• Sonuç bulunamadı

Daha öncede bahsettiğimiz gibi zamanın gereklerine ve kişisel değer yargılarına bağlı olarak farklı anlamlar yüklenen ve haliyle farklı fonksiyonları yerine getirmesi beklenen vergiler bugün gelinen noktada çok çeşitli fonksiyonlar içermektedir. Bu fonksiyonları temelde mali ve mali olmayan fonksiyonlar olarak ikiye ayırabiliriz:

1- Mali Fonksiyon

Mali fonksiyon, tarihi süreç içerisinde verginin en eski ve en temel fonksiyonu olma özelliğini taşımaktadır. Vergilemede geleneksel fonksiyon olarak da adlandırılan mali fonksiyon temelde kamu harcamalarının finansmanını

363

y.a.g.e., s. 21.

364

hedeflemektedir365. Devletin üstlenmiş olduğu bir takım görevleri yerine getirebilmek için gerekli finansman kaynaklarından en önemlisini vergiler oluşturmaktadır366. Dolayısıyla, devletin vergi toplamasının temel sebebi harcamalarını finanse etmektir367.

Mali fonksiyon verginin geleneksel fonksiyonu olup, günümüzde halâ geçerliliğini ve önceliğini korumaktadır. Devlet, toplum halinde yaşayan insanların kamusal gereksinimlerini karşılamak için kurulmuş bir kamu müessesesi olduğuna göre, kamusal mal ve hizmetleri üretmek ve bir takım anayasal görevleri yerine getirmek için ihtiyaç duyduğu geliri sağlayan en önemli kaynağı vergiler oluşturmaktadır368. Đşte bu durum öteden beri vergilerin mali fonksiyonunu ön plana çıkarmakta ve vazgeçilmez bir fonksiyon olmaktadır. Hele hele devlet faaliyetlerinin çok çeşitlendiği günümüzde bu durum daha da önemli bir hale gelmiştir.

2- Mali Olmayan Fonksiyon

Verginin geleneksel fonksiyonu olarak da adlandırabileceğimiz mali fonksiyon, günümüzde halen önemini korurken, 1930’lu yıllardan itibaren vergi, sadece kamu harcamalarının finansmanında kullanılan bir mali araç olmaktan çıkıp, devletin elinde mali amaçlar dışında da özellikle iktisadi ve sosyal hayata müdahale edebileceği etkin bir araç niteliğini kazanmıştır369. Dolayısıyla vergiler, ülkenin mali, sosyal ve ekonomik yapısı üzerinde etkili olabilmekte ve belirlenen amaçlara ulaşmada önemli rol üstlenmektedirler370.

Varlığını XX. yüzyılın ilk yıllarına kadar sürdüren liberal devlet anlayışının hüküm sürdüğü dönemde verginin tarafsız olması gerektiği görüşü ısrarla savunulmuş ve Klasikler vergiyi sadece kamu hizmetlerinin finansmanı için bir araç olarak gördüklerinden dolayı en fazla vergiden azami verimin nasıl elde edilebileceği konusu üzerinde durmuşlardır. Fakat, tarafsız devlet anlayışının yerini müdahaleci

365

Hakan AY, Vergi Politikaları ve Baskı Grupları, Maliye ve Hukuk Yayınları, Baskı:2, Ankara 2008, s. 98.

366

AKDOĞAN, a.g.e., 1993, s. 104.

367

Vito TANZI-Ludger SCHUKNECHT, “Public Finance and Economic Growth In European Countries”, Conference on Fostering Economic Growth in Europe, Vienna June 12-13, 2003, s. 8. 368 AKSOY, a.g.e., s. 181. 369 NADAROĞLU, a.g.e., s. 217. 370 AY, a.g.e., s. 100.

devlet anlayışına bırakmasıyla birlikte tarafsız vergiden müdahaleci vergiye dönüşmüştür. Dolayısıyla, devletin giderek iktisadi ve sosyal alanlarda görevler üstlenmesinin bir sonucu olarak vergiler de iktisadi ve sosyal alanlarda devletin elinde düzenleyici bir araç olarak yerini almıştır371. Neticede, günümüzde vergiler sadece kamusal mal ve hizmetlerin finansmanında kullanılan mali araç olma özelliği yanında devletin, özellikle sosyal ve ekonomik amaçlara ulaşabilmek için kullandığı temel mali araçlardan olma özelliğini de güçlü bir şekilde korumaktadır.

