendini devam ettiren bir meşruiyet kazanılmış olur (Suchman, 1995: 585).

Kurumsal kuram literatürü içerisinde çalışma açıasından benimsenen meşruiyet tipleri ve bu tiplerin hangi temel üzerine oturduğu Tablo 2’de özet olarak verilmiştir.

Tablo 2 Meşruiyet Tipleri

Meşruiyet Tipleri Meşruiyet Alt Türleri Üzerine Kurulduğu Temel

Pragmatik Meşruiyet Değerlendiricinin çıkarı üzerine

Bilişsel Meşruiyet Kanıksanma üzerine

Ahlaki (Normatif) Meşruiyet Normatif onay üzerine

Prosedürel Meşruiyet Prosedürlerin takibi üzerine Sonuç Odaklı Meşruiyet Çıktıların değerlendirilmesi üzerine

Yapısal Meşruiyet Örgütsel yapının değerlendirilmesi üzerine Kişisel Meşruiyet Liderlerin karizması üzerine

Kaynak: Bitektine, A. (2011). Toward a Theory of Social Judgments of Organizations: The Case of Legitimacy,

Reputation and Status. Academy of Management Review, 36.1, 154-155.

Yukarıda niçin benimsendikleri açıklanan bu üç meşruiyet tipi, çalışmanın diğer bölümlerinde, özellikle dördüncü araştırma bölümününde incelenen holdinglerin söylemleriyle meşruiyet eğilimlerinin eşleştirilmesi kısmında kullanılacaktır. Fakat dil ve meşruiyet ilişkisini kurmaya başlamadan önce dilin kurumsal kuram içerisindeki yerini ve etkisini göstermek gerekmektedir. Bu ise araştırma bölümünün kuramsal açıdan hangi temel üzerine inşa edildiğini gösterecektir. Bu nedenle ikinci bölümde, kurumsal kuram açısından örgütsel dil konusu ele alınacak ve tartışılacaktır.

52