Verginin mali olmayan fonksiyonlarından önem taşıyan biri sosyal içerikli olan gelir dağılımının düzenlenmesidir. Serbest piyasa ekonomisinin varlığını sürdürdüğü bir ekonomide fiyat mekanizmasının ortaya çıkardığı gelir ve servet farklılıklarını bir dereceye kadar azaltmak için, vergilerin bir araç olarak kullanılması gerektiği fikrini ilk ortaya atan Adolph Wagner’dir372. Wagner tarafından sadece sosyal ve ahlaki gerekçelere dayandırılan bu görüş, yani vergiler yoluyla gelirin yeniden dağılımı görüşü, Keynesyen iktisattan sonra iktisadileştirilmiştir. Çünkü, Keynes geliri yeniden dağıtıcı bir vergileme vasıtasıyla düşük gelirli grupların desteklenmesi ile tüketim eğilimi ve talep artışı gerçekleşecek ve dolayısıyla istihdam seviyesi de yükselmiş olacaktır fikrini ileri sürmekteydi373.

Vergilerin kullanılarak gelir dağılımının düzenlenmesinde vergi sistemi oluşturulurken dikkat edilmesi gereken bazı temel hususlar sözkonusudur. Bunları kısaca şu şekilde sıralayabiliriz374:

- Yatay eşitliğe dikkat edilmesi,

- Zengin ve yoksul arasındaki dikey yeniden dağılımı gerçekleştirecek unsurlara dikkat edilmesi,

- Ekonomik etkinlik ile gelir dağılımının düzenlenmesi arasında genelde var olan çatışmanın önlenmesi ya da asgari düzeye indirilmesi için gerekli tedbirlerin alınmasıdır.

Yukarıda kısaca sayılan ve gelir dağılımının düzenlenmesine yönelik amaçların gerçekleştirilmesinde, özellikle gelir vergisinde, en az geçim indirimi, 371 NADAROĞLU, a.g.e., s. 218. 372 AKSOY, a.g.e., 185. 373 TURHAN, a.g.e., s. 35. 374 AKALIN, a.g.e., s.312.

artan oranlılık, ayırma prensibi gibi bir takım uygulamalar kullanılmaktadır375. Günümüzde gelir dağılımının düzenlenmesi amacıyla vergileri özellikle gelişmiş ülkelerin daha etkin bir şekilde kullandığını söyleyebiliriz. Fakat, az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde ise vergilerin daha çok mali fonksiyona yönelik kullanıldığını ve haliyle gelirin yeniden dağılımı amacının nispeten göz ardı edildiğini söyleyebiliriz.

Verginin mali olmayan fonksiyonlarından bir diğeri ekonomik istikrarın sağlanmasına yöneliktir. Bilindiği gibi ekonomik istikrar, en genel anlamıyla tam istihdam, fiyat istikrarı ve dış ticaret dengesini içermektedir. Günümüzde ekonomik istikrarın bozulmasına neden olan konjonktürel dalgalanmaların etkilerinin bertaraf edilmesinde veya etkilerinin hafifletilmesinde vergisel tedbirlerden etkin bir şekilde yararlanılmaktadır. Aynı zamanda, konjonktürel dalgalanmaların olumsuz etkilerinin ortadan kaldırılmasında anti-konjonktürel bütçe politikası uygulanmasının gerekliliği hususunda mali literatürde görüş birliği mevcuttur376. Mesela, Đkinci Dünya Savaşı’ndan sonra vergiler enflasyonu önlemede bir araç olarak görülmektedir377. Kısaca şunu rahatlıkla belirtebiliriz ki devlet, vergileri ekonomik istikrarın sağlanmasında bir araç olarak etkin bir şekilde kullanabilmektedir.

Vergileri kullanarak ulaşılmak istenen diğer bir amaç ise ekonomik büyümedir. Günümüzde, hemen hemen tüm ülkelerde iktisat politikasının temel amacı ekonomik büyümenin sağlanmasıdır. Dolayısıyla, bu amaca ulaşmak için kullanılabilecek önemli politika araçlarından bir tanesi de vergilerdir. Devlet, vergileri kullanarak işgücü potansiyelini nitelik ve nicelik olarak arttırabilmekte, aynı zamanda özel tasarruf ve yatırımların teşvik edilmesiyle ekonomik büyümeye katkıda bulunabilmektedir378. Fakat, vergileme seviyesi iyi ayarlanmadığı özellikle vergilerin yüksek olduğu durumda ekonomik büyüme azalabilir. Aynı şekilde vergileme çok düşük olduğu zamanda devlet temel görevlerini yerine getiremeyeceği için yine ekonomik büyümede düşüş meydana gelebilir379.

Yukarıda kısaca bahsetmeye çalıştığımız mali olmayan amaçlara ilaveten 375 AKSOY, a.g.e., s. 185. 376 AKSOY, a.g.e., s. 187. 377 LAUFENBURGER, a.g.e., s. 127. 378 TURHAN, a.g.e., s. 37. 379 TANZI-SCHUKNECHT, a.g.e., s. 4.

vergilerin daha birçok alanda mali fonksiyonu dışında kullanılabileceğini söyleyebiliriz. Örneğin, halk sağlığının korunması, belirli üretim dallarının teşvik edilmesi, yerli üretimin korunması, toplumun alkol ve tütün gibi zararlı alışkanlıklardan korunması, aile hayatının devamı için evliliğin teşvik edilmesi gibi birçok alanda vergilerden yararlanılabilir380. Neticede şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki, vergiler artık günümüzde sadece devletin kamusal nitelikteki harcamalarının finansmanında değil aynı zamanda siyasi, ekonomik ve sosyal birçok alanda kullanılmaktadırlar. Üstelik toplumsal, ekonomik, siyasi ve teknolojik gelişmelerle birlikte vergilerin kullanım alanının da genişlediğini söyleyebiliriz.

III- GELĐR DAĞILIMININ DÜZENLENMESĐ VE GELĐR VERGĐSĐ

Mali bir sistemin artan oranlı olarak tanımlanabilmesi için gelirin fakirden zengine doğru dağılıp dağılmadığına bakılır. Dolayısıyla, eğer gelirin zenginden fakire doğru yeniden dağılımı sözkonusu ise artan oranlı bir mali sistemin, aksi takdirde yani gelir fakirden zengine doğru dağılıyorsa azalan oranlı bir mali sistemin olduğunu söyleyebiliriz. Devlet bu yeniden dağılımı gelirin toplanması ve harcanması şeklinde sağlamaktadır381.

Đşte yukarıda bahsedilen ve devletin gerek toplanması gerekse harcanması sırasında yeniden dağılımda veya gelir dağılımının düzenlenmesine etki edebileceği en önemli araçlardan biri vergi gelirleridir. Bu vergiler içerisinde de en önemlisi gelir vergisidir. Genelde vergilerin özelde ise gelir vergisinin gelir dağılımı açısından arz ettiği önemi daha önce verdiğimiz çeşitli gelir kavramlarının yer aldığı tablo 1’den açıkça görebiliriz. Tabloda özel, parasal, kullanılabilir ve kapsamlı gelir kavramları belirtilirken vergilerin de bu kavramların oluşmasında birer unsur olduğu görülmektedir. Tablo’1 de dolaysız (I.E) ve tüm vergiler (I.F) gelir kavramının oluşmasında vergi faktörünü göstermektedir. Özellikle kişinin kullanılabilir gelirine ulaşılmasında parasal gelirden (II.2) kişiler üzerindeki dolaysız vergilerin düşülmesi gerekmektedir. Đşte bu dolaysız vergiler içerisinde en önemli paya gelir vergisi sahiptir. Bununla tüm gelir kavramlarını içine alan kapsamlı gelire ulaşılmasında da toplam ödenen vergilerin düşülmesi gerekmektedir.

380

TURHAN, a.g.e., s. 39.

381

Đşte kişi refahının belirlenmesinde en önemli etken olan gelir, tamamıyla kişinin kullanabileceği gelir anlamına gelmemektedir. Bir başka deyişle kişi elde ettiği gelirin tamamını kullanamamakta olup bir kısmını vergi olarak ödemektedir. Tabiki burada şunu söylemekte fayda vardır. Kişilerin ödedikleri vergiler onların refahlarına direkt bir katkı sağlamadığı için kullanılabilir gelir kavramına ulaşmak için parasal gelirden dolaysız vergiler çıkarılarak kişinin kullanılabilir gelirine ulaşılmaktadır382. Şunu da hemen belirtmek gerekir ki, ödenen vergiler daha sonra kamu harcamaları neticesinde kişilerin refahına dolaylı olarak fayda sağlamaktadır.

Đşte vergiler kişilerin gelirleri içerisinde bir maliyet unsuru oldukları için gelir dağılımının düzenlenmesinde önem taşımaktadırlar. Yani maliyet ne kadar düşük olursa kişinin refahına o derece katkı yapacağını söyleyebiliriz. Dolayısıyla, kişiler üzerindeki vergi yükünün olması gerekenden az veya fazla olması durumunda gelir dağılımı olumlu veya olumsuz yönde etkilenecektir. Bu nedenle vergiler gelir dağılımının düzenlenmesinde devletin elinde bir politika aracı olarak yer almaktadır.

Günümüzde hemen hemen tüm ülkelerin vergi sistemleri içerisinde yer alan gelir vergisinin en önemli özelliklerinden birisi bütün üretim faktörlerinden elde edilen gelirlerin vergilendirilmesinde uygulanabilmesidir383. Dolayısıyla üretim faktörlerinden elde edilen gelirlerin vergilendirilmesinde uygulanabilir olmasından, gelir vergisinin gelirin yeniden dağılım veya gelir dağılımının düzenlenmesinde bir maliye politikası aracı olarak kullanılması gerektiği sonucunu çıkartabiliriz. Nitekim, bugünkü vergi sistemleri içerisinde önemli bir yere sahip olan gelir vergisi, maliye politikasının etkin bir aracı olarak kullanılmakta olan, subjektif ve dolaysız bir vergi türüdür384.